• Sonuç bulunamadı

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

ŞİKAYET NO :2015/6140 KARAR TARİHİ :19/05/2016|tarih|

TAVSİYE KARARI

ŞİKAYETÇİ :

ŞİKAYETÇİ VEKİLİ :

ŞİKAYET EDİLEN İDARE : 1-Maliye Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) (Re’sen)

2-…. Malmüdürlüğü ( Re’sen)

ŞİKAYETİN KONUSU : Şikâyetçinin, taşınmazının devamı niteliğindeki dere yatağına dikmiş olduğu kavak ağaçları üzerinde tasarrufta bulunma hakkının kendisine verilmesi talebi hakkındadır.

ŞİKAYET BAŞVURU TARİHİ : 8.12.2015 I. USÛL

A. Şikâyet Başvuru Süreci

1. Şikayet başvurusu, 08/12/2015 tarihinde … Kaymakamlığı aracılığı yapılan ve Kurumumuzca 31/12/2015 tarih ve 13712 sayı ile kayıt altına alınan, şikayet dilekçesi ile yapılmıştır. Şikâyet başvurusunun karara bağlanması için 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 41/1-a maddesi ve İmza Yetkileri Yönergesinin 7 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, şikâyetin incelenmesine ve araştırmasına geçilmiş, 2015/6140 şikâyet numaralı Tavsiye Önerisiyle Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.

B. Ön İnceleme Süreci

2. Yapılan ön inceleme neticesinde, şikâyet konusunun Kurumumuzun görev alanına girdiği, şikâyetçinin menfaat ihlali koşulunu taşıdığı, şikâyetin süresinde yapıldığı, idari başvuru yolları tüketilmiş olduğu anlaşılmış olup, diğer ön inceleme konularında da bir eksikliğin olmadığı bu nedenle şikâyetin inceleme ve araştırmasına engel bir hususun bulunmadığı tespit edilmiştir.

2.1. Öte yandan 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinin (a) bendi gereğince Hazinenin özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaz malların yönetimine ilişkin hizmetleri gerektiğinde diğer kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği yaparak yürütmek Milli Emlak Genel Müdürlüğünün Görev ve

(2)

Yetkileri arasında sayılmıştır. Bu nedenle Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile ….

Malmüdürlüğünün incelemede re’sen taraf olarak gösterilmesi gerekmiştir.

II. OLAY VE OLGULAR

A. Şikâyetçinin Konu Hakkındaki Açıklamaları ve İddiaları

3. Şikayetçi, …. İli, …. İlçesi, …. Köyü hudutları içerisinde bulunan kavak cinsi ağaçlarının tarım arazisinin devamı olan dere yatağına, tarım arazisini ve ürünlerini sel ve su baskınlarından korumak için 1970 yılından 2004 yılına kadar düzenli aralıklarla kendisi tarafından dikildiğini, kavak ağaçlarının bakımlarının ve korunmasının 45 yılı aşkın süreden beri şahsı tarafından yapıldığını ve yapılmaya devam edildiğini, söz konusu dere yatağının bir kısmının tapulu tarım arazisinin içerisinde kaldığını, sel ve su baskınları sonucu arazisinin tahrip olduğunu ve bu tahribat ile birlikte hudutları belirleyen işaretlerin de yok olduğunu, ağaçlarının kendi sayesinde yetişip geliştiğini, şayet ağaçları ekip de bakımlarını yapmasaydı söz konusu ağaçların gelişip büyümesinin söz konusu dahi olamayacağını, ağaçların bakımı ve korunması için harcadığı emek ve maddi giderlerin tamamen şahsı tarafından karşılandığını ve ağaçların yetişmesinde maddi ve manevi desteğinin inkar edilemez bir gerçek olduğunu iddia etmek suretiyle, şahsı tarafından ekilip bakılan ve korunan kavak ağaçları üzerinde tasarruf hakkının korunmasını talep etmektedir.

B. İdarenin Şikâyete İlişkin Açıklamaları

4. Kurumumuzun …./2016 tarih ve …. sayılı yazısı ile …. Malmüdürlüğünden gerekli bilgi ve belgeler istenilmiş olup; idarenin …./2016 tarih ve … sayılı cevabi yazısında,

4.1. Milli Emlak Otomasyon Projesi (MEOP) sistemi içerisinde bulunan Coğrafi Bilgi Sistemi üzerinden çıkarılan söz konusu yerin “Tescil Harici Alan” olduğuna (Devletin hüküm ve tasarrufu altında) ilişkin kroki ve bahse konu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğuna dair İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yazısının ekte sunulduğu, söz konusu yerin yapılan inceleme neticesinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun anlaşıldığı, ayrıca İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün ..’ ya yazmış olduğu yazıda; “ Bahse konu yerin mera vasfına haiz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve bu nedenle 4342 sayılı Kanunun 4. maddesine göre ağaçların kesilmesinin mümkün görülmediğini" bildirdiği, bununla birlikte: …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …/… Esas no.lu …/…. Karar no.lu …./2014 tarihli davasında da söz konusu şahsın talebinin reddedildiği ve yerel mahkemenin verdiği bu kararın da Yargıtay tarafından onandığı, açıklamalarına yer verilmiştir.

4.2. …./2015 tarih ve ….. sayılı yazımıza …. Tapu Müdürlüğünce verilen …./2016 tarih ve ….

sayılı cevabi yazıda, …. Kadastro Müdürlüğünden ilgili yerin haritasının alındığı ve haritada gösterilen … no.lu parselin çevresinde belirtilen parsellerde … Siciline kayıtlı herhangi bir parsel bulunmadığı ve … no.lu parselin etrafındaki parsellerin Tapu kayıtlarının çıkarılarak yazı ekinde gönderildiği belirtilmiştir.

4.3. …../2016 tarih ve ….. sayılı yazımıza …. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce verilen …./2016 tarih ve …. sayılı cevabi yazıda bahse konu yerle ilgili …. Köyü Muhtarı ile birlikte zeminine gidildiği, ağaçların dere yatağı kenarında olduğunun görüldüğü, bu hususta; 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 715 inci maddesi gereğince söz konusu yerin dere yatağında olup, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu açıklamalarına yer verilmiştir.

(3)

4.4. …./2016 tarih ve …. sayılı yazımıza … Kadastro Müdürlüğünce verilen …./2016 tarih ve ….

sayılı cevabi yazıda söz konusu yere ilişkin kadastronun …./1975 tarihinde kesinleştiği ve … ile … nolu parsellerin etrafının tescil harici olduğu bilgisine yer verilerek, yazı ekinde kadastro krokisi gönderilmiştir.

C. Olaylar

5. Başvuru dilekçesi ve ekleri ile dosya kapsamında idare tarafından gönderilen bilgi ve belgelerden tespit edilen olaylar özetle şöyledir:

5.1. Şikayetçi, …/2013 tarihli dilekçeyle, 2013 yılına kadar mera olduğunu bilmediği arazide ağaçlandırma çalışması yaptığı ağaçların üzerinde tasarruf hakkının bulunup bulunmadığı hususlarında idareye başvurmuş, idarenin olumsuz cevabı üzeri …. İdare Mahkemesi nezdinde dava açmış, … İdare Mahkemesinin …./2014 tarihli ve … … sayılı kararıyla dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

5.2. Şikayetçi, …./2014 tarihli dilekçeyle …. Asliye Hukuk Mahkemesinde …. Kaymakamlığı aleyhine dava açmış, mahkemenin …/…. tarihli ve … …. sayılı kararında, taraflar arasında ağaçların üzerinde bulunduğu taşınmazın mera vasfına sahip olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, meraların mülkiyeti Hazineye ait olmakla birlikte yararlanma hakkının köy veya belediyeye ait olduğu, bu sebeple de mera ile ilgili davaların bu tüzelkişiliklere karşı açılması gerektiği hususlarına yer verilmiş, davalının taraf sıfatının bulunmaması sebebiyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, söz konusu karar Yargıtay … Hukuk Dairesinin …./…. tarihli ve ….

sayılı kararıyla onanmıştır.

5.3. Şikayetçinin …./2015 tarihli başvurusu üzerine Malmüdürü Vekili, Malmüdürlüğünde görevli personel, köy muhtarı, bir aza ve köy halkından bir kişi ile birlikte mahallinde tutanak tutulmuş, tutanakta söz konusu yerin batı tarafında şikayetçiye ait tarla vasıflı taşınmaz bulunduğu ve bu taşınmaza zarar gelmemesi için yaklaşık 30 yıl önce kendisi tarafından kavak cinsi ağaç dikildiği, ağaç dikilen yerin dere yatağı ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu kayıt ve imza altına alınmıştır.

5.4. Şikayetçi, değişik tarihlerde idareye başvuruda bulunmuş, idare bu dilekçelere cevap vermiş,

….2015 tarihli ve ….. sayılı …. Valiliğinin (Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğü) ….

Kaymakamlığına (Malmüdürlüğü) gönderdiği yazının ekinde yer alan dilekçesinde, şikayetçi, belirtilen ağaçları satmak ve kendi inşa çalışmalarında kullanmak üzere gerekli izinlerin verilmesini talep etmiş, …. Malmüdürlüğünün …./2015 tarih ve …. sayılı yazısıyla söz konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle, şikayetçi tarafından ağaçların kesilme hakkının bulunmadığı açıklamalarına yer verilerek talebi reddedilmiştir.

5.5. Şikâyetçinin bunun üzerine Kurumumuza başvurduğu anlaşılmıştır.

D. Kamu Denetçisi Zekeriya ASLAN’ın İnceleme ve Araştırma Bulguları

6. Şikayet konusuna ilişkin; …. Malmüdürlüğü ve ….. Tapu Müdürlüğü, …. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve …. Kadastro Müdürlüğünden gerekli bilgi ve belgeler istenilmiş, adı geçen idareler tarafından Kurumumuza gönderilen söz konusu bilgi ve belgeler ile yapılan açıklamalara yukarıda "İdarenin Şikayete İlişkin Açıklamaları" başlığı altında yer verilmiştir.

III. HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

(4)

A. İlgili Mevzuat

7. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü maddesinde “…Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler…”hükmü,

8. 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun “Kurumun görevi” başlıklı 5 inci maddesinde; “Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.” hükmü, 9. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK),

9.1. “ Sahipsiz yerler ve yararı kamuya ait mallar” başlıklı 715 inci maddesinde, “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.

Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.” hükmü,

9.2. “Taşınmaz mülkiyetinin içeriği” 718 inci maddesinde, “Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.”

hükmü,

9.3. “Araziye dikilen fidanlar” başlıklı 729 uncu maddesinde, “Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır.

Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.” hükmü, 10. 4342 sayılı Mera Kanununun,

10.1. “Mera, Yaylak ve Kışlakların Hukuki Durumu” başlıklı 4 üncü maddesinde, “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.

Mera, yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz. …

Amaç dışı kullanılmak suretiyle vasıfları bozulan mera, yaylak ve kışlakları tekrar eski konumuna getirmek amacı ile yapılan veya yapılacak olan masraflar sebebiyet verenlerden tahsil edilir.

Umuma ait çayır ve otlak yerlerinin kullanılmasında ve bunlardan faydalanılmasında mera yaylak ve kışlaklara ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü,

10.2.“Mera, Yaylak ve Kışlak Olarak Tahsis Edilecek Yerler” başlıklı 5 inci maddesinde,

(5)

“Komisyonca tespit edilecek ihtiyaca göre aşağıda belirtilen yerler mera, yaylak ve kışlak olarak, köylere veya belediyelere tahsis edilir.

a) Kadimden beri mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan yerler ile aynı amaçla kullanılmak üzere köy veya belediyelere tahsis ya da terk edilen yerler,

b) Devletin hüküm ve tasarrufunda veya Hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler,

c) Mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılmak amacıyla kamulaştırılacak yerler,

d) Tapu kayıtlarında mera, yaylak ve kışlak olarak görülen ve halen işgal edilen yerler.” hükmü, 11. 3402 sayılı Kadastro Kanununun “Kamu malları” başlıklı 16 ncı maddesinde, “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.

Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler.

C) Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kayalar, tepeler, dağlar (bunlardan çıkan kaynaklar) gibi, tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile deniz, göl, nehir gibi genel sular tescil ve sınırlandırmaya tabi değildir, istisnalar saklıdır. ..”hükmü düzenlenmiştir.

B. Şikayet Konusuna İlişkin Uygulamalar

12. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 3/5/1972 tarih ve E:968/8296 K:282 sayılı Kararında, davacının, bahçe sınırı dışındaki çay metrukâtına, 16 sene evvel dikip yetiştirdiği kavak ağaçlarından 20 adedinin davalı belediyece kesilerek alındığı iddiasıyla, yediemine tevdi edilen kavakların istirdadını istediği, mahkemenin, kavakların taşınmaz malın mütemmim cüz’ü olduklarından istirdat edilemeyeceğini, davacının hakkı tazminata taallûk ettiğini belirterek davayı reddettiği, işbu hüküm davacının isteği üzerine özel dairece incelenerek; dava konusu kavak ağaçlarının mütemmim cüz teşkil eden ağaçlardan olmadığı, yetiştiren davacıya iadesi gerektiği nedeniyle bozulduğu, mahkemenin aynı görüşle önceki hükümde direndiği, direnme kararı üzerine konunun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne geldiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ise kararında, kavakların yetiştirildiği zemin umuma ait çay metrukâtı olup davacının bahçesi sınırları dışında kaldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı, kavak ağaçlarının ticari maksatla ve olgunlaştığında kesilip götürülmek için dikilip yetiştirildiğine göre belediyenin kesip aldığı kavak tomruklarını arzın mütemmim cüz’ü saymaya Medenî Yasanın 619 uncu maddesinin müsait olmadığına, hükmedilmiştir.

13. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 23/06/2005 tarih ve E:2005/6380 K:2005/6912 sayılı kararında;“… Davacı, 1976 yılından beri tasarrufunda olan araziye 17 adet kavak ağacı diktiği, 1984 yılında kadastro ölçümleri yapıldığında anılan taşınmazın dere kenarı sayılarak tapu haricinde kaldığı, dikip yetiştirdiği 17 adet kavak ağacının kendisine ait olduğunun tespitiyle teslimine karar verilmesini istemiş, mahkemece "hazineye ait menfaati umuma ait kamu mallarından sayılan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı, davaya konu yerin kadastrosunun 30.9.1985 tarihinde kesinleştiği, tapu iptali için dava açılabilecek 10 yıllık sürenin de 30.9.1995 tarihinde dolduğu" anlaşıldığından

"davanın reddi" cihetine gidilmiştir. Mahkeme, kural olarak kavak (ve söğüt) gibi ağaçlar onu yetiştirene ait olduğunu, zira bir süre sonra kesilip yararlanılmak üzere dikilen (kavak ve söğüt gibi)

(6)

ağaçların taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz) niteliğinde kabul edilmeyeceğini, bir başka anlatımla bu gibi ağaçların taşınırların hükümlerine tabi mal niteliğinde olduğu, bu nedenle sorunun çözümünün TMK 728 ve 729 maddelerinde aranması gerektiğini, bunun içinde iki unsurun gerçekleşmesi gerektiğini, bunlardan birincisinin ağaç ve benzer şeylerin temelli kalmak amacıyla ekilip ekilmediği, ikincisinin ise o şeyin onu eken ve diken tarafından yetiştirilip yetiştirilmediği hususları ışığında inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmediğine” hükmetmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 05/07/2007 tarih ve E:2007/10582 K:2007/11601 sayılı kararı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 12/1/2012 tarihli ve E: 2011/22529 K: 2012/550 sayılı kararı ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15/04/2014 tarih ve E:2014/4763 K:2014/6271 sayılı kararında da aynı doğrultuda hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

C. Kamu Denetçisi Zekeriya ASLAN’ın Kamu Başdenetçisi’ne Önerisi

14. Kamu Denetçisi tarafından yapılan inceleme ve araştırma neticesinde, şikâyetçinin talebinin reddine ilişkin işlemin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu değerlendirilerek, şikayetin kabulü yönündeki öneri Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.

D. Hukuka ve Hakkaniyete Uygunluk Yönünden Değerlendirme ve Gerekçe

15. Şikâyetçi, 3 nolu paragrafta yer verilen açıklamalarına dayanarak dere yatağına kendisinin diktiğini belirttiği kavak ağaçları üzerinde tasarruf hakkının korunmasını talep etmektedir.

16. Şikayet konusu uyuşmazlığın temelinde şikayetçinin kendisinin dikip yetiştirdiği kavak ağaçları üzerinde kesip götürmek şeklinde tasarrufta bulunup bulunamayacağı hususu yatmakta olup, bu nedenle kavak ağaçlarının bulunduğu taşınmazın vasfının tespiti, kavak ağaçlarının şikayetçi tarafından dikilip dikilmediği ile bu taşınmaz üzerinde yer alan kavak ağaçları üzerinde hukuken tasarrufta bulunup bulunamayacağı hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

17. …. Mal Müdürlüğü ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce Kurumumuza gönderilen bilgi ve belgelerden kavak ağaçlarının dikili olduğu bölgenin şikayetçiye ait taşınmazın devamında yer alan dere yatağı olduğu anlaşılmaktadır. İlçe Tapu Müdürlüğünün yazısında da şikayetçiye ait taşınmazın çevresinde meralar özel siciline kayıtlı bir yer bulunmadığı belirtilmiştir.(bkz. 4.2)

18. Şikayetçinin idareye başvurusu üzerine Malmüdürü Vekili, Malmüdürlüğünde görevli personel, köy muhtarı, bir aza ve köy halkından bir kişi ile birlikte mahallinde tutanak tutulduğu, tutanakta söz konusu yerin batı tarafında şikayetçiye ait tarla vasıflı taşınmazın bulunduğu ve bu taşınmaza zarar gelmemesi için yaklaşık 30 yıl önce kendisi tarafından kavak cinsi ağaç dikildiği, ağaç dikilen yerin dere yatağı ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun kayıt ve imza altına alındığı anlaşılmaktadır.(bkz. 5.3)

19. Bunların yanı sıra İlçe Malmüdürlüğünce Kurumumuza gönderilen fotoğraflarda da kavak ağaçlarının dere yatağının içinde olduğunun göründüğü, ayrıca mera tahsisine ilişkin herhangi bir idari kararın da bulunmadığı göz önünde tutulduğunda, kavak ağaçlarının dere yatağına dikilmiş olduğu hususunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır.

20. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16 ncı maddesinde kamu malları; hizmet malları, orta malları, sahipsiz mallarla genel sular ve ormanlar olmak üzere dört gruba ayrılmıştır. Anılan maddenin (B) bendinde yer verilen meraların özel mülkiyete konu teşkil etmeyeceği, kamu malı niteliğindeki meralar üzerinde özel hukuk hükümlerine göre hak iktisabına yasal olarak olanak bulunmadığı, bu nedenle

(7)

meralar üzerinde muhtesat oluşturulması durumunda da bunun üzerinde hak iddiasında bulunmanın mümkün olmadığı kuşkusuzdur. Aynı maddenin (C) bendinde ise, sahipsiz yerler bakımından, kamu malı niteliğindeki mera alanlarına uygulanan hükümlere benzer düzenlemeye yer verilmemiştir. Dere yatakları, anılan Kanunun (C ) bendinde yer alan sahipsiz mal niteliğinde olup meralar için öngörülen bütün kısıtlamalara tabi değildir. ( bkz.11)

21. TMK 718 inci maddesinde, arazinin mülkiyetinin o arazi üzerinde dikilen fidanları da kapsayacağı ve dikilen fidanların arazinin bütünleyici parçası sayılacağı, 729 uncu maddesinde ise bir kimsenin kendisinin fidanını başkasının arazisine dikmesi durumunda, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümlerin bunlar hakkında da uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir.(bkz. 9.2, 9.3)

22. Bu kapsamda, başkasına ait bir bitkinin diğer bir kimsenin arazisine dikilmesi halinde bu bitki dikildiği arazinin mülkiyetine tabi olacaktır. Ancak söz konusu hükmün uygulanması için dikilen fidanların taşınır bitki niteliğinde olmaması gerekmektedir. Bitki taşınır niteliğinde ise bu arazinin mülkiyetine tabi olmayacaktır. Taşınır bitkiden maksat kalıcı olması amaçlanmaksızın dikilen fidanlardır.(OĞUZMAN, Kemal; SELİÇİ, Özer; OKTAY ÖZDEMİR, Saibe; Eşya Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul 2014, s.519.)

23. Kavak ağacının belli bir süre arz üzerinde kaldıktan ve belli bir büyüme süresine geldikten sonra kesilecek ağaç türlerinden olduğu, ticari maksatla dikilen ve olgunlaştığında yani bir süre sonra kesilip yararlanılmak üzere dikilen kavak ve söğüt gibi ağaçların taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz) niteliğinde kabul edilmediği, bu gibi ağaçların taşınırların hükümlerine tabi mal niteliğinde olduğu, bu nedenle sorunun çözümünün Türk Medeni Kanununun 728 ve 729 uncu maddelerinde aranması gerektiği, bunun içinde iki unsurun gerçekleşmesinin gerektiği, birincisi ağaç ve benzer şeylerin temelli kalmak amacıyla ekilip ekilmediği, ikincisi ise o şeyin onu eken ve diken tarafından yetiştirilip yetiştirilmediği hususlarının olduğu Yargıtay içtihatlarıyla istikrar kazanmış bulunmaktadır. (bkz.12, 13) 24. Diğer taraftan, somut olayda şikayetçi beyanları, idarenin açıklamaları ve tespit tutanaklarında kavak ağaçlarının şikayetçi tarafından dikilip büyütüldüğü hususunda ise herhangi uyuşmazlık bulunmamakta, kavak ağaçlarının şikayetçi tarafından dikilip büyütüldüğü hususu idarenin yazılarıyla da kabul edilmektedir.

25. Yukarıdan beri anlatılan hususlar, bilgi, belge, yasal mevzuat, idarenin konu ile ilgili açıklamaları, yargı kararları ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; kavak ağaçlarının dikili olduğu taşınmazın mera olmayıp dere yatağı olduğu, şikayetçinin taşınmazının kenarında yer alan dere yatağında bulunan kavak ağaçlarını kendisinin dikip yetiştirdiğinin anlaşıldığı, kavak ağacının belli bir süre arz üzerinde kaldıktan ve belli bir büyüme süresine geldikten sonra kesilecek ağaç türleri arasında yer almasından dolayı taşınır mal hükümlerine tabi olduğu, bu sebeple üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü niteliğinde bulunmadığı, şikayetçinin talebinin de kavak ağaçları üzerinde tasarrufta bulunmak bir başka ifadeyle söz konusu kavak ağaçlarını kesip götürmekten ibaret olduğu anlaşıldığından, idarece tesis edilen şikayetçinin talebinin reddi işleminin hukuka ve hakkaniyete uygun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

E. İnsan Hakları Yönünden Değerlendirme

26. Anayasanın 35 inci maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu, bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin mülkiyet hakkını düzenleyen 17 nci maddesi, "Hiç kimsenin keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamayacağı"

(8)

hükmünü amirdir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 no.lu Protokolün 1 inci maddesinde "Her gerçek ve tüzel kişinin, mal ve mülk dokunulmazlığına riayet edilmesini isteme hakkının olduğu, herhangi bir kimsenin ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve Uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği" hüküm altına alınmıştır.

27. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre "Mal ve mülk" kavramı iç hukukumuzdaki tanımdan bağımsız olarak ayrı ve çok geniş bir anlama sahiptir. Mahkemeye göre; "Mal ve mülk" kavramı maddi varlığa sahip her türlü taşınır ya da taşınmaz malı içerdiği gibi; maddi varlığa sahip olmayan hak ve menfaatleri, mameleke dahil her türlü aktifi, mali ve ekonomik değeri olan hisseler, patentler, tahkim kararları, emeklilik maaşı hakkı, sosyal katkı payları, kira hakları gibi bütün maddi hakları kapsamaktadır. Bu bağlamda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokolün 1 inci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı kapsamında, şikâyetçinin talebinin reddine ilişkin idari işlemin, mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurduğu tespit edilmiştir.

28. Bunun dışında şikâyete konu olayda, T.C. Anayasasının "Kanun Önünde Eşitlik" başlıklı 10 uncu maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13 üncü maddesindeki etkili başvuru hakkının ve 17 inci maddesindeki hakları kötüye kullanma yasağının ihlal edildiğine dair herhangi bir bulgu ve bilgiye rastlanmadığı gibi şikâyete konu olayda, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinde yazılı ve güvence altına alınmış olan başkaca bir insan hakkı ihlalinin tespit edilemediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

F. İyi Yönetim İlkeleri Yönünden Değerlendirme

29. Günümüzde demokratik, modern ve katılımcı yönetim anlayışında idarelerden sadece hukuka uygun olarak hareket etmeleri değil aynı zamanda iyi yönetişim ilkelerine de uygun işlem tesis etmeleri de beklenmektedir.

30. 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "İyi Yönetim İlkeleri" başlıklı 6 ncı maddesinde "Kurumun, inceleme ve araştırma yaparken idarenin, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde; kanunlara uygunluk, ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye kullanılmaması, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verilebilirlik, haklı beklentiye uygunluk, kazanılmış hakların korunması, dinlenilme hakkı, savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul sürede karar verme, kararların gerekçeli olması, karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi, kararın geciktirilmeksizin bildirilmesi, kişisel verilerin korunması gibi iyi yönetim ilkelerine uygun işlem ve eylem ile tutum veya davranışta bulunup bulunmadığını gözeteceği düzenlenmiştir. Söz konusu Yönetmelik hükmünde yer alan ilkelerin kaynağını teşkil eden Avrupa Birliği Temel Haklar Şartının 41 inci maddesinde de iyi yönetim hakkından bahsedilmekte olup, benzer ilkelere Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen " Avrupa Doğru İdari Davranış Yasası' nda" da yer verilmiştir.

31. Söz konusu ilkeler yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; şikâyet başvurusu kapsamında Kurumumuzca istenilen bilgi ve belgelerin idare tarafından süresi içerisinde ve gerekçeli olarak Kurumumuza gönderildiği, başvurucunun şikâyet konusuyla ilgili olarak idareye müracaatlarında idarece her türlü bilgi ve belge verilerek başvuruya da süresi içinde gerekçeli olarak cevap verildiği, böylece idarenin “makul sürede karar verme”, “hesap verilebilirlik”, “kararların gerekçeli olması” ve

“bilgi edinme hakkı” ilkelerine uygun hareket ettiği, ancak idarenin cevabi yazılarında hangi sürede hangi mercilere başvurabileceğini şikâyetçiye göstermediği anlaşıldığından iyi yönetim ilkelerinden

(9)

“karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi” ilkesine uymadığı anlaşılmış olup idarenin bundan böyle bu ilkeye de uyması beklenmektedir.

IV. HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN YASAL MEVZUAT A. Dava Açma Süresinin Yeniden Başlaması

32. 14/6/2012 tarih ve 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun 17 inci maddesinin 8 inci fıkrasına göre Kamu Denetçiliği Kurumu'na, dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmakta olup, 21 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca ise tavsiye kararı üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis edilmez veya eylemde bulunulmaz ise durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlamaktadır.

B. Yargı Yolu

33. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması Başlıklı 40 ıncı maddesinin 2 nci fıkrasında, "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmü yer almakta olup, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ilgili idarenin işlemine karşı hak düşürücü süreler içerisinde …. Asliye Hukuk Mahkemesine yargı yolu açıktır.

V. KARAR

Yukarıda açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre ŞİKAYETİN KABULÜNE;

Şikâyetçinin dere yatağına kendi kavak fidanlarını dikip yetiştirdiği anlaşıldığından, idarenin bu konudaki ret işlemini geri alarak, kavak ağaçlarını başvurucuya vermek hususunda makul sürede yeni bir işlem tesis etmesi yönünde MALİYE BAKANLIĞI ( MİLLİ EMLAK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ) ve …. MALMÜDÜRLÜĞÜNE TAVSİYEDE BULUNULMASINA, 6328 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, merciince ( Maliye Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) ve

…. Malmüdürlüğü ) bu karar üzerine tesis edilecek işlem ya da tavsiye edilen çözümün uygulanabilir nitelikte görülmediği takdirde gerekçesinin otuz gün içinde Kurumumuza bildirilmesinin zorunlu olduğuna,

Bu kararın ŞİKAYETÇİYE ve gereği için MALİYE BAKANLIĞI ( MİLLİ EMLAK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ) VE …. MALMÜDÜRLÜĞÜNE tebliğine,

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisi’nce karar verild

M.Nihat ÖMEROĞLU Kamu Başdenetçisi

Referanslar

Benzer Belgeler

Milli Savunma Bakanlığı, askeri işyerlerinde uygulanmakta olan 25 inci Dönem Toplu İş Sözleşmesi’nin şikayetçinin de dahil olduğu 37 inci maddesi uyarınca,

edileceği bu kapsamda burs alan öğrencilerin başarısız oldukları öğretim kurumları tarafından KYK'ya bildirilmesi halinde bursunun kesileceği (bkz.Par.17.2),

20) Şikâyetçi, 3 numaralı paragrafta açıklandığı üzere; tapu tahsis belgesinde yer alan 400 m²’lik alanın adına tescil edilmesi talebiyle şikâyet

23.Maliye Bakanlığının Emlak Vergisi Kanunu’nun 8 inci maddesinden aldığı yetki ile yapmış olduğu düzenlemelerde hiçbir geliri olmadığını beyan eden

16) Şikâyet başvurucusu 3 numaralı paragrafta açıklandığı üzere; ödemiş olduğu öğretim ücreti ve katkı payının iadesini talep etmektedir. lisans bölümü

Sonuç olarak, yukarıdan beri açıklanan gerekçeler ile dosyadaki bilgi ve belgeler, yüksek mahkeme kararları ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; idarenin

Sokak, No:..’da bulunan meskeni için, ilgili Belediyece indirimli (sıfır oranlı) emlak vergisi uygulamasının iptal edilmesinden ve geriye dönük olarak 2011,2012 ve 2013

4. Şikâyet başvurusunun çözüme kavuşturulması amacıyla Kurumumuzun talebi üzerine, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından gönderilen cevabi yazıda, 657