• Sonuç bulunamadı

ERGENLE İLETİŞİM Her insanın olduğu gibi, her ailenin de bir yapısı, bir kişiliği ve ruh sağlığı vardır. ""Mutlu aile-mutsuz aile"" kavramları,

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ERGENLE İLETİŞİM Her insanın olduğu gibi, her ailenin de bir yapısı, bir kişiliği ve ruh sağlığı vardır. ""Mutlu aile-mutsuz aile"" kavramları,"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ERGENLE İLETİŞİM

Her insanın olduğu gibi, her ailenin de bir yapısı, bir kişiliği ve ruh sağlığı vardır. ""Mutlu aile-mutsuz aile"" kavramları, ailenin bütün olarak ruh sağlığını tanımlayan sözcüklerdir.

Bazı ailelerde huzurlu bir ortam hissedilirken, bazılarındaki huzursuzluk hemen dikkati çeker. Kimi aileler dinamik ve neşelidir. Kimileri ise solgun ve hüzünlü… Kimi ailelerde sorunlar paylaşılıp çözümler üretilirken, bazı ailelerde sevinçler bile paylaşılmaz. Bunlar o aileyi oluşturan fertlerin kişilik yapıları ve birbirleriyle iletişimlerinin yoğunluğu ile ilişkilidir.

Özellikle ergenlik döneminde aile ve ergen arasındaki ilişkinin değişmesi ile birlikte iletişim de farklılaşır.

Ergenlik sürecinin zorunlu aşamalarından biri çocukluk döneminin bittiğinin kabullenilmesi ve yeni bir dönemin gerektirdiği tüm yeni tanımlamaların

yapılmasıdır. Aslında bu bir anlamda hem ergen hem de aile için bir yastır. Anne baba iki yası birden tutmak zorundadır. Bunlardan birincisi, ergenin yaşadığına koşut olarak çocuklarının büyümesi ile birlikte mutlu aile birlikteliğinin

bozulmasının yasıdır. İkincisi ise, daha çok kendi bireysel tarihlerinde bir çalkantı olarak yaşadıkları ""orta yaş"" krizi ile ilgilidir. Ergen için ise yas çocukluk

döneminin bitişinin yasıdır.

Ergenlik dönemine giren çocuğun ailesiyle olan ilişkisi gerek yapı gerekse nitelik bakımından değişiklikler gösterir. Bu dönemde çocuk anne ve babayı adeta terk ederek özgün bir birey olma yolundadır. Çocukluk dönemindeki gibi model alınan artık aile değil aile dışındaki nesne ve kişilerdir. Böylece ergenin ailesiyle olan ilişkisi gerek yapı gerekse nitelik bakımından değişiklikler gösterir. Ergen, artık kendini bir kişilik olarak tanıtıp öyle görünmek ister.

Ergenlik Döneminde Ebeveyn-Ergen İlişkisinde İletişimi Koparmamak Ön Koşuldur.

İLETİŞİM NEDİR?

İletişim kısaca, ""bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci"" olarak tanımlanabilir. Bu tanıma dayanarak iki kişinin karşılıklı konuşmasını iletişim olarak kabul edebiliriz. Yani iletişim, katılanların bilgi, düşünce ve duygularını birbirlerine ilettikleri ve bu iletileri anlamaya yorumlamaya çalıştıkları bir süreçtir.

Anne babanın içine düştüğü en büyük yanlış, çocuğu ile farklı yaş dönemlerinde hep ""aynı"" tarzda konuşmalarıdır. Ancak çocuk sürekli büyüme ve gelişme içindedir. Büyüme ve gelişmenin kaçınılmaz sonucu ise, değişimdir. Çocuk değişir;

ama aile çocukla iletişimde aynı konuşma tarzını sürdürür.

Ergenlerin çoğu daha arttırılmış bir özgürlük, bağımsızlık ve sorumluluk isterler ve buna da genellikle hazırdırlar. Onları etkileyen karar verme süreçlerine daha çok katılmak ve hayatlarını daha fazla kontrol edebilmeyi isterler. Artık ait olmak istemedikleri çocukluk dönemi kurallarının, tekrar onlarla tartışılarak,

(2)

tanımlanmasını ve kendi ihtiyaçlarına uygun olarak yenilenmesini isterler. Bu süreç içinde, ebeveynlerin ergeni tanıması ve anlaması, ergen ile arasındaki iletişime bağlıdır. Ergen ile iyi bir iletişim kurmak isteyen ebeveyn onunla nasıl konuşması gerektiğini ve onu nasıl dinlemesi gerektiğini bilmelidir.

İletişimde Etkin Dinlemenin Basamakları

Sessizlik (edilgin dinleme): Kabul etmiş olmayı ifade eden sözsüz bir mesajdır. Diğer bir kişiyi dinlemek o bireye saygı gösterildiğini anlatır ve sağlam bir ilişki kurulmasına yardımcı olur.

Kabul ettiğini gösteren tepkiler: Bunun için sözlü mesajlarımızın (Yaa!, anlıyorum, evet öyle mi?) yanı sıra beden dilimiz (Kafayı sallamak, öne doğru eğilmek, vb.) ve sözsüz mesajlarımızda önemlidir.

Kapı aralayıcılar ve konuşmaya davet: Bu yöntem dinleyicinin kendi düşünce, duygu ve yargılarını ortaya koymadan, ergenin kişisel duygu, düşünce ve yargılarını ortaya çıkarmaktadır.

Açık uçlu sorular: ""Ne, neler, nasıl?"" sorularıyla olay hakkındaki duygu ve düşüncelerin daha net ortaya çıkması hedeflenir. Sorulmaması gereken sorular ise ""niçin ve neden?"" sorularıdır.

İletişimde Etkin Dinlemenin Önemi

Ergenin olumsuz duygularının kabulünü sağlar. Ergenin sahip olduğu olumsuz duygulardan dolayı rahatsız olmasını engeller.

Ergenin duygularını ifade etmesine yardımcı olur. Ergen yaşadığı

duygusal karmaşa nedeniyle duygularını tanımlayıp, ifade etmekte zorlanır.

Etkin dinleme yöntemi, ergenin anlaşıldığını hissettirdiği için duygularını açmasını sağlar.

Yetişkin ve ergen arasında sıcak bir ilişki kurulmasını sağlar. Anne ve babası tarafından dinlenen ve anlaşılan ergen kendini iyi hisseder ve onlara karşı olumlu duygular besler.

Sorunların çözümlenmesini sağlar. Konuşmayı kolaylaştıran ve konuşanın çözüm bulmasını sağlayan etkili bir yöntemdir. Etkin dinleme ergene, problemine çözüm yolları bulmasında yardımcı olur. Tavsiyeler, mantık, emir v.b. mesajlar, çocuğa olan güvensizliği ifade ederken, etkin dinleme sayesinde daha sorumlu ve bağımsız birer birey olurlar.

Ergenlerin anne babaların düşüncelerine değer vermelerine yardımcı olur. Anne ve babası tarafından dinlenen ergen, onların mesajlarını da dikkate almaya başlar.

Ergenin bireysel farkındalık sağlamasına yardımcı olur. Ergenin kendisini daha iyi tanıyıp anlamasına yardımcı olur.

(3)

Dinleme Becerinizi Geliştirmeniz İçin Öneriler

Etkin dinlemeyi kullanacağınız zamanı iyi seçin. Ergenin söylediklerini gönüllü olarak dinlemek için yeterince zaman ayrılmalıdır. Zamanınız yoksa ona söylemelisiniz.

Hazır olmalısınız. Gencin o andaki sorununa yardımcı olmayı gerçekten istemelisiniz,hazır olmalısınız.

Duygularını kabul etmek önemlidir. Duyguları ne olursa olsun sizin duygularınızdan ne kadar farklı olursa olsun, onun duygularını gerçekten kabul edebilmelisiniz. Duygulara karşı çıkmayın; duyguların doğrusu yanlışı yoktur.

Çocuğunuzun sizin seçtiğiniz çözüme ulaşmalarını beklemeyin. Etkin dinlemenin ergenlerin sorunlarına kendi çözümlerini bulmalarına yardımcı olacak bir araç olduğunu unutmayın. Bir çözümün ortaya çıkmayacağı zamanlar olabileceğini kabul edin. Çocuklarınız daha sonra kendi

çözümlerini bulabilir, ancak size söylemedikleri için siz bilemeyebilirsiniz.

Çocuğunuzun sizden farklı bir birey olduğunu kabul edin. Ergeni, yaşamını sizin verdiğiniz ama artık sizden ayrı bir birey olarak görebilmelisiniz.

Etkin dinleme yeteneği yalnız uygulamayla gelişir. Uygulama yapmadan etkin dinlemede ustalaşılamaz.

Bu yeteneğinizi kullanmak için kendinize zaman tanıyın. İlk denemelerde size yapay gelecektir. Yeteneğinizi kullandıkça daha doğal ve becerikli olacaksınız.

Çocuğunuza da zaman tanıyın. Zorla kabul ettirmekten kaçının.

Konuşmasının bittiğine ya da konuşmak istemediğini gösteren ipuçlarını yakalayın. Özel yaşamına saygı gösterin.

Aileyle iletişim, ergenlik dönemindeki bir genç için her zamankinden daha

önemlidir. Anne babası tarafından eleştirilmeden, yargılanmadan, sorgulanmadan dinlenen genç, karşılaştığı güçlükleri aşmakta zorlanmayacaktır.

(4)

ERGENLE YAŞAMAK

Ergenlik dönemi, fiziksel, hormonsal değişimin yanında ikili duyguların yaşandığı kendine özgü özellikleri ve sorunları olan bir geçiş dönemidir. Bu dönemde bulunan çocuklar kendilerini tanıma yolunda büyük bir çaba harcayarak bir takım sorulara cevap bulmaya çalışırlar. ""Ben kimim?"", ""Nelerden hoşlanırım?"", ""Gücüm ve yeteneklerim nedir?"", ""Neleri yapamam, neleri yapabilirim?"", ""Gelecekte ne olacağım?"" gibi sorular onların kafasını sürekli meşgul etmektedir. Ergenler bir yandan bu sorulara cevap bulmaya çalışırken, diğer yandan birtakım çelişkiler de yaşayabilmektedirler.

Anne-babaların ergene zaman zaman çocuk, zaman zaman yetişkin gibi davranması, ergenlerin rolleri ve bunlara ilişkin beklentilerdeki belirsizliği

arttırır ve çocuğun kafasındaki çelişkilere yenilerinin eklenmesine neden olabilir.

Ergen, bir yandan büyüyüp yetişkin sorumlulukları almak ister, bir yandan da çocuk kalıp çocukluğun güvenli, korunan sıcaklığı içinde yaşamak ister. Yetişkinlik ve çocukluk arasında gidip gelen ergen, yoğun, karmaşık duygular içinde zaman zaman uygun olmayan davranışlar da gösterebilir. Anne babanın, gencin içindeki bu çatışmaların farkında olması iki taraf için uzlaşmacı bir ilişkinin gelişmesinde ilk adımdır.

Yaşanan bu hassas dönemi en sağlıklı şekilde geçirebilmek için anne-babalara çok kritik görevler düşmektedir.

Çocuğuma Neler Oluyor?

Doğumundan, süt emmesine, emeklemesine, ilk dişini çıkarmasına, ilk adımını atışına şahit olduğunuz bebeğiniz, çocuğunuz artık büyüyor. Ayaklarınızın altında dolaşan çocuğunuz bir bakmışsınız ki boyunuza gelmiş, hatta geçmiş olabilir. Artık ona bakarken sizin başınızı kaldırmanız gerekiyor olabilir. Peki bu süreçte siz velilerimizden neler duyuyoruz?""Oğlumla aramızdaki problemler gittikçe artıyor.

Onunla işimiz gün geçtikçe daha da zorlaşıyor.""""Kızımız halinden memnun değil;

sık sık inatçı ve mızmız oluyor. Ne yapsak bu tutumunu değiştirmiyor. Ailemiz önceden o kadar uyumlu ve sıcaktı ki, bu hava onun sürekli çekişmelerinden sonra yara almaya başladı. Ayrıca sürekli odasına kapanıyor ve odasından saatlerce çıkmıyor. Çok içine kapanık biri oldu. Bilmiyorum, nasıl davranmalıyım, ne gibi bir tepki göstermeliyim ona karşı?""""Ben ona artık nasıl yaklaşabileceğimi

bilemiyorum. Sürekli tartışıyoruz. En küçük olayda bile çıldırıyor, bana bağırabiliyor. Odasına saatlerce kapanıp arkadaşlarıyla da uzun

uzun telefonda konuşuyor. Hele dağınıklığı artık kabul edilemeyecek düzeyde.

Umarım hepsi bir zaman sonra geçecektir.""""Onu bir türlü banyoya sokamıyoruz, ellerini bile yıkatamıyoruz. Saçını kestiremiyoruz. Sürekli asi ve hırçın. Başına buyruk olmak istiyor. Kötü söz, tatlı söz hiçbiri sonuç vermiyor.""

Bu ve bunun gibi şikayetler sizin için de geçerliyse, demek oluyor ki çocuğunuz artık ergenlik çağındadır. Artık kişilik özelliklerini ortaya koyma başlangıcındadır.

(5)

O, hiçbir zaman 10-11 yaşına kadar tanıdığınız çocuk olmayacaktır. Bundan dolayı

""benim uysal kızıma/oğluma ne oldu?"" diye düşünmek yerine gerçeği

kabullenmeli, çocuğunuzun sizin yardımınıza ihtiyacı olduğunu hatırlamalı ve çözüm yolunun doğru iletişim kurmaktan geçtiğini fark etmelisiniz.

ERGENLE İLETİŞİM

Ergenlik dönemi, ergenin kendini ilk kez tanımladığı ve kimliğine kavuşmaya başladığı bir dönemdir. Bu dönemde ergenin aile içindeki;

Duygusal iniş-çıkışları (Çabuk sevinir, çabuk üzülür, birden sinirlenir, olur olmaz şeyleri sorun yapar vb.)

Alıngan davranıp hiçbir eleştiriye gelememesi (Siz ona karışamazsınız, fakat o sizi yerli yersiz eleştirebilir; zevklerinizi eleştirip düşüncelerinizi eskimiş bulabilir vb.)

tepkilerinin altında aslında anne-babasından ayrı kendi düşünceleri olabileceğini kanıtlama isteği, ""ben burdayım, fikirlerimi önemseyin""

mesajını ailesine gösterme çabası yatmaktadır.

Örneğin, ergenin biri bir gün bir alışveriş mağazına gitmiş. Mağazanın altını üstüne getirmiş. En sonunda bir gömlek seçmiş. Kasaya geçmiş, parasını ödemiş.

Tam çıkarken satıcıya dönüp ""Affedersiniz eğer annem babam beğenirse gömleği değiştirebilir miyim?"" demiş.

Ergen bir yandan büyümek için sabırsızlanırken bir yandan da çocuksu davranışlarını frenleyemeyebilir. Tabii bir de anne-babanın çelişkili tutumu ergenin daha çok bocalamasına neden olabilir.

Anne çocuğu sokakta oynatmaz; ""sen artık büyüdün"" der,

Çocuk akşam sinemaya gitmek ister; baba ""daha yaşın kaç, küçüksün"" der.

Çocuk artık ne küçük ne de büyüktür. Ne çocukluk yapabilir ne de yetişkinlik!

Öyleyse çocuğumuza nasıl davranmalı, onunla ne tür bir iletişim kurmalıyız?

Ergen iletişim kurmanın ana özelliklerini ebeveynden alıp daha sonra

şekillendireceği için, özdeşim kuracağı anne-baba modeline ihtiyacı vardır.

Ancak, ergenlik süreci içinde anne-babaların çocuklarını ""eğitmeye"", ders vermeye başladıkları görülebilir. Ödül ve ceza vererek onları çok zorlayabilirler ve diğer çocuklarla kıyaslayabilirler. Konferanslar vererek, değerlendirerek, suçlayıcı sen mesajları ileterek, güç ve otoriteye başvurarak iletişim engellerinin çoğunu kullanabilirler.

Çocuğun Kabul Edilemez Davranışları Karşılığında Yapılan İletişim Hataları:

1. Emir vermek, Yönlendirmek: ""Odana git"", ""Söylenmeyi bırak, dersini çalış""

2. Uyarmak, Gözdağı vermek: ""Odanı şimdi toplamazsan olacakları bir düşün

(6)

bakalım""

3. Ahlak dersi vermek: ""Doğru olanı söylemelisin""

4. Öğüt vermek, Çözüm önerisi getirmek: ""Şu anda yapman gereken şey, önce odanı toplamak ve daha sonra matematik ödevlerini bitirmek""

5. Öğretmek, Nutuk çekmek, Mantıklı düşünceler önermek: ""Bu arkadaşınla ilişkilerini düzeltmek için bakalım neler yapabilirsin""

6. Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak: ""Çok inatçısın"", ""Görevini yapmadın""

7. Övmek, Aynı düşüncede olmak, Olumlu değerlendirme yapmak: ""Sen çok akıllı bir çocuksun, kendi çözümünü kendin bulabilirsin""

8. Ad takmak, Alay etmek: ""Bebekler gibi ağlıyorsun""

9. Yorumlamak, Analiz etmek, Tanı koymak: ""Bunu bizi üzmek için yaptığını biliyoruz""

10. Güven vermek, Desteklemek, Avutmak, Duygularını paylaşmak: ""Her şey düzelecek, endişelenme"", ""Yarın kendini daha farklı hissedeceksin""

11. Soru sormak, Sınamak: ""Ne zamandan beri böyle düşünüyorsun?""

12. Sözünden dönmek, Oyalamak, Şakacı davranmak, Konuyu saptırmak: ""Galiba birisi yatağının solundan kalkmış"", ""Boşver, daha zevkli şeylerden

bahsedelim""Genel olarak bu iletiler, ergenin kendine olan saygısını olumsuz etkiler ve anne-baba ile olan iletişime de yıkıcı etkileri vardır.

Ergen anne babanın veya arkadaşlarının ölçüleri içinde değil, kendi ölçüleri içinde değerlendirilmeyi ister. İletişimde sosyal kabul ve onay bekler. Davranışlarının temelinde, başkaları tarafından beğenilmek, kabul edilmek isteği ile şiddetli bir bağımsızlık arzusu ve yetişkinlere kendini bağımlı kılan bağlardan kurtularak, kendi kişiliğini kanıtlama gereksinimi bulunmaktadır. Ergenin özerkliği için sürdürdüğü savaşım sadece ailesine karşı değil, tüm otoriteye karşıdır.

Ergen iletişimde anlaşıldığını bilmek ve varolan potansiyelini ortaya çıkarmak için desteklenmek ister. Bu nedenle, ergenin anlaşılabilmesinin yollarından birisi de onu dinlemektir. Ancak, burada önemli bir nokta çocuğun ""gerçekten"" dinlenip dinlenmediğidir.

HATALI DİNLEME YÖNTEMLERİ

Görünüşte Dinleme: Çocuk konuşurken baba gazete okur, anne ütü yapar. ""Anlat çocuğum ben seni dinliyorum"" denir ama sadece duyulur.

Seçerek Dinleme: Konuşulanlar anne-babayı ilgilendiren bir bölüme geldiğinde, o bölüm cımbızla çekilip alınır. Konu bütünlüğü kaçırılıp yalnız o bölümle ilgilenilir.

Savunucu Dinleme: Anne-baba, çocuğu dinlerken onun anlattıklarını kendileriyle ilgili bir açık zannederek konuşmanın içine dalabilir ve savunmaya geçebilir.

(7)

Tuzak Kurarak Dinleme: Burada temel faktör, anne-baba rolleriyle polis, öğretmen veya savcı rollerinin karışmasıdır. Bu olduğunda, anne-babalar çocuklarını ""acaba neyi yanlış yaptı"" diye dinlemeye başlarlar.

Peki bu kadar iletişim hatasından sonra, çocuklarımızı doğru ve etkili nasıl dinleyebiliriz?

ETKİN DİNLEMENİN BASAMAKLARI

Sessizlik (edilgen dinleme): Kabul etmiş olmayı ifade eden sözsüz bir mesajdır.

Diğer bir kişiyi dinlemek o bireye saygı gösterildiğini anlatır ve sağlam bir ilişki kurulmasına yardımcı olur.

Kabul ettiğini gösteren tepkiler: Bunun için sözlü mesajlarımızın (Yaa!,

anlıyorum, evet öyle mi? vb.) yanısıra beden dilimiz (Kafayı sallamak, öne doğru eğilmek vb.) de önemlidir.

Kapı aralayıcılar ve konuşmaya davet: Bu yöntem, dinleyicinin kendi düşünce, duygu ve yargılarını ortaya koymadan, ergenin kişisel duygu, düşünce ve

yargılarını ortaya çıkarmaktır.

Açık uçlu sorular: ""Ne, neler, nasıl?"" sorularıyla olay hakkındaki duygu ve düşüncelerin daha net ortaya çıkması hedeflenir. Sorulmaması gereken sorular ise ""niçin ve neden?"" sorularıdır. Açık uçlu sorular sayesinde ergen, anne- babasıyla konuşarak sorunları daha iyi görecek ve çözüm yolları arayacaktır.

ANNE-BABALARA ÖNERİLER

Etkin dinlemeyi kullanacağınız zamanı iyi seçin. Ergenin söylediklerini gönüllü olarak dinlemek için yeterince zaman ayrılmalıdır. Zamanınız yoksa bunu ona söylemelisiniz.

Hazır olmalısınız. Ergenin o andaki sorununa yardımcı olmayı ""gerçekten""

istemelisiniz.

Duygularını kabul etmek önemlidir. Duyguları ne olursa olsun, sizin duygularınızdan ne kadar farklı olursa olsun onun duygularını gerçekten kabul edebilmelisiniz. Duygulara karşı çıkmayın; duyguların doğrusu yanlışı yoktur.

Çocuğunuzun sizin seçtiğiniz çözüme ulaşmasını beklemeyin. Etkin

dinlemenin, ergenlerin sorunlarına kendilerinin çözüm bulmalarına yardımcı olacak bir araç olduğunu unutmayın.

Çocuğunuzun sizden farklı bir birey olduğunu kabul edin. Ergeni, yaşamını sizin verdiğiniz ama artık sizden ayrı bir birey olarak görebilmelisiniz.

(8)

Etkin dinleme yeteneği yalnız uygulamayla gelişir. Uygulama yapmadan etkin dinlemede ustalaşılamaz. İlk denemelerde size yapay

gelecektir.Yeteneğinizi kullandıkça daha doğal ve becerikli olacaksınız.

Çocuğunuza zaman tanıyın. Ergene, bir şeyleri zorla kabul ettirmekten kaçının. Konuşmasının bittiğini ya da konuşmak istemediğini gösteren ipuçlarını yakalayın.

Özel yaşamına saygı gösterin.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Eski Türklerde ve Selçuklulardaki giyim tarzının birbirine benzediği yalnız Selçuklu kıyafetlerinde kadını erkekten ayıran en önemli unsurun baş kısmında olduğu

Araştırmanın Amacı: Bu çalışmanın temel amacı, toplum ruh sağlığı merkezinden hizmet alan şizofreni hastalarına bakım veren aile bireylerinin duygu

se sınıfsal çıkar kavramlarını inceler- ken bu kavramların içsel değişken olarak alınması bizim gibi toplumlar- daki devlet, işadamı ilişkisininin anla- şılması

• Yazınsal iletiler, kitabın seslendiği yaş grubunun anlam evrenine (çocuğun yaşamı ve insanı anlama yetisine ve duyarlığına) uygun olmalı.. • Yazınsal ileti ya

In this study it was observed that high levels of emotion expression and psychological counselling self-efficacy have a significantly im- portant impact on

雙和醫院雷射治療助下肢靜脈曲張患者,揮別雙腿滿佈蜘蛛網般靜脈叢的噩夢

Ruh sağlığı çalışanlarının psikolojik iyi oluş ve psikolojik danışma öz yeterlik puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki vardır (rho=.482, p<.01)

Örneğin boşanma sıklığının artmasıyla daha belirgin hale gelen boşanma ya da ölüm kaynaklı tek ebeveynli aileler; boşanmış kişilerin evlenip önceki evliliklerinden