I. ve II. Dünya Savaşları Arasında Bilim,Teknoloji ve Sosyal
Değişme.
Özellikle 19. yüzyıl
boyunca hızla gelişen bilim, 20. yüzyılda
çok daha hızlanmıştır.
20. Yüzyılda bilim savaş ve endüstri
tekniklerini etkilemek ile kalmamış,
beraberinde önemli toplumsal, politik
değişmeler getirmiştir.
Bu yüzyılda bilim adamlarına verilen değer çok daha
fazla artmış,I.Dünya Savaşı’nda asker
olarak siperlere
gönderilen bilim
adamları II.Dünya
Savaşı’nda ulusal
hazine olarak kabul
edilmişlerdir.
I. ve II. Dünya Savaşları Arasında Bilim,Teknoloji ve Sosyal
Değişme.
Elbette ki 20. yüzyılın başlarında bilim ve teknoloji etkisini
inanılmaz boyutlara
taşıdığı iki savaş ile çok olumsuz bir rol
oynamıştır.
Teknoloji savaş
kavramını değiştirmiş, maliyet hesapları
üzerine kurulu bir
savaş endüstrisi ortaya çıkmıştır.
Her yeni buluş ilk önce savaşlarda
denenmiştir.Hükümetl er, bir buluşun
peşindeki bir bilim adamına parasal destek sağlarken
akıllarındaki düşünce, o buluşun kendilerine gelecekteki bir
savaşta üstünlük
sağlaması olasılığıydı.
I. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
I. Dünya Savaşı, bilim ve teknolojik
gelişmelerin askeri amaçlar ile
uygulamaya geçilen ilk büyük dünya savaşıydı.
Savaş sırasında tanklar,
toplar,denizaltılar, ağır makineli tüfekler
kullanılmış, ilk zehirli gaz atılmıştır.
Savaş sırasında Alman U-botları tam bir dehşet saçtılar.Şubat
1917’de Almanlar yaklaşık 540.000
ton müttefik gemisi batırdılar.Nisan
ayında ise 849.000 tonu bulan 350
gemi batırıldı.
I. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
Yine savaş sırasında bir
dakikada 8o tüfeğin aynı anda yaptığı
atışı yapan
makineli tüfekler geliştirildi.Bu
makineli tüfekler 450 ile 600 el ateş etme kapasitesine sahiptiler.
Ancak savaş
sırasında en büyük kayıplara neden
olan geliştirilen
yeni toplardı.Bütün yaralanmaların
yaklaşık %70’i top ateşinden
kaynaklanıyordu.
I. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
Savaş sırasında
büyük toplu ve dişli motor sistemine
sahip zırhlı savaş gemilerinin
geliştirilmesi bir başka önemli
değişimdi.
Savaşın ortalarına doğru ilk tankın kullanılması siper savaşları çağının artık sona ermeye başladığının ilk
işaretini verdi.İngiliz Kraliyet Donanması 15 Eylül 1916’daki Somme
Çarpışmasında 60
tank kullanmıştı.
I. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
Somme saldırısında
kullanılan Mark-I tankı, tam yüklendiğinde 28 ton ağırlığa
sahipti.Savaşın sonlarına doğru İngilizler Mark-IV
tankını geliştirdiler bu tankın özelliği
Almanların icat ettiği zırh delici mermileri geçirmemesiydi.
Modern havacılık Wilbur ve Wright’ın insanlı ilk uçuşu
başarmalarıyla 1903’te Birleşik Devletlerde
gerçekleşmiştir.Uçak ilk kez bir savaş
aracı olarak
Trablusgarp
Savaşı’nda
kullanılmıştır.
I. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
Savaşın başlarında
keşif ve gözetleme için kullanılan uçakların
sayısı savaş sonlarında muazzam sayılara
ulaşmıştır.Savaş sona erdiğinde dünyada
160.000’den fazla uçak bulunmaktaydı.Halbuki savaş başlarında en
fazla uçak İngiltere’de idi onun da sayısı 270 idi.
Savaş sırasında en az beş kuşak yeni savaş uçağı ortaya çıktı.Savaşın sona ermesinden hemen önce ortaya çıkan son kuşak uçaklar tek kanatlı ve
bütünüyle metaldi.
I. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
Yeni ve öldürücü bir başka silah zehirli gazdı.İlk zehirli gazı Almanlar Fransızlara karşı attı. Bu gaz Klor gazı idi.
Almanlar Bolimov’da
Ruslara karşı 18.000 gaz mermisi attılar.
22 Nisan 1915’te ise Almanlar Fransızlara attıkları 188 ton klorin gazı ile bir günde 5000 kişinin ölümüne neden oldular.
1917 yılında ise
vücutta yanmalara ve kabarmalara neden olan hardal gazı
kullanılmaya başladı.
Her iki tarafta savaş sırasında 125.000 ton zehirli gaz
kullanmışlardır.
Zehirli gazlar
nedeniyle savaş
sırasında 100.000 kişi
hayatını kaybetmiştir.
II. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
II. Dünya Savaşı
dünyayı değiştirdi.Bu değişim hayatın her alanında bir daha
geri gelmeyecek eski alışkanlıkların ve
teknolojilerin terk edilmesinden,
gündelik yaşamda pek çok şeye kadar oldukça geniş bir yelpazeye yayılır.
II. Dünya Savaşı’na bilim adamlarının
savaşı demek yanlış olmaz.Fakat inkar edilemez bir gerçek vardı ki savaşlar
olmasaydı,insanlık
bugünkü teknolojik
düzeye ulaşmak için
daha uzun bir süre
beklemek zorunda
kalacaktı.
II. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
I. Dünya Savaşı
sırasında geliştirilen her türlü savaş aracı II.
Dünya Savaşı yıllarında çok daha sağlam ve
hızlı hale getirilmiş, atış kabiliyeti arttırılmıştır.
Çok motorlu devasa bombardıman uçakları II. Dünya Savaşı’nın en fazla maddi kayba
neden olan araçları oldu.
II. Dünya Savaşı sırasında
bombardıman
uçakları nedeniyle radar keşfedilmiştir.
Almalar II. Dünya Savaşının sonlarına doğru roketleri
operasyonal olarak kullanabilecek
seviyeye ulaştılar.
II. Dünya Savaşı’nda Bilim ve Teknoloji
Alman hava kuvvetlerinin
etkinliliğinin azalması İntikam Silahı olarak adlandırılan V1 ve V2 roketlerinin
geliştirilmesini sağlamıştır.
Yine daha kalıcı istihbarat elde
edebilmek için Enigma benzeri araçlar
keşfedildi.
Savaşı sonlandıran Nagazaki ve Hiroşima bombalamaları ise
sadece savaşı
sonlandırmamış, bilim ve teknik alanındaki gelişmelerin
sorgulanmasına bilim ve tekniğe olan
güvenin sarsılmasına
yol açmıştır.
I. ve II. Dünya Savaşı Sonrasında Ortaya Çıkan Teknolojik
Yenilikler.
II. Dünya savaşı sırasında savaş koşullarında
hazırlanan pek teknolojik araç, savaş sonrasında kapitalizm ile
bütünleşerek insan hayatının ayrılmaz parçaları haline
gelmiştir.
Özellikle iletişim alanında yaşanan gelişmeler önemli bir yere sahiptir.
Ancak teknolojik alanda yaşanan bu gelişme bazı ülkelerin teknolojiyi üretmesi bazılarının ise
üretilen teknolojiyi
satın alması şeklinde
olmuştur.
RADYO
Haberleşme alanında insanlığa büyük
imkânlar sağlayan radyo, terim olarak sesin elektromanyetik dalgalar halinde
gönderilmesini ve alınmasını, kavram olarak ise
telekomünikasyonun öteki dalları olan telsiz telgraf, telsiz telefon ve hatta televizyonu içerir
Sayıları fazla olmakla birlikte radyo tekniğinin gelişmesine başlıca şu dört ilim adamının
katkısını belirtmek gerekir; James Clerk
Maxwell, Heinrich Hertz, Guglielmo Marconi, Lee de Forest. Bu isimlere daha birçokları
eklenebilir. Özellikle aynı buluşu bir başka ülkede, aynı tarihlerde
birbirinden habersiz olarak gerçekleştiren birçok ilim adamı vardır.
RADYO
Maxwell ilk kez radyo (elektromanyetik)
dalgalarının varlığını bulmuştur. Henüz 29 yaşında bu buluşunu yapan Maxwell 1865 yılında da bu dalgaların boşlukta ışık hızına
yakın bir hızla saniyede 186 000 mil - 300 000 km hareket etmesi
gerektiğini ileri sürmüştür.
Hertz, 26 yaşında 1886 yılında yaptığı deneylerle
Maxwell'in buluşunu, yani radyo
dalgalarının varlığını ve ses titreşimlerinin elektromanyetik
alanda ışık hızı ile yayıldığını
kanıtlamıştır.
RADYO
Bu teknik buluşların ses aktarılmasında ilk
kullanımı İtalyan Guglielmo Marconi
tarafından 1895 yılında yapıldı. Hertz'in
çalışmalarını kamuya duyurması üzerin bu konuda çok önceden İtalya’da babasının çiftliğinde deneyler
yapmakta olan Marconi, bu buluştan pratik
yararlar elde etmek istedi.
Marconi 1901 ve
1902 yıllarında deniz aşırı ses ulaşımı
denemelerine girişti:
Comwall (İngiltere)
ile Newfoundland
(A.B.D.) arasında
telsiz yolu ile ses
aktarımını yaptı.
RADYO
1906 yılında ise
telsiz aracılığı yine Marconi tarafından müzik ve sözün,
teknik deyimi ile ses dalgalarının titreşimlerinin aktarılması
gerçekleştirildi
1907 yılında Lee De
Forest'm "boşluk tüpünü"
bulması. Radyonun
teknik buluşlarına yeni bir boyut getirdi.
"Radyonun Babası" diye adlandırılan bu Fransız teknisyeni buluşunu önce 1909 da Paris'de Eyfel kulesine yerleştirdiği bir anten ile denedi.
Deneme, bölgedeki Fransız askeri
istasyonlarından izlenebildi.
RADYO
Radyonun kitle
iletişim aracı olarak sürekli kullanılması kamuya seslenen söz ve müzik
yayınlarını yapması ise 1920’lerden
sonra olmuştur.
Sürekli ilk radyo vericisi 2 Kasım 1920 de A.B.D. de çalışmaya
başlamıştır.
Pittsburg’da KDKA
adlı bir istasyonda
seçim haberleri ile
başlayan bu yayını
500–2000 arasında
değişen dinleyici
izlemiştir
RADYO
1921 yılında
A.B.D.’de düzenli yayın yapan
istasyonların sayısı 4'e, 1922 Mayısında ise hızla artarak 29’a yükselmiş, aynı yılın Aralık ayında ise bu sayı 392'ye
ulaşmıştır. Aynı yıl, ilk tecimsel yayın WEAF'de başlamıştır
İkinci Dünya Savaşı yıllarında ise
özellikle Almanlar radyoyu önemli bir propaganda aracı haline
getirmişlerdir.
FOTOKOPİ MAKİNESİ
1938’de Amerikalı mucit Chester
Carlson ilk
elektrostatik fotokopi makinesini icat etti.
Fotokopi makinesinin hızlı gelişimi 1960’lı yıllarda Xerox
firmasının çabaları ile şekillenmiştir.
Fotokopi makinesi sonraki yıllarda
geliştirilecek olan gelişmiş yazıcı faks, tarayıcı, dijital
baskı makinelerinin geliştirilmesinde
önemli rol
oynamıştır.
FAKS
İlk Faks makinası 1843’te ortaya çıktı.
Bu makine, kabartma harfleri tarayarak
elektrik sinyalleri gönderen bir
sarkaçtan oluşuyordu.
Modern faks
makineleri gönderilen dokümandan yansıyan ışığı algılayan diyotlar kullanır.
1922’de Alman fizikçi Arthur Korn,radyo
dalgaları yardımıyla Avrupa’dan
Amerika’ya fotoğraf göndermiştir.
İlk faks hizmeti ise
1926’da verilmiştir.
Bilgisayar
1801 yılında Joseph Marie Jacquard'ın
dokuma tezgâhındaki işlemi
otomatikleştirmek adına ürettiği delikli kartlar ise
bilgisayarların gelişme sürecindeki, kısıtlı da olsa, ilk
programlanabilme (kurulabilme)
izlerinden sayılır.
1837 yılında Charles
Babbage, adını Analytical Engine (Çözümlemeli
veya analitik makine) koyduğu, ilk tam
programlanabilir
makinesel bilgisayarı kavramsallaştırıp
tasarladı. Ancak parasal nedenler ve üzerindeki çalışmalarının
sonlanamaması
nedeniyle bu makineyi geliştirmedi.
Bilgisayar
Delikli kartların ilk
büyük ölçekli kullanımı ise Herman Hollerith
tarafından, 1890 yılında muhasebe işlemlerinde kullanılmak üzere
tasarlanan hesap
makinesidir. Hollerith'in o dönemde bağlı olduğu işletme ise sonraki
yıllarda küresel bilgisayar devine dönüşecek IBM'dir.
20. yüzyılın ilk
yarısında ise, birçok bilimsel gereksinim, gittikçe karmaşıklaşan örneksel (analog)
bilgisayarlar ile giderildiler. Ancak günümüz
bilgisayarlarının yanılmazlık
düzeyinden hâlâ
uzaktılar.
Bilgisayar
Konrad Zuse'nin "Z makineleri". Z3
(1941) ikili sayı tabanına dayalı işleyip, gerçel sayılar ile işlem yapabilen ilk
makinedir. 1998 yılında Z3 ilk
bilgisayar unvanını edinmiştir.
İngiliz yapımı Colossus Bilgisayarı (1944), kısıtlı programlanabilirliğine (kurulabilirliğine) karşın, binlerce tüp kullanımının yeterince güvenilir bir sonuç verebileceğini göstermiştir. 2. Dünya Savaşı'nda Alman silahlı kuvvetlerinin gizli
iletişimlerini
çözümlemek için kullanılmıştır.
Bilgisayar
ABD Ordusu tarafından
geliştirilen ENIAC (1946), onluk sayı tabanına dayalı olup ilk genel kullanım amaçlı
eletronik bilgisayar unvanına sahiptir.
Boşluk tüpüne
dayalı bilgisayarlar 1950'ler boyunca kullanımda
kaldıktan sonra, 1960'larda daha hızlı ve ucuz olan geçirgeç
(transistör) tabanlı bilgisayarlar
yaygınlık kazandı.
Bilgisayar
Bu etkenlerin sonucunda bilgisayarların daha önce görülmemiş bir düzeyde toplu üretimine geçirildi.
1970'lere varıldığında tümleşik devre
uygulayımı ve Intel 4004 gibi mikroişlemcilerin
geliştirilmesi sayesinde bir kez daha büyük bir başarım ve güvenilirlik artışının yanı sıra, maliyet düşüşü de yaşandı.