Sermaye Piyasası Bölümleri
Sermaye piyasanın bölümlendirmesini yapmak gerekirse aşağıdaki gibi bir ayırım yapılabilir:
Birincil Piyasa
Hisse senedi ve tahvil gibi menkul değerleri ihraç eden şirketler ile alıcıların yani tasarruf sahiplerinin doğrudan doğruya karşılaştıkları piyasalardır. Buna hisse senetleri ile tahvillerin ilk kez sürülüp "ihraç"tan alındığı piyasa da denilebilir. Arada şirketin bizzat bulunmayıp bir banka ya da aracı kurumun bulunması bu alımın birincil piyasadan olmasına engel değildir.
İkincil Piyasa
Menkul kıymetleri ihraçtan alanlar, bunları tekrar paraya çevirmek istediklerinde, hisse senetlerinde hiçbir zaman, tahvillerde ise vadeden önce bunları ihraç eden kuruluşa müracaat edemezler. İkincil piyasa bu durumdaki menkul kıymetlerin paraya çevrilmesini sağlayan piyasadır ve menkul kıymet borsaları bu piyasayı tanımlamada en iyi örnektir.
İkincil piyasa, menkul kıymetlerin likiditesini arttırarak birincil piyasaya talep yaratır ve gelişmesini sağlar. İkincil piyasanın en iyi teşkilatlanmış bölümü menkul kıymet borsalarıdır. Bunun haricinde sermaye piyasası iyi gelişmiş ülkelerde ‘tezgâh üstü’ borsa dışı piyasa vardır.
Birincil piyasada uzun vadeli fonların tasarruf sahibinden firmalara intikali söz konusudur ve birincil piyasada yapılan tahvil ve hisse senedi satışları sonucunda firmaya yeni sermaye girer. Oysa ikincil piyasada el değiştiren menkul kıymetlerden sağlanan fonların bunları çıkaran şirketle bir ilgisi yoktur.
Sermaye Piyasası Araçları
Sermaye Piyasası Kanunu 3. maddesinde Sermaye Piyasası Araçları tanımlanmıştır.
Menkul kıymetler ve türev araçlar ile yatırım sözleşmeleri de dâhil olmak üzere Kurulca bu kapsamda olduğu belirlenen diğer sermaye piyasası araçlarını ifade eder.
Bu tanımdan anlaşılacağına göre Sermaye Piyasası Araçları dört gruba ayrılabilir.
1. Menkul Kıymet 2. Türev araçları
3. Yatırım Sözleşmeleri
4. Diğer araçlar (Piyasa şartlarına göre SPK tarafından bu kapsama sokulacak olan
araçlar)
Sermaye Piyasası Araçları
Çek, Poliçe, nakit, bono (Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenmiş emre yazılı senet) ile mevduat sertifikaları sermaye piyasası aracı olarak sayılmamaktadır.
Kıymetli evrak, menkul kıymet ve sermaye piyasası araçları arasındaki ilişkiyi özetlemek gerekirse, menkul kıymetlerin kıymetli evrak sınıfına girdikleri, aynı zamanda sermaye piyasası aracı oldukları, fakat tüm kıymetli evrakların sermaye piyasası aracı özelliği taşımadığı söylenebilir.
Kaynak: T.C. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu Yayını; Sermaye Piyasası Araçları, Ankara, Haziran 2016.
http://piyasarehberi.org/sozluk/sermaye-piyasas-araclari
Menkul kıymetler
• Ortaklık veya alacaklılık sağlayan,
• Belli bir tutan temsil eden,
• Yatırım aracı olarak kullanılan,
• Dönemsel gelir getiren,
• Misli nitelikte,
• Seri halinde çıkarılan,
• İbareleri aynı olan,
• Şartları Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen kıymetli evraktır.
Menkul Kıymetler: Paylar, pay benzeri diğer kıymetler ile söz konusu paylara ilişkin depo sertifikaları ile borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikalarıdır. Paylar ortaklık hakkı sağlayan menkul kıymetlere, tahvil de alacaklılık hakkı sağlayan menkul kıymetlere örnek olarak verilebilir.
Klasik Yatırım Araçları
• Para
• Mevduat
• Döviz
• Altın ve Kıymetli Madenler
• Repo
• Banka Parası
• Kredi
(Klasik yatırım araçları hakkında bilgi kitabınızda verilmiştir. Sayfa 68-77)
Türkiye Sermaye Piyasasında Hangi Araçlara Yatırım
Yapılabilir?
1. Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİSB)
Devlet İç Borçlanma Senetleri, devletin her yıl bütçe kanunlarına dayanarak, nakit açıklarını finanse etmek amacıyla kullanılan borçlanma aracıdır. DİBS sınıfına giren araçların en önemlileri hazine bonoları ve devlet tahvilleridir. DİBS’ler, Hazine Müsteşarlığı tarafından, yurt içi piyasalara ihraç edilirler. Böylece devlet bütçe açığını kapatmak için kaynak bulurken, yatırımcılar sabit getirili bir menkul kıymete yatırım yaparak kazanç elde eder.
Hazine bonoları, Hazine Müsteşarlığı tarafından çıkarılan, vadesi bir yıldan kısa devlet iç borçlanma senetleridir. Hazine bonolarında da devlet güvencesi söz konusudur ve kısa zamanlı fon elde etmek için çıkartılırlar. Alıcıları ise faiz getirisi ile birlikte ödedikleri bedeli geri alırlar. Risksiz olarak tanımlanmalarının nedeni ise ülkelerin her zaman borçlarını ödemeleridir. Tarihte nadiren ödeyememe durumu ile karşılaşılmıştır. Vade kısalığı da dikkate alınırsa, yatırım araçları içinde en risksiz yatırım aracıdır.
Devlet tahvilleri, Hazine Müsteşarlığının bir yıldan uzun vadeyle ödünç para almak amacıyla çıkardığı devlet iç borçlanma senetleridir. Devlet tahvillerinde belirtilen vadede faiz getirisi ile beraber ödeme yapılması garanti edilmiş olur. Yani devlet sizden borç aldığını ve vadesi geldiğinde bunu faizi ile birlikte geri ödeyeceğini garantiler. Bu nedenle devlet tahvilleri, risksiz yatırım araçları olarak tanımlanmaktadır.
Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Özellikleri
Hazine Bonosu ve Devlet tahvilleri, devlet garantilidir.
Likit yatırım araçlarıdır.
Yüksek sabit getiri sağlarlar.
Emanet hesabında ücretsiz saklanırlar.
Devlet tahvilleri 1 yıl ve daha uzun vadelidir, hazine bonoları ise 1 yıldan daha kısa vadelidir.
Kuponlu veya kuponsuz devlet tahvilleri iskontolu olarak satılırlar. Vade tarihinde, devlet tahvilinin üzerinde yazan nominal değer ödemede esas alınır.
Kuponlu olan devlet tahvilleri 3 ay, 6 ay veya 1 yılda bir kere faiz ödemelidir.
Devlet tahvili sabit faizli veya değişken faizli çıkrılabilir.
Hazine bonosunun vadesi 3,6,9 aylıktır.
Hazine Müsteşarlığı tarafından çıkarılırlar ve satış aracılığını merkez bankası gerçekleştirir.
Satışlar, fiziki teslim veya emanet makbuzu ile yapılmaktadır.
Faizler düştüğü zaman birim fiyatları yükselir.
İkinci el piyasaları vardır.
1. Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİSB)
Borçlanma senetleri, vade sonuna kadar elde tutulduğu takdirde, belli bir
faiz kazancını garanti eder. Ancak yatırımcı, tahvil veya bonoyu vade sonuna
kadar tutmak zorunda değildir. Yatırımcı, tahvil veya bonoyu vadesinden
önce satarsa, ikincil piyasadaki faiz oranlarındaki değişimden etkilenir. Eğer
piyasadaki faiz oranları gerilemiş ise getirisi artar, faiz oranları artmış ise
getirisi düşer, hatta zarar edebilir.
2. Özel Sektör Tahvilleri ve Finansman Bonosu
Özel sektör finansman bonosu veya tahvili, aynı Hazine bonosu veya devlet tahvili gibi şirketlerin çıkardığı bir borçlanma aracıdır. Özel sektör Tahvili/Bonosu ile Hazine Bonosu/Devlet Tahvili arasındaki en önemli fark, burada ihraççının özel teşebbüs olmasıdır.
İşletmenin kısa vadeli fon ihtiyaçlarını karşılamak için, genellikle anonim şirket statüsündeki büyük firmalar, bankalar ve diğer finansal kuruluşlar tarafından çıkarılır.
Türkiye’de Sermaye Piyasası Kurulu izniyle çıkarabilir. Güçlü ve güvenilir şirketlerin bonolarının faizleri düşük olurken zayıf şirketler için faiz daha yüksek olabilir. Faiz oranı piyasa koşullarında belirlendiği gibi, ihraççı şirketin itibarı da önemlidir. Finansman bonolarının nominal değeri, anapara ile faizi içerir. Halka açık anonim ortaklıkların ihraç edebilecekleri azami finansman bonosu tutarı, kurul’un ilgili tebliğ hükümlerine göre hazırlanmış ve genel kurulca onaylanmış son yıllık bilançoda görülen çıkarılmış veya ödenmiş sermaye ve yedek akçeler ile yeniden değerleme değer artış fonunun toplamından varsa zararların düşülmesinden sonra kalan miktarı geçemez. Halka açık olmayan anonim ortaklıkların finansman bonosu ihraç limiti de yukarıdaki gibi hesaplanır ancak bu hesaplamada yedek akçeler dikkate alınmaz. Halka arz edilmek üzere ihraç edilen finansman bonoları emre veya hamiline yazılı olabileceği halde, halka arz edilmeksizin ihraç edilecek finansman bonolarının emre yazılı olarak çıkarılması şarttır.
Eurotahvil (Eurobond): ilgili devlet veya şirketin kendi para birimi dışındaki yabancı bir para birimi üzerinden çıkardığı ve uluslararası piyasalarda ihraç ettiği tahvillerdir.
3. Banka Bonosu ve Banka Garantili Bono
Banka bonosu; bankaların, kalkınma ve yatırım bankalarının hükümlerine göre borçlu sıfatıyla düzenleyip, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kayda alınmasını müteakip ihraç ederek ıskonto esasına göre sattıkları menkul kıymettir. Burada bankaların amacı sermaye piyasalarından kaynak sağlamaktır. Banka bonolarının ikinci el piyasada alım satımı serbesttir.
Banka garantili bono ise, bankadan kredi kullanmış olan ortakların kredi teminatı
olarak bankaya verdikleri emre muharrer senetlerden bankanın garantisi altında halka
arz ettiği senetlerdir. Her iki tür aracın ihracı ve halka arzı için SPK’den izin alınması
gerekir. Halka arz bu izin çerçevesinde yapılır. Yine tebliğe göre bu tür araçları çıkarma
yetkisi Bankalar Kanununa da uygunluğu nedeniyle sadece Kalkınma ve Yatırım
bankalarına verilmiştir.
4. Repo
Genel olarak repo işlemi, borç verilen para karşılığında vade sonunda anaparanın ve faizin alınması olarak görülse de, aslında repo, sermaye piyasası araçlarının belli bir vadede geri alma taahhüdüyle satımıdır. Diğer bir deyişle repo, menkul kıymetin geçici bir süre için kiraya verilmesi olarak da düşünülebilir. Ülkemizde repo işlemleri, hazine bonosu ve devlet tahvilleri ile özel sektör borçlanma senetleri üzerinden yapılmaktadır.
Getirisi sabitlenmiş olan repo işlemleri para piyasalarındaki en likit yatırım araçlarındandır.
Genellikle reponun tam anlamını bilmeyen yatırımcılar repoyu kısa süreli mevduat faizi
gibi algılar. Ancak repo işleyişte farklıdır. Repo yapan banka, repo yaptığı miktar kadar
borçlanma araçlarını (hazine bonosu, devlet tahvili, finansman bonosu/tahvili…. gibi)
kasasında tutmalıdır. Kuruluşlar sahip oldukları borçlanma araçları portföylerini
kullanarak repo yapabilir. Repo düz repo, ters repo ve gecelik repo şeklinde yapılabilir.
5. Pay Senedi (Hisse Senedi)
Hisse senedini, anonim ortaklıklarının sermayesinin belli bir kısmını paylaşım amacıyla çeşitli yasa ve şartlara uygunluğu onaylanmış ve bu doğrultuda düzenlenmiş kıymetli evraklar olarak tanımlayabiliriz.
Paylar veya hisse senetleri, anonim şirketler tarafından çıkarılır ve şirketin sermayesine belirli bir katılma payını temsil eder. Pay alan yatırımcı şirkete ortak olur. Pay, sahibine ortaklık hakkı, yönetime katılma (oy) hakkı, kâr payı alma hakkı gibi hakların yanı sıra, bilgi alma hakkı da sağlamaktadır.
Pay sahipleri temel olarak iki türlü gelir elde edebilir: sermaye kazancı ve kâr payı.
Sermaye kazancı, payın değerindeki olası artıştan elde edilen gelirdir. Ancak, payların fiyatlarının yatırımcıların beklentilerine bağlı olarak oluşan arz ve talebe göre borsada her an değiştiği, dolayısıyla düşebileceği de unutulmamalıdır.
Diğeri ise, şirket yıl sonunda kâr ettiği takdirde, bunun dağıtılmasından elde edilen temettü (kâr payı)
geliridir. Payları borsada işlem gören şirketler kâr dağıtıp dağıtmamak konusunda serbesttir. Borsada
işlem gören şirketler kârını nakit olarak veya bedelsiz pay ihraç ederek dağıtabilir.
6. İpotekli Borç Senedi ve İrat Senedi
İpotekli borç senedi, vadesi belirlenmiş kişisel bir alacağın güvence altına alınması için bir gayrimenkulün rehin edilmesi işlemidir. Borçlunun borcunu belirlenen vadelerde ödememesi durumunda, alacaklının diğer mallarına müracaat hakkı verir.
İrat senedi, bir taşınmaz üzerinde taşınmaz yükü şeklinde kurulmuş bir alacak hakkı meydana getirir.
İrat senedinin güvencesini ancak tarım arazisi, konutlar ve üzerinde bina yapılabilecek arsalar oluşturabilir.
İrat senedi, kişisel borç doğurmaz ve borcun sebebini de göstermez.
İpotekli borç senedi örneği
İpotekli borç senedi şahsi alacaklar için kurulabilen bir rehin hakkıdır. Bu nedenle alacak ve rehin birbirine bağlı unsurlardır. Borca istinaden ipotek gösterilebilmesi için öncelikle gayrimenkule ilişkin bir değer tespiti yapılır. Miktarın gayrimenkulün değerini aşması durumunda ise senet yolu ile rehin kurulumu yapılamaz.
Rehine konu olan gayrimenkulün devir ya da bölünmesi durumunda ipotek hükümleri geçerlidir. Rehin
olarak gösterilen taşınmaz satılsa bile borçlunun sorumluluğu devam eder. Şekil şartına tabi bir işlem
olduğundan senedin hukuki olarak geçerli olabilmesi için tapu müdürlüğünde tescil edilmesi ve resmi senet
olarak düzenlenmesi gerekir. Senedin kurulumunda mülk sahibi sorumludur.
7. Gelir Ortaklığı Senedi
Köprü, baraj, elektrik santrali, karayolu, demiryolu, telekomünikasyon sistemleri ile sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ile benzerlerinden, kamu kurum ve kuruluşlarına ait olanların gelirlerine, gerçek ve tüzel kişilerin ortak olması için çıkarılan senettir. Türkiye’deki ilk uygulaması İstanbul Boğaz Köprüsünün gelirlerinin satıldığı kıymetli evraktır.
• Hukuki statüsü itibariyle adındaki "ortaklık" ibaresine rağmen, değişken faizli bir tahvil özelliği taşımaktadır.
İstenildiği an nakde çevrilebilir ve genellikle üç veya beş yıl vadelidirler.
Gelir ortaklığı senetlerine ihtiyaç duyulmasının nedenleri:
• Altyapı yatırımlarına devlet bütçesi dışında kaynak sağlamak,
• Soyut nitelikte olan devlet tahvili ve hazine bonosu yerine, somut nitelikte olan köprü ve barajların adlarını kullanarak daha kolay borçlanmak,
• Küçük kupürler çıkararak sermaye piyasasının yararlanacağı yeni bir araç yaratmak,
• Özellikle faiz geliri elde etmekten çekinen ve haram sayan tasar ruf sahiplerine ulaşabilmek,
• Enflasyon hızı aşağıya çekildiğinde, yüksek ve sabit faizli devlet tahvillerinin Hazine'ye getirdiği faiz yükünü hafifletmek.