DADALOĞLU
Dadaloğlu yaşamını Toros veya Nur Dağları’nda geçirdiği bilinen bir Türk ozanıdır. Dadaloğlu ismini yazdığı şiirlerde kullandığı mahlas isim olarak kullanan şairimizin gerçek isminin Veli olduğu bilinmektedir. Dadaloğlu’nun yaşamını sürdürdüğü sıralarda Osmanlı Devleti kurulmuş ve Osmanlı Devleti izlediği politika sonucunda fethettiği yerlere kendi insanlarını yerleştirmeye yani iskân politikası izlemeye başlamıştır.
Dadaloğlu devletin geleceği için oldukça önemli ve yararlı bir çalışma olan fakat bazı Türkmenlerin yerleşik hayata geçmek istememelerinden dolayı karşı çıktığı bir çalışma olan iskân politikasına karşı sembolleşen bir şairimizdir. Tam bir halk şairi olan Dadaloğlu bu dönemde yaşanan ve halkın iradesinin temsili haline gelen Dadaloğlu tepkilerini sık sık eserlerine yansıtmış ve halkın birçok kesimi tarafından büyük bir sevgiyle karşılanmaya başlanmıştır. Halk yerleşik hayata geçmeyi kabul ettikten sonra Dadaloğlu’da bu mücadeleden vazgeçmiştir.
1933 yılında; Adana'da doğan yazar, yoksul bir çocukluk geçirdi. Bulaşıkçılık, garsonluk, sinemalarda gazoz satıcılığı gibi işlerde çalıştı ve aynı zamanda da eğitimine devam etti.
Diyarbakır İlköğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra öğretmen olarak görev yaptı.
Mizah öğelerinden faydalanarak, toplumun aksayan yönlerini okuyuculara aktardı. Bazı eserleri TV'ye uyarlanan İzgü;
1977 yılında, Akşehir Ulusal Gülmece Öyküsü Yarışması'nda üçüncülük, "Donumdaki Para" adlı kitabıyla Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü'nü, "Dayak Birincisi" adlı çocuk
romanıyla da Bulgaristan Altın Kirpi Ödülü'nü kazandı.
Milliyet Sanat Dergisinin açtığı bir yarışmada ikincilik ödülü, Çocuk Kitapları Fuarı'nda "Uçtu Uçtu Ali Uçtu" masalıyla birincilik ödülleri sahibi olan yazar, emekli olduktan sonra,
İzmir'e yerleşti.
Orhan Kemal'in asıl adı Mehmet Reşat Öğütçü'dür. 1914 yılında Adana'da doğdu.
Öğrenimini yarıda bıraktı ve bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladı.
İlk şiirini Reşat Kemal imzası ile yayınladı. Orhan Kemal adını kullanmaya başladığı 1942 yılından sonra, öykü denemelerine girişti. İlk öykü kitabı Ekmek Kavgası (1949) ile tanındı.
Eserlerinde Çukurova'nın tarım ve fabrika işçilerini, sanayileşme sürecinin getirdiği koşulları, büyük kentlerdeki küçük insanların sorunlarını işleyen Orhan Kemal, gerçekçilik akımının başında gelen yazarlarımızdandır. 1958'de Kardeş Payı ile Sait Faik ve Türk Dil Kurumu ödüllerini kazandı.1970 yılında Sofya'da hayatını kaybetti.
BU TOPRAĞIN GÖNÜL SESLERİ
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE
Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk
zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı
başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri
okulların müfredatına dâhil edilmesini emretti. Türk
askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu
kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde;
askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.
Sayfa Sayısı: 240
Yazar: Grigoriy PETROV
İÇİNDEKİ KAHRAMANA KULAK VER
Süper kahramanlar, olağanüstü yeteneklere sahip insanlar, başarılarla geçmiş hayatlar, bizi korkularımızdan kurtarıp hayallerimize kavuşturan kişiler… Bize motivasyon vermek için her zaman böyle kişileri kullanırlar çünkü biz ya bir hayalle yaşarız ya da bir korkuyla.
Düşük not alma korkusu, sınav korkusu, işsizlik korkusu, başarısızlık korkusu, gelecek korkusu… Korkularımızı biz oluştururuz ve daima içimizde tutarız.
Onlarla yüzleşmek istemeyiz. Kendimize bu şekilde zarar verdiğimizin de
farkında olmayız. Şu an neredeyse hepimiz sınav korkusundan dolayı kendimizi üzüyoruz, yılın sonunda olacak bir sınav için şimdiden stres yapıyoruz. Peki, bunu neden yapıyoruz? Hepimizin bir hayali var değil mi? Hepimizin elbet bir hayali var ama çoğu bastırılmış durumda. Bana kalırsa HAYALLERİMİZ KÜÇÜK BİR FISILTI GİBİ, KORKULARIMIZSA BÜYÜK BİR GÜRÜLTÜ; HAYALLERİMİZİ BASTIRIYOR, ADETA YOK EDİYOR. Gürültüyü düşünün o sırada birinin de kısık sesle şarkı söylediğini. Şarkıyı duyabilir misiniz? Duymak isteseniz bile gürültü buna engel olacaktır. İki seçeneğiniz var:
1-Sesi duymaya çalışmaktan VAZGEÇMEK.
2-Gürültüyü önlemeye ÇALIŞMAK.
Seçim sizin elinizde, birinci yolu seçip her şeyi kolay yoldan bırakıp
kaybedenlerin yanında yerinizi alabilirsiniz ya da ikinci yolu seçip içinizdeki güçlü kahramanla tanışabilirsiniz. Bana göre hayatınızın her anında size şarkı söyleyen o kahramanla tanışmak, kaybedenlerle beraber olmaktan daha iyi gelecektir size.
Önünüzde yaklaşık dört ayınız var. Eğer şu ana kadar gerekli çabayı
göstermediyseniz, yeterince çalışmadıysanız hala başlamanız için geç sayılmaz.
Kimsenin başaramayacağınızı, yapamayacağınızı söylemesine izin vermeyin.
Sınavda insanüstü yetenekleri olan birini aramadıklarını unutmayın. İçinizdeki güçlü kahramanın da siz olduğunu...
Elifnur ÜNLÜ
HAYVANLARIN İNSANLARA FAYDALARI
1- Ruh halinizi değiştirir.
2- Eğlenceli birçok aktivite gibi evcil hayvanınızla oynamak da serotonin ve dopamin gibi ruh halinizi değiştiren
hormonlar salgılamanızı sağlar.
3- 2002’deki bir araştırmaya göre stresli bir iş yapmaya çalışırken eşi, aileden biri ya da yakın bir arkadaşı yerine
evcil hayvanı yanında olanlar daha az stres yaşıyor.
4- Evcil hayvanların sakinleştirici etkisi tansiyon sorunun da bile faydalı oluyor.
5- Kim kimi gezdiriyor? Araştırmalar köpeğinizi gezdirmenin onun idrar kesesinin yanında size de faydalı olduğunu
gösteriyor.
6- 2.000 kişinin katıldığı araştırmaya göre düzenli olarak köpek dolaştıranlar, köpeği
olmayanve dolaştırmayanlara
göre daha az kilolu olma riski taşıyor.
7- Kedi, hamster ya da iguanayı dolaştıramazsınız belki ama yine de evcil havanı olmayanlara göre daha fazla egzersiz
yaptığınız kesin.
8- Onunla ilgilenmek, oynamak ve sarılmak da bir çeşit egzersiz sayılır.
9- Tüylü dostunuz size yeni insan arkadaşlar kazandırabilir.
10- Hayvan yardımlı terapi (diğer adıyla hayvan ziyaretleri) hastanelerde ağrı yönetiminde kabul edilir bir
yöntem oluyor.
11- Loyola Üniversitesi’ndeki bir araştırmaya göre ameliyattan sonraki nekahat döneminde hayvan terapisini
kullananlar kullanmayanların yarısından daha az ağrı kesiciye ihtiyaç duyuyor.
12- Evcil hayvanlar kalbinizi ısıtır. Sistolik kan basıncını, plazma kolestrolünü ve trigiliserit seviyelerini düşürerek
kardiovasküler hastalıklar ve kalp krizi riskini azaltır.
13- Evcil hayvan sahiplerinin kalp krizinden kurtulma oranı olmayanlara nazaran daha yüksek.
14- Evcil hayvan sahibi olmanın kardiovasküler birçok faydasının yanında fiziksel aktivitenin artması da kalbin
işlevlerini geliştiriyor.
15- Diyabetlilerle yaşayan evcil hayvanların 1/3’ü köpek,
kedi, tavşan ve hatta kuşlar sahiplerinin glikoz seviyeleri
düştüğünde dramatik davranış değişiklikleri gösteriyor.
2011’de Japonya’da
meydana gelen 8.9 büyüklüğündeki deprem öyle etkili oldu ki Dünya’da günler 1.8 mikro saniye kısaldı.
Her gün 205 milyon yeni yıldız doğuyor.
Ortalama bir insan;23 bin kez göz kırpar,100 bin kez kalbi atar,23 bin kez nefes alır,karaciğeri ile 1500 litre kanı süzer,midesi ile
Şeffaf tüyleri olan kutup ayılarının kızıl ötesi kameralarla fark edilmesi çok zordur.
Çin’de İngilizce konuşanların sayısı Amerika’dan fazladır.
Patates,elma ve soğanın tatları aynıdır.Onlardan farklı tat alındığı duygusunu
uyandıran,farklı kokulara sahip olmalarıdır.
AZ BİLİNEN BİLİMSEL GERÇEKLER
Yer çekiminin bulunmadığı
bir ortamda insan ağlayamaz çünkü gözyaşı yere doğru hareket edemez ve gözden çıkamaz.
Bir insanın doğum günü aynı zamanda dünya üzerindeki en az 9 milyon insanın da doğum günüdür.
İnsanlar bir yıl içinde en az 1460 rüya görürler.
İLGİNÇ YASALAR
BHUTAN
Sigara içmek havayı kirlettiği için yasaktır.
Anayasaya göre ülkenin %60'ının orman olması gerekiyor.
Yenilenebilir enerji çok önemli. Ülkede plastik poşet resmen yasak
TAYLAND
Araba kullandığınız zaman gömlek giymek zorundasınız.
ALMANYA
Almanya'da evinize giren bir hırsıza, yastıkla vurmak ve bıçak saplamak arasında hiçbir fark yok. İkisinde de silahla bir insana saldırmış kabul ediliyorsunuz.
İSKOÇYA
Kapınızı çalıp sizden 'klozetinizi isteyen birini' içeri almak zorundasınız.
Pazar günleri balık avlamak yasaktır.
İnek sahiplerinin sarhoş olması yasaktır.
İNGİLTERE
Kadınların toplu taşım araçlarında çikolata yemesi yasaktır.
Ülke genelindeki tüm kuğular Kraliçe'ye ait olduğundan öldürülmeleri yasaktır. (Bir Türk, İngiltere'de kuğu kesip yediği için polis tarafından tutuklanmıştır. Olayın nasıl yaşandığını sorduklarında ise "Ne tür bir kuş olduğunu bilmiyordum. Benim için herhangi bir tür kuştu.
Kraliçe'nin kuğuların sahibi olduğunu bilmiyordum. Kraliçe'yi çok seviyorum. Polis yanlış bir şey yaptığımı söylediğinde üzgün olduğumu ifade ettim. Tadının nasıl olduğunu merak ettim.
Tadı güzeldi. Geri kalanını da dondurucuya koydum. Polis bir kuş öldürüp öldürmediğimi sorduğunda, 'evet, öldürdüm' dedim. Yaptığım şeyin yanlış olduğunu fark etmedim. Polis
dondurucuda kalan kuğuyu aldı, götürdü." demiştir İngiliz Parlamento’sunda ölmek yasaktır.
KANADA
Yağmur yağarken çimler sulanamaz.
Kapılar ve pencereler pembe renkte olmak zorundadır. (Kanata) Ağaca tırmanmak yasaktır. (Oshawa)
Bank Street'te pazar günleri dondurma yemek yasaktır. (Ottawa)
AVUSTURALYA
Çocukların sigara satın alması yasak, içmesi serbesttir.
Patikada sağ elinin üzerinde amuda kalkarak yürümek yasaktır.
Pazar günleri pembe pantolon giymek yasaktır. (Victorio)
ABD (ALABAMA)
Pazar günleri domino oynamak yasaktır.
Kilisede sahte bıyık takip komiklik yapmak yasaktır.
Tren raylarına tuz dökmek ölüm cezasıyla cezalandırılabilir.
ABD (KALİFORNİYA)
Pasifik kıyısında kelebekleri rahatsız etmek yasaktır.
Hollywood Bulvarı’nda 2 binden fazla koyun varsa araba kullanmak yasaktır
FRANSA
Bir domuza Napolyon adını vermek yasadışıdır.
BAHREYN
Bahreyn’de erkek doktor kadın hastasını ancak aynadan bakarak muayene edebilir.
SİNGAPUR
Sakız satmak, çiğnemek ve yere atmak yasaktır.
İSVİÇRE
Saat 10’dan sonra sifon çekmek yasaktır.
BANGLADEŞ
Sınavda kopya çekmek yasal bir suçtur eyer yakalanırsanız öğretmen sizi polise teslim edebilir.
SAN SALVADOR
Yüksek alkolü bir şekilde araba kullanırken yakalanırsanız cezanız idam olacaktır.
YASİN HALİL ERSAVAŞ
İ NSAN PSİKOLOJİSİ HAKKINDA BİLİNMEYENLER
İnsan, hayattaki hedef ve hayallerinizi başka insanlarla paylaştığı zaman, onlara erişme ihtimali azalmaktadır. Çünkü yapılan çalışmalar, onları
paylaşmanın insanda motivasyonu düşürdüğünü keşfetmiştir.
Beyin, sıkıcı insanlardan dinlediğiniz sıkıcı konuşmaları olduğu gibi kaydetmiyor! Onları daha ilginç hale getirerek yeniden yazıyor.
Dinlediğiniz müzik türü, dünyayı algılayış biçiminizi de etkiliyor.
Bir şarkının “en sevdiğiniz şarkı” olmasının sebebi, onu hayatınızdaki
“duygusal bir an” ile eşleştirmenizden ileri geliyor.
Araştırmalara göre, parayı fiziksel olarak birşeylere “sahip olmak” için değil de, “deneyim kazanmak” için harcamak, insanı daha çok mutlu
ediyor.
Yapılan araştırmalar, cahil insanların kendilerini mükemmel görmeye; zeki insanların ise yeteneklerini hafife almaya eğilimli olduğunu gösteriyor.
Hedeflerinizi her zaman kendinize saklayın! Çünkü yapılan bir araştırmaya göre, hedeflerinizi başkalarına ilan ettiğinizde, onları
gerçekleştirme ihtimaliniz düşüyor.
Doğuştan görme engelli olan kişiler, şizofreni hastalığına yakalanmıyor!
Sevdiğiniz birini gördüğünüz zaman, gözbebekleriniz büyüyor. Aynı şey, nefret ettiğiniz birini gördüğünüzde de geçerli.
Bugün liseye giden sıradan bir öğrenci, 1950’lerde psikiyatrik tedavi gören ortalama bir hasta ile aynı kaygı seviyesine sahip!
İnsanlar fiziksel açıdan yorgun olduğunda, dürüst olmaya daha eğilimliler. Bu nedenle gece geç saatte yapılan konuşmalarda, itiraflar
daha sık oluyor.
Fobiye sahip olma korkusuna denen, fobofobi adında bir fobi bulunmaktadır.
Bir grup insan aynı anda güldüğünde, içgüdüsel olarak hemen, o grup
içinde en yakın hissettiğiniz kişiye bakarsınız.
Stresli ya da gergin olmanıza sebep olan bir şey yaparken sakız çiğneyin veya yemek yiyin. İlkel beyin, yemek yediğiniz için tehlikede
olamayacağınıza karar verir ve gerginliğiniz otomatik olarak azalır.
Diyelim ki birine bir soru sordunuz ve eksik, kaçamak bir cevap aldınız.
Göz kontağını sürdürün ve sessiz kalın. Karşınızdaki verdiği cevabın yetersiz olduğunu varsayıp konuşmaya devam edecektir.
Birisi size kızarken sakin kalırsanız, karşınızdaki muhtemelen daha çok sinirlenir ama daha sonra muhakkak kendini suçlar.
İnsanlar bir şeyleri uydururken yukarı ve sağa doğru bakma eğilimine sahiptirler. Eğer bir şeyi gerçekten hatırlamaya çalışıyorlarken de aşağı
ve doğru ve sola bakarlar.
Aile içinde şiddete maruz kalan çocukların beyinleri savaşta savaşan askerlerle aynı davranış şekillerine sahiptir.
Video oyunları tıpkı eroin kadar güçlü bir bağımlılık yaratabilir.
Sohbet esnasında, kolunuzun dirseğinizle bileğiniz arasında kalan kısma dokunan ya da sağ kulağınıza doğru konuşan
insanlarla daha fazla empati kurulduğu kanıtlanmıştır Beynimizin içinde nöronlar birçok farklı yolla birbirine bağlıdır.
Daha net olmak olmak gerekirse eğer beyin bir sabit disk olsaydı 4 terabayta kadar bilgi depolayabilirdi.
Aslında çoğu düşünce birbirini tekrarlıyor olsa da her birimiz gün içinde yaklaşık 70 bin düşünceyi beynimizden geçiririz.
Bitkin veya aç olduğunuzda hayır demek ve belirli bir hedefi korumak sizin için zor olabilir.
Bir kişinin restoran çalışanlarına davranış biçimi,karaktri hakkında çok fazla şey anlatır.
Sizi korkutan şeyleri yapmak, size daha mutlu hissettirir.
Uzun süre yalnız kalmanın sağlığınıza,günde 15 sigara içmek kadar kötü bir etkisi vardır
.
BİRAZ EĞLENELİM
B İZDEN KALEMLER
MUTLULUĞA GÜLÜMSE
‘’Mutluluk ve gülümseme çok şey kattı hayatıma.’’ şu cümlenin güzelliğine bir bakar mısınız? Bu cümleyi kurmak her baba yiğidin harcı değildir ancak hayattan zevk alabilenler kurabilirler bu cümleyi. Hayattan zevk alamayanlar, gülmemeyi ciddiyet sananlar,
mutluluğu bu şekilde düşünenler bu cümleyi kuramazlar çünkü onlar gülmenin ve mutluluğun tadına varamamışlardır ya da kimse onların elinden tutup ‘’Hadi biraz
gülelim.’’ dememiştir. Nasıl ki yemek, su, oksijen temel gıdalarımız ise mutluluk da bizim ve toplumumuzun en büyük gıdasıdır. Mutlu olamayan toplumlar asla refaha ulaşamazlar.
Haydi kapatın gözlerinizi, hayal edin. Sabah evden çıkarken yolda gördüğünüz o tonton yanaklı teyzenin size günaydın demediğini veya yakın bir arkadaşınızın sizi görüp de gülümsemediğini. Pisagor bile öğrencilerine günde en az bir saat kahkaha atmayı, hiç değilse gülümsemelerini söylemiş. İşin güzel tarafı ne biliyor musunuz? Mutluluk ve
gülmek herkesin yapabileceği eylemler. Gülmek, eğlenmek ve mutlu olmak için hiçbir koşul veya şart yok, kadın, erkek, yaşlı, genç, zengin ve fakir olmanıza gerek yok. Vehbi Koç’un binlerce ayakkabı alacak parası vardı ama oğlu yürüyemediği için mutlu olamıyordu. İlla herkes aynı şeye gülecek diye bir şey yok ama bence en küçük bir olayda bile
gülümsenecek bir taraf bulunmalıdır. Peygamber efendimiz de bir Hadisi Şerif'inde
‘’Gülümsemek bile sadakadır.’’ der.
Neden bazen çocukluk yıllarımıza dönmek isteriz? Çocukken işe gitmediğimiz için mi yoksa çocukken birileri bizlere harçlık verdikleri için mi? Tabii ki hayır. Çocukken en ufak olayda bile mutlu olabildikleri için. Mutlu olmak için bir engel yok. Unutma, şu an
geçirdiğin bir saniyenin bile geri tekrarı yok hayatta. Her zaman gül ve şunu bil ki muvaffak olduğun için gülmüyorsun güldüğün için muvaffak oluyorsun.
Yahya TORAMANTEKİN 8\E
