20 Ekim 2006 tarihinde Orhangazi Kaymakamlığı tarafından, kanunlara uygun yasal zemini kalmadığı gerekçesiyle Cargill sanayi tesisleri kapatıldı. 8 yıldır 6 dava ile süren bu kanserli dokunun bölgemizden sökülüp atılması için ilk neşteri kamu idaresi atmış oldu....
Kapatma işleminin arkasından binalarını yıkıp, bozduğu toprakları eski haline dönüştürmesi beklenen Cargill tesisleri basından takip ettiğimiz kadarıyla aklın alamayacağı yeni açıklamalarda bulunuyorlar. ABD sermayeli Türk şirketi olduklarına dair trajik tanımlamalar ve hiçbir şekilde pes etmediklerine dair açıklamalar sadece gülümsememize neden oluyor. Bilmekteyiz ki kaybeden taraf olarak kendilerini haklı göstermek için her türlü doğru ya da yanlış söylemi kullanacaklardır.
Bu söylemlerden ilki; davacıların Cargill'i değil idare'yi dava ettiklerine yönelik olup kendilerinin dava konusu
olmamalarındaki iddiadır. Ne bekliyorlardı ki tabii ki davacılar üst ölçekli imar planlarına uymayan ve sadece Cargill'i kurtaracak planı yapmış olan idareyi dava edeceklerdi. Bu durum şuna benziyor, biri gidecek kamu idaresinden
yasalara uymayan bir izin alacak sonra ben temizim diyecek. Cargill kurulacağı alanın 1. derece tarım arazisi olduğunu bilmiyor muydu? Hangi yasalara uygun davranan sanayici tarım arazisine tesis kurmak ister? Cargill üst ölçekli
planlara uymayan bir planla yapılaşarak doğru iş yapmamıştır. Esas olarak ilgili idarenin üst ölçekli planlara uymayan ama Cargill'in işine yarayacak planı neden ve nasıl bir süreçle yaptıklarını sormak lazım. Siyasi entrika, baskı ve rüşvet dönmüş müydü? Yoksa O ilgili idare kendi hür ve bağımsız iradesiyle mi üst ölçek plana uymayan alt ölçek planı yapmışlardı.
Bu ülkenin kanunları bellidir. Yapılması gereken bu kanunlara uygun davranılmasıdır, boşluk arayıp bu boşluklardan yararlanıp siyasi destekler bulup iş götürme anlayışıyla bu ülkede üretim yapamazsınız. Eğer Cargill yetkilisinin elindeki, neye göre ve nasıl alındığı bilinmeyen 14 adet ruhsatın bir geçerliği olsaydı bu ülkenin Danıştay'ı ve Kaymakamlığı Cargill'i kapamazdı.
Cargill yetkilisi "Cargill'in tüm faaliyetleri yasal zemin üzerinde" olduğunu söylüyor.
Ülkemizin yasal zeminlerinin en üst kurum ve kurullarından olan Danıştay tarafından 6 kez yürütmesi durdurulan Cargill'in, hala nasıl yasal zeminde olduğunu iddia ediyor olmasını hayretle karşılıyoruz. Cargill yetkilisinin bu açıklamasını bizler mi çok ciddiye alıyoruz yoksa bizim bilmediğimiz onların bildiği Danıştay'ın üzerinde bir yasal zemin mi var? Bu ülkenin siyasi partisi ve ona üye olan yurttaşları olarak biz başka bir yasal zemin bilmiyoruz. Ayrıca yine bizim bildiğimiz, cargill yapılaşmasının uymadığı ve aykırı olan bu ülkenin kanunlarının olduğudur. Sanırım kendilerine bu kanunları tekrar hatırlatmakta fayda var.
Cargill sanayi yapılaşmasının bulunduğu 1. derece tarım arazisinin tarif edildiği 1/100.000 ölçekli Bursa Çevre Düzeni Planı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından onaylanmış olup 3194 sayılı İmar Kanunumuza göre yapılmıştır. Dolayısıyla Cargill yapılaşması 3194 sayılı imar kanuna uymamaktadır.
Cargill sanayi yapılaşması 1. derece tarım arazisine göre yapıldığından, tarım alanlarının bütünlüğünü bozmasıyla 5488 sayılı Tarım Kanuna uymamaktadır.
Cargill sanayi yapılaş ması ÇED düzenlemesi olmadığından 2872 sayılı çevre Kanuna uymamaktadır.
Cargill sanayi yapılaşmasının, ülkemizin ve bölgemizin stratejik tarımsal ürünlerinden olan Zeytin alanında yapılaşarak 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Hakkındaki Yasaya uymamaktadır.
Cargill sanayi yapılaşmasının, 1. derece tarım arazisine yapılaşarak 1992 Rio Çevre Zirvesi'ndeki kararlara uymamaktadır.
Ayrıca sekiz yıldır gerek kamu idarelerini gerekse de ülke yargı organlarını meşgul ederek neden oldukları maddi ve manevi kamusal zararlar ise ayrıca bir tazminat konusudur.
Bursa'da dişçi, tabip, mühendis, mimar ilgili ilgisiz bir avuç zümre değildir. Bahsedilen meslek disiplinleri Cargill yetkilisi beğenmese de bu ülkenin geleceğini işçisi, çiftçisi ve sanayicisiyle birlikte şekillendiren, onbinlerce üyesi olan uzman kuruluşlardır. Türkiye Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Odaları, 27 Ocak 1954 yılında 6235 sayılı kanunla kurulmuş kamu kuruluşu niteliğinde olan bir meslek örgütüdür. Ve bu örgüte üye olanlar 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Kanunu esaslarına göre tarif edilen uzman kişilerdir. Konularında uzman kurum ve kişilerin bilgi, deneyim ve görüşlerinin değeri ise sanırız ki tartışılamaz. Kaldı ki hiçbir konuda uzmanlığı olmayanların görüşünün de önemsendiği uygarlık, demokrasi ve gelişmişlik düzeyini, kanunlara uygun yapılaşmamış bir sanayi kuruluşundan beklemekte bizim saflığımız olacaktır.
83 yıldır Cumhuriyet'le, ondan öncesi de 700 yıllık Osmanlı'nın her din, dil, ırkına sahip bu toprakların çocukları olarak dişçisi, tabibi, mühendisi, mimarı, işçisi, çiftçisi, sanayicisi olarak ortak bir kaderi paylaşıyoruz. Bu ortak kaderin yazılı sözleşmesi olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanunlarına uyuyoruz. Sanırım bir zümreden bahsedeceksek bu Anayasa ve Kanunlara uymayan, ilgisiz küçük zümreler üzerine olacaktır.
Bu nedenle Özgürlük ve Dayanışma Partisi olarak, durdurmanın durdurmasını talep etmek gibi hukuk mantığına uymayan yeni çıkış yolları arayıp kamuyu ve hukuku meşgul etmek yerine Cargill'in, tesislerini yıkıp, bozduğu 1. derece toprakları bir an önce Cargill kurulmadan önceki verimli haline getirmenin yollarını aramasını istiyoruz. Özgürlük Ve Dayanışma Partisi Bursa İl Örgütü
