• Sonuç bulunamadı

B452 Ökaryot Genetiği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "B452 Ökaryot Genetiği"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B452 Ökaryot Genetiği

4. HAFTA

(2)

4. HAFTA KONU(LAR)

ÖKARYOTLARDA KROMOZOMAL DNA YAPISI

(3)

Kromozomlar ve Kromatin

 Çoğu ökaryot genomunun, prokaryotlarınkinden çok daha karmaşık olması yanı sıra, ökaryot hücrelerin DNA'sı prokaryot hücrelerinkinden farklı organize olmuştur.

 Prokaryot genomları, genellikle çembersel DNA

molekülleridir ve tek bir kromozomda bulunur. Aksine,

ökaryotların genomları, her biri bir doğrusal DNA molekülü

kapsayan, çok sayıda kromozamdan oluşur.

(4)

Değişik türler arasında kromozomların sayı ve büyüklüğü çok

farklı olsa da, temel yapıları tüm ökaryotlarda aynıdır. Ökaryotik hücrelerin DNA'sı, bu DNA'yı hücre nükleusunda düzenli bir

şekilde paketleyen küçük bazik proteinlere (histonlar) sıkıca bağlıdır.

Çoğu ökaryotik DNA'ların büyüklüğü düşünüldüğünde, bu görev oldukça önemlidir. Örneğin, bir insan hücresindeki DNA'nın

toplam açılmış uzunluğu yaklaşık 2 m'dir, ancak, bu DNA'nın sadece 5-10 μm çapındaki bir çekirdeğe sığması gerekir.

(5)

Bazı canlılardaki kromozom sayıları (n)

Maya: 16

Arabidopsis thaliana: 5 Tavuk: 39

İnek: 30

Köpek: 39

İnsan: 23

(6)

Kromatin

Ökaryot DNA ve proteinlerden oluşan komplekslere kromatin adı verilir ve genel olarak, DNA'nın yaklaşık iki katı protein içerirler. Kromatinin temel proteinleri, negatif yüklü DNA molekülüne bağlanmayı kolaylaştıran bazik amino asitleri (arjinin ve lizin) yüksek oranda bulunduran küçük proteinler olan histonlardır.

Beş temel tip histon vardır (H1, H2A, H2B, H3 ve H4), ve farklı ökaryot türleri arasında çok benzerdirler. Histonlar ökaryot hücrelerde çok bol miktarda bulunan proteinlerdir ve oluşturdukları kütle, hücrenin DNA' sına yaklaşık

olarak eşittir.

(7)

• Kromatin ayrıca, hemen hemen eşit kütle oluşturacak şekilde, çok çeşitli histon dışı kromozomal proteinler kapsar. Bu proteinlerin binden fazla farklı tipi vardır ve DNA replikasyonu ve gen ifadesi dahil çeşitli aktivitelerde rol oynarlar.

• Kromatinin mikrokoksik nükleaz ile daha ileri sindirimi elektron mikroskopide görülebilen boncuklara karşılık gelen partikülleri (nükleozom kor partikülleri adı verilir) ortaya çıkarır.

(8)

• Bu partiküllerin detaylı bir şekilde analizi, ikişer H2A, H2B, H3 ve H4 'ten (çekirdek histonlar) oluşan bir histon çekirdek bölgesi etrafında 1.65 kez sarılmış, 146 DNA baz çifti kapsadıklarını göstermiştir.

• Beşinci histon yani H1 molekülü, nükleozom kor partikülüne her girişinde, DNA'ya bağlanır. Bu, kromatozom adı verilen bir kromatin alt birimi oluşturur ve bu da histon çekirdek bölgesi etrafını sarılmış ve H1 tarafından (bağlayıcı histon) sabitlenmiş, 166 baz çifti DNA'dan oluşur.

(9)

• DNA'nın histonlarla paketlenmesi, yaklaşık 80 baz çifti

uzunluğunda olan, ortalama bağlaç DNA parçalarıyla ayrılan kromatozomlardan oluşan, yaklaşık 10 nm çaplı bir

kromatin lifi oluşturur.

• Elektron mikroskobunda bu 10 nm'lik lifin, nükleozom modelini düşündüren, boncuk1u bir görünümü vardır.

DNA'nın böyle bir 10 nm kromatin ipliği haline

paketlenmesi, boyunu yaklaşık altı kez kısaltır.

(10)

• Kromatin daha sonra, yapısı halen tam olarak

bilinmeyen 30 nm'lik liflere, sarmallar oluşturarak

daha fazla yoğunlaşabilir. Bu kromatin yoğunlaşması

evresinde histon H1 molekülleri arasındaki

etkileşimlerin önemli bir rol oynadığı

düşünülmektedir.

(11)

• İnterfaz nükleuslarındaki kromatinin çoğu, 30 nm'lik lifler halinde ve yaklaşık 50-100 kb DNA kapsayan büyük ilmiklere organize olmuş şekilde görünmektedir.

• Aktif olarak transkripsiyonu yapılan genler daha az yoğunlaşmış durumdadır ve bu da, bu DNA'yı transkripsiyon mekanizmalarına daha açık hale getirir. Kromatin yapısı böylece, Bölüm 6'da tartışılacağı şekilde, ökaryotlarda gen ifadesinin kontrolüyle çok yakından ilişkilidir.

(12)

Sentromerler

Sentromer, mitoz esnasında duplike olmuş kromozamIarın, yavru hücrelere doğru dağılmasının sağlanmasında önemli bir rol oynayan, kromozomun özelleşmiş bir bölgesidir.

 Sentromerler böylece, hem kardeş kromatidlerin

birbiriyle ilişkiye girdiği yerler, hem de mitotik iğin

mikrotübüllerinin bağlanma yeri olarak görev yaparlar.

(13)

• Birkaç sentromerle ilişkili proteinin bağlandığı kinetokor adı verilen özelleşmiş yapılar oluşturan, spesifık DNA dizilerinden oluşurlar.

• Mikrotübüllerin kinetokor proteinlerine bağlanması, kromozomların mitotik iğe bağlanmasına aracı olur. Kinetokorla ilişkili proteinler daha sonra, kromozomların iğ iplikçikleri boyunca hareketlerini ve kromozomların kardeş nükleuslara ayrılmasını sağlayan "moleküler motorlar" olarak görev yaparlar.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ökaryotik hücre, kalıtsal materyali zarla çevrili bir (veya birkaç) yapı yani, çekirdek içinde yer alan hücrelerdir.. Eski Yunanca eu, gerçek ve karyon, çekirdek

• Tek başına iki veya üç hidrojen bağı, çok zayıftır, ancak bunların iki bin yada üç bin tanesi bir araya geldiğinde (iki uzun polinükleotit zinciri için söz

• Kesintili zincir (lagging DNA strand) olarak adlandırılan diğer zincirde sentez için başlangıç noktası gereklidir ve sonuç olarak bu zincirde kesintili DNA

Plazmid DNA (markör gen içeren), silikon karbit lifler ve bitki hücre kültürü süspansiyonu bir tüpe koyulur ve kuvvetlice karıştırılır daha sonra hidrodinamik

• DNA’da saklanan genetik bilgilerin bir RNA molekülü (mRNA, tRNA, rRNA) sentezi suretiyle kopyalanması veya yazılmasına transkripsiyon adı verilir.. • Transkripsiyonla

1-DNA yada kromatinin yapısal ve kimyasal modifikasyonu;.. 2-

Bu durum farklı organlarda aynı kromozom olmasına rağmen ifadenin farklılığını ortaya koymaktadır... PROKARYOTİK VE ÖKARYOTİK GEN

• Günümüz biyoloji bilimin de ise epigenetik, DNA dizilerindeki değişikliklerden kaynaklanmayan, fakat aynı zamanda kalıtsal olup nesilden nesile aktarılabilen, gen