• Sonuç bulunamadı

Gerçek Kendiliğin İnşası Ayrılabilmek ve Birey Olmak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Gerçek Kendiliğin İnşası Ayrılabilmek ve Birey Olmak"

Copied!
25
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

MART 2015

Gerçek Kendiliğin İnşası Ayrılabilmek ve Birey Olmak

Rölatif Bütüncül Psikoterapi 13. Dönem Serisi

Tahir ÖZAKKAŞ – Ahmet ÇORAK

(2)

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 249

Gerçek Kendiliğin İnşası Ayrılabilmek ve Birey Olmak

ISBN 978-605-9137-73-7 Copyright© Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci Baskı: Ocak 2018

Editör: Tahir Özakkaş

Katkıda Bulunanlar: Gökhan Sönmez, Emin Komşal

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Osmangazi Mahallesi Mehmet Deniz Kopuz Caddesi No: 20/1 Esenyurt - İSTANBUL

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK ORG. VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285 Darıca / KOCAELİ Tel: 0262 653 6699

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ LTD. ŞTİ. BEYOĞLU ŞUBESİ Asmalı Mescit Mah. İstiklal Cad. No:120 Galatasaray İşhanı Kat: 5

Beyoğlu / İSTANBUL Tel: 0212 243 2397

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

(3)

iii

SUNUŞ

İnsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları te- davi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucuları, kendi ekol- lerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek ötekileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlardan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-malar yapmaya başla- yan öncü terapistler, psikoterapide bütünleşmeyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili- ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı ol- mak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bütüncül psiko- terapi, zaman zaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yaklaşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalışan bütüncül psikote- rapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eği- tim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygula- malarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikoterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulana- bilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler

(4)

iv

yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik Eğitimi 13. Gru- bunun Mart ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim de- şifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında Masterson yaklaşımına genel giriş, bağlanma stilleri ve patolojiler, bağlanma kuramı ve nörobiyoloji, borderline vaka seansının izlenmesi, nesne ilişkileri kuramı entegrasyon ve sü- reklilik ve Masterson yaklaşımının terimler üzerinden incelenmesi konuları ele alınmaktadır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde ol- duğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikote- rapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymaktayız.

Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

(5)

v

İÇİNDEKİLER

I. GÜN I. DERS

Masterson Yaklaşımına Genel Giriş ...1 II. DERS

Bağlanma Stilleri ve Patolojiler ... 47 Kendilik Kapasiteleri ... 94

II. DERS

Bağlanma Kuramı ve Nörobiyoloji ... 97 Bağlanma Nörobiyolojik Araştırma ve Kendilik Bozukluğu ... 100

IV. DERS

Borderline Vaka Seansının İzlenmesi ... 131

II. GÜN I. DERS

Masterson Yaklaşımı - Nesne İlişkileri Kuramı - Entegrasyon

ve Süreklilik ... 149 II. DERS

Bölme Savunma Mekanizmasının İncelenmesi ... 213 III. DERS

Intrapsişik Yapının Masterson, Kernberg ve

Kohut Açısından Değerlendirilmesi ... 249 IV. DERS

Masterson’a Göre İçsel Nesne İlişkileri ... 313

(6)

vi

İÇİNDEKİLER

III. GÜN I. DERS

Masterson Yaklaşımına Göre Kendilik Bozuklukları ... 353 II. DERS

Masterson Yaklaşımında Terapi Teknikleri ... 417 İyileşme Kavramına Farklı Bir Bakış ... 420

III. DERS

Masterson Yaklaşımı Kursiyer Sunumu ... 455 IV. DERS

Aktarım ve Eyleme Vurma ... 497

(7)

I. GÜN

I. DERS

– MART 2015 –

Masterson Yaklaşımına Genel Giriş

(8)
(9)

3 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

Masterson Yaklaşımına Genel Giriş

Tahir ÖZAKKAŞ: Bu kitabı okuyan oldu mu aranızda? Kaç kişi okudu? (Tahir ÖZAKKAŞ elindeki Masterson’un Bağlanma kuramı ve Nörobiyolojik Kendilik Gelişimi Açısından Kişilik Bozuklukları Kitabını gösteriyor) Bir, güzel.

Kursiyer C.A: Yedi, sekiz sayfa okudum hocam.

Tahir ÖZAKKAŞ: Masterson’u anlayan var mı aranızda Kursiyer M.G: Ben.

Tahir ÖZAKKAŞ: Sevdiniz mi?

Kursiyer M.G: En ideali bu.

Kursiyer E.A: Anlaşılmıyor… Hocam her ay idealiniz değişiyor.

Kursiyer S.Ş: Ahmet Hoca öyle demiş, çok demiş keşfettik bu Mas- tersonu demiş. Biraz Kohut var, biraz kernberg var demiş.

Tahir ÖZAKKAŞ: Aynen öyle. Evet. Güzellerin gelmesini bekle- yelim. (Sınıfa yeni gelen kursiyer için söylüyor)

Kursiyer S.Ş: Maşallah diyelim.

Tahir ÖZAKKAŞ: Bin kere tü tü tü tü. Gülüşmeler. Bu ay dananın kuyruğunun koptuğu yerdeyiz. Son aylarda hep öyle di- yorum, ama bu aydan itibaren tedaviye ge- çeceğiz.

Kursiyer H.B: İnşallah artık hocam.

Tahir ÖZAKKAŞ: Anlatabildim mi?

Gülüşmeler.

Tahir ÖZAKKAŞ: Onun dili uzadı. Tam bir kendilik aktivasyonunda... (Gülüşmeler.) Kaç ay oldu başlayalı, on ay oldu mu?

(10)

4 13. BPT MART DERS NOTLARI

Kursiyer M.G: Onuncu aydayız.

Tahir ÖZAKKAŞ: On aydır zaten tedavidesiniz zaten burada. Ar- tık ötekileri tedavi edeceksiniz.

Kursiyer C.AÇ: Bu tedavi olmuş halimiz mi?

Tahir ÖZAKKAŞ: Nasıl?

Kursiyer C.AÇ: Bu tedavi olmuş halimiz mi?

Tahir ÖZAKKAŞ: Evet Türkiye ortalamasının üzerindesiniz şu anda.

Kursiyer E.A:Depresyona girdik mi tamam.

Tahir ÖZAKKAŞ: Kesinlikle. Moraliniz bozulup çökmeye başla- dığımız zaman Masterson’un amacınıza ulaştınız demektir.

Kursiyer C.A:Oldu hocam.

Tahir ÖZAKKAŞ: Oldu değil mi? Tamam. Zaten Masterson da onu amaçlıyor. Ondan sonra kendi başına bırakın diyor. Kalanlar bi- zim diyor.

Evet, yavaş yavaş başlayalım Masterson yaklaşımının hikâyesi- ni Masterson’un kendi yazdığı metinden ben devam edeceğim. Böyle parça parça okuyacağım bir on sayfalık metin. Varsa elinizden şu ki- taptan, bundan takip edebilirsiniz. (Tahir ÖZAKKAŞ elindeki Master- son’un Bağlanma kuramı ve Nörobiyolojik Kendilik Gelişimi Açısın- dan Kişilik Bozuklukları Kitabını gösteriyor) Ondan sonra da Allah ne verdiyse deyip bu kitapları (Tahir ÖZAKKAŞ yanında duran Master- son’un kitaplarını gösteriyor.) özetleyeceğiz.

Kursiyer L.A: Hocam Masterson eğitimi ile alakalı bir şey söyle- yecek misiniz?

Tahir ÖZAKKAŞ: Onu konuşuruz. Şu anda eyleme vurmayalım.

(11)

5 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

Yorulup da enerji bittiği zaman o konuları konuşuruz tamam? Sabah sabah enerjimi yemeyeyim. Masterson, genç bir psikiyatrist olarak Amerika’da 1960’lı yıllarda New York’ta bir hastanede görevli olarak atanır. Kernberg’in, Kohut’un Masterson’un yaşıtları o dönemde bu hastanede çalışmaya başlar ve çalıştığı bölümde de departman ola- rak ergenlerin başvurduğu hastanedir. Ergenler gelirler, sıkıntılar olur.

Masterson böyle incelemeyi seven, anlamayı seven bir bilim insanı.

Ergenler üzerine onların şikâyetleri, sıkıntıları üzerinde hem dok- tor odasında hem ergenlerin klinik muayenelerinde ve takiplerinde birtakım fikirler olunca o oradan kuramını kurana kadar ki geçen kırk yıllık hikâyeyi özetlediği bir üç beş sayfalık bir metin var. Kendisinin yapı taşları nasıl atılmış, nasıl gitmiş birlikte bakalım. Şimdi kendinizi Masterson’un yerine koyun. İşte otuzlu yaşlarda olarak düşünün. An- laşılmıyor başlıyorsunuz, bir polikliniğe gidiyorsunuz, bir okula gidi- yorsunuz ve öğretmensiniz, psikologsunuz, doktorsunuz, hasta görü- yorsunuz, hiçbir farkınız yok. Onun da bir iddiası yok, başlıyor, fakat bir şey kafasına yatmıyor. Diyor ki bu, bu ne diye soruyor. Merak duy- gusu ve keşif duygusu… Bu yaratıcılığın temeli ve gerçek kendilikte olan insanlarda olur, sahte kendiliklerde pek olmaz. (Gülüşmeler.)

Gerçek kendilik duramaz, içinde bir coşku hisseder. Sabah kalktığı zaman hayata acıkmış olarak kalkar. Anlamak, kavramak, keşfetmek ona heyecan verir. Karıncayı da keşfetmek heyecan verir, yağmurun nasıl yağacağını keşfetmek de heyecan verir, kliniğine gelen ergenle- rin neden ergenlik bunalımı içerisinde olduğunu merak etmek de ona heyecan verir. Eğer bir şeyde siz heyecan duymuyorsanız atın kendi- nizi beşinci kattan aşağıya, o işi de bırakın. Bir sefer hayata geliyorsu- nuz, orada size giydirilmiş olan deli gömleklerini giymek yerine ken- dinizin içindeki özgün canavarı çıkarın, bırakın nereye giderse gitsin.

Daha sonra eğitin, terbiye edin, estetikleştirin, sanatsal hale getirin, ürettirin, ama siz siz olun diyor Masterson. Ben onun yalancısıyım.

(12)

6 13. BPT MART DERS NOTLARI

Bakalım. (Tahir ÖZAKKAŞ kitaptan okuyor) “Bağlanma kuramı, nesne ilişkileri kuramı nörobiyolojik kendilik gelişimi bütünleştir- me...” Adam baştan bütüncül... Diyor ki; bağlanma kuramını ele alı- yorum, nesne ilişkileri ele alıyorum, nörobiyolojik gelişimi ele alıyo- rum ve bunları benim kuramının içerisinde bütünleştiriyorum diyor.

Demek ki bilim herkesin koyduğu tuğlanın üzerine naçizane bir tuğla koymakmış. Alttaki tuğlaların hepsini ben yaptım iddiasında olmak değilmiş. Bir tuğlada yerini tutarsa üstteki tuğlalar da oturursa o tuğla orada duracak. Değilse bir tanesi tekmeyi basacak, başka tuğla koya- cak yerine. Duvar ustaları var Kursiyer M. Biliyor musun?

Kursiyer M.G: Biliyorum.

Tahir ÖZAK- KAŞ: Bunlar, duvar ustaları eski kara taş- lardan duvar yaparlar- dı. Bizim çocukluğu- muzda bağ duvarlarını o şekilde yaparlardı.

Şimdi pek görmüyo- rum. Ytong’dan olu- yor onlar. Yaratıcılığı öldürüyorlar. Duvar ustası taşa bakar, kayadan kırılmıştır. Üçgen, dörtgen, beşgen, elips, oraya koyacağı yere bir tane kayayı seçer, koyar. Uymayan yerini hafifçe böyle şeyi vardır, malası vardır, kırar kenarını küt gider. O arada üçgen boşluk kalır. Oradaki bir taşı alır, üçgene küt diye oturtur. Her an yaratıcı ve üç boyutlu düşünmek zorundadır zihin. Eğer o üçgen taş biraz büyük, biraz kü- çük gelirse kaldırır atar onu. Yerine bir arka tarafta taş vardır. Çünkü oraya görür o taşı ama belki bir uyar der. Bilimde böyle bir şey o duvar çıkacak duvarın üzerine çeşitli bilim insanları kendi bakış açı- ları ile duvarın yükselebilmesi ve hakikatin ortaya çıkabilmesi için

(13)

7 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

ufak ufak taşlar koyarlar. O taşlarda onlar o duvarı ortaya çıkar. Evet.

“bağlanma kuramı nörobiyolojik beyin araştırmalarına dair bulgu- lar kendiliğin gelişiminde ve psikopatolojisinde annenin rolüne dair 28 yıl önce öne sürdüğüm bir kuramın teyit etmiş ve geliştirmiştir.”

Ne diyor Masterson? Biraz Mastersonu eleştirerek gidelim mi? Daha ilk cümlesinde diyor ki yirmi sekiz yıl önce ben söyledim, tarih beni haklı çıkardı diyor.

Kursiyer S.A: Çok narsistçe gördüm.

Tahir ÖZAKKAŞ: Biraz narsistçe gördük değil mi? Kelimelerin arasına sıkışıyor. Şimdi okuyacağınız romanlarda, okuyacağınız hikâ- yelerde, okuyacağınız metinlerde, masallarda, okuyacağınız şiirlerde, edebiyatta, türkü ve şarkılarda, artık bu mantıkla bakacaksınız. Bu cümlenin yazılışının arkasındaki muharrik nokta, tahrik eden nokta neresidir? Arşimet miydi kimdi dünyayı dayandıracak bir dayanak ve- rin dünyayı yerinden kaldıraç ile oynatırım diyen? Bir nesneyi kaldı- rabilmeniz için altına dayanak vereceksiniz, biliyorsunuz bunu değil mi kaldıraç sistemleri ile ilgili?

Kursiyerler: Evet.

Tahir ÖZAKKAŞ: Şu dayanak verdiğimiz yer, bizim nesne iliş- kilerinin dayandığımız yerdir. Şimdi bu cümlenin kuruluşuna baktı- ğımızda bunları formülasyonda anlatacağım ama bugünden hafif ha- fif ısındıralım, hikâyemiz kaldı. “28 yıl önce benim söylediğim şey doğrudur” der. Şimdi televizyonda gazeteci değerli arkadaşlarımızı izlersiniz, politikacılar izlersiniz. Onlar şöyle derler; bu konuyu on beş yıl önce yazmıştım falan makalede. Elinin körü, bir tanesi tuttu, 3752 tane var hiçbiri tutmadı. Rüyada böyle. Aynen benim rüyam çıkar. Ya gerçekten mi? Narsizmin kaynağını görüyor musunuz? Tanrı ile bulu- şacak, yukardan bir şeyler geliyor. Vallahi mi? Geçen gün dedim ya onunla ilgili böyle bir rüyama geldi, adam ölmüş biliyor musun? Ulan

(14)

8 13. BPT MART DERS NOTLARI

senin yirmi beş yıldır otuz yıldır rüyana o kadar çok insan girdi ki hepsi ölseydi cenaze arabaları yetişemezdi. Evet, insanlar kendilerini narsisistik doyum için her türlü malzemeyi kullanma eğilimi ile doğ- muştur. Böyle bir özelliğimiz var. Yapmayan ölsün. Bakalım. Demek yirmi sekiz yıl önce değerli Masterson hocamız bağlanma kuramı ve biyolojik beyin araştırmaları ile ilgili bulguları annenin rolü ile psiko- patoloji arasında bir bağlantı olduğunu teyit eder şekilde bulmuştur.

“Bu 3 yaklaşım ve bütünleştirme dönence kısaca bu kurumun geli- şimini gözden geçireceğim.” Bu kuram diyor. Nedir bu kuram dediği?

“Kısaca bu kuramın gelişimini gözden geçireceğim.”

Kursiyer A.B: Kendi kuramı.

Tahir ÖZAKKAŞ: Kendi kuramı. Şimdi bu cümleyi inceleyelim hadi. Benim kuramım demiyor, bu kuram diyor. Buradan büyüklen- mecilik mi var, nezaket mi var, naiflik mi var?

Kursiyer C.AÇ: Büyüklenmecilik var.

Tahir ÖZAKKAŞ: Nasıl bir büyüklenmecilik var?

Kursiyer C.AÇ: Onun olan artık herkesin kabul ettiği bir durum haline geldi.

Tahir ÖZAKKAŞ: Aslansın ablacığım, aslansın ya. Artık beni de aştı bu kuram, benden doğdu, ama o artık bir kuram oldu. İnsanlığın tarihi ve mirası oldu. Yani işte bir müddet katkı yapabilirsem yapaca- ğım ama sizler bunu yücelteceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran bizler, yüceltecek olan sizlersiniz. Anlatabildim mi? Narsizm ile ilgili bir iddia söylemiyorum burada yanlış anlaşılmasın. Jetonlarınız geç düşüyor onu söyleyeyim. Gülüşmeler. Sağ beynime bakın düşer, hiç düşmesine gerek yok, hissedersin, bir tuhaflık hissedersin. Gülüş- meler. Daha sonra sol beyin ile verbalize ederiz o tuhaflığı. “Kuramın gözden geçirilmesi” kuramın, kimin kuramı? Kendi halkının kuramı, halka mal olmuş, bilim dünyasına mal olmuş. “Ergen bunalımı ku-

(15)

9 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

ramı ergenliğin psikiyatri ikilemi” nereye gitti bizim kitap? (Tahir ÖZAKKAŞ yanındaki kitapların içinden kitabı arıyor.)

İlk kitabımız, kuramın temellerini attığımız, “Ergenliğe Yaklaşımda Psiki- yatrinin İkilemi.” Bin dokuz yüz altmış yedi yılı. “Bin dokuz yüz altmışlarda semptomları olan ergenlerin herhangi bir tedaviye ihtiyaçlarının olmadığını, bu semptomların döneme özgü özellik- leri olduğunu savunan ve o zamanlar yaygın bir kuram olan ergen bunalımı kuramı ile ilgilendiği dönemde baş- ladı.” Ne diyor? Ergenler diyor Türki- ye’de diyor, ergenlerin adına deli kanlı demişler. Kanı deli akan demişler. Do- layısıyla bunların ergenlik döneminde kızın da oğlanın da kanı deli akar, daha sonra o kan sakinleşir. Dolayısıyla burada incelenecek bir şey yok demişler. Türkiye’den aldıkları bu bilgi ile Amerikalı değer- li bilim adamları da buna ergen bunalımı, ergenlerin kanlarının deli akması, bu gelip geçici bir süreç olarak değerlendirdikleri için bunu incelememişler. Kime kadar? Masterson’a kadar. Masterson demiş ki değerli ağabeylerim, değerli hocalarım, haklısınız. “Evet, siz buna ergenlik bunalımı diyorsanız hastaneye gelen o ergen genç kar- deşlerimize bunun da gelip geçici bir şey olduğunu söylüyorsunuz, başımın üstünde yeri var.” Demiş mi dememiş mi?

Kursiyerler: Dememiş.

Tahir ÖZAKKAŞ: Dememiş. Bir dakika demişler, bunların er- genlik bunalımı dediğiniz ve Türkiye’den aldığınız delikanlı kelime- sini Amerika’ya tercüme ederek böyle yaptığınız bir işlem karşısında bana bilimsel kanıtlar verin. Bunların gelip geçici bir ergen bunalımı

(16)

10 13. BPT MART DERS NOTLARI

ve sıkıntısı olduğunu bilimsel olarak bana söyleyin. Bilim incelene- bilir, doğrulanabilir, test edilebilir bir çalışmadır ve bir metodolojisi vardır. “Literatür gözden geçirdiğimde bu kuramı destekleyen hiçbir çalışma bulamadım ve kendi çalışma yapmaya karar verdim.” Ya se- nin işin gücün yok mu kardeşim ya? İşte diyor abilerin var, hocalarım var, kırk yıldır o klinikte çalışıyor, adamın saçları ağarmış, şişko-gö- bek olmuş, bir ayağı çukura giriyor sana diyor bu ergen bunalımı. Ha- yır diyor, kafama takıldı diyor. Kimlerin kafasına takılır?

Kursiyer L.Ç: Keşif duygusu olanların.

Tahir ÖZAKKAŞ: Keşif duygusu olanların ve OKKB’lilerin.

Gülüşmeler. Her şeyi bilime bağlayacak, bağlamazsa manyaklaşır.

OKKB keşif duygusu içerisinde olayı anlamlandırmaya çalışan bir heyecan dalgası içerisinde inceliyor. O ergen bunalımı ile ilgili o de- ğerli ağabeylerine inandı ya sizde inanıyorsunuz ya. Benim sözlerime de zaman zaman inanıyor gibi yapıyorsunuz ya, bu inanmıyor. Bunun kitap kaynağı nerede diyor, giriyor kütüphaneye arıyor. Ergen bunalı- mının çalışmalarını araştırıyor. Yok, abi, çalışma yok. Hiçbir çalışma yok. İyi kardeşim bu yumurtayı kim yumurtladı ortaya? Bu miti kim attı ortaya bu şehir efsanesi kimden kaynaklandı?

Kursiyer S.A: Türklerin kafasından

Tahir ÖZAKKAŞ: Herkesin kafasında Türklerin kafasından gi- diyor. Abi tamam buradan gidiyor hani Alaska’dan atlamışız ya. Ne yaygara demişiz, Niyagara olmuş ya şelalenin adı. Bunu biliyorsunuz değil mi?

Kursiyer: Evet.

Tahir ÖZAKKAŞ: Kızılderililerin asıllarının Türk olduğunu, Alaska’da buzulları geçtiklerini, Niyagara şelalesine vardıkları zaman ulan bu ne yaygara dediklerinde adının Niyagara kaldığını. Gülüşme- ler.

(17)

11 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

Kursiyer M.K:Hiç kitap okumuyorsunuz.

Tahir ÖZAKKAŞ: Bunlar hiç bilimsel kitap okumuyorlar abi ya.

“Bu kararı beni hastanede tedavi görmüş hastaların geçmişe yöne- lik diğeri ise ayakta tedavi edilen hastaların olası geleceğine yönelik çalışmalar yaptığım on iki yıllık bir araştırmaya götürdü.” ya sen manyak mısın ya? On iki yıl. Adama bak, diyor ki ergenlerin bunalımı ile ilgili literatürde bilgi yok. Peki, sana ne, yok. İşine gücüne bak, hastana tedavi ver, orada klorpromazin mi vereceksin, banyo tedavisi mi, başka ilaç yok zaten bir tane ilaç var. Largactil ismi, bu da çok mu- cizevi bir ilaç psikozları düzeltiyor. Giriyor hastanenin arşivine, ergen olarak yatırılan tüm hastaların hikâyesini geriye yönelik olarak ince- liyor arşivde. On yıl önce On beş yıl önce gelmiş, üç-beş gün yatmış gitmiş, aynı hastayı takip ediyor dosyasını. Ergenlik kaç yaşında bi- ter? On beşinde geldi kaç yaşında bitecek. Yirmisinde bitsin, hadi sana kıyak geçeyim yirmi ikisinde bitti, biraz daha kıyak geçeyim yirmi beşinde. Ama adam otuz yaşına gelmiş on beş yıldır takibini yapıyor, hala hastaneye gelip gidiyor bu adam aynı şikâyetiyle. Hani geçiciydi?

M. hocam hani delikanlılıktı bu?

Kursiyer M.AA: Yıllanmış delikanlı. Gülüşmeler.

Tahir ÖZAKKAŞ: Evet, sen de biraz var. Gülüşmeler. Projeksi- yon deniyor buna. Ablacığım hoş geldin. Ne güzel pardösün varmış senin de.

Kursiyer A.I: Teşekkür ederim.

Tahir ÖZAKKAŞ: Eskiden Mandırake diye bir çizgi film vardı.

Gülüşmeler. Sen gördün mü Mandırake’yi? Muhteşem bir pelerini vardı böyle. Gordon’u da okudum, ama Gordon’un ki öyle değildi.

Gordon okuyan var mı aranızda?

Kursiyer L.A:Bize öyle şeyler sormayın hocam.

(18)

12 13. BPT MART DERS NOTLARI

Tahir ÖZAKKAŞ: “Sonuç olarak bunun büyüdükçe kaybolan bir şey olmadığını gördüm.” On iki yılın sonunda buldu sonuç bu.

Gülüşmeler. Düşünebiliyor musunuz? On iki yıl arşivin tozlu raflarına giriyor, hastanenin bir sürü zamanını, parasını çalıyor, on iki yıl sonra ulaştığı sonuca bak. Bu değişmeyen bir şeymiş.

Kursiyer S.A: Narsizm ne menem bir şeymiş.

Tahir ÖZAKKAŞ: On iki sene nasıl bir merak duygusu, ilişki bitmiyor bir türlü tozlu raflarla.. Bir de o günden itibaren on iki yıl boyunca aldığı hastaları takip ediyor, ergenlere bakıyor. Ya oranın şefi ya, gelecek sene gelecek mi, iki yıl sonra gelecek mi? Adama o göz- le bakarsan her yıl gelir. Gülüşmeler. Bu da özneler arası alan. Anne çocuğu değiştirir, çocuk anneyi değiştirir. Terapist böyle bu gelecek gelecek bunlar uzamış ergenlik falan değil, bunlar ergenlik bunalımı değil, bunda patoloji var dersen adam tabiki gelir. Öyle bir mesaj veri- yorsa sağ beyinden sağ beyine gelir.

Kursiyer B.T: İlgileniyor bir de.

Tahir ÖZAKKAŞ: Bir de ilgileniyor, tabii ilgilendikçe daha çok gelir.

Kursiyer B.T: İlgilenen yere gidiyor, çünkü hasta. Gülüşmeler.

Tahir ÖZAKKAŞ: Ben yirmi iki yıl önce bir hastam ile ilgilen- dim. Yirmi iki yıl önce. Hala geliyor. Bipolar bozukluktu, manik bir atak ile getirdiler. Kayseri’deydim o zaman. Tabii aile şaşırmış, zıva- nadan çıkmış, ne olduğunu anlamıyorlar, böyle bir hastalık kavramı yok kafalarında. Oğlum dek dur falan diyorlar ama çocuk dek durmu- yor.

Kursiyer H.B: Dek durmak anlaşılmıyor…

Tahir ÖZAKKAŞ: Olur mu, düzgün dur, efendi ol, terbiyeli ol.

(19)

13 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

Yani manik atak hastası gördünüz mü, manik? O dek durmayan1 hasta.

Sakin, benim gibi bir adam görmüşseniz dek duruyor. Ben buna bir antipsikotik iğne yaptım, birkaç saat sonra toparladı bu. Daha sonra normalleşti, daha sonra ben terapiye aldım vesaire. Bir ergen gençti.

Şimdi orada özneler arası ilişki bağlamında çok insani hoş bir ilişki- miz oldu. Birçok hastamız ile oldu da bu çocuk içsel bir nesne haline getirmiş beni. Benim o ilk yıllardaki hastalarımın hemen hemen hep- sinde böyle bir içsel nesne özelliği oluyor, bağlantı nesnesi gibi düşü- nebilirsiniz, güvenli nesne gibi düşünebilirsiniz. Sıkıştığında beni te- lefon ile ara hâlâ. Hastaneye yattı, çıktı, nöbetler oldu, ilaçları bıraktı, tekrar aldı. Tam yirmi iki yıl. Hocam diyor hiçbir şey yapamasam bile telefonda isminiz okuyorum diyor, rahatlıyorum diyor. Gülüşmeler.

Kursiyer H.A: Hocam nesne tasarımını sizinle oluşturmuş.

Tahir ÖZAKKAŞ: Aynen. Yani güvenli bağlantıyı aslında benim- le oluşturmuş veyahut ta kendilik nesnesi işlevini benimle oluşturmuş oradaki o yapıyı yıllarca kullanıyor, hiç para da ödemiyor ha. Yirmi iki yıldır tepe tepe kullanıyor: Böyle bir telefon etti bu nesnel içindeki iyi tasarımın ne kadar önemli olduğunu anlatmak için, şu anda hastane- de yatıyorum hocam dedi. Neredeyim biliyor musun dedi, neredesin?

Koridordayım dedi. Hastane koridorunda bir bankta oturuyorum dedi.

Niye bu bankta oturuyorum biliyor musun dedi, niye oturuyorsun?

Yukarıda bir doktorun ismi yazıyor, bir levha var dedi, ismi Tahir ile başlıyor dedi, Tahir bilmem ne oğlu. Anlatabildim mi? Onun altında oturduğum zaman kendimi iyi hissediyorum dedi. Gelip gelip dedi hastahanede sıkıntılandığım zaman o bankta o yazının altında oturu- yorum, içerideki bağlantı nesnesinin güvenli bağlantı nesnesinin nasıl bir şey olduğunu anlatmak için güzel bir örnek. Eğer birilerine zama-

1 Deyim olarak ifade edilmiştir. 1) bir taraf öbür tarafa karşı bazı hareket ve çalışmaa- lar içinde bulunmak; 2) yaramazlık, çapkınlık vb. yapmak http://tdk.gov.tr/in- dex.php?option=com_atasozleri&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5635fd- ce5fa0f6.07607610

(20)

14 13. BPT MART DERS NOTLARI

nında ihtiyacı olduklarında birazcık dokunduğunuzda ömür boyu bit- meyen içsel bir kaynak halini alıyorsunuz. Tabii anneleri, babaları ye- teri kadar dokunmamışsa iç dünyalarına o gerçek kendiliğine. Evet, şu Masterson abimize devam edelim. “Sonuç olarak bunun büyüdükçe kaybolan bir şey olmadığını gördüm” diyor. On iki yılını buna ver- di. “İlk değerlendirmelerinden beş yıl sonra ayakta tedavi edilen bu ergenlerin yüzde ellisi hala son derece sorunluydu ve sorun yaratan tedavi esnasında değinilmeyen patolojik karakter özellikleri olarak adlandırdığımız şeydi. Bu bulgular ergenliğin psikiyatri ikilemi adlı kitapta yayınlandı ve şu soruları doğurdu; Bu karakter özellikleri nelerdir? Nereden kaynaklanırlar? Bu karakter özellikleri nasıl be- lirlenir? Nasıl tedavi edilir?” Evet soruyu sordu, cevabı var mı bu- nun? Cevabı yok. Bir kere bu ergenlik bunalımı denen şeyin geçici bir şey olmadığını ve karakterde ve kişilikte veya kendilikte birtakım ku- surları devam ettirdiğini gösteren bulgular geldi, sorular sordu. Şimdi bu soruyu bilim adamı sorarsa kaç yıl girecek laboratuvara?

Kursiyer E.A: Bir soruya on iki ise daha bitmemiştir

Tahir ÖZAKKAŞ: Bir soruya on iki ise evet dedi ki yirmi sekiz yıl önce söylediğim şey doğru çıktı dedi.

Adam hala laboratuvarda, elleri öpülesi, cennetlik adam bana göre. Anlatabildim mi? Sizin gibi üç saat beş saat ders dinle- yip haaammmmm.... (Esnemenin taklidi- ni yapıyor.)

Kursiyer L.A:İdealizasyon yapıyorsu- nuz hocam.

2 Tahir ÖZAKKAŞ: Sen hiç dayak yedin mi? Gülüşmeler. Peki ikinci kita-

2 http://yayin.psikoterapi.com/borderline-ergenin-tedavisi

(21)

15 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

bımız, bu öldü. (Birinci kitabı yere atıyor.) Ayrıca şimdi o dört tane soru sordu ya şimdi dört sorunun cevabı burada. Borderline ergenin tedavisi. Kitabın adı ne? Borderline Ergenin Tedavisi Gelişimsel bir Yaklaşım, 1967. Diğerini kaçta yayınlamıştı?

Kursiyerler: 1967..

Tahir ÖZAKKAŞ: Altmış Yedide. “Bu sorulara cevap bula- bilmek için hastanede tedavi edilen ergenlere yönelik bir program oluşturmak gerekiyordu. Hastaların semptomatolojileri temelde depresyon, eyleme vurma, okuldan kaçma, uyuşturucu ve benzeri durumlardan oluşuyordu. Bu noktada onlara borderline kişilik bo- zuklukları olarak tanı koyabiliyorduk. Eyleme vurmalarını kontrol etmeye çalıştığımız da depresif oluyorlardı. Bu da eyleme vurmanın depresyona karşı bir savunma olduğunu belirten ilk psikodinamik düşünceye yol açtı” Bu kitabın yazılış gerekçesi de bu cümle. (Tahir ÖZAKKAŞ ile kitabı gösteriyor) “Eyleme vurmalarına kontrol et- meye çalıştığımız da depresif oluyorlardı.” Bu ne demek bunu anlıyor musunuz arkadaşlar?

Kursiyerler: Evet.

Tahir ÖZAKKAŞ: Mesela canınız sıkıldığında ne yapıyorsunuz?

Bugün canınız sıkılacak büyük bir ihtimalle biraz sonra. Ne yapacak- sınız?

Kursiyer S.Y: Yemek yiyeceğiz.

Tahir ÖZAKKAŞ: Yemek yiyeceksiniz, uyuyacaksınız.

Kursiyer S.A:Sigara içeceğiz.

Tahir ÖZAKKAŞ: Sigara içeceksiniz. Allah belanızı vermesin.

Kursiyer G.S: Yürüyeceğiz.

Tahir ÖZAKKAŞ: Yürüyeceksiniz.

(22)

16 13. BPT MART DERS NOTLARI

Kursiyer B.Ç: Telefonla oynayacağız.

Tahir ÖZAKKAŞ: Telefonla oynayacaksınız. Şimdi ben sizi içe- rideki odaya alacağım, başınıza da iki tane izbandut gibi nöbetçi koya- cağım, yemek yasak, uyku yasak, yürümek yasak, telefonunuzu zaten yok. Anlatabildim mi? Orada duracaksınız. Ne yapacaksınız?

Kursiyer E.A: Hayal kurarım.

Tahir ÖZAKKAŞ: Hayalinizi de yasaklıyorum.

Kursiyer H.A: Depresyona gireriz.

Tahir ÖZAKKAŞ: Depresyona gireceksiniz. Borderline bir hanı- mefendi ve beyefendinin elinden keyifle yaşadığını zannettiği yaşam şartlarını elinden alırsanız, seksini elinden alırsanız, alkolünü elinden alırsanız, hafta sonu gitmiş olduğu gece hayatını elinden alırsanız, mağazalara gidip alışveriş çılgınlığı elinden alırsanız, süratli araba kullanmayı elinden alırsanız, sevgiliyle buluşma ihtimaline yönelik facebook’u elinden alırsanız, bu arkadaşımız ne olacak? “Hayatın tadı tuzu hiç yok hocam ya, çok kuru biliyor musun?” diyecek. Diyor muyuz, demiyor muyuz Allah aşkına.

Kursiyerler: Diyoruz.

Tahir ÖZAKKAŞ: Diyoruz, şahsen ben diyorum. Gülüşmeler.

Eğer bunları benim elimden alırsan da ben ölürüm. İşte Masterson bunu yakalamış. Ya adamlar uyuşturucudan kurtarıyorsun, seksten kurtarıyorsun, yani olur olmaz ilişkiler yapıyor, başına bir sürü bela gelebilir. Anlatabildim mi? Çılgın araba kullanmaktan kurtarıyorsun, alışveriş çılgınlığından kurtarıyorsun, geliyorsun, adam gibi bir yer- de adam gibi bir terapi görmesi için bir hastanede yatıyorsun. Ameri- ka’da doğurmuşsun, Afrika’da değil, bu adam bir de böyle şanslı da doğduğu yer var. Adam geliyor hastanede bir hafta sonra depresyona giriyor. Öyle oluyor öyle bunalıyor ki bırakın ben gideceğim. Nereye gidecek?

(23)

17 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

Kursiyer L.Ç: Eyleme vurmaya.

Tahir ÖZAKKAŞ: Eyleme vurmaya gidecek. Ya seks yapmaya gidecek, ya arkadaşıyla kavga etmeye gidecek, ya adrenalin deşarjına gidecek, ya tehlikeli sporlara gidecek, yamaç paraşütü, bangi jumping, bilmem ne kırk bin tane hikâye çıktı. Yani hangi birini takip edeyim ben. Evet, püf noktası burası işte. Kuranın ana noktası da bu. Kişilerin yaptığı şeyleri elinden aldığınızda kişi depresyona giriyor. Normal in- sanda bu olmuyor. Normal insan her zaman yaratıcılığı ve üretkenliği içinde hissettiği için kendisine başvurulduğu için boşluğa düşmüyor.

“Soru bu depresyonun kaynağı ne olduğuydu.” Peki niye depres- yona giriyor bu arkadaşlar? Bu konuda fikri olan var mı? Yok, peki.

“Başlangıçtaki düşüncemiz.” nezakete bak. Başlangıçtaki düşüncem demiyor. Neden demiyor? Neden biz diyor?

Kursiyer B.S: Gizli narsistik bir tepki mi oluyor?

Tahir ÖZAKKAŞ: O zaman Allah’da gizli narsist. Biz böyle yap- tık der Kur’an da. Sanki böyle bir sürü allah var da.

Kursiyer S.Y: Ama onlar sizin sadece insanlar için, yaradanlar için değil yani.

Tahir ÖZAKKAŞ: Sen hiç tiranların savaşını izlemedin herhâlde.

O sizin Allah’ınız. Yunan tarafına geçtiği zaman orada bir sürü birbi- riyle kavga eden Allah’lar dolu. Allah demeyelim günah olur, şimdi müslümanlar kızar bana. Tanrılar diyelim, tanrıların kavgası. Bir ara tanrıların arabaları bile vardı. Evet, biz kavramı bazen nezaketen söy- lenir, bu Türk toplumunda vardır, biz yaptık derken bencillik ve egoizm olmasın diye klozet bir narsistin görünümü olabileceği gibi netafetin, nezaketin, naifliğin, estetiğin, mevlana tipli bir olgunluğun ve şükrün bir ifadesi de olabilir. Okey? İnce bir çizgi. Veli ile delinin arasındaki çizgi gibi. Biz dinleyip o insan ile ilgili hislerimize baktığımız zaman bu estetikten, çiftlikten mi kaynaklanıyor yoksa patlamak üzerinde

(24)

18 13. BPT MART DERS NOTLARI

olan grandiyöz narsistin kapatılmış hali mi, onu zaten sizler bilirsiniz.

Estağfurullah denmesi gerekiyordu olgun insanlar tarafından.

Kursiyer L.Ç: Estağfurullah.

Tahir ÖZAKKAŞ: Teşekkürler. “Biz bu savunmalarını gelmeye devam ettikçe ergenlerin güncel çatışmalarından konuşmak yerine ge- lişimlerindeki önceki çatışmalara odaklandıklarını gördük.” Hayda!

Bilimin nasıl geliştiğini anladık mı? Ergenleri aldık hastaneye, uyuş- turucudan kurtardık, seksten kurtardık, birini yaralamaktan kurtardık, eyleme vurmaktan kurtardık, annesinin-babasının arabasını kaçıran sağda solda kaza yapmasından kurtardık. Bende kaçırmıştım ya on yedi yaşında arabayı, darmadağın ettim. Bir kızın peşine düşmüştük ortağımızın oğluyla. Bir kasise düştüm, direksiyon hâkimiyetini kay- bettim, vardım duvara girdim bodoslama. Eski Ford Taunuslar vardı, Ford Taunuslar, burnu şeye kadar geldi, direksiyona kadar geldi. Evet.

Kursiyer M.AA: Gerçekten iyi girmişsiniz hocam.

Tahir ÖZAKKAŞ: Duvarı patlatmıştı, fabrikanın duvarını patlat- mıştı. Sokakta bir çocuk oynuyordu fakat tek korkum vardı ne bok yedim ben, babama ne diyeceğim?

Kursiyer S.Y: Sahte kendilik.

Tahir ÖZAKKAŞ: Sahte kendilik. Fakat babam geldi benim, evde yatıyordum. Bir iki dikiş atmışlardı. Bir şeyin var mı oğlum dedi, yok dedim. Canın sağ olsun dedi gitti. Şok oldum. Gülüşmeler. Şok oldum, babam dövmedi, babam kızmadı, canın sağ olsun dedi, hallederiz dedi.

Kursiyer C.A: Travmaya bak. Gülüşmeler.

Tahir ÖZAKKAŞ: Ondan sonra beni kimse tutamadı. Sevildiği- mi hissettim, önemli olduğumu hissettim. Ona kadar hissetmiyordum, ama b.ku yedik diyordum. Evet, bu konuya nereden geldik?

(25)

19 MASTERSON YAKLAŞIMINA GENEL GİRİŞ

Kursiyer: Eyleme vurmadan geldik.

Tahir ÖZAKKAŞ: Eyleme vurma. Tabi beni alırsanız araba kaçır- ma olmayacak, arabayı kaçırıyorduk on yedi yaşında.

Kursiyer E.B: Hayır, geçmiş çatışmalara gidiyorduk.

Tahir ÖZAKKAŞ: Gidiyoruz, ben gittim ya geçmişe baba.

Kursiyer E.B: Tamam hocam.

Tahir ÖZAKKAŞ: Engellediğinizde bana niye araba vermiyor- sun da, gideceğim de demiyor, o boşluğa düştükçe içinden terapistler de konuşuyor ya, normalde kızması lazım, hep boşluk ve değersizlik hisleri ile ilgili duyguları içeren geçmiş anıları gelmeye başlıyor. Bu da psikoanalitik psikoterapinin kuruluş şeyi. Bak hastaların o zaman bu hikâyeden şöyle anlayacaksınız, bir tarafından da tedaviyi anlayın.

Hastaların eylemi vurmalarına durduruyorsunuz, hastalar depresyona sokuyorsunuz, depresyonda konuşmaya başlayınca hasta yavaş yavaş otomatik bir şekilde siz yönlendirmeden geçmişteki anıları aklına ge- liyor, hatıralarını paylaşmaya başlıyor. Bu da psikoterapinin kendisi.

Eğer kişi hatıralarını otomatik olarak paylaşmaya başlamışsa ve rüya- larını anlatmaya başlamışsa terapötik ittifak oluşmuştur ve derinliğine çalışma dönemine girilmeye başlamıştır. Bunu nereden buluyor Mas- terson? Tesadüf. Psikanaliz ile falan hiç alakası yok, bu psikiyatrist.

Benim gibi kabak gibi bir psikiyatrist. Estağfurullah. Gülüşmeler.

Kursiyer C.AÇ: Birşey sorabilir miyim? Ergen grubunu anlama- dım. Hani bunlar hep gruba gelenler, olay çıkartan…

Tahir ÖZAKKAŞ: Olay çıkartan şimdi…

Kursiyer C.AÇ: O zaman bir grupta kendi ile barışık bir ergen grubu ya da ailesine hani bu şey gibi hep sosyal ya da toplumsal sorun çıkartan uyuşturucu, alkol, saldıran… (anlaşılmıyor…) Hani ben niye anlamadım şimdi?

Referanslar

Benzer Belgeler

Öne sürülen en temel gerekçeyse, birbirine yap›flm›fl durumdaki beyinlerinde, çok büyük ve önemli bir toplardamar›n (üst sagittal sinüs) ortaklafla kullan›l›- yor

Direkt inter- feron ile başarı oranları birbirine yakınken (%24.8/%23.1), ALT düzeyi 40 Ü/lt üzerinde olanlarda interferon sonrası oral antiviral kullanımında başarı

Bu inanıú sağlık davranışlarına da yansımış ve sağlık sorunları ile karşılaşan bireyler çareyi kültürel yaúamlarında aramıúlardır.. Böylece her taş parçası bir

M ichalopoulou ve arkadaşlarının (2006) çalışmasında, 1994 ile 2005 yılları arasında atipik antipsikotiklere bağlı m anik ya da hipom anik belirtileri olan 53 olgu

Bu çalışmada antidepresan tedavi altındayken manik, karma veya hipomanik kayma geliştiren hastaların kayma sonrası klinik gidiş özellikleri, bugünkü yaşam

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor;

Şayet dini bağlılık, özellikle evlilik ve aile ilişkileri gibi insani fenomenleri açıklamada önemli bir değişken olarak kalmak zorundaysa, en azından şimdilik, onun

Elinde altın küre (Kızılelma) tutan Osmanlı sultan portreleri bize gösteriyor ki Kızılelma, hükümdarlık alâmetidir.. Elinde Kızılelma