• Sonuç bulunamadı

Facies and climatic interpretation of the Plio-Quaternary KirazlÝ (YahyalÝ, G Kayseri) colluvium

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Facies and climatic interpretation of the Plio-Quaternary KirazlÝ (YahyalÝ, G Kayseri) colluvium"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KirazlÝ (YahyalÝ, G Kayseri) Pliyo-Kuvaterner kolŸvyonlarÝnÝn fasiyesleri ve iklimsel yorumu

Facies and climatic interpretation of the Plio-Quaternary KirazlÝ (YahyalÝ, G Kayseri) colluvium

Faruk OCAKOÚLU

Osmangazi †niversitesi, Jeoloji MŸhendisliÛi BšlŸmŸ, 26480 BatÝ Meßelik, ESKÜÞEHÜR

…Z

Bu •alÝßmada, YahyalÝ (Kayseri gŸneyi) yakÝn gŸneyinde, yaßÝ šnceki jeomorfolojik bulgulara dayanÝlarak Ge• Pli- yosen olarak tahmin edilen birincil kolŸvyal •škeller ve bunlarÝn olasÝlÝkla PleyistosenÕde yeniden taßÝnÝp depolan- masÝyla olußmuß sedimanlar incelenmißtir. Saptanan sedimanter fasiyeslerde egemen kŸtle taßÝnma sŸre•leri ve kolŸvyonlarda temel belirleyici olan iklim arasÝnda ilißki kurulmaya •alÝßÝlmÝßtÝr. Birincil kolŸvyonlarda saptanan fa- siyesler; baskÝn kŸtle taßÝnma sŸre•lerinin kaya dŸßmesi ile daha az olarak moloz akmalarÝ olduÛunu, yŸzeysel bo- zunma ßiddetinin farklÝ tane boyundaki kaya dŸßmesi fasiyeslerinde saptanabilir farklÝlÝklar sergilediÛini gšstermek- tedir. Genel olarak sÝcak ve kÝsmen nemli bir iklimde gelißen birincil kolŸvyonlar, daha sonra heyelanlar ve moloz akmalarÝ nedeniyle daha dŸßŸk kotlara taßÝnmÝßlardÝr. OlasÝlÝkla PleyistosenÕdeki bol yaÛÝßlÝ dšnemde ortaya •Ý- kan bu kŸtle hareketleri HolosenÕdeki yarÝ kurak iklim nedeniyle sonlanmÝß olup, bu son dšnemde egemen iklimin yansÝmasÝ olarak kali•iler gelißmißtir.

Anahtar kelimeler: Üklim, kolŸvyon, Pliyo-Kuvaterner, sedimanter fasiyes, YahyalÝ.

ABSTRACT

In this study, the colluvial deposits of probable Late Pliocene age according to the previous geomorphologic eva- luations, and their re-sedimented parts due to mass movements in Pleistocene near south of YahyalÝ (south of Kayseri) were studied. A relationship between the described facies, and the dominant mass transport processes, and the climate as a fundamental factor in development of colluvium was established. The facies described in the primary colluvium show that the prevalant mass transport mechanisms are rock falls and to a lesser degree deb- ris flows. The intensity of surficial weathering varies considerably according to the grain size of the rock fall faci- es. The primary colluvium was probably deposited generally under hot and relatively wet climate, and later remo- bilized due to landslides and debris flows. These mass movements probably occurred in Pleistocene under quite rainy conditions, halted in Holocene due to semi-arid climatic conditions and consequently caliche occurences de- veloped.

Key words: Climate, colluvium, Plio-Quaternary, Sedimentary facies, YahyalÝ.

GÜRÜÞ

Bozunma ve aßÝnma sonucu yaßlÝ kaya•lardan tŸreyen deÛißik boyutta par•alarÝn sedimanter havzalara doÛru hareketleri, taßÝnma sŸresi ve sŸre•leri a•ÝsÝndan olduk•a farklÝlÝklar sunar.

HavzanÝn boyutuna ve drenaj alanÝnÝn bŸyŸklŸ-

ÛŸne baÛlÝ olarak taßÝnma uzaklÝÛÝ binlerce kilo- metreyi bulabileceÛi gibi (šrneÛin, Kuzey Hint DeniziÕndeki Bengal HavzasÝ), bazÝ daÛarasÝ havzalarÝn kenarlarÝnda konumlanmÝß alŸviyal yelpazelerde bu mesafe kilometreler mertebesi- ne iner. Sarp yama•larda, bŸyŸk bir kÝsmÝ sarp- lÝÛa dayanmÝß birbirine girik koni bi•imli birikim

F. OcakoÛlu

E-mail: focak@ogu.edu.tr

(2)

alanlarÝnda ise bu uzaklÝk, •oÛunlukla onlarca veya yŸzlerce metrelerle šl•ŸlŸr. Bu sonuncu depolanma alanÝ, yama• molozu (veya kolŸv- yon) olarak bilinir ve yama• eÛimlerinin azalma- sÝna yola•an kŸtle hareketlerinin (bir dizi •ÝÛlan- manÝn) ŸrŸnŸ olarak kabul edilir (Blikra ve Ne- mec, 1993). KolŸvyonlar sarplÝklarÝn yama•larÝ- na kurulmuß dinlenme tesisleriyle yerleßim alan- larÝ Ÿzerinde afetlere yol a•abildiklerinden ol- duk•a ilgi •ekmißlerdir (Selby, 1994; Nemec ve KazancÝ, 1999). BazÝ sarplÝklarÝn aktif faylara baÛlÝ olarak olußmasÝ nedeniyle, bu tŸr alanlar- da gelißmiß kolŸvyonlarÝn tektonik etkinliÛin tipik bir gšstergesi olduÛuna inanÝlmaktadÝr (Nelson, 1992; Amit vd., 1995). Bu gerek•elerin yanÝ sÝ- ra, kolŸvyal sŸre•lerin iklimsel deÛißikliklere kar- ßÝ diÛer pek •ok •škelme ortamÝndan daha du- yarlÝ olmasÝ (Blikra ve Nemec, 1993; Blikra ve Nesje, 1997; Nemec ve KazancÝ, 1999), kolŸv- yal sedimanlarÝn •škelme sŸre•leri a•ÝsÝndan yorumunu giderek ilgi •ekici hale getirmektedir.

KolŸvyonlar, tipik olarak daÛ yama•larÝ ile onla- rÝn tabanlarÝnda •škelmiß, olduk•a sÝnÝrlÝ drenaj alanÝna sahip sedimanter kŸtlelerdir. BaßlÝca malzemesi olgun olmayan •akÝllar olup, ve olu- ßumlarÝndan; kaya dŸßmesi, moloz akÝßÝ, kar akÝßÝ ve daha az olarak su ve akarsu akÝßlarÝ so- rumludur (Nemec ve KazancÝ, 1999). Üklimsel deÛißimlere karßÝ duyarlÝlÝklarÝ, kolŸvyal sŸre•le- rin iklimle doÛrudan ilißkili olmasÝndan kaynakla- nÝr. …rneÛin, soÛuk ve yaÛÝßlÝ bir iklimde kar akÝßlarÝnÝn, sÝcak ve yaÛÝßlÝ bir iklimde kanal- lÝ/taßkÝn akÝßlarÝyla moloz akÝßlarÝnÝn, ve karasal bir iklimde ise, kaya dŸßmeleri ile moloz/tane akÝßlarÝnÝn baskÝnlÝÛÝ sšzkonusu olacaktÝr (Blik- ra ve Nemec, 1993). Pliyosen ve Kuvaterner dš- nemlerine ait pek •ok kolŸvyon Ÿzerinde ger•ek- leßtirilen sedimantolojik •alÝßmalar, sedimanter sŸre•lerin karßÝlÝk geldiÛi genel iklimsel šzellik- lerin, baßka veri takÝmlarÝndan elde edilen iklim- sel bulgularla bŸyŸk šl•Ÿde uyum i•inde olduÛu- nu gšstermektedir (Blikra ve Nemec, 1993; Bli- ka ve Nesje, 1997; Nemec ve KazancÝ, 1999).

TŸrkiye yerbilimleri literatŸrŸnde kolŸvyonlara ilißkin •alÝßma yok denecek kadar azdÝr. KolŸv- yonlarla ilgili yegane šrnek •alÝßma, Nemec ve KazancÝ (1999) tarafÝndan EÛirdir kolŸvyonlarÝ Ÿzerinde ger•ekleßtirilmißtir. AraßtÝrmacÝlar, ko- lŸvyal pakette gšzledikleri sedimanter fasiyesle- rin paleoiklimsel anlamÝnÝ tartÝßmÝßlar ve bulgu- larÝnÝ diÛer baÛÝmsÝz verilerle iyi šl•Ÿde deneßti-

rebilmißlerdir. Bu •alÝßmada da, olduk•a benzer bir yšntem izlenerek, YahyalÝÕnÝn (gŸney Kayse- ri) yakÝn gŸneyinde bir heyelan bloÛu Ÿzerinde iyi korunmuß bir kolŸvyal istif ve bunun kŸtle sŸ- re•leri ile yeniden bi•imlendirilmiß ŸrŸnleri Ÿze- rinde sedimantolojik gšzlemler yapÝlmÝßtÝr (Þekil 1). Belirlenen sedimanter fasiyesler literatŸrde- kilerle karßÝlaßtÝrÝlmÝß ve bunlarÝn ißaret ettiÛi se- dimanter sŸre•lerle paleoiklimsel koßullar ara- sÝndaki ilißkiler tartÝßÝlmÝßtÝr.

YAHYALI KOL†VYONLARININ KONUMU VE SAHA …ZELLÜKLERÜ

Bu •alÝßma kapsamÝnda incelenen kolŸvyonlar Pliyo-Kuvaterner yaßlÝ (Ercan vd. 1994) Erciyes stratovolkanÝnÝn gŸneyindeki YahyalÝ il•e mer- kezinin 2 km kadar GGBÕsÝnda yeralÝr (bknz. Þe- kil 1a, 1c). Civar bšlgenin en belirgin morfo-tek- tonik šzelliÛi Ecemiß Fay ZonuÕnun olußturduÛu Yeßilhisar-SultansazlÝÛÝ OvasÝÕdÝr. Bu •škŸntŸ alanÝ, batÝda Yeßilhisar ve gŸneyde YahyalÝ ci- varÝndaki iki bŸyŸk alŸviyal yelpazenin yanÝ sÝra, kendisini •evreleyen dšrt bir yandan •ok sayÝda kŸ•Ÿk yelpazelerle dolmayÝ halen sŸrdŸrmekte- dir. Erol (2001), YahyalÝ civarÝndaki Toros DaÛ- larÝÕnda 1300-1200 m yŸkseltiye sahip al•ak pla- to yŸzeylerini tanÝmlamÝß, bunlarÝn Ge• Pliyo- senÕdeki bšlgesel aßÝnmaya karßÝlÝk geldiÛini belirtmißtir. Üncelenen kolŸvyonlar bugŸn 1450 ile 1250 m kotlarÝ arasÝnda yer almakta ve Erol (2001)Õun †st Pliyosen al•ak plato yŸzeyleri ile kškensel olarak ilißkili gšzŸkmektedir. AyrÝca, YahyalÝ kolŸvyonlarÝnÝn kÝrmÝzÝ rengi, Nemec ve KazancÝ (1999) tarafÝndan tartÝßÝldÝÛÝ Ÿzere, Ak- deniz bšlgesinin sÝcak ve kuru-nemli mevsimsel ardalanma gšsteren bir iklimsel dšneminin ŸrŸ- nŸdŸr ve bu renk tŸf seviyeleri sayesinde iyi yaßlandÝrÝlmÝß Ge• Pliyosen EÛirdir kolŸvyonla- rÝnÝn rengine olduk•a benzemektedir.

YahyalÝ kolŸvyonlarÝ, gŸneyde ‚almardÝ Tepe ve KaracagedikÕin olußturduÛu kabaca D-B doÛ- rultulu sarp sÝrtÝn kuzey yamacÝnda korunmuß 2 km2Õden biraz az yŸzey alanÝna sahip bir sedi- man birikimidir (bknz. Þekil 1b, 1c). KolŸvyonla- rÝn kaynaklandÝÛÝ ve ŸzerlediÛi temel kaya•larÝn tamamÝ Paleozoyik yaßlÝ koyu gri/siyahÝmsÝ, or- ta-kalÝn tabakalÝ kire•taßÝndan olußur (bknz. Þe- kil 1c). Bu kaya•lar yer yer erime boluklarÝ i•er- mekte olup, Ÿzerlerinde •ok kalÝn olmayan, otsu bitkilerle meße tŸrŸnden cÝlÝz odunsu bitkileri ba- rÝndÝran ince bir toprak zonu gelißmißtir. KolŸv-

(3)

yon yŸzeyi ise, boyutlarÝ onlarca metreden yŸz- lerce metreye deÛißen •ukurlar ve tŸmseklerden

olußan eski bir heyelan morfolojisine sahiptir.

YŸzey; daÛÝnÝk halde, boyu yer yer 3 mÕyi bulan Þekil 1. (a)YahyalÝ kolŸvyonlarÝnÝn konumu, (b) kolŸvyonlarÝn yakÝn civarÝnÝn topoÛrafik haritasÝ ve (c) alanÝn ba- sitleßtirilmiß jeoloji haritasÝ (1:ßeyl, 2:tabakalÝ kire•taßÝ, 3:masif kire•taßÝ, 4:ince tabakalÝ kire•taßÝ, 5:kolŸv- yonlar, 6:alŸvyon, 7:heyelan ta•larÝ, 8:bindirme).

Figure 1. (a)Location of the YahyalÝ colluvium, (b) topographic map of the colluvium nearby area and (c) geology of the nearby area (1:shale, 2:bedded limestone, 3:massive limestone, 4:thin bedded limestone, 5:collu- vium, 6:alluvium, 7:crowns of landslide, 8:thrust).

(4)

aÛa•larla ve bunlarÝn altÝndaki •alÝ ve otlarla kaplÝdÝr. EÛimin az olduÛu bazÝ kesimlerde tahÝl tarÝmÝ yapÝlmaktadÝr.

KolŸvyonlar, ‚almardÝ TepeÕye doÛru en •ok 1450 m kotuna kadar ulaßabilmekte ve bu ke- simde •ok belirgin, kavisli eski heyelan ta•larÝ ile temel kire•taßlarÝndan ayrÝlmaktadÝrlar. Daha Ÿst kotlarda, ‚almardÝ TepeÕnin gŸneydoÛusun- da kire•taßlarÝ i•ine oyulmuß, kolŸvyonlarÝn alt kotlarÝna doÛru giderek silikleßen bir vadi siste- mi de dikkat •ekicidir (bknz. Þekil 1b).

YahyalÝ kolŸvyonlarÝ, kuzeyde ‚atkšprŸ civarÝn- da birbirine kavußan iki dere yataÛÝ ve ‚atkšp- rŸnŸn hemen gŸneyinde bir temel kire•taßÝ sÝrtÝ tarafÝndan sÝnÝrlandÝrÝlmÝßtÝr. Burada temel ki- re•taßÝ 1310 m kotuna kadar yŸkselmekte ve bu seviye olasÝlÝkla kolŸvyon kŸtlesinin heyelanlar- dan šnceki taban kotuna karßÝlÝk gelmektedir.

Dere yataklarÝ, šzellikle batÝdaki KirazlÝ dere, ko- lŸvyon kŸtlesini de aßÝndÝrarak Paleozoyik kire•- taßÝ i•ine 20 m kadar gšmŸlmŸß haldedir.

KolŸvyonlar Ÿzerindeki sedimanter fasiyes •a- lÝßmalarÝ alanÝn doÛusundaki isimsiz dere yata- ÛÝ boyunca 500 m uzanan yol yarmasÝnda ger-

•ekleßtirilmißtir (bknz. Þekil 1c). YapÝlan incele- melerle i•sel deformasyon gšstermeyen bir he- yelan bloÛunda kolŸvyonlarÝn ilksel •škelme sŸ- re•leri ortaya •ÝkarÝlmÝß, heyelanlarÝn topuk bšl- gesi civarÝna karßÝlÝk gelen bir baßka alanda ko- lŸvyon kŸtlesinin heyelanlarla yeniden ißlenmesi sonucunda ortaya •Ýkan fasiyesler yorumlan- mÝßtÝr.

KOL†VYAL FASÜYESLER

YahyalÝ kolŸvyonlarÝnÝn olußumu sÝrasÝnda ve olußumlarÝndan sonra maruz kaldÝklarÝ kŸtle ye- nilmesi sŸre•lerini incelemek Ÿzere •alÝßmalar sÝrasÝyla I ve II numaralÝ alanlarda yoÛunlaßtÝrÝl- mÝßtÝr (bknz. Þekil 1c). Ülk alanda bir heyelan bloÛu i•inde i• yapÝsÝ hi• bozulmamÝß 20 m ka- lÝnlÝÛÝnda bir kolŸvyon istifi bulunmaktadÝr (Þekil 2). Bu istif kolŸvyonun olußumu sÝrasÝndaki ege- men kŸtle taßÝnma sŸre•lerinin kaydÝnÝ i•ermek- tedir. Ükinci alanda ise, kolŸvyonlarÝn olußumla- rÝndan sonra, olasÝlÝkla farklÝ bir iklim rejiminde ger•ekleßen kolŸvyon kŸtlesinin yenilme koßul- larÝnÝn izleri araßtÝrÝlmÝßtÝr.

Birincil KolŸvyal Fasiyesler

TanÝm: Yol yarmasÝ boyunca ortaya •Ýkan ve kendi i•inde hi• bir deformasyon izi taßÝmayan bir heyelan bloÛu i•inde incelenmißlerdir. KŸtle, orta-kalÝn tabakalÝ koyu gri kire•taßlarÝndan be- lirgin bir makaslama dŸzlemi ile ayrÝlmÝßtÝr (Þe- kil 2). Makaslama dŸzlemi boyunca bir karbonat birikimi gelißirken, blok dizilimleriyle belirginle- ßen kolŸvyon tabakalanma dŸzlemlerinin hafif•e kÝvrÝmlandÝÛÝ ve genel olarak kayma dŸzlemine doÛru eÛim kazandÝÛÝ gšzlenmektedir. Makasla- ma yŸzeyi ile temel kire•taßlarÝ arasÝnda iri ve kšßeli bloklardan olußan, yer yer karbonat baÛ- layÝcÝ ile tutturulmuß bir yÝÛÝßÝm yer alÝr. KolŸv- yon kŸtlesi yatay konumlu, beyaz, 1.5-2 m kalÝn- lÝÛÝnda topraÛÝmsÝ bir kali•i seviyesi tarafÝndan Ÿzerlenir. Bu seviye, az eÛimli gŸncel topoÛraf- yaya az •ok paraleldir (bknz. Þekil 2).

Þekil 2. Üncelenen birincil kolŸvyal istif (lokasyonu i•in Þekil 1cÕye bakÝnÝz).

Figure 2. Investigated primary colluvial succession (see figure 1 for the location).

(5)

Ana kolŸvyon kŸtlesi genel olarak blok boyu •a- kÝllardan ibaret, kiremit kÝrmÝzÝsÝ renkte bir yÝÛÝ- ßÝmdÝr. YapÝlan gšzlemler kolŸvyon istifi i•inde birbiriyle ge•ißli dokanaÛa sahip Ÿ• fasiyesin varlÝÛÝnÝ ortaya koymußtur.

Fasiyes A (Tane destekli •akÝllar): Bu fasiyes, bŸyŸk oranda tane destekli kšßeli kire•taßÝ blok- larÝndan ibarettir (Þekil 3a-c) ve toplam kolŸvyo- nun %90 kadarÝnÝ olußturur. KalÝnlÝÛÝ 0.5-6 m arasÝnda deÛißir. Alt ve Ÿst dokanaklarÝ aßaÛÝda

Þekil 3. Birincil kolŸvyal fasiyeslerden bazÝ šrnekler: (a) Fasiyes A ve Fasiyes C ardalanmasÝnÝn uzaktan gšrŸnŸ- ߟ, (b) Fasiyes B i•inde ters derecelenme ve (c) Fasiyes AÕnÝn yakÝndan gšrŸnŸßŸ.

Figure 3. Some examples of primary colluvial facies: (a) distant view of the alternation of Facies A and B, (b) re- verse grading in Facies B and (c)close-up view of the facies A.

(6)

šzetlenen Fasiyes C ile ge•ißlidir ve bu nedenle ince olanlara uzaktan bakÝldÝÛÝnda belirgin bir tabakalanma izlenir. KalÝn olanlarda i• yapÝ gšz- lenmez. Genel eÛilim olarak, yassÝ bloklar taba- kalanma dŸzlemine paralel durmakla birlikte, rastgele duran bloklarÝn sayÝsÝ da az deÛildir.

‚akÝllarÝn sistematik binikliÛi (imbrikasyon) gšz- lenmez. Bileßen •aplarÝ •oÛunlukla 5-10 cmÕden bŸyŸk olup yer yer 100 cmÕye ulaßabilmektedir.

Taneler arasÝ •oÛunlukla kiremit kÝrmÝzÝsÝ renkli, kum, silt ve kil karÝßÝmÝndan ibaret bir malzeme ile doldurulmußtur (Þekil 3c). BazÝ kesimlerde taneler arasÝ boßtur. Fasiyes CÕden AÕya ge•iß;

kumlu •amur baÛlayÝcÝ i•inde iri bloklarÝn az •ok bir seviye boyunca gšrŸlmesiyle baßlar, yukarÝ doÛru tane oranÝ giderek artar ve bileßenelerin boyutlarÝnda belirgin bir azalma gšzlenir (Þekil 3b). Fasiyes C, Fasiyes A Ôdaki iri bloklarÝn oluß- turduÛu engebeli topoÛrafyayÝ doldurur.

Fasiyes B (Matriks destekli •akÝllar): Bu fasiyes, birincil kolŸvyonlarÝn hacimsel olarak % 20 kada- rÝnÝ olußturur. Tabaka kalÝnlÝklarÝ 1 mÕden azdÝr.

Fasiyes C Ÿzerine geldiÛinde šnce gšrece kŸ•Ÿk bloklarÝn bir seviye boyunca dizildiÛi gšzlenir. Bu kesimlerde bileßenler •oÛunlukla 3-5 cm •apÝn- dadÝr ve matriks desteÛi tipiktir. YassÝ bileßenler genellikle tabakalanma dŸzlemine paralel olma eÛilimindedir. †ste doÛru tanelerin miktarÝ ve •a- pÝ artarak, yer yer tane desteÛi gšzlenebilir. Bšy- lece belirgin bir ters derecelenme ortaya •Ýkar (bknz. Þekil 3b). BazÝ durumlarda gšrece iri blok- lardan olußan fasiyes B az •ok keskin bir ßekilde fasiyes CÕye ait •akÝllÝ •amurlar tarafÝndan Ÿzer- lenmekte ve yanal yšnde merceklenmeler suna- rak 3-4 m i•inde sonlanmaktadÝr.

Fasiyes C (‚akÝllÝ •amurlar): Bu fasiyes, kiremit kÝrmÝzÝsÝndan kirli sarÝya kadar deÛißen renkler- de, hemen hi• bir i• yapÝ gšstermeyen •amur- dan olußur. …nemli oranda kum ve az sayÝda,

•aplarÝ •oÛunlukla 3-5 cmÕyi ge•meyen •akÝllarÝ homojen bir karÝßÝm ßeklinde i•erir (bknz. Þekil 3a, b). Fasiyesin kalÝnlÝÛÝ •oÛunlukla 1.5 mÕyi ge•mez. Gšzlemlerin ger•ekleßtirildiÛi 15-20 m uzunluÛunda yol yarmasÝ boyunca yanal de- vamlÝlÝk mevcuttur. BazÝ šrneklerde fasiyes A ile sarmalanarak kamalandÝÛÝ gšzlenir (bknz. Þekil 3a). Fasiyes B, ender olarak ve bazÝ šrneklerde renginin giderek a•ÝlmasÝna koßut olarak, Fasi- yes CÕye ge•iß gšsterir.

Fasiyes D (Paleosol): Bu fasiyes, kirli beyaz renkte, yol yarmasÝ boyunca 5-6 m yanal devam-

lÝlÝÛa sahip, gevßek, topraÛÝmsÝ bir •amurdur.

KalÝnlÝÛÝ 15 cm kadar olup, yer yer •akÝllarÝ i•e- rebilmektedir. Altta ve Ÿstte dereceli olarak kÝr- mÝzÝmsÝ renklerdeki Fasiyes BÕye ge•iß gšsterir.

Yorum: Fasiyes A, B, C ve D dŸßey yšnde bir- birleri ile ge•ißli olmalarÝ nedeniyle, kškensel bir ilißkiye sahip gšzŸkmektedirler. Fasiyes AÕda iri ve yassÝ bileßenlerin hep kšßeli ve tabakalanma dŸzlemine •oÛunlukla paralel olmasÝ, boylan- manÝn olmamasÝ, taneler arasÝnÝn kÝrmÝzÝ •a- murla dolu olmasÝ, ya da tamamen boß bulun- masÝ karakteristik šzellikler olup, bunlar bir bŸ- tŸn olarak kaya dŸßmelerine ißaret etmektedir (Blikra ve Nemec, 1993). Bu gšrŸß, fasiyes A i•inde akÝßkan akÝßÝna ißaret edecek hi• bir kes- kin dokanak ve tane yšnlenmesinin bulunma- masÝyla daha da gŸ•lenmektedir. Fasiyes BÕde matriks desteÛi ve •oÛu šrnekte gšzlenen ters derecelenme moloz akmalarÝna ißaret etmekte- dir (Hampton, 1979; Naylor, 1980; Nemec ve KazancÝ, 1999).

Fasiyes AÕnin incelenen bŸtŸn šrneklerde jeolo- jik anlamda ani, ancak keskin olmayan bir doka- nakla Fasiyes CÕye ge•iß gšstermesi, bu arada Fasiyes C i•inde hala kŸ•Ÿk boyutlu •akÝllarÝn bulunmasÝ Fasiyes CÕnin, Fasiyes AÕnin daha yama• yukarÝ kesimlerinde (kaya dŸßmelerinin kuyruk kesimlerinde) olußtuÛu ßeklinde yorum- lanabilir (Nemec ve KazancÝ, 1999). Yama• yu- karÝ bšlgelerde fiziksel ve kimyasal bozunma ile olußan kŸ•Ÿk tane boyundaki malzemeler, yu- varlanma sÝrasÝndaki dŸßŸk kŸtle momentleri nedeniyle Fasiyes AÕya gšre daha yama• yuka- rÝ alanlarda •škelmek eÛilimindedirler (Blikra ve Nemec, 1993). Fasiyes D ise, sedimantasyon hÝzÝnÝn gšrece dŸßŸk olduÛu bu yama• yukarÝ alanlarda kire•taßÝndan olußan kaynak bšlgeyi aka•layan kalsiyum ve bikarbonat•a zengin su- larÝn yarÝ-kurak iklimsel dšnemlerde olußturduÛu kalsit•e zengin topraÛa karßÝlÝk gelmektedir.

Bu yorum, YahyalÝ kolŸvyonlarÝnÝn birincil olu- ßumlarÝnda, bozunma ve toprak olußumuyla bir- likte kaya dŸßmeleri ve moloz akmalarÝnÝn birin- cil šneme sahip olduÛuna ißaret etmektedir. Bu deÛerlendirme, doÛal olarak, iri blok birikiminin hÝzlÝ ger•ekleßtiÛi ve daha sonra taneler arasÝ- nÝn yukarÝdan taßÝnan ince taneli fraksiyonun sŸzŸlmesiyle doldurulduÛu Fasiyes AÕdan, sedi- mantasyonun gšrece yavaß, dolayÝsÝyla kimya- sal bozunmanÝn daha belirgin olduÛu Fasiyes CÕye ve oradan, bŸyŸk šl•Ÿde kimyasal toprak

(7)

Þekil 4. Birincil kolŸvyal istifin farklÝ fasiyeslerinde ba- zÝ ana minerallerle kil minerallerinin daÛÝlÝ- mÝ: (a) šrneklerin yeri, (b) ana mineral grup- larÝnÝn daÛÝlÝmÝ ve (c) kil minerallerinin daÛÝ- lÝmÝ.

Figure 4. Distribution of the major and clay minerals in various facies of primary colluvium: (a) position of samples, (b) distribution of major minerals and (c) distribution of clay mine- rals.

olußum sŸre•lerinin egemen olduÛu Fasiyes DÕye kadar farklÝ sÝÛ bozunma derecelerinin var- lÝÛÝnÝ gerektirmektedir. Bunu test edebilmek Ÿzere farklÝ fasiyeslerin ince tane boylu fraksi- yonlarÝndan 6 adet šrnek alÝnmÝß (Þekil 4a) ve X-ÝßÝnlarÝ kÝrÝnÝm analizine tabi tutulmuß olup, sonu•lar Þekil 4b ve cÕde verilmißtir.

Analizlerden elde edilen bazÝ kaya• yapÝcÝ mi- nerallerin baÛÝl bolluklarÝ her Ÿ• fasiyeste bir eßik kalsit bolluÛunun varlÝÛÝnÝ gšstermekte (olasÝlÝkla kum tane boyutundaki kire•taßÝ par-

•alarÝnÝn varlÝÛÝndan dolayÝ), Fasiyes CÕde ve šzellikle Fasiyes DÕde kalsit oranÝnÝn arttÝÛÝnÝ kanÝtlamaktadÝr. Bu belirleme Fasiyes DÕnin ka- li•i olarak yorumlanmasÝnÝ doÛrulamaktadÝr (bknz. Þekil 4b). …rneklerin kil fraksiyonlarÝnÝn analizi ise, smektit oranÝnÝn fasiyes CÕde (Fasi- yes AÕya oranla) azaldÝÛÝnÝ, Fasiyes DÕde ise ta- mamen ortadan kalktÝÛÝnÝ gšstermektedir (Þekil 4c). Buna karßÝn kaolinit bolluÛu Fasiyes AÕdan CÕye belirgin bir artÝß sunmakta, illit oranÝ ise her Ÿ• fasiyeste de az •ok sabit kalmaktadÝr.

YukarÝda deÛinilen sonu•lara gšre, olußumlarÝ sÝrasÝnda kaya dŸßmeleri ve moloz akmalarÝnÝn egemen olduÛu YahyalÝ kolŸvyonlarÝnda yŸzey- sel bozunma ßiddeti, kolŸvyon yŸzeyi boyunca fasiyeslerin daÛÝlÝmÝnÝn ve bunlara neden olan sŸre•lerin bir gšstergesi olarak deÛerlendirilebi- lir. Ortalama tane boyu daha kŸ•Ÿk olan fasi- yeslere ge•ildik•e (Fasiyes AÕdan CÕye) kil bol- luÛunun artmasÝ, genel olarak kimyasal bozun- manÝn ßiddetinin de arttÝÛÝ ßeklinde yorumlana- bilir.Bu durum, ortamdaki suyun bolluÛu ve sÝ- caklÝk artÝßÝ ile ilißkilendirilebilir. Kil fraksiyonun- da smektitin azalmasÝ/kaybolmasÝ; buna karßÝn kaolinit oranÝnÝn artmasÝ bu stratigrafik seviye- lerdeki yoÛun kimyasal bozunmayla ilgilidir (Chamley, 1989). Ancak kil fraksiyonunda hala illitin varlÝÛÝ, yŸzeysel bozunmanÝn belli bir eßik ßiddeti aßamadÝÛÝnÝ gšstermektedir. Kali•i sevi- yesinin varlÝÛÝ ise, mevsimsel farklÝlÝklarÝn belir- gin olduÛu dšnemsel yarÝ-kurak koßullarÝn bir gšstergesidir (Chamley, 1989).

Yeniden AktarÝlmÝß KolŸvyonlar

Þekil 1Õde II numaralÝ alandaki yol yarmasÝ bo- yunca bu kolŸvyonlara rastlanmÝßtÝr. Bunlar •ok iri bloklarÝ i•ermeleri nedeniyle, Fasiyes AÕya benzemekle birlikte, alt ve Ÿst dokanaklarÝnÝn onlarca metre šl•eÛinde bazen sarp yama•lÝ ka- visler gšstermesi nedeniyle Fasiyes AÕdan ayrÝ-

lÝrlar (Þekil 5). Bu kolŸvyonlarÝn Ÿst yŸzeyleri ay- nÝ zamanda bugŸnkŸ topoÛrafyadaki •ukurluk ve tŸmsekleri de denetlemektedir.

TanÝm: AktarÝlmÝß kolŸvyonlarda Ÿ• farklÝ fasi- yes tanÝmlanmÝß olup, bunlarÝn baßlÝca šzellikle- rine aßaÛÝda deÛinilmißtir.

(a)

(b)

(c)

(8)

Fasiyes E: Olduk•a dŸzenli kavisli Ÿst yŸzeylere sahip matriks destekli •akÝllardan olußur. Blok oranÝ genellikle yŸksektir; bazÝ kesimlerde tane destekli bir gšrŸnŸm sunarlar. Fasiyes i•inde kavisli Ÿst yŸzeye paralel belli belirsiz bir taba- kalanma mevcuttur (bknz. Þekil 5). Blok uzun eksenleri bu kaba tabakalanma yŸzeylerine az

•ok paralel olma eÛilimindedir. Fasiyes Ÿzerin- deki kavislerin dalga boylarÝ 25-30 m kadar olup, huni ßekilli bu morfolojik šgelerin uzanÝmlarÝ ge- nel olarak yama• yukarÝdan yama• aßaÛÝya doÛrudur.

Fasiyes F: Tamamen tane destekli ve yer yer 4 m •apÝnda kšßeli bloklarÝ, kaotik bir ßekilde i•e- rebilmektedir. Fasiyesin alt dokanaÛÝ, Fasiyes EÕnin Ÿst dokanaklarÝ tarafÝndan belirlenir ve herhangi bir kazÝnma veya aßÝndÝrma olmaksÝ- zÝn onu bir šrtŸ ßeklinde šrter. BazÝ kesimlerde

•akÝllarÝn alt dokanaÛa paralel belli belirsiz bir diziliminden sšzedilebilir.

Fasiyes G: Fasiyes E ve FÕnin Ÿst yŸzeylerini olußturduÛu iri blok dizilimleri ile belirgin topoÛ- rafyanÝn •ukurluk kesimlerini dolduran •akÝllÝ kÝr- mÝzÝ •amurtaßlarÝndan olußur ve i• yapÝ gšzlen- mez.

Fasiyes H: KalÝnlÝÛÝ 1.5-2 mÕyi bulan, gŸncel to- poÛrafyaya az •ok paralel, yaßlÝ kolŸvyal istife ait tabakalanma dŸzlemlerini keser konumdaki beyaz renkli yÝÛÝßÝmlardÝr (bknz. Þekil 2). Daha

•ok yayvan dŸzlŸklerde gšzlenir. BazÝ šrnekler- de yanal devamlÝlÝÛÝ 15 mÕyi bulabilir. Yer yer yumrulu veya tŸpsŸ ßekle sahip kesimleri mev- cuttur.

Yorum: Harita gšrŸnŸmŸnde, taßÝnmÝß kolŸv- yonlarÝn heyelan topoÛrafyasÝyla ilißkili olduÛu a•Ýk bir ßekilde izlenmektedir (bknz. Þekil 1c).

Bu durum, taßÝnmÝß kolŸvyal fasiyeslerin moloz akmalarÝ sonucu gelißtiÛinin dolaylÝ bir kanÝtÝdÝr.

Fasiyes EÕnin Ÿst yŸzeyinin dÝßbŸkey geometrisi ve fasiyes i•inde bu yŸzeye az •ok paralel ikin- cil tabakalanma yŸzeylerinin varlÝÛÝ, •oÛunlukla yŸksek blok miktarÝna sahip matriks desteÛi, ko- hezyonsuz moloz akmalarÝnÝn varlÝÛÝna ißaret etmektedir (Johnson, 1970; Naylor, 1980). Mo- loz akmasÝnda kohezyonun dŸßŸk olmasÝ, kendi i•inde belli belirsiz makaslama yŸzeyleri i•eren, kenarlarÝ gšrece yŸksek eÛimli moloz dillerinin olußumuna yol a•mÝß olmalÝdÝr. Fasiyes F, yal- nÝzca akÝß karakteristikleri ile Fasiyes EÕden ay- rÝlmaktadÝr. Ü• yapÝsÝz olmasÝ, bu sonuncu fasi- yesin kohezyonsuz moloz akmasÝ ile tane akÝßÝ arasÝnda bir reolojide taßÝnÝp farklÝ Fasiyes E dil- leri arasÝndaki •ukurlarda biriktiÛini gšstermek- tedir (bknz. Þekil 5). Fasiyes G ise, Fasiyes E ve FÕnin ardalanmasÝ ile temsil edilen yama• duray- sÝzlÝÛÝ tamamlandÝktan sonra ortaya •Ýkan •u- kurluklarÝn, olasÝlÝkla krip sonucu •akÝl ve •amur karÝßÝmÝ bir malzeme ile dolmasÝyla olußmußtur.

Fasiyes H, heyelanlarÝn etkinliklerini kaybettikle- ri dšnemde yeraltÝsuyu seviyesine baÛlÝ olarak gelißen karasal karbonat •škelimine (kali•i) kar- ßÝlÝk gelmektedir (Chamley, 1989).

TARTIÞMA VE SONU‚LAR

Saha verilerine gšre Ge• (?) Pliyosen yaßlÝ Yah- yalÝ kolŸvyonlarÝ ile bunlarÝn daha sonraki za- manlarda yeniden aktarÝlmÝß ŸrŸnleri, ilk olu- ßumlarÝndan bugŸne deÛin bšlge yama•larÝnda egemen olan kŸtle taßÝnma sŸre•leri ile bunlarÝ Þekil 5. Yeniden aktarÝlmÝß kolŸvyonlarda keskin i•bŸkey ve dÝßbŸkey Ÿst yŸzeyler.

Figure 5. Sharp concave and convex bounding surfaces in the re-sedimented colluvium.

(9)

yšneten iklimsel koßullar hakkÝnda ipu•larÝ saÛ- lamaktadÝr.

Ana hatlarÝyla; Ge• PliyosenÕde ‚almardÝ Tepe ve KaracagedikÕin daha gŸneyindeki Toros yŸk- sek zirvelerinden kuzeye doÛru kaya dŸßmeleri ve daha az olarak moloz akmalarÝnÝn egemen olduÛu bir kolŸvyon istifi gelißmißtir. Bu •alÝßma- da gšzlemler, sonraki sŸre•te heyelanlara ma- ruz kalmÝß bu kolŸvyonlarÝn yalnÝzca 20 m ka- darlÝk bozulmamÝß bir bšlŸmŸnde yŸrŸtŸldŸÛŸn- den, istifin tamamÝnda kaya dŸßmesinden baßka sŸre•lerin etkin olmasÝ kuvvetle muhtemeldir.

…rselenmemiß kolŸvyal istif i•inde tanÝmlanan dšrt fasiyes bu zamanda iklimin genelde ÝlÝk ve yaÛÝßlÝ, ayrÝca belirgin gŸnlŸk ve mevsimsel de- Ûißimler sergilediÛini gšstermektedir. KolŸvyo- nun ince tane boylu fasiyeslerinde illitlerin hala varlÝklarÝnÝ korumalarÝ, simektit ve kaolinitlerin birlikte bulunmalarÝ yaÛÝßÝn •ok bol olmadÝÛÝnÝ kanÝtlamaktadÝr.

KolŸvyal paketin olußumunu izleyen dšnemde, olasÝlÝkla PleyistosenÕde, bu sedimanlarÝn •ok yaygÝn kŸtle hareketlerine (kaymalar ve moloz akmalarÝ) maruz kaldÝÛÝ anlaßÝlmaktadÝr. Bunun bir nedeni, kolŸvyonlarÝ kuzeyden sÝnÝrlayan ve YahyalÝ Ÿzerinden SultansazlÝÛÝ OvasÝÕna boßa- lan akarsu kollarÝnÝn yataklarÝnÝ kolŸvyonlarÝn alt kotundan daha aßaÛÝya oyarak (topuk aßÝnma- sÝ) duraysÝzlÝÛa yol a•masÝ olabilirse de, asÝl ne-

den bol yaÛÝßlÝ bir dšneme ge•ilmiß olmasÝdÝr.

YaygÝn kŸtle hareketlerinin yaÛÝßlarla yakÝndan ilißkili olduklarÝ bilinmektedir (šrneÛin; Caine, 1980; Blikra ve Nesje, 1997; OcakoÛlu vd., 2002). Bu sŸre•te daha šnce olußmuß kolŸvyon- lar kaymalar ve kohezyonsuz malzemeden olu- ßan moloz akmalarÝ ßeklinde yama• aßaÛÝ hare- ketlenmißlerdir. Birincil kolŸvyal sŸre•lerin ince- lendiÛi I numaralÝ alandaki heyelan aynasÝ olasÝ- lÝkla bu dšnemin ŸrŸnŸdŸr (bknz. Þekil 2). BŸtŸn kolŸvyon yŸzeyine egemen olan tepecikli/•ukur- lu heyelan topoÛrafyasÝ ve II numaralÝ alandaki (bknz. Þekil 1) bloklu fasiyesler de benzer ßekil- de bu dšnemin ŸrŸnleridirler.

YaÛÝßlÝ (plŸviyal) dšnemin sona ermesiyle birlik- te kaymalar ve diÛer kŸtle hareketleri etkinlikle- rini yitirmißler, heyelan topoÛrafyasÝ Ÿzerindeki

•ukurluklar kriplerle taßÝnmÝß •amurlarla dol- muß, yeraltÝsuyunun uygun seviyede bulunduÛu kesimlerde ve tamamen bugŸnkŸ topoÛrafyanÝn denetiminde kalÝn kali•i olußumlarÝ ger•ekleß- mißtir.

YahyalÝ kolŸvyonlarÝnÝn sedimanter fasiyesleri ve morfolojik šzellikleri temel alÝnarak šnerilen bu yaklaßÝm, iklimsel deÛißimlere ilißkin sonu•la- rÝ batÝda EÛirdir civarÝnda Nemec ve KazancÝ (1999) tarafÝndan incelenen Ge• PliyosenÕden gŸnŸmŸze kesiksiz bir kolŸvyal istifin bulgularÝ ile olduk•a iyi bir uyum gšstermektedir (‚izelge 1).

‚izelge 1: EÛirdir ve YahyalÝ kolŸvyonlarÝnÝn egemen sŸre•ler a•ÝsÝndan karßÝlaßtÝrÝlmasÝ.

Table 1: Correlation of the EÛirdir and YahyalÝ colluviums in terms of dominant processes.

EÛirdir kolŸvyonlarÝ YahyalÝ kolŸvyonlarÝ

(Nemec ve KazancÝ, 1999) (Bu •alÝßma)

Yaß TanÝm Yorum TanÝm Yorum

G†NCEL KOL†VYON D Tane akmasÝ ve kaya Fasiyes G ve H Krip ve kali•i

dŸßmesi olußumlarÝ

KOL†VYON C …rtŸ akmasÝ, kaya

dŸßmesi ve kar akÝßÝ Yeniden aktarÝlmÝß Heyelanlar, kolŸvyal fasiyesler kohezyonsuz (Fasiyes E ve F) malzeme i•eren

moloz akmalarÝ Kaya dŸßmesi,

KOL†VYON B kohezyonlu malzeme i•eren moloz akmasÝ ve suda •škelim

Kaya dŸßmesi, Birincil kolŸvyal Kaya dŸßmesi ve kohezyonlu malzeme fasiyesler (Fasiyes A, moloz akmalarÝ PLÜYOSEN KOL†VYON A i•eren moloz akmasÝ, B, C ve D)

tane akÝßÝ ve az šrtŸ akÝßÝ

PLEYÜSTOSEN

(10)

Bu deneßtirmede, PleyistosenÕde YahyalÝ kolŸv- yonlarÝnda kesiksiz, farklÝ sulu fasiyeslerle tem- sil edilen bir kaydÝn bulunmasÝnÝn gerekmediÛi vurgulanmalÝdÝr. Bunun yerine, iklimin belirleyi- ciliÛinde ve olasÝlÝkla šngšrŸlemeyen yerel mor- folojik/hidrografik koßullar (yŸksek kolŸvyon yŸ- zeyi eÛimleri, komßu akarsu sistemleriyle ilißki gibi) nedeniyle YahyalÝ kolŸvyonlarÝnÝn tama- men tahrip olmasÝ sšzkonusudur. Her durumda birbirine uzak olan iki kolŸvyal istif arasÝndaki bu uyum, allosiklik bir mekanizma olarak iklimin ko- lŸvyonlar Ÿzerinde egemen bir etkiye sahip ol- duÛunun bir gšstergesi olarak deÛerlendirilmeli- dir.

KATKI BELÜRTME

Yazar, kil šrneklerinin X-ÝßÝnlarÝ kÝrÝnÝm analizle- rinin deÛerlendirilmesi ve metni okuyarak yaptÝ- ÛÝ eleßtirileriyle saÛladÝÛÝ katkÝlardan dolayÝ Yrd.

Do•. Dr. Candan Gšk•eoÛlu (Hacettepe †niver- sitesi, Jeoloji MŸhendisliÛi BšlŸmŸ)Õna teßekkŸr eder.

KAYNAKLAR

Amit, R., Harrison, J.B.J., and Enzel, Y., 1995. Use of soils and colluvial deposits in analyzing tectonic events, the southern Arava Rift, Israil. Geomorphology, 12 (2), 91-107.

Blikra, L.H., and Nemec, W., 1993. Postglacial ava- lanche activity in Western Norway: Depo- sitional facies sequences, chronostratig- raphy and palaeoclimatic implications. In Solifluction and Climatic Variation in the Holocene, B. Frenzel (ed.), Palaoklima- forschung, 11, 143-162.

Blikra, L.H., and Nesje, A., 1997. Holocene avalanc- he activity in western Norway: Chronostra- tigraphy and palaeoclimatic implications.

Palaoklimaforschung, 19, 299-312.

Caine, N., 1980. The rainfall intensity-duration control of shallow landslides and debris flows. Ge- ograhie Annual., 62A, 23-27.

Chamley, H., 1989. Clay Sedimentology. Springer- Verlag, Berlin Heidelberg. 623 p.

Ercan, T., Fujitani, T., Matsuda, J.I, Tokel, S., Notsu, K., Ui, T., Can, B., Selvi, Y., YÝldÝrÝm, T., Fißek•i, A., …lmez, M., and AkbaßlÝ, A., 1990. The origin and evolution of the Ce- nozoic volcanism of HasandaÛÝ-Karaca- daÛ area (central Anatolia). Jeomorfoloji BŸlteni 18, 39-54.

Erol, O., 2001. Ecemiß koridoru kuzeydoÛu ucundaki SultansazlÝÛÝ OvasÝ ve Erciyes DaÛÝ kesi- minin jeomorfolojisi. Ecemiß Fay Zonu Workshop-I, NiÛde, Bildiriler KitabÝ, 9-19.

Hampton, M.A., 1979. Buoyancy in debris flows. Jo- urnal of Sedimentary Petrology, 49, 753- 758.

Johnson, A.M., 1970. Physical Processes in Geology.

Freeman Cooper and Co., San Francisco, 327 p.

Naylor, M.A., 1980. The origin of inverse grading in muddy debris flow deposits-a review. Jour- nal of Sedimentary Petrology, 50, 1111- 1116.

Nelson, A.R., 1992. Lithofacies analysis of colluvial sediments- an aid in interpreting the recent history of Quaternary normal faults in the Basin and Range province, western United States. Journal of Sedimentary Petrology, 62, 607-621.

Nemec, W., and KazancÝ, N., 1999. Quaternary collu- vium in west-central Anatolia: sedimentary facies and palaeoclimatic significance. Se- dimentology, 46, 139-170.

OcakoÛlu, F., Gšk•eoÛlu, C. and ErcanoÛlu, M., 2002. Dynamics of a complex mass move- ment triggered by heavy rainfall: A case study from NW Turkey. Geomorphology.

42 (3-4), 329-341.

Selby, M.J., 1994. Hillslope sediment transport and deposition. In Sediment Transport and De- positional Processes, K. Pye (ed.), Black- well Scientific Publications, Oxford, 61-87.

Referanslar

Benzer Belgeler

Formasyon ignimbirit, andezitik bazalt-bazalt, tüflerden oluşan volkanik-volkanoklastik ürünlerden, çamurtaşı, kumtaşı, çakıltaşı litojilerinden oluşan akarsu çökelleri

Ülkemizde yo¤un bak›m ünitelerinden izole edilen etkenler ile ilgili yap›lan çok merkezli bir çal›flmada Acinetobacter sufllar›n›n beflinci s›rada yer

In this context, the purpose of this study is to investigate the effect of employer branding on the favorable employee behavior as job embeddedness via the mediating role of

Kömürlü tatlısu gölünün kapandığı dönemde iklimin kuraklaştığı, bu duru- mun fazla sürmediği, iklimin tekrar ıhman ve yağışlı sürece girdiği, menderesli

Bölgeye özgü iklim, tektonizma ve akarsu süreç- lerinin kombinasyonu sonucunda, Miyosen yaşlı silisik- lastik çökeller kuzeyden güneye doğru, yaygı konglom- eraları ile

(Açımlanacağı yönde bu yığışım konisinden Marmara Denizi yönünde ve deniz tabanında daha genç, güncel yığışımı karakterize ediyor olan bir ikinci yelpaze yığı-

Karbonat platformu (Rudistli kireçtaşı: Yanıktepe Fm.), Üst yamaç fasiyes topluluğu (tabakalı - lamın alı kireçta- şı, marn), Apron fasiyes topluluğu (konglomera /

Bu bölgedeki ısı transferi, türbülanslı akış nedeniyle artan ısı transfer katsayıları nedeniyle artar (Şekil 6) çoklu lüle, ise tekli lülede ortalama ısı