• Sonuç bulunamadı

H Şifa Arayan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "H Şifa Arayan"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

106

H

üzünlerimin ardındaki zemini oluşturan kederlerin hoyratlığıyla başa çıkabilmek için çareyi dostta bulmuştum gene. Döne döne ka- zıklanıp durduğum durağa varan ayaklarıma lanet ettim.

Ben dünyayı yadsıdıkça, o beni bataklığın ısrarıyla kendine niye çekiyor ki dedim.

Durup durup ona sırt çevirmelerinden olmasın, dedi. Sen kendine değme surlardan daha heybetli parmaklıklar inşa etmişsin. Neredeyse göğe değecek bir hapishaneye kapatmışsın ruhunu. Hem çevrende olup biten ger- çekliği görmek niyetindesin hem de dışarda kalmak istiyorsun. Bu da seni kendine yabancılaştırıyor, dedi.

Beni kendime siz yabancılaştırdınız, sen bile en büyük kazığı atmadın mı bana deyince yine mi eski defterler deyip kalktı masadan. Masa da onun- la kalkıp gitti zaten. Sonra gözyaşlarım gitti ardından, sonra da ışıklar. Sabah uyandığımda meyhanede sere serpe uzanmış olarak buldum kendimi. Her yerim tutulmuş, taş kesilmiştim ve bir serseriden farkım yoktu. Sonra bir sela sesiyle irkildim. Sarhoş hâlime bakmadan şadırvana doğru yanaştım yıkadım yüzümü. Yıkadıkça çıkmadı karası yüzümün. Lakin o sela yıkadı ruhumu karalarını, çitiledi ve astı rüzgârın dallarına. Bir ruh ancak rüzgârın dalına asılası değil mi zaten?

Gitmek vakti dedim içimden, yine yollar gördüm gözümü kapatınca.

Gitmek vakti derviş dedim ve güldüm kendime. Bizim Yunus’u andım. Şi- irini söyledim, yoldaşlığa çağırdım hadsizliğimle. İçime bir ferahlık doğdu, ayaklarıma derman geldi ve yürüdüm. Söylenip durdum yine de. Hem düş- mandan hem dosttan ama en çok da dosttan göreceğimi gördüm. Burada kalmak ziyanı demek zaten ömrün. Arkana bile bakma zira her akşam göğ-

Şifa Arayan

Kenan YUSUF

Türk Dili Ağustos 2017 Yıl: 67 Sayı: 788

(2)

Kenan YUSUF

Türk Dili 107

süme yaslanıp duran bir kahırdır artık. Geceleri temelli bıçaktır, her sabah ayrı gurbet.

İstemediğim yolları yürümeye mecbur hissetmem için bir neden kalmadı geriye, bir kimse de. Lakin bu gitmeler şifa mı sana derviş?

Gidip vardığım yerlere de gurbeti götürmekten alıkoymadım kendimi.

Nerede eylensem baktım ki benden evvel çömelmiş sıkıntılarım. Ardımda onları da koyamadıktan gayrı ne anladım ben bu gitmelerden? Izdırap ha- mallığı değil mi bu çırpınış? Yüzüm eğik türlü yenilgiler mi taşımak benim uğraşım.

Kan ter içinde tepeyi aşarken vadide bir han gördüm. Ayın şavkı ka- ranlığı seyreltirken yolu bulup vardım kapısına. Bir oda istedim lakin yok dediler önce. Sonra hâlime acıyıp bir dervişin boş odasını verdiler tek gece- liğine. Ay; o gece, o denli heybetliydi ki odanın penceresinden içeri düşecek sanırdınız. Mumun titrek alevi kendini aydınlatmaya yetmezken ay yüzüme doğmuş gibiydi. Ellerim istemsizce semaya yöneldi ve dudaklarımda ona eş- lik etti: Ey adımı bağışlayan! Bana bir yol göster doğru olsun. Değil mi ki tüm yolları kaderin, bir sebep içindir. Bana bir sebep ver ya rabbelalemin!

Sonra o ana kadar görmediğim bir saz ilişti gözüme. Belli ki dervişin sazıydı. Odanın en az ışık gören duvarında asılı beni seyrediyordu. Usulca aldım elime. Bir saz, en az iki dost eder derler. Az bile derler. Bir iki türkü derken ciğerimde biriken sızı; havadan daha hafif hâle gelip süzüldü, yüksel- di göğe. Söyledikçe ne tasa kaldı ne gurbet. Gün ettim geceyi. Ben vurdukça teline söyledi oyma kestane. Neler demedi ki?

Sonra dalmışım. Bir yağmur uzandı yüzüme, bir kapı açıldı. Hem o so- kağı hem o şarkıyı yeniden koştum. Koştukça çatladı kalbimin tayları. Son- ra bir yağmur daha… ve göynüdü içim. El yordamıyla tanıdım düştüğüm kaldırımları ve kalktım yeniden. Bir ceylanın düştüğü gibi değil amma. Bir babanın kalktığı gibi düştüğü yerden… ama yine de sönmedi yaşamak yan- gını. Anam hep yan derdi. Yan ama besmelesiz içme o suyu.

Sonra bir kitap geçti elime. Bütün okumaların onu anlama uğraşı oldu- ğu kitap. Kendimi kitaba karıp hakikate heves ettim. Kelime atlamadım, yut- madım bir harf bile, yummadım gözlerimi dahi. Beni sarhoşlayan şeylerden azade oldum ve gitti düşümdeki karaltı.

Yol bana, saz bana, kitap bana şifa oldu.

Boz bulanık bakışlarım, ipek bir sığınak oldu.

Gök bana, ağaç bana, kuş bana, toprak bana ayna oldu.

Referanslar

Benzer Belgeler

Görme engelli çocuklarına Braille alfabesi- ni öğretmek isteyen bir çift, mevcut seçenek- lerin pahalı olduğunu fark edince kendile- ri eğitici bir oyuncak üretmiş..

O tarihlerden itiba­ ren Âdile sultan sarayı Kandilli İnas sultanisi ve sonra da Kan­ dilli kız lisesi isimleriyle bir maarif müessesesi haline gir­

Traditionally, women with hypogonadotropic hypogonadism (HH) were considered to be at lower risk for the development of ovarian hyperstimula- tion syndrome (OHSS), although

Bizim sunduğumuz olguda olduğu gibi torakal disk hernisi, göğüs ve sırt ağrısı bulguları ile kendini gösterdiğinde atipik göğüs ağrısı zannedilebilir.. Atipik

Methali gayet dar olan bu binanın iç salonu da dar ve uzun­ dur ve bu ince uzun salondan kaldırılan masa ve iskemlelerin yerine, ortada bir geçit bırakarak

İLERKİ YILLARDA, KEMENÇEYE VE ÖZELLİKLE DE TAMBURA AĞIRLIK

Elde edilen bulgular konutun fiyatının konutun özelliklerine bağlı olduğu ve bunun yanında çalışmanın bir diğer önemli sonucu olarak konutun şehir merkezinde bulunup

Yol seviyesinde girişle irtibatlı müsta- kil bir kütlede en üst seviyede garaj olmak üzere şoför evi, ısı merkezi ve mahrukat deposu tertiplenmiştir.. Döşe- me