• Sonuç bulunamadı

-1914 Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "-1914 Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870"

Copied!
24
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN: 1309 4173 (Online) 1309 - 4688 (Print) Volume 10 Issue 7, p. 103-126, October 2018

DOI Number: 10.9737/hist.2018.651

Volume 10 Issue 7 October 2018

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

The Social and Economic Integration of the Ottoman Syrians Immigrants to the American Society 1870-1914

Dr. Kazım BAYCAR (ORCID:0000-0002-6420-7559) Yıldız Teknik Üniversitesi - İstanbul

Öz: On dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinden yirminci yüzyılın başına kadar geçen süreçte on binlerce Osmanlı tebaası, imparatorluğun bugünkü Suriye bölgesinden Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiştir. Göçmenler başlangıçta bir miktar para kazandıktan sonra memleketlerine geri dönmeyi amaçlamışsa da, çoğunluğu geldikleri yeni ülkede kalıcı olmuşlardır. Bu makale söz konusu göçmenlerin Amerika’ya vardıktan sonra, ev sahibi topluma sosyal ve ekonomik yönleri ile entegrasyonunu irdelemekte; ayrıca gerek Amerikan toplumunun ve siyasilerinin, gerekse de Osmanlı hükümetinin meseleye yaklaşımlarını incelemektedir. Osmanlı Arşiv belgeleri, dönemin Amerikan resmi göç istatistikleri ile basınında çıkan haberler ışığında yapılan bu çalışma Amerika’daki Suriyeli Osmanlıların diğer Avrupalı göçmen gruplarına kıyasla; işgücüne katkıları, çalışkanlıkları ve topluma uyum konusundaki iştiyakları dolaysıyla daha olumlu karşılandıklarını göstermektedir.

Osmanlılar açısından ise Amerika’daki Suriyeliler konusu, imparatorluk aleyhine siyasi faaliyetler, tabiiyet meselesinden kaynaklanan suiistimaller ve Osmanlı imajının zayıflatılması nedeniyle bir sorun olarak gündeme gelmiştir.

Anahtar Kelimeler: 19. yüzyıl, Amerika, Suriye, Osmanlı, Göçler

Abstract: Between the late 19th and the early 20th centuries, thousands of Ottoman citizens from the Greater Syria region of the Empire, immigrated to the USA. At the beginning, the immigrants aimed to return back to their homeland after making a certain amount of money, however many of them stayed in the destination country. This article scrutinizes the social and economic integration of the Ottoman-Syrian immigrants to the host society. In addition it analyses both approaches of the Ottoman and American politicians and civil societies towards the Syrian immigrants issue. In the light of the Ottoman archival documents, American Immigration Records and the related news appeared in the American press of the time, the article points out that compared to the other European immigrant groups, the Ottoman Syrians were considered more successful in integration to the host society in terms of contribution to the labour force, diligence, as well as respect to the social norms. From the Ottomans’ perspective, the existence of the Syrians in the USA perceived as a concern because of their anti-Ottoman activities, abuse of dual nationality; and eroding the Ottoman image in America.

Keywords: 19. Century, Ottoman Empire, America, Syria, Transatlantic Migrations

Giriş

Tarihçilerin “Birinci Küreselleşme Çağı” olarak adlandırdığı, on dokuzuncu yüzyılın son çeyreği ile Birinci Dünya Savaşının başlandığı zaman dilimi içinde dünya küresel çapta daha önce hiç görülmemiş boyutlarda mal, hizmet ve sermaye akışına tanıklık etmekteydi. Bu dönemde, kendi memleketlerinde huzurlu bir yaşam tesis edememiş olan milyonlarca insan, daha iyi bir yaşam elde etme maksadı ile kilometrelerce uzaktaki ülkelere göç etmekteydi. Bu

(2)

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

104

Volume 10 Issue 7 October

2018

konuda yapılan son çalışmalar, 1850-1920 yılları arasında toplamda 60 milyon insanın Avrupa’dan Yeni Dünya diye tanımlanan Kuzey ve Güney Amerika ile Avusturalya’ya göç ettiğini göstermektedir.1

Dünya tarihinden ve sürecinden kopuk olmayan dönemin Osmanlı İmparatorluğu’ndan da yaklaşık yarım milyona yakın insan Kuzey ve Güney Amerika’ya göç etmişti. Göçlerin önemli bir kısmı imparatorluğun Biladu’ş Şam (bu makalede “Osmanlı Suriyesi” olarak ifade edilecektir) denilen bölgesi ile Balkanlar’dan gerçekleştirilmiş, Anadolu’dan göçler görece daha sınırlı kalmıştır. Menzil ülkeler bağlamında Amerika Birleşik Devletleri yaklaşık 300.000 Osmanlı vatandaşının giriş yaptığı ülke olarak başı çekerken, bu ülkeyi Arjantin (200.000), Brezilya (110.000) ve diğer Latin Amerika ülkeleri takip etmiştir.

Amerika’ya yapılan göçler konusunda Türkçe ve yabancı dilde pek çek önemli akademik çalışmalar yapılmıştır. Söz konusu meseleyi ilk ele alan akademisyenler Ortadoğu tarihçileri olmuştur. Charles Issawi ve Roger Owen gibi bu sahanın önde gelen isimleri Amerika’ya yapılan göçlerin nedenlerini Suriye ve Lübnan’da 1860’lı yıllarda patlak veren Müslüman- Hristiyan çatışmalarına bağlamışlardır2. Buna karşın mesele ile ilgili ilk makalelerden birini kaleme alan Kemal Karpat, bu dönemdeki insan hareketliliğinin imparatorluğun farklı coğrafyalarında (Balkanlar, Anadolu ve Suriye) meydana geldiğine dikkat çekerek, meselenin sadece politik nedenlerden kaynaklanmadığını, ekonomik ve sosyal pek çok farklı itici faktörlerin, söz konusu göçleri teşvik ettiğini ifade etmiştir.3 Benzer şekilde Alixa Naff, Amerika’daki Arap göçmenler ve ikinci kuşak çocukları ile gerçekleştirdiği sözlü tarih mülakatlarından hareketle göçlerin politik baskıların oluşturduğu gelecek kaygısının bir neticesi olarak meydana gelen bir “iltica” hareketi olarak değil; daha iyi bir yaşam elde etmek umudu ile yapılmış bir “göç” hareketi olduğunu ifade eder.4 Akram Khater ise Cebel-i Lübnan’dan göçler özelinde yaptığı çalışmada, göçlerin siyasi baskıların bir neticesi olamayacağını ifade etmiş, buna dayanak olarak da bu bölgenin mutasarrıflık sıfatına sahip olması dolaysıyla politik baskılara uzak olmasını göstermiştir.5

Yine bu bağlamda Nedim İpek Osmanlı döneminde yapılan göçler üzerine kaleme aldığı çalışmasının ilgili kısımlarında Anadolu’dan Amerika’ya yapılan Ermeni göçleri üzerinde durmuş, söz konusu göçlerin nedenlerini ifade ederken üç temel maksada değinmiştir. Bunlar;

eğitim alma amacıyla yapılan göçler, işsizlik sonucu ortaya çıkan göçler ve siyasi nedenlerle yapılan göçlerdir.6 Keza Nedim İpek’in Tuncer Çağlayan ile birlikte kaleme aldıkları bir diğer makalede Anadolu’dan Amerika’ya yapılan göçlerin nedenleri arasında gayrimüslimlere yönelik baskıların akademik literatürde gereğinden fazla bir şekilde yer aldığı belirtilmiştir.

Bunun yerine göçleri tetikleyen ana unsurların farklı dini cemaatler arasındaki etkileşimde

1 Kevin H. O’Rourke and Jeffrey G. Williamson, Globalization and history: the evolution of a nineteenth-century Atlantic economy, (Cambridge, Mass.: MIT Press, 1999).

2 Issawi, An Economic History of the Middle East and North Africa (New York: Columbia University Press, 1982), 86 ve Roger Owen, The Middle East Economy in the World Economy, 1800–1914 (London: I. B. Tauris, 1993), ayrıca bu konu üzerine bakınız Robert Widmer, “Population,” In Economic Organization of Syria, edited by Said B.

Himadeh, Reprint, (New York: AMS Press, 1973), 14.

3 Kemal Karpat, “The Ottoman Emigration to America, 1860–1914,” International Journal of Middle Eastern Studies 17, no. 2 (May 1985): 175–209.

4 Alixa Naff, Becoming American: The Early Arab Immigrant Experience (Carbondale: Southern Illinois University Press, 1993).

5 Akram Khater, Inventing Home: Emigration, Gender, and the Middle Class in Lebanon, 1870-1920 (Berkeley:

University of California Press, 2001).

6 Nedim İpek, “İmparatorluk’tan Ulus Devlete Göçler”, Serender Yayınları, Trabzon 2006, s.288-307.

(3)

Kazım BAYCAR

105

Volume 10 Issue 7 October

2018

aranması gerektiğini ifade etmişlerdir.7 İpek kendi çalışmasında ayrıca Amerika’daki Ermenilerin Anadolu’daki ayrılıkçı siyasi faaliyetlere destek olduğuna da kısaca değinmiştir.

Görüldüğü üzere literatürü oluşturan çalışmaların ekseriyetinde “göçlerin nedenleri”

konusu temel problem olarak alınmış, Osmanlıların Amerika’ya ayak basmalarından sonraki süreçte neler olduğu, yeni topluma ekonomik ve sosyal uyumlarının nasıl geliştiği, iki devlet arasındaki siyasi ve hukuki münasebetlerde göçmenler meselesinin nasıl ele alındığı üzerine pek fazla değinilmemiştir. Bu makale, literatürde yer alan bu boşluğu doldurma anlamında bir katkı yapmayı amaç edinmektedir. Bu bağlamda dönemin ABD yönetiminin ve toplumunun Osmanlı muhacirlerine karşı yaklaşımı ve bu konuya Osmanlı yönetiminin duruşunun nasıl şekillendiği de makalenin temel konularını oluşturmaktadır.

Osmanlı Suriyelilerinin Amerika’ya göçlerini irdelemek adına bu makalede üç temel birincil kaynaktan faydalanılmıştır. Bunlar; Osmanlı arşivlerinde bulunan ilgili dokümanlar, söz konusu yıllar arasında Amerikan medyasında yer alan ve Osmanlı göçmenlerini konu alan haberler ile dönemin Amerikan hükümetleri tarafından tutulan nüfus ve göç istatistikleridir.

Göç olgusu gibi muhteva açısından savrulmaya son derece müsait bir konuda, daha toparlayıcı olmak adına bu makale muhacirlerin kimlerden oluştuğuna dair istatistiksel veriler ortaya koyarak başlamaktadır. Sonrasında, mevcut veriler ışığında Amerika’ya yerleşen Osmanlı-Suriyelilerinin geçimlerini nasıl temin ettikleri ve ev sahibi toplum tarafından nasıl karşılandıkları ikinci bölümde irdelenmektedir. Makalenin son bölümde Osmanlı ve Amerikan hükümetleri arasında müzakerelere konu olan Suriyeli göçmenlerin yeni toplumda nasıl konumlandırıldıkları konusu detaylıca değerlendirilmektedir.

I. Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyeleri: Genel Veriler

Osmanlı vatandaşlarının Amerika maceraları hakkında ilk bulgular, 1893 yılında, Kristof Kolomb’un kıtaya ayak basışının 400. yılını kutlamak adına düzenlenen Şikago Sergisini işaret etmektedir. 8 Söz konusu fuara Osmanlı İmparatorluğunun da içinde bulunduğu kırk altı farklı ülkeden katılım olmuş ve her bir ülke kendi milli kültürünü tanıtan ürünleri, açtıkları stantlarda tanıtma fırsatı bulmuştur. Dönemin padişahı Abdülhamit bu sergide Osmanlıların temsili üzerinde ehemmiyetle durmuştur. Bundan maksadı Avrupa ve dünya genelinde imparatorluğa karşı yayılmaya başlayan “hasta adam” imajını ortadan kalkmasını sağlamaktı.9

İlgili Osmanlı arşiv dokümanında da açık bir biçimde ifade edildiği üzere göç eden Osmanlı Suriyelilerinin temel maksadı Amerika’da bir miktar para kazandıktan sonra yeniden memleketlerine dönüp, elde ettikleri ile daha müreffeh bir yaşam kurmaktı.10 Söz konusu

7 Nedim İpek - Tuncer Çağlayan, “The Emigration from the Ottoman Empire to America”, Turkish Migration to the United States: From Ottoman Times to the Present, Ed. Deniz Balgamiş ve Kemal H. Karpat, Publications of the Center for Turkish Studies, Vol. V. Madison, Wise: University of Wisconsin, 2009.

8 Şikago sergisi hakkında teferruatlı bilgi için bakını; Adèle Linda Younis and Philip M. Kayal, The Coming of the Arabic Speaking Peoples to the United States (Staten Island, N.Y.: Center for Migration Studies, 1995).

Kanaatimizce mevcut literatürde Şikago sergisinin Osmanlı Göçlerinin bir miladı olarak ortaya konması gereğinden fazla vurgulanmıştır. Zira eldeki veriler Osmanlıların Amerika’ya kitlesel göçlerinin yaklaşık yirmi yıl öncesine kadar uzandığını göstermektedir.

9 Gülşen Sevinç, Ayşe Fazlıoğlu, “Turkish Participation to 1893 Chicago Exposition,” The Turkish Yearbook of International Relations, no.31 (2000):21–30..

10 Osmanlı Arşivleri perakende evraklarında mevzuu bahis örneklerin bir kısmının künyesi ile metinlerde geçen ilgili ifadeler şu şekildedir; BOA; DH.MKT, 1835_4, 21.05.1891 “Cebel-i Lübnan ahalisinden bazılarının saika-ı huzuretle maişetlerini tedarik üzere küçük kayıklarla Kıbrıs’a ve oradan ecnebi vapurlar ile Avrupa’ya ve Amerika’ya firar etmekte olduklarından dolayı….” BOA, Ş.D., 2286_9, 14.07.1896, “Bir müddetten beri Cebel-i mezkür ahalisinden tedarik-i maişetten mahrum olanlar sevk icbar-ı zaruretle Avrupa ve Amerika’ya azimet

(4)

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

106

Volume 10 Issue 7 October

2018

dönemde aynı maksadı paylaşan diğer Avrupa milletleri gibi Osmanlı Suriyelileri de yerleştikleri yeni ülkede bir arada yaşamalarını sağlayacak cemaatler ve koloniler oluşturma yoluna gittiler. Bu bağlamda Amerikan basınına ilk yansıyan haber Aralık 1890 tarihine aittir.

Deseret Evening gazetesinde yer alan söz konusu haberde, Amerika’da bulunan zengin Suriyelilerce Pennsylvania ya da New York’ta Araplara ait “Damascus” adını alacak bir koloni kurulacağına dair söylentilerin yayıldığı ifade edilmektedir. Aynı habere göre koloninin amacı öncelikle herhangi bir geliri olmayan ve devlet yardımı almayan Suriyeli muhacirlere yardım etmekti. 11 Benzer şekilde, başka gazetelerde 1888 yılında yayınlanan diğer iki haber Osmanlı tebaası Suriyelilerin Luisiana ve Washington’da kendilerine has yerleşim birimleri kurma planları olduğuna yer veriyordu. 12

Osmanlı Suriyelilerinin yeni kıtada koloni kuracaklarına dair (söylenti boyutunu aşan) ilk ciddi adım 18 Aralık 1890 tarihinde New York’taki Suriye Cemiyeti (Syrian Society) tarafından atılmıştır. Cemiyet mensuplarının Arizona ya da Pennsylvania eyaletlerinin birinde belli bir miktar toprak parçası satın alıp, Suriyelileri bu topraklara yerleştirilerek, ziraat ve ipekböcekçiliği yapmalarını sağlamaya yönelik çalışmaları eyalet gazetelerine yansımıştır.

Ancak bu projenin akıbeti konusunda birincil kaynaklarda herhangi bir bilgi yer almamaktadır.13

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelilerinin Nüfusu ve Bölgesel Dağılımları:

Eldeki birincil nitelikteki tarihsel kaynaklar Osmanlı Suriyesi’nden ABD’ye kitlesel göçlerin 19. yüzyılın sonundan itibaren başladığını göstermektedir. Şekil 1’de görüleceği üzere kitlesel anlamda göçler 1890’larda başlamış, 1900’lü yılların başlarında artarak devam etmiş ve Birinci Dünya Savaşının başladığı 1914 yılında zirveye ulaşmıştır. Yine grafiğin ifade ettiği gibi, savaşın başlaması ile göçler inkıtaaya uğramış ve 1920’ye gelindiğinde neredeyse durma noktasına gelmiştir.

Şekil1:

Kaynak: Willcox, Walter F. and Imre Ferenczi. International Migrations. New York:

International Bureau of Economic Research, 1929.

etmekte…” BOA, A.MTZ.CL, 1_37, 149, “Lübnan ahalisinden birçoğu esbab-ı maişetlerini harici Cebel’de aramağa mecbur olmalarına binaen ba’zıları Amerika’ya gitmeğe…”

11 Deseret Evening News, December 03, 1890, The Sun., December 02, 1890, 9.

12 Staunton Spectator, January 11, 1888., Los Angeles Daily Herald, May 21, 1888, 8.

13 Pittsburgh Dispatch, December 16, 1890, 1.

(5)

Kazım BAYCAR

107

Volume 10 Issue 7 October

2018

Yine Amerikan göç komisyonunun istatistikleri Osmanlıların Amerikan topraklarında hetorojen bir biçimde dağıldıklarını göstermektedir. Bir başka ifadeyle Osmanlı Suriyelileri tek bir bölge ve eyalete yerleşmemiş, farklı eyaletlere dağılmışlardır. Söz konusu kaynakta yer alan mikro-veri setinin sunduğu bilgilere göre New York Eyaleti, toplam Osmanlı muhacirlerinin %32.28 misafir ederek en fazla Suriyeli göçmenin yerleştiği eyalet olarak karşımıza çıkmaktadır. New York’u 15.20 ile Massachusetts ve % 12.86 ile Pennsylvania takip etti. Bu eyaletleri sırasıyla ve farklı yüzdelerle Ohio, Indiana, ve Connecticut eyaletleri takip etmektedir. Amerika’ya gelen Osmanlı muhacirlerinin yaklaşık %60 kadarı ülkenin Atlantik kıyılarında yer alan sanayi kentlerine yerleşmişlerdir.14 Osmanlıların diğer Avrupa milletlerinden göçmenler gibi tarımsal alanlara yerleşmeyi niçin tercih etmedikleri, göç etme maksatlarıyla ve (makalenin üçüncü bölümünde detaylıca değinileceği üzere) geçimlerini çerçilik üzerinden temin etmeleri ile ilişkilendirilebilir.

Eğitim ve Dil:

Amerika Birleşik Devletleri’ne ayak basan Osmanlı Suriyelilerinin eğitim konusundaki önceliklerinin İngilizce öğrenmek olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim İngilizce bilmek, geldikleri yeni ülkede yaşamlarını sürdürebilmenin gerek koşuluydu. Dönemin resmi göçmen kayıtlarına göre Amerika’da bulunan on beş yaşını geçkin Osmanlı Suriyelilerinin %54’ü İngilizce yazma ya da okuma becerisine sahip değildi. Bu oran Fransız, İspanyol, İrlandalı, Alman göçmenleri ile karşılaştırıldığında bir hayli yüksek görünmektedir. Ancak bu noktada %68’lik orana sahip Portekiz göçmenleri ile %54.2’lik oranla Güney İtalyanlar dikkate alındığında eğitimde Osmanlıların en düşük profilli göçmen grubu olmadığı da anlaşılmaktadır.15

Okullaşma oranı dikkate alındığında resmi istatistiklerin ortaya sunduğu veriler nispeten daha iç açıcı niteliktedir. Buna göre New York’ta mukim Osmanlı Suriyesi’nden gelen ailelerin okul çağı olarak tanımlanan 6-14 yaş arası çocuklarının %74.7’si okula kaydolmuş olarak gözükmektedir. Osmanlı’dan Amerika’ya göç eden ilk kuşak göçmenlerin düşük eğitim seviyelerine sahip kişilerden oluştuğu düşünüldüğünde, yeni gelen kuşağın eğitim iştahı bu bağlamda anlamlı durmaktadır.

Okul çeşitliliği açısından bakıldığında bu dönemde Amerika’daki Osmanlı kökenli Suriyeli öğrencilerin %45.5’inin standart Amerikan eğitimi verilen klasik okullara kaydedildiği görülmektedir. Öte yandan söz konusu çocukların 20.1’i Katolik okullarına, 14.7’si Protestan okullarına devam etmekteydi. Velilerin çocuklarını dini okullardan ziyade seküler okullara göndermeleri, kendilerinin ev sahibi topluma uyum sağlamak konusundaki istekliliklerine bağlanabilir. Eğitim konusunda dikkat çekici bir diğer nokta da, öğrencilerin

%8.2 sinin gece okullarını tercih etmiş olmalarıdır ki bu durum söz konusu öğrencilerin gündüz vakitleri çalıştıklarına işaret etmektedir. 16 Geri kalan ve %11.5’e denk düşen sayıdaki çocukların evde eğitim aldıkları söz konusu istatistiklerde “home-schooled” (evde eğitim) olarak yer almalarından anlaşılmaktadır.17

14 Kaynak: Dillingham, William P, and William S. Bennet. Abstracts of Reports of the Immigration Commission:

With Conclusions and Recommendations and Views of the Minority, volume:2, Washington: Government. Print.

Off, 1911, 108-109

15 Immigration Comission.., vol.4 Table XV

16 Lucius Miller, Our Syrian Population: A Study of the Syrian Communities of Greater New York, Reprint. (San Francisco: R&E Research Associates, 1969), 10.

17 Ibid., 33. Ayrıca bakınız Edith M. Stein, Some Near Eastern ..., 74.

(6)

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

108

Volume 10 Issue 7 October

2018

Dini Mensubiyet:

1911 senesinde Greater New York bölgesinde gerçekleştirilen bir saha çalışması dini mensubiyet bağlamında Amerika’daki Suriyelilerin baskın bir bölümünün Katolik olduğu göstermektedir. Osmanlı’nın özellikle Lübnan bölgesinden göç eden muhacirlerin önemli bir kısmının Maruni asıllı olduğu dikkate alındığında verilerde gözlemlenen Katolik kategorisinin ağırlığı anlam taşımaktadır. Nitekim Marunilik en genel biçimiyle Doğu Katolisizmi olarak tanımlanmakta ve inanç esasları olarak Katolikliğe yakın görülmektedir. Öte yandan Osmanlı belgelerinde yer alan ve Amerika’ya göç eden bir kısım muhacirlerin Katolik mezhebine meylettiklerine dair bilgiler de bu bağlamda destekleyici mahiyettedir..18

Tablo1 1: Greater New York’ta yaşayan Osmanlı Suriyelilerinin Dini Aidiyet Dağılımı 1911 (Aile ve Birey Sayıları ile ifade edilmektedir.)

Manhattan South Ferry

South Brooklyn

Aile Birey Aile Birey Aile Birey

Katolik 184 700 56 217 16 82

Maronit 136 500 47 182 14 58

Rum Ortodox 105 385 38 148 6 32

Protestan 25 68 20 78 7 24

Dürzi ve Müslüman 3 5

Musevi 1

Metavili 2

Toplam 453 1661 161 625 43 196

Kaynak: Lucius Miller, Our Syrian Population: A Study of the Syrian Communities of Greater New York, Reprint. (San Francisco: R&E Research Associates, 1969), 11.

Söz konusu sayımda Müslümanların görece az sayıda kalması dikkat çekicidir. Bu durum Müslümanların fazla rağbet göstermediği mekanda saha çalışmasının gerçekleştirilmiş olmasına bağlanabilir. Nitekim Amerikan resmi istatistik kayıtlarına göre bütün Suriyeli muhacirler arasında Müslümanların oranı yüzde 5 dolaylarındadır.19

Mesleki Tercihler:

Çerçilik (seyyar satıcılık) Amerika Birleşik Devletleri’ne ve diğer Latin Amerika ülkelerine göç eden Osmanlı Suriyelerinin en fazla rağbet gösterdikleri, hayatlarını kazandıkları ve kendilerine meslek edindikleri uğraştı. Esasen sokak satıcılığı başta İtalyanlar olmak üzere Amerika’daki diğer göçmen grupları tarafından da icra ediliyordu20. Nitekim Amerikan dilinde göçmen seyyar satıcılığı ifade eden “padrones” kelimesi İtalyanları işaret etmekteydi. Yine de Amerikan basının diğer göçmen gruplarına kıyasla kendi sayfalarında

18 Konu ile ilgili dökümanlar: BOA, HR.SYS. 54_1, 22.1.1896 “bazıları Amerika’ya hin-i mevasılatlarında Hıristiyan isimlerini takmaktadırlar.” Ayrıca, BOA, A.MTZ.CL, 1306-1328, 13 Memalik-i ecnebiyeye giden Lübnanlıların harekat-ı nabecalarına dair muharrerat sabıkan acizaname dahil olmak üzere para kazanmak maksadıyla Müslüman olduklarını iddia eden Lübnanlı üç Hıristiyanın Ternil’de Katolik mezhebine kabul edildiklerini…

19 Leland J. Gordon, American Relations with Turkey…,322.

20 The Weekly Messenger., February 23, 1907, 1. Gazetenin haberinde mesele şu şekilde aktarılmaktadır;

Kendilerine Suriyeliler sorulduğunda insanların pek çoğunun verdiği cevap “Yahudi çerçiler” oluyor. Bazı Amerikalılar onları “laternalı İtalyan ya da İspanyol” olarak görüyor. İngilizlere göre onlar şüphesiz birer “çingene”

iken İskoçlar onları “hırsızlık peşinde koşanlar” olarak algılıyor.

The Pacific Commercial Advertiser, July 27, 1903, 3.

(7)

Kazım BAYCAR

109

Volume 10 Issue 7 October

2018

Suriyeli göçmenlere daha fazla dikkat çektiği de görülmektedir.Öyle ki bir kısım bölgelerde çerçilik (İngilizce: peddling, hawking İspanyolca: comercio ambulante) Yeni Dünya’ya göç eden Osmanlı Suriyelileri ile özdeşleşmiştir. 21

Amerika’da seyyar satıcılığın yanı sıra bir kısım farklı uğraşlarla hayatını kazanan Osmanlılar da mevcuttu. Yine Amerikan gazetelerinden edindiğimiz bilgilere göre bunlardan bir kısmı Birleşik Devletlerin o dönem önem verdiği demiryolları yapımında çalışmakta22, bir diğer kısmı da maden ocakları, fabrikalar ve değirmenlerde vasıflı ya da vasıfsız olarak iş görmektelerdi. 23 Hatta kimi kaynaklar New York’ta kimono üretimi işine giren ve kısa zamanda iş ve fabrika sahibi olan başarılı Suriyeli girişimcilerden bahsetmekteydi.24

Ancak Amerika’ya göç eden diğer Avrupalı göçmen milletin aksine Osmanlı Suriyelileri arasında tarımda çalışmaya ve ekip biçmek suretiyle yeni ülkede hayatlarını idame ettirme fikrine karşı ciddi bir direnç söz konusuydu. Bunun sebebi hiç şüphesiz Amerika’ya geliş amaçları ile doğrudan ilintiliydi. Osmanlı göçmenleri kısa zamanda kazanabilecekleri en yüksek miktardaki parayı elde edip ülkelerine geri dönmeyi amaçladıklarından Amerika’ya temelli yerleşmelerini gerektirecek tarımda istihdamı tercih etmemişler ve hatta buna yönelik teşvik ve yönlendirmelere karşı direniş göstermişlerdir. Onların gözünde kısa zamanda sahip oldukları ürünleri nakde dönüştürme imkanı sağlayan çerçilik bu açıdan daha cazip görünmekteydi.

Seyyar satıcılık, başlı başına bir mesleki tercih olmanın ötesinde, büyük bir riskle Amerika Birleşik Devletlerine gelen genç Suriyeli göçmenlerin yeni ülkede ayakta kalmalarını sağlayan ve kendilerine iyi kötü bir hayat tarzı sunan Suriye cemiyetinin bir halkası olma imkanını veriyordu. Bu cemiyet halkası, Amerika’ya ilk gelen ve zamanla belirli ölçüde maddi varlığa kavuşmuş Suriyeli Arap zenginler ile ülkeye yeni giriş yapmış genç göçmenler arasında oluşan ilişki biçimine dayanmaktaydı.

Buna göre ABD’ye ilk göç eden Osmanlılar, öncü muhacir olmalarının getirisi ile bir süre çalışıp, belli ölçüde para elde ettikten sonra büyük şehirlerin işlek bölgelerinde dükkanlar açmak sureti ile kendilerine has bir hayat oluşturmuşlardı. Bir süre sonra işleri yürütmekte güçlük çeken bu kişiler (ki genelde kendilerine mümeyyin denilirdi), kendilerine yardımcı olmaları için Suriye’deki köylerinden akrabaları olan gençleri (ibn’u-l beled denilirdi) Amerika’ya davet ederlerdir. Mümeyyinler davet ettikleri bu gençleri Amerika’ya ayak basar basmaz karşılar onlara kalacak yer ve yiyecek temin ederlerdi. Buna karşılık gençlerden dükkanda bulunan malları sokaklara çıkıp pazarlamaları istenirdi. Suriyeli gençlerin sokakta pazarladıkları mallar genellikle yükte hafif bahada ağır nitelikte olan ipek kumaşlar, süslemeli nakışlar, kilim, kurutulmuş meyve, İsa ikonları gibi oriental hava içeren ürünlerden oluşmaktaydı..25 Nitekim bu ürünlerin bir kısmı gemiler vasıtasıyla Suriye, Lübnan ve İstanbul’dan getirtilir, Amerikan milletinin ilgi ve merakına sunulurdu.26

Amerika’da Osmanlı Suriyelilerinin yaşamla bağını oluşturan çerçilik ev sahibi topluma uyumu zorlaştıran bir etki göstermiştir. Bununla birlikte bu meslek, Yeni Kıta’ya ayak basan Suriyeli gençlerin, bir yabancı olarak karşılaşabilecekleri taumatik durumların da önüne geçmede belli ölçüde bir rol oynamıştır. Zira pek çok diğer göçmen gruplarının aksine

21 Red River Prospector, June 12, 1902, 3.

22 The Sun., April 22, 1894, 5.

23 Syrians in the US, Literary Digest, May,3 1917 61:43 cited in Edith M. Stein, Some Near Eastern … 73.

24 Edith M. Stein, Some Near Eastern …,73’ten iktibas, American Review of Reviews, Nov, 1916, 54:333–4

“Syrians and Arabians in America”

25 The Sun., December 23, 1890, 3 ve The Pacific Commercial Advertiser., July 27, 1903, 3.

26 New-York Tribune., October 02, 1892 ve The Sun., April 22, 1894, 5.

(8)

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

110

Volume 10 Issue 7 October

2018

Suriyeli Osmanlılar Amerika’ya vardıklarında bir sefalet ya da trajedi ile karşılaşmamış, kötü koşullar altında dahi olsa kendilerini ayakta tutacak iaşeyi ülkeye varır varmaz edinmişlerdir.

Keza dönemin Birleşik Devletler Göçmen Komisyonunun verilerine göre 1908 ve 1909 yıllarında Amerika’ya giriş yapan Suriyeli Osmanlıların %95’i hiçbir devlete himayesine ihtiyaç duymamaktaydılar..27

Dönemin Amerikan basını dikkate alınarak bu ülkedeki Osmanlı Suriyelilerinin oluşturdukları çerçilik yapılanması irdelendiğinde bunun sadece bir erkek mesleği olarak kurgulanmadığı, aile reisleri tarafından mesleğin icrası için kadınların ve hatta imkan dahilinde çocukların da yönlendirildiği ortaya çıkmaktadır. Nitekim sokaklarda seyyar satıcılık yapan Osmanlıların üçte biri kadınlardan oluşmaktaydı.28 Mevcut durumun ilginç bir örneği The Scranton Tribune gazetesinin 4 Aralık 1894 tarihli sayısında yer almaktaydı. Habere göre Asaf Gobreen ve Selma Gobreen adında Suriyeli bir karı koca kendi ülkelerinden getirdikleri süslemeli nakışları seyyar satıcılık yaparak pazarlamak suretiyle “binlerce dolar” gelir temin etmişlerdi. Ancak güvenlik güçlerinin takibatı sonucu bu kişilerin söz konusu lüks malları ülkeye gümrüksüz olarak geçirdikleri tespit edilmişti. Bunun sonucu olarak Asaf Gobreen hemen yakalanıp tutuklanırken, eşi ancak bir sene sonra Boston’da polis tarafından ele geçirilmişti. 29

II .Osmanlı Suriyelileri ve Amerikan Toplumu

“Suriyeli seyyar satıcı göçmen” profili Amerika Birleşik Devletleri kadar –ve hatta daha da fazla- diğer Latin Amerika ülkelerinin kamuoyunun gündeminde yer alan bir meseleydi.

Özellikle Arjantin’de sokak satıcılığı yapan Suriyeli Osmanlılar hakkında küçük düşürücü ifadeler içeren yayınlar ülkenin basınında yer almakta, politikacıların ve entelektüellerin dilinde bu insanların varlıkları endişe verici bir durum olarak dillendirilmekteydi.30 Ancak Arjantin’in aksine Amerika Birleşik Devletleri medyası bu insanları “kurallara saygılı”,

“idareci”, “genellikle çalışkan” ve “dürüst” kişiler olarak tanımlamakta ve onları bu pozitif özellikleri ile kamuoyuna sunmaktaydı.31

Amerikan basını ayrıca Suriyeli seyyar satıcıların Amerikan toplumu ve politikalarınca pek sevilmeyen “dilenciler” kategorisindeki insanlardan ayrılmasını önermekteydi. Örneğin;

Record Union gazetesi konuyla ilgili haberinde Suriyelilerin hiçbir biçimde dilenci olarak kabul edilemeyeceğini ifade ettikten sonra şu satırlara yer veriyor: “1893 Kıtlığı olarak ifade edilen dönemde, New York’ta bulunan neredeyse bütün göçmen milletinden insanlar devlet yardımlarının peşinde koşarken, hiçbir Suriyeli yardım dilenmek için Yardım Komisyonu’na başvurmadı. 32 Suriyeli Osmanlıların devletten yardım beklemeyen ve kendi kendilerine yeten karakterleri sayesinde olsa gerek, Amerikan basınında kendileri hakkında hamaset içerikli haberlere pek fazla rastlanmamaktadır. Hatta New York’ta iki Suriyeli seyyar satıcının yaralanmayla sonuçlanan kavgası gibi kötü bir mesele, gazetelerde “Suriye Kolonisinde dikkate değer bir olay” gibi olumsuz vurgu yapmayan bir başlıkla yer aldı. 33

27 William P. Dillingham and William S. Bennet, Abstracts of Reports of the Immigration Commission (Washington: Govt. Print. Off, 1911), vol.4 Tablo 38, 59.

28 The Saint Paul globe., March 22, 1903, 21.

29 The Scranton Tribune., December 04, 1894, 1.

30 Güney Amerika’ya göç eden Arapların ev sahibi toplumca küçük düşürülmeleri ile ilgili bakınız; Ignacio Klich and Jeff Lesser, Arab and Jewish Immigrants in Latin America: Images and Realities (London: F. Cass, 1998).

31 The Saint Paul Globe., March 22, 1903, 21.

32 The Record-Union., April 03, 1899, 8.

33 The Evening Herald, December 04, 1894, 1.

(9)

Kazım BAYCAR

111

Volume 10 Issue 7 October

2018

Suriyeli Osmanlıların Amerikan basınında pozitif bir imajla yer alması, bu muhacir grubunun Amerikan toplumsal normlarına adapte olma konusundaki iştiyakına bağlanabilir.

Nitekim bu husus Amerikan basınının ilgili haberlerinde altı çizilerek ifade edilmektedir. Bu haberlerin birinde söz konusu mesele “gündelik hayat ve Amerikan giysileri anlık olarak Suriyelilerce takip ediliyor” şeklinde yer aldı. 34 Bu hususta en tafsilatlı haberleri yapan New York Sun gazetesi şu ilginç karşılaştırmaya yer vermektedir; “Suriyeli göçmenlerin yaşadıkları yerleri ziyaret eden bir New Yorklu, Doğu’ya ait tuhaf adetlerle karşılaşacağı beklentisindedir.

Ancak oraya vardıktan kısa bir süre içinde yanıldığını anlar.” Gazetenin haberine göre “bir Amerikalı için Suriye kolonisinden birisi ile anlaşmak zor değildir, çünkü bu kişiler gerekli dil becerisine sahiptirler.” 35

Dönemin Amerikan gazeteleri Suriyeli göçmenlerin “gerçek bir Amerikalı” olma isteklerini vurgular. Bu haberlerin birinde New York’taki Suriye kolonisinde doktorların, diş hekimlerinin, avukatların ve diğer nitelikli meslek gruplarına ait insanların varlığına dikkat çekilerek, bu kişilerin uzun zamandan beri kendi ihtiyaçlarını kendilerinin karşıladıkları belirtilir. Yine aynı haberde Suriyeli Osmanlıların kendi dükkanları, okulları ve yardım kuruluşları olan, özetle kendi yağında kavrulan bir toplum olduğu ifade edilerek, genel tasvir şu cümle ile noktalanır: “New York’a yeni gelenlerden hiçbiri, genç bir Suriyeli kadar Amerikan toplumuna adapte olmaya hazırlıklı değildir.” 36

Osmanlı Suriyelilerinin temizlik anlayışları Amerikan kamuoyunda dikkate değer takdir konularından birini oluşturmuştur. O dönem Ohio eyaletindeki göçmen yerleşim birimlerindeki sağlık koşullarını inceleyen Sağlık uzmanı James Sell’in raporları bu noktada dikkate değerdir. Sell yaptığı analizde Romanyalı, İtalyan, Macar, Türk ve Arap gibi bir arada yaşayan pek çok diğer göçmen grupların içerisinde Arapların ve Türklerin “ evlerinin nispeten daha düzgün şekillendiğini” ifade etmektedir. Sell raporunda diğer göçmen gruplarına kıyasla Suriyelilerin sahip oldukları evlerin “odalarının daha temiz olduğunu, demirden somyaların bulunduğunu ve duvarların çeşit çeşit resimlerle dolatıldığını”37 ifade etmektedir. Bu raporda Arapların evleri şöyle karakterize edilir; “Suriyeliler genelde kendi cemiyetlerinden birinin sahip olduğu büyük ahşap evlerde topluca ikamet ederler. Bu komünitedeki aileler son derece temiz ve iyi görünümlü ve hatta lüks sayılabilecek beş ila altı odalı apartmanlarda ya da kendilerine ait ya da kiraladıkları müstakil evlerde yaşarlar.38

Yine bir başka gazetecinin gözlemlerine göre Suriyeliler genellikle “sakin, sessiz ve nadiren gürültü çıkartan”, başkalarına ihtiyaç duymayan, kendi içlerinde kapalı devre yaşayan ve ihtiyaçlarını kendi içlerinden temin eden bir nevi komünisttik yapıya sahipti. Bu yapı içinde başı dara düşen herhangi bir Suriyeli ailenin yardımına bir başka Suriyeli aile koşuyordu.39 Bu “kanaatkar ve çalışkan insanlar kendilerini çalıştıran patronlarının sözünden dışarı çıkmıyorlardı. Herhangi bir anlaşmazlık çıkması durunda mahkemeye gitmekten içtinap ediyor, lider olarak kabul ettikleri kişilerin haklarında verecekleri kararı bağlayıcı kabul ediyor ve nihayetinde bu karara boyun eğiyorlardı.”40

Anlaşılan Osmanlı göçmeni Suriyelilerce kurulan pek çok dernek, eğitim ve yardım kuruluşları ve kiliseler Amerika’daki Suriyelilerin ihtiyaçlarını gözetmiştir.41 Kendisi de

34 Fort Worth Gazette, August 12, 1894, 11.

35 The Sun., April 22, 1894, 2, 5.

36 The Sun., April 22, 1894, 2, 5.

37 The Stark County Democrat., June 13, 1902, 1.

38 The Saint Paul Globe., March 22, 1903, 21.

39 The Saint Paul Globe., March 22, 1903, 21.

40 The Sun., December 23, 1890, 3.

41 Fort Worth Gazette., August 12, 1894, 11.

(10)

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

112

Volume 10 Issue 7 October

2018

Suriyeli bir göçmen olan New York Üniversitesi Tıp Okulu Katibi Ameen Haddad’ın kurduğu New York Suriye Derneği (The Syrian Society of New York) bu yapılanmalar içerisinde akla gelen ilk örneklerden birini teşkil etmektedir. Dernek Mayıs 1892’de gündüzleri çalışan çocuklar için bir gece okulu kurmuş ve 32 öğrenciye ücretsiz eğitim vermeye başlamıştı. 42

Eğitim ve yardımlaşmanın dışında politik saiklerle kurulan New York’s Syrian National Society, The New Syria National League, The Syrian American Club of Boston, gibi bir kısım dernekler de mevcuttu.. Özellikle ismi zikredilen bu üç dernek Suriye’de Arap bağımsızlık hareketlerini savunmakta ve kendi deyimleri ile sözde “Türk Sultanının tiranlığına” karşı mücadele ettiklerini ilan etmektelerdi. 43

Öte yandan, Suriye cemiyetinin mensuplarınca yayınlanan mecmualar toplumsal yaşama Suriyelilerin intibaklarını sağlamak adına önemli bir işlev görüyorlardı.44 Bunların içerisinde en çok okunan “Kevkeb-i Amerika” (Amerika Yıldızı) gazetesinin hikayesi bu minvalde yayınların işlevlerini özetler niteliktedir. Üçü Arapça ve bir sayfası İngilizce basılan dört sayfalık bu gazete Amerika’ya ilk yerleşenlerden biri olduğu iddia edilen Doktor Joseph A.

Arbeely’nin iki oğlu A.J. Arbeely ve Nageep Arbeely tarafından neşredilmekteydi.

Joseph Arbeely Suriye’de Rum Ortodoks kilisesinin bünyesindeki Patriarchal Syrian College mektebinin müdürüydü. Cornelius Van Dyck Eski Ahiti Arapça’ya çevirdiği sırada kendisine asistanlık yapmış ve tercümeyi tashih etmiştir. Oğlu A. J. Arbeely, (gazetenin editörü) Beyrut’ta Presbyterian mektebinde ilk eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’daki Mekteb-i Sultani’de yükseköğrenim görmüştür. Kardeşi ve yardımcısı Nageeb J. Arbeely, Marysville University üniversitesinde tahsilini tamamlamış ve ABD’nin Kudüs konsolosu vazifesini üstlenmişti.

Kevkeb-i Amerika mecmuasının kopyaları dünyanın çeşitli ülkelerine gönderilmekteydi.

Gazetenin Sultan Abdülhamit için hazırlanan özel bir kopyası da Yıldız sarayına gönderilmekteydi. The New York Tribune gazetesi Kevkeb’in sirkülasyonunu şu şekilde tasvir etmektedir; “ Gazete, Suriyeli tüccar ve yolcuların bulundukları hemen her yere ulaşıyordu.

Gazeteyi eline alan biri haberleri sesli olarak okuyordu ki etrafında bulunan eğitimi düşük insanlar da istifade edebilsindi. Okumayı bitirdikten sonra gazete bir sonraki gruptan kişilerin okuması için tekrar yerine konuyordu.” 45

Osmanlı Suriyelilerinin Amerikan toplumunca sıcak karşılanmasının bir nedeni bu muhacir kitlesinde fazla sayıda Hıristiyanın bulunması idi. Zira Amerikalıların gözünde o güne kadar hiç görmedikleri “Doğulu Hristiyanlar” sempati kadar, merak da uyandırmaktaydı.

“Doğu’dan gelenler” söz konusu olduğunda akıllarına ilk gelen göçmen grubu olan Çinlilerin aksine Amerika’daki Araplar Şükran Gününü kutlamakta ve İsa adına ibadet etmekteydiler. 46

Belki de bu özellikleri nedeniyle Lübnanlı Maruni Patriği Marron Farah’ın Şikago’ya yaptığı ziyaret kamu oyunda büyük ilgi uyandırmıştı. Patriğin Amerikalıların dikkatini cezbeden özelliği; bir Katolik olarak Amerika’da yaptığı ayini Latince değil kendi anadili olan Arapça yönetmesiydi.47

Evening World gazetesinin 27 Aralık 1893 tarihli nüshasında yer alan bir olay Hıristiyan Suriyelilere Amerikalıların gösterdikleri teveccühün boyutunu ve bunun nasıl istismar

42 New-York Tribune., October 02, 1892.

43 Edith M. Stein, Some Near Eastern …,75.

44 BOA, YPRK AZJ, 13_68, tarihsiz.

45 New-York Tribune., October 02, 1892.

46 Omaha Daily Bee., November 22, 1903, 15.

47 Pittsburg Dispatch., March 17, 1891, 8.

(11)

Kazım BAYCAR

113

Volume 10 Issue 7 October

2018

edilebildiğini göstermesi açısından dikkat çekicidir. “Düzmece Teoloji Öğrencisi Papazı Fena Dolandırdı” başlığını taşıyan habere göre Howatt adına Beyrutlu Hristiyan Suriyeli bir genç Amerika’da Hıristiyan ilahiyatı eğitimi almak için Şam Piskoposundan aldığı bir referans mektubunu Connecticut’ta bulunan Episcopal Kilisesi rahibine götürür. Howat papaza ilahiyat eğitimi almasına olanak verecek iaşeyi elde edebilmek için seyyar satıcılık yapmak istediğini ifade eder ve rahipten ürünlerini zengin Hristiyanlara satmasını sağlayacak bir referans mektubu yazmasını ister. Gencin durumundan etkilenen papaz derhal bir mektup kaleme alır ve gence verir. Howatt mektubu zengin Hristiyanlara göstererek ürünlerini satar, sattıkça büyük paralar kazanır ve kazandıkça da din eğitimi almak fikrinden vazgeçer. Bununla da kalmaz, aynı mektuptan onlarca kopya çıkartır, çıkarttıklarını diğer Suriyeli seyyar satıcılara satarak kendisine servet yapar. Gazete haberini sonlandırırken okuyucularını şu şekilde uyarır;

“…sizler de elinde Papaz’ın referans mektubu ile elindekileri pazarlamaya çalışan bir Arap seyyar satıcı görürseniz sakın kanmayınız. Gördüğünüz adam gibisinden onlarcası var.”48

Amerikan basınında yer alan pozitif Arap göçmen imajının yanında nadiren de olsa Suriyeli Osmanlılar hakkında olumsuz içerikli haberler de mevcuttu. Bu yayınlar ekseriyetle Suriyelilerin bulaşıcı hastalık taşımaları49 ve Meksika üzerinden yasa dışı yollarla Amerika’ya geldikleri haberleri etrafında şekilleniyordu. 50 Bu noktada her iki konunun sadece Osmanlı- Suriyelileri için geçerli olmadığı gerçeğini dikkate almak gerekmektedir. Özellikle ülkeye kaçak girişler konusunda eldeki veriler Osmanlı Suriyelileri diğer göçmen gruplara kıyasla daha az problemli olarak göstermektedir. Amerikan Göçmen kayıtlarına göre ülkeye giriş yapan Osmanlı Suriyelilerinin %26’sı kaçak giriş yaptıkları gerekçesi ile sınır dışı edilirken bu oran İspanyollarda %35, Ruslarda %42, İtalyanlarda %55 olarak tezahür etmektedir.

III. Amerikan Devleti ve Osmanlı Suriyelileri

Amerikan kamuoyunda Suriyeli Osmanlılara yönelik olumlu yaklaşım büyük ölçüde devletin yöneticileri tarafından da paylaşılmaktaydı. New York Tribune gazetesinde yer alan bir haber bu genel durumu özetler mahiyettedir. Haber dönemin başkanı Theodore Roosevelt’in bir fotoğrafını paylaşır. Fotoğrafta başkan iki Suriyeli çocuğun elini tutarak yanlarındaki anneleri ile objektiflere poz vermektedir. Haberin içeriğinde ise şu bilgilere yer verilmektedir. “İki çocuğu ile birlikte Amerika’ya giriş yapmak isteyen bir annenin girişine izin verilmiş ancak iki çocuğuna izin verilmeyerek, çocukların geldikleri yere gönderilmesi kararı alınmıştır. Durumu öğrenen başkan ve Massachusetts senatörü George Frisbie Hoar duruma el koymuş ve gerekli görüşmeleri yaparak çocukları kurtarmışlardır.”51

Amerikan yöneticilerinin gözünde Suriyelilerin olumsuz bir imajla anılmamalarının nedeni, bu göçmen grubunun geldikleri ülkenin kanunlarına bağlılık göstermeleri ile açıklanabilir. Amerikan gazetecilerin gözlemleri bu genel görüntüyü doğrular niteliktedir.

Bunlardan bir tanesi Suriyelileri şu şekilde tasvir etmektedir; “cemiyet mensuplarının büyük bir bölümü Amerikan hayat tarzını öğrenmekte ve özümsemekte iştiyak sahibidirler ve bu kişiler kanunların kendilerine müsaade ettiği en kısa zamanda vatandaşlık almak için can atıyorlar.”52

Osmanlı Suriyelilerinin Amerikan vatandaşlığına olan arzusu vatandaşlık istatistiklerinde de kendisini göstermektedir. Zira 1903 yılına ait resmi raporlar Amerika’daki Suriyelilerin

48 The Evening World., December 27, 1893, 6.

49 Bu ve benzeri durumların örneklerini içeren haberler için bakınız: Sun., April 20, 1891 and The Brownsville Daily Herald., March 28, 1905, 1 ve The Bemidji Daily Pioneer., October 25, 1905.

50 The Minneapolis Journal, December 16, 1904, 6; Evening Star, September 06, 1906, 10.

51 New-York Tribune, December 07, 1902, 28.

52 New-York Tribune, October 02, 1892.

(12)

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

114

Volume 10 Issue 7 October

2018

üçte birinden fazlasının vatandaşlığa kabul için gereken şartları sağladıklarını göstermektedir.

53 Miller’in New York için yaptığı saha çalışmasından da çıkan sonuç göçmenlerin ikinci neslinin tam bir vatansever Amerikalı olacağı öngörüsünü içermekteydi. 54 Amerika’daki Suriye topluluğunun önde gelenlerince İngilizceyi öğrenmeye ve vatandaşlığa kabul edilme şartlarına yönelik yazmış oldukları tanıtıcı kitapların da bu sürecin ivmelenmesinde önemli katkıları olduğu görülmektedir.55

Uzun yıllar Amerikan kamu otoritelerinin Suriyelilere bakışı yukarıda tafsilatıyla ifade edildiği biçimde göçmenlerden beklentileri karşılamaları bakımından olumlu şekil almıştı.

Ancak 1909 yılında Amerikan hükümetinin şekillendirdiği yeni göçmen politikaları meseleyi farklı bir çehreye büründürdü. Bu tarihte yayınlanan bir kanunla hükümet, Avrupalı-beyaz ırktan olmayan (başta Çinliler olmak üzere) pek çok ülkeden göçmenlere giriş sınırlaması getirdi. Bu bağlamda Suriyelilerin nasıl bir etnik kompozisyona sahip olduklarına dair tartışmalar, bu göçmen grubuna karşı devlet duruşunu belirlemede etkili olmuştur. 56

Esasen, kitlesel göç hareketlerinin başladığı 19. yüzyılın başından beri Amerika Birleşik Devletleri hükümetlerinin izlediği temel politika, gelen kişilerin beyaz ırktan olmaları yönünde şekilleniyordu. O dönemin anlam dünyasında beyaz adamın üstün ve becerikli olduğu, toplumsal yaşama ancak beyazların gerçek anlamda katkıda bulunabileceği komsunda yaygın bir inanç söz konusuydu ki, bu inanç çoğu zaman bilimsel zeminde de kendine yer buluyordu.

Böylesi bir fikrin hakim olduğu bir dünyada, nüfus ithal eden Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülkenin etnik tercihlerini de söz konusu egemen fikirlere göre şekillendiriyordu.

1909 yılına kadar Amerikan basınında Suriyelilerin Amerikan yerlisi olduklarına dair haberler ve bunun üzerine yapılan bilimsel çalışmalara yer verilmekteydi. 57 Ülkenin göçle ilgili otoriteleri de göç sınıflamalarında Suriyelileri istemeyen milletler kategorisinde saymıyor,58 Avrupalı göçmenlerle aynı kategoride değerlendiriyorlardı. Ancak bu tarih itibarı ile Suriyelilerin arzu edilen beyaz ırka mensup olup olmadıkları ciddi bir biçimde tartışılmaya başlandı.59 Tartışmaları tetikleyen Amerikan hükümetinin yeni millet sınıflamasında Suriyelileri Asyalılar kategorisinde değerlendirip, istenmeyen milletler arasına katması oldu.

Yeni sınıflamaya giren Suriyelilerin vatandaşlık alma şansları kısıtlanıyor, yerel seçimlerde oy kullanma hakları tamamen ortadan kalkıyordu. 60

Suriyelilerin beyaz olup olmadıklarına hakkındaki tartışmalar Amerikan basınında da yer buldu. East Oregonian gazetesi 15 Kasım 1909 tarihli nüshasında “Beyaz Adam Kimdir?

Sorunu” başlığıyla meseleye parmak bastı. Gazete hükümetin yeni düzenlemesini “tutarsız garabetler” içerdiğini ifade etmekte ve bir taraftan beyaz deriye sahip Amerika doğumluların

53 The Sun., November 22, 1903, 3.

54 Lucius H. Miller, Our Syrian Population: A Study of the Syrian Communities of Greater New York (San Francisco: R and E Research Associates,1969), 39.

55 Bu noktada Osmanlı Suriyelilerinin İngilizceyi öğrenmesi için Dr. Abraham Breely’ın yazdığı A Valuable Present to Learn the English Language ile vatandaşlık için Dr. K. Kalayaat’in yazdığı How to Become a Naturalised Citizen kitabı dikkat çekicidir.

56 Osmanlı Suriyelilerinin etnik kompozisyonları hakkındaki tartışmalar için bakınız; Sarah Gualtieri, Between Arab and White: Race and Ethnicity in the Early Syrian-American Diaspora (CA: University of California Press, 2009).

57 The Wichita Daily Eagle, January 16, 1896, 4.

58 The Brownsville Daily Herald, September 08, 1906, 1.

59 Suriyelilerin ırksal sınıflandırılmaları üzerine genel bir değerlendirme için bakınız, Swati Rana, The Production of Nativity in Early Syrian Immigrant Literature (North Carolina: Duke University Press, 2011), 17.’den iktibas appendix A, Ian Haney López, White by Law: The Legal Construction of Race, (New York: New York Univ. Press, 2006).

60 Los Angeles Herald, October 21, 1909, 8.

(13)

Kazım BAYCAR

115

Volume 10 Issue 7 October

2018

vatandaşlığa kabul edilmezken, siyah saçlı ve esmer derili Asyalıların ve İspanyolların vatandaşlığa alınmaları çelişkisine dikkat çekmektedir. 61

Amerikan hükümetinin yeni millet sınıflaması ülkedeki Osmanlı Suriyelileri arasında ciddi bir tepkiye neden oldu. Suriye cemiyetinin entelektüelleri beyaz olmadıkları iddialarına karşı, tarih ve lengüistik disiplinlerini kullanmak suretiyle etnik kökenlerinin Fenikelilere, Mısırlılara, oradan da Greko-Romen tarihe dayandığını öne sürerek cevap verdiler. 62 Yine bu minvalde, Amerikan başkanlarına ve yöneticilerine hitaben gazetelerde konuya ilişkin açık mektuplarla tepkilerini gösterdiler. Bunlardan birinde G.A. Halil adlı bir Suriyeli göçmen hükümetin kendilerini Moğollar ile aynı sınıfta değerlendirmesine gösterdiği tepkiyi cümle ile noktalar: “Suriyeliler Moğol mu dediniz? Evet. Eğer Filipinliler Kafkas-Beyaz ırksa aynen öyle.” 63

Amerika’daki Osmanlı Suriyelilerinin yeni kanuna tepkisi, yayınladıkları bildirilerle sınırlı kalmamış, yargı zeminine de taşınmıştır. Bu bağlamda Suriye Cemiyeti mensupları Anayasa mahkemesine başvurmak üzere bir avukat tutarlar. Büyük uğraşlar neticesinde Cemiyet başarı elde eder ve mahkeme Suriyelilerin vatandaşlığa alınabileceklerine dair karara hükmeder. 64

Elde edilen bu yargı zaferinin hemen ardından Amerikan Göçmen Komisyonunun resmi kayıtlarında Suriyelilerin yer aldığı millet kategorisinde değişiklikler yapılır ve Avrupa göçlerini işaret eden tablo ve kayıtlarda parantez içinde including Syrians (Suriyeliler dahil) ifadesine yer verilir. Neticede Suriyeliler Amerikan göçmen komisyonunun onay verdiği göçmen grupları içerisinde yer alarak İtalyanlar, Türkler, Ruslar ve Yahudilerin de aralarında bulunduğu “Yeni Göçmenler” sınıfına dahil olurlar.65

IV. Bab-i Ali’nin Gözünde Amerika’daki Suriyeli Osmanlılar

Amerika’da bulunan Suriyeli Osmanlılar sadece Amerikan siyasetinden değil, toplumsal anlamda çalkantılı bir sürecin içinde bulunan Osmanlı’nın güncel siyasetinden de etkilenmekteydi. Geleneksel Osmanlı siyaseti Devlet-i Aliyye’nin dış göç vermesini, orduya ve tarımsal üretime fayda sağlayacak işgücünün kaybı olarak değerlendirdiği için olumlu yaklaşmazdı ve belirli hukuki araçlar ile göçleri engellemeye çalışırdı. Bu dönemde de imparatorluğun göçlere karşı negatif tutumu resmi yazışmalara yansımış, Bab-ı Ali ile Halep, Şam Vilayetleri ve Cebel-i Lübnan mutasarrıflığı arasında geçen tahrirat trafiğinde göçlerin önlenmesi emredilmiştir.66

Osmanlının göçlerden geleneksel olarak kaygı duyduğu ziraat ve ordu için insan kaybı gerekçelerine ek olarak, Amerika’ya göçler sürecinde farklı endişe noktaları da meydana gelmiştir. Osmanlı’nın Amerika’daki konsolosları gönderdikleri raporlarda, bu ülkeye gelen Osmanlı vatandaşlarının bir kısmının imparatorluk aleyhine siyasi faaliyetlerde bulunduklarını

61 East Oregonian: E.O., November 15, 1909, Evening Edition, 7.

62 East Oregonian : E.O., November 16, 1909, Evening Edition, 4.

63 New-York Tribune, December 20, 1909.

64 Bismarck Daily Tribune, December 26, 1909, the same news also in Los Angeles Herald, December 26, 1909,11;

Omaha Daily Bee, December 26, 1909.

65 William P. Dillingham and William S. Bennet, Abstracts of Reports of the Immigration Commission (Washington: Govt. Print. Off, 1911), vol. 4, 22. Bu kayıtlarda Suriyeliler kategorisi bir dipnot ile şu şekilde tanımlanmaktadır: “Neredeyse bütün Suriyeliler ve Türklerin önemli bir kısmı Türkiye’nin Asya topraklarından gelmiştir. Ancak bu gruptaki insanların Avrupa’daki Türkiye ile olan bağlantıları dikkate alınarak kendilerine Avrupa’dan gelen Yeni Göçmenler sınıfında yer verilmiştir.”

66 Bu emirleri içeren belgelerden bir tanesi; BOA, DH.MKT, 1976_2, 27.Z.1309, 23.07.1892.

(14)

Amerika’ya Göç Eden Osmanlı Suriyelileri ve Yeni Topluma Entegrasyon Süreçleri, 1870-1914

116

Volume 10 Issue 7 October

2018

belirterek, göç sürecinin durdurulması için gereken önlemlerin alınması gerektiğini ifade etmişlerdir..67

Söz konusu yazışmalara göre, yayınladıkları neşriyatlarla Amerika’da Anti Osmanlı propagandasını yürüten örgütlerin başında New York Ulusal Suriye Derneği (New York’s Syrian National Society), New York Ulusal Suriye Ligi (The New York Syria National League), ve Boston Suriye-Amerikan Kulübü (Boston’s Syrian American Club) gelmekteydi.

Bu neşriyatlarda ekonomik geri kalmışlığın sebebi Osmanlı hakimiyetine bağlanmakta ve Suriye’nin siyasi bağımsızlığı fikri çözüm olarak sunulmaktaydı.68 Bab-ı Ali sıklıkla Amerika’dan gönderilen ve “muzırr” (zararlı) olarak tanımladığı bu yayınların imparatorluk sınırları dahiline girişini yasakmış, ve bu yasaklı neşriyatın listesini gümrük yetkililerine göndermiştir. Ayrıca Suriye’deki yerel idarecilere Osmanlı karşıtı bu tip yayınları yapan kişilerin tespit edilmesini ve memleketlerine geri dönmeleri halinde söz konusu şahıslar haklarında işlem yapılmasını içeren emirler gönderiyordu.69

Bununla da kalmayıp, Bab-i Ali Amerika’da bulunan şehbenderliği aracılığı ile zararlı faaliyetler yürüten Kevkep, El İslah ve El Eyyam gibi mecmualarla mücadele etmek amacıyla karşıt propaganda faaliyetlerinin de yürütülmesini ister. 70 Bu maksatla Washington sefiri Ferruh Bey Osmanlı’nın siyasi duruşunu ifade edecek İngilizce bir gazete çıkarmaya niyet etmişse de mali imkansızlıklar nedeniyle bu fikrini hayata geçirememiştir. 71

Bab-ı Ali’yi Amerika’daki vatandaşları konusunda endişelendiren meselelerden bir diğeri, bu insanların seyyar satıcılıkla uğraşmasından dolayı imparatorluğun bu ülkedeki imajının zedelenmesi meselesiydi. İstanbul’daki yöneticiler, Amerika’daki Suriyeli tebaası içinde yollarda dilencilik edenler72, suça bulaşanlar ve diğer muhtelif zararlı faaliyetlerde bulunanların73 imparatorluğun prestijini bozdukları kanaatindeydiler. 74

Gerek imparatorluk aleyhine siyasi faaliyette bulunanlarla mücadele etmek, gerekse de Osmanlının imajını zedeleyen nahoş ve/veya kriminal davranış ve tavır içerisinde bulunanları terbiye etmek maksadıyla 1900’lü yılların başından itibaren Bab-Ali Amerika’da bulunan şehbenderliği ve diğer mümessilleri aracılığı ile bir lobi faaliyeti içerisinde girer. Bu maksatla bir yandan Amerika’daki diplomatik muhataplarına devletin resmi duruşu ve kararlılığı iletilirken, diğer yandan Amerika’da kurulmuş olan Osmanlı sivil toplum kuruluşları ile irtibata geçilerek onların Osmanlı kimliklerini kaybetmemeleri yönünde telkinlerde bulunuldu.75

Bu bağlamda 16 Aralık 1894 tarihli Hariciye Nezareti’ne gönderilen bir yazı dikkat çekicidir. Belgede Harput ahalisinden Naçkiyan isminde bir Ermeninin Müslüman tebaadan bazılarının Amerika’ya göç etmelerine aracılık ettiği, söz konusu ülkeye vardıktan sonra bir fabrikada kendilerine iş bulduğu ve sonrasında bu işçileri Osmanlı aleyhine kışkırttığı belirtilmektedir. Bunun üzerine Nezaret söz konusu bilginin doğruluğunu sorgulamak ve Amerika’daki Osmanlı tebaası Müslümanların genel durumunu hakkında genel bir fikir edinmek maksadıyla Washington’daki baş şehbenderlikten bilgi ister. Gelen cevapta mevcut

67 BOA, Y.PRK. ZB, 23_43, 06.R.1317, 14.08.1899.

68 BOA, Y.PRK.AZJ, 13_68, 29.Z.1305, 06.09.1888; BOA, MV 194_18, 194_18, 08.Z.1332, 20.10.1914; DH.ŞFR 442_98 18.E.133001.10.1914; BEO 4332_324850, 27.S.1333, 14.01.1915.

69 BOA, DH.ID., 63_14, 12.Za.1330, 23.10.1912.

70 BOA, DH.ŞFR.238_56, 03.T.1315, 15.11.1899.

71 BOA, Y.PRK.TKM, 52_19, 29.Z.1326, 22.01.1909.

72 BOA, HR.SYS. 60_14, 1890.06.13.

73 BOA, DH.MKT, 104_23, 22.B.1311 29.01.1894.

74 BOA, DH.MKT, 16_4, nu.5, 29.L.1310, 16.05.1893.

75 BOA, A.MTZ (04), 161_6, 4.L.1325, 10.11.1907.

(15)

Kazım BAYCAR

117

Volume 10 Issue 7 October

2018

Osmanlı vatandaşlarının sayıca az olmasından ve bu kişilerin şehbenderlikçe çok iyi takip edilebilmesinden dolayı ortada kayda değer bir sorun görülmediği ifade edilmiştir. 76

Amerika’daki Osmanlıların kültürel savrulmalarını önlemek devletin hem imajının korunması hem de zararlı faaliyetlerin önlenmesi adına elzem görülmekteydi. Bu bağlamda Amerika’daki Osmanlı diplomatik temsilcileri gönderdikleri raporlarda kültürel dejenerasyona dikkat çekmekte ve bu durumun önlenmesine yönelik önerilerde bulunmaktaydılar. 77 Şehbenderliklerce şikayet edilen en önemli konulardan bir tanesi Amerika’ya gelen Osmanlıların bir süre sonra isimlerini ve hatta kimi zaman dinlerini değiştirmeleri olmuştur.

Göçlerin hız kazandığı ve bu tip problemlerin arttığı bir dönemde göçmen kişilerin Osmanlı aidiyetlerini sağlamlaştırmak ve kültürel bağlarının kopmamasını sağlamak adına, bölgeye Arap lisansına aşina daha fazla Osmanlı temsilcisi gönderilmesi önerilmiştir. 78

Bab-ı Ali’nin Amerika’daki vatandaşları hakkındaki kaygı noktalarından bir diğeri, egemen bir imparatorluk olarak, tebaasının haklarına yabancılara karşı koruması meselesi idi.

Osmanlı arşivlerinde konu içeriği olarak “Amerika’daki Osmanlı tebaasının haklarının savunulması” başlığı taşıyan onlarca belge bulunmaktadır. Bunlara bir örnek olarak Galep Abdullah olayının anatomisi son derece dikkat çekicidir. 6 Temmuz 1891 tarihli bir polis raporunda Galep Abdullah isminde bir Osmanlı vatandaşının Kalifornia Eyaletinde bulunan Mountain Meadows civarında ölü olarak bulunduğu rapor edilir. Raporda kendisinin öldürülmeden önce parasının çalındığı, Amerika’da toplam 229.36 dolar servetinin bulunduğu, cenaze masrafları çıkartıldığında toplam 97.11 dolar kalacağı ifade edilmekteydi. Raporun kalan kısmı cinayetin nasıl işlendiğine dair detayları içerirken son üç sayfa da Osmanlı makamlarıyla yapılan yazışmalara yer vermektedir..79

Bu olay üzerine Osmanlı İmparatorluğu’nun San Fransisko şehbenderi Hariciye Nezareti’ne olayın detaylarını bildirerek Devlet-i Aliyye’nin Suriye tebaasından Galep Abdullah ve arkadaşı Yunus Nadir’in ABD topraklarında Amerikan vatandaşlarınca öldürüldüğünü, olayın üzerinden beş sene geçmesine rağmen Amerikanlı yetkililerin konu ile ilgili üzerlerine düşeni yerine getirmediklerini, soruşturmanın gereği gibi yapılmadığını ve maktulün ailesin için öngörülen tazminat bedelinin ödemediğini ifade etmiştir. Bununla birlikte mezkur olayın münferit bir mesele olmadığını, hemen her ay Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde bu ve benzeri olayların vukuu bulduğu haberlerinin kendisine ulaştığını da eklemiştir.80

Şehbender, söz konusu bilgilendirme raporunda ayrıca, meselenin Amerikan makamlarına diplomatik bir dille Türkiye’deki olaylar örnek gösterilerek defaatle bildirildiğini ifade etmektedir. Nitekim Doğu Anadolu’da Ermeni olayları patlak verdiği sıralarda, karmaşalardan etkilenen Amerikan misyonerlerinin ve diğer ABD vatandaşlarının durumunun Amerikan makamlarınca mütemadiyen gündeme getirildiğini hatırlatılarak, Amerika’da zarar gören ve öldürülen Osmanlı vatandaşlarının canlarının Türkiye’deki Amerikan misyonerlerinkinden daha az değerli olmadığını ifade edilmiş ve Türk yetkililerin gösterdikleri hassasiyetin benzerini Amerikan makamlarından da beklendiği dile getirilmiştir. Nihayetiinde söz konusu

76 BOA, HR.SYS, 54_1, 22.1.1896.

77 BOA, HR.SYS, 54_1, 22.1.1896.

78 BOA, Y.PRK.TKM, 52_19, 29.Z.1326, 22.01.1909.

79 BOA, HR. HMŞ.İŞO, 186_48, nu.1, 6.07.1891.

80 BOA, HR. HMŞ.İŞO, 186_48, nu.113, 28.11.1891. (Benzeri bir durum başka bir belgede de yer almaktadır BOA, DH. MUI, 15.11.1909.)

Referanslar

Benzer Belgeler

Reşat N u ri’nin romanlarında toplumsal konuların ağır bastığı, toplumsal konular ara­ sında da Anadolu ile ilgili sorunların geniş yer aldığı dikkati

Ayrıca 2005’te Emirgan Camii bahçesinin ağaç düzenini gösteren bir krokisini gösteren belgeyi İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge

Genel anlamda bu yaklaşıma göre göç veren veya alan iki ülke arasındaki göçten önce tarihsel, politik ve sosyal bir ilişki var ise göçün gerçekleşme

Kız Yatılı Okulu & Şapel Sis (Kozan Sancağı) Adana. Kız Okulu (2 bina) Haçin (Kozan Sancağı)

Melez bir teknolojiye sahip olan CA- ES tesisleri, sisteme entegre edilen üre- tim tesislerinden (rüzgâr türbini, güneş kolektörü vb.) elde ettiği enerji ile tale- bin

The present invention broadly comprises a binder clip comprising a first side panel, second side panel and third side panel, integral with one another and arranged in the shape of

Anayasanın amir hükmü herkesin elde ettiği gelir, servet ve harcamaları (ki bunlar aynı zamanda mali gücün göstergeleri olarak kabul edilmektedir) üzerinden

Bu takdir ve alâkayı sadece bir musiki m uvaffakiyeti olarak kabul etmek, sanatı çok kolaya almak ve Neclâ İz'e karşı lüzumsuz bir takdir ve iltimas etmek