• Sonuç bulunamadı

İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Roman ÇAĞDAŞ DÜNYA EDEBİYATI

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN,

EMILY

Resimleyen: T

ony Ross Çeviren: Aslı Özer

Çeviren: Zeynep Öz

2 . basım

(2)
(3)

Deirdre Madden

4

Çeviren: Zeynep Öz Resimleyen: Tony Ross

İYİ Kİ SÖYLEDİN,

EMILY

(4)

Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör: Tuğçe Özdeniz

Düzelti: Pelin Özer Son Okuma: Seda Ateş Kapak ve İç Tasarım: Gözde Bitir

Tasarım Uygulama: Recep Eren

1. Basım: 2016 2. Basım: 1000 adet, Ekim 2017

ISBN 978-975-07-3271-3 Thanks for Telling Me, Emily, Deirdre Madden

© Deirdre Madden, 2007

© Can Sanat Yayınları A.Ş., 2016 Bu eserin Türkçe yayın hakları Akcalı Telif Hakları Ajansı aracılığıyla

satın alınmıştır. Tüm hakları saklıdır.

Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın

hiçbir yolla çoğaltılamaz

Can Sanat Yayınları Yapım ve Dağıtım Tic. ve San. A Yayıncı Sertifika No: 31730 .Ş.

Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray , İstanbul Telefon: (0212) 252 56 75 - 252 59 89 F

aks: 252 72 33 cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com

Kapak Baskı: Azra Matbaası; Sertifika No: 27857 Adres: Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi D Blok

Kat: 3 No: 3/2 Topkapı, Zeytinburnu, İstanbul İç Baskı ve Cilt: Türkmenler Matbaacılık Rekl. San.

ve Tic. Ltd Şti. Sertifika No: 12584; Adres: Maltepe Mah.

Gümüşsuyu Cad. No:16 Topkapı, İstanbul

(5)

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

Bu kitabın sahibi:

...

(6)

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

Deirdre Madden

Deirdre Madden, Dublin’de yaşayan, yetişkinler için yazdığı kitaplarıyla dikkat çekmiş, ödüller kazanmış İrlandalı bir yazar ve Aosdána Sanat Akademisi üyelerinden. İlk çocuk kitabı olan Snakes’ Elbows, yazara Eilís Dillon Ödülü’nü kazandırdı.

Deirdre, çok seyahat ettiği için evcil hayvan besleyememiş. Ancak günün birinde iri bir tekir kedi sahibi olmayı çok istiyor. O güne dek hayvanlar üzerine yazmayı sürdürecek.

(7)

İçindekiler

Gillnacurry, 9

Emily'nin Evcil Hayvan Dükkânı, 12 Finbarr, 20

Gece Yaratıkları, 23 Finbarr'lı Cuma, 29 Presto'nun Sırları, 35

Henrietta, 40 Son Akşam, 46 Ertesi Sabah, 50 Şatoya Gidince, 54

Henrietta ve Şatonun Yeni Sakinleri, 58 Mulvey ile Fare, 61

Mulvey'nin Güzel Bir Fikri Var, 68 Kaçış!, 71

Karanlıkta Kaybolanlar, 80 Küçük Muavin, 85 Yuvaya Dönüş, 92 Emily'ye Büyük Sürpriz, 96 Henrietta İçin Büyük Sürpriz, 100

İki Yeni Arkadaş, 104

İYİ Kİ SÖYLEDİN,

EMILY

(8)

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

Ryan, 109 Gece Yarısı, 113

Henrietta'nın Yeni Hayvanları, 118 Gezintiler, 123

Sorunlar Bitmez, 129 Finbarr Âşık, 133 Devasa Hayvanlar, 137 Snowdrop ve Feathers, 142

İşler İyice Karışır, 147 Bubbles İçin Büyük Sürpriz, 150

Fergal, 154 Kurtarma, 158

Ryan ve Finbarr'ın da Bir Çift Sözü Var, 164 Fevkalade Bir Düğün, 167

Son, 172

(9)

Harry’ye sevgiyle…

(10)
(11)

9

Gillnacurry

Şimdi size anlatacağım hikâye eski olmasına eski ama güzelliğiyle nam salmış küçük bir kasabada, Gillnacurry’de geçiyor.

Bu kasabanın hemen dışındaki bir tepenin üs- tünde çok tuhaf bir taş dururmuş örneğin. Neredeyse küçük bir çocuk cüssesindeki bu taşın göbeğinde bir delik varmış: yusyuvarlak bir delik. Rivayete göre taş oraya binlerce yıl önce konmuş, fakat neden orada durduğuna dair kimsenin en ufak bir fikri yokmuş.

Pek de hoş görünüyormuş doğrusu. Rüzgâr ve yağ- mur bu yuvarlak hatlı taşı iyiden iyiye şekillendirmiş.

Üstünü yosun sarmış. Ancak taş, kitapların ve yazının icadından önce oraya gelmiş olduğundan, hiçbir yer- de onun hakkında bir açıklamaya rastlanmıyormuş.

Bilir kişiler, dünyanın dört bir yanından sırf delik-

(12)

10

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

li taşı görmek için bu kasabaya gelirlermiş. Kafalarını kaşıyarak taşın etrafında dolanır, sonra da ülkelerine geri dönüp uzun ve anlaşılması zor kelimelerle dolu kitaplar yazarlarmış. Onu dünya yüzündeki diğer delikli taşlarla kıyaslayıp ne anlama geldiğini tah- min etmeye çalışırlarmış. Ancak hiç kimse, sadece yakıştığı için oraya koyulmuş olabileceğine ihtimal vermemiş. Gillnacurry halkı taşı çok sever ve onunla gurur duyarmış.

Kasabanın meydanındaki, eski taş kilise ve saat kulesiyle de gurur duyarlarmış. Onlar da çok eskiy- miş ama delikli taş kadar eski olamazlarmış. Saatin kadranındaki sayılar “5, 6, 7” diye değil de, “V, VI, VII”

diye yazılıymış. Kadranın hemen üstünde tombul, iki altın melek, onların üzerlerinde de birer sıra küçük çan dururmuş. Soldaki meleğin üstünde kırmızı bir kuşak, sağdaki meleğin üstünde ise mavi bir kuşak göze çarparmış. Ellerinde çubuklar varmış ve melek- ler her saat başı dans ederek saate göre çanları çalar- larmış: Saat üç için üç kere, saat altı için altı kere…

Öğlen on iki olunca bir de ezgi çalarlarmış. Herkes meydanda toplanıp onları izlermiş.

Gillnacurry’de bir de eski ve zarif bir şato varmış, bir şatoda olmasını bekleyeceğiniz her şey varmış bu şatoda: irili ufaklı kuleler, hendek ve asma köprü...

Devasaymış ama yıllarca içinde kimse yaşamadığı için hüzünlü ve terk edilmiş bir hali de varmış. En

(13)

11

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

uzun kulenin tepesinde bir rüzgâr gülü asılıymış.

Rüzgâr gülünün üstünde de bir horoz yerine, rüzgâr yön değiştirdiğinde dönüp sallanan bir Japon balığı dururmuş.

Kasabadaki bütün evler çok güzelmiş. Bazıları büyük ve gösterişliymiş. Ama küçük olanlar bile çok hoşmuş. Çatıları sazdan yapılmış küçük kulübelerin bahçelerinde güller ve laleler açarmış. Bu küçük taş evlerin sarı, mavi ya da yeşil rengârenk kapıları, tuğ- laları, yamuk bacaları varmış.

Gillnacurry, meyve ağaçlarıyla da tanınırmış. İlk- bahar geldi mi ağaçlar köpük köpük çiçek açarmış.

Sonbaharda ise kocaman sepetleri tepeleme doldu- racak kadar meyve verirlermiş; çıtır çıtır elmalar, sulu sulu armutlar ve leziz erikler.... Kış gelince… Ah, kış mevsimi Gillnacurry’nin en muhteşem dönemiymiş!

Çünkü meyveler o zaman pişirilip yenirmiş. Reçeller, marmelatlar, armutlu ve elmalı turtalarla, enfes zi- yafetler verilirmiş. Rüzgârın çatılarda uluduğu soğuk bir kış akşamında, yanan bir mangalın karşısında, elinizde bir tabak kremalı, elmalı turtayla, Gillnacur- ry’de bir kulübede olmaya tercih edeceğiniz başka bir yer varsa, çekinmeyin, lütfen söyleyin.

Ama Gillnacurry ile ilgili en dikkat çekici şey şuy- muş: Küçük ya da büyük, sıradan ya da gösterişli, her evde mutlaka en az bir çeşit evcil hayvan olurmuş.

Bunun sebebi de dört kelimeyle açıklanabilir…

(14)

12

Emily'nin Evcil Hayvan Dükkânı

Evet – Emily’nin evcil hayvan dükkânı. Benim hikâyem güzel ve güneşli bir yaz sabahı başladı, o sabah Emily işe gitmeye hazırlanıyordu. Emily, Gillnacurry’deki en güzel kulübelerden birinde yaşı- yordu. Geniş pencereleri olan mini minnacık bir yerdi burası ve dört tarafı yemyeşil ve sık sarmaşıklarla öylesine kaplanmıştı ki, kulübe kendisi için örülmüş yün bir kazak giymiş gibi görünüyordu. O gün özel bir gündü, çünkü yalnız yaşamasına rağmen bu sa- bah Emily’nin yanında biri vardı: Saçları iki yandan örülmüş sarışın, küçük bir kız onunla evden çıktı.

(15)

13

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

Emily, yüzü sevinçle parlayarak “Aferin sana Keira!” dedi. “Hadi yola koyulalım, yoksa geç kala- cağız.”

Bisikletlerine binip merkeze doğru ilerlediler.

Emily’yi herkes tanır, severdi, yolda hep el sallıyorlar- dı ona. Karşılaştıkları tanıdıklardan bazıları köpekle- rini dolaştırıyordu, köpekler de heyecanla havlıyor- lardı onlara. Duvarların üstünde mayışmış kediler gerinerek onlara bakıp miyavlıyor; hatta bazıları aşa- ğıya atlayıp bisikletlerin peşi sıra bir süre onlara eşlik bile ediyordu. Pedal çevirirken uzaktaki tepede duran delikli taşı görebiliyorlardı. İki yanı elma ağaçlarıyla kaplı yollarda pedal çevirdiler, devasa, boş şatonun yanından geçerken iyice hızlandılar. Tam dükkânın kapısına gelmişlerdi ki meydandaki saat IX’u gösterdi ve kırmızı kuşaklı melek, çanı tam dokuz kere çaldı.

Emily, dükkânın kilidini açıp içeri girdi. “Günay- dın canlarım! Günaydın!” dedi.

“Günaydın Emily!” diye bağırıştı bütün hayvanlar, tabii ki bu sözcükler değildi kulağa çalınan. Daha zi- yade miyavlama ve havlama, viyaklama ve ciyaklama karışımı bir grültüydü ama Emily onların ne demek istediklerini biliyordu. Bazıları, hayvanlarla konuş- tuğu için Emily’nin biraz kafadan çatlak olduğunu düşünürdü ama o, hayvanların kendisini anladığın- dan emindi. Çevrede olup biteni merak ettiklerinin ve kendilerine açıklama yapılmasından hoşlandıklarının

(16)

14

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

farkındaydı. O sabah Emily odanın tam ortasında di- kildi ve ellerini çırptı.

“Değerli dostlarım,” dedi, “güne başlamadan önce size söylemek istediğim çok önemli bir şey var.

Sizi sekiz yaşındaki yeğenim Keira ile tanıştırmak istiyorum. Bugün onun tatilinin ilk günü. Keira be- nimle kalmaya geldi, tüm yaz tatili boyunca bizimle çalışacak. Hayvanları çok seviyor ve sizinle ilgilenir- ken bana yardımcı olmak için can atıyor.”

Keira yüzünün kızardığını hissetti. Yaratıklardan oluşan bir sürünün gözünü kendisine diktiğinin far- kındaydı ama onlara bakmak istemiyordu. Aslında ne yapılması gerektiğini pek de bilmiyordu, bu nedenle

“Merhaba,” diye fısıldadı ve hafifçe başını eğdi. Hay- vanların hoşuna gitmiş olmalı ki yeniden viyaklama- lar ve ciyaklamalar duyuldu, ancak bu sefer her biri, kızın utanıp gerildiğini hissettiğinden, onu telkin etmeye çalışırmış gibi sakindi. Keira, bir kedinin mı- rıltısını ve bir köpeğin yumuşacık, mutlu inleyişini duyabiliyordu.

“Seni herkesle tek tek tanıştırayım,” dedi Emily.

“Bu Yılan Noreen.”

Noreen teraryumunun1 dibinde kıvrılmış, hare- ketsiz duruyordu. “Bana açık açık söyle şimdi, yılan- lardan korkar mısın?”

1 Akvaryumun kara canlıları için olanıdır. Sürüngen ve böceklerin beslen- mesi için yapılır. (Y.N.)

(17)

15

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

“Şey, azıcık,” dedi Keira duyulur duyulmaz bir sesle.

“Muhtemelen alışık olmadığın için,” dedi Emily onu rahatlatmak için. “Tanısan çok seversin. Dün- ya tatlısı bir hayvandır. Buradaki de öyle,” dedi ve sepetteki tüy yumağı koca kedi Mulvey’yi kucakladı.

“Hadi Mulvey, Keira’ya ‘Merhaba’ de,” dedi. Kedi her zamankinden daha yüksek sesle mırladı.

“Çok şirin,” dedi Keira, kedinin çikolata renkli dik kulaklarını okşayarak.

“Şimdi gördüğün gibi,” dedi Emily, Mulvey’yi se- petine geri koyarken. “Burada dört tane de faremiz var. İsimleri Milly, Tilly, Billy ve Willy.”

Keira, “Vay canına, peki, onları nasıl ayırt ediyor- sunuz?” diye sordu birbirine karışmış beyaz tüylü pa- tilere, kıpır kıpır oynayan burunlara ve parlak bıyıkla- ra bakarak. “Bana göre hepsi birbirinin aynı.” Keira, o esnada Mulvey’nin kıs kıs güldüğünü duydu, ancak ona baktığında kedinin oturmuş, yüzünü temizlediği- ni ve söylediklerine hiç de kulak asmadığını fark etti.

“Kolay olmuyor tabii,” dedi Emily farelerden biri- ni eline alarak. “Vakit ayırıp da iyice yakından bakar- sam onları birbirinden ayırt edebiliyorum; ama hepsi bir arada ve hareket halindeyken onları tanımam çok zor.”

“Peki, kediyle araları nasıl?”

“Çok iyi anlaşıyorlar. Mulvey onları çok seviyor.

(18)

16

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

Hayvanların hepsi birbiriyle iyi geçiniyor.”

Keira kediye bir daha baktı, bu sefer kedi ona dostça gülümsedi. Keira kıkırdayınca kedi ona göz kırpıp kıvrıldı ve uyuyor numarası yaptı.

“Ne muhteşem bir evcil hayvan dükkânı,” diye geçirdi içinden küçük kız. “Bugüne dek yaşadığım en muhteşem yaz olacak!”

Kedinin yanında bir tünekte, kırmızı, yeşil, mavi ve sarı tüylü muhteşem bir papağan duruyordu.

Keira’nın ona baktığını gören Emily, “Bu da Kaptan Cockle,” dedi. “Kendine gel Bubbles, sessiz ol! Sakin- leş!” diye söylendi.

Bir Yorkshire teriyeri olan Bubbles, mini minna- cık, pırtık bir köpekti, öylesine minikti ki böyle hav- ladığında patileri yerden kesilir ve bir aşağı bir yukarı hoplarmış gibi görünürdü. Dükkânda bir de tekerle- ğinin içinde koşup duran, Betty adında bir hamster vardı. O kadar çok hayvan vardı ki, Keira’nın kafası karışmaya başlamıştı. Bubbles köpek olan, Betty hamster olan mıydı, yoksa tam tersi mi? Emily kimin kim olduğunu yeniden hatırlattı ona. “Endişelenme, pek yakında hepsini hatırlayacaksın. Ama artık onla- ra kahvaltılarını vermeye başlamalıyız. Hepsinin feci halde acıkmış olduğuna eminim.”

Hepsine süt, mama ve su verip, ardından da bo- şalan tabak ve çanakları yıkadıktan sonraki iki saat boyunca başlarını kaşıyacak vakitleri olmadı. Hay-

(19)

17

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

vanların tuvaletlerini temizliyorlar, farelere ve hams- ter’lara temiz saman koyuyorlardı. Evcil hayvanınız olması harika bir şeydir, ama onlara bakmak için çok çaba harcamanız gerekir. Keira yorgun düştüğünde saat daha 11:00’di.

Masaya iki bardak süt ve bir tabak çikolatalı ku- rabiye koyarken, “Şimdi sıra bizde,” dedi Emily. Atış- tırmaları bitince, Keira Bubbles’ı delikli taşa doğru bir yürüyüşe çıkardı. Emily tasmayı takınca köpek mutluluktan havlayarak hoplayıp zıplamaya başladı.

Emily, Keira’ya, “Her gün yapmanı istediğim şeyler- den biri de bu,” dedi.

Kız ve köpek, güneşin pırıl pırıl parladığı bu yaz gününde dışarıda olmanın keyfini çıkardılar. Bubbles, Keira’nın yanında koşuştururken tasmasını çekiştirip duruyordu; tepeden aşağı baktıklarında meyve bah- çeleri ve rengârenk evleriyle Gillnacurry kasabasının tamamını görebiliyorlardı.

Döndüklerinde dükkâna müşteriler akın etmişti.

Emily dağlarca mama satmıştı: Torba torba kuş yemi, yemiş, köpek bisküvisi ve kedi maması... Kedi ve küçük köpekleri taşımak için kullanılan, köşesinde hayvanın kafasının geçeceği boyutta bir delik olan özel sırt çantalarından da satmıştı. Sepetler, yataklar, kafesler, oyuncak fareler ve plastik kemikler satmıştı.

Ama Keira epey tuhaf bir şey fark etmişti: Hiçbir hay- van satılmamıştı. Teyzesine bu konuyu açınca Emily

(20)

18

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

ona tuhaf bir gülücük attı. “Arada sattığım oluyor,”

dedi. “Ama çok sık değil. Gillnacurry’deki hemen herkesin bir hayvanı var. Bu da benim işime geliyor!”

Öğleden sonra Emily, Keira’ya, “Noreen’e merha- ba demek ister misin?” diye sordu. Yılanın kıpırda- madan yattığı teraryumun yanına geldiler.

“Merhaba Noreen.”

“Ona dokunmak ister misin?” Keira kafasını iki yana salladı.

“Seni ısıracağını mı düşünüyorsun?”

“Hayır.”

“Onun iğrenç, sümüksü bir şey olduğunu mu dü- şünüyorsun?”

“Evet,” dedi Keira alçak sesle.

“Aslında biliyor musun, hiç de öyle değil. Herkes öyle sanıyor, ama aslında o çok tatlı; yumuşacık ve sıcacık. İster inan ister inanma, ama çantaya doku- nur gibi oluyorsun. “Emily teraryumun içine doğru uzanarak, parmağının ucuyla Noreen’i okşadı. Yılan azıcık hareketlendi. “Bize dilini göster, aferin benim kızıma,” dedi Emily ve Keira şaşkınlıkla Noreen’in ağzından küçük, siyah, çatallı bir dilin dışarı çıkıp geri girişini izledi.

“Ona dokunmam gerekiyor mu?” diye sordu Ke- ira.

“Tabii ki hayır,” dedi Emily. “İstemiyorsan dokun- ma.”

(21)

19

Deirdre Madden İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

Tam o sırada, dışarıda kocaman bir kamyonet belirdi ve Emily yüzünde kocaman bir gülümsemeyle,

“Bakın, kimler gelmiş!” dedi.

(22)
(23)

İYİ Kİ SÖYLEDİN, EMILY

Deirdre Madden

Sekiz yaşındaki Keira, yaz tatili için Emily teyzesinin evcil hayvan dükkânında çalışmaya başladığında, kendisini ne kadar

harika ve macera dolu bir yazın beklediğinden habersizdir!

Emily Teyze’nin evcil hayvan dükkânı, birbirinden komik ve akıllı hayvanlarla doludur. Bir gün, kasabanın devasa şatosunda yaşayan, tuhaf ve biraz da ürkütücü Bayan Henrietta Fysshe-Pye dükkânı ziyaret ederek birkaç evcil hayvan satın almak ister. İran kedisi Mulvey, teriyer cinsi tatlı köpek Bubbles ve papağan Kaptan

Cockle’ı seçerek şatosuna götürür. Geride kalan hayvanlar, dostları için endişelenir. Fakat kedi Mulvey’nin hiç ummadıkları

bir planı vardır. Macera, işte tam da burada başlar!

ISBN 978-975-07-3271-3 YAŞ

9 10 11 +

Referanslar

Benzer Belgeler

Konuşma sırasında olmakta olan, konuşmadan önce olmuş olan ya da daha yakın zamanda olacak olan olaylara referans göstermek dinleyicilerinizin de ilgili olduğu bir konuyu

Arzu edilen su sıcaklığı aşağı yukarı elde edildiği zaman, küllük kapıları ile duman ayar kapıları o şekilde kapanır ki, elde edilmiş olan bu sıcaklık, otomatik

Metonymy is a figure of speech in which the name of an object or concept is replaced with a word closely related to or suggested by the

In contrast to the comparison of unlike things, synecdoche and metonymy are figures of speech in which a part or something closely related is substituted for

It is similar to Jane Eyre in the sense that we have the same intensity of feeling and an effort on the part of the major characters to discover the hidden truth

ilmek içinden örmeye başlayarak ilik için delik bırakıyoruz. Zincir boyunca

Eğitsel Etkinlik Çizgi çalışmaları yapar Oyun hamuru üzerinde kesik çizgilerle çizgi çalışması yapma. Dinlenme Eğitsel Etkinlik 1den 20 ye kadar

Beraber hazırladığınız bir plana, beraber hazırlanmış olan kurallara çocuğunuz daha çok saygı duyacaktır.. Hazırladığınız planı haftalık hazırlamaya