• Sonuç bulunamadı

DTP Yerel Yönetimler Komisyonu'nun 3 aydan bu yana özellikle DTP'li belediyelerin bulundu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DTP Yerel Yönetimler Komisyonu'nun 3 aydan bu yana özellikle DTP'li belediyelerin bulundu"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DTP Yerel Yönetimler Komisyonu'nun 3 aydan bu yana özellikle DTP'li belediyelerin bulunduğu Şırnak, Batman, Van, Adana, Mardin ve Urfa gibi illerde yaptığı Yerel Yönetimler Hazırlık Konferansları'nın ardından 1-3 Şubat tarihleri arasında 3. DTP Ekoloji ve Yerel Yönetimler Konferansı'nı Diyarbakır'da gerçekleştiriyor.

Konferansa DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, MYK ve PM üyeleri, Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komisyonu, milletvekilleri, belediye başkanları, DEP eski milletvekilleri, Gençlik Hareketi ve Kadın Hareketi Sözcülüğü, Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) ve Eşit Özgür Yurttaş Hareketi ve yerel konferanslardan katılacaklarla birlikte toplam 302 delege katılacak. Ekim 2006'da yapılan Demokratik Toplum Kongresi ile 'Kürtler ne istiyor' diyerek, Türkiye'de nasıl bir siyasi ve idari yapı istedikleri konusunda 'Demokratik Özerklik' sistemini kararlaştıran DTP, 3. DTP Ekoloji ve Yerel Yönetimler Konferansı ile de Kürt siyasetinin nasıl bir yerel yönetim modelini benimsediği net bir şekilde ortaya konulacak. Konferansa ilişkin DTP Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komisyonu ve Konferans Hazırlık Komitesi üyesi Alican Önlü, konferansa nasıl hazırlandıklarını, neleri ön gördüklerini, yerel seçimler ve konferansta tartışılacak 'Demokratik, Ekolojik ve Cinsiyet Özgürlükçü Yerel Yönetimler Modeli' taslağına ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Batı illerindeki siyasetinde birbirleriyle çelişen çevreler Bölge'de bize karşı ittifak halinde. Bu seçim bize karşı oluşmuş bir ittifakla partimiz ve şahsındaki halk arasında geçen bir seçim olacaktır

Uygulanabilir politikalar konusunda çok fazla sıkıntımız yok. Bu konferansta ilk defa demokratik ve ekolojik, cinsiyet özgürlükçü modelin felsefik ve teorik bölümünü tartışacağız

Konferansımızı 'Komünü olmayanın özgürlüğü olmaz', 'Toprak anamızdır toprağa ne olursa toprağın çocuklarına da o olur', 'Doğa insana değil insan doğaya aittir' şiarıyla gerçekleştiriyoruz

DTP'ye ve ona bağlı belediyelere yönelik, medya, yargı ve siyaset kıskacının uygulandığı bir dönemde, 3. Yerel Yönetimler Konferansı'nı gerçekleştiriyorsunuz. Konferansa ilişkin nasıl bir hazırlık yürüttünüz?

Biz 3. Yerel Yönetimler Konferansı'nı planlarken, komisyon olarak da kendi içimizde bir tartışma yürüttük. Böyle bir konferansa giderken, temel amacımız ve hedefimizin ne olacağını tartıştık. Bizim 9 yıllık bu alandaki yerel yönetimler deneyimimiz var. Bir çok yerde bölgede yönetimlerdeyiz. İkincisi bu alana ilişkin 2 tane yerel yönetimler konferansı yapılmıştı. çıkarılan, sonuçlar, alınan kararlar, belirlenen politikaları inceledik. Yine bizim dışımızdaki Avrupa ve dünyadaki yerel yönetimler modellerini araştırdık. Yine yapılan iki konferansta özellikle 2'inci konfernasımızda biraz daha atölye çalışması ve akademik çalışmalar üzerinde bir yoğunlaşmaydı. Ama bu konferansımız ise tüm bu 9 yıllık deneyim, iki konferansın sonuçları ve yine yerel konferanslar sonucunda bunun artık bir model taslağına dönüştürme kararını aldık. Belli bir anlayış da belirlenmişti. Bunun gelinen aşamada sadece bu politika ve anlayışla

yürütemeyeceğimizi, bize has bir model taslağının ortaya çıkması gerekiyordu.Yerel yönetimler konferansına yüklediğimiz en temel misyon demokratik, ekolojik, cins özgürlükçü bir model taslağını ortaya çıkarmak oldu. Konferans öncesi nasıl bir çalışma yürüttünüz?

Yaklaşık 3 ay önce 10 kişilik bir konferans hazırlık komisyonu kurduk ve çalışmalara başladık. Merkezi konferansa giderken 3 aşamalı bir çalışma yürüttük. Bunun birincisi belediye başkanlıklarının bizde olduğu ve yine

başkanlıklarının bizde olmadığı ama belediye meclis üyeleri ile il genel meclis üyelerinin seçildiği yerlerde kendi iç sorunları ve pratiklerinin tartışıldığı ön toplantılar aldık. Sonrasında 11 il merkezinde yerel yönetimler konferanslarını gerçekleştirdik. Konferanslarda daha çok kendi iç sorunları, iç yönetim tarzı ve halkla olan ilişkileri, kurumlararası diyalog ve 9 yıllık deneyim ile pratik politikalarımız tartışıldı. Yine merkezi konferansa katılacak delelgelerin seçimi yapıldı. 3'üncü aşama ise bizim gerçekleştireceğimiz DTP 3. Yerel Yönetimler Konferansı'dır. Konferansımız 302 delege ile gerçekleşecek. Konferansımız delegeler dışında da eşbaşkanlarımız, PM, belediye başkanlıklarının bizde olduğu DTP'nin il başkanları, kurum temsilcileri ve milletvekillerimiz katılım sağlayacak.

(2)

konferanslarda nasıl bir tablo ile karşılaştınız? Halkın DTP'li yerel yönetimlerden beklentileri neler?

99 seçimlerinde bu alanda ilk temsiliyeti bulduk ve yönetmeye başladık. Kürtler tarihinde ilk defa yerellerde yönetime gelmişti. İlk dönem biraz bununla geçirdik. İkinci dönem ise artık o deneyim üzerinden daha somut politikalar ve hizmet anlayışına dönüşmesi gerekiyordu. Yerellerdeki konferanslarda en temel çıkan sonuç, mevcut imkanlarla ve kadroyla gerçekten hiçbir yerel yönetimin başaramadığı işlerin başarıldığı kaydedildi. Hizmetten tutalımda halkı esas alan ve dahil eden bir anlayışımız var. Kimi eleştiriler olsada bu konuda Türkiye'de yerel yönetimlerde farklı

olduğumuzun net göstergesi ortaya çıktı. Bundan da önemlisi, bizim kendimizin ortaya çıkarmak istediği sistemde eksikliklerin yaşandığı bu eksiklikler ise Meclis tarzı bir yönetime daha geçilmediğinden kaynaklandığı tespit edildi. Bu konferans açığa çıkan bu sorunları giderek daha somut bir modeli mi ortaya koyacak?

Konferansımız yılda bir kendi geçmiş dönemini tartışan ve sorgulayan, önümüzdeki bir yılı planlayan bir konferans geleneğinden daha farklı bir şey arz ediyor. Önemi de bizim bu alana ilişkin model yaratmamızdır. Hareketimizin demokratik ve özgür belediyeciliği bizim dışımızdakilerin de alıp uygulayabileceği net bir model değildi. Bu konferansımızda işte bu modelimizin çerçevesini açığa çıkarmak istiyoruz. Önce modelimizin teorik ve felsefik bir mantığını ortaya koymak gerekiyor. Uygulanabilir politikalar konusunda çok fazla sıkıntımız yok. Bu konferansta ilk defa demokratik ve ekolojik, cinsiyet özgürlükçü modelin felsefik ve teorik bölümünü tartışacağız. Bunu

netleştireceğiz. İkincisi bu doğrultuda uygulanabilir politikalarımızı bu konferansımızda tartışacağız. Demokratik ve Ekolojik Yerel Yönetimler modeli nasıl oluşacak?

Bu alanda ilk defa önereceğimiz ve tartışacağımız konular olacak. İşleyişine, sistemine ve mekanizmasına ilişkin. Yerel yönetimleri kendi iç idari yapısında bir meclisleşme olabilir mi, bunuda tartışacağız. Diğer bir şey olarak ta, bugüne kadar yerel yönetimler denildiğinde hep 'hizmet' olarak algılanıyordu. Biz biraz daha taslak olarak konferansa sunacağımız modelimizi 4 temel ayak üzerinde tartışmak istiyoruz. Birincisi demokratik bölüm. Yani yerel

yönetimlerin toplumu demokratikleştirme gibi bir görevi, siyaseti demokratikleştirme görevi varmıdır? Bir diğer ayağı ise ekolojik ayaktır. Ekoloji bugüne kadar 'çevreci' olarak algılanıyordu. Ama bu konuda yerel yönetimlerde sistemin en güçlü ayağı nasıl oluşturulabilir bunu tartışacağız. Diğer bir ayağı cinsiyet özgürlüğü. Yine yerel yönetimler de bunu nasıl iştelebiliriz bunu da tartışacağız. En son olarak ta hizmet ve idari yapı. Buna da komünal üretim olarak tarif ettik ve tartışacağız. Yine bu konferansta komün örgütlenmesine ilişkin tartışmalar yürüteceğiz.

Bu model kısa sürede hayat bulur mu?

Partimizin Türkiye siyasi hayatına ilk olarak soktuğu 'Eşbaşkanlık' sistemi yerel yönetimler de uygulanabilir mi bunu da tartışacağız. Yasal mevzuatlar önce engeldi. Ama daha sonra tüm demokratik çevrelerin benimsediği bir sistem oldu. Yine yerel yönetimler demokratik, özgür belediyeciliğin bir hareket düzlemine dönüştürülebilir mi? Bunu tartışacağız.

Bu model yerel yönetimlerin idari yapısında değişiklik öngörüyor gibi. Bu demokratik ve ekolojik sistem ile resmi belediyecilik sistemi arasında fark var.

Bu modelin uygulanmasında yasal ve idari olarak sıkıntı yaratmaz mı?

Bu sistem üniter yapıyı reddetmiyor. Ama mevcut halide kabul etmiyor. Modelimizde, halkın doğrudan katılımını sağlayacak mekanizmaların oluşturulmasını öngörüyoruz. Doğaldır ki, burda böyle bir mekanizma içerisinde Kürt sorununun çözümünde yerel yönetimlerin önemi atıyor. Bizim modelimiz hayata geçirmek istediğimiz karar

aşamasında halkın direk katılımını sağlamak. Tabi ki meclisler aracılığa ile yapacağız. İdari yapısında yine üniter hukuku dikkate alıyoruz. Alınmış kararların üniter hukuk içerisindeki yeri neyse onu uygulayacağız. Bu modeli uygulamakta herhangi bir engel yoktur. Ama siyasi kararlar alınırsa onu bilemiyoruz tabii.

Demokratik özerklik içerisinde yer alan bir sistem mi oluyor bu model?

Elbette ki. Bu modelle devlet ve sistemi demokratik temayyüllere açık hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu devletin idari yapısı içinde bir model teşkil edecektir. Önce bizim yerel yönetimlerde olduğumuz yerlerde bu modeli uygularsak, bu

(3)

'demokratik özerklik' modeline katkı sunacaktır.

AKP Kürt demokratik siyasal hareketinin merkezi olan Diyarbakır'ı almak için tüm yolları deniyor. DTP ise 'Diyarbakır kaledir. Hodri meydan' diyor. AKP'nin özellikle Diyarbakır ve Dersim gibi illeri istemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yoğun baskılar ve mali sıkıntılardan dolayı hizmet yapmıyor değiliz. Tam tersine AKP'de bulunan belediyelerin imkanlarına rağmen kat be kat üstünde hizmetlerimiz var. Yoksa 'Hizmet yapamıyoruz' gibi bir durum yok. çok ciddi hizmetler yapıyoruz. Diğer bir yan AKP'nin Diyarbakır'ı bu şekilde hedeflemesi, yerel yönetimleri almaktan çok siyasal misyonu olan bu halkın iradesinin bileşkesi olan yerleri adres gösteriyor. Kaybetme kaygımız yok. Tersine biz bugün bölgede AKP'nin elinde olan yerleri geri alacağımızı söylüyoruz. Batı illerindeki siyasetinde birbiriyleriyle çelişen çevreler bölgede tümüyle bize karşı ittifak halinde. Bu seçim bize karşı oluşmuş bir ittifakla partimiz ve şahsındaki halk arasındaki bir seçim olacaktır. Kürt halkı iradesine sahip çıkacaktır.

DTP'nin Yerel Yönetimler Komisyonu nasıl bir rol üstlenecek?

Mevcut halimizle parti yöneticilerimizden, alanla alakalı kurumlarımızdan ve seçilmişlerimizden ortak oluşmuş bir komisyon var. Bu komisyon önce denetleyici bir tarzdaydı. Ama daha sonra belediyelerimizi proje ortak eş güdümünü sağlayan, dönemsel politikalarını belirleyen bir hal aldı. Bu modelimiz ete kemiğe bürünürse, doğal olarak komisyonda kendisini yeniden şekillendirir ve yapılandırır.

Konferansta karar altına alacağınız öneriler ve başka projeler var mı?

Bir Yerel Yönetimler Akademisi'ni oluşturmayı hedefliyoruz. Modelimizin temel ayaklarından biri olan ekolojik birim oluşturduk. Bu komisyonumuz salt parti merkez yönetimi dışında Demokratik, Özgür ve Ekolojik Yerel Yönetimleri Hareketi'ne dönüşebilir de. Yine bu modelimizi özümseyecek bir Belediyeler Birliği'nin ortak bir yönetimi haline de dönüşebilir. Tabii ki bunlar hepsi tartışma aşamasındadır.

Kürt legal siyasal hareketi olan DTP'ye 'Yerel yönetimler modeliniz nedir?' sorusu sorulduğunda artık net bir yanıt verebilecek misiniz?

Bu konferansa yüklediğimiz en temel misyon, DTP'nin ekoloji ve yerel yönetimler alanına ilişkin sadece dönemsel ve alanlara ilişkin politikası değildir. Temel modeli artık belirlenmiş olacak. Yerelleri nasıl yöneteceğimizi artık

dönemsel politikalarla değil bir model olarak ortaya koyacağız. Bu model kendi partimizin modeli ve hayata geçireceğiz. Bu model sadece bize değil, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve halka dayalı demokratik bir sistemin oluşmasına ciddi bir katkı sunacaktır. çünkü mevcut sistemde yerelleri tartışıyor ve merkezi tekçiliğin sosyal, siyasal ve kültürel hiç bir şeye çözüm getirmediği belirtiliyor. Bu sadece bizim belediyelere değil, sistemin idari yapısına yönelik ciddi katkı sunacaktır.

Konferansınızın şiarı ne olacak?

Yüklediğimiz misyonla bir ilk adım atmak istiyoruz. Demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir yerel yönetimi ortaya koyuyoruz. Genel sistemimizin içindeki, komün çalışma tarzı esasını yerel yönetimlerde uygulamak istiyoruz. Genel sloganımız 'Komünü olmayanın özgürlüğü olmaz' sloganı ile bu konferansa katılıyoruz. 'Toprak anamızdır toprağa ne olursa toprağın çocuklarına da o olur', 'Doğa insana değil insan doğaya aittir' şiarıyla gerçekleştiriyoruz. DTP'li belediye başkanları, 3. Yerel Yönetim Konferansı'nı değerlendirdi

Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak: Ekoloji ve Yerel Yönetimler Konferansı halkın temel ihtiyaçlarına cevap olabilecek ve çağın gereksinimlerini öngörecek nitelikte bir yerel yönetim modelinin oturtulması açısından oldukça önemli. Dünyadaki belli başlı yerel yönetim modellerinin, alternatif arayışların ve deneyimlerin tartışılması açısından hayati bir öneme sahiptir. Belki ilk defa bu kadar derinlikli bir yerel yönetimler konferansıyla kendimizi, iktidar

alanlarımızı ve her şeyden önemlisi önümüzdeki döneme ilişkin yerellerde esas alınacak bir takım kural ve prensipleri içeren yerel yönetimler modelinin şekillenmesine gidilecektir.

(4)

Viranşehir Belediye Başkanı Emrullah Cin: Gündem maddelerinden de anlaşılacağı gibi üç gün sürecek bir konferanstır. En son konferansımızı 2005 yılında yapmıştık. 5 yıllık çalışmaların değerlendirilmesi, gündem madelerine ilişkin modelin ortaya çıkarılması, seçim stratejilerinin belirlenmesi, genel anlamda şunu diyebiliriz, belediyelerimizin çalışmalarını değerlendireceğiz. Yapılan çalışmaların yeterli olup olmadığını tespit edeceğiz. Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin: Bu konferansla beraber şimdiye kadar yapılan çalışmalar bir bütün olarak değerlendirilecek. Yine büyük bir emek ve çaba ile birlikte bu konferansta yerel yönetimler modelimiz netleşecek zirveye ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu konferansın diğer bir önemide bir yıllık süre içersinde önümüzdeki yerel yönetim seçimlerine yönelik yol haritamızı belirleme zemini olacaktır. Tabii bir diğer boyutuyla özellikle seçime yönelik stratejimizi belirlerken, biz mevcut belediyelerimizi alma gibi bir sorunumuz yok. Zaten buraları halka teslim ettik. Biz özellikle AK Parti'nin elinde bulunan Van, Siirt, Bingöl ve Ağrı gibi illeri de katacağız.

Nusaybin Belediye Başkanı Mehmet Tanhan: Önemli bir konferans, çünkü yeni bir yerel yönetim modeli tartışmaya açılacak. Bizim açımızdan bu bir ilktir. Bu taslak konferansta tartışılıp yeni eklemelerle büyük bir ihtimalle kabul edilecek. Bunun sonucunda ortaya çıkacak yeni yerel yönetim modelimiz inanıyorum ki sadece bölgede değil, tüm Türkiye'de ve Avrupa'da örnek bir model haline gelecek. Belediyelerimiz de yeni modele göre hazırlanıp geleceği güçlü bir şekilde karşılayacaklardır.

HİKMET ERDEN

Bu röportaj 02-09.02.2008 tarihli Haftaya Bakış gazetesinde yayınlanmıştır ',

Referanslar

Benzer Belgeler

 b) Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak

• Devlet ile yerel yönetim arasında konumlandırılabilecek olan siyasal bölge, aslında egemenliğe sahip olmadığı için devlet olarak; siyasal yetkilere sahip

• Merkezden yönetimin tersine, yerinden yönetim; topluma sunulacak bazı idari hizmetlerin devlet merkezinden ve tek elden değil, merkezi idare teşkilatı içerisinde yer

(…) Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin

• Yerel yönetimlerde kamu hizmetlerinin etkin olarak görülebilmesi için yetki sınırında bulunan hizmetler ile gerekli oranda mali kaynaklara da sahip

Ayrıca, yerel yönetimlerin altın çağı olarak nitelendirilen bu yüzyılda, yerel birimler artan nüfus karşısında fazlalaşan hizmetleri yerine getirebilmek için yeterli

• İl özel idareleri, başında merkezi yönetimin temsilcisi olan valinin bulunduğu, karar organında hem merkezi yönetimin ve hem de yerel yönetimin temsilcilerin yer

5393 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nun 18’inci maddesinin (c) bendinde ise; belediyenin imar planlarını görüşmek ve onayla- mak, Büyükşehir ve il belediyelerinde