• Sonuç bulunamadı

MİCHEL RAGON:

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MİCHEL RAGON:"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fikir

Güzel Sanatlar Reforme edilerek (ileri) bir öğretime tahsis edilmelidir.

M İ C H E L R A G O N :

Çeviren : FERİDUN A K O Z A N Prof. Y. Mimar

Bugünkü buhranı önliyebilmek için bir tek hal sureti; gerçek bir Mimarî Okulu yaratmak lâzımdır.

Güzel Sanatlar Okulu Mimarî kısmı talebelerinin, öğretim reformu-na ait Hükümet tarafından hazırlareformu-nan kanun projesine itirazları, tasarının imzalanmasını geciktirmiştir. Bu tale-belerin 2 Aralık 1961 günü Palais Ro-yal'in bahçesinde, Andre Malraux'nun penceresi altında yaptıkları vakur gösteri ve belirttikleri tesanüt, kanun tasarısının tekrar gözden geçirilmesi-ne âmil olmuştur. Mimarlık tahsili-nin reformuna ait, bu defa büyük kit-leyi memnun bırakacak gibi görünen, yeni bir tasarı, yakında Bakanlar Ku-rulunda imzalanacaktır. Bu tasarı sa-yesinde Malaquais rıhtımmdaki de-ğerli okulun atölyelerinde yeni bir rüzgâr eserek müstakbel mimarların karşı koydukları tozlu zihniyeti sü-pürüp götüreceğini ümit etmekteyiz. Modern patronlar, tekniğe ve şe-hirciliğe yer verecek hakikî bir tah-sil, bu gençliğe mimarinin köhneleş-miş nazariyelerini tekrarlamaktan ise, onları, tahakkuku iştiyakla bek-lenen memleket imarına hazırlamak ve kendilerine 20 nci asrın ufuklarını açmak, yeni kanun tasarısından iste-nen direktiflerden birkaçı olabilir. 19 Aralık'ta tevdi edilecek olan ikin-ci smıfmki gibi inşaat dersleri ileride artık verilmemelidir. Meselâ bu «cüretkâr» program şayet bir hava garı etüdünü derpiş ediyorsa, mevzu-un ehemmiyeti şu kayıtlarla mâna-sızlaşmaktadır : «Bu hava garı bina-sı kiremit veya arduvaz kaplı, çok meyilli bir çatı ile örtülecektir.» İn-san İn-sanki rüya görmektedir. Courte-line'i mi okumaktayız, Hayır! Bu, sa-dece Ader'in ilk uçuşundan yarım asır

sonra, 1962 yılı başları için ilân edil-miş bir programdır.

A r t i s t l e r e D i p l o m a

Y o k !

Fransa'daki tedrisatın reformuna ait açtığımız kampanya lehinde pek çok mimar bize yardımcı olmak iste-diler. Bu cümleden olarak M. P. Dalloz, bize, Nafia Bakanı M. Claudius -Petit'nin talebi üzerine, 1952 de ha-zırlanan bir rapor gönderdi. Bu ra-pordaki prensipler, A. Perret ve muh-telif atölye şefleri tarafından tasvip edilmişti. Vakıa talebenin hiddetini mucip olan kanun tasarısında olduğu gibi, bunlar da, birinci derecenin bil-gilerini kayıtlayan bir diploma der-piş etmekte idiler, fakat bir teknisi-yenin kabiliyetini tasdikten ibaret bu-lunan bu diploma nihayi değildi.

Bu, sadece inşaat yapmağa cevaz veriyordu; fakat bir artist diploması değildi. Mimarinin bir san'at olduğu kabul edildiği nisbette, artist - Mimar, P. Dalloz'a göre diplomalı olamazdı.

Mimarlara sanatkâr diploması vermek lojik olarak, heykeltraşlara, ressamlara, şairlere diploma vermek yolunu açardı. İlk derece tahsilinin gayesi, Fransız mimarlarının mesle-kî vasatlarını, meselâ İsviçreninkiler seviyesine yükseltmekti. P. Dalloz'a göre bu ilk kademe mimarlık tahsi-linin Yüksek Güzel Sanatlar okulun-da yapılması gülünçtü, kendisince bu okul, yüksek devreye tahsis edil-meli idi. Mimarlığa ait ilk basit tah-silin Yüksek Güzel Sanatlar Oku-lunda okutulmasının isabet derecesi

«Kolej Dö Frans'da okuyup yazma

öğrenilmez» şeklinde ifade edilmek-tedir.

Bu vesikanın halen kanun tasa-rısı üzerinde çalışanlar tarafından okunmuş ve tefekkür edilmiş olduğu-nu ümit edelim, bu zevatın, Marcel Lods tarafından M. Untersteller'e gönderilmiş olan ayni mevzudaki uzun etüdü de tetkik etmiş olmaları-nı temenni ederim. Marcel Lods' on senedir ele olman teferruata ait re-formların tamamen gayri kabili tat-bik ve ortadaki geniş problemle ili-şiksiz olduğuna işaret ettikten sonra ilâve ediyor : ... Artık hafif tashih-ler bahis konusu olamaz, bütün ted-risatın genel, esaslı ve derin reformu gerekmektedir.» ve bu yaşlı mücahit şu şayanı dikkat çağında bulunuyor : P e k ç o k m i m a r d e v i r l e r i n i i n k â r e t m i ş l e r d i r !

«Bugün, yalnız tedrisat refor-mundan değil, mesleğin kurtarılma-sından bahsetmemiz gerekmektedir. Bize hücum ediliyor. En meşru imti-yazlarımıza yapılan çeşitli tasallut-lar kadar, yeni bir skandalin büyük mikyasta istismarı ile tarafımıza yö-neltilen taarruz, görmemezlikten geli-nemez. Böyle bir tasarruf, 30 yıl ön-ce akla bile gelmezdi, 15 yıl evvel mecburen itidalle yapılabilirdi, bugün ise apaçık inkişaf ediyor. Hücum edenlerin gittikçe büyüyen cesaretleri şundan ileri geliyor : Müdafilerin zayıf noktaları olduğunu biliyorlar. Biliyorlar ki «devirlerini inkâr eden pek çok mimar», bugün yeni çalışma şartlarına intibak edememiştir.

(2)

Asrı-miza uymayan düşünceleri ileri sür-meleri ile de tutumlarını açığa vuran bu yerinde sayan mimarlara, haklı olarak, bilhassa teessüf etmek gere-kir. Şüphecilere, arabacıların, tered-dütsüz, taksi şoförlüğüne geçmeleri olayı, çok defa, ibret misali olarak gösterilmiştir. Fakat bizim gecikmiş-ler onların yerinde olsalardı, muhak-kak, acele bir «An'aneleri koruma sendikası» kurarlardı. Arabacılar baş-ka şekilde hareket ettiler. Gidip birer şoförlük ehliyeti aldılar. Arabacılar-dan daha az anlayışlı çıkan Rhöne nehri gemicileri değişikliği reddetti-ler. Papin'in buhar gemisini yaktı-lar. Akıllıca olduğu kadar cesuraııe görünen bu hareket, kendi işlerini düzeltmediği gibi hâdiselerin gidişatı-nı da durduramadı. İnşaatçılar birliği de onlar kadar gösterişli olmamakla beraber gemicilerin hemen hemen, aynını yaptı. Bugün, mukavemetin son kalesini teşkil eden mimarların fazlalığına mukabil, mühendisler, etüd büroları ve taahhüt firmaları ile, intibak mecburiyetini onlardan daha çabuk hissetmiş ve kabul etmiş bu-lunmaktadırlar. Bazı etüd büroları, taahhüt firmaları hattâ bazı idareler, bunların hizmetlerinden tamamen vazgeçmeyi, veya, sadece isimleri ile mimar olan bunları, yevmiyeli ola-rak kullanmayı tasarlamaktadırlar.

Ne mimarlık mesleği ne de âm-me âm-menfaati bakımından hiç bir zanç sağlamayan bu durum bir o ka-dar elem vericidir. Fakat bu halin önüne geçilmesi de mümkün değil-dir : İşi hakkıyla yapacak birçok namzet müracaat etmeden onlar

işle-rinden vazgeçemezler. Bu mektup mi-marlık öğretimi reformunun mimi-marlık mesleğinin tamamı gibi, daha geniş bir reformla çok aşikâr olan sıkı ilgisi nis-betinde, aktüel bir kıymet ifade et-mektedir. Zamanımızın mimarı, çe-lik, plâstik malzeme, füze, sür'at, dünya nüfusunun artışı gibi, asrın faktörlerine ayak uyduracaktır, aksi halde artık lüzumu kalmayan veya-hutta folklorik kıymeti bakımından yaşayabilen (faytonculuk, feneryakı-cılığı, tahta ayakkabı imalâtçılığı, sa-raçlık) gibi kaybolmuş meslekler mi-sillû yeryüzünden silinecektir.

Mimar İonel Schlin, bir yazısın-da, mimarın kendisini bir «yaratıcı ordu» ya, müsavi haklarla katılmak zorunda gördüğü, ve bunun vazifesi, insanların hayat çerçevelerini plâs-tik, teknik ve ekonomik yönlerden or-ganize etmek, sosyal bünyelere şekli ifade vermek olan, bir inşa endüstri-si içinde (sanayi + yaratıcı ordu) ce-reyan ettiği günün hayal edilmesini bize tavsiye etmektedir.

Mimarlık mesleği bakımından olduğu kadar, müstakbel mimarlara yapılacak öğretime ait reform savaşı-nı da, mimarlık tahsili cemiyeti adı-na yürüten Felix Madeline, mevzu etrafındaki tartışmaları şayanı dik-kat şekilde genişleten aşağıdaki taf-silâtı vermektedir. «Müstakbel ka-nunu tefsir edenlerin zihinlerinde vahim bir yanlış anlamın yerleştiği görülmektedir. Filhakika, birbirleri-ne kısmen tâbi, fakat birbirlerinden tamamen farklı olan şu iki şeyi ka-rıştırmamak lâzımdır : Fransada

yeni bir mimarlık öğretimi ortaya k o y -mak ile Güzel Sanatlar Okulunun reformu. Parlamentoya sunulacak o -lan kanun lâyihası tam ve organik bir mimarî tahsilinin yaratılmasına mü-tealliktir. Bu, çeşitli kademeleri ihti-va eden ve hiçbir disipline bağlana-mayan bir öğretimin yaratılmasıdır. Buna mukabil bu öğretimde tabiî ola-rak kendisine lâyık yeri alacak olan Yüksek Güzel Sanatlar Okulunun re-formu ise, okutulmakta olan derslerin ve metodlarm zamanımız şartlarına intibak ettirilmesi suretiyle mevcut okulun basit bir islâhmdan ibarettir. Mimarlık öğretiminde reformun, mu-kavemetçi bir kitleye hitap ettiği nis-bette, öğretim alanında, çapraşık bir problem olduğu aşikârdır, diğer ta-raftan, başka öğretim sektörlerinde yapılacak reform, mimarî yeni ihti-yaçları ortaya çıkaracaktır. Bu kabil-den, Tıp öğretimindeki reform, dört tane yeni üniversite hastahanesinin kurulmasını icabettirmiştir. Bunlar-dan, Andre Vogenscky tarafından etüd edilmiş olan bir merkez, bizce bilhassa enteresan görülmüştür. Maa-lesef, Fransa'da her zaman, olduğu gibi, işler uzatılmakta, çeşitli idare-ler, dosyaların tetkikini, inşaatın ya-pılması için gerekli zamandan daha fazla bir müddet içinde tamamlamak-tadırlar. Bu müddet zarfında talebe-ler beklemektedirtalebe-ler. Okullardaki gençlik, bekliyecek zamanları olma-dığını, ve bundan böyle eğer ağabey-leri onları hayal kırıklığına uğratırsa inisyativi ele alacaklarını bize hatır-latmakla iyi yaptı.

Referanslar

Benzer Belgeler

ra, toplantıyı düzenleyen TED Bilim Kuruluna, toplantı için içinde bulunduğumuz salonu tahsis eden Türkiye Vakıflar Bankası Genel Müdürü ve Türk Eğitim

Taha

Nazım Birimi: ……….. Şiiri oluşturan en küçük yapıya nazım birimi denir. En küçük nazım birimi beyittir Dört dizenin ya da iki beytin birleşmesiyle oluşan nazım

SCM 459 Yüzeysel Tasarım III 2+2 5,0 Seramik ve Cam Yüzeyler İçin KAğıt Üzerinde Tasarım Çalışmaları; Seramik ve Cam Yüzey Uygulamalarının Özellikleri,

Elazığ yöresinde halk danslarına eşlik eden davul, klarnet, zurna gibi temel çalgı aletlerinin niteliksel olarak tanıtımı

Demek ki bi­ rinci dünya harbi sonunun en kara ve karanlık günlerinde Mustafa Kemal, kartal ruhlu Fikretin sakin ve ıssız âşiyanını ziyaretle ruhunu avundur-

kondurmaz, bu gibilere ihtiyar ha­ linde bile kendi elile hareminden şerbet getirmek zahmetini seve, seve ihtiyar ederdi. Büyük püs­ küllü büyük fesi

Bilfen O kulları'nda başarılı öğrencilere burs olarak verilmesi kaydıyla bugüne kadar yayınlanan ve bundan sonra yayınlanacak tüm kitaplarından elde