• Sonuç bulunamadı

İmalat Sanayiinde Küresel Değer Zincirleri ve Verimlilik: BETİMLEYİCİ ANALİZLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İmalat Sanayiinde Küresel Değer Zincirleri ve Verimlilik: BETİMLEYİCİ ANALİZLER"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İmalat Sanayiinde

Küresel Değer Zincirleri ve Verimlilik:

BETİMLEYİCİ ANALİZLER

(2)

İçindekiler

1. Giriş 2. Kapsam

A. Firmaların Genel Bilgileri B. Müşteri İlişkileri

C. Tedarikçi Sistemi D. Verimlilik

E. Firma Organizasyonu F. Teknolojik Gelişme Tablolar

3 3 5 11 18 26 35 39 43

(3)

1. Giriş

Bu rapor Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yürütülen, Kalkınma Bakanlığının yararlanıcı kurum olduğu ve Avrupa Birliği ile Kalkınma Bakanlığı tarafından finanse edilen “Toplam Faktör Verimliliğini Arttırmak için Politika Çerçevesinin Belirlenmesine Destek Projesi” için yapılan ankete dayalı alan araştırmasından elde edilen bulguların betimleyici analizinden oluşmaktadır.

Betimleyici analiz, altı ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerden ilki firmaların genel özellikleri hakkında genel bilgiler bölümüdür. İzleyen bölüm, müşterilerinin sayısı, istikrarlı ve kalıcı ilişkileri olup olmadığı, gelecek hakkındaki planlarına ilişkin bilgilerin yer aldığı müşteri ilişkileri olarak adlandırılmıştır. Aynı nitelikteki bilgileri, tedarik zincirinin diğer yönünden inceleyen tedarik sistemi bölümü ise üçüncü bölümü oluşturmaktadır. Dördüncü bölüm, firmalarda verimliliğin belirleyenleri, küresel ve yerel rakiplerle karşılaştırma, engelleyici faktörler gibi bilgilerin yer aldığı verimlilik adını taşımaktadır. Firmalarda organizasyon yapısı ve değişimini anlamaya yönelik bilgiler içeren organizasyon bölümünün ardından; firmaların teknolojik gelişme yönüyle inceleyen araştırma&geliştirme ve yenilik bölümü gelmektedir.

2. Kapsam

Anılan proje kapsamında geliştirilen anket değer zincirleri bakış açısından toplam faktör verimliliğinin arttırılabilmesi için imalat sanayinden bulgular elde etme amacını taşımaktadır. Anket 2016 yılı ile 2017 yıllarını içine alan bir dönemde uygulanmıştır.

Bu amaçla, imalat sanayinde toplam faktör verimliliği hesaplanarak, bu verimliliğin arttırılması potansiyeli en yüksek olan dört sektör belirlenmiş, bu sektörde yer alan firmaların tedarikçisi konumunda bulunan firmaların da yer aldığı bir grup firma alan araştırmasının örneklemini oluşturmuştur. Buna göre çalışmada,

Gıda (Gıda, İçecek ve Tütün): NACE 10, 11, 12

Tekstil ve Hazır Giyim (Tekstil, Hazır Giyim, Deri Eşya) : NACE 13, 14, 15

Ağaç (Ağaç, Kağıt, Kayıtlı Medya, Mobilya): NACE 16, 17, 18, 31

Kimya (Kömür, Petrol Rafinerileri, Kimyasal Maddeler, İlaç, Kauçuk ve Plastik):

NACE 19, 20, 21, 22

Mineral/metal: NACE 23, 24 (cam, seramik, çimento, ana metal)

Makine (Elektrikli ev eşyaları (EEA) ve Otomotiv): NACE 25, 26, 27, 28, 29, 30 olarak altı sektör kapsanmıştır.

(4)

Değer zincirleri odak noktasına alındığı için firmaların tedarik sistemi ve müşteri ilişkilerini nasıl yönettiği, istikrarlı ve kalıcı tedarik ve müşteri ilişkilerine sahip olup olmadığı, bu ilişkilerin gelecekte nasıl yürütüleceğine ilişkin sorular içermektedir.

Bu açıdan, imalat sanayinde ana sanayi firmaları ile tedarikçiler ve tedarikçilerin tedarikçilerinden oluşan bir örneklem seçilmiştir. Bu açıdan, tedarik zinciri için üç katman belirlenmiştir. Tedarik zincirinin ilk katmanında bulunan firmalar gıda, tekstil ve hazır giyim, elektrikli ev aletleri ve otomotiv sektörlerinden seçilirken, bu ana sanayi firmalarına tedarikçilik yapan diğer firmaların bulunduğu sektör sayısı artmıştır. Elektrikli ev eşyaları ve otomotiv sanayinin tedarikçi konumunda bulunan firmalarındaki gözlem sayısının sınırlı olması nedeniyle tedarikçiler için bu sektörler birleştirilerek Makina sanayi olarak adlandırılmıştır.

Genel tasarımında, İstanbul Sanayi Odasının en büyük 500 sanayi kuruluşu1 sıralamasında yer alan ilk 100 firma arasından ana sanayi firmaları seçilmiştir. İlk 100 firma içinde belirtilen dört sektör dışında da firmalar bulunduğu için, her bir sektörün kendi içindeki ilk 100 firma sıralaması dikkate alınmıştır. Bu ilk 100 firma tedarik zincirinin ilk katmanını oluşturmaktadır. İkinci katmanı bu ilk 100 firmaya tedarik sağlayan ve yine 500 sanayi kuruluşu sıralamasında yer alan ilk 100’den sonraki 400 firma oluşturmaktadır. Üçüncü katmanı ise, bu 400 firmaya tedarik sağlayan firmalar seçilmiştir. Bu firmalara ek olarak kontrol grubu olarak rassal biçimde seçilen firmaları da kapsayan 2500 firmadan oluşan ayrı bir firma örneklemi oluşturulmuştur. Toplamda 3000 firma araştırmanın hedefini oluşturmaktadır.

Son iki katmanda yer alan firmaların belirlenen dört sektörün dışında olması da sözkonusudur.

Tedarik zinciri yaklaşımında, firma yapıları birbirinden farklı olduğu için, her bir katman için ayrı anket formu geliştirilmiştir. Örneğin, müşterilerinin tüketici olduğu varsayımıyla, 1. katmanda bulunan ilk 100 firmaya müşteri ilişkilerinden oluşan soru bloku sorulmamıştır. Müşteri ilişkileri, müşterileri diğer firmalar olan tedarikçi firmalara sorulmuştur. Zincirin son katmanında bulunan firmalar ise rassal olarak seçilen 2500 firmanın oluşturduğu gruba da, tedarikçileriyle olan ilişkilerinden oluşan tedarik sistemi bloku sorulmamıştır. Bu açıdan her bir katman için ayrı anket formu bulunmaktadır. İlk ve ikinci katmanda bulunan 500 firma için uygulanan anketin bir kısmı proje kapsamında geliştirilen bir elektronik program desteğiyle proje ekibi tarafından firma üst düzey yetkilileri ile yapılan görüşmeler yoluyla gerçekleştirilmiştir. Son

http://www.iso500.org.tr/ [10.09.2017]

1

(5)

katmanda bulunan firmalar ile rassal olarak seçilen toplam 2500 firma için anket bir araştırma şirketi tarafından firma yetkilileriyle yüz yüze görüşmeler biçiminde uygulanmıştır. Farklı anket formlarında soruların yeri değiştirilmiş ve araştırma şirketi tarafından bazı sorular bölünerek ayrıntılandırılmış olduğundan, önce bu farklı veri setleri ve kullanılacak değişkenlerin uyumlulaştırılması gerekmiştir.

Araştırma şirketinden elde edilen sonuçlarda bazı tutarsızlıklar ve çelişkili gözlemler saptanmış, şirketten bunların kontrol edilmesi istenmiştir. Bu kontrol süreci birkaç kez tekrarlandıktan sonra, farklı veri setlerinin birleştirilmiştir.

Alan araştırmasının 3000 firmayı hedeflemiş olsa da, ankete yanıt veren firma sayısı bundan azdır. Anketten elde edilen gözlem sayıları Tablo 1’deki görülmektedir.

Tablolar sektörlere ve değer zincirindeki katmana göre yapılandırılmıştır. Değer zincirinde 1. katmanda bulunan 26 gıda, 9 elektrikli ev eşyası, 13 otomotiv, 21 tekstil ve hazır giyim firmasına ait bilgiler kapsanmıştır. Bu firmalar için ana sanayi firmaları terimi de kullanılacaktır. Doğal olarak, 2.katmanda bulunan ve ana sanayiye tedarikçilik yapan firmaların etkinlik gösterdiği sektörlerin sayısı artmıştır.

2. ve 3. katmanda bulunan elektrikli ev eşyaları ve otomotiv sektörleri birleştirilerek, makine sanayi olarak tanımlanmıştır. Buna göre, 2. katmanda 11 ağaç ürünleri sanayi, 89 gıda, 40 kimya, 109 makine, 17 mineral/metal, 107 tekstil ve giyim firması analize dâhil edilmiştir. 3.katmanda ise, 202 ağaç ürünleri, 250 gıda, 404 kimya, 583 makine, 205 mineral/metal ve 817 tekstil ve hazır giyim sanayi firması bulunmaktadır. Buna göre, toplam 2903 firmadan elde edilen veriler analiz edilmiştir.

A. Firmaların Genel Bilgileri

Bu kısımda, ankette genel bilgiler başlığı firmalara sorulan sorulara verilen yanıtlar sunulmaktadır.

A1. Holdinge Bağlı Olma

Kurumsallaşma göstergeleri arasında kabul edilebilecek olan bir holdinge bağlı olma durumu, Tablo A1’de gösterilmiştir. Genel ortalama açısından bakıldığında her 4 firmadan birinin bir holdinge bağlı olarak çalıştığı söylenebilir. Bir holdinge bağlı olan firmaların değer zincirinde 1. katmanda bulunan firmalarda göreli olarak yüksek olduğu, 2. ve 3.katmandaki firmalarda ise bu oranının azaldığı gözlenmektedir. 1.katmandaki

(6)

gıda sanayindeki firmaların % 46’sı, elektrikli ev eşyaları sanayindeki firmaların % 86’sı, otomotiv firmalarının % 62’si, tekstil ve hazır Giyim firmalarının %38’i bir holdinge bağlı olarak çalıştığı, bu oranların örneklemdeki firmaların ortalama holdinge bağlı olma oranı olan % 25’in çok üzerinde olduğu görülmektedir. Özellikle elektrikli ev eşyaları sektörünün neredeyse tümüne büyük sanayi gruplarının egemen olduğu dikkat çekmektedir. 2. ve 3. katmandaki firmaların bir holdinge bağlı olma oranı ise üç aşağı beş yukarı genel ortalamaya yakın olmakla birlikte, 2.katmandaki kimya sanayi firmalarında bu oran % 33, aynı katmandaki makine ile mineral/

metal firmalarında ise yaklaşık % 29’dur. Mineral/metal firmalarının 3.katmanda bulunanlarında da bu oranın % 30 olduğu dikkat çekmektedir. Bu oranın en düşük olduğu sektör, % 21 ile 3.katmandaki makine sanayidir. Elektrikli ev eşyaları ve otomotiv ana sanayinin büyük gruplara bağlı yapısı karşısında, bu sanayiye tedarikçilik yapan ilk katmandaki firmalarda bu oranın düştüğü, son katmandaki tedarikçilerde ise holdinge bağlı olma oranının en düşük düzeye geldiği görülmektedir.

Bu açıdan, genel olarak, söz konusu sanayinin büyük bir ana sanayi ve küçük tedarikçi firmalardan oluşan bir yapıya sahip olduğu dikkat çekmektedir.

A2. Yurtdışı Bağlantıları

Firmaların yurtdışında bağlantısı (ihracat ve ithalat dışında) olup olmadığı genel özelliklerinin değerlendirilmesi açısından önem taşır. Bu tür firmaların, küresel firma olması ya da bu yolda ilerlemesi sözkonusudur. Tablo A2’de yurtdışında iştiraki, ortaklığı, şubesi vb. olan firmaların oranları görülmektedir. Buna göre, örneklemdeki firmaların genel olarak % 21’inin yurtdışı bağlantısı olduğu saptanmıştır. Ancak, değer zincirinde 1.katmanda bulunan firmalarda bu oran çok daha yüksektir. Aslında, otomotiv sektörünün büyük kısmı küresel firmaların yurtiçindeki yatırımları olduğundan, bu sektörde sözkonusu oran yaklaşık % 69 düzeyinde tüm sektörler içinde en yüksek olarak bulunmuştur. Benzer şekilde, elektrikli ev eşyaları sanayi için bu oran % 63 gibi yüksek bir düzeyde bulunmaktadır. Bu iki sektörden oluşan makine sanayinin 2. katmanda bulunan firmaların da % 30 gibi yüksek bir orana sahip olması dikkat çekmektedir. Gıda sanayinde ise, % 27 olan sözkonusu oran genel ortalamadan çok yüksek değildir. Makine sanayinin değer zincirinin 3.katmanındaki firmalarında ise, ortalamanın altında ve yaklaşık % 17 olarak gözlenmiştir. Tablodaki ilginç sonuçlardan biri de, zincirde 3.katmandaki gıda sanayi firmalarının, ilk iki katmandaki firmalardan daha yüksek bir orana sahip olmasıdır. Bu firmalar içinde yurtdışı iştiraki, ortaklığı, şubesi vb. olanların oranı yaklaşık % 32 gibi ortalamanın üzerinde bir düzeydedir.

(7)

A3. Aile Şirketleri

Aile şirketi olma durumuna gelindiğine, ilginç bir şekilde, bu oranının değer zincirinde 1. ve 2. katmanda bulunan firmalarda daha yüksek olduğu gözlenmektedir (Tablo A3).

Ana sanayi firmalarının büyük çoğunluğunun bir holdinge bağlı olduğu anımsandığında, aile şirketi olmanın mutlaka kurumsallaşma ile çelişkili olmadığı anlaşılmaktadır.

Örneklemde aile şirketi olan firmaların genel oranının yaklaşık % 29 olduğu saptanmıştır. En yüksek aile şirketine sahip sektörlerin gıda ile tekstil ve hazır giyim sanayi olduğu, tekstil ve giyim sektöründe değer zincirinde 1. katmanda yer alan firmalarda bu oranın % 67 olduğu, hemen ardından % 66 ile zincirde 2. katmanda bulunan gıda firmalarının geldiği görülmektedir. Değer zincirinde 1. katmanda bulunan elektrikli ev aletleri ve otomotiv sanayilerinde ise bu oran hala genel ortalamanın üzerinde olmakla birlikte, diğer 1. katman sektörlerine göre düşüktür. Bu oranlar, elektrikli ev aletlerinde % 38, otomotivde % 31 düzeyindedir. En düşük aile şirketi oranı ise zincirde 3. katmanda bulunan ağaç ürünleri sanayi firmalarında gözlenmiştir. Tabloda beklentilerle uyumsuz bir nokta da, tekstil ve hazır giyim sektöründe, değer zincirinde katman düştükçe (1’den 3’e), aile şirketi oranının da düşmesidir.

A4. Yöneticiler Arasında Akraba Bulunması

Kurumsallaşmamanın diğer bir göstergesi olarak, akrabalar arasından yönetici atamak kabul edilebilir. Örneklemdeki firmaların genel olarak yaklaşık % 32’sinin yöneticileri arasında firma sahibi ailenin akrabaları bulunmaktadır (Tablo A4). Bu oran % 8 ile en düşük olarak otomotiv firmalarında ölçülmüştür. Benzer şekilde, elektrikli ev eşyaları sektöründe de yaklaşık % 13 gibi düşük bir düzeydedir. Buna karşın, ana sanayi gıda ve tekstil ve hazır giyim firmalarında bu oran çok daha yüksektir. Gıda sanayi için yaklaşık % 39 olan bu oran, tekstil ve hazır giyim firmaları için % 57’dir.

Tekstil ve giyim firmaları için gözlenen bu oran, tablodaki en yüksek değerdir.

Değer zincirinde 2. katmanda bulunan hemen bütün sektörlerdeki firmalar için bu oranın ortalamanın çok üzerinde yüksek bir düzeyde olduğunu belirtmek gerekir.

Şaşırtıcı bir şekilde, değer zincirinde 3. katmanda bulunan firmalarda bu oranın 2. katmandakilerden düşük ve aşağı yukarı genel ortalama civarında olduğu gözlenmektedir. Tablodaki en düşük orana sahip ağaç ürünleri sanayinde 3.

katmandaki firmalarda ailenin akrabalarından yönetici atama eğilimi çok düşüktür.

1. katmandaki aynı sektördekilere tezat oluşturacak biçimde, 3. katmandaki tekstil ve hazır giyim firmalarında ise bu oran % 26 gibi ortalamanın altında bir düzeydedir.

(8)

A5. Firmaların Coğrafi Dağılımı

Türkiye’de imalat sanayinin mekânsal düzlemde dağılımına bakıldığında, firmaların genellikle İstanbul’da yoğunlaştığı görülmektedir (Tablo A5). Örneklemde, değer zincirinde ilk katmanda bulunan İstanbul Sanayi Odasının 500 firma sıralamasında bulunan ve kendi sektöründe ilk 100 firma arasında yer alan 69 firmadan 18’i İstanbul’dadır. İkinci sırada 1. katmandaki 7 firma ile Gaziantep gelmektedir. İlk katmanda yer alan 6’şar firma da Ankara ve İzmir’de bulunmaktadır. Denizli ilk katmandaki 69 firmadan 5’inin ev sahibi olarak 5. sırada gelmektedir. Kayseri ve Tekirdağ 4’er firma ile 5. ve 6. sıradayken, Adana, Bursa, Mersin, Kocaeli ve Manisa 2 firma ile diğer illeri izlemektedir. İlk katmanda bulunan 1 firmanın ev sahibi olduğu diğer iller ise Amasya, Antalya, Çanakkale, Edirne, Eskişehir, Karaman, Ordu, Sakarya ve Trabzon’dur. Kısacası, değer zincirinde ilk katmanda bulunan firmaların genellikle Batı bölgelerinde yoğunlaştığı, ayrıksı bir durum olarak, Gaziantep’in bu sıralamada 2. olduğu görülmektedir. Bu noktada, ilk katmanda yalnızca dört sektör, gıda, elektrikli ev aletleri, otomotiv ile tekstil ve hazır giyim sektörlerinin kapsandığı anımsanmalıdır.

Değer zincirinde ilk katmandaki firmaların tedarikçisi olan 2. katmanda firmaların dağılımı ise farklılık göstermektedir. İlk 100 firmanın tedarikçisi olan 400 firma arasında yer alan 135 firma ile ilk sırada yine İstanbul gelmektedir. Bursa, değer zincirinde 2.

katmandaki 34 firmanın mekanı olarak ikinci sırayı almaktadır. 3. sırayı ise 23 firma ile Gaziantep alırken, 20 firma ile İzmir, 19 firma ile Kocaeli 4. ve 5. sırada bulunmaktadır.

Ardından, 16’şar firma ile Mersin ve Manisa, 15 firma ile Konya, 11 firma ile Tekirdağ, 10 firma ile Amasya ve Kayseri, 9 firma ile Denizli, 6 firma ile Adana, 5 firma ile Balıkesir, Kahramanmaraş ve Kırklareli, 4 firma ile Edirne ve Eskişehir, 3 firma ile Ankara, 2 firma ile Çorum, Diyarbakır, Giresun, Malatya, Nevşehir ve Samsun gelmektedir. Antalya, Aydın, Bilecik, Düzce, Karaman, Kastamonu, Kütahya, Mardin, Ordu, Uşak ve Zonguldak 2. katmanda bulunan 1 firmanın yerleşim yeridir. 1. katmanda bulunan tedarikçi firmaların sektör çeşitliliği de arttığından Doğu’daki illeri de kapsayacak biçimde mekânsal çeşitliliğin arttığı gözlenmiştir.

Tedarikçilerin tedarikçisi olan ve değer zincirinde 3. katmandaki firmaların dağılımı da benzerlik göstermektedir. İlk üç sırayı yine İstanbul, Bursa ve İzmir sırasıyla, 1260, 259 ve 150 firma ile alırken; Gaziantep 132 firma ile 4. Kocaeli 129 firma ile 5.

sırada gelmektedir. Bu illeri, 69 firma ile Tekirdağ; 52 firma ile Konya; 50 firma ile Kahramanmaraş; 48 firma ile Balıkesir; 40 firma ile Manisa; 34 firma ile Adana;

33 firma ile Kayseri; 31 firma ile Ankara; 17 firma ile Trabzon; 16 firma ile Denizli,

(9)

Eskişehir ve Samsun; 13 firma ile Hatay, Mersin ve Uşak; 12 firma ile Şanlıurfa; 10 firma ile Malatya; 7 firma ile Adıyaman ve Diyarbakır; 5 firma ile Sakarya; 4 firma ile Karaman ve Ordu; 3 firma ile Amasya, Antalya, Elazığ, Isparta, Osmaniye, Tokat;

2 firma ile Burdur ve 1 firma ile Kırklareli izlemektedir. Değer zincirindeki katman düştükçe, Doğu ve Güneydoğudaki illerin sıralamadaki görünürlüğü de artmıştır.

A6. Çalışan Sayısı

Firmaların ortalama çalışan sayıları Tablo A6’da gösterilmiştir. Genel olarak örneklemdeki firmaların çalışan ortalaması yaklaşık 32 kişidir. En fazla ortalama çalışan sayısına sahip sektör 150 kişi ile elektrikli ev aletleri sanayidir. 144 kişi ile tekstil ve hazır giyim sanayi ikinci sırada gelmektedir. Gıda sanayindeki ana sanayi firmalarının ortalama 75 çalışanı bulunmaktadır. Otomotiv sanayinde ise ortalama 47 kişi çalışmaktadır. Otomotiv sanayinde çok daha fazla istihdam beklenir, ancak ankete tüm firmalar yanıt vermemiştir, yanıt veren firmaların da çalışan sayısı azdır.

2. katmandaki firmaların çalışan sayısı da, sektörel açıdan çeşitlilik göstermektedir.

Makine sanayi 94 kişi ile en fazla ortalama çalışana sahip sektör olurken, ikinci sırada kimya ortalama 76 kişi istihdam etmektedir. Tekstil ve hazır giyim ortalama 65 kişi ile üçüncü sıradadır. 3. katmandaki firmalarda mineral/metal sanayi ilk sırayı alırken, tekstil ve hazır giyim ile gıda sanayi bu sektörü izlemektedir.

A7. Beyaz Yakalı Çalışanlar

Beyaz yakalı çalışan oranı sektörün nitelik yoğunluğu için bir gösterge olarak kabul edilebilir. Tüm firmalarda beyaz yakalıların oranı yaklaşık olarak ortalama % 20’dir (Tablo A7). En yüksek beyaz yakalı oranı % 36 ile 1. katmanda bulunan otomotiv sanayindedir. Gıda ana sanayinde beyaz yakalı çalışan oranı ise yaklaşık % 32’dir. Tekstil ve hazır giyim ana sanayinin çalışanların yaklaşık % 22’si beyaz yakalıdır. Elektrikli ev eşya sektöründe ise beyaz yaka oranı % 16 olarak bulunmuştur. 2. katmandaki tedarikçi firmalarda ise en yüksek beyaz yakalı çalışan oranının % 32 ile gıda sanayinde olduğu gözlenmiştir. Ağaç ürünleri sanayindeki firmalarda çalışanların ise % 30’u beyaz yakalıdır. 400 firma kapsamındaki 2. katmanda bulunan mineral ve metal sanayinde % 28 olan beyaz yaka oranı, aynı katmandaki tekstil ve hazır giyim sanayi firmalarında % 25’dir. 2. katmandaki makine ve kimya sanayilerinde bu oran

% 23 olarak saptanmıştır. 3. katmandaki firmaların beyaz yakalı çalışan oranı birbirine yakındır ve % 20 civarındadır.

(10)

A8. Kapasite Kullanım Oranı

Firmaların kapasite kullanım oranları ortalama olarak yaklaşık % 67’dir (Tablo A8). En yüksek kapasite kullanım oranının değer zincirinde 1. katmanda bulunan tekstil ve hazır giyim firmalarında olduğu görülmektedir. Bu firmalarda kapasite kullanım oranı yaklaşık ortalama % 78 olarak saptanmıştır. Otomotiv sektöründe bu oran % 75, elektrikli ev eşyalarında % 68’dir. Gıda ana sanayi firmalarında ise kapasite kullanım oranının % 67 olduğu görülmüştür. Değer zincirinde 2. katmanda olan firmalar arasında en yüksek kapasite kullanım oranının kimya sektöründe olduğu görülmektedir.

Bu sektörün kapasite kullanımının % 78 civarında olduğu, ardından % 74 ile tekstil ve hazır giyim firmalarının izlediği anlaşılmıştır. 2. katmanda en düşük kapasite kullanım oranı % 64 ile ağaç ürünleri sanayinde gözlenmiştir. 3. katmandaki firmaların kapasite kullanımlarının ise % 70’in altında olduğu, en yüksek oranın % 68 ile mineral/metal firmalarında, en düşük oranın da % 63 ile gıda firmalarında olduğu anlaşılmıştır. Bu oranlar, 2001 krizi sonrası yaşanan büyüme deneyimi benzeri bir büyüme potansiyelinin varlığına işaret etmektedir.

A9. Vardiya Sayısı

Firmaların çalıştıkları vardiya sayısı da üretim düzeyinin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Firmaların çalıştıkları vardiya sayısının genel ortalaması 1.6 olarak bulunmuştur (Tablo A9). En yüksek vardiya sayısı, ortalama 2.7 ile gıda ana sanayi firmalarında uygulanırken, ana sanayi tekstil ve hazır giyim firmalarındaki vardiya sayısı 1.7’dir. Elektrikli ev eşyaları ve otomotiv sanayilerinde vardiya sayısının 2.1 olduğu görülmüştür. 2. katmandaki firmaların vardiya sayısı sektörlerin çoğunda ortalama 1.8’dir. Bu sektörler, gıda, makine, mineral/metal ve tekstil ve hazır giyim sektörleridir. Ağaç ürünleri ve kimya sanayindeki vardiya sayısı ortalama 2.2’dir.

Değer zincirinde son katmanda bulunan firmalardaki en yüksek vardiya sayısının 1.8 ile tekstil ve hazır giyim sanayinde olduğu görülürken, gıda, kimya ve mineral/

metal sanayilerinde ortalama 1.5 vardiya çalışıldığı saptanmıştır. Bu katmandaki ağaç ve makine sanayi firmalarında ise vardiya sayısı ortalama olarak 1.3’tür.

(11)

B. Müşteri İlişkileri

Bu kısımda, son iki katmanda bulunan firmalara sorulan müşteri ilişkilerine ilişkin bilgiler yer almaktadır.

B1. Uzun Vadeli Müşteriler

Projede tedarik zinciri bakış açısının odak noktasına alınmış olması nedeniyle, firmalara uygulanan ankette, müşteri ilişkilerinin istikrarlı olanlarının ayırdedilmesi amacıyla uzun vadeli (2 yıl ya da daha uzun süreli) müşteri sayıları sorulmuştur.

Ana sanayi firmalarının müşterileri doğrudan son tüketici olduğundan, değer zincirinde 1. katmanda bulunan firmalara müşteri ilişkilerine yönelik herhangi bir soru yöneltilmemiştir.

Anketten elde edilen bulgulara göre, değer zincirinde 2. ve 3. katmanda bulunan firmaların ortalama olarak 95 tane uzun vadeli müşterisi bulunmaktadır (Tablo B1). En yüksek uzun vadeli müşteri sayısı yaklaşık 242 müşteri ile 2. katmandaki gıda sanayi firmalarında gözlenmiştir. Aynı katmandaki mineral/metal sektörü firmalarının ortalama 236 uzun vadeli müşterisi bulunurken, ağaç ürünleri sanayinin ortalama 166 müşterisi bulunmaktadır. 2. katmandaki diğer sektörler olan, tekstil ve hazır giyim ile makine sanayinin ise, sırasıyla ortalama 103 ve 81 uzun vadeli müşterisi vardır. Değer zincirinde 3. sırada gelen firmalardan, en yüksek uzun vadeli müşterisi bulunan sektör gıda sanayidir. 113 müşterisi bulunan bu sektörü, 104 müşteri ile mineral/metal sanayi izlemektedir. Ağaç ürünleri sanayinin 106, kimya sanayinin 97, tekstil ve hazır giyim sanayinin 80 uzun vadeli müşterisi bulunurken, bu katmandaki en düşük uzun vadeli müşteri sayısı 75 ile makine sanayine aittir.

B2. Uzun Vadeli Müşterilerin Cirodaki Payı

Bu uzun vadeli müşteriler ortalama olarak yaklaşık % 66’lık bir ciro payına sahiptir (Tablo B2). Uzun vadeli müşterilerden elde edilen gelirin cirodaki en yüksek paya sahip olduğu sektör, değer zincirinde 2. katmanda bulunan kimya sanayi firmalarıdır. Bu firmalar cirolarının yaklaşık % 78’ini uzun vadeli müşterilerinden elde etmektedir. Makine sanayinde uzun vadeli müşterilerin cirodaki payı yaklaşık % 73 iken, mineral/metal sektörü firmalarında % 69, tekstil ve hazır giyim firmalarında

% 68, gıda firmalarında % 65’dir. 2. katmandaki en düşük paya sahip sektör, % 61 ile ağaç ürünleri sanayidir. 3. katmandaki firmalardan, mineral/metal sanayinde

(12)

olanların uzun vadeli müşterilerden elde ettiği cironun toplamdaki payı, % 71 ile en yüksek düzeydedir. Bu katmandaki ağaç ürünleri sanayi firmalarının uzun vadeli müşterilerinin cirodaki payı % 67, makine sanayi firmalarının % 66, tekstil ve hazır giyim firmalarının % 65, kimya firmalarının % 64 iken, gıda sanayi % 57 ile en düşük orana sahiptir.

B3. Uzun Vadeli Müşterilerin Değişimi

Firmaların 2015 yılında uzun vadeli müşterilerinde, bazı sektörlerde azalma olmasına karşın genellikle bir artış olduğu gözlenmiştir (Tablo B3). Tablo B3 Likert ölçeğine benzer bir ölçekle 1 müşteri sayısındaki artışı, -1 ise azalışı, 0 ise bu sayıda değişim olmadığını göstermektedir. Tablodaki rakamlar firmaların verdiği yanıtların ortalamasından oluştuğu için bu değerler arasında yer alabilmektedir. Bu açıdan, tüm firmaların uzun vadeli müşterilerinde düşük düzeyde de olsa bir artıştan sözedilebilir. Değer zincirinde hem 2., hem de 3. katmandaki firmalar arasında en yüksek artışın mineral/metal sektöründe olduğu görülmektedir. Kimya sanayi, 2.

katmanda en fazla müşteri artışı gözlenen sektörlerde 2. sırada gelmektedir. Gıda ve makine sanayilerinin değer zincirinde 2. katmanda bulunan firmalarında da müşteri artışı yaşanmıştır. Buna karşın 2. katmanda bulunan ağaç ürünleri ve tekstil ve hazır giyim sanayi firmalarının uzun vadeli müşterilerinde azalma gözlenmiştir. Ağaç ürünleri sanayinin değer zincirin 3. katmanında bulunan firmalarında bu müşteri sayısında artış gözlense de, tekstil ve hazır giyim firmalarının uzun vadeli müşterilerinde azalma bulunmaktadır. Her iki katmanda uzun vadeli müşteri sayısının azalması, tekstil ve hazır giyim sektöründe uzun vadeli bir daralma eğilimine işaret ediyor olabilir. Buna karşılık, 3. katmanda bulunan firmaların uzun vadeli müşterilerinde, makine, kimya ve gıda sanayilerinde artış saptanmıştır.

B4. Türkiye’deki Uzun Vadeli Müşteriler

Firmalara Türkiye’de bulunan müşterilerinin sayısı da sorulmuş ve alınan yanıtlardan uzun vadeli müşterilerinin ortalama % 81’inin yurtiçinde bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır (Tablo B4). Değer zincirinde 2. katmanda bulunan firmaların daha çok yurtiçindeki müşterilere hizmet verdiği, bu katmandaki firmaların bu oranın genellikle % 90 üzerinde olduğu görülmüştür. Örneğin, ağaç ürünleri sanayinde yurtiçinde müşteri oranı neredeyse % 100’dür. Mineral/metal sanayi firmalarının yurtiçi müşteri oranı % 93 ile en düşük düzeydedir. Oysa, 3. katmanda bulunan firmalarda Türkiye’deki müşteri oranları, örneğin gıda sanayinde % 72’ye kadar

(13)

düşmektedir ve diğer tüm sektörlerde bu oran, lider konumdaki ağaç ürünleri sanayine ait olan % 86’dan daha düşük düzeydedir. Bu rakamlar, 3. katmanda bulunan firmaların, 2. katmandakilere göre daha çok yurtdışı müşterileri bulunduğunu göstermektedir.

B5. Yerli Uzun Vadeli Müşteriler

Türkiye’de bulunan uzun vadeli müşterilerin ne kadarının yerli olduğu sorusu karşılığında, bu oranın ortalama olarak tüm sektör ve değer zincirindeki firmalar için % 96 olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Tablo B5). Bu oran, hiçbir sektör ve değer zinciri için % 90’ın altına düşmemektedir. Tablodaki 2. katmandaki en düşük oranın otomobil sanayine ait olduğu görülmektedir. Bu sektöre ait oran % 91’dir. 3. katmanda kimya sanayinin yerli müşteri oranının da % 91 olduğu dikkat çekmektedir. Kısaca, firmaların Türkiye’de bulunan uzun vadeli müşterilerinin çok büyük çoğunluğunu yerli firmalar oluşturmaktadır.

B6. Müşteri Devir Oranı

Tüm müşterilerin (uzun vadeli olmayanlar da dahil) devir oranına2 bakıldığında da, müşterilerle istikrarsız bir ilişki kurulmuş olduğu göze çarpmaktadır (Tablo B6). Müşterilerin ortalama devir oranı ortalama % 44 olarak bulunmuştur. Bu oran 2. katmandaki mineral/metal sanayi firmalarında tablodaki en yüksek oran olan % 60’a kadar çıkmaktadır. Makine sanayinin 2. katmanda bulunan firmalarında ortalama % 36 olan müşteri devir oranı, aynı katmandaki gıda sanayinde ortalama % 27’dir. Diğer sektörlerde giderek düşen müşteri devir oranı, ağaç ürünleri sanayinde

% 25, tekstil ve hazır giyimde % 21, kimya sanayinde % 18 olarak bulunmuştur. Değer zincirinin 3. katmanda bulunan firmalarda müşteri ilişkilerinin görünümü çok daha istikrarsızdır. Bu katmandaki firmalardan en düşük müşteri devir oranına sahip olan makine sanayinin ortalama devir oranı % 39’dur. Aynı katmandaki tekstil ve hazır giyim firmalarında müşteri devir oranı % 48’e kadar çıkmaktadır. Buna karşılık, makine sanayinde her iki katmanda da müşteri devir oranı arasında çok yüksek bir fark bulunmamaktadır. Mineral/metal sanayinde ise diğer sektörlerin aksine bir eğilim göze çarpmaktadır. Bu sektörde, müşteri devir oranı 3. katmandaki firmalarda % 45’e düşerek, bu katmandaki firmaların müşterileri ile göreli olarak daha istikrarlı bir ilişki geliştirmiş olduğuna işaret etmektedir.

Devir oranı, (yıl içinde çalışmaya son verilen uzun vadeli müşteri sayısı + yıl içinde kabul edilen yeni 2

(14)

B7. Müşterileriyle Ortak Ar&Ge Projeleri

Müşterileri ile kalıcı ve istikrarlı ilişki kurmak, firmaların müşterileri ile araştırma ve geliştirme (Ar&Ge) etkinliğinde bulunması için önkoşuldur (Tablo B7). Müşterileriyle ortak Ar&Ge projesi yürüten firmaların oranı ortalama yaklaşık % 20’dir. Bu oran değer zincirinde 2. katmanda bulunan firmalar arasında en yüksek ortalama % 20 olarak makine sanayi firmalarında ölçülmüştür. Aynı katmandaki mineral/metal sanayinde % 6’ya kadar düşen ortak Ar&Ge projesi yürütme oranı, tekstil ve hazır giyim sanayinde % 14, gıda sanayinde % 12, kimya sanayinde %11, ağaç ürünleri sanayi firmalarında % 10 olarak gözlenmiştir. İlginç bir biçimde, makine sanayi dışında, 3.

katmandaki firmaların müşterileriyle ortak Ar&Ge etkinliği yürütme oranı tüm sektörlerde yükselmekte, hatta gıda ve kimya sanayi örneklerinde olduğu gibi iki katına çıkmaktadır. Bu katmandaki firmalar arasında sözkonusu oranının en yüksek olduğu sektör % 24 ile gıda sanayi iken; kimya sanayinde bu oran % 23, makine ile tekstil ve hazır giyim sanayinde yaklaşık % 20, mineral/metal sanayinde % 19 ve ağaç ürünleri sanayinde % 16’dır.

B8. Müşteri İlişkilerinin Geleceği

Müşterilerle ilişkilerin gelecekte nasıl sürdürüleceğine ilişkin planlar da firmaların gelecek performansları açısından ipucu sağlayabilir. Anketten elde edilen sonuçlara göre, firmaların yaklaşık yarısından fazlası müşteri ilişkilerini geçmişteki gibi sürdürme niyetinde olduklarını, bir değişiklik planlarının olmadığını belirtmişlerdir (Tablo B8). Başka bir deyişle, % 52 oranında firmanın gelecekte müşterileriyle ilgili herhangi bir planları bulunmamaktadır. Bunun dışında, ortalama olarak firmaların

%26’sı yurtiçinde yeni müşteriler bulacaklarını belirtmiştir. İkinci olarak en sık dile getirilen plan ise müşterilere satılan malların çeşitlendirilmesidir. Firmaların yaklaşık % 19’u bu planı belirtmişlerdir. Yurtdışında yeni müşteriler bulacağını belirten firmaların oranı ise % 14’dür. Firmaların yaklaşık % 10’u da firmanın hedef pazarının değiştirileceğini (ihracata yönelim, büyük ölçekli müşterilerle çalışma vb.) vurgulamıştır. Müşterilerden teknolojik becerilerin geliştirilmesi için destek alacağını ve müşterilerin ürettiği malları üreteceğini belirten firmaların oranı

% 9; müşterilerinden kurumsal/organizasyonel becerilerinin gelişimi desteği almaya ve iş modelini değiştirmeye (kendi pazarlama ağı kurmak, e-ticaret vb.) niyetli firmaların oranı yaklaşık % 7; kendi üretim süreçlerinin bir kısmını müşterilerine devredecek firma oranı % 6; yurtiçindeki müşteri sayısını azaltacak firma oranı da % 2 düzeyindedir.

(15)

B9. Müşterilerle Yaşanan Sorunlar

Müşterilerle yaşanan sorunlar arasında en fazla dile getirilen konu ödemelerin düzensizliğidir (Tablo B9). Firmaların yaklaşık ortalama % 71’i bu konudan yakınmıştır.

Değer zincirinde 2. katmanda bulunan firmaların yaklaşık % 50 civarında olan bir bölümü bu sorunu dile getirirken, 3. katmanda bulunan firmaların bu sorundan yakınması artmaktadır. Bu sorunu belirten 3. katmandaki firmaların oranı % 70’in üzerindedir. Sektörler arasında bu konuda çok ciddi farklar bulunmamaktadır.

Firmaların müşterileriyle en sık yaşadıkları ikinci sorun fiyatların baskılanması olarak karşımıza çıkmaktadır. Firmaların genel olarak % 51’i müşterilerinin fiyatlar üzerinde baskı kurduğundan yakınmıştır. Tekstil ve hazır giyim ile mineral/

metal sanayi firmalarının, değer zincirinin 2. ve 3. katmanında bulunanları arasında bu konuda çok büyük fark bulunmamaktadır. Bununla birlikte, kimya sanayini 2. katmanda bulunan firmaları arasında bu konuyu dile getirenlerin oranı % 45 iken; aynı sektörün 3. katmanındaki firmalarında bu oran % 57’ye çıkmaktadır. Benzer şekilde, makine sektöründe 2. katmandaki firmaların % 43’ü fiyatların baskılandığını belirtirken, aynı sektörün 3. katmandaki firmalarının % 49’u bu konuda yakınmaktadır. Oysa gıda ve ağaç ürünleri sanayinde tersine bir eğilim vardır. Bu sektörlerde 2. katmandaki firmaların daha büyük kısmı bu konuda yakınmaktadır. Fiyatların baskılandığını belirten ağaç ürünleri firmalarının 2. katmanda bulunanların oranı % 64 iken; bu oran 3. katmandakilerde % 54’e düşmektedir. Benzer şekilde gıda sanayinin 2.

katmanda bulunan firmalarının da % 56’sı, 3. katmandakilerin ise % 46’sı fiyatların baskılandığını belirtmiştir.

Müşterilerle en sık yaşanan üçüncü sorunun % 33’lük bir firma oranı ile verilen siparişlerde zaman sıkışıklığı olduğu anlaşılmaktadır. Diğer sektörler arasında çok ciddi farklar bulunmamakla birlikte, ağaç ürünleri sektöründe bu konuda yakınan firma oranı her iki katman için de % 45’in üzerindedir. Diğer sektörlerde ise bu oranın % 30 civarına düştüğü saptanmıştır. Bununla birlikte, gıda ve mineral/metal sanayinde değer zincirinin 2. ve 3. katmanları arasında bu yöndeki yakınmada fark olduğu gözlenmektedir. Gıda sanayinde 2. katmandakilerin yaklaşık % 34’ü, 3. katmandakilerin yaklaşık % 26’sı siparişlerde zaman sıkışıklığı sorununu dile getirirken; mineral/

metal sektöründe 2. katmandaki firmaların % 24’ü, 3. katmandakilerin % 34’ü bu sorundan yakınmıştır.

Müşterilerle yaşanan dördüncü önemli sorun % 32 oranındaki firmanın dile getirdiği verilen siparişlerin çok küçük partilerle olmasıdır. Bu konuda en fazla yakınma dile

(16)

getiren firmalar tekstil ve hazır giyim sanayinin değer zincirinin 3. katmanındaki firmalarıdır. Bu firmaların yaklaşık % 40’ı verilen siparişlerin çok küçük partilerde olduğunu belirmiştir. Buna karşılık aynı sektörün zincirin 2. katmanında bulunan firmalarında bu konuyu dile getiren firma oranı yaklaşık % 22’dir. Kimya sektörünün 3. katmandaki firmaları da % 39’luk bir oran ile bu sorundan yakınmaktayken, 2.

katmanda yakınma oranı % 23’dür. Değer katmanında yükseldikçe bu konudaki yakınma sıklığı azalmakta olsa da, ağaç ürünleri ve gıda sanayi için bunun tersi durum geçerlidir.

Ağaç ürünleri sanayinin zincirin 2. katmanındaki firmalarının % 36’sı siparişlerin çok küçük partilerle olmasını dile getirirken, 3. katmandakilerin yalnızca % 10’u bu sorunu belirtmiştir. Gıda sanayinde ise 2. katmandakilerin % 27’si, 3. katmandakilerin % 19’u siparişlerin çok küçük partilerle olduğunu vurgulamıştır.

Müşterilerle yaşanan beşinci önemli sorunun firmaların 28’inin belirttiği bilgi akışındaki aksaklıklar olduğu görülmektedir. Bu konuda en fazla yakınan firmalar % 36 ile ağaç ürünleri sanayinin zincirin 2. katmanındaki firmalarıdır. 3. halkada bu oran % 31’e düşmektedir. Tekstil ve hazır giyim sektöründe bu konunun önemli bir sorun olduğu anlaşılmaktadır. Bu sektörde 3. katmandaki firmaların % 33’ü, 2.

katmandakilerin % 30’u müşterilerinden gelen bilgi akışında aksaklık olduğunu belirtmiştir. Diğer sektörlerde bu sorunun sıklığı genellikle ortalamanın altındadır.

Müşterilerle yaşanan altıncı sorun, % 24 oranındaki firmanın yaşadığı sözleşmeye uyulmaması sorunudur. Bu konuda en çok yakınan firmalar, % 29 oranında 2.

katmandaki mineral/metal firmaları, % 28 oranında da tekstil ve hazır giyimin 3. katmandaki, gıda sanayinin 2. katmandaki firmaları ile % 27 oranında ağaç ürünleri sanayi firmalarının 3. katmanda bulunanlarıdır.

Altıncı sorunun tedarikçi gelişimine destek verilmemesi olduğu anlaşılmıştır.

Firmaların % 21’i bu sorundan yakınırken, 2. katmandaki tekstil ve hazır giyim (%28), makine (% 26) gıda (%25), mineral/metal (%24) sanayi firmaları ile 3. katmandaki tekstil ve hazır giyim (%25) ve ağaç ürünleri sanayi firmaları (%25) bu konudaki yakınmalarını belirtmiştir.

Firmalar tarafından ürün speklerinin çok sık değişmesi % 19; üretim planlamasının zamanında paylaşılmaması ve finansal destek verilmemesi % 18 oranında dile getirilen diğer sorunlardır. Müşteri talebini karşılayacak üretim kapasitesinin olmaması % 8, kalite konusunda uyuşmazlık % 7 oranında firmanın dile getirdiği diğer sorunlardır.

(17)

B10. Müşterilerden Alınan Destekler

Firmaların yaklaşık % 81’i müşterilerinden herhangi bir destek almadığını belirtmiştir (Tablo B10). Buna karşılık, % 7 oranındaki firmanın müşterilerinden ulaştırma/

nakliye konusunda destek aldığı; yaklaşık % 5 oranındaki bir bölümün de finansman, çevre standartlarına uyum, ortak girdi temini, piyasa/talep koşulları hakkında bilgilendirme desteği aldığı anlaşılmıştır. Bunlara ek olarak, firmaların % 4’erlik bölümleri de aldıkları destekleri kalite kontrol sistemi kurmak/geliştirmek, depolama, yeni teknolojik gelişmeler hakkında bilgilendirmek, imalat teknikleri hakkında bilgilendirmek olarak belirtmiştir. Firmaların çok küçük bir bölümü makine-teçhizat seçimi hakkında bilgilendirilme, üretim esnekliğini artırma (ürün gamını genişletmek/

changeover sürelerini kısaltmak), yönetim/organizasyon uygulamaları desteği ve iş sağlığı ve güvenliği /sosyal uygunluk standartları desteğinden yararlanmaktadır.

B11. Müşterilerden Alınan Destek Sonucu Maliyet Düşüşü

Firmaların çok küçük bir bölümü müşterilerinden destek almakta, ancak destek alındıysa, bu destek sonucu maliyetlerinde düşüş yaşayabilmektedir. Bu avantajları sağlayan en önemli destek ortak girdi finansmanıdır (Tablo B11). Bu desteği alanların

% 29’u maliyet avantajı yaşarken, bu oran gıda sanayinde % 43’e, kimya sanayinde % 37’ye, ağaç ürünleri sanayinde % 33’e çıkmaktadır. Finansman desteği alanların % 22’si maliyet avantajı elde ettiğini vurgularken, mineral/metal sanayinde bu oran % 63, makine sanayinde % 33 olarak bulunmuştur. Ulaştırma desteği alanlar da % 20 oranında maliyet düşüşü yaşarken, bu oran mineral/metal sanayinde % 46’ya ağaç ürünleri sanayinde % 38’e çıkmaktadır.

B12. Müşteri Desteğinin Sağladığı Maliyet Avantajının Fiyata Yansıması Müşterilerinden aldığı destek sonucu firmalar maliyet avantajı elde ediyorlarsa, bunu fiyatlarına da yansıtabilmektedir. Bilgi desteği alanların oranı çok az olsa da, bunların % 89’u fiyatlarını düşürmektedir (Tablo B12). Ortak girdi desteği alarak maliyet avantajı elde eden firmaların da % 79’u bunu fiyatlarına yansıtmaktadır. Bu oran, gıda mineral/

metal sanayinde % 100’e çıkmaktadır. İş sağlığı/güvenliği desteğinden maliyet düşüşü yaşayan firmaların % 71’i; finansman desteğinden avantaj elde edenlerin % 70’i bu desteği fiyatlarına yansıtmaktadır. Yukarıda en fazla alınan destekler arasında belirtilen ulaştırma desteği sonunda elde edilen maliyet avantajını, firmaların

% 60’ı fiyata yansıtmaktadır. Bu oran, depolamada % 69, yeni teknolojiler bilgi desteğinde % 67, çevre standartlarına uyum ve üretim esnekliğini arttırmada % 64 olarak bulunmuştur.

(18)

C. Tedarikçi Sistemi

Bu kısımda ilk ana sanayi firmaları ve bunların tedarikçilerine sorulmuş tedarik sistemine ilişkin sorulara verilen yanıtların analizi sunulmaktadır.

C1. Uzun Vadeli, Cari ve Toplam Tedarikçiler

Projenin tedarik değer zinciri ekseninde firmalar arasındaki ilişkiler yukarıda, tedarikçilerin bakış açısından incelendi. Bu ilişkinin diğer yönden incelenmesi de aydınlatıcı bulgular sunacağından, bu kez müşterilerin bakış açısından tedarikçiler ile olan ilişkiler üzerine odaklanılmıştır. Bu nedenle, değer zincirinde 3. katmanda yer alan firmalara bu bölümdeki analizde yer verilmemektedir. Tablo C1, örneklemdeki firmaların tedarikçi sayılarını göstermektedir. Tablonun üçüncü ve dördüncü sütununda toplam tedarikçiler, firmanın listesinde yer alan ancak mutlaka içinde bulunulan yıl çalışılmış olmayan tedarikçileri de kapsamaktadır.

İzleyen iki sütunda, yalnızca içinde bulunulan dönemde çalışılmakta olan tedarikçiler gösterilmiştir. Son iki sütunda ise, iki yıl ve daha uzun süreyle çalışılmakta olan uzun vadeli tedarikçilerin sayısı yer almaktadır. Bu rakamlar, şu açıdan önemlidir. Bir firmanın herhangi bir kararı ya da eylemi bu kadar çok sayıda firmayı etkileyebilmektedir.

Firmaların toplamda ortalama yaklaşık 364 tedarikçisi bulunmaktadır. En yüksek toplam tedarikçi sayısı, 797 tedarikçi ile otomotiv sanayinde gözlenmiştir. Ana gıda sanayi 653 tedarikçi ile ikinci sırada gelirken, elektrikli ev eşyaları firmalarının ortalama 551 tedarikçisi bulunmaktadır. Tekstil ve hazır giyim ana sanayi firmalarının ise yaklaşık 455 tedarikçisi bulunmaktadır. Değer zincirinde 2. katmanda bulunan firmaların tedarikçi sayıları genel olarak daha azdır. Bu katmanda en yüksek tedarikçiye ortalama olarak 571 firma ile mineral/metal sanayi firmaları sahiptir.

İkinci sıradaki kimya sanayinin 543 tedarikçisi bulunurken, gıda sanayinin 437, ağaç ürünleri sanayinin 387, tekstil ve hazır giyim sanayinin 228, makine sanayinin 187 tedarikçisi bulunmaktadır.

Cari yılda çalışılan tedarikçilerin sayısı da beklendiği üzere biraz daha azdır. Halen çalışılan ortalama 220 tedarikçi sayısı saptanmıştır. Bu rakam, gıda ana sanayinde en yüksek sayı olan 454’e ulaşırken, elektrikli ev eşyaları sanayinde 421, otomotiv sanayinde 369, tekstil ve hazır giyim sanayinde 335 olarak saptanmıştır. Değer zincirinin 2. katmanındaki firmalarda ise cari tedarikçi sayısı daha düşüktür. Bu katmanda ağaç ürünleri sanayi 345 firma ile en yüksek tedarikçiye sahip sektördür. Gıda sanayinin 308 cari tedarikçisi

(19)

bulunurken; kimya sanayinin 221, mineral/metal sanayinin 137, tekstil ve hazır giyim sanayinin 136, otomotiv sanayinin 126 cari tedarikçisin bulunmaktadır.

Firmaların güvene dayanan uzun süreli alım satım işlemi yapabildikleri firmaların varlığı verimlilik açısından önem taşımaktadır. İki yıl veya uzun süredir çalışılan tedarikçiler açısından bakıldığında, ortalama 182 uzun vadeli tedarikçi ile çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bu kez yine en yüksek uzun vadeli tedarikçi sayısına sahip olan otomotiv sanayinin uzun vadeli tedarikçi sayısının 389 olduğu; gıda ana sanayi firmalarının 356 uzun vadeli tedarikçi ile ikinci sırada geldiği görülmektedir. Üçüncü sırayı alan elektrikli ev aletlerinin 336, tekstil ve hazır giyim ana sanayi firmalarının 224 uzun vadeli tedarikçisi bulunmaktadır. Değer zincirinin 2. katmanındaki firmaların uzun vadeli tedarikçi sayısı daha azdır. 2. katmanda bulunan firmalar arasında, uzun vadeli tedarikçiye sahip olma açısından liderliği bu kez 250 tedarikçi ile gıda sanayi üstlenmiştir. İkinci sırada gelen kimya sanayinin 240 tedarikçisi bulunurken, mineral/metal sanayinin 191, ağaç ürünleri sanayinin 136, makine sanayinin 109, tekstil ve hazır giyim sanayinin 97 uzun vadeli tedarikçisi olduğu görülmüştür.

C2. Tedarikçilere Yapılan Ödemelerin Cirodaki Payı

Tedarikçilere yapılan ödemelerin cirodaki payı tedarikçilerin üretimde ne kadar önem taşıdığı ile ilgili bir göstergedir. Firmaların tedarikçilere yaptığı ödemenin genel ortalaması % 51’dir (Tablo C2). En yüksek oran otomotiv sanayinde gözlenmiştir.

Bu sektörde, tedarikçilere yapılan ödemelerin cirodaki payı % 74’dür. Elektrikli ev eşyalarında % 69 olan bu pay, gıda ana sanayinde % 56, tekstil ve hazır giyim ana sanayinde % 51 düzeyindedir. Değer zincirinin 2. katmanında bulunan firmalarda bu pay biraz daha düşüktür. En yüksek pay % 56 ile ağaç ürünleri firmalarında ölçülürken, diğer sektörlerin payı aşağı yukarı % 50 civarında dalgalanmaktadır.

C3. Yurtiçi ve Yerli Tedarikçiler

Tedarikçilerin ne kadarının yurtiçinde ve ne kadarının yerli olduğu da Tablo C3’de görülmektedir. Tedarikçilerin % 90’ı yurtiçindedir. Bununla birlikte, bu rakam yabancı firmaların yurtiçi temsilciliklerini de kapsamaktadır. Otomotiv ve elektrikli ev eşyaları sanayinde yurtiçindeki tedarikçi oranı sırasıyla, % 64 ve % 68 gibi rakamlara düşmektedir. Gıda ve tekstil ve hazır giyim ana sanayilerinde ise yurtiçi tedarikçi oranı sırasıyla, % 86 ve % 87 gibi daha yüksek düzeylerdedir. Değer zincirinde 2. katmandaki firmalarda bu oranın % 90’lar civarına yaklaştığı, ayrıksı bir durum

(20)

olarak ağaç ürünleri sanayinde % 80’e düştüğü, mineral/metal sanayinde ise % 99’a çıktığı gözlenmiştir.

Tablo C3 aynı zamanda yerli tedarikçi oranını da göstermekte olup tedarikçilerin ortalama % 93’ünün yerli olduğu bilgisini vermektedir. Yerli tedarikçi oranında da yurtiçi tedarikçi oranındaki genel eğilim geçerlidir. Otomotiv ve elektrikli ev aletleri sanayinde yerli tedarikçi oranı ortalamanın çok altında, sırasıyla % 83 ve % 72 düzeyindedir. Tekstil ve hazır giyim ile gıda ana sanayilerinde bu oran sırasıyla % 91 ve % 95’e çıkmaktadır. Değer zincirinin 2. katmanındaki firmalarda ise, yerli tedarikçi oranı

% 92 ila 95 arasında değişmektedir.

C4. Tedarikçi Değişimi

Firmaların tedarikçi sayısındaki değişim Likert ölçeğine benzer bir ölçekle Tablo C4’ün ilk blokunda gösterilmiştir. Buradaki ölçekte 1, tedarikçi sayısının arttığı, -1 azaldığı, 0 ise bu sayının değişmediği anlamına gelmektedir. Tablodaki rakamlar firmaların verdiği yanıtların ortalamasından oluştuğu için bu değerler arasında yer alabilmektedir. Ana sanayi firmalarında bu rakam çok daha yüksektir. Örneğin, tedarikçi sayısının en fazla arttığı sektör, gıda ana sanayiyken; otomotivin ikinci, tekstil ve hazır giyimin üçüncü ve elektrikli ev eşyalarının dördüncü sırada geldiği saptanmıştır. Değer zincirinin 2. katmanındaki firmaların tedarikçi sayılarındaki artış daha alçakgönüllüdür. Bu katmanda en yüksek artış gıda sanayindedir. İkinci sırada kimya sanayin gelirken; ağaç ürünleri sanayinde de artış görülmüştür. Mineral/

metal, makine ve tekstil ve giyim sanayilerinin tedarikçi sayılarındaki değişim ise çok düşük düzeylerdedir.

Tedarikçi devir oranı, firmaların tedarikçilerini hangi hızda, ya da ne kadar sık değiştirdiklerini, bir başka deyişle ne kadar kalıcı ve istikrarlı ilişkiler kurduklarının göstergesidir. Bu açıdan düşük değerler, tedarikçilerin çok sık değiştirilmediği, daha istikrarlı üretim ilişkilerinin kurulduğuna işaret eder. Elbette, tedarik piyasalarının oligopolistik yapısı, tedarikçi devir hızının düşük olmasına neden olacaktır. Tablo C4, tedarikçi devir oranının3 ortalama olarak yaklaşık % 29 olduğunu göstermektedir. Otomotiv sanayinin tedarikçi devir oranı genel ortalamanın altında, % 19 düzeyindedir. Tekstil ve hazır giyim ana sanayi ile elektrikli ev aletleri sanayinin tedarikçi devir oranları sırasıyla % 25 ve % 26 iken, gıda ana sanayinde bu

Uzun vadeli tedarikçi oranı, [(yıl içinde çalışmaya son verilen uzun vadeli tedarikçi sayısı + yıl içinde kabul edilen yeni tedarikçi sayısı) / yılbaşındaki uzun vadeli tedarikçi sayısı] olarak tanımlanmıştır.

3

(21)

oran % 29’a çıkmaktadır. Değer zincirinin 2. katmanındaki firmaların tedarikçi devir hızları çok daha yüksektir. En yüksek devir hızı % 42 ile gıda sanayinde kaydedilirken, mineral/metal sanayininki % 41, makine sanayininki % 38 olmuştur.

C5. Tedarikçi Sayısında Değişim Beklentisi

Tedarikçi sayısındaki bu artış eğiliminin önümüzdeki üç yıllık dönemde bazı sektörlerde tersine dönmesi ya da durması beklenmektedir (Tablo C5). Örneğin, gıda ana ve otomotiv sanayilerinde tedarikçi sayısında azalma beklentisi bulunurken, elektrikli ev eşyaları sanayinde tedarikçi sayısının aynı kalacağı beklenmektedir.

Tekstil ve hazır giyimin hem ana, hem de yan sanayinde ise tedarikçi sayısında artış beklenmektedir. Genel ortalama olarak artışın devam edeceği yönünde zayıf bir beklenti bulunmaktadır. Değer zincirinde ikinci katmanda bulunan firmalar, tüm sektörlerde genel olarak tedarikçi sayısının artacağını beklemektedir. En yüksek beklenti, kimya, gıda ve mineral/metal sanayinde görülmektedir. Makine sanayindeki beklenti göreli olarak daha zayıf olsa da, artış yönündedir.

C6. Tedarikçilerle Ortak Ar&Ge Projeleri

Tedarikçileriyle istikrarlı ve uzun vadeli ilişki kuran firmaların bir kısmı, yeni teknoloji, ürün ya da süreçler geliştirmek üzere ortak Ar&Ge projeleri de yürütebilmektedir.

Tablo C6, örneklemdeki firmaların tedarikçileriyle yürüttüğü bu tür proje sayısının 33 olduğunu göstermektedir. Sektörlere göre bu rakam farklılık göstermektedir.

Örneğin, ortak proje yürütülen en yüksek tedarikçi sayısı otomotiv sanayindedir.

Bu sektörde ortalama 75 tedarikçi ile Ar&Ge projesi yürütüldüğü görülmektedir. 71 ortak Ar&Ge projesi ile elektrikli ev aletleri ikinci sırada gelmektedir. Üçüncü sırada 61 proje ile tekstil ve hazır giyim ana sanayi gelmektedir. Gıda ana sanayinin tedarikçilerle yürütülen ortak Ar&Ge proje sayısı ise 52’dir. Bu sıralama, Tablo C1’de verilen tedarikçi sayılarına oranlandığında biraz değişmektedir. Bu durumda, tekstil ve hazır giyim sanayi ile elektrikli ev aletleri de yaklaşık % 13’lük bir oran ile ilk sırayı paylaşırken, üçüncü sırada gelen otomotiv sanayi için bu oran % 9 olmaktadır. Gıda sanayinde ortak Ar&Ge projesi yürütülen tedarikçi oranı ise % 8’dir. Değer zincirinin ikinci katmanındaki firmalarda ise mutlak olarak proje yürütülen en yüksek tedarikçi sayısı 44 tedarikçi ile ağaç ürünleri sanayindedir. İkinci ve üçüncü sırayı 35 tedarikçi ile kimya ve gıda sanayileri almaktadır. Makine ile tekstil ve hazır giyim sanayileri 25 tedarikçi ile ortak Ar&Ge projesi yürütürken, mineral/metal sanayinin 18 tedarikçisi ile ortak Ar&Ge projesi yürüttüğü görülmektedir. Bununla birlikte, oranlar dikkate

(22)

alındığında, ilk sırayı % 14 tedarikçisi ile proje yürüttüğü anlaşılan makine sanayi almaktadır. İkinci sırada % 11’lik pay ile ağaç ürünleri ile tekstil ve hazır giyim sanayi gelmektedir. Gıda sanayinde bu oran % 8, kimya sanayinde ise % 6’dır.

C7. Tedarikçi İlişkilerinin Geleceği

Firmalar çoğunlukla tedarikçileriyle olan ilişkileri gelecekte değiştirmeyeceklerini belirtmektedir (Tablo C7). İlişkilerin geçmiş dönemdeki gibi devam edeceğini belirten firma oranı yaklaşık % 64’dür. Geleceğe yönelik olarak en fazla dile getirilen plan ise, % 17’lik bir oran ile mevcut tedarikçilerden sadece daha iyi olanlarıyla çalışılacak olmasıdır. Tekstil ve hazır giyim ile gıda ana sanayilerinde bu planlar, zincirin 2.

katmanında bulunanlara göre daha güçlüdür. İlginç bir şekilde, bunun tam tersi eğilim, otomotiv ve elektrikli ev aletleri sektöründe geçerlidir. Bu sektörde değer zincirinin 2. katmanında bulunan firmaların bu planı daha sık dile getirilmiştir. % 12’lik bir oran ile de mevcut tedarikçilerden memnun kalınmayanların elenmesi ile tedarikçi sayısı azaltılacak olması en sık dile getirilen ikinci plandır. Bu planda da, tekstil ve hazır giyim sanayinin 1. katmanında yer alan firmalar yaklaşık % 24’lük bir oran ile % 9’luk bir orana sahip 2. katmandakilere göre çok daha kararlı görünmektedir. Üçüncü olarak dile getirilen planın firmaların % 10 oranında dile getirdiği mevcut tedarikçilerinin kurumsal/organizasyonal becerilerinin gelişimine daha fazla önem verilecek olmasıdır. Bu planı ağırlıklı olarak tekstil ve hazır giyim ana sanayi, gıda ve kimya sanayi firmaları belirtmiştir. Dördüncü olarak, % 8’lik bir oranda dile getirilen ihtiyaç duyulan alanlarda yeni tedarikçiler yaratılacak olması gelmektedir.

Bu planın da, daha çok 2. katmanda yer alan tekstil ve hazır giyim ile gıda sanayi firmalarının dile getirdiği görülmektedir. Beşinci olarak dile getirilen plan yaklaşık

% 8 oranında firmanın belirttiği, ithal edilen bazı girdiler yurtiçi tedarikçilerden temin edilecek olmasıdır. Bu planı da daha çok, otomotiv ve elektrikli ev aletleri firmaları ile 2.

halkadaki gıda sanayi firmalarının dile getirdiği görülmektedir. Firmaların yaklaşık

% 8’i şirketin faaliyet alanındaki bazı bölümler tedarikçilere devredilecek şeklinde bir planları olduğunu belirtmiştir. Özellikle otomotiv sanayinde bu yöndeki eğilim, diğer sektörlere göre çok daha güçlüdür. Son olarak % 7 oranında firmanın dile getirdiği, tedarikçilerden temin edilen bazı ürünler şirket içerisinde üretilmesi planı bulunmaktadır. Bu planı da en fazla vurgulayan firmalar, otomotiv ile gıda ana sanayi ile tekstil ve hazır giyim sanayinin 2. katmanda yer alan firmalarıdır.

(23)

C8. Tedarikçilerle Yaşanan Sorunlar

Firmaların % 48’i tedarikçileriyle yaşadıkları sorunlar arasında fiyat seviyesinde dalgalanma sorununu dile getirmektedir (Tablo C8). İlk sırada gelen bu sorunun, girdilerin büyük çoğunluğunun ithal edilmesi nedeniyle kur dalgalanmalarından kaynaklandığı düşünülebilir. Buna karşın, otomotiv sanayinin bu konuda en az yakınan sektör olduğu görülmektedir. Ön plana çıkarılan ikinci konu ise, bilgi akışındaki aksaklıklardır. Firmaların % 32’si bu sorunu vurgulamıştır. Ancak, bu konuda en fazla yakınan firmaların elektrikli ev eşyaları sektöründe olduğu görülmektedir. Kalite seviyesinde dalgalanma % 32 firma oranıyla üçüncü olarak dile getirilen sorundur. Bu konuda firmaların sektörlere göre aşağı yukarı birbirine yakın oranlarda yakındıkları, ya da yakınma oranları arasında çok büyük farklar olmadığı söylenebilir. Firmaların % 28’i kalite seviyesinde yetersizlik sorununu belirtmiştir. Bu sorunu da, değer zincirinde 2. katmanda bulunan ağaç ürünleri, gıda, kimya, makine sanayi ile elektrikli ev eşyaları firmalarının dile getirdiği; buna karşılık, otomotiv, mineral/metal firmalarının bu konudan pek yakınmadığı görülmektedir. Bir önceki sorunla aynı oranda dile getirilen bir diğer sorun da sevkiyat miktarlarında siparişten sapma olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorundan da daha çok değer zincirinin 1. katmanında bulunan gıda ve elektrikli ev eşyaları firmaları ile 2. katmanda bulunan kimya, makine ve tekstil ve hazır giyim firmalarının yakınmakta olduğu dikkat çekmektedir. % 24 oranında firmanın dile getirdiği bir diğer sorun da, tasarım değişiklerine uyum güçlükleri olarak saptanmıştır. Bu konuyu en sık vurgulayan firmaların ise, mineral/metal sanayi firmaları olarak belirlenmiştir. Üretim planlamasının zamanında paylaşılmaması ise firmaların % 16 oranında vurguladığı başka bir sorundur. Makine sanayi firmalarının bu konudan yakınma oranı ise ortalamanın çok üstünde, yaklaşık % 42 olması dikkat çekicidir. Üretim kapasitesinin yetersiz olması % 12 oranında dile getirilmesine karşın, ağaç ürünleri firmalarının bu konudan ya hiç yakınmadığı anlaşılmaktadır. Bir başka sorun ise %11 oranındaki firmanın belirttiği ürün gamı değişikliklerine uyum sağlanamamasıdır. Bu sorunu en fazla vurgulayan firmalar ağaç ürünleri sanayinde yer almaktadır. Finansman güçlükleri ise, % 11 en dile getirilen sorunlar arasında son sırada gelmektedir. Buna karşın, elektrikli ev aletleri sektöründe bu konudan yakınma oranının % 22 gibi ortalamanın çok üstünde olması dikkat çekicidir.

C9. Kalite Sorunları ve Tedarikçilere İadeler

En sık dile getirilen sorunlar listesinde üst sıralarda yer alan kalite sorunları nedeniyle, firmalar tarafından tedarikçilere ne kadar ürün iadesi yapıldığı, Tablo

(24)

C9’da gösterilmektedir. Buna göre, kalite sorunu nedeniyle ürünlerin yaklaşık % 4’ü tedarikçilere iade edilmektedir. Bu oran tekstil ve hazır giyim ana sanayinde % 7’ye yükselmekte, gıda ana sanayi ve elektrikli ev aletlerinde ise yaklaşık % 5 olarak gerçekleşmektedir. Otomotiv sanayinde ise bu oran, yaklaşık % 1.6 gibi düşük bir düzeydedir. Değer zincirinde 2. katmandaki firmalarda bu oran makine ile mineral/

metal sanayinde % 5, gıda sanayinde % 4.4, kimya sanayinde % 3.7, tekstil ve hazır giyimde % 3.4, ağaç ürünleri sanayinde % 3 olarak gerçekleşmiştir.

C10. Gecikmeli Tedarikler

Zamanında teslim edilmeyen tedariklerin, toplam tedarik içindeki payı da, kalite sorunları nedeniyle iade oranına yakındır (Tablo C10). Firmalar gecikme nedeniyle toplam tedarikin % 5’ini tedarikçilerine iade etmektedir. Bu iade oranı tekstil ve hazır giyim ile gıda ana sanayilerinde sırasıyla % 8.3 ve % 8.1 gibi ortalamanın üzerinde bir düzeydedir. İade oranı, otomotiv sanayinde % 5.7, elektrikli ev eşyalarında ise

% 4.8 olarak bulunmuştur. Değer zincirinin 2. katmanındaki firmalarda ise, en yüksek iade oranı, makine sanayinde ölçülen % 6’dır. Mineral/metal sanayinde, % 4.8, gıda sanayinde ise % 4.6 olarak ölçülen iade oranı, tekstil ve hazır giyim sanayinde % 4.3, kimya sanayinde % 3.8, ağaç ürünleri sanayinde ise % 2.6’dır.

C11. Tedarikçilere Verilen Destekler

Uygulanan ankette tedarikçilere verilen destekler de sorulmuştur. Verilen yanıtlarda firmaların yaklaşık % 44’ü herhangi bir konuda destek verilmediğini belirtmiştir (Tablo C11). Destek veren firmaların da % 33’ü ortak girdi temini konusunda destek sağlamaktadır. Bu konuda makine sanayi firmalarının % 48’i destek verdiğini dile getirmiştir. Bu desteği en az sağlayan firmaların ise, tekstil ve hazır giyim ile gıda ana sanayilerinde olduğu görülmüştür. Bu iki ana sektörün, bu desteğin verilmesi konusunda özendirilmesi, önemli kazanımlar sağlayabilir. Bunun dışında firmalar çok az destek sağlamaktadır. Örneğin, tedarikçilerin ulaştırma/nakliye etkinlikleri, firmaların yalnızca % 10’u tarafından desteklenmektedir. Bununla birlikte, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve değer zincirinde 2. katmanda bulunan mineral/

metal sanayi firmalarının bu desteği daha çok sağladıkları görülmektedir. Finansman desteği firmaların % 7’si tarafından verilmekte, elektrikli ev aletleri firmalarında bu oran % 22’ye çıkmaktadır. Kalite kontrol sistemi kurmak/geliştirmek firmaların

% 6’sı tarafından verilen bir destek olmakla birlikte, elektrikli ev aletleri firmaları % 33, otomotiv firmaları ise % 23 oranında bu desteği sağlamaktadır. Depolama, çevre

(25)

standartlarına uyum, yeni teknolojik gelişmeler hakkında bilgilendirmek konusundaki destekler ise firmaların % 6’sı tarafından desteklenmektedir. Ancak, depolama desteğinde 2. katmanda bulunan ağaç ürünleri ve mineral/metal firmaları daha ön planda gözükmektedir. Anılan diğer desteklerde de elektrikli ev aletleri sanayi firmalarının desteğinin, diğer firmalardan çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır.

Piyasa/Talep koşulları hakkında bilgilendirmek konusunda ise % 5 oranında firmanın destek verdiği, bu konuda da elektrikli ev aletleri ile 2. halkada yer alan mineral/

metal sanayi firmalarının daha istekli olduğu görülmektedir. Bu konuda tekstil ve hazır giyim ana sanayi ile 2.halkada bulunan ağaç ürünleri ve kimya sanayi firmalarının hiçbir desteği bulunmamaktadır. Üretim esnekliğini artırmak (ürün gamını genişletmek/

changeover sürelerini kısaltmak) konusunda ise firmaların % 4’ünün destek verdiği anlaşılmaktadır. Bu alanda da otomotiv ve elektrikli ev aletleri firmalarının desteğinin çok daha fazla olduğu görülmektedir. Makine-teçhizat seçimi hakkında bilgilendirmek ve iş sağlığı ve güvenliği /sosyal uygunluk standartları konularında ise yaklaşık % 2 destek sağlanırken, makine seçiminde tekstil ve hazır giyim ana sanayinin desteği % 14 olarak saptanmıştır. Yönetim / Organizasyon uygulamaları desteği ise, firmaların ancak % 1’i tarafından verilmekte; bu desteğin çok büyük kısmı da ağaç ürünleri sanayi tarafından sağlanmaktadır. Otomotiv, elektrikli ev aletleri, gıda ana, makine, kimya ve mineral/metal sanayi firmalarının bu alanda hiçbir desteğinin olmaması dikkat çekicidir.

C12. Tedarikçilere Sağlanan Destek Sonucu Maliyet Düşüşü ve Fiyata Yansıması

Sağladıkları bu destekler sonucunda firmaların % 12’si, tedarikçi firmaların maliyetinde azalma olduğunu belirtmişlerdir (Tablo C12). Bu oran elektrikli ev aletlerinde % 40’a çıkmaktadır. Otomotiv sanayinde ise % 13 olduğu görülmektedir.

Gıda ve tekstil ve hazır giyim ana sanayilerindeki hiçbir firma, verdikleri destek sonucu tedarikçilerin maliyetinde bir düşüş yaşandığını belirtmemiştir. Değer zincirin 2.

katmanındaki firmalardan mineral/metal sanayinde olanların % 42’si verdikleri destekle, tedarikçilerin maliyetlerinin azaldığını dile getirmiştir. Gıda sanayi firmalarının % 17’si de, destek vererek, tedarikçilerin maliyetlerini azaltmaktadır.

2. katmanda bulunan makine sanayinde ise, firmaların % 11’i verdikleri desteğin tedarikçilerin maliyetini azalttığını düşünmektedir. Bu oran, tekstil ve hazır giyim sanayinde % 7 iken, kimya ve ağaç ürünleri sanayindeki hiçbir firma verilen desteğin tedarikçilerin maliyetlerini azalttığını belirtmemiştir.

(26)

Tablo C12, maliyetlerin azalmasının, ne oranda fiyatlara yansıdığı konusuna da ışık tutmaktadır. Firmalar maliyet avantajının neredeyse oydaşma (konsensüs) ile tedarikçi fiyatlarına yansıdığını düşünmektedir. Firmaların % 97’si maliyet avantajının fiyat düşmesine yol açtığını belirtmiştir. Tekstil ve hazır giyim firmalarının her iki katmanda bulunanların tamamı, gıda ana sanayi, mineral/metal, kimya ve ağaç ürünleri sanayindeki firmaların tamamı bu görüşte olmakla birlikte, en fazla destek sağlayan sektörlerden olan elektrikli ev aletleri ve otomotiv sanayinde maliyet avantajının tedarikçi fiyatlarına yansımadığını düşünen firmalar bulunmaktadır.

Fiyat düşüşü olduğunu belirten elektrikli ev aletleri firmaları % 80, otomotiv firmaları da % 88 oranındadır. Değer zincirinin 2. katmanında bulunan makine sanayi firmalarının ise % 97’si, gıda sanayi firmalarının % 95’i verilen desteklerle elde edilen maliyet avantajının tedarikçilerin fiyatlarını düşürdüğünü dile getirmektedir.

D. Verimlilik

Bu kısımda, her üç katmanda bulunan firmalara sorulan verimlilik ile ilgili sorulara alınan yanıtlardan oluşan analiz yer almaktadır.

D1. Küresel Rakiplere Göre Verimlilik

Görüşme yapılan firmalar verimlilik (işgücü verimliliği) düzeyleri bakımından küresel rakiplerine göre konumu bakımından farklı değerlendirmelerde bulunmuştur.

İncelenen tüm sektör gruplarında 1. katman firmaların küresel rakiplerinden daha iyi konumda olduğu, 2. katman firmaların küresel rakiplerine benzer verimlilik düzeyine sahip olduğu, 3. katman firmaların ise küresel rakiplerinden daha düşük verimlilik düzeyine sahip olduklarını belirttikleri görülmüştür. Özellikle elektrikli ev aletleri ve otomotiv sektöründeki 1. katman firmaların değerlendirmelerinin daha olumlu olduğu dikkati çekmektedir. Bu itibarla, sanayi sektöründeki verimlilik sorununun özellikle 3. katman firmalarında daha büyük önem arz ettiği, bu katmandaki verimlilik sorunlarının diğer iki katmandaki firmaların verimlilik performansını geliştirmede sınırlandırıcı bir işlev görebileceği söylenebilir (Tablo D1).

D2. Yerel Rakiplere Göre Verimlilik

Anket örnekleminde bulunan firmalar ağırlıkla verimlilik (işgücü verimliliği) düzeylerinin yerel rakiplerine göre daha iyi olduğunu belirtmiştir. Bu durum

(27)

kapsanan tüm firma grupları ve sektörler için geçerlidir. 1. katmanda bulunan firmaların daha büyük bir bölümü yerel rakiplerine göre daha yüksek bir verimliliğe sahip oluğunu belirtmiştir. 2. ve 3. katmanda bulunan firmalar ise birbirlerine benzer oranda bu yönde değerlendirmede bulunmuştur. Sektörler ayrımında bakıldığında, tekstil ve giyim sektöründeki 1. katmanda bulunan firmaların daha olumlu yönde değerlendirmeler yaptığı, 2. katmanda ise kimya sektörü firmalarının daha yüksek verimlilik düzeyine sahip olduklarını ifade ettikleri görülmüştür (Tablo D2).

D3. Verimliliği Engelleyen Faktörler

Dış talepteki olağandışı dalgalanmalar (istikrarsızlık) (%45,8), finansman sorunları (%45,8) ve işgücünün (yetersiz) niteliği (%44,2) firmaların verimliliklerini sınırlandıran başlıca faktörler olarak öne çıkmaktadır. Bu faktörleri %31,9 oranıyla makine-teçhizatın (makine parkının) niteliği (yetersizliği) takip etmektedir.

Üniversite-sanayi işbirliğindeki sorunlar (%11,6) ve teknoloji altyapısındaki (test merkezleri, akreditasyon, standardizasyon vb.) yetersizlik (%15,6) örneklem kapsamındaki firma yöneticilerinin daha küçük bir bölümü tarafından verimlilik artışını sınırlandıran önemli bir faktör olarak belirtilmiştir. Firmaların verimlilikleri dış talepteki dalgalanma, finansman koşulları ve işgücünün niteliği gibi oldukça temel faktörleri verimlilik artışı önündeki başlıca engeller olarak ortaya koyması, firmaların genelinde teknolojik yetkinlik konusunda henüz yeterince aşama kaydedilmediğine işaret etmektedir. Günümüz dünyasında teknolojik gelişme açısından kritik önem taşıyan teknolojik altyapı, üniversite-sanayi işbirliği gibi hususların yeterince öne çıkarılmaması bu tespiti teyit etmektedir. Firmaların değer zincirindeki konumu dikkate alındığında istikrarsız dış talep koşulları ve finansman yetersizliği sorunlarını daha yoğun bir şekilde 3. katman firmalarının ifade ettiği, işgücünün yetersizliği ve makine-teçhizatın niteliği sorunlarının ise her üç katmanda bulunan firmalar tarafından vurguladığı dikkati çekmektedir. Tedarikçilerdeki yetersizlik ve yönetim/organizasyon sorunları daha yoğun bir şekilde 2. katman firmaları tarafından ifade edilmiştir. Teknolojik altyapı ve üniversite-sanayi işbirliği ve kamunun kurumsal ve idari yapısındaki sorunlara yönelik değerlendirmelerde firma katmanları arasında belirgin bir farklılaşma dikkati çekmemektedir.

Sektör itibariyle değerlendirildiğinde işgücünün niteliği ve finansman sorunu tüm sektörlerde öne çıkan faktör olmakta, dış talep koşularına ilişkin olarak elektrikli ev aletleri, otomotiv sektörleri ile tekstil/giyim öne çıkmaktadır. Tekstil ve giyim ile kimya dışındaki sektörlerde makine-teçhizatın niteliği önemli sorun

Referanslar

Benzer Belgeler

 Herbivorlarda damar endotel hücreleri (Şizogony) ile kalp ve iskelet kaslarında (doku kistleri)

 Bradyzoit dönemi: Çizgili kaslar, beyin ve gözde pseudokist oluşumu; yavaş çoğalma gözlenir.. Merogony

Özbekistan’ın hazır giyim ve konfeksiyon sektöründeki birinci pazarı konumunda olan Rusya’ya 2018 yılında yapılan ihracat 228 milyon USD olup Özbekistan’ın

2018 ÖABT Kimya Öğretmenliği soruları da eşdeğer sorularla siz değerli okurlara kitabımızda sunulmuştur. Okurlarımızın geleceğe umutla bakabilmeleri, eğitimini

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca yapılan sektörel analiz ve değerlendirmelerde tekstil, hazır giyim ve deri sektörleri moda sektörüyle tüketiciye ulaşan, birbiriyle

31/12/2008 tarih ve 27097 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Büyük Ölçekli Bilgi İşlem Birimlerinde Sözleşmeli Bilişim

Sınavın bu bölümünden alacağınız standart puan, Sayısal DGS Puanınızın (DGS-SAY) hesaplanmasında 3; Eşit Ağırlıklı DGS Puanınızın (DGS-EA) hesaplanmasında 1,8;

Bu kitap, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Kimya Alan Bilgisi Testi (ÖABT Kimya Öğretmenliği) kapsamındaki soru- ları çözmek için gerekli bilgi, beceri ve teknikleri