• Sonuç bulunamadı

Büyük Devletler ve Nükleer Savaş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Büyük Devletler ve Nükleer Savaş"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

06

30 Ocak 2022 SAYI: 2022/04

Rusya-ABD/NATO Hattında Güvenlik Anlaşması Taslakları Gerilimi ve Olası Etkileri

Büyük Devletler

ve Nükleer Savaş

(2)

Büyük Devletler ve Nükleer Savaş

Adı konulmamış olsa da dünyanın yeni bir Soğuk Savaş dönemine girdiğini ve özellikle de yeni nesil silahların teknik özellikleri göz önüne alındığında, bu sürecin ilk dönemden çok daha tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim hem taarruz hem de savunma amaçlı kullanılan hipersonik ve seyir füzelerinin geliştirilmesi, söz

savunma sistemlerinin bu silahlanma yarışını daha da hızlandırması ve son dönemde Amer- ika Birleşik Devletleri (ABD) ile Rusya’nın nükleer silahlar konusunda temel bazı sözleşmeleri iptal etmesi, buna yönelik temel işaretler olarak or- taya çıkmıştır.

Doç. Dr. Şafak ANKASAM OĞUZ Güvenlik Danış-

ANKASAM ANALİZ

A N K A R A K R İ Z V E S İ Y A S E T A R A Ş T I R M A L A R I M E R K E Z İ

İÇİNDEKİLER

BASINDA ANKASAM

Medya

09

DERGİLER

Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi

Bölgesel Araştırmalar Dergisi

14

ANKASAM ANALİZ

Büyük Devletler ve Nükleer Savaş Doç. Dr. Şafak OĞUZ

Rusya-ABD/NATO Hattında Güven- lik Anlaşması Taslakları Gerilimi ve Olası Etkileri

Dr. Ahmet SAPMAZ

03 06

(3)

W W W. A N K A S A M . O R G

A N K A R A K R İ Z V E S İ Y A S E T A R A Ş T I R M A L A R I M E R K E Z İ

5

W W W. A N K A S A M . O R G

da bir anlamda “Yeni Soğuk Savaş” dönemi iddiasını destekle- mektedir.

Nükleer silahlara yönelik silahların kontrolü, silahsızlanma ve silahların yayılımının önlenmesi sözleşmelerine ve ilkelerine bağlılığın vurgulandığı bildiride, özellikle NPT’nin bu konuya ilişkin 6. maddesine vurgu yapılmış ve nükleer silahların yayılmasına yönelik etkin işbirliğinin gerekliliğine dikkat çekilmiştir. Ayrıca nihai hedefin nükleer silahlardan arınmış bir dünya olduğuna vurgu yapılmıştır.

Söz konusu bildiri, nükleer silahlar konusunda en kritik sözleşme olan NPT’nin yapılması gereken gözden geçirme toplantısının

döneminde kaldığı yerden devam etmektedir.

Diğer taraftan Soğuk Savaş döneminden daha tehlikeli olan du- rum, o süreçte vekalet savaşına ağırlık veren ve birliklerinin karşı karşıya gelmesinden kaçınan bu devletlerin silahlı kuvvetlerin- in artık dünyanın birçok kriz bölgesine karşı karşıya gelme ris- kinin olmasıdır. Klasik bir vekalet savaşı olarak başlayan Suriye İç Savaşı’nda hem ABD hem de Rusya askerlerini fiilen ceph- eye sürmüş ve zaman zaman karşı karşıya gelmiştir. Türkiye’nin barış havzası olması için büyük çaba sarf ettiği Karadeniz’de de neredeyse her noktada karşı karşıya gelen NATO ve Rus gemi ve savaş uçakları, her an patlayacak bir krize davetiye çıkarmak- tadır. Bu kadar yoğun bir trafik olmasa da Baltık Denizi de aynı tehlikeyi barındırmaktadır.

Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Sözleşmesi’ne (NPT) göre, yasal olarak nükleer silahlara sahip olmaya hak kazan- mış beş devlet; ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere, “Nükleer Bir Savaşın Önlenmesi ve Silahlanma Yarışından Kaçınılması”

konusunda ortak bildiri yayımlamıştır. Eş zamanlı olarak bu devletlerin resmi internet sayfalarında[1] yayımlanan bildiride, nükleer silahlara sahip olan devletler, “Nükleer bir savaşın ka- zananın olmayacağını ve bundan dolayı nükleer bir savaş yaş- anmaması gerektiğini” vurgulayarak Rusya-Ukrayna Krizi, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)/ABD-Rusya rekabeti ve ABD- Çin gerginliği gibi hadiseler yaşanırken büyük sağduyu örneği göstermişlerdir. Ancak bahse konu olan ifadenin 1985 yılındaki Reagen-Gorbaçov Zirvesi’nden aynen alınmış olması da aslın-

Covid-19 salgını yüzünden 2022 yılının Ağustos ayına ertelen- mesiyle aynı döneme denk gelmiştir. Bildiri, nükleer silahların gölgesindeki krizler düşünüldüğünde, son dönemde yaşanan olumlu gelişmelerin başında gelmektedir. Bir anlamda mevcut krizlerin her an nükleer bir savaş tehdidine varacağı yönündeki endişeyi bir nebze de olsa gidermiştir. Ancak ilgili devletlerin ey- lemlerinin bu bildiri ve söylemlerle çok da uyumlu olmadığı vur- gulanmalıdır.

İmzacı devletlerin hepsi, nükleer silahlanma ve mevcut silahl- arın modernizasyonu konusundaki çalışmalarını hızlı bir şekil- de sürdürmektedir. Özellikle de ABD ve Rusya, bu silahlanma yarışını daha da tehlikeli hale getirecek füze savunma sistem- leri geliştirmekte ve klasik güvenlik ikilemi olgusu, Soğuk Savaş

4

A N K A S A M B Ü L T E N

Yeni Soğuk Savaş dönemi, veka- let savaşları yerine modern harp

yöntemleriyle devam etmekte- dir. Krizlerin nereye evrileceği

konusu önemlidir.

Son günlerde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği ya da diğer yandan NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan’ı üye olarak kabul edeceği yönündeki iddialar ciddi bir boyut kazanmıştır. Moskova’nın kırmızı çizgi olarak ilan ettiği Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üyeliği durumunda krizin nereye varacağını öngörmek zordur ve Batılı devletlerin bu riski alması düşük bir ihtimaldir.

Adaylık statüsü haricinde bu iki devlete herhangi bir taahhüdü bulunmayan Batı’nın Rusya’nın muhtemel bir Ukrayna işgali durumunda yapacakları/yapabilecekleri ise sınırlı görünmektedir. Nitekim hem 2008 yılındaki Gürcistan Savaşı’nda hem de 2014 senesindeki Ukrayna müdahalesinde NATO, Rusya’ya ekonomik ve siyasi ambargo uygulamanın ötesine gidememiştir. Abhazya, Güney Osetya ve Kırım’ın statüsünün değişmesi konusunda bir ilerleme sağlanamamıştır. Hatta bu konuda NATO müttefikleri içerisinde yaşanan görüş ayrılıkları, ittifakın dayanışması ve güvenirliği konusunda da şüphe yaratmıştır. Ancak böyle bir atmosferde Rusya’nın da işgale kalkışacağı makul görünmemektedir. Nitekim Moskova’nın Ukrayna sınırındaki Rus askerleri aracılığıyla baskı yapmayı amaçladığı düşünülmektedir.

Batılı devletlerin Rusya’nın arka bahçesi olarak gördüğü ülkelerde “organize ettiği” renkli devrimlerden ders alan Moskova yönetimi, Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov’un adıyla anılan “Gerasimov Doktrini” kapsamında klasik savaş yöntemlerinden ziyade gayrınizami harp unsurlarının daha etkin olduğu farklı bir muharebe şekline ağırlık vermeye başlamıştır.

Batılı devletlerin ve özellikle de NATO’nun Hibrit Savaş (Karma Savaş) olarak adlandırdığı bu savaş yönteminin ilk aşaması, rakibin sınırlarını zorlamaktır. Nitekim NATO Eski Askeri Komite Başkanı Çek General Pavel Rus, hibrit savaş taktiklerini “NATO’nun 5. maddesinin harekete geçirilmesinden önceki aşama” şeklinde nitelendirerek, aslında Rusya’nın bugünkü adımlarını da tanımlamıştır.

Rusya, NATO’nun temel görevi olan “kolektif savunma” aşamasını harekete geçirmeden yaptığı zorlayıcı hamlelerle, NATO’nun sınırlarını, sabrını ve siyasi dayanışmasını test ederken; bu faaliyetlerini zamana yayarak ittifak arasındaki politik dayanışmayı zayıflatmayı ve görüş ayrılıklarını derinleştirmeyi hedeflemektedir. Nitekim bu hamlelerini doğalgaz gibi kozlarla da desteklemektedir. ABD’nin Suriye ve Afgan- istan’dan askerlerini çekme sürecinde NATO üyelerine danışmaması, AUKUS projesi ile başta Fransa olmak üzere Avrupa Birliği’ni (AB) dışlaması, AB ülkelerinin ittifakla olan dayanışmasını zayıflatmakta ve Kremlin yönetiminin elini güçlendirmektedir.

Öte yandan ABD’nin Türkiye’nin talep ettiği PATRIOT sistemlerini satmayıp Rusya’dan S-400 almasını kriz haline getirmesi ve bu çerçeve- de F-35 programından çıkarması, ortada olmayan terör örgütü Devletü’l Irak ve’ş Şam (DAEŞ) tehdidini bahane ederek Partiya Yekitiya Demokrat (PYD) terör örgütüne açık destek vermesi ve Türkiye’nin yanı başında Yunanistan’ı üs haline getirmesi, tüm iyi niyetli çabalarına rağmen NATO’nun en önemli müttefiklerinden birisi olan Türkiye’nin de dayanışma konusunu sorgulamaya gitmesine yol açmaktadır.

Her ne kadar son dönemde basında bu kriz konularında değişim sinyalleri olacağına dair bilgiler yer almışsa da henüz somut bir adımın atılmamış olması, NATO içerisinde Türkiye özelinde ayrı bir çatlak yaratmaktadır.

Sonuç olarak yeni Soğuk Savaş dönemi, vekalet savaşları yerine modern harp yöntemleriyle devam etmektedir. Krizlerin nereye evri- leceği konusu önemlidir. Yayımladıkları bildiride nükleer silahlara sahip olan devletler, “nükleer silahların yetkisiz ve yanlışlıkla” kullanımına dikkat çekmişlerdir. Ancak bu krizlerde tehlikeli konvansiyonel silahların yetkisiz ya da yanlışlıkla kullanımının nereye gideceği ve böyle bir durumda savaşın bildiride belirtildiği şekliyle nükleer bir savaşa dönüşmeyeceği konusu çok daha önemlidir. Zira sağduyunun korunması dünyayı nükleer bir felaketten koruyacaktır. Ancak yeniden belirtmekte fayda var ki; son dönemde yaşanan krizlerdeki tarafların tutumları, nükleer silahlara ilişkin bildirideki gibi sağduyulu ve aklıselim değildir.

[1] “Joint Statement of the Leaders of the Five Nuclear-Weapons States on Preventing Nuclear War and Avoiding Arms Races”, Kremlin, http://en.kremlin.ru/events/president/news/67551, (Erişim Tarihi: 19.01.2022).

(4)

A N K A R A K R İ Z V E S İ Y A S E T A R A Ş T I R M A L A R I M E R K E Z İ

teşkil etmiştir. Rusya tarafından sürdürülen mevcut barış gücü harekâtlarına ilave olarak 2020 yılında Azerbaycan’ın Ermeni işgali altındaki topraklarının büyük bölümünü kurtardığı İkinci Karabağ Savaşı’nı sonlandıran Üçlü Deklarasyon çerçevesinde Karabağ ateşkes hattına ve Laçin Koridoru’na Rus barış güçleri yerleşmiştir. En son Kazakistan’da çıkan olaylara da Kazakistan’ın talebi üzerine Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) çerçevesinde Moskova’nın müdahil olduğu görülmüştür.

Görüldüğü üzere Rusya, önce iç güvenliği, sonra dış ve bununla bağlantılı olarak “yakın çevre” güvenliğini sağlamak ve çıkarlarını korumak maksadıyla askeri gücünü aktif bir şekilde kullanmış ve kullanmaktadır. Günümüzde ise Moskova, askeri güvenlik sorunlarının tümünü, bahse konu olan meselelerin kaynağı olarak gördüğü ABD ve onun güvenlik aygıtı olan NATO’yla çözüme kavuşturmak istemektedir. Tabiri caizse Moskova, artık sivrisinek avlamanın değil; bataklığı kurutmanın peşindedir. Taslak anlaşma metinleri incelendiğinde, “tarafların birbirlerinin ulusal güvenliklerine tehdit olarak algılayacağı durum ve koşulları yaratmaktan kaçınması” gibi Moskova’nın açık uçlu ve sübjektif birçok talebinin olduğu görülmektedir.

Bu kapsamda Putin’in neyi istediğini bildiğinden çok, neyi istemediğini bildiği söylenebilir.[2] Kremlin yönetimi, NATO’nun eski Sovyet coğrafyasında genişlememesini, ABD ve Batılı güçlerin bahse konu olan coğrafyada herhangi bir askeri varlık bulundurmamasını ve Avrupa kıtasına ortalama beş dakika içerisinde Rus hava sahasına girebilecek kısa ve orta menzilli füzelerin konuşlandırılmamasını talep etmektedir.

Rusya açısından Ukrayna’nın işgalinin Batı’yla mevcut sorunlara ek olarak çatışma ve kutuplaşmayı derinleştireceği ve sorunun çözümünü askerlere bırakacağı için öncelikli olarak tercih edilmeyeceği düşünülmektedir. Çünkü Moskova, mevcut sorunu siyasi olarak pazarlık malzemesi haline getirmektedir.

Üstelik Kremlin’e göre mesele, sadece Ukrayna değil; Baltık ülkeleri dışında tüm eski Sovyet coğrafyasıdır. Bu nedenle de Moskova için güvenlik talepleri karşılanmadığında, askeri kuvvet kullanma tehdidini pazarlık için güçlü bir koz olarak elinde bulundurmak, doğrudan askeri kuvvet kullanmaktan çok daha etkilidir.

Diğer yandan Rusya tarafından 2021 yılında Ukrayna sınırına büyük askeri kuvvetlerin yığılmaya başlandığı ve 15 Aralık 2021 Washington’a iletmiş ve dünya kamuoyuna servis etmiştir.

ABD, NATO ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) taslak anlaşmalar çerçevesinde Moskova’yla görüşmeyi kabul etmesi bile, Rusya’nın büyük güç olduğunu göstermektedir.

Öyle ki bir tarafta sadece Moskova; diğer tarafta ise küresel hegemon güç olan ABD ve 30 müttefik devletten oluşan dünyanın en büyük siyasi ve askeri ittifakı olan NATO vardır.

Ancak belirtilmelidir ki; Rusya’nın bahse konu olan statüsünün Batı tarafından kabulü için Moskova’nın Ukrayna sınırına 100.000 ile 150.000 arasında asker yığması ve siyasi, askeri ve psikolojik baskı yapması gerekmiştir. Ayrıca Rusya’nın büyük güç politikası çerçevesinde savunduğu çok kutuplu dünya düzeninde en büyük ortağı olan Çin’in de bu durumun oluşmasında büyük payı bulunmaktadır. Zira Rusya, ABD’ye Atlantik cephesinde baskı kurarken; Çin de Pasifik cephesinde Washington yönetimini zorlamaktadır.

Moskova yönetiminin 1991 yılından itibaren izlediği askeri politika, Rusya’nın stratejik yönelimi hakkında önemli ipuçları vermektedir. Moskova, 1990’lı yıllarda başarısız olsa da toprak bütünlüğünü sağlamak için Çeçenistan’da askeri mücadele vermiştir. Vladimir Putin’in Başbakan olmasıyla başlatılan ve terörle mücadele harekâtına dönüştürülen İkinci Rusya- Çeçenistan Savaşı’yla Çeçenistan ve genel olarak Kuzey Kafkasya’da kontrol sağlanmıştır.

Dahası Rusya, NATO’nun 2008 yılındaki Bükreş Zirvesi’nde Ukrayna ve Gürcistan’ın ileride NATO üyesi olacağını kabul etmesi ve Tiflis’in Batı yanlısı politikalar benimsemesi nedeniyle aynı yılın Ağustos ayında beş gün süreyle Gürcistan’la savaşmıştır. Savaş neticesinde Moskova, Tiflis’in ayrılıkçı bölgeleri olan Güney Osetya ve Abhazya üzerindeki kontrolünü ortadan kaldırmış ve bu bölgelerin bağımsızlığını tanımıştır.

Ancak zikredilen bölgeler, fiilen Rusya’yla bütünleşmiş haldedir.

Rusya, 2014 yılında ise Rus yanlısı Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği’yle (AB) Ortaklık Anlaşması imzalamaktan vazgeçmesi üzerine çıkan protestoların ardından iktidardan uzaklaştırılması sonucunda hibrit savaş taktiklerini kullanarak Kırım’ı ilhak etmiş ve Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçı hareketleri desteklemiştir.

Moskova, 2015 senesinde de Batı’nın Suriye’de Esad rejimini devirme stratejisine karşı olaylara askeri olarak müdahil olmuş

Rusya-ABD/NATO Hattında Güvenlik

Anlaşması Taslakları

Gerilimi ve Olası Etkileri

Rusya için uluslararası sistemde büyük güç olarak tanınmak ve kabul edilmek büyük önem taşımaktadır. Moskova yönetimi, bir büyük bir güç olarak post- Sovyet coğrafyada mühim çıkarlarının ve etki alanının bulunduğunu düşünmekte ve söz konusu alanı, “yakın çevre” şeklinde tanımlamaktadır. Kremlin, son dönemde yaşanan gelişmeler kapsamında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğer Batılı güçler tarafından büyük güç olarak kabul edilmek zorunda kalınmıştır.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Rusya’yı “nükleer silahları ve petrol kuyularından başka hiçbir şeyi olmayan bir ekonomi” olarak tanımlamasının[1] üzerinden çok vakit geçmeden Moskova, ABD ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nden (NATO)

Dr. Ahmet SAPMAZ

A N K A S A M B Ü L T E N

ANKASAM ANALİZ

(5)

W W W. A N K A S A M . O R G ABD ve diğer Batılı devletlerin Rusya’nın muhtemel Ukrayna

işgaline geçmişte görülmemiş şekilde büyük ölçekli ekonomik yaptırımlarla karşılık verileceğini ve Ukrayna’nın kendisini savunma kabiliyetinin desteklenerek arttırılacağını ifade etmeleri de olası çatışmanın sınırlı düzeyde kalacağına işaret etmektedir.

Haliyle 10 Ocak 2022 tarihinde Rusya ile ABD arasında Cenevre’de başlayan, 12 Ocak 2022 tarihinde Brüksel’de toplanan NATO- Rusya Konseyi ve 13 Ocak 2022 tarihinde Viyana’da yapılan Rusya-AGİT toplantıları çerçevesinde sürecek diplomatik görüşmelerin ve sahadaki askeri durumun geleceğini tahmin etmek güçtür. Lakin mevcut durumda ABD ve NATO’nun çoğunlukla kazanılmamış menfaatlerinden geleceğe yönelik yazılı garantileri içerecek şekilde taviz vermeleri mümkün görünmemektedir.

Öte yandan Moskova’nın kendisi için hayati olarak gördüğü ABD ve NATO’yla arasında hem mekânsal hem de zamansal

olmayacaktır. Kaldı ki; Rusya ile Gürcistan ve Ukrayna arasında yakın geçmişte yaşanan ve yaşanmaya devam eden savaş ve askeri çatışmaların temel nedeni de NATO kaynaklıdır. Fakat mevcut durumda savaş ihtimali ortaya çıksa bile, Ukrayna kaynaklı askeri çatışmanın hem ABD-NATO hem de Rusya’nın nükleer silahların sağladığı caydırıcılığa sahip olmaları sebebiyle bahse konu olan devletlerin/ittifakın topraklarında olmayacağı, çatışmanın Ukrayna toprakları üzerinde vekalet ve hibrit savaş taktikleriyle sürdürüleceği değerlendirilmektedir.

tampon bölge bulundurma siyasetinden vazgeçmesi söz konusu değildir.Bu durumda ortaya çıkması en muhtemel senaryo, ABD ve NATO’nun eski Sovyet coğrafyasına yönelik siyasi ve askeri planlarını 10-20 yıl süreyle ertelemesi ve tarafların bu konu üzerinde zımni olarak anlaşmalarıdır.

[1] “Remarks by President Biden at the Office of the Director of National Intelligence”, The White House, https://www.whitehouse.

gov/briefing-room/speeches-remarks/2021/07/27/remarks- by-president-biden-at-the-office-of-the-director-of- national-intelligence/, (Erişim Tarihi: 10.01.2022).

[2] Maxım A. Suchkov, “What is Russia’s Logic for the Current Crisis?”, War on The Rocks, https://warontherocks.com/2022/01/

what-is-russias-logic-for-the-current-crisis/, (Erşim Tarihi:

10.01.2022).

tüm umutların Moskova açısından henüz tüketilmemiş olduğu da değerlendirilmektedir. Ancak dünya tarihi incelendiğinde, hiç istenmese de askeri çatışma ve savaşların ortaya çıktığı görülmektedir.

Savaşların meydana gelmesinde herhangi bir sebep etkili olabilmektedir. Bu nedenle Moskova ile Batı arasında siyasi ve askeri tansiyonun yüksek seviyede olduğu bir ortamda askeri çatışmayı tümüyle ihtimal dışı bırakmak uygun bir yaklaşım

ABD ve diğer Batılı devletlerin Rusya’nın muh- temel Ukrayna işgaline geçmişte görülmemiş

şekilde büyük ölçekli ekonomik yaptırımlarla karşılık verileceğini ve Ukrayna’nın kendisini

savunma kabiliyetinin desteklenerek arttırı- lacağını ifade etmeleri de olası çatışmanın sı-

nırlı düzeyde kalacağına işaret etmektedir.

8

A N K A S A M B Ü L T E N

W W W. A N K A S A M . O R G

A N K A R A K R İ Z V E S İ Y A S E T A R A Ş T I R M A L A R I M E R K E Z İ

BASINDA ANKASAM

9

Ukrayna Ankara Büyükelçisi Vasyl Bodnar’ın katılımıyla Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nde düzenlenen Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı’na yerel, ulusal ve uluslararası basın yoğun ilgi gösterdi.

25 Ocak 2022

ANKASAM Uluslararası İlişkiler Danışmanı Dr. Kadir Ertaç Çelik, Kanal B’de Ermenistan ile ilişkileri değerlendirdi.

25 Ocak 2022

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Dış Politika Uzmanı Emrah Kaya’nın

“Lukaşenko’nun Açıklamasının Dinamikleri ve Özbekistan” isimli analizi Uluslararası Haber Ajansı’nda (UHA) yayınlandı.

25 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TRT Haber’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TV100’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TRT Avaz’da yayınlandı.

26 Ocak 2022

Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly’nin Kazakistan’daki olayların perde arkasını ANKASAM Medya Koordinatörü Sibel Mazrek’e değerlendirdiği röportaj, Türkuaz Haber Ajansı (TÜHA) ve Uluslararası Haber Ajansı (UHA) sitelerinde paylaşıldı.

26 Ocak 2022

Balkanların önemli haber portallarından biri olan Time Balkan, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Avrasya Uzmanı Gözde Kılıç Yaşın’ın “Bosna-Hersek’teki Siyasi Krizin Balkan Ülkelerine Etkileri”

konulu değerlendirmesine yer verdi.

25 Ocak 2022

Ay başında Kazakistan’da yaşanan protesto gösterilerine ilişkin Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Medya Koordinatörü Sibel Mazrek’in sorularını cevaplayan Kazakistan Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly’nin açıklamaları Kırmızılar web sitesinde yayınlandı.

25 Ocak 2022

(6)

A N K A R A K R İ Z V E S İ Y A S E T A R A Ş T I R M A L A R I M E R K E Z İ

BASINDA ANKASAM

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Güneş Gazetesi’nde yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Kırım Haber Ajansı’nda yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Anadolu Ajansı’nda yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TRT Shqip’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TRT Greek’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Ukrayna Haber’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TRT Espanol’da yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TRT Français’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Uluslararası Haber Ajansı’nda yayınlandı.

26 Ocak 2022

A N K A S A M B Ü L T E N

BASINDA ANKASAM

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TVNet’te yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Daily Sabah Gazetesi’nde yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı BengüTürk TV’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Milli Gazete’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Akşam Gazetesi’nde yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Ortadoğu Gazetesi’nde yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Sabah Gazetesi’nde yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Yeni Şafak’ta yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Star Gazetesi’nde yayınlandı.

26 Ocak 2022

(7)

W W W. A N K A S A M . O R G

A N K A R A K R İ Z V E S İ Y A S E T A R A Ş T I R M A L A R I M E R K E Z İ

BASINDA ANKASAM

13

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Diplomatic Observer’da yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı World Bulletin’de yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı GDH’da yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Media Türk TV Haberiniz Var Mı? programında Türkiye’nin Rusya-Ukrayna arasındaki arabuluculuk rolünü değerlendirdi.

27 Ocak 2022

ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, TVNET Dünya Gündemi programında Rusya-Ukrayna gerilimini değerlendirdi.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Breaking News’te yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Doğru Haber’de yayınlandı.

27 Ocak 2022

W W W. A N K A S A M . O R G A N K A S A M B Ü L T E N

BASINDA ANKASAM

12

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı GZT’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı INOSMI’de yayınlandı.

26 Ocak 2022

ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol’un “Yeni Büyük Oyunda Türk Dünyası’nda Strateji Arayışları ve Entegrasyon” isimli makalesinin yer aldığı, “Türk Dünyası 30” kitabı Azer TAC internet sitesinde paylaşıldı.

26 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Rusça yayın yapan News Turk’de yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı New.fox-24.com’da yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Time Türk’te yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı SonDakika.com’da yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı Rusya’nın önde gelen ajansı TASS’da yayınlandı.

27 Ocak 2022

ANKASAM’ın düzenlediği Ukrayna-Türkiye: Diplomatik İlişkilerin 30. Yılı Konferansı TRT Kazakça’da yayınlandı.

27 Ocak 2022

(8)

BÖLGESEL

ARAŞTIRMALAR DERGİSİ

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) bünyesinde faaliyet gösteren ve uluslararası hakemli dergi olan Bölgesel Araştırmalar Dergisi’nin son sayısı yayımlanmıştır.

Academic Keys, ASOS Index, CEEOL, Cite Factor, DRJI, Index Copernicus, İdeal Online, Research Bible, Sindex ve TÜBİTAK DERGİPARK veri tabanları tarafından taranan dergimize aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) bünyesinde faaliyet gösteren ve uluslararası hakemli dergi olan Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi’nin son sayısı yayımlanmıştır.

Academic Keys, ASOS Index, CEEOL, Cite Factor, DRJI, Index Copernicus, İdeal Online, Research Bible, Sindex ve TÜBİTAK DERGİPARK veri tabanları tarafından taranan dergimize aşağıdak bağlantı üzerinden ulaşabilirsiniz.

ANKASAM BÖLGESEL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ CİLT V , SAYI II

ULUSLARARASI KRİZ VE SİYASET ARAŞTIRMALARI DERGİSİ CİLT V , SAYI II

Referanslar

Benzer Belgeler

Kafkasya, tarih boyunca ticaret ve göç yollarının, kültürlerin kesiştiği önemli bir kavşak noktası olmuştur. Doğu ve Batı arasında bir köprü durumunda

Bu çalışma Türkiye’nin dış politikasında ve Karadeniz’e yönelik izlediği politikalarda önemli konumda olan Ukrayna ve Gürcistan’a yönelik küresel

ABD’de ulusal güvenlik ve nükleer silahlanma konusunda uzman bilim adamlarından oluşan ‘Amerikalı Bilim adamlar ı Federasyonu’ isimli kurumun yayımladığı raporda,

yılından önce nükleer test gerçekleştirmiş devletleri Nükleer Silah Sahibi Devlet- ler (nuclear weapon states-NWS) olarak tanımlarken, anlaşmaya taraf diğer devletleri

Bu tez çalışmasının konusunu, Afyonkarahisar, Emirdağ İlçesi’nde bulunan Amorium Kenti’ndeki kazı çalışmaları sırasında ele geçen maden savaş

Yüksek lisans derecesini 2003 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi SBE Kamu Yönetimi Bölümü’nde “Küresel Süreçte Türk Dış Politikası’nın Yeni Açılımları: Orta

ABD,AB ve Türkiye başta olmak üzere bir çok devletin dış politikalarının şekillenmesinde ve uluslararsı güvenlik ittifaklarının oluşmasında yine Rusya’nın

Wilfred Owen’i dünya şiirinin zirvesine taşıyan şiiri Latince “Dulce et Decorum Est” [iv] adını taşımaktadır!. Şiir kimyasal gaz saldırısına uğrayan