Türkiye'nin yanı sıra Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya ve Ukrayna'nın bir araya gelerek oluşturduğu
"Karadeniz Stratejik Eylem Planı" anlaşması doğrultusunda hazırlanan "Karadeniz Nasıl Kurtulur?" konulu çalışma raporunda, Karadeniz'in ekolojik dengesinin çökme aşamasında olduğuna dikkat çekildi. Uzmanlar, 17 ülkenin ev, tarım ve sanayi atıklarını bıraktığı bir çöplük haline gelen Karadeniz'in ciddi biçimde hasta olduğunu belirterek, Karadeniz'in yüzde 87'sinde deniz yaşamının tamamen yok olduğunu açıkladı.
Balıkçılık, kıyıların ve iç bölgelerin doğal dengesinin korunmamasının Karadeniz'i çöküşe doğru götürdüğü belirtilen raporda, ülkelerin bunu durdurmak için gerçekçi politikalar uygulamadığı belirtilerek, "çoğu ülke sırf kısa vadeli masraflarını ve borçlarını karşılamak için 'çevre sermayelerini' yok pahasına sattılar" deniliyor.
TEÇHİZAT VE EĞİTİM ELEMANI YOK
Karadeniz'e dökülen ve insan faaliyetlerinden kaynaklanan atıkların yüzde 70'inin Karadeniz ülkelerinden
kaynaklandığı tahmin edildiğinin belirtildiği raporda, geriye kalan yüzde 30'luk kısmın neredeyse tamamının Tuna Nehri vasıtasıyla geldiğine dikkat çekildi.
Her yıl 30 bin ton petrol evsel atık tesislerinden, 15 bin 500 ton sanayiden ve 53 bin ton Tuna Neh-ri'nden denize boşaldığını ifade eden rapor, geri kazanılması mümkün olmayan 95 bin ton petrol atığının her yıl Karadeniz'e boşaltıldığı uyarısında bulunuyor. Raporda, bazı durumlarda, kirlenmiş limanlardaki dip tortunun yüzde ı'i kadar yüksek bir miktarının petrol olarak ölçüldüğü belirtilerek, Karadeniz ülkelerinde, petrol ya da kimyevi madde dökülmesi ile mücadele için teçhizat ve eğitim elemanının bulunmadığına dikkat çekildi.
KARADENİZ MANZARASI KAYBOLUYOR
Raporda, eskinin bozulmamış kıyı şeritlerinin çoğunun yerini, çirkin apartman inşaadarı, kaotik sanayi tesisleri, yıkık dökük rıhtım ve dalgakıranlar ile monoton hatlar halinde bir araya sıkıştırılmış yazlık evlerin aldığı bölgede, 1950'ler ve 60'ların hızlı kalkınma projelerinin kalıntılarının çürümeye yüz tuttuğu ve inşaatçılar inşaat yapılmamış topraklar üzerine daha modern binalar yapmaya giriştikleri belirtildi. Raporda ayrıca, Karadeniz manzarasının, bitki ve
hayvanlar için çok önemli olan ha-bitatlarla birlikte, yavaş yavaş ortadan kaybolduğuna da dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:
"Tüm Karadeniz ülkelerini etkileyen ciddi bir sorun da erozyon ve toprağın bozulmasıdır. Plaj-lardaki kum ve çakıl, nehirlerden gelir ancak birçok nehir üzerine kurulan barajlar kum ve çakılların plajlara ulaşmasını azaltmıştır. Öte yandan, ormanların yok edilmesi toprak erozyonuna neden olmuş ve bazı yerlerde toprağın suya akarak heba
edilmesini artırmıştır. Kıyı bölgesi, bir ülkenin hudutları ile sınırlı değildir ve yönetim planlarında sınır ötesi sorunlar da dikkate alınmalıdır."
BALIKÇILIK ÇÖKTÜ
KARADENİZ ülkelerinde, icoo'li yılların sonundan itibaren yüksek miktarda mahsul alabilmek için aşırı gübre ve tarım ilacı kullanıldığı, ucuz et kaynağı sağlamak amacıyla yoğun hayvan çiftlikleri kurulduğuna dikkat çeken raporda, Karadeniz havzasının bir ucundan diğerine, tarımsal faaliyetler ile konut ve sanayi tesislerinden atılan
besleyici özellikli atıkların, önce nehir ve çaylara karıştığı, sonra da Karadeniz'e ulaştığı, deniz tabanında çürüyen çok miktardaki ilave organik madde ve ortaya çıkan bakterilerin de, eriyik oksijeni tüketerek dipte yaşayan tüm faunanın havasız kalmasına neden olduğu belirtildi.
Son 30 yılda Karadeniz'de balıkçılığın dramatik biçimde bozulduğunu belirten rapor, satılmak için yakalanan balıkların çeşitliliğinin bu dönemde 26'dan 6 türe indiği ifade edildi. Raporda, 1990'da son anda ucundan dönülen çöküşe
rağmen, yakalanan balık miktarının artış gösterdiği ancak bunun da Türkiye'deki büyük miktarlarda yapılan hamsi avından kaynaklı olduğuna dikkat çekildi. Mnemiopsis Leidyi isimli denizanasının deniz besin zincirinde önemli bir halka teşkil eden balık ve larvalarını içeren zooplankton olarak bilinen ufak deniz canlılarının neredeyse tamamını tüketebildiğini belirten raporda, bu organizmanın, Karadeniz'de doğal düşmanı olmadığından, bütün ekosistemi kısa sürede kapladığına da dikkat çekilerek balıkçılığın çökmesine yol açtığı ifade edildi. (Birgün Gazetesi)