• Sonuç bulunamadı

EVRİM TEORİLERİ (DEVAM) 

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "EVRİM TEORİLERİ (DEVAM) "

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EVRİM TEORİLERİ (DEVAM)

8- Darwin, evcil hayvanlardaki değişikliklerin yapay seleksiyon sonucu evrimleştiğini belirtmiştir: Tarımsal evcilleştirme alanında Darwin, yapay seleksiyonu açıklamaya

çalışmıştır. Çiftçiler bazı özelliklerin sürekli seçilmesine neden olmuş ve pek çok

jenerasyondan sonra yapay seçilim sonucu bazı türlerde çok büyük değişiklikler ortaya çıkmıştır.

9- Thomas Malthus, limitli kaynaklar nedeniyle daha çok bireyin üreme için hayatta kalması gereken bir jenerasyonun içine doğduğunu öngörmüştür: Malthus,

populasyonların yiyecek kapasitesinden daha çok büyüdüğünü ortaya koymuştur. Gruptaki pek çok birey açlık nedeniyle yok olacaktır. Sınırlı kaynaklar, en kapasitelinin ancak

geçebileceği bir filitre görevini görmektedir.

Malthus Nüfus Teorisi: Malthus’un “An Essay on Population” (Nüfus üzerine bir deneme 1798) adlı eserindeki fikirleri Nüfus Teorisi olarak isimlendirilir. Malthus bu eserinde

nüfusun geometrik bir artışla çoğaldığını ve 25 yılda bir iki katına çıktığını buna karşılık besin maddelerinin aritmetik olarak çoğaldığını dile getirmiş ve nüfus artışlarını dengelemek için sosyal yardımların kesilmesini önermiştir. O’na göre sosyal yardım yerine nüfus

artışının zararlarını anlatan eğitimin önemi daha fazladır. Ancak Malthus doğum kontrol yöntemlerini ve tarım devrimini öngörmede başarısız kalmıştır. Malthus’un bu teorileri

sadece biyolojik evrim düşüncesinin değil, kültürel evrim düşüncesinin gelişmesine de etkili

olmuştur.

(2)

10- Darwin ve Wallace, evrimin doğal seçilim süreci ile gerçekleştiğini

belirtmişlerdir: Darwin ve Wallace, çeşitli varyetelerin doğal populasyonlarda ortaya çıkmasının, kendi ünik karakterleriyle gerçekleştiğini söylemiştir.

Malthusizm prensiplerini kalabalık populasyonlardan doğal populasyonlara

kadar her yere bağımsız olarak uygulamışlardır. Kronolojik olarak limitli

kaynakları olan bir dünyada özel bireylerin kendi ünik karakterleriyle diğer

bireylerden daha çok hayatta kalma kabiliyetleri olduğu gerçektir. Bu sonuçlar

bu özelliklerin daha başarılı olmasına ve daha sonraki kuşaklara geçmesine

neden olmaktadır. Doğanın gerçekleştirdiği favori özelliklerin seleksiyonuna

doğal seleksiyon adı verilmektedir.

(3)

Darwinizm: Evrim konsepti, 19. Yy ortalarında Darwin tarafından geliştirilmiştir. Darwin’in dikkatli gözlemleri türlerin yaradılışına yönelik inançlar konusunda soru işaretlerini gündeme getirmiştir. Beagle gemisiyle doğa bilimci olarak yaptığı çalışmalar ve korelasyonlarıyla Wallace ile birlikte “tüm yaşam

formlarının tek bir türden köken aldığı” yolundaki hemen hemen aynı teoriyi 1859 yılında “Türlerin Kökeni”

adlı yapıtında yayınlamıştır. Darwin’in gözlemleri tüm organizmaların geometrik olarak artan oranlarla

çoğaldıkları, ancak türlerdeki sayının az ya da çok sabit olduğunu göstermiştir. Buradan devam eden savaşım sonucunda türlerin varoluşu ve hayatta kalma mücadelesi ortaya çıkmaktadır. Aynı tür içindeki farklı

varyasyonların ortaya çıkışı, hayvan ya da bitki türlerinin ortaya çıkışında ve hayatta kalma sürecinde ve üremelerinde daha avantajlı olmalarına yardım etmektedir. Bu olumlu varyasyonlar oğul döllere aktarılmakta ve yeni jenerasyonlar birbiri ardını izleyen başarılı türleri yaygınlaştırmaktadır. Bu sonuç “doğal seleksiyon prensibi” olarak adlandırılmaktadır. Aynı yolla, seksüel seleksiyon da önemli bir rol oynamaktadır. Bu teorinin gelişimiyle aşamalı yığılmalarla bireysel modifikasyon ile türlerin orijini ve çeşitliliği ortaya

konulmaktadır. Darwin teorisini geliştirirken Uniformitarianizm’den oldukça fazla etkilenmiştir. O’nun evrim kanıtı karşılaştırmalı anatomi verilerine, farklı türler arasındaki homolog yapıların çalışılması ve ana organlar, embriyonik gelişim aşamasının geçmiş evrimi özetlemesi, coğrafi dağılım gibi değişkenlerden

kaynaklanmaktadır. Wallace tarafından ayrıntılı olarak kaydedilen konular ise hayvan ve bitki türlerinin geniş

varyeteleri ile daha az oranda da olsa paleontolojidir.

(4)

Orijinal olarak formüle edildiği gibi Darwinizm, kazanılmış karakterleri, kalıtımla geçişi ve genetik varyasyonları tanımamaktadır. Modern bilgiler ile kalıtım özellikle de

mutasyon konsepti, varyasyonların açıklamasını getirmekte ve teorinin modifiy

edilmesiyle de Darwinizmin ana hatları tüm bilimadamları tarafından kabul görmektedir

Wallaceizm: 1882’de Darwin’in ölümünden sonra genç partneri Wallace, evrim

teorisini geliştirmiştir. Wallace’e göre doğal seçilim doğada insan beyni dışında her form ve yapı için yeterli önemdedir. Eğer bir hayvan ya da bitkinin sergilediği renk ve

davranışı yararsız ya da zararlı ise, Wallace’a göre onun “hayatta kalma değeri” basitçe ya bilinmiyordur ya da henüz anlaşılamamıştır. Çünkü Wallace çekirdek olarak bunun Darwin’in düşüncesi olduğu konusunda ısrar ediyorlardı. Kritiklere yanıt olarak

Darwin’in kendisi doğal seçilimin tam ve yeterli bir prensip olduğu fikrinden aşamalı olarak geri çekilmiştir. “Türlerin Kökeni” kitabının sonraki baskılarında birçok

mekanizmanın arasında sadece “organların kullanılması ve kullanılmaması”,

“bölümlerin korelasyonu”, “rastgele ya da doğal gelişim” ve “seksüel seçilim”i içeren bir mekanizmayı tutmuştur. Wallace, 1889’da düşüncelerini “Ironik olarak Darwinizm”

başlığı altında doğal seçilimi evrimi anlamaya yardımcı olacak anahtar olarak yayınlayarak Darwin’in düştüğü hatalara düşmemeye çalışmıştır. Daha sonraki

dönemlerde birçok araştırmacı Wallace’ın görüşlerini Mendel kalıtımıyla destekleyerek

“Neo-Darwinizm” teorisini geliştirmişlerdir.

(5)

11- Gregor Mendel, kalıtımın genetik tabanı üzerinde çalışmıştır: 1800’lerin ikinci yarısında Gregor Mendel kalıtım üzerindeki sonuçlarını duyurmuştur. Bu çalışmalara göre, özellikler biyolojik objeler olan genler tarafından kontrol edilmektedir. Bu genler çok

çeşitlki yollarla üreme hücreleri olan yumurta ve spermlerin üretimi sırasında ayrılmaktadır.

Ebeveynlerin genlerinin ünik kombinasyonu oğul döllere kalıtlanmaktadır.

Mendelizm: Mendel kalıtım sistemini formülüze etmiştir. Genel olarak özetlendiğinde günümüzdeki genetik anlayışı çerçevesinde Mendel sistemi kalıtlanan karakterlerin çiftli kalıtım ünitlerinin kombinasyonlarının ya da genlerin herbir ebeveynin üreme hücrelerinden gen çiftleri de kısmi kalıtımsal karakterleri de tanımlar. Mendelin I. yasası (ayrılma yasası);

gamet formasyonundaki çiftlerin ayrılma sürecidir. Herbiri gametlere gitmekte ve her gen tamamıyle bir diğerinden etkilenmemektedir. Mendel dominant ve resesif olan iki formu tanımlamıştır. A dominant faktör ve a resesif faktör olarak belirlendiğinde Aa ve Aa bireyleri ortaya çıkacaktır. Hibridler birbirleriyle çaprazlandığında da üç dominant ve bir resesif

orandan dört olası kombinasyon oluşacaktır: AA, 2Aa ve aa. Aynı yasa ile bir hibrid ve bir saf çaprazlandığında oran 1:1 olacaktır. Soylarda genellikle oranlar kullanılmakta ve hibrid ve safkanların doğadaki ebeveyn stoklarının izi takip edilebilmektedir. Mendelin II. Yasası (bağımsız karışım); karakterlerin birbirinden bağımsız olarak kalıtımı olarak

tanımlanmaktadır. Örneğin dominant sarı tohum rengi bezelyelerde farklı kombinasyonlarda

bulunabilmektedir. Bitkinin dominant olan uzun boyu ya da resesif olan cüce boyu birlikte

aktarılmaktadır. Bu yasa genetikteki bağlantının keşfedilmesiyle modifiye edilmiştir.

(6)

12- R.A. Fisher ve J.B.S. Haldane, doğal seleksiyon teorisiyle Mendel genetik

teorisinin kombinasyonunu oluşturmuş ve “modern sentez” ya da “Neo-darwinizm”

olarak isimlendirmişlerdir. Neo-darwinizm bu iki teorinin kombinasyonudur ve Darwin ile Wallace’nin genetik eksiğini ve Mendel genetiğinin evrim teorisine integrasyonunu sağlamışlardır. Bilim alanındaki çok önemli gelişmeler eski teorilerin esikliklerinin giderilerek yeniden tartışılmaya açılmasına yol açmıştır.

Neo-Darwinizm (Modern Sentez): Darwin'in Evrim Kuramı ile Mendel'in kalıtım kuramını modern moleküler biyoloji ve matematiksel popülasyon genetiği ışığında birleştiren modern evrim kuramının adıdır. Modern sentezin ana katkısı kalıtımın ve dolayısıyla evrimin temel birimi olan genler üzerine yeni edinilen bigilerle evrimin mekanizması, yani doğal seçilim arasındaki bağlantıyı kurmuş olmasıdır.

Modern sentezin dayandığı genel bulgular 1930 ve 40'larda ortaya çıkan ve bugün kısmen DNA kopyalanması sırasındaki hatalarla oluştuğu bilinen mutasyon ve

rekombinasyondur . Bunların dışında modern sentez, gen havuzunun genetik kayma ve gen akımı gibi mekanizmalarla değişime uğradığını ortaya koymuştur. Modern senteze göre, popülasyonlar çevresel nedenlerle (örneğin coğrafi engeller)

birbirinden ayrıldığında türleşme meydana gelir.

(7)

Sucul Teori: Akuatik (sucul) evreden bu yana, Homo cinsinin kara yaşamına yeniden uyum yapabilmesi için önünde 5 milyon yılı vardı. Bu süre zarfı, aslında sucul uyum kalıntılarının ortadan yok olması için yeterli bir süre. Ancak söz konusu teori, bir takım uyumsal izlerin halen var olduğunu ön plana çıkarıyor. Teori özetle, hominidlerin kurak savan ortamı yerine sucul bir ortamda evrimleştiğini öne sürüyor. Yani, hominidlerin atalarının sucul canlılar olduğu kabulünden yola çıkılıyor. Buna destek olarak da, Homo sapiens’in savan canlılarından ziyade sucul canlılarla daha fazla ortak özellik taşıyor olması kullanılıyor. İşin diğer ilginç yanı, söz konusu özellikler gerçekten de diğer primatlarda görülmüyor. Örneğin insanlarda vücut kıllarının oransal olarak azalması, diğer savan canlılarının hiçbirinde görülmüyor. Vücut kıllarından kurtulmuş olan diğer memeliler ise “yerde debelenici” olarak geçen domuz ve fil, yarı sucul olan hipopotam, ve son olarak, sucul olan balina ve yunus. Bir diğer örnek ise vücuttaki yağ oranı. Diğer primatlarda vücutta oransal olarak daha az yağ bulunuyor ve bu yağın büyük bir kısmı organların çevresinde koruma amaçlı olarak konumlanıyor. İnsanda ise, tıpkı sucul canlılar gibi deri altında toplanmış durumda ve diğer primatlardan daha bol miktarda.

Belki de en çarpıcı örneklerden birisi ise solunumun istemli olarak kontrol edilebilmesi.

Bu özellik de sadece insanlarda, foklarda ve yunuslarda görülüyor. hatta araştırıcılar

biraz daha ileri giderek, insanda konuşmanın evriminin de buna bağlı olarak ortaya

çıkabildiğini savunuyorlar.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kimin güzel insan olduğunu ise zaman bana gösterir. Cesur adamın yalnızlığı enteresan ruhların buluşma anına dö- nüşür; yaşadıklarımızın “tazelenme anı”

Ateşinizin tek bir kibritle sorunsuz yanmasını isterseniz,ateşinizi kurallara uygun kurmalısınız.Ateşi daima küçük hazırlayıp denetiminiz altında

Ancak Ortadoğu ülkelerinin giderek artan su ve gıda ihtiyaçlarını karşılamada bölge ticaretinin de yetersiz kaldığı durumlarda aynı ülkeler dünya gıda ticaretine

Hiçbir şekil ve surette ve her ne nam altında olursa olsun, her türlü gerçek ve/veya tüzel kişinin, gerek doğrudan gerek dolayısı ile ve bu sebeplerle uğrayabileceği

Mümkün olduğu kadar uzak du- rulmalıydı Étoile’den, çünkü orada başka yerlere göre çok daha sık kimlik kontrolü yapılırdı.. Daha da olmadı o istasyonlardan

öğrenmeye başlayacaksın. Genel kültür derslerin devam ederken, hazırladığımız seçmeli dersler sayesinde seninle farklı alanlarda çeviriler yapacağız. Böylece hangi alanda

Jackie, insan psikolojisinin tarihini, ilişkileri tüketici toplum modelinde analiz ettikten sonra, bugün itibariyle insanlar için en kabul edilebilir modelin şüphesiz

23. Veriyi yalanlayan, bilim dışı açıklama yapan, gerçek ortaya çıkınca da yok olur, kaybolur veya saklanırlar, eğer tersi olsa idi, tepenizde olacakları da