^ "i O ı rr ««vıb 12 OCAK 195®
11W1
îMÖ3
G a r a n ı iv
SoMm4\
.
1
h ı a s a f ] ...
•íssst; ivayete göre Hazreti Mu- I r f hamıned Peygamberliğinin .
ilk senelerinde Kureyşin
Müslümanlara eziyet etmeierimn : ve kendisine düşman olmalarının önüne geçmek için: «Keşki şunları benden uzaklaştıracak bir vahyi İ- lâhl inmese!» dileğinde bulunmuş, sonra halka yaklaşmış, onlar da o- na yaklaşmışlar. Bir gün Kabe et rafındaki bir toplantıda otururken
Necin suresini okumuş: «Siz de
gördünüz değil mi bât ve Uzza’yı
to öteki üçüncüsü Menat’ı?» âye- tino gelince «Bunlar yüksek garâ- niktir ve şefaatleri de umulur» de miş. Secdeyo kapanmış, halk da scc de ,etmiş. Kureyş söylenmiş: «Biz de Allahın yaşattığını ve öldürdü ğünü, yarattığını ve beslediğini i biliyoruz. Fakat bu ilâhlarımız da f onun nezdinde bize şefaat ederler. Mademki onların payını veriyor sun, biz de seninle beraberiz!» de. • mlşler.
Bu sözler Hazreti Mııhammede ağır gelmiş, evine dönüp oturmuş. Akşamleyin Cibril gelmiş; Peygam- • ber, Necin suresini ona okumuş; Cibril de Garânik'e ait sözlere işa- ^ retle: «Ben sana böyle söz söyle- F tliın mi?» demiş. Peygamber üzül müş: «Demek ki Allahın buyurma * ılığını Allah buyruğu olarak söyle- ' dim!» demiş; Kureyş’e gidip hatâ- ' yı düzeltmiş ve onlar yeniden düş manlığa başlamışlar.
VJ
ı
40
^7^£/32JS9
Üstad Ömer Riza bu masalı an lattıktan sonra Garânik kelimesinin mânasını izah ediyor:
«Gu-runk’un cem’idir. Ak kuş yâni ku ğu kuşu; beyaz, güzel, dolgun vü cutlu taze, dilber demektir.»
Hâdise hakkında üç ihtimal ileri sürülüyor; 1 — Kur'anın hükmü
kalmamış âyetlerindendir. 2 —
Hazreti Muhammede şeytan söylet miştir. 3 — Şeytan, Hazreti Mu- hammedin sesini taklit ederek söy lemiştir.
Paristen mektup yazan sayın bay Mehmet Şerif ve İstanbuldan Aziz' Kundumer bu hikâyenin tamamile uydurma olduğunu bildirdiler; Ö- mer Rıza da ayni kanaattedir ve meseleyi «Muhammed Mustafa» i- şimli eserinde pek güzel izah e t miştir.
İbni İshak’dan kanaati sorulun ca demiştir kİ: «Bu hikâye zındık-
arın uydurmasıdır. İmam Nevevî şöyle diyor: «Söylenen sözlerde ge rek nakil ve gerek akıl cihetinden doğru bir şey yoktur.» Buhar! şâ-
rihi Bedreddin Ayni de: «Bunun
aklen vo mantıken tutar yeri yo! tur» der. Fahreddin Râzi, Tefsir 1 Kebir’inde şu hükmü verir: « S ’i rivayet bâtıl ve mevzudur. Bir - olduğuna Kur'an, sünnet ve ma'- kul ile ihticac ettiler.»
Eski muharrirlerin bir kısmı Ha? reti Muhammedin hayatını yazar larken fazla hurafe katmışlar. Ta rih onları tasfiye edecektir. «Haz reti Osman» tefrikasını yayınlarken bahsettiğim bu rivayeti, sayın oku yucularımın dilekleri üzerine, izah lüzumunu gördüm.
Kadircan KA FLI
Bostancı — Ferit Elence: Hekimliği ilgilendiren sorularını za cevap bulamadım; gecikmenin sebebi budur. Sanırım ki Lokman Hekim diye tanınan doktor Cemal bilir.
K. K.
* « • . m ■■ m *