• Sonuç bulunamadı

İ İris Taramasına Farklı Bir Bakış Açısı O

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İ İris Taramasına Farklı Bir Bakış Açısı O"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O

tizmli çocuklar otizmli olmayan akranlarına göre nasıl farklılıklar gösteriyor, nasıl ayırt ediliyorlar? Göz te-ması kurmamaları, seslenildiğinde dönüp bakmamaları, iletişim kurmada ve sosyal-leşmede zorluk çekmeleri, konuşma bo-zuklukları ve sürekli tekrarlanan hareket-ler gibi gözlemlenebilen sosyal davranış bozukluklarının yanı sıra bu çocukların yüzlerindeki bazı çok küçük fiziksel özel-liklerin de farklılık gösterdiğini biliyor muydunuz?

İnsanlarda yüz ve beyin gelişimi bir-birlerini etkileyecek şekilde eşzamanlı bir şekilde meydana geliyor. Bu gelişim süreci anne karnında başlayarak gençlik dönemine kadar devam ediyor. Missou-ri Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı otizmli çocukların yüz özellikleri ile nor-mal gelişen çocukların yüz özelliklerini ve şekillerini karşılaştırdığında çok belirgin farklılıklar olduğunu belirledi.

Otizm yaygın gelişimsel bozukluk spektrumlu çocuklarda genellikle aşağıda-ki fiziksel yüz özellikleri belirlenmiş:

•Yüzün üst kısmının daha geniş olması, özellikle fark edilen büyük ve iri gözler

•Yüzün orta kısmının, özellikle yanak-ların ve burnun daha kısa ve basık olması

•Dudakların ve özellikle üst dudağın ortasındaki ve burnun altındaki oluğun daha geniş olması

Bu özelliklerin bazılarının hemen göze çarpmayan ince farklılıklar olduğunu belirten araştırmacılar bu farklılıkların, araştırmaya dâhil edilen her çocuğun baş ve yüz görüntülerinin üç boyutlu kamera sistemi ile kayıt edilmesi ve incelenmesi sonucu ortaya çıktığını bildiriyor. Araş-tırmada yaşları 8-12 arasında değişen 64 otizmli ve 41 normal gelişen oğlan çocuğu analiz edilmiş. Kamera sistemi ile her bir çocuğun baş bölgesi üç boyutlu olarak gö-rüntülenmiş. Her çocuğun yüzünde spe-sifik 17 nokta belirlenerek koordinatları haritalanmış. Araştırmayı yürüten ekip bu 17 noktayı kullanarak her yüzün detaylı

geometrisini hesapladığında otizmli ve normal gelişen çocukların yüz şekillerinde önemli istatistiksel farklar olduğunu be-lirlemiş

(http://www.cbsnews.com/2300-204_162-10009911.html?tag=page).

Otizme özgü yüz özelliklerinin oluş-maya başladığı zamanın tam olarak tespit edilmesinin otizme neden olan genetik ve/ veya çevresel faktörlerin tanımlanmasına yardımcı olacağı düşünülüyor. Günümüz-de hâlâ otizmin genetik ya da çevresel fak-törler neticesinde oluşup oluşmadığının kesin olarak bilinmediğini belirten uz-manlar, bu yeni bilginin otizmin başlangı-çı hakkında önemli ipuçları verebileceğini savunuyor.

İris Taramasına

Farklı Bir

Bakış Açısı

Zeynep Ünalan

İ

ris kodlama, kimlik saptamak amacıyla

kullanılan ve güvenilirlik derecesi par-mak izinden daha yüksek olan biyometrik bir yöntem. İlk olarak 1985’de Leonard Flom ve Aran Safir her bireyin iris dese-ninin farklı olduğunu ispatladı, ardından 1991’de John Dougman iris tanımlama işlemini gerçekleştiren bir kod yazdı. Bil-gisayarla irisi taranan kişinin iris deseni çıkarılıyor ve sayısal koda dönüştürülü-yor. Bu kod veritabanındaki diğer kodlarla karşılaştırılıp eşleştirilerek kimlik tespiti yapılabiliyor. Bilim insanları yıllardır

iris-ler arasındaki farklılıkları belirlemeye çalı-şan algoritmalar geliştirirken, Indiana’daki Notre Dame Üniversitesi’nden Kevin Bowner ve meslektaşları irisler arasındaki benzerliklere yoğunlaşmış. Araştırmaları sonrası oluşturdukları test, kişinin etnik kökenini ve cinsiyetini belirliyor.

İris embriyonik gelişim sırasında şe-killeniyor ve fetüs büyüdükçe benzersiz bir desene kavuşuyor. Çevresel faktörlerle değişmemesi, iris dokusuna kimlik tespiti açısından ideal bir biyometrik özellik ka-zandırıyor. İnsan nüfusunun büyük kıs-mında görülen koyu kahverengi gözün zengin yapısı, 400-700 nm (nanometre) dalga boyundaki görünür ışıktan ziyade 750 nm dalga boyundaki ışıkta ortaya çık-tığı için, gözün yakın kızılaltı ışık içinde iken fotoğrafı çekiliyor. Daha sonra gözün iris kısmını seçen bir yazılım kullanılıyor. Stroma adı verilen doku liflerinin ışığı na-sıl yansıttığına bakılarak irisin deseni çı-karılıyor. Bu bilgi daha sonra iris kodu adı verilen sayısal koda dönüştürülüyor.

Bowner ve meslektaşları etnik kökeni belli olan birçok insanın irisini incelemiş, stromalardaki çizgileri ve noktaları karşı-laştırmış ve sonunda aynı ırktan gelen ki-şilerin irislerindeki ortak özellikleri bulan özel bir algoritma geliştirmiş. Araştırma-cıların geliştirdiği yazılım programı etnik kökeni bilinmeyen 1200 kişiye uygulan-mış ve kişinin beyaz ırktan mı sarı ırktan mı olduğu % 90’ın üstünde bir başarıyla belirlenebilmiş. Grubun cinsiyet belirleme konusundaki başarısı daha düşük. Algo-ritma kişinin cinsiyetini % 62 doğrulukla belirleyebiliyor.

Bilim ve Teknik Kasım 2011

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapılan araştırmada elde edilen bulgulara göre, görsel sanatlar ve arkeoloji işbirliği ile uygulanan eğitim paketinin, öğrencilerin kültürel mirası tanıma ve sahip

Yer kabufunun dofal kaynaklar batanından halen zengin bölgelerinde bulunan gelişmemif ülkeler ile tek- nolojide ilerlemiş ve dofal hammaddeye çok fazla ge- reksinme duyan

Politis, Venezis ve Theotokas için Türkler yabancı, milli anlatının çizdiği ve biçimlendirdiği soyut bir değer değildir. Kimi zaman uzaktan gördükleri, kimi zaman

In poetry the spirit of the time shows itself in the bitter social satire of a few poetcs like Ches- terton, Wilfrid Wilson Gibson (1878- ), D. Age in Literature,

Modern bilim reel olarak varolan bütünü olduğu gibi mevcut olmalarına izin vermeyerek nesneleştirip kendi teorik sistemine göre bir şekle bürümekte, sorunlu bir varlık

Taşınmaz mallar açısından zorunlu olarak uygulanan lex rei sitae kuralının taşınırlar açısından da uygulanmasının gerekleri olarak doktrinde; bu kuralının

Mahkeme, uzun yargılama Ģikâyetleriyle kendisine yapılan baĢvuruları incelerken sıklıkla vurguladığı unsurlardan biri “bir devletin yargı sistemini adil

Bu nedenlerden dolayı ötekileştirilen ve yalnızlığa itilen kadının toplumda var olmak için düzene başkaldırmak yerine çoğunlukla düzen içerisinde yaşama dâhil olma