• Sonuç bulunamadı

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları "

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print) Volume 5 Issue 1, p. 129-156, January 2013

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları

The Usage of Fire Ships in Ottoman Seas

Doç. Dr. İlhan Ekinci Ordu Üniversitesi - Ordu

Öz:Düşman donanmalarını yakmak için icat edilen ateş gemileri veya farklı biçimleri, deniz savaşlarının bir aracı/silahı olarak dünyada farklı zaman, mekan ve kültürlerce üretilmiş ve kullanılmışlardır. Avrupa‟da yeniçağda yelkenli gemiler, donanma savaş usulleri ve taktikleri, ateşli silahların gelişimi ve değişimi ile birlikte ateş gemilerinin önemi artmıştı. Bu yazı, on dokuzuncu yüzyılın başlarından itibaren ortadan kalkmaya başlayan ateş gemilerinin Osmanlı Devleti‟ndeki izlerini sürmekte, Osmanlı donanmasındaki kullanımlarından ziyade kendisine karşı kullanılan ateş gemileri ve olayları araştırılarak bunların sonuçları incelenmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ateş gemisi, Osmanlı donanması, Rum isyanı, Çeşme Baskını, Navarin Deniz Savaşı

Abstract:Fireships that were designed to burn down the enemy ships had been used in naval warfare since ancient times. As the global naval rivalry intensified in the early modern period the importance of fireships increased in naval warfare strategies. This article tracks down the incidents where fireships were used against the Ottoman navy in the 19th century and concludes that after series of naval defeats the Ottomans found fireships useless and gradually abandoned them.

Key Words: Fireship, Ottoman navy, Greek War of Independence, Battle of Chesma, Battle of Navarino

1-Ateş Gemileri

Ateş gemileri, düşman gemisini ya da donanmasını yakmak için içi yanıcı ve patlayıcı maddeler dolu, özel olarak yapılmış gemilere verilen addır1. Bu gemiler çok eski zamanlardan itibaren imal edilmiştir. Eskiçağın deniz savaşlarında, Uzakdoğu’da, Avrupa’da özellikle Akdeniz’de farklı tarihlerde çeşitli biçimleri kullanılmıştır. Çin’de nehirler üzerindeki gemileri yakmak için ateş salları kullanılmıştı ve hafif anti personel toplar taşıyan yelkenli savaş gemileri bulunsa da ateş gemileri, 1630’larda bile imparatorluk donanmasının temel silahı durumundaydı2. İskender’in Tir kuşatmasından3, ortaçağda Doğu Roma’nın Rum ateşini

1 İdris Bostan , Osmanlılar ve Deniz, İstanbul 2007, s.171; Mehmed Şükrü, Musavver Esfar-ı Bahriyye-i Osmâniyye, Birinci Cild, İstanbul 1306, s. 201 vd.; M. Zeki Pakalınlar, “Ateş Gemisi” Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, s.104.

2 Uzak doğuda Korelilerin Japonlara karşı kullanım örneği için bkz, Geofrey Parker, Askeri Devrim, Batı‟nın Yükselişinde Askeri Yenilikler 1500-1800, Çev. Tuncay Zorlu, Nisan 2006, s.154, 188.

3 Büyük İskender Tir şehrini kuşattığı zaman Fenikeliler ateş gemisi kullanmışlardı. Bir adacık üzerinde bulunan Tir şehrine ulaşmak için ahşap bir iskele inşa ettirmeye çalışan İskender’e karşı Fenikeliler ellerindeki en büyük kalyonlardan birisini seçerek kıç tarafını taş ve sair ağırlıklarla doldurup baş tarafını deniz seviyesinden olabildiğince yukarı kaldırmışlar, içini yanıcı maddelerle doldurduktan sonra uygun bir rüzgar beklemişlerdi. Uygun rüzgar ve kürekle İskender’in büyük çabalarla yaptırmış olduğu ahşap mendireği yakmayı başarmışlardı. Çok daha sonraki yıllarda (M.Ö 190) Rodoslular da

(2)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 130 kullandığı örneklere kadar pek çok savaşta kullanılmıştır. Romalılar tarafından çeşitli deniz savaşlarında kullanılmaya devam ettiği belirtilen ateş gemileri Doğu Roma imparatorları döneminde Rum ateşi denilen silahla birlikte kullanılmaya devam edilmişti. Araplar, Basra’da bir tür gemi çeşidi olan ve içinde düşmana atılacak ateşi taşıyan gemilere “harraka”

demişlerdir4.

Ateş gemilerine “borlota” (Brulot) da denilmiştir ve büyüklüklerine göre değerlendirilmişlerdir. Genel hatlarıyla ateş gemileri şalope5 ebad ve ölçülerinde olurdu fakat ondan farklı olarak yanıcı maddelerle donatılmıştı. Alevlerin hızlı yayılmasını sağlamak için ekstra bacalar ve yollar açılmıştı. Yelkenli gemi sınıfındaydı, ancak ek olarak kürekleri de vardı6. Bunlar, sağlamlıkları istenilmediğinden, (genellikle eski, yıpranmış ticaret veya savaş gemileri amaca uygun bir şekilde dönüştürülerek ateş gemisi yapılırdı) gayet hafif ve narin olarak yapılırlar ve kıç tarafında iki adet büyük cankurtaran lombarları bulunurdu. Bu gibi bir geminin tekne, arma ve sairesi, ambar dahil yanıcı ve patlayıcı maddeler ile , (zift-ateş fıçıları, katranlanmış çırpı demetleri, terementi yağı, ateş kapları, brandon denen kükürt hamuruyla güherçile ve kömür, bezir yağında ısıtılmış kafirudan yapılan yanıcı bir madde-ki su üzerinde yanmaya devam ederdi-, vardafugo, plot denilen çam şeritleri, çam sakızı, , humbara gibi daha pek çok yanıcı madde olabilirdi) yüklenildikten sonra düşman donanması üzerine gönderilir, gerisinde bir de sandalı bulunurdu. İçi yanıcı ve patlayıcı maddelerle dolu bu gemiler özellikle gece, fırtınalı veya sisli havalarda düşman donanması üzerine sevk edilirlerdi.

Ateş gemileri, içlerinde mürettebatı olduğu halde hedefe doğru yelken açarak giderken, aynı zamanda içindeki tayfalar da hızı arttırmak maksadıyla kürek çekerlerdi. Hızla hedefe yaklaşıldığında ise, mürettebat gemiyi ateşe verir ve cankurtaran lombarlarından sandallara binerek uzaklaşırlardı. Bu durumda ateş gemisi çok tehlikeli olup, engellenmesi son derece güçtü. Ancak terk edildikten sonra, karşı taraftan gönderilecek süratli deniz vasıtalarıyla gideceği hedeften uzaklaştırılması da mümkün olmaktaydı7. Ateş gemilerinin diğer çeşidi

“kik” (bir tür yarış kayığı) biçiminde ve fakat daha büyük ve büyüklüğüne oranla hafif kayıklardı. Bunların da bazıları kendileri yanmak üzere yapılırlar ve içlerine kürek çekmekte ve gemicilikte mahareti olan gemiciler seçilirlerdi. Arkalarından da bunların kurtarılması için basit bir sandal ve kayıklar gönderilip yakılması istenilen gemiye yaklaştıklarında bindikleri kayıkları tutuşturarak denize atlarlar ve arkalarında bulunan sandallara çıkarlardı. Bu kayıkların bir kısmı içlerine yeterince yakıcı maddeler aldıktan sonra düşman gemileri üzerine hücum ederek yanlarına sokulabildikleri gemilere (bazen kancalarla kendilerini bağlayarak) kullandıkları gemilerde hayli tadilat yaparak ateş gemisi imal etmişler ve bunu denizlerde kullanmışlardı. Hatta bazı tarihçiler bundan dolayı ilk ateş gemisini Rodosluların yaptığı ve kullandıklarını iddia etmişlerdir. Pakalınlar,age, s.105.

4 Mehmed Şükrü, age, s. 201 vd; Pakalınlar, age, s.105-107; Vakanüvis Es‟ad Efeni Tarihinde de

“harraka tabir olunan ateş gemileri” ifadesiyle geçmektedir. Yay, Ziya Yılmazer, OSAV, Eylül 2000, s.

345.

5 Küçük yelkenli ve ambarsız gemilerdendir. Büyük ve küçük iki ayrı ölçüde yapıldığı için uzunlukları farklıydı. Bostan, age, s.169; “iskona” (iki direkli yelkenli savaş gemisi) büyüklüğünde gemilerdi.

Mehmed Şükrü, age, s. 201 vd; Pakalınlar, age, s.105-107.

6 Tuncay Zorlu, Innovation And Empire In Turkey, Sultan Selim III and theModernisation of the Ottoman Navy, London 2008, s.127.

7 Bostan , age, s.171

(3)

131 İlhan Ekinci bazı hafif aletler ile ateşlerini gönderirlerdi. Bunlardan bazılarının baş taraflarından bir tür lav silahı olduğu anlaşılan, daimi ateş püskürten birer madeni boru bulunduğu ifade edilmektedir.

Yangın dışında büyük patlama yaratarak etrafındaki gemi, köprü gibi askeri hedefleri yok etme amaçlı biçimleri de mevcuttu8.

Ateş gemileri, ateşe verildikten sonra mümkün olduğu kadar hızla ve güvenli bir şekilde terk edilebilmesi üzerine planlanırdı. Faydalı, amaca uygun, ucuz ve gerektiği kadar dayanıklı olması gerekiyordu. Eski ve Ortaçağdaki örneklerine karşın on yedinci yüzyıldaki ateş gemilerinin farkı, yeni ve çeşitli yanıcı maddelerin ortaya çıkması, bunların gemiye yerleştirme ve düzenlenme biçimlerinden kaynaklanıyordu. Ateş gemisinin tasarımındaki temel unsur, “ateş odası” denilen merkez ve onun etrafından geminin diğer alanlarına doğru yapılan düzenlemeler olduğu anlaşılmaktadır. Geminin merkezinde -ana direkle kıç arasına yerleştirilen ve üst güverteye kadar uzatılan- içinde yanıcı maddeler olan, tabanı tuğla gibi yanmaz maddelerle sağlamlaştırılmış merkezi bir ateş odası (kalbi) bulunurdu. Nemden ve yağmurdan etkilenmemesi için branda ile çevrili/muhafazalı bu ateş odasından geminin diğer ahşap kısımlarına doğru ateşin hızla yayılmasını sağlayan kanallar bulunurdu. Eritilmiş zift ve reçine ile kaplanmış güverte ve doğru yapıldığı takdirde gemi tutuşturulduktan sonra ateşin tüm gemiyi sarması birkaç saniye alırdı. Yanmanın uzun sürmesi için ateş odasının etrafı ekstra perdeler ve direklerle sağlamlaştırılırdı. Tayfaların, ateşe verildikten sonra gemiyi terk edebilmesi için en çok beş dakikaları olurdu. Ateş gemilerinin tasarımı ile plan ve bilgiler, daha ziyade on sekizinci yüzyıldaki örneklerinden elde edilmektedir. Ancak temel ve basit bir tasarımları olması sebebiyle on yedinci yüzyıldakinden fazla bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır. İngilizlerin ateş gemisi tasarımının diğer devletlere de yayıldığı ve kullanıldığı ifade edilmiştir9.

Ateş gemileri, taktiksel olarak hem hücum hem de savunma için kullanılmışlardır.

Ateş gemileri, yanmaya başladıktan sonra yönlendirilmeleri çok zor olduğundan açık denizden ziyade özellikle hareket kabiliyeti sınırlanmış, birbirine yakın bir düzende, kıyıda, limanda demirlemiş durumda bulunan gemilere/donanmalara karşı etkili ve yıkıcı bir tehditti. Bu sebeple ateş gemileri daha ziyade bir limanda demirli bulunan gemileri yakmak için ani, şaşırtıcı, sürpriz unsurlarıyla hareket ederek saldırı yapmak üzere planlanmış ve kullanılmışlardır. Açık denizde düşman gemileri üzerine sevk olundukları nadirdi. Ateş gemisi rüzgarın, akıntının etkisi ile hedef gemi veya gemilerin üzerine gönderilirdi, fakat açık denizde gemiler kolayca manevra yapabilir, yangın gemisinden kaçabilirdi. Ayrıca top atışı ile batırılma imkanına da sahiptiler. Panik yaratmak, hatları bozmak veya düşman hatlarını yarmak gibi taktiksel yan amaçların yanında bir donanmanın ya da filonun tamamını, özellikle komuta/sancak gemilerini yakmak gibi daha büyük-ana amaçlar için de kullanılmışlardır.

Bunların dışında demirlemiş donanmaları korumak amacıyla liman ağızlarına, geçişleri kontrol etmek amaçlı olarak boğaz ve nehir ağızlarında, savunma amaçlı ateş gemileri bulundurulmuştur. Ateş gemilerinin yapılışlarının ve donanmada bulunduruluşlarının arkasındaki amaçlara bakıldığında ve gemilerin savaşlarda kullanılan örneklerinden hareket edecek olursak, saldırıdan ziyade savunma amaçlı oldukları söylenebilir. Zayıfların, zafiyetlerini örtmek ya da güçlü görünenlerin güçlü yönlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir yan/stratejik/ silah olarak kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Ateş gemileri daha ziyade güçlü görünen, büyük donanmalara karşı zayıf tarafın kullandığı taktiksel bir silahtır.

8 Mehmed Şükrü, age, s. 201 vd; Pakalınlar, age, s.104.

9 James Lowell Coggeshall, The Fireship And Its Role In The Royal Navy, Master's Thesis, Texas A&M University, August 1997, s.21 vd.

(4)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 132

2-Yelken Çağı ve Avrupa’da Ateş Gemilerinin Kullanımı

Ortaçağda ateş gemileri, Akdeniz dünyasında “Rum ateşi” olarak da adlandırılan savunma silahıyla beraber kullanılmıştı. Haçlı seferlerinde ordular, donanmalarında geçici olarak ateş gemisi haline dönüştürülen gemiler bulundurmuşlardı. Bu dönemde donanmada ihtiyaç halinde ticaret gemilerinden dönüştürülen ateş gemileri bulundurmak daha ekonomikti.

Kullanılmadıkları takdirde yeniden ticaret gemisine dönüştürülebiliyorlardı. Büyük donanması olmayan devletlerin donanmalarında ateş gemileri bulundurmaları ekonomik ve faydalı görünmüyordu. Etkili bir silah olmalarına rağmen, ateş gemilerinin yararlılıklarının sınırlı kaldığı ve bu gemilere pek itibar edilmediği anlaşılmaktadır. Ancak ateşli silahlar yaygınlaştıkça deniz subayları, gerektiğinde gemilerin kendisini bir bütün olarak ateşli bir silah haline dönüştüren, ateş gemilerinin çok etkili bir şekilde kullanabileceklerini fark ettiler.

Hiç kuşkusuz ateş gemilerinin önemlerinin artmasına sebep olan hususlardan birisi ateşli silahların çeşit, önem ve kullanımlarının yaygınlaşmasıyla ilgilidir. Ateşli silahlar on altıncı yüzyılda önemlerini artırdı. Yalnız karada değil gemilerde de elle, çeşitli araçlarla atılan ateşli silah veya yanıcı ve yakıcı madde atan silahlar çoğaldı. Yelken dönemi savaş gemileri ise, özellikle yelkenler, ateşe karşı oldukça hassastı. Katran ve yağ ile yağlanmış halatlar, gemide depolanmış barut gibi gemideki pek çok yanıcı madde sebebiyle birçok gemi kaza sonucu çıkan yangınlarla yok olmuştu. Gemilerin bu hassas durumu ateş gemilerinin düşman tarafından donanmalara/gemilere karşı bir karşı silah olarak geliştirilmesi ve kullanılması fikrini güçlendirmişti. On yedinci yüzyılda denizciliğin geçirdiği değişim ve gelişmeyle birlikte, ateş gemilerinin de donanmalar içindeki fonksiyonu değişti ve denizlerdeki önemi arttı.

Ateşli silahların yanında gemicilik teknolojisi ve savaş taktiklerinin değişmesi de ateş gemilerinin donanma içindeki önemlerini artırmasına sebep oldu. Yeniçağda, Avrupa’da standart savaş tekniği toslamak, borda yanaştırmak olmasına rağmen, gemi topları kabul görmeye başladı. Fakat ağırlığını hissettirmesi uzun zaman aldı. On altıncı ve on yedinci yüzyıl boyunca, Akdeniz’deki yelkenli gemiler, silah donanımları yüksek kadırgalar tarafından düzenli olarak ele geçirilmişler ya da batırılmışlardı. Bu sebeple Venedik başta olmak üzere diğer Akdeniz devletleri, gemicilikte eski geleneklere bağlı kalmıştı. Onlar kadırganın savaş stratejisi olan cepheden hücum, rampa etme ve önünü kesme taktiklerinin geçerliliğine inanıyorlardı. Kalyonların başlangıçtaki olumsuz tarafları bertaraf edilip, top teknolojisindeki gelişmelerle birleşince ana savaş taktiği değişti10. Yakın borda savaşından vazgeçilip uzaktan yelkenleri ve serenleri kırıp parçalayarak kontrolsüz kalan geminin bir biçimde savaş dışı bırakma usulü ağır basmaya başladı. Dolayısıyla ateş gemileri, uzak dövüş stratejisinin bir parçası olmaya daha uygun olarak yeni donanma stratejilerinin taktiksel bir uzantısı haline geldi, uzaktan savaşın taktik yardımcıları oldular. Safları parçalama, dağıtma, panik yaratma ve özellikle toplu bir şekilde demirli donanmaları yakma gibi taktiklerle beraber ateş gemilerinin önemi arttı.

10 Bostan , age, s.38; Parker, age, s.154.

(5)

133 İlhan Ekinci Ateş gemilerinin gelişmesi ve yaygınlaşması yeniçağın donanma doktrininin değişmesi ile de ilgiliydi. İstanbul’un düşüşü ile 1815’te Napolyon Savaşlarının sona erdiği dönem arasında, deniz, Avrupa açısından eşi görülmemiş bir önem kazandı. Deniz ticaretinin ve savaşlarının etkileri tanınmayacak ölçüde değişti. Deniz faaliyetleri ve finansmanında devlete ya da hükümdarlara düşen rol artmış, Avrupalı devletler deniz güçlerini sürdürmek ve geliştirmek için büyük paralar ayırmaya başlamışlardı. Devletlerin ve ulusların daha istikrarlı ve güçlü bir mali yapıya kavuşmaları, merkezileşen Avrupa devletleri donanmalarındaki gemi sayılarını artırmalarına ve kalıcı hale dönüşmesine sebep oldu11. Kralların/Ülkelerin mali durumlarının güçlenmesi, merkezi krallıklarla birlikte daha büyük donanmaların ortaya çıkışı, bu sınıf gemilerin daimi bir şekilde donanmada bulundurulmasını kolaylaştırmış hatta gerekli kılmıştı. Devletler ve krallar ihtiyaç halinde çoğu defa ticaret gemilerinin savaş gemilerine dönüştürüldüğü geçici değil, büyük ve kalıcı, daimi donanmalar bulundurmaya başlamaları bir savaş taktiği ve aracı olarak donanmada ateş gemilerinin de bulundurulması ihtiyacını da artırdığı anlaşılmaktadır. Yeniçağda ihtiyaca binaen ticaret gemileri geçici olarak ateş gemilerine dönüştürülerek kullanılmaya devam edilmişti. Fakat on altıncı yüzyılın sonlarında, özel olarak bu fonksiyonu yerine getirmek için hazırlanmış, bir filoya ya da donanmaya kalıcı olarak ve onun bir parçası olarak bulundurulmak üzere yangın gemileri yapılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla ateş gemileri on yedinci yüzyıldan sonra büyük donanmaların ortaya çıkmasıyla bulundurulması zorunlu bir silah ya da gemi çeşidi olmaya başladı12.

Ateş gemilerinin Avrupa donanmalarındaki işlevlerinin değiştiğine işaret eden olay, on yedinci yüzyılın sonlarında İngiliz donanmasının İspanyol Armadasını yendiği büyük savaş (1588) olarak görülmektedir13. İngilizlerin, ateş gemilerinin de yardımıyla büyük ve yüksek gemilerden kurulu, güçlü İspanyol donanmasını yenmesi, ateş gemilerinin önemini ortaya koymuştu. Bu savaş, geçici olarak değil, yalnızca ateş gemisi olarak düzenlenen ve daimi olarak donanmalarda görev yapan, modern ateş gemilerinin de ortaya çıkmasını sağlamıştı.

İngiliz donanması modern ateş gemilerini 1630’larda daimi olarak bulundurmaya başladı.

Hollanda filosu 1632 yılında süratli ve tam tekmil silahlanmış gemileri, ateş gemilerinin de yardımıyla Ekim 1639’da büyük bir İspanyol filosunu Downs limanında yok etti14. Yangın gemilerine karşı büyük savaş gemileri daha hassastı. Çok sayıda küçük düşman teknesinin kıstırdığı büyük savaş gemisi, bir yangın gemisi tarafından tuzağa düşürülüp yakılabiliyordu.

1638’de İspanyol filosu Gueterias’ta demirlemişken Fransızların baskınına uğradı ve yangın gemileri tarafından ağır bir biçimde tahrip edildi15. Arkasından İngiliz iç savaşında (1643) kullanıldıktan sonra, on yedinci yüzyılda Hollandalılar ve İspanyollar süregelen savaşlarda daha yoğun bir şekilde kullanılmaya devam etmiştir. İngilizler, ateş gemilerini farklı tarihlerde gerek savunma amaçlı gerekse saldırı amaçlı olarak Portekiz, İspanyol, Brezilya, İrlanda, İran körfezi, Çin ve Cezayir korsanlarına karşı kullandı16.

Ateş gemilerinin düşman donanmalarını yok etmek için başarılı bir şekilde kullanılmaları onların Avrupa donanmalarının bir parçası haline gelecek şekilde

11 Savaş filolarının Avrupa devletleri donanmaları için hayati bir önem kazanması konusunda … Richard Harding, “Deniz Savaşları 1453-1815”, Top, Tüfek ve Süngü, Yeniçağ‟da Savaş Sanatı 1453- 1815, İstanbul 2003, s.105, 118.

12 Coggeshall, age, s.6.

13 Parker, age, s.196.

14 Parker, age, s.172.

15 Harding, agm, s.112.

16 Coggeshall, age, s.12.

(6)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 134 yaygınlaşmasına ve tüm büyük Avrupa donanmalarının bulundurduğu bir gemi türü haline getirdi. Daha önce devletler donanmalarında sınırlı sayıda (6-7) yangın gemisi bulundururken on yedinci yüzyılın sonlarından itibaren (özellikle 1672 Solebay Savaşından sonra) bazı donanmalar filolarında 20-30 kadar ateş gemisi bulundurmaya başladılar. Öyle ki bazı devletler on yedinci yüzyılın sonlarında donamalarının, gemi sayısı olarak, neredeyse üçte birini ateş gemilerine ayırmışlardı. Bir dönem Hollandalıların donanmalarında 75 savaş gemisine karşılık 22 ateş gemisi, İngilizlerin 92 savaş gemisine karşılık 28 ateş gemisi bulundurmalarına kadar vardı17.

Ateş gemilerinin savaşlarda kullanımı on sekizinci yüzyılda da devam etmişti. Fakat bu gemilerin yoğun bir şekilde kullanımı, diğer taraftan onlara karşı gelişen farklı tepkileri de beslemişti. Yakın dönemlerde bile “Yelken çağının terör silahı18” olarak betimlenmiş olan ateş gemilerinin kullanımı öyle anlaşılıyor ki batı askeri savaş sanatı için de tam anlamıyla meşrulaşamamıştır. Bu silahın kullanımı asker ve siyasetçilerin vicdanını, diğer bir deyişle meşruiyetin sınırlarını zorlarken, yelken çağında modern bir savaş silahı olarak İspanyol armadasına karşı kullanılmasına ön ayak olan Sir Francis Drake’in yarı korsan kimliği dikkati çekmektedir. Ateş gemilerinin biraz da ortaçağın şövalyelik ruhu dışında yeniçağ değerlerinin geliştirdiği, “amacın aracı meşrulaştırdığı” bir anlayışın ürünü olduğu anlaşılmaktadır.

Günümüzde “insanlık/hukuk dışı” olarak değerlendirilen mayın, biyolojik, kimyasal silahlar ve atom bombası tartışmalarına benzer biçimde Avrupa, şövalyelik/ centilmenlik dışı olarak gördüğü, yeni teknolojik gelişmelerin ve değişimlerin sonucu olarak ortaya çıkan bu etkili silaha karşı tereddütlü bir tavır göstermiştir. Elbette bu tereddüt, bu silahın veya geminin Avrupa donanmalarında etkili ve yoğun bir biçimde kullanımına engel olmamıştır. Fakat savaşlarda ateş gemileri kullanımı Avrupa’da da tartışmalara sebep olmuştu. Karşı çıkanlar, uygar toplumların düşmanlarına karşı böyle bir silah kullanmaması gerektiğini ve yüksek maliyetli olduğu görüşünü ileri sürmüşlerdi. Diğerleri ise etkin olmak isteyen bir gücün, düşük maliyetli böyle bir yıkıcı gücü savaşlarda kullanmamasının saçma olacağı görüşünü savunmuştu. Bu görüşler içinde Avrupa’da karşılıklı olarak yasaklanması konusunda bazı devlet adamları teşebbüslerde bulunmuşlarsa da ateş gemilerinin diğer silahlardan daha az ya da çok öldürücü olduğuna dair ahlaki (şeytani bir savaş) tartışmalar içerisinde kaybolup gitmişti19 .

Ateş gemileri onyedinci yüzyılın sonlarından itibaren kullanımdan kalkmaya başlamıştır. Avrupa’da ateş gemilerinin kullanımından vazgeçilmeye başlanmasında bu tartışmaların etkisi şüphelidir. Ortaya çıkışında olduğu gibi kullanımdan kalkmaları da yine askeri, ekonomik ve pratik sebeplerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Zira bu gemiler taktiksel anlamda süratli ve daha organize olabilen ve hatt-ı harp gemilerine ayak uyduramamıştır 20. Ateş gemileri düşman donanmaları için yıkıcı etkileri olan savaşlarda yer aldıkları gibi, kullanıldıkları halde büyük bir zarar veremedikleri bir çok mücadele de olmuştu.

On sekizinci yüzyıldan sonra ateş gemilerini bulundurmak, bunları çekmek, idare etmek donanma için zor ve külfetli bir iş olduğundan açık denizlerde kullanımından vazgeçilerek

17 Coggeshall, age, s.III.

18 Bu deyim Peter Kirsch’in , Fireship, The Terror Weapon of The Age of Sail, 2009 adlı eserine aittir.

19 Coggeshall, age, s.75.vd.

20 Parker, age, s.196.

(7)

135 İlhan Ekinci daha ziyade sahil savaşlarına tahsis olundular. İngilizler bu silaha karşı daha ölçülü yaklaşıp, donanmalarında ateş gemisi sayısını azalttılar. Ancak donanmalarında her zaman 5-6 ateş gemisi bulundurmayı da ihmal etmediler21.

Ateş gemileri, sadece en uygun şartlar altında, (ki bu şartlar hayli fazlaydı), başarılı olabilecek potansiyele sahip bir silahtı ve bu onun dezavantajıydı. Rüzgarsız havalarda, ağır top ateşi altında veya açık denizde gemiler yelken üzerindeyken (harekete hazır bir haldeyken), ateş gemileri düşmana bir zarar vermeden yanıp gidiyorlardı. Ayrıca top teknolojisi gittikçe güçlendi. İsabetli, yoğun atışlar yapabilen, etkili toplar üretilmeye başlandı. Gemilerin hareket ve manevra kabiliyetleri arttı. Dolayısıyla savunmasız durumdaki gemiler hariç, ateş gemilerinin kullanılabileceği alanlar azaldı. Eski ve yıpranmış gemiler arasından seçildikleri için bakım ve onarım masrafları fazlaydı. Yanıcı maddelerin nem ve yağmurdan korunması zordu ve sık sık değiştirilmeleri gerekiyordu ki bu da ateş gemilerinin daimi ve etkili bir biçimde bir donanmada bulundurulmaları maliyetini artırıyordu. Yeterince pratik olmaktan çıkmaları ve insanlık dışı kullanım fikri ateş gemilerine olan ilgiyi azalttı. Ateş gemilerine olan bu bakış onların tayfa ve personeline olan bakışı da etkiledi. Ve ele geçirilenlerin savaş esiri değil normal tutuklu muamelesi görmeleri tartışılmaya başlandı22 .

Ateş gemileri bir silah sistemi değildi23. Halbuki gelişen savaş teknolojisi silah sistemlerinin gelişmesi üzerine yönelmişti. 180 yıl boyunca İngiliz kraliyet donanmasında 320 civarında ateş gemisi yer almıştı. Donanmanın en alt seviyesindeki gemilerden birisi olarak görülmüşlerdi24 . Gelişen savaş taktikleri ve toplu/donanmalar yerine daha küçük ve dikkatli filolar şeklinde gelişen örgütlenmemeler, ateş gemilerinin etkisini ve gücünü iyice azalttı25 . Ateş gemileri donanmaların en önemli unsuru ya da gemisi değildi. Ama doğru şartlar altında uygun biçimde kullanıldıklarında savaş gemilerinden daha önemli roller oynayabiliyorlardı.

Bu sebeple ateş gemilerinden hemen vazgeçilmedi. Daha az sayıda da olsa on sekizinci yüzyılda devletler donanmalarında ateş gemileri bulundurmaya devam ettiler. Ancak on dokuzuncu yüzyılın başlarından itibaren eski bir savaş aracı ve taktiği olarak kabul edilmeye başlandı. Ve bu tür gemilerin donamlarda bulundurulması ve kullanılması azalarak kayboldu.

İngiliz donanması için bir teknenin ateş gemisine dönüştürüldüğü son tarih 1808 yılıdır.

Yelkenli (ahşap) gemiler çağının bir ürünü olan ve düşman gemilerini ateşe verebilmek için yapılmış olan ateş gemilerinin Avrupa donamalarındaki etkinliklerini tamamen kaybettiği savaş ise 1827 yılındaki Navarin Savaşı olarak kabul edilmektedir26.

On dokuzuncu yüzyılın başından itibaren buharlı gemilerin kullanılmaya başlanması ve ahşaptan demire geçişle, ateş gemileri bir tehdit olmaktan çıkıp gittikçe daha az kullanılarak ortadan kalktılar. Bu kalkışta gelişen top teknolojisi, torpiller ve savaş usul ve taktikleri de önemli rol oynadı. Gerçi ateş gemileri imalindeki zihniyet aynı kalmak şartıyla torpil, intihar gemileri vs gibi daha sonraki dönemlerde farklı biçim ve teknolojilerle kullanılmaya devam ettiler fakat klasik ateş gemileri artık yoktu. Zırhlıların icadından sonra ateş gemileri etkili

21 Coggeshall, age, s.75.vd.

22 Coggeshall, age, s.75vd.

23 Bir geminin kendisinin topyekun bir ateşli silah haline dönüştürülmesiyle ortaya çıkan ateş gemisinin bir silah mı yoksa gemi olarak mı görülmesi gerektiği tartışmalıdır. Fakat tek kullanımlıktı. Bir kez hedefe kilitlenip sevk edildi mi geri dönüşü yoktu. Dolayısıyla bir gemi değil tamamı silaha dönüştürülmüş bir gemi olarak düşünmek daha doğru olacaktır.

24 Coggeshall, age, s.81 vd.

25 Coggeshall, age, s.81 vd.

26 Coggeshall, age, s.III.

(8)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 136 olamayacağı için büsbütün terk olundu. Modern usulde bunların yerini torpido ve torpido istimbotları aldı. İngiltere’de bir aralık buharla işleyen ateş gemileri de ihdas edilmişti. Fakat daha sonra bunlar da terk olunmuştu27. Doğuya doğru gidildikçe ateş gemilerinin üretilmesi ve kullanılmasının bir müddet daha devam ettiği anlaşılmaktadır. On dokuzuncu yüzyılın başlarına kadar önemlerini koruyan ateş gemileri, kullanımları ve istihdamları açısından Avrupa’da sona ermeye başladığı bir sırada Osmanlı Devleti’nde en parlak dönemlerini yaşadılar.

3-Osmanlı Devleti’nde Ateş Gemileri

Osmanlı donanmasında ateş gemilerinin ilk defa nerede ve nasıl düzenlendiği ya da kullanıldığına dair bir bilgi yoksa da, Osmanlı’ya karşı kullanımına dair ilk bilgi İstanbul kuşatmasına aittir. Haliç’e indirilen Osmanlı donanmasına karşı Bizanslılar ve Venediklilerin bunları yok etmek üzere ateş gemileriyle hücum ettikleri ancak Türk topçusunun açtığı ateşle Venedik kadırgasının batırıldığı ifade edilmektedir28. Bundan sonra ateş gemilerinin varlığı ve kullanımına dair bilgiye Girit kuşatmasıyla ilgili olarak rastlanılmıştır.

1645-1669 seneleri arasında yaklaşık yirmi beş yıl süren Girit seferi, Osmanlı denizciliğinde önemli bir dönüm noktası teşkil etmiştir. O zamana kadar donanmanın bel kemiğini oluşturan kürekli gemiler/kadırgalar ile ilgili kanaatler değişmeye ve Akdeniz’de görülmeye başlayan yelkenli gemilerin/kalyonların şöhreti artmaya başlamıştı. Güçlü merkezi krallıkların ve donanmaların ortaya çıkışı, ateşli silah teknolojisinin gelişmesinin yanı sıra ateş gemilerinin kullanımının ve donanmalarda daimi bir şekilde bulundurulmaya başlanmasının bir sebebi de, gemicilik teknolojisindeki gelişme ve yelkenli çağının yani kalyonların ortaya çıkmasıyla ilgili olduğu anlaşılmaktadır. Kürekle hareket eden kadırgaların liman içinde olsalar dahi ani bir baskın unsuru olmadığı sürece ateş gemilerine yakalanmaları zordur.

Kadırgaların liman ve kıyıdaki hareket ve manevra kabiliyetleri, onları ateş gemilerinin daha az hedefi haline getirmektedir. Kaldı ki ateş gemilerinin yakmayı hedeflediği ana unsurlardan birisi olan yelkenler kadırgalarda bir yan unsurdu. Kalyonların ortaya çıkışı ve özellikleri, onlara karşı ateş gemilerinin bir silah olarak kullanılmasını artırmıştı. Yalnızca yelkenle/rüzgarla hareket eden kalyonların liman içinde hareket ve manevra kabiliyetleri sınırlı olduğu gibi yanmaya müsait yelkeni de çoktu. Yelkenleri yandıktan sonra bir kalyon tamamen hareketsiz kalıyordu. Ateş gemilerinin varlığı ve artışı biraz da kadırgadan kalyona geçerken yeni gemi tiplerinin ve taktiksel zayıflıklarının üzerine geliştirilmiş bir silah olduğunu düşündürmektedir. Dolayısıyla kadırgadan kalyona geçmeye çalışan Osmanlı Devleti’nde bu konudaki ilk teşebbüsün Girit kuşatması yıllarında yapılması, bu sistemin bir parçası ve uzantısı olan ve yine yelkenli29 bir gemi türü olarak kabul edilen ateş gemilerinin de yine bu yıllarda düzenlenmeye başladığını düşündürmektedir. Nitekim Girit kuşatması sırasında hem

27 Pakalınlar, age, s.104.

28 Bostan , age, s.7.

29 Ateş gemileri yelkenle hareket ettiğinden, içinde kimse olmadan da rüzgar kuvvetiyle düşman gemileri üzerine sürülebilirdi. Ateş gemilerini yelkenleri sebebiyle kalyon sınıfından saymak mümkündür. Nitekim, Haziran 1699’da kaptanı derya Mezemorta Hüseyin Paşa’nın Kılburun Kalesi’nin tamirine göndereceği iki kalyondan biri ateş gemisiydi. Buradan bu dönemde ateş gemilerinin aynı zamanda nakliye için de kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bostan , age, s.171; Osmanlı Bahriye Teşkilatı:

XVII. Yüzyılda Tersane-i Amire, Ankara 1992, s.97.

(9)

137 İlhan Ekinci Osmanlı kuvvetlerine karşı ateş gemilerinin kullanıldığı hem de Osmanlı donanması içerisinde ateş gemilerinin bulunduğu görülmektedir. Bu konudaki öncelikli bilgi Osmanlı donamasına karşı kullanılmasına aittir. 14 Ağustos 1646’da Hanya dışında bulunan Cezayir gemilerine ve diğer gemilere düşman tarafından, içi barut ve kumbara dolu beş ateş gemisi gönderilmişti.

Donanmaya yaklaşınca ateş gemileri olduğu anlaşılmış bunun üzerine karadan gönderilen on kadar palaşkermelerle (hafif yelkenli filika) , gidenlerin kancalarla uzaklaştırması sayesinde engellenebilmişti30. Osmanlı donanmasında ateş gemilerinin bulunduğu ile ilgili bilgi ise yine bu döneme aittir. Keza, Osmanlı donanmasında Girit seferi esnasında İstanbul’da donanmanın hazırlanıp Girit’e gönderildiği sırada (23 Cemâziyel-âhir 1061-13 Haziran 1651) sayı belirtilmemişse de “bir mikdar ateş gemisinin müretteb” bulunduğu görülmektedir31.

Ateş gemilerinin Avrupa devletleri donanmalarında yoğun bir biçimde kullanılmaya başlandığı on yedinci yüzyıl ortalarında Osmanlı donanmasında da bulunduğu görülmektedir.

Yüzyılın sonlarına doğru Avrupa donanmalarında sayıca çok miktarda bulundurulan ve adeta en parlak devirlerini yaşamış olduğu dönemde Osmanlı donanmasındaki ateş gemilerinin sayı, konum ve durumları ile bilgi bulunamamıştır. Ancak, on sekizinci yüzyılın başlarında ilk Rus Büyükelçisi olarak görev yapan Tolstoy, raporlarında Osmanlı donanma kalyonlarını taşıdıkları top sayısına göre tasnif etmişti. Tolstoy, aynı dönemde sayısı az olmakla birlikte donanmada ateş kalyonlarının varlığından da bahsetmektedir. Keza belgelerde kalyon-ı ateş olarak geçmekte olan bir diğer kalyon türü daha vardı. 1701’de donanmada mevcut kalyonlara gereken personel sayılarını içeren listede, Tersane’de kalan ateş kalyonunun bir günde toplam 1350 akçe alacak 50 personelinin olması uygun görülmüştü. 1714-15’te ise Mahmud ve Hacı Ali Kaptanların idaresinde sefere çıkan iki ateş kalyonuna 30’ar kantar (1693,47 kg) peksimed verilmişti. Bu gemilerin, 1712’de Ruslardan satın alınan dört kalyondan ikisi olduğu ifade edilmişti. Zira 1716’da denize açılan donanmada 25-26 zira uzunlukta kalyon-ı mosko sağir ateş ve kalyon-ı ateş mosko sağir olarak adlandırılan iki kalyon bulunmaktaydı32. Ayrıca 1715 Nisanı’nda Canım Hoca Mehmed Paşa komutasında Akdeniz’e çıkan Osmanlı Donanmasında yüz yirmi yedi gemi bulunduğu, bunlardan ikisinin ateş kalyonu olduğu bilinmektedir33.

Gerek Tolstoy’un ifadelerinden gerekse belgenin verdiği sayıya bakılırsa Osmanlı donanmasında, çağdaşı Avrupa donanmalarına göre daha az ateş gemisi olduğu söylenebilir.

30 Bostan , Osmanlılar ve Deniz, s.171;Katip Çelebi, Tuhfetü‟l Kibâr Fî Esfâri‟l-Bihâr adlı eserinde Girit kuşatması sırasında yaşanan bu olayı anlatmaktadır. İstanbul 2007, s.144.

31 “ … Cemâziye‟l-âhirin yirmisinde Girid seferine sipâh ve silâhdârdan sekiz yüz sipâhi yazılub … mezkûr donanma teveccühi mâh-ı mezbûrun yirmi üçüncü günü yevm-i pazarertesi otuz kalyon ve otuz sekiz firigada ve altı fırkatun ve altı mavna ve bir mikdâr ateş gemisi müretteb ve mükemmel alay ile donanub tersâne önünden kalkub şenlikler iderek Sarayburnu önüne gelüb Kapudân „Ali Paşa cümle kırmızılar giyüb saffet celâl üzere el öpüp selâmlayub Beşiktaş önüne varub temür bırakdılar… gemiler yeniçeri ve sâ‟ir cenk alâtı ile memlu ve enva„-ı alât ile müheyyâ cümleden bir gemi yakacak şişeli tob gülleleri ve cengallı şişeler bu makûle „ucube tedârikler görülmüş idi iki günden sonra ol yerden kalkub bahr-ı sefide doğru revâne oldılar vezirin yapdığı gemi dahi mümkün mertebe termîm donanmış idi çarşanba günü Gelibolıya varub andan dinlenüb mâh-ı Recebin on ikinci Sakıza varub cümle beğ gemileri dahi anda gelüb cem„ oldılar mecmu„ı sefineler yüz elli kıt„a gemi olub ve Recebin on yedisinden orasından kalkub „azîmet-i Girid deyû revân oldılar…”Ayşe Pul, Girit Savaşı İle İlgili Bir Türk Kaynağının Tahlili (TTK Kütüphanesinde Bulunan Girid Fethi Tarihi Başlıklı Yazma), A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2004, s.114.

32 Yusuf Alperen Aydın, Sultan‟ın Kalyonları, İstanbul 2011, s.59,66.

33 Yirmi çekdiri, kırk bir kalyon, iki humbara ve iki ateş kalyonu, yirmi kalyata, on firkate ve otuz iki kancabaş olmak üzere yüz yirmi yedi gemi bulunduğu…Bostan , age, s.53.

(10)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 138 Bunun sebebi Akdeniz devletlerinin gemicilikte eski geleneklere bağlı kalmaları olabilir.

Dolayısıyla kalyon donanmalarının gemisi olan ateş gemileri geleneği daha geç girmiş olması muhtemeldir. Osmanlı yelkenli deniz geleneğinin, ateş gemilerine karşı gerekli tedbirleri alamamasının arkasında bu geleneksel değişimi gecikmeli takip etmesi olduğu düşünülebilir.

Denizcilik geleneği kadırgaya dayalı Osmanlı denizcileri ateş gemileri tehlikesine karşı açık denizde daimi hareket halinde olmak veya yelken üzerinde beklemek yerine, limanlarda, kıyılarda bir çok defa saldırıya uğramıştır. Bir başka husus ise ateş gemilerinin Avrupa’da bile tartışılan meşruiyetleri konusu olmalıdır. Avrupa’daki centilmenlik dışı silah algısının, batı denizcilik geleneğine, (kadırgadan kalyona) geçmeye çalışan Osmanlı donanması için mertlik dışı-itici bir savaş aracı olarak algılandığı tahmin edilebilir. Bu algının izlerine, çok daha sonraki bir tarihte bile, isyanları sırasında ateş gemilerini çok yoğun bir şekilde kullanan Rumlarla ilgili olarak Osmanlı yetkililerince belgelerde sık sık dile getirilmişti. Osmanlı donanmasında az sayıda da olsa ateş gemilerinin bulunduğu on sekizinci yüzyılın ilk yarısında fazla belgeye sahip değiliz. Dolayısıyla donanmadaki yerleri hakkında tam bir kanaat edinemiyoruz. Ancak, ateş gemilerinin yapımı ve kullanımı ile ilgili Osmanlı belgeleri, 1770 Çeşme baskını sonrası başlamakta ve III Selim dönemi, Rum isyanı ve Navarin olayının hemen sonrasına kadar yoğunlaşarak devam etmektedir. Osmanlı’da ateş gemileri ile ilgili belgelerin yoğunlaştığı dönem, Avrupa donanmalarının yeni gelişen teknoloji ile bu savaş silahından yavaş yavaş vazgeçmeye başladıkları döneme rastlamaktadır.

a-Çeşme Faciası ve Sonrası Ateş Gemileri

Osmanlı Deniz Tarihi’nde donanmanın maruz kaldığı ikinci büyük yenilgi Çeşme’de yaşandı. 1768-1774 Osmanlı-Rus savaşı devam ederken Ruslara ait bir donanma Baltık denizinden yola çıkarak İngiltere’ye uğramış, personel ve mühimmat eksikliklerini giderdikten sonra İngiliz subaylarının rehberliğinde Akdeniz’e gelmişti. Osmanlı donanması Kaptan-ı Derya Hüsamettin Paşa’nın komutasında Çanakkale Boğazı’ndan Ege denizine açıldı. İki donanmanın Koyunadaları önündeki ilk çatışmasından sonra Osmanlı donanması Çeşme limanına çekilmek zorunda kaldı. Çeşme limanı, Osmanlı donanmasının tamamı için çok elverişsiz bir limandı. Gemiler bu nedenle limana girdikleri zaman üst üste demirlemek ve bağlamak zorunda kaldılar. Sıkışık düzende olan gemiler bu durumda hareket, manevra ve rahatça top kullanmak imkânı olmadığı gibi, düşman için de iyi bir hedef teşkil ediyordu.

Osmanlı donanması, yapmış olduğu bu stratejik hata üzerine Rus donanmasının ani saldırısına uğradı34. İngiliz subayı Elphinstone’un tavsiyesiyle dört kalyon, iki firkateyn, bir humbara gemisi akşam karanlığı bastırdıktan sonra Çeşme limanı ağzına gelip limanı muhafaza eden dört kalyon üzerine top ateşi açtı, bu surette iki taraf arasında top ateşi olurken bundan istifade eden dört ateş gemisi top dumanlarının arasından limana sızarak birbirlerinin yakınında bulunan Osmanlı gemilerini yaktığı gibi bundan başka yağlı paçavra ve humbara ile Osmanlı donanmasına ateş edildi. Ateş bir kalyona isabet ettiğinden gemidekiler kendilerini denize attılar ve ateş diğer gemilere de sıçradı ve donanma yandı35. Bu savaşta Osmanlı komutasının hataları yanında, donanmanın yanmasında etkili olan ateş gemilerinin, özellikle İngiliz deniz subaylarının tavsiyesiyle kullanımı dikkati çekmektedir. Ateş gemilerinin yeni bir anlayışla yapımı ve kullanımı konusunda İngiliz geleneği çok güçlüydü. Rus donanmasına her türlü

34 Bostan , age, s.55.

35 İ.H.Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C/IV.I, Ankara 1988, s.400.

(11)

139 İlhan Ekinci yardımı yapan İngiliz subayların, taktiksel olarak da ateş gemilerinin kullanımı konusunda Rusları etkilediği anlaşılmaktadır36.

Osmanlı Donanmasının Çeşme’de yakılması, İmparatorluk merkezinde ve halk arasında büyük bir üzüntü ile karşılandı ve gelişmelerde pek dahili olmadığı halde Kapudan-ı Derya Hüsameddin Paşa görevinden azledildi. Donanmanın Çeşme limanına girmesinde asıl sorumlu olan Riyale kumandanı Cafer Bey ise, merkezde durum iyi bilinmediği için kısa bir süre Kapudan-ı Deryalığa getirildi. Ancak donanmanın uğrayacağı bu felaketi önceden görüp Çeşme limanına girilmemesi için ısrar eden, Kapudane kumandanı Cezayirli Hasan Bey bir süre sonra bu göreve tayin edildi ve Osmanlı bahriyesinde yeni bir dönem başladı. Çeşme yenilgisi Osmanlı devlet adamları üzerinde bahriyenin modernleşmesi gerektiği konusunda uyarıcı bir rol oynadı. Donanmanın eksiğini gidermek amacıyla bazı tedbirler alınmasına çalışıldı37.

Osmanlı belgelerinde ateş gemileri yapımı ve faaliyetleri ile ilgili bilgilere 1770 sonrasında çok daha bol miktarda ulaşılıyor olabilmesi bir rastlantı olmasa gerek. Osmanlı donanmasının ateş gemileriyle yakılması, Osmanlı yetkililerini de derinden etkilediği ve ateş gemilerine olan yaklaşımın değiştiği tahmin edilebilir. Donanmanın modernleştirilmesi ve her alanda geliştirilmesi konusundaki çabaların Ateş gemilerinin taktiksel anlamda daha aktif bir biçimde kullanılması fikrini güçlendirdiği anlaşılmaktadır. Donanmada ateş gemilerinin yapılmasına ve bulundurulması konusundaki hassasiyet artmış olmalıdır38. Kaptan-ı Derya Gazi Hasan Paşa’nın, ki kendisi Çeşme de uyarıları dinlenilmeyen ve ateş gemilerinin saldırısıyla Osmanlı donanmasının yakılmasına tanık olmuş olan komutandı, ateş gemilerinin inşalarını ve bulundurulmasında etkili olmuş olması muhtemeldir.

Çeşme’de yok olan Osmanlı donanmasının yeniden inşası için önce Fransız gemi mimarlarından arkasından da İsveç, İngiliz mimar ve mühendislerinden faydalanıldı. Gemi inşa teknolojisi oldukça geri bulunan Osmanlı bahriyesi bu dönem getirilen yabancı askeri misyonların çalışmalarıyla yenilendi. 1784 yılından sonra Tersanedeki modernleşme çalışmaları sonucunda yeni gemi inşa teknikleri yanında yeni (nev-icad) gemiler de yapılmaya başlandı. 1793’de İstanbul’a gelen gemi mimarı Brun ile beraberindekiler ve daha sonra onun yerine görevlendirilen Benua Osmanlı denizciliğinin gelişmesini başlatmada önemli roller oynadılar 39. Donanmanın modernleşmesi hizmetinde çalışmış olan Fransız mimarları, ateş gemileri de düzenlemişlerdi. 1788 Şubatında Osmanlı donanması için dört adet ateş gemisi hazırlamışlardı. Sadrazam, Fransız mühendislerin istedikleri malzemeleri göndererek ateş gemisi yapımı için elinden gelen teşviki yapmıştır40.

Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşına gidilirken Osmanlı devlet adamları ve askerlerinin Çeşme faciasının izlerini taşıdıkları düşünülebilir. Bu yılda devlet muhtemel tekrar böyle bir olay yaşamamak için özellikle savunma amaçlı olduğu anlaşılan ateş gemileri yapımına önem

36 Cevdet Paşa, Tarihi‟nde “İngiliz amirellerinin düzeni ile birkaç kıta ateş kayıkları liman içine sokuldu” diye yazmaktadır. C.I, s.220-21.

37 Bostan , age, s.55.

38 Akdeniz'e çıkarılan Ukab-ı Bahri, Peleng-i Bahri, Nasır-ı Bahri, Seyyar-ı Bahri, Nasır-ı Cenk ve Hüma-yı Bahri nam kalyonlar ile 2 pergandi, 2 ateş gemisi mürettebatı, divanhane çavuşları ve Yeşil Kancabaş neferatının me'kulütı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) Cevdet Bahriye, (C.BH), 3862, 17.B .1186, 14 Ekim 1772.

39 Bostan , age, s.55-57.

40 Zorlu, age, s.127.

(12)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 140 ve hız verildiği anlaşılmaktadır. Ateş gemileri genelde donanmanın eski gemilerinden uygun olanlarının dönüştürülmesiyle yapılıyordu. Devlet bir taraftan ateş gemileri inşa ettirirken diğer taraftan uygun tüccar gemilerini rayiç bedel üzerinden satın alarak uygun olanlarına top koydurarak uygun olmayanların ise yani daha çürük ve küçüklerin ise Tersane’de ateş gemisi haline dönüştürülmesi yoluna gidiliyordu41.

Ateş gemilerinin savaşlar sırasında, donanmalarla beraber hareket ederek onların korunması hizmetinde bulunduruldukları gibi, Çanakkale, İstanbul, Tuna boğazları gibi stratejik yerlerde savunma ve koruma hizmetlerinde de kullanılıyorlardı. On sekizinci yüzyıl sonlarında ve on dokuzuncu yüzyıl başlarında boğazların İngiltere, Fransa ve Rusya donanmalarının boğazları ablukaya alma veya geçme teşebbüsleri sebebiyle güvenlik kaygıları artmıştı. Ateş gemilerinin donanmalar için bir tehdit unsuru olarak boğazlardaki koruma işlevleri sebebiyle, boğazlarda istihdamlarına önem verildiği anlaşılmaktadır. 1807 yılında Çanakkale boğazına gönderilmesi için ateş gemilerinin hazırlanması ve mürettebatının bulunup görevlendirilmesi emredilmişti. Yalnız Boğaza koruma için gönderilen ateş gemilerinin içine yerleştirilmesi gereken yanıcı maddeler ve personeli tamamlanamamıştı.

Boğazları korumakla görevli bu ateş gemilerinden dikkatli olunması ve gaflet içinde bulunulmaması istenilmişti42. Ayrıca ateş gemilerinin, tek başına hareket etmek durumunda kalan büyük kalyonların yanında yine onları koruyan çeşitli roller üstlendiği de anlaşılmaktadır43. Bunun yanında hizmet edemeyecek duruma gelen ateş gemileri ise özel kişilere satılarak taş, kiremit ve sair gibi hassas olmayan ve nakliye maliyeti düşük malları taşımak üzere kullanıldıkları görülmektedir44.

41 Örneğin İbrail’de olan on bir tüccar gemisinden top koyulmasına uygun olan beşine top koydurulması istenmişti. Kalan çürük ve küçük altı teknenin de kontrol ve keşfinin yapılıp, kıymetleri belirlendikten sonra ateş gemisi haline konması istenmişti. BOA, C.BH, 11419, 29.Z.1205, 30 Temmuz 1791.

42 Daha önce Karadeniz boğazına gönderilip sonra Akdeniz boğazına gönderilmesi ferman buyurulan ateş gemilerine Boğaz Nazırı Muhammed Paşa ve Bostancıbaşı ağa taraflarından hazırlanılması istenilen 225 neferin 177’sinin Bostancıbaşı ağa tarafından henüz gönderilmediği ...gemilerle ilgilenilip mürettebatını içine koyup Ortaköy’e çektirilmiş oldukları, fakat içine koyulacak yanıcı maddelerin (ecza-yı ateş) henüz tamamlanamamış olduğu, üç dört gün içinde tamamlanacak yanıcı maddelerin arkalarından başka bir gemi ile gönderilebileceği belirtilmişti. BOA, Hatt-ı Hümayun (HAT), 7605, 07.M .1222, 17 Mart 1807.

43 Karadeniz boğazında kötü hava şartları sebebiyle bekleyen ateş gemisiyle Tevfikullah adlı kalyonun, uygun hava ile boğazdan dışarı çıkıp memuriyetlerine gittiği, Boğaz muhafızı Mustafa ağa şukkasında ve tersane emini takririnde ifade ettikleri; bin kantar peksimet ile donanmayı hümayuna ulaştıracak olan sekiz kayığın da boğazdan çıkmak üzere oldukları beyan edilmişti.BOA, HAT, 16052, 29.Z .1205, 29 Ağustos 1791.

44 Tersane-i Amire önlerinde köhne ve lazım olmayıp satılması emredilmiş gemilerden iki ateş gemisi kiremitçi esnafından zımmi Orlo tarafından satın alınmıştı. Takımsız bir şekilde liman reisi Ahmed kaptan marifetiyle bila-takım tanesini biner kuruştan toplam iki bin kuruşa satılan gemilerin bedeli hazineye teslim edilmiş, Tersanei Amire’den liman defterine kayıt için ilmühaber verilmesi istenmişti.

BOA, C.BH, 8469, 22.Z.1207, 31 Temmuz 1793.

(13)

141 İlhan Ekinci b-Rum İsyanı ve Ateş Gemileri

Denizlerde çok sayıda ticaret gemisine sahip Rumların, korsanlığa karşı güvenlik gerekçesiyle gemilerinin silahlandırılmasına izin verilmişti. Bundan faydalanan Rumlar, isyan sırasında ticaret filolarını küçük çaplı bir donanma şekline dönüştürdüler. Yine de Rumların ticaret gemilerinden bozma deniz güçleri, Osmanlı savaş donanması karşısında çok zayıftı.

Bunun üzerine bu zafiyeti güce dönüştürebilecek organizasyon , metot ve araçlara yöneldiler.

Osmanlı deniz kuvvetlerine karşı gayri nizami (korsan/gerilla) bir savaşa giriştiler. Gemilerinin küçük oluşlarını sayıca çokluklarıyla gidermeye çalıştılar. Aynı anda birden fazla yerde harekatlarda bulunarak Osmanlı deniz gücünün topyekün gücünden kaçındılar. Özellikle küçük adalar, resifler ve sığ sular ve körfezlerde kolayca saklanabilen küçük tekneleriyle, buralara giremeyen Osmanlı gemilerine karşı uyguladıkları korsanlık faaliyetleri ile ciddi bir tehdit oluşturdular. Büyük Osmanlı savaş gemilerinin giremedikleri sahil ve koy savaşları ve askeri harekatlar yaparak bu zayıf tarafı güce dönüştürdüler. Güçlü denizcilik geleneklerini ve yerel coğrafi bilgilerini kullanarak Osmanlı donanmasını ve askeri güçlerini zaman zaman zor duruma düşürdüler. Osmanlı donanmasının yılın belli zamanında aktif olabilen durumundan faydalanan Rumlar, askeri faaliyetler açısından bütün bir yılı kullandılar.

Rum isyanı çıktığında, Çeşme’de Osmanlı donanmasının ateş gemileri kullanılarak yakılması ve ardından Osmanlı kamuoyu ve devlet adamları üzerindeki olumsuz etkilerinin hatırası henüz canlı bir şekilde yaşıyordu. Bu olayın Rum isyanı sırasında isyancılar tarafından da hatırlandığına şüphe yoktur. Nitekim, Rum isyanında Osmanlı donanmasına karşı en çok kullanılan ve zarar verdirilen silahtan/metottan birisi de ateş gemilerinin kullanılmasıydı. Bu taktiksel kullanımda isyan sırasında Rumlara yardım eden İngilizler (subaylar) in etkili oldukları anlaşılmaktadır. Ateş gemileri gizlilik, kurnazlık, sürpriz ve cesaret unsurlarıyla hareket eden asiler tarafından başarılı bir şekilde kullanılmış, bazen kanca ve halatlarla Osmanlı gemilerine bağlanılarak bir çok savaş gemisi yakılmıştı45.

Osmanlı donanmasına karşı ateş gemilerini yoğun bir şekilde kullanması, Osmanlı yetkililerini bu ateş gemilerine karşı tedbirler almaya, harekât tarzı ve taktiklerini bunlara göre ayarlamaya ve nihayetinde Osmanlı donanmasında da bu gemilerden çok miktarda bulunmaya itmiş görünmektedir. 1820 yılında, gerektiğinde kullanılmak üzere on beş ateş gemisinin tanzimi istenilmişti. Tersane-i Amire’de mevcut olanların dışında gerektiği kadar geminin değer bahalarıyla –piyasa fiyatıyla- tüccardan satın alınması hususunda irade çıkmıştı.

Tersane-i Amire, ateş gemisine dönüştürülebilecek mevcut iki gemiden başka, yedi gemi daha satın almıştı. Düzenlenecek çok sayıda ateş gemisi bulmak bir problemdi. Sayının on beşe çıkarılması için ateş gemisine dönüştürülebilecek yeni gemiler aranmaya devam ediliyordu46.

Ateş gemilerinin düzenlenmesi ile ilgili bir diğer problem ise geminin içine yerleştirilecek olan yanıcı maddelerin çeşit ve oranlarını, yerleştirilecek yerlerini ve ne şekilde yerleştirilmesi gerektiğini bilen teknik elaman bulunmasındaki zorluktu. Daha önce

45 Rumlar, Ateş gemileri ile çeşitli yerlerde bir çok defa saldırılarda bulundular. Yunan kaynaklarına göre 59 defa ateş gemileri ile saldırıda bulunmuşlar ve bunun 39’unda Osmanlı donanmasına çeşitli zararlar verdirmeyi başarmışlardı. (Dar Boğaz (iki defa), Gerontas (Dört defa) ve Samos (üç defa), Bozcaada (iki defa), Souda, Methone (dört defa), Midilli (iki defa), Ag. Marina, Sakız(iki defa), Ithaca, Messolonghi(dört defa), Cavo D'Oro (üç defa) , Karpathos, Milet, İskenderiye, Eresos, , Athos, Spetses… http: // en. wikipedia. org/ wiki/ Greek_ War_of_Independence# War_at_sea, 15.09.2012.

46 BOA, HAT,28541, 29.Z .1235, 7 Ekim 1820.

(14)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 142 düzenlenmiş olanların yabancı uzamanlar (özellikle Fransız oldukları) tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Bunların içine yerleştirilmek üzere gerekli olan yanıcı maddelerin (ecza-yı nâriye) cins ve miktarının Humbarahane-i Amire’den maharetli bir halife getirtilerek tespit edilmesi istenmişti. Ancak “Tersane-i Amire‟de bu ana kadar ateş gemisi tanzim olunmadığından ve bu usulün nasıl yapıldığını layıkıyla bilen kimse olmadığından” şikayet edilmekteydi. Hatta İstanbul dışından da maharetli kimseler araştırılmış fakat bulunamamıştı.

Halbu ki, 1794 yılında III. Selim donanmanın inşa faaliyetleri sırasında vezirine yazdığı bir hatt-ı hümayunda gerekli malzemelerin bir an önce karşılanmasını isterken “gidecek salları ve ateş gemilerini Fransız mühendisleri vaz‟ ve tertib etsinler ve tarik-i isti‟mâlini gereği gibi öğrensinler” diyerek ateş gemilerinin düzenleniş biçimlerinin ilgili teknik adamlar tarafından da öğrenilmesini istemişti47. Gerekli bilgiye sahip mühendis bulunamayınca, kaptanlara başvurulmuştu. Hüsrev Paşa, Rum eşkıyası ile yaptığı Halik muharebelerinde ele geçirdiği bir ateş gemisini bazı kaptanlara göstermiş, yapılış tarzı ve tekniğini anlamalarını istemişti. Bu kaptanlar çağrılmış ise de onlar da Tersane-i Amire reislerinden olup üç sene ateş gemisi reisliği yapmış olan Mustafa reisi işaret etmişlerdi. Bunun üzerine Mustafa reis marifetiyle ateş gemileri hazırlanmaya başlanmıştı48. Tersane-i Amire’de daha sonraki tarihlerde de ateş gemileri düzenlenmesi ile ilgili denemelerin yapılmaya devam edildiği görülmektedir49. Osmanlı yetkililerinin bir ateş gemisinin modern usulde düzenleniş bilgi ve becerisine sahip teknik eleman bulmakta zorluk çekerken, Rum asilerin çok sayıda ateş gemilerine sahip olmaları dikkati çekmektedir. Onların bu işi bilen uzmanlardan (özellikle İngiliz subaylardan) yardım aldıkları anlaşılmaktadır. Rumlar, bazı İngiliz ve Fransız subaylar tarafından örgütleniyor ve destekleniyordu. Osmanlıya karşı ateş gemilerinin hazırlanması ve kullanılması ile ilgili altyapı ve bilgi birikimi bunlar tarafından yapılmıştı50.

Ateş gemileri düzenleme işi maliyetli bir işti. Tüccardan satın alınan gemilere, içine konulacak yanıcı maddelere ve gemileri idare edecek neferler/mürettebat için hayli masraf yapılmıştı. Hazırlanan gemiler kontrol edilmişlerse de Tersane-i Amire’de daha önce ateş gemisi üretiminin örneği olmadığı için mutlaka bir deneme yapılması istenmişti. Dolayısıyla mistefelerden birinin ateş gemisi olarak hazırlanıp Sadabad halicinde yakılarak bir deneme yapılmasına karar verilmişti. II. Mahmut, bu denemenin kimseye haber verilmeden gizlice

47 BOA, HAT,14011, 29.Z .1208, 28 Temmuz 1794.

48 BOA, HAT, 28541, 29.Z .1235, 7 Ekim 1820.

49 Başarılı olamayan bir deneme ile ilgili “…ecza-yı merkumeden mukaddem yapılan iki bin vukiyye yağlı paçavra ve beş delikli eczası olarak numunesi tecrübe buyurulmuş ve alevi sürgülü ve kuvvetli olmadığından muahharan gelen irade-i seniyeye mebni tutulan numuneye göre kusuru dahi yapılmakda ise de ecza-yı merkume telef olur makuleden olmayub…” BOA, HAT, 27948, 29.Z .1240 (Hicrî)14 Ağustos 1825.

50 Örneğin Navarin öncesinde Rumların Ege’deki faaliyetlerine dair alınan bir haberde; İngilizlü Kohran (Thomas Cochrane) adlı kişi kendi gemisiyle Rum teknelerinden seçmiş olduğu 20 savaş ve 10 ateş gemisini yanına alarak donanmanın bulunduğu Moton ve Koron taraflarına hareket ettiği…;

Keza,… Kolozi hainine Fransa tarafından seksenbin riyal gediği , kendinin ikibin askeriyle ve daha önce dağılmış olub yanına topladığı Sakız Rumlarına ve Ceneral Corci külliyetlü huşratle Eğriboz adasına ve Kumı taraflarından ve Kapudan Nikola ve Vaşu, takımlarıyla Eşkatos ve İskplos adalarında olan Karataşu adlı haydutlar eşkıyasıyla müttefiken Bilbilce ve Golos körfezine Zadağra nahiyelerine gitmişler ve her biri müretteb olduğu tarafa gitmek üzere hareket etmişlerdi…BOA, HAT, 44276-F, Selh S.124, 21 Eylül 1827.

(15)

143 İlhan Ekinci yapılmasını istemişti. Buna gerekçe ise hayli dikkat çekiciydi. İstanbul ahalisinin mizacının bilindiği, ateş gemisi yakılacağını duyan kadınların ve çocukların bunu seyirlik manzara olarak görüp burada toplanabileceğine dikkat, çekerek denemenin gizli yapılması konusunda yetkilileri uyarmıştı51.

Rum isyanı çıktığında Osmanlı yetkilileri bölgedeki tüm faaliyetleri izlemeye almışlardı. Gelen haberler arasında sık sık Rumların ateş gemileri hazırlıkları ve saldırı planları ile ilgili olanlarına rastlanmaktadır. Değirmen adasında bulunan Fransız konsolosunun, İzmir konsolosuna yazdığı bir mektupta, Rumların içinde birkaç ateş gemisinin de bulunduğu büyüklerinden seçerek seksen altı gemi hazırladıkları ve Osmanlı donanması üzerine gitmek niyetinde oldukları bilgisi elde edilmişti52. İster bilgi kargaşası yaratmak için isterse doğru bir haber olsun Osmanlı kuvvetlerini etkilemek isteyenlerin donanma gemilerinin diğer çeşitlerini saymadan doğrudan ateş gemilerine atıfta bulunmaları, onların Osmanlı kuvvetleri için ne kadar bıktırıcı/yıldırıcı/korkutucu bir düzeyde algılandıklarına işaret olabilir.

Nitekim Rum isyanı sırasında Yunanlıların ateş gemileriyle yaptıkları ilk saldırılardan birisi Sisam önlerinde olmuştu. 1821’de (1236 ortaları) Riyale-i Hümayun kumandanı Tömbekzade Ali Bey, Sakız ve çevresindeki adalarda ortaya çıkan ve etrafına zarar veren Çamlıca, Suluca ve diğer adalardan olan Rum eşkiyasının faaliyetlerini engellemekle görevlendirilmişti. O da Sisam Adası karşısına gelerek maiyetinde bulunan dokuz tüccar gemisiyle asker sevk etmişti. Donanma Preveze’ye görevlendirilince, Sisam’ın karşı kıyısına çıkarmak üzere içinde asker bulunan tüccar gemileri geride kalmıştı. Bu dokuz gemiye karşı Rum gemileri tarafından bir saldırı yapılmış ve biri dışında hiçbirisi kurtulamamış, yanmıştı53. Rum asiler üzerlerine gelen güçlü Osmanlı donanmasından kaçabilmek için de bir taktik olarak ateş gemilerini kullanmışlardı. Donanma kendisine katılan Mısır gemileriyle elli gemiye ulaşmıştı. İstanköy önlerinde irili ufaklı 105 gemilik Rum eşkıyasına rastlanmıştı.

İstanköy kalesinden atılan toplarla zor durumda kalan Rum gemiler diğer tarafta hareket halinde (rüzgar üstünde) olan Osmanlı donanması tarafından sıkıştırılmış ve savaşa zorlanmıştı. Bunun üzerine Rumlar, donanma üzerine altı ateş gemisi göndermişlerdi.

Osmanlı donanmasının ateş gemileriyle uğraşmasını fırsat bilip savaşmadan uzaklaşmışlardı54.

Rum asilerin ateş gemileriyle yaptıkları en önemli saldırılardan birisi 1822 yılında yaşanmıştı. Rum isyanı sırasında Sakız adasında gerekli tedbirler alınmaya çalışılmıştı.

Donanma, 1822 yılında, Mora tarafına gitmek niyetiyle Çeşme ile Sakız arasında demirlemiş

51 …inhası vechle mistefelerden? birinin ateş gemisi usulü vechle tanzimiyle liecli‟t-tecrübe sadabad halicininde ihrakı hususunda ne vechle emrü ferman)...kapudanın işbu inhası vecle tecrübe edilmek üzere müstefelerden birinin olvechle mahal-i mezburda imha olunmasında beis yoğ ise de tevatür olunmayarak bihaffen icra olunsun ki ahali-i istanbulun mizacı malum olan halatdan olmasıyla filan mahalde ateş gemisi yakacaklar imiş diyerek bayağı taife-i nisvanın dahi tecemmu‟ etmeleri melhuz olduğundan ana göre müşahadesinden ihtiraz birle icrasına dikkat eylemesini müşarülileyh tahrir ve ihtar eyleyesün…BOA, HAT, 28541, 29.Z .1235, 7 Ekim 1820.

52 BOA, HAT, 40417-A, 14.S.1237, 10 Kasım 1821.

53 Vak’a-nüvîs Es’ad Efendi Tarihi, s. 31.

54 “Donanma-yı Hümayun‟un galib geleceği me‟mul iken süfun-ı İslamiyye üzerine ihrak-ı bi‟n-nâr edüp, imrar eyledikleri şeş kıt‟a ateş gemilerinin telaşından fursat-yâb-ı muharebe olamayup, Balyabadra‟ya revan…”Vak’a-nüvîs Es’ad Efendi Tarihi, s. 31.

(16)

Ateş Gemileri ve Osmanlı Denizlerinde Kullanımları 144 iken55 ansızın Avusturya’ya ait bir ateş gemisinin saldırısına uğrayan Kapudan-ı Derya Nasuhzade Ali Paşa’nın bindiği kapak ile yanındaki kapak yanarak telef olmuş ve kapudan-ı derya hayatını kaybetmişti56. Vakanüvis Esad Efendi Tarihine ve Osmanlı belgelerine göre olay şöyle gelişmişti; Donanma Akdeniz’e gönderildiğinden beri gemiler talimatlara uygun bir şekilde hareket etmekteydiler. Ramazan’ın yirmi dokuzuncu gecesi akşam ezanı vaktinde Avusturya bandırasıyla seyreden üç gemi görülmüştü. Bunlar demirlemiş bir halde bulunan Osmanlı donanmasının yakınına gelip demirlemişti. Bunun üzerine karakol gemisi gönderilerek kontrol ve denetim yapılmıştı. Avusturyalı olduklarına dair pasaportlarını göstermişler ve “ertesi gün gideceklerini” beyan etmişlerdi. Pasaportlarına bakıldıktan sonra, dost gemileri olarak görülüp bırakılmışlardı57.

Bu arada, Kaptan paşanın gemisinde bulunan mühendislerden birisi dürbün ile gemileri gözlerken “savunma amaçlı olarak koyulmuş toplarının büyüklüğü dikkatini çekmişti.

Gemilerin ebadına göre büyük olan bu topların ahşaptan yapılmış olabileceklerini ileri sürmüştü58. Araştırmak üzere üzerine gidildiği bir sırada tekneler hareket etmiş ve limandan ayrılmıştı. (Korsan gemilerden korunma amaçlı olarak tüccar gemileri silah taşırdı. Ateş gemilerine zaten feda edilecekleri için top koyulmazdı. Rum eşkıyasının gemileri kamufle etme ve kendisini koruma maksadıyla güvertesinde top koyulmuş bir ticaret gemisi görüntüsü verdiği anlaşılmaktadır.)

Gece yarısına kadar rüzgara karşı yol almaya çalışarak oyalanan bu gemilerin59, içini ot ve barut ile doldurup üç ateş gemisi haline getiren Rum asiler, siyah yelkenler açıp, kendileri de küçük sandallara binerek bayram gecesi saat altı sularında donanmaya yaklaşmışlardı. Hava sert ve karanlık olduğundan kıyı boyu gelerek donanmaya gizlice yaklaşmayı başarmışlardı. Donanmaya ulaştıkları anda ateş gemilerine birer el tabanca ile ateş etmişler ve gemiler bir anda ateş kesilmişti…60. Kaptanı Derya, gemisinde tulumba bastırmış ve söndürmeye uğraşmışsa da mümkün olmamış ve kazaya uğrayıp yanmıştı. İçinde paşanın takımından ve diğerlerinden 200 kişi kurtulmuş kalanı ise telef olmuştu. Gemileri demirlerini keserek uzaklaşmaya çalışmışlarsa da, yanan geminin topları da ateş alıp donanma gemilerinden Fatih-i Bahr’ın serenine ve gabya çubuklarına isabet etmişti. Kuh-i Revan ve Kara Ali kaptanın gemilerine ve bazı gemilere sıçrayan ateş ise söndürülebilmişti61. Kapudan Paşa filika ile Sakız’a giderken vefat etmişti62.

55 Vak’a-nüvîs Es’ad Efendi Tarihi, s. 105-106.

56 Bostan , age, s.166.

57 BOA, HAT, 40668-G, 13, 03.L .1237, 23 Haziran 1822; HAT, 38582-G, 07.L .1237, 27 Haziran 1822.

58 Vak’a-nüvîs Es’ad Efendi Tarihi, s. 105-106.

59 BOA, HAT 38582-B, 29Z1237, 16 Eylül 1822.

60 BOA, HAT, 40668-G, 13, 03.L .1237, 23 Haziran 1822; HAT, 38582-G, 07.L .1237, 27 Haziran 1822.

61 BOA, HAT, 40668-H, 5.L.1237, 25 Haziran 1822.

62 Kıymetli olan eşyası kendi yanında olduğundan yanmış, kurtarılan eşyası kethüdaları Ahmed efendi ve patrona-i hümayun kapudanı ve sair kapudanlar marifetiyle mühürlenip kayıt altına alınmıştı. BOA, HAT, 38582-I, 29 N 1237, 19 Haziran 1822; Kaptan paşa bir sandala bindirilmiş, kurtulmak üzere iken bu da tutuşmuş, ve boğulmuştu. Vak’a-nüvîs Es’ad Efendi Tarihi, s. 105-106.

Referanslar

Benzer Belgeler

Verilecek sağlık hizmetleri için SGK tarafından ödenecek ücret dışında ilave ücretin talep edilmesi ve hastan ın veya hasta yakınının bu talebi kabul etmemesi

51 Doktor ve cerrahlara verilen maaşlara baktığımızda 1799 senesinde donanma kalyonlarında görev alan Asar adlı cerraha 150 kuruş 52 , 1828 ve 1829 tarihleri

Mebuslar, Emanuelidi Efendi’nin şahsında Rumlara karşı çok tepkili olsalar da hem halledilmesi için hükümetin ciddi önlemler aldığı bu meselenin çözüm yoluna girmiş

In conventional lathe (manual) the process of making thread is less efficient, because the repetition of cutting must be controlled manually, so that the turning process takes a

İsyanın dini ve kültürel sonuçlarına baktığımızda ise: Anadolu’da mezhepler ayrımının ortaya çıktığını görürüz. Eski geleneklerini sürdüren göçebe Türkmen

萬芳醫院提醒各年齡層的女性注意身體健康 萬芳醫院健檢中心林英欽主任於 2016 年 5 月 7 日在醫院一樓大廳

Yerden kendi motorlar› yard›m›yla havalan›p uzaya gidebilen ve görevi bitti¤inde ayn› flekilde dönüfl yapabilen uzay araçlar› ya- p›m› için X-33 projesi ortaya

Paristen mektup yazan sayın bay Mehmet Şerif ve İstanbuldan Aziz' Kundumer bu hikâyenin tamamile uydurma olduğunu bildirdiler; Ö- mer Rıza da ayni kanaattedir