Kanunla öngörülen zorunlu idari başvuru yolları tüketilmeden dava açılması, idari merci tecavüzüne sebebiyet verir.
İYUK, md. 14/3-b uyarınca ilk inceleme konularındandır. İdari merci tecavüzü halinde yargı yeri, İYUK, 15/1-e uyarınca «görevli idare merciine tevdiine» karar verilir.
13. HAFTA
İDARİ MERCİ TECAVÜZÜ
En tipik örneği 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nda yer alır.
KİK, md. 54: «İhale sürecindeki hukuka aykırı işlem veya eylemler nedeniyle bir hak kaybına veya zarara uğradığını veya zarara uğramasının muhtemel olduğunu iddia eden aday veya istekli ile istekli olabilecekler, bu Kanunda belirtilen şekil ve usul kurallarına uygun olmak şartıyla şikayet ve itirazen şikayet başvurusunda bulunabilirler.
Şikayet ve itirazen şikayet başvuruları, dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu idari başvuru yollarıdır...»
13. HAFTA
İDARİ MERCİ TECAVÜZÜ
TARTIŞMA KONUSU:
Zorunlu idari başvurular için öngörülen sürelerin kısa olması ile hak arama özgürlüğü arasında nasıl bir ilişki vardır?
13. HAFTA
ZORUNLU İDARİ BAŞVURU
Bu maddede öngörülen başvuru yolu, idari eylemden kaynaklanan zararların tazmini için açılacak olan tam yargı davalarına özel olarak öngörülmüş bir başvuru yoludur. Diğer bir adı « ön karar»dır.
Aslında idari eylemden doğan zararın idare tarafından hesaplanıp ödenmesi beklentisi ile yapılan bir başvuru değildir. Ön karar alma zorunluluğu, «idari yargıda idari işlem yargılanır» ilkesinden kaynaklanmaktadır. Hedeflenen asıl şey, idari yargıya yargılayabileceği bir idari işlem temin etmektir.
13. HAFTA
İYUK, MD. 13’TE ÖN GÖRÜLEN BAŞVUR U, ZORUNLU IDAR I BAŞVURU YOLU OLARAK D EĞER LENDIR ILEBILIR
MI?
Bu maddede belirtilen başvuru, zorunlu idari başvuru olarak değerlendirilemese de, idari eylemden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, ön karar alınmadan tam yargı davası açılması, İYUK, md. 14 ve 15 kapsamında idari merci tecavüzü olarak değerlendirilir ve dava dilekçesinin görevli idare merciine tevdiine karar verilir.
Araştırınız: 02.11.2011 tarihli ve 659 Sayılı KHK.
13. HAFTA
İYUK, MD. 13’TE ÖN GÖRÜLEN BAŞVUR U, ZORUNLU IDAR I BAŞVURU YOLU OLARAK D EĞER LENDIR ILEBILIR
MI?
Medeni hukukta ehliyet, hak ehliyeti ve fiil ehliyeti olarak ikiye ayrılır
Hak ehliyet : TMK, md. 8: Her insanın hak ehliyeti vardır. Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.
TMK, md. 28: Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.
TMK. Md, 48: Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.
14. HAFTA
EHLİYET
GENEL (OBJEKTİF) EHLİYET
Fiil Ehliyet : MK, md. 10: Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.
TMK, md. 9: Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.
TMK, md. 49: Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.
14. HAFTA EHLİYET
GENEL (OBJEKTİF) EHLİYET
Hukuk Muhakemeleri Kanunu
Md. 50: Medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyet ne de sahiptir.
Md. 51: Dava ehliyet , medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.
Md. 52: Medenî hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir.
14. HAFTA EHLİYET
GENEL (OBJEKTİF) EHLİYET
İdari yargıda iptal davası açabilmek için genel ehliyet yeterli değildir. Dava açmakta bir menfaatin olması da gerekmektedir.
İYUK, md. 2 uyarınca iptal davaları, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılır. Menfaat, idari işlem ile davacı arasındaki ilgidir.
Bu ilgi kişisel, güncel ve meşru olmalıdır.
14. HAFTA
EHLİYET
ÖZEL (SUBJEKTİF) EHLİYET
İYUK, md. 2 uyarınca tam yargı davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılır.
Araştırınız: Anayasa Mahkemesi’nin 21.9.1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı