• Sonuç bulunamadı

Tohumculuk Yasas

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tohumculuk Yasas"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tohumculuk Yasası ile ilgili gelişmeleri endişeyle izleyen Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri (DAÇE), yasayla ülkemizin sahip olduğu ve en önemli zenginliklerimiz arasında yer alan gen kaynaklarının zarar göreceğini açıkladı. DAÇE Ortak Sekreteri Oktay Demirkan, günümüzde ülkemize girişi sınırlı tutulan GDO'lu tohumların, yasanın çıkmasıyla birlikte serbestçe Türkiyeye giriş yapabileceğinin altını çizerek, "Tohumculuk Yasası ile GDO'lu

tohumların Türkiye'ye girişi kolaylaşacak ve bunların ekimi de, tozlaşma yoluyla ülkemize özgü gen kaynakları, bitki türlerini de etkileyecek ve onların da genetiğini değiştirebilecektir. Yasayla birlikte yerel gen kaynaklarımızın

tohumları da saflığını kaybetmiş olacaktır" dedi. Demirkan, çevrecilerin, Tohumculuk Yasa Tasarısı''nı emperyalizmin yeni bir saldırısı olarak değerlendirildiğini belirtti.

DAÇE'nin Tarsus'ta yapılan ve Kahramanmaraş, Antakya, İskenderun, Osmaniye, Adana, Tarsus ile Mersin''de çalışmalarını sürdüren çevre örgütlerinin yöneticilerinin katıldığı iki günlük toplantının sonuç bildirgesini açıklayan DAÇE Ortak Sekreteri Oktay Demirkan, "Tohumculuk Yasası ile ilgili gelişmeleri endişeyle izlemekteyiz. ÌÏlkemizin sahip olduğu gen kaynakları en önemli zenginliklerimizden biridir. ÌÏlkemiz insanın sağlığını, köylümüzün çıkarlarını ve Türk tarımının geleceğinin göz ardı edilmesini kabul edemeyiz. Bu çerçevede devlet ve sivil toplum kuruluşları yerli gen kaynaklarının korunması ve ıslahı için kurumsallaşmalı, gen kaynaklarımız, yasalarla çok uluslu şirketlerin tehditlerine karşı korunmalıdır. Bu nedenlerle Ulusal Biyogüvenlik Yasası'nın bir an önce çıkartılmasını istiyor, Tohumculuk Yasası'nın uluslararası tohum tekellerine önemli haklar sağladığını yasalaşması halinde bugüne kadar Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'ne (TAGEM) bağlı enstitüler aracılığıyla yürütülen tarımsal Ar-Ge sonucunda TİGEM'e ait çiftliklerde tohumların üretilip üreticilere dağıtıldığı tarımsal sistemin tamamen yok edileceğini düşünüyoruz" görüşünü dile getirdi.

Çevrecilerin iki günlük toplantısında nükleer santrallere ilişkin görüşme ve değerlendirmede bulunduğunu da

anımsatan DAÇE Sekreteri Demirkan, "Nükleer santraller çevre ve insan sağlığı açısından sorunlu, riskli, pahalı, dışa bağımlı ve eskimiş teknolojilerdir. Atık sorunu ise henüz çözümlenmemiştir. Gelişmiş ülkelerde artık

yapılmamaktadır. Bu nedenlerle ülkemizin enerji üretiminde hiç bir koşulda seçenek olamazlar. Uluslararası nükleer lobinin etkisinde kalan AKP Hükümeti Akkuyu ve Sinop'ta nükleer santralleri toplumumuza dayatmak istemektedir. Gerçekte nükleer santral yapılması planlanan bu yörelerimize sözde gelişmiş ülkelerin nükleer atıklarının depolanacağı konusunda kuşkularımız bulunmaktadır. Buna izin veremeyiz. Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri olarak geçmişte

olduğu gibi bu gün ve gelecekte de nükleer santrallere karşı mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi..

Halka açık bir panelin de düzenlediği iki günlük toplantıda ÇEKSAM Başkanı Av. Yeşim Dağgeçen, Entegre Atık Yakma Tesisi ile ilgili dava dilekçesinin hazır olduğunu ve bu hafta içinde dava açacaklarını söyleyerek, dernekleri de davacı olmaya çağırdı. Dağgeçen, Tarsus Plajının da yer aldığı kıyı şeridi ile Tarsus Turan Emeksiz Turaç Koruma

Sahası, kıyı kumulları üzerinde yetiştirilmiş fıstık çamı ormanı ve Karabucak Ormanlarının yer aldığı bölgenin golf sahası yapılacak yerlerden biri olarak planlanmak istendiğine de dikkat çekti. Greenpeace Toksik Atıklar ve Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, atık yakma tesislerinin bacalarından doğaya Furan, Dioxin gibi zehirli gazlar, ağır metaller ve kalıcı organik kirleticilerin salınacağını bunların çevre ve insan sağlığı açısından son derece sorunlu olduğunu ve Avrupa'da talep görmeyen şirketlerin de yatırım için Türkiye'yi pazar olarak gördüğünü söyledi. Dökmecibaşı,"Aslında tehlikeli atık yakmaktan çok zehir üretecekler. Dünyamızın kaynakları sınırlı, çözüm temiz üretim teknolojileri olmak zorunda" dedi. Yasalarımızdaki boşlukların yatırımcılarca kendi çıkarları doğrultusunda kullanıldığından söz eden Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Umur Gürsoy ise Türkiye'de sağlıklı sağlık istatistiklerinin bulunmadığını bu nedenle yapılması planlanan tesisin insanlara ne kadar zarar vereceğinin belirlenmesinin bile olanaklı olmadığını vurguladı. Dr. Gürsoy, Türkiye'de hava kirliliği sınır değerlerinin AB ortalamasının çok üstünde olduğuna da dikkat çekti.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yönetmeliğin 40/A maddesi gereğince kamu idaresi adına verilen garantiler ile kamu idarelerinin geçmişteki bir olay sonucunda, kontrolünde olmayan gelecekteki belirsiz olayların

Tohumculuk Yasası'nın Geri çekilmesi için mücadele eden kitle örgütlerinin yaptığı baskı sonuç verdi.Hükümet, meclisteki partilerin ve konuya duyarl ı kitle

Ama Tarsus ismini çok daha önce Asur kaynaklarında önce Klikyalının merkezi olarak bildirilen Tarsus Asur kralı 3 cü Salmanasar M.Ö 859-825 Janherip M.Ö 704-681 ait belgelerle

ZMO’nun halktan, ziraat mühendisinden, üreticiden, do ğadan yana izlediği sağlam politikalar, doğal olarak, karşıtını da üretecektir.. Doğal olmayan, ZMO’nun izlediği

yazar tarafından oluşturulmuştur) / Historical development process of Çukurova Industrial Enterprises.. sahip yapıların olması hem de Şek.4’de önerilen tarihi süreç

Genel olarak inanç ve ahlak ile ilgili değerler ve normlar kutsal kavramı içinde yer alır.. Kutsal denilen değerlerin insan kimliğinin gelişmesinde ve kişiliğinin

Durum genel olarak değerlendirildiğinde Ca-HCO3 ve NaCl fasiyeslerinin sırasıyle tatlı su ve deniz suyu ile ilişkili olduğu; NaHCO3 ve Mg-HCO3 fasiyeslerinin deniz suyu

Stratigrafik ve Coğrafik Yayılım: Güney Ege Adala- rı: Pliyosen (Sissingh, 1972); Adana: Messiniyen (Usta, 1994); Kuzey Adana ve Misis: Tortoniyen-Messiniyen (Nazik ve Gökçen,