• Sonuç bulunamadı

ÂMME PARA CEZALARI. Asistan Naci Şen&oy

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÂMME PARA CEZALARI. Asistan Naci Şen&oy"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

 M M E P A R A C E Z A L A R I

Asistan Naci Şen&oy

1 — Giriç, 2 — Tarihçe: A) Garpta, hususiyle Germenlerde. B) İskamda, C) Memleketimizde. 3 — Para cezalarının tekamül ve inkişafında esas olmak bakımından hürriyeti bağlayıcı kısa müd­

detli cezaların mahzurları. 4 — A) Para cezalarının faydaları.

B) Para cezalarının mahzurları. 5 — Para cezalarının tarifi- 6 — Para cezalarının diğer cezalar gibi müeyyideyi vasfı. 7 — Para cezalarının kanuniliği. 8 — Para cezalarının şahsîliği: A) Müş­

tereken ika olunan suçlarda, hükmi şahıslarda, B) Suçlunun ölü­

mü halinde: a) Maznunun hukuku âmme dâvasının devamı es­

nasında ulumu. 6) Suçlunun hukmun kat'ıyet kesbetmesini mü­

teakip ütüm ti. 9 — Para cezalarının müsaviliği. 10 — Para ce­

zalarında, diğer cezalarda cari içtima, tekerrür... gibi esasların te­

sirleri. 11 — Para cezaları hadlerinin tespitinde muhtelif sistem­

ler. 12 — Türk Ceza Kanununun nisbî para cezaları sistemi.

13 -— Amme para cezalan ve tazminat, 14 — Amme para ceza¬

lan ve tazminat kabilinden para cezalan. 15 — Amme para ce­

zaların hukuki para cezaları, 16 — Âmme para cezaları, inaıbati mahiyetteki para cefaları. 17 — Âmme para cefalarının infazı:

A) Ağır para cezasının infazı: B) Hafif para cezasının inlaîB.

18 — Ağır ve hafif para cezalarının aşağı hadlerine hukmolunan ahvalde adli levbih.

J — Giriş;

19 uncu asrın s o n l a r ı n a d o ğ r u , hususiyle 20 nci asrın başlangıcın­

da para cezasının fazlaca tatbik sahası b u l m a s ı a r t ı k bunun h a k i k î ve ciddî bir tenkil tedbir ve vasıtası o l d u ğ u n u g ö s t e r m e k t e d i r . H ü r ­

r i y e t i bağlayıcı kısa m ü d d e t l i cezalardan neşet eden bazı mahzurlar ve bu m a h z u r l a r ı n Ceza H u k u k u n u n gerek n a z a r i y a t ı n d a davet et­

tiği itirazlar ve gerekse bu h u k u k u n t a t b i k a t ı n d a tevlidettiği netice­

ler, bu nevi cezaların tatbik ve ş ü m u l dairesini tahdide saik o l m u ş , böylece para cezaları daha kuvveli bir t e k â m ü l ve inkişaf g ö s t e r e ­ rek Ceza Hukukunda b u g ü n k ü mevki ve yerini k a z a n m ı ş t ı r . Fakat hemen söyliyelim k i b u g ü n b ü y ü k bir e h e m m i y e î ve t a t b i k i bir kıy-

(2)

meti haiz bulunan para c e z a l a r ı n ı n dahi, diğer b ü t ü n cezalar gibi, yalnız f a y d a l a r ı d e ğ ü , a ş a ğ ı d a k ı s a c a i ş a r e t edeceğimiz bazı mahzur­

ları da m e v c u t t u n 2 — Tarihçe (1};

Para cezaları h a k k ı n d a k i tetkiklerimize, bu cezaları muhtelif ba­

k ı m l a r d a n incelemek suretiyle b a ş l a m a z d a n önce, b u n l a r ı n t a r i h î te­

k â m ü l ü n ü ana h a t l a r ı itibariyle g ö r m e n i n faydalı olacağı kanaatin­

deyiz.

A — Para c e z a l a r ı n ı n tarihi çok eski zamanlardan, Devletin cemi­

yet h a y a t ı n ı , Ceza H u k u k u b a k ı m ı n d a n tanzime k o y u l d u ğ u andan r l i - baren b a ş l a r .

Para cezalan, cezanın y e g â n e âmilinin hırs, k i n ve gayz, cezaî a k s ü l â m e l i n y e g â n e şeklinin öc b u l u n d u ğ u tarihten evvelki zaman­

larda mevcut değildi- Ç ü n k ü bu zamanlarda hangi nevi fiillerin cezaî m ü e y y i d e olarak m ü r a c a a t edilmesi hususunu g ö s t e r e n objektif b i r k r i t e r e tesadüf m ü m k ü n o l m a d ı ğ ı gibi, cezai adaletin tevzii keyfiyeti de Devlete değil, bizzat fert veya onun m e n s u b o l d u ğ u kabileye ait bulunuyordu. Bir fiilin suç teşkil etmek b a k ı m ı n d a n y e g â n e k r i t e r i s u ç a hedef olan kimsenin sübjektif d ü ş ü n c e ve t e l â k k i l e r i y d i . ÎLk i n ­ san k i n ve gayzı davet eden her hareketi, her f i i l i bir s u ç olarak ka­

bul etmekte, suç failini bu s u ç u işlemeğe sevk eden sübjektif sebep ve âmilleri d ü ş ü n m e k s i z i n , suça t e r e t t ü b e d e n netayicin objektif ba­

k ı m d a n ağırlığını göz ö n ü n d e b u l u n d u r m a k s ı z ı n öc almakta ve ek­

seriya suç faili ö l d ü r ü l m e k t e idi. Bu itibarla bu zamanlarda para ce­

z a l a r ı n a tesadüf etmek m ü m k ü n değildir. Kabilelerin t e k â m ü l ne­

ticesi cemiyet h a y a t ı n a t e b e d d ü l ü , binnetice, basit şekliyle de olsa, Devletin zuhuriyle b i r l i k t e inkişaf e t m i ş , m a h z u r l a r ı ö n l e n m e k için h a k k ı n d a bazı tedbirler d ü ş ü n ü l m ü ş (2) olan öc ve i n t i k a m alma­

nın, bu tedbirler b a k ı m ı n d a n m ü s t e n i t b u l u n d u ğ u esas. u z l a ş m a esası ü z e r i n e d i r k i , iptidai bir şekilde olmakla beraber, para cezaları bir tenkil tedbir ve vasıtası olarak d o ğ m u ş b u l u n m a k t a d ı r .

Uzlaşma esası para cezasına i n k ı l â b e t m i ş olmak b a k ı m ı n d a n şa­

yanı dikkat bir t e k â m ü l e malik b u l u n m a k t a d ı r . Bu t e k â m ü l en ba­

riz bir şekilde Cermenlerde kendisini g ö s t e r m i ş t i r ,

Mebadide u z l a ş m a n ı n esası s u ç t a n zarar görenin, ailesi e f r a d ı - (1) Tarihçe hakkında daha geniş malûmat almak için Edwar Neymark'uı

•Ceza Hukuku ve Kriminoloji Mecmuası, 1928 den ayrı ba»ı olan La peine dhamende'ımn sahife 8 ve sonrakileri,

(2) Tahir Taner, Ceîa Hukuku ve Türk Cera Kanunu Şerhi, a. 13, 14»

(3)

mn s u ç faili t a r a f ı n d a n tediye olunan bir miktar para mukabilinde öc almaktan vazgeçmesini tazammun eylemekte, ancak böyle bir uz­

l a ş m a y a m a ğ d u r veya ailesinin y a n a ş m a m a s ı halinde öce h a k k ı baki kalmakta idi (3). Uzun zaman devam eden bu vaziyetten sonra, bu mebhaste bazı değişiklikler vukua gelmiş, s u ç sayılan her fiil için ve­

rilmesi lâzımgelen p a r a n ı n m i k t a r ı a y r ı c a tespit o l u n m u ş t u . Bu ba­

k ı m d a n eski H i t i t ve Moğol kanunlariyle Loi Salique birer tarife ha­

lindeydi (4), U z l a ş m a halinde fail t a r a f ı n d a n m a ğ d u r veya ailesi ef­

r a d ı n a tediye edilen bu m e b l â ğ a S ü h n c g e l d denirdi; bu da i k i şekil­

de olur; adam ö l d ü r m e , ağır yaralama gibi hallerde verilecek meb­

lâğa — z a m a n ı n t e l â k k i l e r i neticesi bir insanın iktisadi k ı y m e t i n i n t u t a r ı n d a n noksan bulunursa— Busse (5) tesmiye olunurdu. Daha s o n r a l a r ı Devlet y a v a ş y a v a ş işe m ü d a h a l e ile ihtiyarî olan uzlaş­

maya m e c b u r î bir karakter izafe eylemiş ve fakat Devletin bu m ü ­ dahalesi cezaî adaleti tevzi ş e k l i n d e değil, belki uzlaşmanın m a ğ d u r veya ailesi lehine icrası hususunda m ü t e y a k k ı z olmak, bu mevzuda onlara y a r d ı m d a hizmette bulunmak b a k ı m ı n d a n tecelli e t m i ş t i r . İşte bu ' a r i h l e n itibarendir k i . t a r a f l a r ı n u z l a ş m a l a r ı m m ü t a a k ı p Devlet İfa etmekte olduğu b u hizmetin karşılığı olarak kendisi için bir m i k ­ tar para a l ı k o y m a ğ a b a ş l a m ı ş t ı r (6). Bu suretle iki kısım m e b l â ğ d a n t e r e k k ü b e t m e k t e bulunan u z l a ş m a n ı n m a ğ d u r a verilen bir kısmı Süh¬

negeld. Devlete verilen kısmı da Priedensgcld olarak isimlendiril*

miştir.

i ş l e muhtelif cezacılar para cezasının m e n ş e ve mebdeini Dev­

lete v e r i l m e ğ e b a ş l a n a n Friedensgeld'den b a ş l a t m a k t a , m a ğ d u r a ve­

rilen kısmı da şahsî zarar karşılığı olarak tazminat mesabesinde te­

lâkki eylemektedirler (7).

B ü t ü n bu s ö y l e d i k l e r i m i z d e n çıkan netice ş u d u r k i . u z l a ş m a n ı n para cezasına t e b e d d ü l ve sahavvülü keyfiyeti Devletin cezai adaleti tevzi etmeyi deruhte e y l e d i andar itibaren b a ş l a m a k t a ve yine bu

(3) Tabir Taner, sözü Reçen e*er. s. 15.

(4) Tahir Taner, sözü geçen eser. s. 15,

(5) Bu para cezası halâ Alman mevzuatında âmme para cezaaından farklı alarak mevcudiyetini muhafaza etmekte ve mezkûr ceza hakaret, yaralama ilh.

gibi ika edilen bazı suçlardan mütevellit zararın tazminine ceza mahkemeleri tarafından hükmedilmek suretiyle tah*ı* edilmiş bulunmaktadır; Garraud. Trai­

te théorique et pratique de droit pénal fr- c, 2, *. 374.

(6) Tahir Taner, sbzu gecen eser, s. 15.

(?) Tahır Taner, sözü geçen eser, %. 15; GarTaud. sözü geçen eaer, c. I , ı. 129. Edward Neymark, sözü geçen eser. ı. 10.

(4)

andan itibaren para cezası bizatihi u z l a ş m a d a n , â m m e hukukundan neşet eylemesi b a k ı m ı n d a n , a y r ı l m a k t a d ı r ,

Mebadide adam ö l d ü r m e gibi en a ğ ı r c ü r ü m l e r e bile tatbik edi­

len para cezası, s o n r a l a r ı ş a y a n ı dikkat bir t e k â m ü l safhası arzede- rek. cezayı b i r kefaret esas ve vasıtası telâkki eden teokratik naza­

r i y e n i n tesiri a l t ı n d a tatbik sahası b a k ı m ı n d a n d a r a l m ı ş ve y e r i n i ö l ü m e , daha s o n r a l a r ı h ü r r i y e t i bağlayıcı cezalara b ı r a k m ı ş t ı r . B u zamanlarda tâli b i r t e n k i l ve tecziye v a s ı t a s ı ve aslî cezaya bir feri olarak tatbik edilen para cezası bu vasfiyle, cüz İ bazı t e b e d d ü l l e r bir tarafa b ı r a k ı l a c a k olursa, 19 uncu asra kadar devam e t m i ş , bu andan itibaren yeniden ehemmiyet k a z a n m a ğ a başlamış, iktisadî ha­

y a t ı n u m u m i t e k â m ü l ve inkişafı t a h t ı tesirinde para cezasının h ü r ­ r i y e t i bağlayıcı ceza yerine kaim olmak vasfı galip b i r m a h i ­ yet arzeylemekte b u l u n m u ş t u r . Fakat para cezalarının tam bir İnki- şar ve t e k â m ü l ü esas itibariyle 20nci asrın b a ş l a n g ı c ı n d a meydana gelmiş, hususiyle h ü r r i y e t i bağlayıcı kısa m ü d d e t l i c e z a l a r ı n mah­

z u r l a r ı n ı n iyice a n l a ş ı l m a s ı para c e z a l a r ı n ı n ehemmiyetini g i t t i k ç e a r t ı r m ı ş t ı r . B u g ü n a r t ı k doktrinde bu cezalara Ceza K a n u n l a r ı n d a yer verip vermemek keyfiyeti ve bundaki zaruret m ü n a k a ş a edil­

memektedir.

B — İslâm hukuku bakımından da para cezalarının eskiliğine İşaret e ı m e k l â z ı m d ı r : bilindiği veçhile t s l â m d a kulun h a k l a r ı n a ta­

allûk eden s u ç l a r d a tatbik edilen esaslar, b a ş t a k ı s a s olmak ü z e r e , diyet, uzlaşma gibi m ü e y y i d e l e r d i . İşte u z l a ş m a n ı n , u y u ş m a ve an­

l a ş m a n ı n mevcudiyeti halinde kısas diyete inkılâbedince veyahut ye­

rine göre, erş, h ü k ü m e t i adil. kasame. gurre (8) gibi malî m ü e y y i d e ­ ler mevzuubahsolunca, u l ü J ' e m r i n ş e r ' a n tâzir h a k k ı <9) dolayısiyle

u z l a ş m a neticesi bu gibi hallerde a l ı n a n para hem tazminat, hem para cezası mahiyetini haiz bulunmakta idi. Fakat bu keyfiyet kula k a r ş ı ika edilen fiillerin a y n ı zamanda sosyetenin s ü k û n ve n i z a m ı n ı da ihlâl etmesi ş a r t ı n a vabeste b u l u n u y o r d u ; bu haller dışında k u l ­ ların hukukuna karşı ika edilen s u ç l a r d a bunlar yalnız ş a h ı s l a r ı alâ­

kadar eder f a r z o l u n d u ğ u n d a n , u z l a ş m a n ı n mevcudiyeti halinde m a ğ ­ dur veya veresesine verilen diyet, erş... gibi şeyler sadece tazmin ve telâfi mahiyetini haiz bulunuyordu.

(8) Bu noktalar etrafında mufassal malûmat almak İçin: Tahir Taner, sözü çeçen eter, a. 119-120.

(9) Tâzirat-ı şer'iye, mevzuubahsettiğimiz para cezasından — k i buna te­

rime denirdi— gayrı "tekdir, darp, hapis, hapsi şedit ve hattâ idam gibi de­

receleri ihtiva* eylemekte idi. Tahir Taner, ıdrii geçen e«er. s, 121.

(5)

C — O s m a n l ı Devletinde de k u r u l u ş u n d a n itibaren tatbik edilen bu esaslar F a t i h ve K a n u n î S ü l e y m a n devirlerine kadar devam et­

miş, hususiyle S ü l e y m a n Kanunnamesiyle para cezasının geniş m i k ­ yasta tatbik edildiği g ö r ü l m ü ş t ü r (10). B u genişlik S ü l e y m a n K a n u n ­ namesinde zina b a k ı m ı n d a n ş e r î h ü k ü m l e r y a n ı n d a ve onlardan a y r ı olarak ve eşhasın sıfatı göz ö n ü n d e bulundurulmak suretiyle vaze­

dilmiş olan (11) ve bazı ahvalde yine bu kanunda m ü n d e r i ç dayak c e z a s ı n ı n para cezasına inkılâbedeceğini m ü e y y e t metinlerin t e t k i ­ k i n d e n kolayca a n l a ş ı l m a k t a d ı r . A y n ı m ü l â h a z a l a r ı İ b r a h i m . 4 ü n c ü Mehmet (12) ve M a h m u t devirleri İçin de serdelmek m ü m k ü n d ü r .

İ ş a r e t etmek gerektir k i bu kanunlarda mevzuubahis para ce­

zalan çok karışık bir mahiyet arzetmekte, ve kanaatimizce, bazı ah­

k â m m ü s t e s n a , b u cezalar aşağıda karakterlerine temas edeceğimiz â m m e para cezalan evsafını haiz bulunmamakta ve mezJcûr cezalar bir z a r a r ı n tazmin ve telâfisini istihdaf eylemektedir.

1256 t a r i h l i Ceza Kanunnamesiyle 1267 tarihli Kanun-u Cedide gelince: bunlarda â m m e para cezasına hiçbir suretle tesadüf etmek

m ü m k ü n değildir. B u k a n u n l a r ı n bazı maddeleriyle (13) mevzu ah­

k â m d o ğ r u d a n d o ğ r u y a b i r z a r a r ı n tazmin ve telâfisine t a a l l û k eyle­

mektedir. Bizde 1810 F r a n s ı z Ceza Kanunundan alınmış olan 1274 t a r i h l i Ceza Kanunudur k i i l k defa «eezay-i nakdi» tabiriyle â m m e para cezalarını (14) v a z e y l e m i ş . yeni Ceza Kanunumuz da bu meb- haste daha m ü t e k â m i l ve farklı h ü k ü m l e r l e para cezalarına çok ge­

niş bir yer v e r m i ş t i r .

3 _ Y u k a r ı d a da i ş a r e t ettiğimiz veçhile, para cezaları, hususiy­

le yeni zamanlarda h ü r r i y e t i bağlayıcı kısa m ü d d e t l i cezaların mah­

z u r l a r ı hasebiyle seri b i r inkişaf ve t e k â m ü l g ö s t e r m t i ş i r ; para ceza-

<10) Kanunname-ı Süleyman, ikinci fasıl, Ahmet Lûtfi. Mirat-ı adalet.

&. 47 ve mut.

* l l ) Mezkûr kanunun birinci faslının birinci babının tam metni için ba­

kınız: Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası ilâveleri. Kanunname-i Al-i Osman, s. 1 ve sonrakiler.

(12) Bu devirde mer'I Ceza Kanunnamesinin ikinci faslına bakınız: Ah­

met Lütfi, söiü geçen eser. H. 82 ve müt.

(13) 1256 kanununun 4 üncü faslının 2 nci. 7 ncı faslının 2 nci, 9 uncu faslının 3 üncü maddelerine. 1267 kanununun 3 uncu faslının linçi, 2 nci. 3 ün­

cü, S inci- maddelerine bakınız, Ahmet LÛTfi, sözü geçen eser. s. 135, 140, 143.

157, 163..,

(14) 1274 tarihli kanunun 3T nci maddesine bakımı.

(6)

l a r ı n ı n inkişafında bir esas olarak g ö r d ü ğ ü m ü z kısa m ü d d e t l i h ü r r i ­ y e t i bağlayıcı bu c e z a l a r ı n m a h z u r l a r ı acaba nelerdir?

Kısa m ü d d e t l i h ü r r i y e t i bağlayıcı c e z a l a r ı n m a h z u r l a r ı n ı b i r k a ç esasa irca etmek suretiyle m ü t a l â a eylemek m ü m k ü n d ü r . Denir k i :

L — K ı s a m ü d d e t l i h ü r r i y e t i bağlayıcı cezalarda, hususiyle bu c e z a l a r ı n topluluk sisteminde olduğu gibi bir arada ç e k t i r i l m e s i hal­

lerinde, bu cezaya m a h k û m olan kimseler, kendilerinde redaeti ah­

lâkiye bulunan s u ç l u l a r ve m ü k e r r i r l e r l e vukua gelen temas ve k ö t ü h u y l a r ı n ç a b u k sirayet etmesi neticesinde a h l â k a n kolayca ifsadedil- miş, b o z u l m u ş olurlar,

I I . — B u nevi bir ceza, c e z a n ı n ü z e r l e r i n d e m ü e s s i r o l a m a d ı ğ ı kimselerde h ü r r i y e t t e n m a h r u m i y e t i mucip cezalar ö n ü n d e k o r k u his­

sini a z a l t ı r ; bilâkis daha hassas kimselerde bu ceza derin bir zillet h u s u l ü n e sebebiyet verir.

ü t — Bu ceza hasebiyle muhitinden ç ı k a r ı l m ı ş olan suçlu, ce­

zayı ç e k i p muhitine avdet edince, bu m u h i t t e b a r ı n a m a z ve ekseri­

ya kendisi evvelce bu muhitte işgal eylediği mevkie kabul olunmaz.

I V . — Kısa m ü d d e t l i h ü r r i y e t i b a ğ l a y ı c ı bir cezaya m a h k û m olan­

lar, cemiyet içinde, hususiyle kendi muhitlerinde d a m g a l ı birer insan olarak k a l ı r l a r ; bu keyfiyet s u ç t a n ziyade cezaya ehemmiyet atfeden cemiyet muvacehesinde bu nevi kimselere bu t o p l u l u ğ u n h a y a t ı n ı ve onun icabatını g ü ç kılar.

V . — Aile reisinin böyle bir cezaya m a h k û m i y e t i halinde, çocuk­

larının terbiyesi, onlara gösterilmesi lâzımgelen i h t i m a m ve o n l a r ı vikaye keyfiyeti imkansızlaşır,

4 — t ş t e h ü r r i y e t i bağlayıcı kısa m ü d d e t l i cezalar İçin serdedi- len bu mahzurlar para c e z a l a r ı n d a g ö r ü l m e m e k t e , bilâkis bu cezalar, ceza olmak b a k ı m ı n d a n gayrikabili itiraz birçok f a y d a l a r ı nefsinde cemetmektedir:

A — Filhakika para cezaları, umumiyet itibariyle hapis cezala­

r ı n a a h l â k ı ifsadetmemek b a k ı m ı n d a n tefevvuk eylemektedir. Bun­

dan b a ş k a para cezasına defeatla m a h k û m i y e t bu c e z a n ı n t e n k i l i k u d ­ retini eksiltmemekte, b a ş k a bir ifade ile, para cezasına m a h k û m i y e t ­ ten m ü t e v e l l i t itiyat bunun t e r h i b ı vasfını ortadan k a l d ı r a m a m a k t a ­ dır. Para cezası aynı zamanda m ü e y y i d e l e n d i r d i ğ ı f i i l i n ağırlık ve şid­

detine göre nispetlcndirilmek h a s s a s ı m ihtiva etmekte, d i ğ e r bir ba­

k ı m d a n bu ceza Devlete hiçbir mükellefiyet tahmil eylememekle eko­

nomik ve hatla ona bir k a z a n ç iktisabettireeek vasfı haiz olmakta, yine bu ceza hile ve desise ile ika olunan suçların evsafına tetabuk

(7)

ÂMME PAHA CEZALARİ 479 etmekte, ve bilhassa k a z a n ç birsiyle ika olunan birçok fiillerin ten­

k i l ve tecziyesine elverişli b u l u n m a k t a d ı r (15).

Nihayet para cezalan, pozitivist İ t a l y a n mektebince ihizam ve birçok memleketlerin m e v z u a t ı n d a bazı değişikliklerle kabul edilmiş bulunan bir «Caisse des a m e n d e s » meydana getirmeğe ve bu suret¬

le fakir s u ç m a ğ d u r l a r ı n ı n s u ç t a n m ü t e v e l l i t zararlarını tazmin et­

m e ğ e m ü s a i t olması b a k ı m ı n d a n başkaca bir faydayı ihtiva eylemek­

tedir (16).

B — Bununla beraber para cezalarının da kendisine has ba*ı m a h z u r l a r ı n ı m ü ş a h e d e eylemek ve bu m a h z u r l a r ı üç nokta e t r a f ı n ­ da toplamak m ü m k ü n d ü r :

I- — Para cezaları, s u ç l u n u n mali d u r u m u nazarı itibara alın­

maksızın h ü k ü m a l t ı n a a l ı n m a k t a , başka bir ifade ile. para cezaları, c e z a l a r ı n müsaviliği prensibinin en fazla ihlâline mevzu teşkil et­

mektedir,

I . — H ü k m e d i l e n para cezasının fakru zaruret içinde bulunan kimseler t a r a f ı n d a n tediyesi i m k â n ı b u l u n m a m a k t a d ı r .

I I I . — Para cezalan diğer cezalar gibi, hususiyle Ceza Kanunla­

r ı n ı n a ğ ı r ve şiddetli m ü e y y i d e l e r vazeyliyen a h k â m ı n ı ihlâl eden b a z ı s u ç l a r d a , m u t l a k ve tam bir zecrî karakteri haiz bulunama­

makta, tâbiri diğerle, bu hallerde para cefaları müessir bir ceza ro­

l ü o y n ı y a m a m a k t a d ı r ,

I V , — Para cezalan, gayrikabili İçtinap b i r şekilde bu cezaya m a h k û m olanın ailesi e f r a d ı n a da tesir eylediğinden, cezaların şahsî­

liği prensibini ihlâl eder mahiyette (17) b u l u n m a k t a d ı r .

Para c e z a l a r ı n ı n s a y ı l a n bu m a h z u r l a r ı n d a n her ne kadar suç­

l u n u n malî d u r u m u n u nazarı itibara alarak bu cezaya h ü k m e t m e k ­ le (18) birincisi, f a k r u zaruret içinde bulunan ve h a k l a r ı n d a para cezası h ü k m e d i l m i ş olan m a h k û m l a r ı n kendi istek ve arzulariyle ça-

(15) Para cezalarının zikrettiğimiz bu faydalan için Donnedieu de Vabres.

Traite élémentaire de droit criminel et de législation pénale comparée, s, 386, (16) Vidal et Magnai, Cours de droit criminel et de science pénitentiaire, s, 646 ya, hususiyle bu sahifenin 2 numaralı notunda zikiotunan ve mevduatı­

mızda bulunmıyan caisse des amendes'in muhtelif memleketlerdeki şekillerine bakınız.

(17) Bu noktaya aşağıda temas olunmuştur, {18) Bu mevzua aşağıda temas edilmiştir.

(8)

4A0 NACİ ŞENSOY

l ı ş t ı r ı l m a l a n suretiyle ikincisini bertaraf etmek m ü m k ü n s e de (19), para cezası için serdedilmekte olan ü ç ü n c ü itiraz b i r mahzur olarak k a l m a k t a d ı r (20). B u n u n gibi h ü k m e d i l e n para cezalarının bazan ak­

raba, eş veya dost t a r a f ı n d a n ö d e n m e s i de m ü m k ü n d ü r ; bu hallerde ise b ö y l e b i r cezanın m a h k û m ü z e r i n d e husule getireceği tesirlerin ne olduğu, ü z e r i n d e durulacak ve d ü ş ü n ü l e c e k bir ş e y d i r .

5 — Para c e z a l a r ı n ı n tarifi. — Y u k a r ı d a gösterdiğimiz t e k â m ü l seyrinin de ifade edeceği veçhile, para cezalan Devletin, s u ç failine bir m e b l a ğ ı n tediyesini t a h m i l eylediği b i r cezadır. B ü t ü n müellifler, bunun gibi mevzuat, bu c e z a l a r ı n tarifinde esas h a t l a r ı itibariyle b i r ­ leşmiş b u l u n m a k t a d ı r . Biz, bu mevzuda, b ü t ü n cezalara has k a n u n i ­ l i k prensibine para c e z a l a r ı n ı n t a r i f i sadedinde k o y d u k l a r ı b i r ibare

ile işaret e t m i ş bulunan s a y ı n hocamız Profesör T a h i r Tanerin tari­

fini aynen alacağız: » P a r a cezası kanunun tasrih eitiği hallerde s u ç faili t a r a f ı n d a n Devlet hazinesine verilmesi icabeden b i r m e b l â ğ d ı m . Bu tarif T ü r k Ceza K a n u n u n u n 19 ve 24 ü n c ü maddeleriyle c ü r ü m veya kabahatlere göre y a p ı l a n ağır ve hafif para c e z a l a r ı n ı n tarif­

leri (21) sadedinde k u l l a n ı l a n ibarelere uygundur (22).

(19) İşaret etmek gerektir ki, mahkumun çalışmayı istememesi veyahut bir suretle çal ıştırı t maş m m mümkün olmaması ve binnetice para cezasının hapse tahvili halinde, bu defa da, hapis cezası için serdedilmekte olan mahzurlar ken­

diliğinden avdet etmiş olur.

(20) Aksi kanaat için: Edwar Neymark, sözü geçen eser, s. 17.

(21) Tahir Taner. Ceza Hukuku Takrirleri,

'22) Gerek Fransu Ceza Kanunu ve gerekse 1274 tarihli eski Ceza Ka­

nunumuz para cezalarım, kanunumuz gibi, ağır ve hafif diye ikiye tefrik etme­

miş, bütün suçlar için bir tek para cezası kabul eylemiştir; başka bir ifade ile, bu kanunlardaki para cezaları cinayet, cünha ve kabahatlerde müşterektir.

Pata cezalarım ağır ve hafif para cezaları diye ikiye tefrik eden sistem Ital- yada doğmuştur. İfadesini 1889 İtalya Ceza Kanununda bulan ve oradan ka­

nunumuza geçen bu sisteme göre para cezalan cürümlere taallûk ettiği haller­

de Multa, kabahatlere taallûk ettiği halterde de Ammenda olarak ikiye ayrıl­

maktadır. İşaret etmek gerektir ki Multa ve Ammenda, aşağıda para cezaları­

nın tenfizi bahsinde de temas olunacağı gîbi, bu cezaların ödenmemesi halinde terettübeden hükümler bir tarafa bırakılacak olursa, sadece isim ve had bakı­

mından bir değişiklik arzetmektedir.

Eski 1889 İtalya Ceza Kanununda bulunan bu tefrik 1°31 tarihli yeni İtal­

ya Ceza Kanununca da aynen kabul edilmiştir.

Yeni İsviçre Ceza Kanununa gelince: bu kanun para cezaları bakımından ağır ve hafif para cezaları diye bir tefrik yapmamış ve böylece 1810 Fransur Ceza Kanunu ile 1274 tarihli Ceza Kanunumuzun sistemini kabul eylemiştir.

(9)

Tariften de anlaşılacağı veçhile para cezalarında Devlet hazine­

sine tediye edilmesi l â z ı m g e l e n b i r m e b l â ğ m e v z u b a h i s t i r . B ü t ü "

para c e z a l a r ı n d a bu hassa bulunmakla beraber, bunların h u k u k i ba­

k ı m d a n yapılan tasnifle, bazılarının â m m e para cezalan, bazılarının tazminat kabilinden para cezaları, bazılaruıın hukuki para cezaları, nihayet bazılarının da inzibati para cezalan olarak isimlendirildiği g ö r ü l m e k t e d i r . B u tasnife giren para cezaları, diğer b ü t ü n cezalar­

daki k a r a k t e r l e r i ihtiva edip etmemek ve hususiyle mahiyetleri ba­

k ı m ı n d a n birçok farklar arzeylemektedir. Bizim bu mebhaste tet­

kiklerimiz, esas itibariyle, bu h u k u k i tasnifin â m m e para cezasına, bunlarda diğer cezalarda cari esas ve prensiplerin bulunup bulunma­

dığına, para cezalarının tespit ve t â y i n i n d e mevcut, mevzuubahis sis*

temlerin nelerden ibaret o l d u ğ u n a taallûk eyliyecektir. İ ş a r e t etme­

m i z l â z ı m d ı r k i , tasnife giren diğer para cezalarına, b u n l a r ı â m m e para cezalariyle, kısa bir şekilde de olsa mukayese etmek suretiyle a ş a ğ ı d a temas edilecektir.

6 — Daha evvel şu n o k t a l a r ı t e b a r ü z ettirelim k i para c e z a l a r ı da. diğer b ü t ü n cezalar gibih y a p ı l m a s ı veya y a p ı l m a m a s ı kanunen m e n e d i l m i ş muhtelif fiilleri m ü e y y i d e l e r . Para cezaları da diğer ce­

zaî m ü e y y i d e l e r gibi ancak bir kimsenin mukaddema suçlu o l d u ğ u ­ nun h â k i m l e r t a r a f ı n d a n tespitinden sonra h ü k ü m a l t ı n a alınır. N i ­ hayet para cezaları, d i ğ e r b ü t ü n cezalar gibi, bizatihi b i r s u ç yani bir c ü r ü m veya kabahat karşılığı olarak verilir. Bu itibarla, para ce­

zasının nev'ini t â y i n eden bu cezaya h ü k m e t m e k l e mükellef kazaî merci değil, para cezasiyle m ü e y y i d e l e n e n b i r fiilin suç olup olma­

m a s ı d ı r . Ş ü p h e y o k t u r k i h ü k ü m altına alınması ceza mahkemele­

r i n i n s a l â h i y e t i n e giren para cezaları, prensip itibariyle Ceza K a n u ­ nuna muhalif suçları menetmek için vazolunurlar. Fakat bu t e l â k k i t a r z ı her zaman doğru b i r neticeye u l a ş t ı r m a z ; ç ü n k ü k â h kazai, k â h idarî merciler t a r a f ı n d a n verilen ve cezai oldukları muhakkak b u ­ lunan para cezalan mevcuttur.

Biraz önce de işaret ettiğimiz veçhile, ceza olarak v a z o l u n d u ğ u hallerde suçları m ü e y y i d e l i y e n para cezalarının bu cezai karakteri­

n i mebdei hareket ittihaz etmek suretiyle cezalarda m ü ş t e r e k e n cari u m u m î prensiplerin para cezalarına t a t b i k i meselesini tetkik eyle­

mek icabeder. Bilindiği veçhile cezalarda m ü ş t e r e k e n cari u m u m î Bu mevzuda Fransız Ceza Kanununun 9, 1274 tarihli kanunumuzun 37. yeni İsviçre Ceza Kanununun 48, mehaz kanunun ve kanunumuzun 19. 24, yeni İtal­

ya Ceza Kanununun 24 ve 26 ncı maddelerine bakınız.

(10)

esas ve prensipler, bu c e z a l a r ı n kanuniliği, müsaviliği ve şahsiliğidir;

acaba para cezalan b a k ı m ı n d a n bu prensip ve esasların rolü nedir?

7 _ Diğer b ü t ü n cezalar gibi para cezaları da, ifası men veya emredilen muhtelif fiilleri m ü e y y i d e l e m e k daiyesınde evvelce tanzim, neşir ve ilân edilmiş bir kanun t a r a f ı n d a n vaz ve bu kanun muci­

bince h ü k ü m a l t ı n a alınabilirler (23). B u itibarla para c e z a l a r ı «(ka­

nunda sarahaten y a z ı l m ı ş olmadıkça, ne artırılabilir, ne eksiltilebilir ve ne de değiştirilebilir». B u keyfiyet (24) «nulla poena sine lege->

prensibinin tabiî b i r neticesidir.

8 — Para cezalarının, diğer b ü t ü n cezalar gibi "ceza*- olmak vas­

fından neşet etmesi lâzımgelen esaslardan b i r i de, b u nevi cezaların şahsî olması yani s u ç u ika e t m i ş olana teveccüh e y l e m i ş bulunma­

sıdır. B u keyfiyet ceza t e l â k k i s i n e , ceza fikrine bağlı tabiî b i r kai­

dedir.

Para c e z a l a r ı n d a şahsîlik prensibini, b i r suçu m ü ş t e r e k e n ika ey­

lemiş kimseler ve bu c e z a l a r ı n s u ç l u n u n ölümiı halinde m i r a s ç ı l a r ı ü z e r i n d e k i tesirleri b a k ı m ı n d a n olmak ü z e r e ikiye tefrik ederek m ü ­ t a l â a etmek m ü m k ü n d ü r .

A — Hâdise bir suçu birlikte ika edenler bakımından nazarı iti­

bara alınacak olursa, diğer b ü t ü n cezalarda ve m e s e l â hapis ceza­

sında olduğu gibi. şerikler h ü k m e d i l e n hapis cezasını n a s ü ş a h s a n ve tamamiyle çekecek idiyseler, para cezaları mevzuunda da her bir şeri kiçin h ü k m e d i l m i ş olan para cezasının t a m a m ı n a bunlardan her

b i r i n i n ş a h s a n t a h a m m ü l etmesi, b a ş k a bir ifade ile bir s u ç u n ika­

ma aslî veya fer'i fail sıfatiyle iştirak e y l e m i ş bulunan her s u ç l u n u n s u ç l u l u ğ u nispet ve derecesinde h ü k m e d i l e n para cezasını hazineye ö d e m e s i lâzımdır. B u itibarla h â k i m l e r , iştirak suretiyle işlenen ve (23) Böyle olmakla beraber para cezaları bazan. bazı heyet ve makamlar tarafından yapılacak nizamname, talimatname, karamemelerle vaz ve hatla bu makam ve heyetlerce verilecek karar ve emirlere muhalefetten dolayı da veri­

lebilir. Bu nevi ahvalde *u veya bu fiili para ceznıiyle müeyyidelendirmek sa­

lâhiyeti, bu makam ve heyetlere vâzn kanunu tevkil «delegation- suretiyle ve­

rilmiştir.

(24) Türk Cçıa Kanununun birinci maddesine bıkınız. Fransız eczacıların­

dan Garraud. sözü fleçen eserinde Fransız mahkemelerinin para cezalarının ka­

nuniliği prensibinden inhirafı gösteren birçok kararlar verdiğini ve fakat yük­

sek mahkemenin bunları daima kaidenin mevcudiyetine sevk eylemiş olduğunu söylemektedir.

Tetkik ettiğimiz muhtelif Temyiz kararları arasında mahkemelerimizin bu mevzuda prensipten inhiraf eylemiş olduklarım gösteren hiçbir karara tesadüf etmedik.

(11)

A M M E P A R A CEZAJ-ARI 483 para cezalarını m ü s t e l z i m olan fiil faillerinin hepsine bir tek para cezası değil, her birine a y r ı a y r ı , şahsî bir para cezası h ü k m e t m e k l e m ü k e l l e f t i r l e r . Bu suretle her bir şerik için ayrı ayrı h ü k m o l u n a n para cezası ancak o ş e r i k t e n tahsil olunmak, başka bir tâbirle, böyle

hallerde müteselsil kefalet ve mes'uliyet (25J prensibi cari olmamak l â z ı m d ı r (26), N i t e k i m Temyiz Mahkemesi Ceza U m u m i Heyeti 25/

6/934 tarih ve 42 sayılı bir k a r a r ı n d a « h u k u k u â m m e d e n olan para cezasının s u ç l u l a r d a n ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi İcabederken müieselsil mes'ul olmak ü z e r e kendilerinden tahsiline k a r a r » veril­

mesinin yolsuz o l d u ğ u n u beyan eylemektedir.

Şahsilik prensibinin m i r a s ç ı l a r b a k ı m ı n d a n tetkikine g e ç m e z d e n önce işaret edelim k i , para c e z a l a r ı n d a cari bu prensibin bir neticesi olarak ö t e d e n beri h ü k m î e ş h a s h a k k ı n d a bu cezaya h ü k m e d ü m e - mekte, para cezalan ancak b u n l a r ı temsil edenler veya bu nevi te­

ş e k k ü l l e r i n a z a l a r ı b a k ı m ı n d a n h ü k ü m altına a l ı n m a k t a d ı r . T ü r k Ce­

za Kanununda h ü k m î ş a h ı s l a r ı n cezai mes'uliyetine m ü t e d a i r hiçbir h ü k ü m bulunmamakla beraber (27). hususi kanunlar bu nevi teşek­

k ü l l e r i n c e z a l a n d ı r ı l m a s ı n ı kabul etmekte ve bazı ahvalde b u n l a r ı n m ü d ü r ve m ü m e s s i l l e r i n i değil, bizzat h ü k m î şahsı para cezasına du­

çar eylemektedir (28),

H ü k m î ş a h ı s l a r ı n cezaî mesuliyeti kabul edilmemiş oldukça, s u ç teşkil eden bir fiili islemiş olan kimseler yerine h ü k m i şahsın ceza­

l a n d ı r d ı ğ ı hallerde, kanaatimce, para cezalarının şahsîliği prensibi­

ne bir istisna y a p ı l m ı ş o l d u ğ u n u kabul etmek lâzımdır,

B — Para cezalarının şahsîliği prensibi suçlunun ö l ü m ü halinde m i r a s ç ı l a r ı n ü z e r i n d e k i tesirleri b a k ı m ı n d a n nazarı itibara alınacak olursa, h â d i s e bir tefrik y a p ı l m a k stırelivle tetkik edilmek lâzımdır.

(25) İştirakte müteselsil mesuliyet ve kefalet meselesi için: Tahir Ta­

ner, setzü gecen eser. s, 553, 554.

(26) Bununla beraber -kısmen tazmin mahiyetinde olmaları veya bir­

takım hususiyetler arzetmeleri itibariyle ban para cezalarında kanun söyledi­

ğimiz kaideye istisnalar kabul etmemiş defeildir-. Filhakika 1932 tarih ve 191B aayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkındaki Kanunun 46 nrı maddesine göre

• müşterek kaçakçılık edenlerden veya kaçakçılığa yardım eyleyenlerden alına­

cak para cezasına bunlardan her biri müteselsilen kefildir*. Bu mesele hak­

kında Temyii Mahkemesi Ceza Umumî Heyetinin vermiş olduğu 26/11/934 tarihli ve 73 aayılı karariyle. Tahİr T a n « i n snrü geçen eterinin 553 ve 554 ün­

cü sabitelerine bakınız,

(27) Tahir Taner, sözü geçen eser, v 29.

(2B) Tahir Taner, sözü geçen eser, s. 293.

Hukuk Fnkult-O Mecnum: •

(12)

a) D i ğ e r b ü t ü n cezalarda olduğu gibi, s u ç failinin ö l ü m ü h u k u k u â m m e d â v a s ı n ı n d e v a m ı e s n a s ı n d a vukua gelmiş ve binnetice h e n ü z para cezasına h ü k m o l u n m a m ı ş ise, ö l ü m l e , m e z k û r d â v a d ü ş e c e ğ i n ­ den (29}, h ü k m e d i l m e s i melhuz ve muhtemel para cezası maznunun

' a ş ç ı l a r ı n d a n talep ve onlara k a r ş ı dermeyan olunamaz.

b) Para cezası s u ç l u n u n ö l ü m ü n d e n evvel h ü k ü m a l t ı n a alınmış, h ü k ü m d ç kat'iyet k e s b e t m i ş ve fakat h e n ü z icra edilmeden suçlu ö l m ü ş ise vaziyet ne o l a c a k t ı r ? Acaba h ü k ü m ai'ina a l ı n a n bu para cezası s u ç l u n u n m i r a s ç ı l a r ı n d a n talep ve onlara k a r ş ı dermeyan olu­

nabilecek midir?

Mesele, b u mevzuda hiçbir sarahati ihtiva etmiyen F r a n s ı z Ceza K a n u n u b a k ı m ı n d a n ehemmiyeti haiz bulunmakta ve F r a n s ı z dok­

t r i n hususiyle j ü r i s p r ü d a n s ı b u nevi ahvalde para c e z a s ı n ı n tahsili için m i r a s ç ı l a r a k a r ş ı takibat yapılabileceğini kabul e y l e m i ş b u l u n ­ m a k t a d ı r . Fransada gerek k ı s m e n doktrinin ve gerekse j ü r i s p r ü d a n - sın bu t a r z ı telâkkisi, para cezasına m a h k û m i y e t h ü k m ü n ü n s u ç l u ­ nun p a t r i m u v a n ı n d a n a k d î bir borç husule getirdiği, f a i l i n m â m e l e - kiyie b i r l i k t e , b u borcun da m i r a s ç ı l a r ı n a i n t i k a l etmesi lâzımgeldîği sebebine istinadeylemektedir.

Ş ü p h e y o k t u r k i h ü k ü m a l t ı n a alman para cezasının b u şekilde m i r a s ç ı l a r a i n t i k a l i keyfiyeti c e z a l a r ı n şahsîliği prensibine mugayir­

dir. N i t e k i m bazı müellifler, s u ç l u n u n m i r a s ç ı l a r ı n a , h ü k m e d i l e n pa­

ra cezasını tediye m ü k e l l e f i y e t i n i t a h m i l eyliyen j ü r i s p r ü d a n s ı n b u t e l â k k i s i n e itiraz e t m i ş l e r d i r ; fakat b u mevzuda F r a n s ı z i ç t i h a d ı hiç­

bir değişiklik a r z e y l e m e m i ş t i r (30).

F r a n s ı z j ü r i s p r ü d a n s ı n ı n bu t e l â k k i t a r z ı n a itiraz eden müellif­

ler m e y a n ı n d a bulunan Garraud da bu mevzuda «... s u ç l u n u n ölü­

m ü n d e n sonra nakdi m a h k û m i y e t l e r i icra etmek h a k k ı n ı n d e v a m ı suça y a b a n c ı ü ç ü n c ü ş a h ı s l a r a k a r ş ı değil de, suçluya k a r ş ı b i r ak- sülâmel v ü c u d a getiren cezanın hakikî b ü n y e s i y l e tezat halindedir*

demektedir (31).

Y u k a r ı d a v a z e y l e d i ğ i m suale m e v z u a t ı m ı z b a k ı m ı n d a n verilecek cevap bir güçlük arzetmez; filhakika, mehazi 1889 İ t a l y a Ceza K a n u ­ nu (32) gibi T ü r k Ceza K a n u n u 96 ncı maddesinin 2nci f ı k r a s ı n d a

(29) Türk Ceza Kanununun 96 ncı maddesinin birinci fıkran.

(30) Bu mevzuda etraflı ve mufassal malûmat için: Garraud, tözü geçen eser ve cilt, s. 383 ve sonrakiler.

(31) Garraud, suzü geçen eser ve cilt, s. 3B5.

'32) 1889 italya Ceza Kanununun 85 inci maddeci.

(13)

» m a h k u m u n vefatı... h e n ü z icra e d i l m e m i ş ulan ağır ve hafif cezayı nakdi h ü k ü m l e r i n i b ü t ü n neticeleriyle beraber ortadan k a l d ı r ı m de­

mekte o l d u ğ u n a g ö r e ö l ü m hâdisesinin vukuunu m ü t a a k ı p kat'iyet k e s b t e m i ş olan para cezaları için m a h k û m u n m e t r u k â t ı n a ve binne- tice m i r a s ç ı l a r ı n a m ü r a c a a t olunamaz. T ü r k Ceza K a n u n u n u n 120 nci maddesinin b i r i n c i fıkrasının muhalif mefhumundan da aynı neti­

ceye varmak m ü m k ü n d ü r .

Para c e z a l a r ı n d a cari o l d u ğ u n a işaret etmek istediğimiz şahslîik prensibine m ü t e d a i r i z a h l a r ı m ı z a nihayet vermezden Önce kaydede­

l i m k i , mali d u r u m u n a z a r ı itibara alınmaksızın kendisi h a k k ı n d a ehemmiyetlice bir para cezası h ü k m e d i l e n m a h k û m u n , varsa, ailesi e f r a d ı n ı n bundan m ü t e e s s i r olamıyacağı, bu suretle h ü k m e d i l m i ş bu­

lunan bir para cezasının muhtelif b a k ı m l a r d a n iras edebileceği sıkın­

t ı l a r ı n dışında kalabileceği iddia olunamaz. Bu itibarla, diğer ceza­

larda olduğu gibi, para cezalarında da şahsîlik prensibini bu neti­

celeriyle anlamak l â z ı m d ı r .

9 — Para cezalarında, diğer bütün cezalarda olduğu gibi, cari olması lâzımgelen bir prensip de, bu cezaların müsaviüği prensibi­

dir. Bazı fiilleri suç ve onları muhtelif cezalarla m ü e y y i d e l i y e n ka­

nunlar Önünde, istisnasız herkesin m ü s a v i olmasını istihdaf eden bu prensibin tatbikatta, hapis, hususiyle para cezaları mevzuunda tahak­

k u k e t t i r i l e m e d i ğ i m a l û m d u r . Y u k a r ı d a para cezalarının önemli mah­

z u r l a r ı n d a n biri olarak, bu cezaların, suçlunun mali d u r u m u göz ö n ü n ­ de b u l u n d u r u l m a k s ı z ı n h ü k ü m altına alındığına ve böylece bu ceza­

ların müsavilik prensibini en çok ihlâle u ğ r a t m ı ş olduğuna işaret et­

m i ş t i m . Filhakika 100 l i r a para cezasına m a h k û m edilen zengin b i r suçlu aynı miktar para cezasına m a h k û m edilen fakir bir suçlu ka­

dar bu cezanın tesirlerini duyamaz. Ve bu itibaria a y n ı ceza muva­

cehesinde zengin ve fakir i k i kimse bir müsavatsızlığa d u ç a r edil­

miş olur. İşte bu mahzuru bertaraf daiyesindedir k i . pozitivist ce­

r e y a n l a r ı n tesiriyle, Ceza H u k u k u s a h a s ı n d a önemli bir mevki işgal e t m i ş olan uşahsîleştirme» esası diğer b ü t ü n cezalarda olduğu gibi para c e z a l a r ı n d a da t e r v i c o l u n m u ş , s u ç l u n u n hal ve vaziyetini, m a l i d u r u m u n u n a z a r ı itibara almak ve bu suretle h â k i m e bir takdir hak­

iki b a h ş e t m e k suretiyle birçok modern kanunlar bu mevzuda h ü k ü m ­ ler sevk e t m i ş l e r d i r (33). İ l â v e etmek gerektir ki bu şahsîleştirme

(33) lv30 tarihli yeni İtalya Ceza Kanununun 24 üncü maddesinin son fıkrasına göre -suçlunun içinde bulunduğu iktisadi şerait hasebiyle, kanunun tespit ettiği para cezasının tesirsiz olacağı görülürse, hâkim âzami haddi aşsa

(14)

esası ile, bu kanunlar para cezası için serdedilen bir mahzuru ber­

taraf etmek isterken m ü s a v a t prensibinden b ü s b ü t ü n u z a k l a ş m ı ş l a r ­ d ı r . S u ç l u n u n hal ve vaziyetini, malî d u r u m u n u göz ö n ü n d e b u l u n ­ d u r m a k suretiyle bir para cezasına h ü k m e d i l m e s i n * k a n u n l a r ı n a i t - n a l e t m i ş memleketler m e v z u a t ı b a k ı m ı n d a n , bizzat para cezasına tevcih edilmiş olan mahzur bu suretle ortadan kalkmakta ise de, ka­

naatimce, bu ş a h s i l e ş t i r m e esasiyle, a y n ı zamanda h a k i k î m ü s a v a t prensibinden daha çok u z a k l a ş ı l m ı ş b u l u n u l m a k t a d ı r ; filhakika bu suretle Ceza K a n u n l a r ı t a r a f ı n d a n İcrası men veya emredilen ve me­

s e l â şu veya bu para cezasiyle m ü e y y i d e l e n d i r i l m i ş bulunulan a y n ı bir fiil muvacehesinde i k i kimse, b u n l a r ı n malî d u r u m l a r ı n d a n kat'an- rıazar, b a ş k a b a ş k a miktarlarda para cezalariyle tecziye olunmakta­

d ı r . Ve bu suretle h a k i k i m ü s a v a t temin edilmek istenil irken, bu defa da h u k u k î m ü s a v a t t a n u z a k l a ş ı l m a k t a d ı r . Diğer taraftan, T ü r k Ceza K a n u n u gibi para c e z a l a r ı n ı n s u ç l u n u n hal ve vaziyetine, mali bile, bunu üç misline ifrağ etmek salâhiyetini haizdir». Bu maddenin tam metni için, Code Penat du Royaume d.Italie, s. 17 ye, yine bu mevzuda sözü geçen kanunun aynı hükmü ihliva eden 26ncı maddesinin 2 ncifıkrasma bakınız. Yeni İsviçre kanunu da bu mevzuda 48 inci maddesinin ikinci fıkrasiyte şu hükmü koymuştur: «Hâkim para cezasının miktarım mahkûmun, uğrıyacağı zarar suç­

luluğuna tekabül eden bir cezaya vücut verecek surette, vaziyete göre tespit edecektir- Mahkûmun vaziyetini takdir etmek için 1ı kını bilhassa aşağıdaki unsurları hesaba katacaktır: irat ve sermaye, medeni hal, aile mükellefiyet­

leri, meslek ve mesleki kazanç, ya? ve sıhhi durum», isviçre Ceza Kanununun bu hükmü, hususiyle bu kanunun para cezalan sitemi hakkında Hukuk Fakül­

tesi Mecmuası, sene 1940, cilt 6, sayı 4 te Tahir Tanerin -Yeni İsviçre Ceza Kanunu* başlıklı makalesine, ve aynı müellifin sözü geçen eserinin 557 nci sahifesinin altındaki 1 numaralı nota bakınız. Bu nevi hükümlere, diğer birçok garp memleketlerinden bazılarının mevzuatında, bazılarının da projelerinde te­

sadüf etmek mümkündür; Donnedieu de Vabres, sözü geçen eser. s. 393.

Bizde Kanuni Sultan Süleyman zamanında intişar etmiş bulunan bir ka­

nunda, bugün modern mevzuatça kabul edilmiş olan suçlunun malî kudretini nazan itibara almak keyfiyeti göz önünde bulundurularak, zenginler, orta hal­

liler, ve fakirler için ayrı ayrı miktarlarda yani üç derece olmak üzere bazı cerimeler vazolunmustu: yalnız bu cerimeler sabit olmaları itibariyle mahzur­

lu idi.

Para cezasını suçlunun hal ve vaziyetine, malî kaynaklarına uydurmak su­

retiyle hüküm altına almak keyfiyeti Türk Ceza Kanununca derpiş edilmemiş- se de, yeni İtalya Ceza Kanunu göz önünde bulundurularak hazırlanan yeni Türk Cezn Kanunu nvant - projef sinde, yeni İtalya Ceza Kanununun yukarıda zikrettiği­

miz maddeleri muhtevasınra, suçlunun hal ve vaziyetini, mali durumunu nazarı itibara almak suretiyle sevk edilmiş hükümler mevcuttur. Mezkur hükümler için; 941 yılı Adliye Ceridesinin 9 uncu sayısının 637 nci sahifesındeki madde 23, fıkra 3 e. madde 25, fıkra 2 ye bakınız.

(15)

d u r u m u n a g ö r e h ü k ü m a l t ı n a a l ı n m a s ı hususunda h ü k ü m l e r ihtiva e;miyen memleketler m e v z u a t ı da, para cezası içm serdedUen mah­

z u r u ve b i n n e ü c e h a k i k i m ü s a v a t t a n uzaklaşılmış olmayı muhafaza eylemektedir.

10 — Bu bahse t a a l l û k eden sözlerimizi bitirmezden önce ş u n a da işaret edelim k i . Ceza K a n u n l a r ı n c a yapılması veya y a p ı l m a m a s ı

emreden f i i l l e r i n icra veya ademi icrası halinde yine bu kanunlarca vazedilmiş bulunan b ü t ü n cezaî m ü e y y i d e l e r gibi, bu m ü e y y i d e l e r ­ den b i r i n i t e ş k ü eden para cezaları da ancak bir »suçlu» ya k a r ş ı h ü ­ k ü m a l t ı n a alınabilirler; bu itibarla cezai mesuliyetin t e v e c c ü h ü n e m â n i olan objektif sebeplerin mevcudiyeti halinde bir para cezasına h ü k m e d i l e m e z . B u n u n gibi, bu m e s u l i y e t i kaldıran veya hafifleten sübjektif sebeplerin b u l u n m a s ı halinde ve meselâ henüz 11 yaşını b i t i r m e m i ş bir k ü ç ü ğ e , mecnun bir suçluya.., diğer cezalarda o l d u ğ u gibi bir para cezası verilemez.

D i ğ e r cezai m ü e y y i d e l e r gibi para cezalarında da içtima kaide­

l e r i tatbik edilir (34). t e k e r r ü r h ü k ü m l e r i cereyan eder (35); s ü r g ü n , altı ay hapis ve daha az hapis cezalan gibi ağır ve hafif para ceza­

l a n da tecil olunabilir (36).

Nihayet, cezaî bir m ü e y y i d e karakterini haiz b u l u n m a s ı hasebiy­

le para cezasına m a h k û m i y e t ve h ü k m e d i l e n para cezasının infazı, h u k u k u â m m e d â v a s ı n ı veya cezayı d ü ş ü r e n , ölüm (37), af (38). m ü ­ ruruzaman (39). gibi kanuni hallerle düşer.

(34) Türk Ceza Kanunu 'içtima* da prensip itibariyle hukuki içtima s temini kabul etmişse de. 75 inci maddede musatrah bazı cezalarla a£ır ve ha­

fif para cezalarında, bir hadle mukayyet olmak üzere, nisbi para cezalarında da mutlak surette cezaların cem'i sistemini kabul etmiştir.

Türk Cera Kanunu, madde 76; Tabir Taner, sözü geçen eser. s. 460.

(35) Türk Ceza Kanunu, madde 81 ve 84; Tahir Taner, sözü geçen

ı. 480, 481. 484; Türk Temyiı Mahkemesi Umumi Ceza Heyetinin 1/10/934 gün ve 58 sayılı, 4 üncü Ceza Dairesinin 13/9/935 gün ve 5225 sayılı, 12/10/

938 gün ve 1355, 10/11/938 gün ve 2019 sayılı, 2 nci Ceza Dairesinin 5/12/

939 gün ve 12962 sayılı kararları, aynı dairenin 7-'12/934 gün ve 13032 sayılı kararları.

(36) Türk Ceza Kanununun 89 uncu maddesi. Bu madde her ne kad mutlak surette ağır ve hafif para cezalarının tecil olunabileceğinden bahsetmek­

te ise de. aşağıda temas edeceğimiz veçhile, taıminat kabilinden olan para ce-

H..İÜI 92 nci maddenin Baritinim? göre tecil edilemez.

(37) Türk Ceza Kanunu, madde 46.

(38) Türk Ceza Kanunu, madde 97. 98 ve 100.

(39) Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin 4 uncu ve 5 inci bentle-

(16)

lî — Para cezaları hadlerinin tespitinde muhtelif sistemler (40);

Para c e z a l a r ı n ı n tespit ve t â y i n şekillerini b e ş sisteme irca ede­

rek m ü t a l â a eylemek m ü m k ü n d ü r .

I . — 18 inci a s r ı n sabit cezalar sistemine t e k a b ü l eyliyen i l k b i r sistemde para cezası m i k t a r ı n ı n yalnız ve yalnız kanunla tespit edil­

diği g ö r ü l ü r ; v a z o l u n m u ş şu veya bu m i k t a r d a k i para cezası sabit o l d u ğ u n d a n bu sitemde, s u ç l u l u k , s u ç u n işlenmesi sebepleri, s u ç l u n u n m a l î d u r u m u , hiçbir suretle n a z a r ı itibara a l ı n m a z ; devrini y a ş a m ı ş olan bu sistemin m a h z u r l a r ı diğer nevi sabit cezalara mahsus b ü t ü n m a h z u r l a r ı nefsinde t o p l a m a k t a d ı r .

I I . — i k i n c i b i r sistem, para cezası haddinin kanun, m i k t a r ı n ı n h â k i m t a r a f ı n d a n tespit ve tâyin edildiği sistemdir.

Muayyen b i r ölçüde s u ç u n ağırlığını nazan itibara a l m a s ı hase­

b i y l e bundan evvelkine ü s t ü n olan bu sistem suçlu ile sübjektif ba­

k ı m d a n ve onun şahsi serveti n o k t a s ı n d a n m e ş g u l o l m a m a s ı hasebiy­

le m a h z u r l u d u r

Yeni İsviçre Ceza K a n u n u 48 inci maddesinin birinci fıkrasiyle bu sistemi k a b u l e t m i ş t i r . Filhakika m e z k û r fıkraya g ö r e *bu kanunun buna m u h a l i f sarih h ü k ü m l e r i m ü s t e s n a , para cezasının y u k a r ı haddi 20 000 frank o l a c a k t ı r » . Hemen i ş a r e t edelim k i bu sistemi kabul et­

m i ş olan İsviçre kanunu sistem muvacehesinde serdedilen m a h z u r l a r ı b e r t a r a f etmek için a y n ı maddenin m ü t a a k ı p f ı k r a l a r ı n d a s u ç l u n u n u

hal ve vaziyetini, malî d u r u m u n u n a z a r ı itibara alan h ü k ü m l e r sevk e t m i ş t i r (41).

TTT — Ü ç ü n c ü b i r sistemde de para cezasının m i k t a r ı n ı tespit ve t â y i n keyfiyeti mutlak b i r serbesti içinde h â k i m e b ı r a k ı l m ı ş t ı r . Ne­

tice itibariyle para c e z a l a r ı n d a keyfîliğe g ö t ü r e n bu sistem, cezaların k a n u n i l i ğ i esas ve prensibinin kabuliyle t e r k e d i l m i ş t i r .

I V . — T ü r k Ceza Kanunu gibi ekseri memleketler mevzuatınca kabul edilmiş olan bu d ö r d ü n c ü sisteme göre, kaideten para cezası- ntn m i k t a r ı , kanunun tespit ettiği b i r a s ç a r î ve b i r â z a m i had a r a s ı n ­ da, h â k i m l e r t a r a f ı n d a n tespit ve tâyin olunur. B u sistemin ruhuH a ğ ı r l a t ı c ı veya hafifletici sebeplerin mevcudiyeti halinde h â k i m i n İca­

rı, 112 nci maddesinin 4 üncü ve 5 inci bentleri. İlâve etmek gerektir ki hususi kanunlarda para cezaları için müruru zaman bakımından ayrı müddetler mev­

cutsa, Ceza Kanununun müruru zaman müddetleri tntbik olunmaz.

(40) Para cezaları haddinin tespiti meselesi irin bize bu mevzuda re bertik etmiş olan Garraud'nun sözü geçen eserinin 402 ve müteakip sahifel ne bakınız.

(41) Yukarıda 33 numaralı nota bakınız.

(17)

ÂMME PARA CEZALARI 48 bederse para cezasını â z a m i hadde ç ı k a r m a s ı n ı , icabederse btı ceza­

n ı n asgarisine h ü k m e t m e s i n i veya bu i k i had arasında kalmasını, hat­

t â l a k d i r i hafifletici sebeplerin mevcudiyeti halinde, asgari haddin al­

l ı n a dahi inebilmesini, b a ş k a bir ifade ile, ika edrten fiilin ağırlığına g ö r e cezayı derecelendirmesini â m i r d i r .

V . — Nihayet beşinci bir sitem de, eskiden Fransada tatbik edil­

mekte olan ve para cezasının haddine, vilâyet idaresi t a r a f ı n d a n her sene b ü t ü n k o m ü n l e r için tespit edilen çalışma g ü n ü n ü n k ı y m e t i n i , esas ittihaz eden sistemdir {42).

12 — Bu sistemler muvacehesinde Türk Ceza Kanununun İ9 un­

cu maddesinin ikinci f ı k r a s ı n d a k i m e z k û r nisbi para cezaları m ü s t a ­ k i l bir sistem olarak serdedilebllır; bunlar y u k a r ı haddi olmıyan pa­

ra cezalarıdır. T ü r k Ceza Kanununda, para cezalarının içtimai mev­

zuunda a y r ı c a temas edilmiş olan msbi para cezalarına (43) m ü t e ­ d a i r h ü k ü m d e n başka, hususiyle nisbi para cezasiyJe tecziye edilen

fiillere çokça tesadüf etmek m ü m k ü n değilse de. birçck hususi ka­

nunlarda (44) nisbi para cezalarıyle müeyyidelendirilen fiillere rast­

lamak m ü m k ü n d ü r .

İ ş a r e t etmek gerektir k i , vâzıca y u k a r ı had k o n u l m a m ı ş olan bu para c e z a l a r ı n d a dahi h â k i m i n bazt esasları göz ö n ü n d e bulundur­

ması, ve meselâ T ü r k Ceza Kanununun 4055 sayılı kanunla muaddel u y u ş t u r u c u maddelere m ü t a a l l i k 403 ü n c ü maddesinde olduğu gibi - " u y u ş t u r u c u maddenin bet gram veya k ü s u r u » nu nazarı İtibara al­

m a s ı icabcder.

13 — Para cezalarının hukuki tasnife giren diğer nevilerine, bun­

ları â m m e para cezalariyie mukayese ederek temas etmezden önce.

bu tasnifin d ı ş ı n d a kalan ve medeni hukuk m ü n a s e b e t l e r i n d e bir m ü ­ eyyide vasfını haiz bulunan »tazminat» \ kısaca â m m e para cezala­

r i y i e k a r ş ı l a ş t ı r a l ı m :

S u ç denilen fiilin sosyetede husule g e t i r m i ş b u l u n d u ğ u huzursuz­

l u ğ u n m ü e y y i d e s i olan ve s u ç l u y a bir sıkıntı, ıztırap vermek gaye­

sini istihdaf eden â m m e para cezaları, ferde iras edilen herhangi bir z a r a r ı n t a m i r ve tazmininden ibaret bulunan ^tazminat-ı tan tama­

men farklı esaslar üzerine m ü e s s e s t i r .

(42) Sistemin fayda ve mahlutları için: Garraud, söıu geçen eser ve cilt, a. 405-406.

(43) Yukarıda 34 numaralı nota bakınız.

(44) Ezcümle, 1701. 3137 sayılı kanunlar. 3116 «yılı Orman Kanunu.

(18)

I — Â m m e para cezaları suç faili için h ü k m e d i l i r ; tazminat m a ğ ­ dur t a r a f ı n d a n talebedilip bazan haksız fiüi ika eden, bazan da onun bu fiilinden h u k u k a n mes'ul olanlardan a l ı n ı r .

I I . — Para cezaları kanunilik prensibi neticesi (45), kanunen ayrı a y r ı tasrih edilen ve s u ç denilen ef'alin ikaı halinde yine kanunen muayyen had ve miktarlar içinde alınır. Tazminat ise, u m u m î olarak sevk edilen bir h ü k m e m ü s t e n i d e n , muhtelif miktar ve ş e k i l l e r d e alı­

nabilir.

I I I . — T a z m i n a t ı n m i k t a r ı , bilfarz ika edilen bir haksız f i i l fail­

leri ne kadar çok olursa olsun, husule gelen zarara m ü s a v i d i r . Para c e z a l a r ı n ı n m i k t a r ı , bilfarz birlikte işlenen bir suç muvacehesinde, her bir suçlu için a y r ı a y r ı h ü k ü m a l t ı n a a l ı n d ı ğ ı n d a n , t a z m i n a t ı n m i k t a r ı n ı geçebilir.

I V . — Para cezalan, failin Ölümü halinde mirasçılarından talep ve onlara k a r ş ı dermeyan olunamaz. Tazminat ise, failin ö l ü m ü ha­

linde, m i r a s ç ı l a r ı n d a n talep ve onlara karşı dermeyan olunabilir.

14 — Parti c e z a l a r ı n ı n muhtelif nevileri ve bunların âmme para.

cezalariyle mukayesesi;

Âmme para cezalan, tazmınai kabilinden para cezaları Y u k a ­ r ı d a muhtelif b a k ı m l a r d a n tetkik etmek suretiyle karakterlerine işa­

ret eylediğimiz â m m e para cezaları, (amendes penales) y a n ı n d a hem ceza, hem de Devlet hazinesine ika olunan bir z a r a r ı n tamir ve taz­

m i n i namiyle h ü k ü m a l t ı n a a l ı n a n ve tazminat kabilinden para ce­

zaları (mali para c e z a l a r ı : amendes fiscales) diye isimlendirilen m u h ­ telit karakterde para cezaları da mevcuttur. K a r a k t e r l e r i n i n muhtelit mahiyeti içtihatlar ü z e r i n e m ü e s s e s bulunan ve nazariyaita kendile­

rine b a ş k a c a bir ö n e m atfedilen bu para cezaları '«malî suçlar» mev­

zuunda vazedilen a h k â m ı n ihlâline terelt.übeden m ü e y y i d e l e r i teşkil, ve böyle hallerde b i r s u ç l u y u tecziyeden ziyade Devletin mali men­

faatlerinde u ğ r a d ı ğ ı z a r a r ı n tazminini istihdaf ederler (46).

'45) Yine bu prensip neticesiledir ki âmme puta cezaları Borçlar Kanu­

numuzun 158inci maddesinde mevzu -şartı cezai» den ayrılır Filhakika âmme para cezalan, evvelce de İşaret ettiğim veçhile kanunlar tarafından »uç telâkki olunan fiillerin müeyyidesi olarak vazolunur. Ekseri ahvalde maktu bir tazmi­

nat ve hukukî bir müeyyide mahiyetinde olan ve «akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrası halinde tediye edilmek üzere* alacaklı tarafından borçlu­

ya tahmil edilen -şartı cezai- iıe. bir mukavele mahsulüdür.

(46) Bununla beraber ibaret etmemiz lâzımdır ki. âmme para cezalariy- te. tazminat kabilinden para cezaları arasında yapılan tefrik doktrinde umu men kabul edilmiş bir tefrik değildir. Birçok müellifler sun'iliğine işaretle bu tefrike,

(19)

ÂMME P A R A C E Z A L A R ı -491

A — Fransada â m m e para cezalariyle tazminat kabilinden para cezalan t e f r i k i , F r a n s ı z Temyiz Mahkemesi içtihatlariyle i l k defa g ü m - r u k , vasıtalı vergiler ve octroi mevzuunda yapılmış ve fakat, bilâ­

hare orman ve av ve postalar mevzuundaki para cezalarını da sa­

hası içine a l m ı ş t ı r (47). F r a n s ı z Temyiz Mahkemesi â m m e para ce­

zalariyle Tazminat kabilinden para cezalarını muhtelit mahiyetleri ha­

sebiyle i k i b a k ı m d a n m ü t a l â a e t m i ş , b u n î a n n bir taraftan cezaî, d i ­ ğer taraftan bir z a r a r ı n tamir ve t a z m i n karakterine leferru eden f a r k l a r ı n ı b i r k a ç nokta e t r a f ı n d a toplamış'»-,

a) Tazminat kabilinden para cezalarının cezai bir karakteri haiz b u l u n m a s ı keyfiyetinden j ü r i s p r ü d a n s şu ameli neticeleri ç ı k a r m ı ş ­ tır (48):

I . — Tazminat kabilinden para cezalarına» â m m e para cezaların­

da mevzu m ü r u r u zaman a h k â m ı tatbik olunur.

I I . — Bunlar da â m m e para cezaları gibi ceza mahkemeleri ta-

« a i i n ü a n h ü k ü m a l t ı n a alınır

I I I . — Takibolunmakta bulunan tazminat kabilinden para ceza­

ları m i r a s ç ı l a r d a n talep ve onlara k a r ş ı dermeyan edilemez.

I V . — Hükmî şahıslar tazminat kabilinden para cezalarına doğ­

rudan d o ğ r u y a m a h k û m olunamaz,

V. — Tazminat kabilinden para cezalarının h ü k ü m altına alına­

bilmesi için b i r z a r a r ı n husule gelmesini ispata lüzum yoktur.

V I . — Â m m e para cezalarında olduğu gibi. tazminat kabilinden para cezaları da adlî sicille kaydolunur.

b) Tazminat kabilinden para cezalarının kısmen bir zararın ta- ve bu tefrikin müstenit bulunduğu muhtelif telakkilere itiraz etmekte, aşağıda izah edildiği veçhile, taıminat kabilinden para cezalarına, âmme para cezala­

rından farklı bazı ahkamın tatbikini istememektedirler- Biz burada, başLıbagı- na bir etüt mevzuu olabilecek genişlikte bulunan tefrike mütedair telâkkileri tetkik ve bunların tahlilini yapacak değiL/. haddizatında amme para cezalarına tahsis ettiğimiz bu etütte» biz sadece Fransız Temyiz Mahkemesiyle Turk Vâıu Kanununun ve Temyii Mahkemesinin bu mevzuda ihdas etmiş bulunduğu farklı ahkâmı tespitle iktifa edeceğiz,

(47) Garraud, sözü geçen eser, s. 391 ve bu sahıfe altındaki 27 numaralı not: hususiyle bu mevzuda çok geni* ve etraflı izahat almak ve Fransız Tem­

yiz Mahkemesi içtihatlarının tazminai kabilinden para cezalarını iıtinadettirdı- ği esas hakkında bilgi için aynı esenn 393 ve mutaakıp sahifeleri.

(48) Du mevzu için; Gorraud, ıörü geçen « e r ve cilt S. 397-398; aynı müellifin Precis de droil criminel, s. 445-446; Donnedieu de Vabres .sözü ge­

çen eser. s. 390: Vidal et Magnol, sözü geçen eser, s. G50; hususiyle bu sah üre­

lerde ki Fransız Temyiz Mahkemesi kararlarına götüren notlar.

(20)

m i r ve .tazmini mahiyetine t e f e m i eden, ve içtihatlar b a k ı m ı n d a n , b u n l a r ı â m m e para c e z a l a r ı n d a n tefrik ve temyize medar olan nok­

talar da ş u n l a r d ı r (49):

I . — Tazminat kabilinden para cezaları temyiz kudreti bulunmı- yan 16 y a ş ı n d a k i k ü ç ü k l e r d e n talep ve onlara k a r ş ı dermeyan oluna­

bilir.

I I . — Tazminat kabilinden para cezaları tecil olunamaz.

I I I . — Suçlunun taaddüdü halinde, suçlu adedi ne olursa olsun bîr tek para cezasına h ü k m e d i l i r .

I V . — Müşterek hukuka göre tazminat kabilinden para cezalar b a ş k a s ı n ı n fiilinden mes'ul olanlar b a k ı m ı n d a n da h ü k ü m a l t ı n a al m r .

V. — Cezayı kaldıran veya hafifleten kanunlar, tazminat kabi­

linden para cezalan muvacehesinde makabline teşmil edilmez (50).

V I . — İ ç t i m a halinde tazminat kabilinden para c e z a l a r ı n a c e z a l a r ı n cem'i sistemi tatbik olunur.

V I I . — Tazminat kabilinden para cezaları, cezayı tahfif eden s heplerle, hilâfına sevk edilmiş a h k â m b u l u n m a d ı k ç a , tenzil edilemez.

I

i

B — Türk Temyiz Mahkemesi de muhtelif tarihlerde, â m m e pa­

ra cezalariyle, tazminat kabilinden para cezaları a r a s ı n d a bir tefrik y a p ı l m a s ı n ı ve bu sonuncularda, â m m e para c e z a l a r ı n d a cari kaide­

lerden farklı h ü k ü m l e r t a t b i k i n i istihdaf eden muhtelif kararlar ver­

miştir. İ ş a r e t etmek gerektir k i , T ü r k Temyiz Mahkemesine, her i k i nevi para cezalan h a k k ı n d a farklı h ü k ü m l e r tatbik edilmesi lâzım- geleceği hususunda, Fransadaki vaziyetin aksine olarak, kanaatimiz­

ce, e v v e l â T ü r k Ceza Kanununda, daha s o n r a l a r ı bazı hususi kanun­

larda tazminat kabilinden para c e z a l a r ı n a m ü t a a i l i k bazı sarih h ü ­ k ü m l e r birer mesnet teşkil e y l e m i ş b a ş k a bir ifade ile, vâzıı kanun böyle bir t e f r i k i n mevcudiyetini, mukaddema kabul e y l e m i ş t i r . F i l ­ hakika T ü r k Ceza K a n u n u n u n 92 nci maddesine göre -tazminat ka- (49) Bu noktalar için: Garraud, soiü geçen eser ve cilt, s. 395*397; ay müellifin sözü geçen Precis'si. s. 445-446; Donnedieu de Vabres. sözü geçen ener. s. 390; Vidal et Magnol, söaü geçen eser, a. 650-fiSl. Hususiyle bu sahi- felerdeki Fransız Temyiz Mahkemesi kararlarına götüren notlar.

(50) Bu mevzuda tazminat kabilinden para cezalarına medeni hukuk k ideleri tatbik edilir. Jürisprudans bu keyfiyeti: suçun işlendiği günde mer'i bu­

lunan kanunun para cezası için vazetmiş bulunduğu haddin hazine bakımından bir hakkı müktesep (eskil eylediği esasına ıstinadettirmiştir; Garraud, sözü ge­

çen eser ve cilt, s. 396-397; hususiyle s. 397 altındaki 39 numaralı not.

ıl-

(21)

ÂMME PARA C E Z A L A R ı 493 bilinden olan cezayi nakdi...» tecil olunamaz (51). Bunun gibi 1441 sayılı A f ve Tecil K a n u n u n u n 5 inci maddesi "hususi kanunlarda ya­

zılı tazminat kabilinden olan para cezalarının tecile t â b i - o l m a m a s ı ­ n ı , 2330 sayılı A f K a n u n u da 10 uncu maddesiyle "belediye varida­

t ı n a d â h i l olan para c e z a l a r ı n d a n başka umumi ve hususî kanunlar­

da yazılı olan h u k u k u â m m e para cezalarından» maada para cezala­

r ı n d a affın y a p ı l a m ı y a c a ğ ı n ı â m i r d i r .

İşte T ü r k Temyiz Mahkemesi, tazminat kabilinden para cezası­

nın, â m m e para c e z a l a r ı n d a n farklı h ü k ü m l e r e tâbi olması l â z ı m g e - leceği hususundaki i l k k a r a r l a r ı n ı , kaideten, kanunen musarrah hal­

lere i s t i n a d e t t i r m i ş (52). daha s o n r a l a r ı bu haller dışında da tazmi­

nat kabilinden para c e z a l a r ı n ı n b a ş k a nevi kaidelere tabı o l d u k l a r ı ­ nı h ü k ü m a l t ı n a almıştır.

Temyiz Mahkemesinin bu mebhastedik esas telâkkisi bu mah­

kemenin 937 y ı l ı n d a v e r m i ş b u l u n d u ğ u bir tevhidi içtihat karariy- le (53) t e b e l l ü r eTmiş ve m e z k û r mahkeme muhtelif tarihlerde ver­

diği kararlarla i k i nevi para cezası arasında tarih sırasiyle işaret ey­

lediğimiz şu f a r k l a r ı tespit ve t â y i n e y l e m i ş t i r :

L — »Tazminat kabilinden olan ve idarenin şahsî h a k k ı c ü m l e ­ sinden bulunan para cezalarının müteselsil kefil olmak ü z e r e tahsi­

li» (54) yani hepsine b i r tek ceza h ü k m o î u n m a s ı iktiza eder,

I I . — Müddeiumumiler tazminat kabilinden olan para cezaları ci­

hetinden d â v a y ı temyiz edemezler (55).

(51) Türk Temyiz Mahkemen 4 uncu Ceza Dairesinin 2/4/929 tarih ve 2710 sayılı. Ceza Umumî Heyetinin 8/6/931 tarih ve 24 sayılı, Ceza Umumi Heyetinin 1/5/933 tarih ve 34 «yılı kararlan.

(52) Temyiz Mahkemesi Ceza Umumi Heyetinin 17/9/934 tarih ve 134 ılı kararı.

(53) Filhakika Turk Temyiz Mahkemesi Heyeti Umumiyesi 13/2/935 tarih, esas 75. sayı 5 kararında tazminat kabilinden para ceıalariyle amme pa­

ra cezaları tetrikindeki esas telâkkisini: - Devlet hazinesinin uluyacağı zarar­

ları ödetmek ve mali menfaati korumak maksadına- islin ad et t irmekte ve böyle hallerde -umumi ceza prensip ve temellerine dayanmaktın ziyade* bu zarar ve menfaati nazarı itibara almak lâzımaeldı pim ifade eylemektedir.

(54) Temyiz Mahkemesi Ceza Umumi Heyetinin 1/5/933 tarih ve 34 aayılı kararı.

(55) Temyiz Mahkemesi Ceza Umumi Heyetinin 17/9/934 tarih ve 136

«ayılı karan.

(22)

494 NACÍ Ş E N S O Y

I H . — Tazminat kabilinden para c e z a l a r ı n d a t e k e r r ü r h ü k ü m l e r i cereyan eder (56).

I V . — Tazminat kabilinden para cezalarında y a ş dolayısiyle ten­

zilât y a p ı l a m a z , tenzilât y a p ı l a b i l m e s i « m a z n u n u n hapsine karar v e - r i l m e s L . » (57) haline maksurdur,

V . — Tazminat kabilinden para c e z a l a r ı muvacehesinde c e z a y ı tahfif eden kanunlar m â k a b l i n e şâmil değildir (58).

15 — Âmme para cezalan, hukuki para cezalan; — Para cezala­

r ı n ı n h u k u k î tasnife giren diğer bir nev'i de h u k u k î para cezaları­

dır. Tazminat kabilinden para cezaları gibi bunlar da Devlete iras edilen z a r a r ı n tazminini istihdaf ederler; yalnız bunlarda tazminat kabilinden para c e z a l a r ı n d a k i «cezaî» mahiyetten hiçbir iz ve eser mevcut olmadığı gibi, bu nevi para cezaları cezaî mercilerden a y r ı mercilerde karar a l t ı n a a l ı n ı r l a r . M e s e l â Ticaret O d a l a r ı n c a odaya kaydolma m ü d d e t i n i g e ç i r e n l e r d e n a l ı n a n para cezaları, ahvali ş a h ­

siye sicillerini tanzim ile mükellef memurlardan defterlerin t u t u ­ munda bazı kaidelere riayet e y l e m e m i ş b u l u n m a l a r ı hasebiyle alı­

nan para cezaları... bu kabildendir.

İ l â v e etmek gerektir k i h u k u k î para cezalarının m i k t a r ı , iras edi­

len z a r a r ı n ehemmiyeti göz ö n ü n d e t u t u l m a k suretiyle tespit ve he- sabolunmaz. B a ş k a bir ifade ile, h u k u k i para cezasının haddi, z a r a r ı n m i k t a r ı n a t e k a b ü l etmez. Bu nokta h u k u k î para cezasını tazminatr tan tefrika medar olan bir n o k t a d ı r .

¡6 — Amme para cezaları, inzibati mahiyeife para cezalan; — Tamamiyle a y r ı ve h u s u s î mercilerce (bazı heyet ve meclislerce) h ü ­ k ü m allına a l ı n a n inzibatî mahiyetteki para cezaları bir meslek veya s a n a t ı n icrasında, bu sanat veya mesleğin usul ve kaidelerine uyma­

m ı ş o l m a ğ a t e r e l t ü b e d e n m ü e y y i d e l e r d i r .

17 — Âmme para c e r o i a n n ı n infazı; ~ Â m m e para c e z a l a r ı n ı n infazı muhtelif memleketler m e v z u a t ı n c a farklı sistemler ü z e r i n e m ü ­ esses bulunmakta ise de, b u n l a r ı n hepsinde, para cezasının suçlu ta

(56) Temyiz Mahkemen Ceza Umumi Heyetinin 2/1/939 tarih ve 2 yılı karan. Bu kararı Temyiz Mahkemesi 3 üncü Ceza Dairesinin 11/6/940 ta­

rih ve 3B42 sayılı karariyle karşılaştırınız.

(57) Temyiz Mahkemesi 3 uncu Ceza Dairesinin 20/3/940 tarih ve 1575 sayılı kararı.

(58) Temyiz Mahkemesi 3 üncü Ceza Dairesinin 20. 3/940 tarih ve 1575 sayılı kararı.

(23)

r a f ı n d a n tediye edilmemesi halinde hapse tahvili keyfiyeti umumi ve m ü ş t e r e k bir n o k t a y ı teşkil etmektedir.

Biz para cezalarının infazı mevzuunda muhtelif memleketlerin m e v z u a t ı ve bu mevzuata h â k i m sistemler üzerinde duracak değiliz.

Biz sanece para cezalarının infazını, ağır ve hafif para cezalan tefri­

k i n i esas alarak. T ü r k Ceza Kanununun bu ikiye tefrik muvacehe­

sindeki İnfaza m ü t e d a i r h ü k ü m l e r i n i izah edeceğiz.

A — Ağır para c e z a l a r ı n ı n i n / a z ı ; - T ü r k Ceza Kanununun 19 uncu maddesine göre a ğ ı r para cezası 1 liradan beş bin liraya ka­

d a r d ı r . Kanunda a y r ı c a sarahat bulunan hallerde bu y u k a r ı haddin ü s t ü n d e de para cezasına h ü k m e d ileceği tabiîdir,

19 uncu maddenin sarahatine binaen h ü k m e d i l e n ağır para ceza­

sının tahsili şu şekilde olur: Cumhuriyet Müddeiumumiliği «bu ce­

zaya m a h k û m i y e t i m u t a z a m m ı n kat'i ilâm" ı mahallin en b ü y ü k mal- memuruna g ö n d e r i r (59). Malmemuru da. m a h k û m u n h ü k ü m al­

t ı n a a l ı n a n p a r a y ı ödemesi için bir ihbarname Tanzim ve bunu ken­

disine tebliğ eder. M a h k û m , tebliğ tarihinden itibaren 15 g ü n zarfın­

da p a r a y ı Ödemezse, « h a p s e n tazyik h ü k m ü müstesna olmak üzeren, ciheti maliyece. Tahsili Emval Kanunundaki usule tevfikan, kendisi­

n i n m a l ı n a m ü r a c a a t olunmak suretiyle, para cezası infaz olunur.

İ ş a r e t etmek gerektir k i . hususi kanunlarca mevzu para cezala­

r ı n ı n tahsiline m ü t e d a i r bu kanunlarda hususi h ü k ü m l e r mevcut bu­

l u n d u ğ u takdirde, T ü r k Ceza Kanununun 19 uncu maddesinde mez­

k û r ve y k a r ı d a izah e t t i ğ i m i z h ü k ü m bu nevi para cezalarına tatbik edilmez (60).

A ğ ı r para cezasına m a h k û m olan kimsenin haczi veya satılması m ü m k ü n eşyası bulunmaz, yani kendisinin aczi tahakkuk ederse (61).

mahallin en b ü y ü k malmemuru ilâmı M ü d d e i u m u m i y e iade eder, î l â m kendisine g ö n d e r i l e n M ü d d e i u m u m i l i k de bu ilâmda «para ce­

zasının hapse çevrilebileceği» y a z ı l m a m ı ş olsa bile. 1 liraya muka­

bil bir g ü n hapis cezası infaz olunmak üzere, m a h k û m u ceaaevine g ö n d e r i r .

(59) Adliye Vekâletinin 31/10/938 tarih ve 219 »ayılı bir tamimine gö­

re bu ilamların, mahkûm baçka yerde bulunsa dahi, hükmü veren mahkemenin bulunduğu yerin maliyesine verilmesi ve maliyenin de mahkûmun ikamet et- snekle olduğu yer malmemuru ile muhabereye geçerek para cefasının tahsilini temin eylemesi iktira eder.

(60) Temyiz Mahk»m«i 3 ünrü C**rn Dairesinin 1/7/938 tarih ve 4745 sayılr kararı.

(61) 104 sayılı Adliye Ceridesinde Adliye Vekaleti Cera İsleri Müdürlü­

ğünün mütalâası.

Referanslar

Benzer Belgeler

gerekmektedir. 2) İdari yaptırım kararının kesinleşme tarihi, idari para cezasının zamanaşımının başlangıç tarihi olduğundan, kesinleşme tarihi vergi dairesi

2 9 Sanayi İşletmesinin zamanında sanayi siciline tescil ettirilmemesi 881 TL Sanayi işletmelerinin üretim faaliyetlerine başladıktan sonra iki ay içinde.. Sanayi

MADDE 4 – (1) At ıksuların arıtılması amacıyla atıksu arıtma tesislerinde kullanılan ve ödemesi yapılan bir önceki yıla ait elektrik enerjisi gideri, Çevre Kanununun 29

Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.Bu maddeye istinaden trafikten men edilen araçlara,

Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.Trafikten men edilen araçlara, gerekli şartları

Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.Trafikten men edilen araçlara, gerekli şartları

Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.Bu maddeye istinaden trafikten men edilen araçlara,

1/7/2005’den önce pazara giren araçların yedek parçaları.. b)Kurşun içeriği ağırlıkça en fazla % 0,5 olan fren hortumları, yakıt. hortumları, havalandırma hortumlarında