• Sonuç bulunamadı

Pinokyo Uyarlamalarında Gözlemlenen Pinokyo Uyarlamalarında Gözlemlenen Çeviri Yaklaşımları Çeviri Yaklaşımları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pinokyo Uyarlamalarında Gözlemlenen Pinokyo Uyarlamalarında Gözlemlenen Çeviri Yaklaşımları Çeviri Yaklaşımları"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Pinokyo Uyarlamalarında Gözlemlenen Pinokyo Uyarlamalarında Gözlemlenen

Çeviri Yaklaşımları Çeviri Yaklaşımları

Peçenek, D. (2014). Pinokyo Uyarlamalarında Gözlemlenen Çeviri Yaklaşımları, L.

Cengizhan (Haz.) içinde, 12. Uluslararası Dil, Yazın, Deyişbilim Sempozyumu Bildirileri Cilt 1, (ss. 356-363), Trakya Üniversitesi Yayını

(2)

Giriş

Le avventure di Pinocchio. Storia di un burattino ‘Pinokyo’nun Maceraları. Bir Kuklanın Öyküsü’ (Collodi, 1883; 1949), Pinokyo adı ile farklı çevirmenler tarafından pek çok kez Türkçeye çevrilmiştir. Onlarca Pinokyo çevirisinin yanı sıra, uyarlama kapsamında Türkçeye aktarılan (çeviri-)sürümlerin çokluğu da dikkat çekmektedir.

Bu çerçevede, çalışmamız, Pinokyo uyarlamalarındaki çeviri-

uyarlama yaklaşımlarını; stratejilerini ve işlemlerini incelemeyi

amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda uyarlama

yapıtlardan örneklem alınarak 6 Pinokyo uyarlaması üzerinde

özgün yapıta dayalı olarak karşılaştırmalı bir inceleme

yapılmıştır.

(3)

Uyarlama ve Çeviri

Sanders (2006), uyarlamayı, yaklaştırım ve

güncelleme süreçleriyle metinleri yeni işiticiye ve(ya)

okuyucuya “bağıntılı”, yani “kolay anlaşılır” duruma

getirme işlemi olarak tanımlamaktadır. Sanders,

uyarlama-metnin, eksiltme, ekleme ve yeniden yazma

işlemlerini içermekle birlikte özgün yazarın yapıtı

olarak kalacağını savlamaktadır. Buna göre,

biçimlendirme ve düzenleme işlemleri yapılmasına

karşın, uyarlama metin kaynak metinle ilişkili ancak

kaynak metne bağlı(sadık) olmayan bir görünüm

sergilemektedir.

(4)

Öte yandan, Sanders, aktarım sürecinde teknik düzlemindeki çoğu işlemin çeviri süreciyle aynı olmasına ve kaynak metindeki kimi özgün yönlerin korunmasına rağmen, metindeki özgün sözceleme yönünün değişerek uyarlayanın yeniden yazdığı bir metin ortaya çıktığında, bu metnin çeviri olma amacından ve görünümünden uzaklaştığını belirtmektedir. Buna benzer olarak, Bastin (2008) uyarlamanın, kaynak metni temsil eden, ancak çeviri olarak kabul edilmeyen bir metin içindeki bir dizi çeviri işlemi olarak görülebileceğini bildirir (Bastin, 2008; Vandal-Sirois ve Bastin, 2012).

Görüleceği üzere, uyarlama bir tür ve aynı

zamanda işlem süreci olarak ele alınmaktadır

.

(5)

Bastin (2008), çeviri stratejisi kapsamında uyarlamayı metin içi ve metin dışı etmenlerin bir gereği olarak bölgesel ve

bütüncül düzlemlerde ve buna bağlı olarak teknik ve strateji işlevlerine göre sınıflandırmaktadır. Buna göre, diller

arasında sözlüksel ve bağlamsal eşdeğerliğin

oluşturulamadığı durumlarda, tür geçişlerinde ve iletişim sürecinin farklılaştığı koşullarda, daraltma, genişletme, yabancılaştırma/yerelleştirme, güncelleme, yer

değiştirme ve durumsal eşdeğerlik oluşturma

işlemleriyle metnin belirli yerlerinde bölgesel ve/veya

bütününde bütüncül uyarlama

yapılabilir/yapılmaktadır

.

(6)

Çeviri sürecinde dilsel ya da kültürel sorunlarla karşılaşıldığında bölgesel bir işlem olarak uyarlama bir çeviri tekniği işleviyle metnin belirli bölgelerine uygulanabilir, ancak bu işlemin metnin bütününde sınırlı bir etkisi vardır. Bütüncül bir işlem olarak uyarlamada ise, hedef kültür alıcılarının beklentileri, yayınevinin öngörüleri, özgün metnin aktarılış amacı ve özellikle de çevirmenin amacı gibi birtakım etmenlere bağlı olarak metnin bütününe yönelik bir uyarlama stratejisi söz konusudur. Bütüncül uyarlama işleminde, özgün metnin amacının, işlevinin ya da etkisinin yeniden oluşturulması hedeflenir. Bu doğrultuda çevirmen, özgün metnin biçimsel ve anlamsal özelliklerini devre dışı bırakabilmektedir.

Sanders ve Bastin’in belirlemelerine göre, uyarlama,

çevirmenin ve çevirinin amacına göre tercih edilen çeviri

yaklaşımını ve bu yaklaşıma dayalı olarak gerçekleştirilen bir

dizi (mikro) işlemi kapsamaktadır.

(7)

Uyarlama, Gutt’un Bağıntı Kuramını (Sperber ve Wilson, 1986) temel alarak ortaya koyduğu çeviri yaklaşım(lar)ında, bir bağıntı sağlama yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gutt’a (1991) göre çeviri, çevirmenin kaynak dil yazarının düşüncelerini aktarmaya çalıştığı dillerarası yorumlayıcı benzerlik oluşturma edimidir.

Gutt, birbirini tümleyen iki çeviri yaklaşımı çerçevesinde, çevirinin amacına göre doğrudan çeviri ve dolaylı çeviri yapılabileceğini belirtir. Buna göre, çevirmen tam yorumlayıcı benzerlik amaçladığında doğrudan çeviri yaklaşımını benimseyebilir. Tam yorumlayıcı bir benzerlik oluşturmayı hedefleyen çeviri kaynak metnin iletişim ipuçlarını izleyerek özgün bağlamın aynısını oluşturmak durumundadır. Bu süreçte, dillerarası yapısal farklılıklar yüzünden kimi zaman bir dildeki dilsel özellikleri başka bir dilde aynı ulam içinde yeniden üretmek olası değildir. Ancak kaynak metnin iletişim ipuçlarını belirleyerek aynı iletişim işlevini üstlenecek benzer hedef dil özellikleri belirlemek olası görünmektedir (Gutt, 1990). Bu durum işlevsel bir eşdeğerliği ve buna bağlı olarak da bir dizi uyarlama işlemlerini işaretlemektedir.

(8)

Gutt’a göre, çeviri, hedef okuyucu için bağıntılı yönlerde yorumlayıcı benzerlik oluşturmayı amaçladığında, çevirmen dolaylı çeviri yaklaşımını benimseyebilir. Dolaylı çeviride yorumlayıcı benzerlik düzleminde, hedef alıcının beklentisine göre anlamsal ayrıntılardan çok bağıntılı olanı aktarmak öne çıkar.

Dolaylı çeviriler, yüksekten düşüğe doğru bir benzerlik derecelemesi ile gerçekleştirilebilirler. Gutt, çeviri sürecinde söz konusu yaklaşımların benimsenmesinde çevirmenin amacının belirleyici olduğunu, metin içinde her iki yaklaşımdan da yararlanılabileceğini belirtir.

Çevirmen hedef okuyucunun beklediği yorumlayıcı

benzerlik türünü ve derecesini, başka bir deyişle

okuyucunun bilişsel çevresini göz önünde

bulundurarak okuyucuya bağıntı kurmada yol

gösterecek en uygun yaklaşımı seçme özgürlüğüne

sahiptir.

(9)

Gutt, çeviri çalışmaları çerçevesinde çevirmenlere yönelik çeşitli ilke, kural ve önerilerin bağıntı ilkesini uygulama yolları olduğunu Newmark’ın (1988) önerdiği çerçeveye gönderme yaparak vurgulamaktadır (Gutt, 1991). Buna göre, Gutt’un sözü edilen ilke, kural ve öneriler kapsamında bağıntı sağlama yollarından biri olarak uyarlamayı örtük bir biçimde işaretlediğini söylemek olasıdır. Gutt’un çeviri anlayışı doğrultusunda, iletişimsel bir bakış açısına dayalı çeviri ve bu kapsamda uyarlama bağıntıyı; anlaşılırlığı ve kullanışlılığı hedeflemektedir.

Başka bir deyişle, uyarlamayı doğrudan ve dolaylı çeviri

kapsamında mikro ve makro düzeylerde gerçekleştirmek

olası görünmektedir.

(10)

Nord (1991)’de çocuklara yönelik olarak

gerçekleştirilen yazın uyarlamaları araçsal çeviri

kapsamında görülmektedir. Araçsal çeviride, kaynak

dilin iletişim etkilerini hedef dildeki kültürel beklentilere

uyarlamak amacıyla kaynak dildeki ileti hedef dilde

yeni bir iletişim eylemiyle aktarılır. Bu durum

uyarlamayı, “kaynak metni hedef kültürün özelliklerini

göz önünde bulundurarak çevirmeyi; kimi durumda

yeniden yazmayı” (Yazıcı 2007) içermektedir. Çocuk

yazını(çevirisi), toplumdilbilimsel ve kültürel kısıtlar ve

ayrıca çocuğun dil gelişim özellikleri gereği (Shavit,

1981) çoğunlukla özetleme, açımlama ve daraltma

işlemlerinin birlikteliğine ve/veya işlemlerden birinin

baskınlığına dayalı olarak iletinin yeniden üretilmesine

yönelik bir uyarlamayı öngören türler arasında yer

almaktadır.

(11)

Bu çerçevede çalışmamız, bir çocuk yazını öğesi olan Pinocchio’nun Türkçe uyarlamalarındaki çeviri- uyarlama yaklaşımlarını; stratejilerini ve işlemlerini,

başka bir deyişle uyarlamanın nasıl gerçekleştiği incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla 6 uyarlama- öykü kitabı özgün öyküyle (1883;1949) karşılaştırılarak

incelenmiştir. İnceleme, çalışmamızda yer alan kuramsal sınırlık kapsamında Gutt’un çeviri yaklaşımlarının ve bunun yanı sıra uyarlama bilgisinin sunduğu temel kavramlara göre gerçekleştirilmiştir.

Uyarlama işlemlerinin adlandırılmasında Yazıcı’nın

(2007) edimsel çeviri stratejilerine ilişkin işlem

sınıflandırmasından yararlanılmıştır.

(12)

Pinokyo Uyarlamaları

Uyarlama öykülerin, ilk olarak genel görünümleri, ardından kesitleme yöntemine dayalı olarak öykülerden alınmış metin örnekleri incelenmiştir.

Veriler birleştirilerek öykülerdeki çeviri yaklaşımlarına ve uyarlama görünümlerine ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.

Sunuda, verilerin bir bölümü yer almaktadır. Bu

çerçevede ilk olarak özgün öyküye ilişkin genel bilgi ve

bunun yanı sıra özgün öykünün giriş kesiti, ardından

uyarlamaların (U1-U6) biçimsel ve içerik özelliklerine

ilişkin genel bilgi ve giriş metinlerinden alıntılar

inceleme örnekleri olarak sunulmuştur.

(13)

Özgün Öykü Le avventure di Pinocchio.

Storia di un burattino (Collodi, 1883; 1949) (177 s., 36 b.)

‘—Bir vakitler... /—Bir kral varmış!

diye atılacak hemen küçük okurla rım. /Yoo, çocuklar, yanıldınız. Bir

odun parçası vardı bir vakitler. / Öyle güzel bir odun da değildi bu, basit bir odun par çasıydı. Şu, kışın

ateş yakıp odaları ısıtmak için sobalara, ocaklara atılanlardan.

Nasıl olduysa oldu bilmiyorum, ama güzel bir gün yaşlı bir marangozun dükkânına düştü bu odun parçası. Asıl adı Antonio Usta

olan marangoza, burnunun ucu ol gun bir kiraz gibi kıpkırmızı, pırıl pırıl yandığından, Kiraz Usta derdi herkes./ Bu odun parçasını görünce pek sevindi Kiraz Usta. Sevincinden

ellerini ovuşturarak söylendi: /—

Tam zamanında buldum bu odun parçasını, güzel bir masa bacağı

olur’ (Çev. E. Berköz; 2006, 139 s. 36 bölüm)

U1 (71 s., 6 b.) “İngilizce aslından çeviren

…”

Antonio Usta yaşlı bir marangozdu. Küçük ve sevimli dükkânında bütün gün çalışırdı.

Burnunun ucu kırmızı ve yuvarlak olduğu için Antonio Usta’ya herkes “Kiraz Dede” derdi.

Antonio Usta günlerdir, bir

odun parçası ile masanın son ayağını tamamlamayı düşünü-

yordu.

Dükkânın bir köşesine atılmış bir

çam kütüğü bulduğunda çok

sevindi. Bu tam istediği gibi bir

parçaydı.

(14)

Özgün Öykü Le avventure di Pinocchio.

Storia di un burattino (Collodi, 1883; 1949) (177 s., 36 b.)

‘—Bir vakitler... /—Bir kral varmış!

diye atılacak hemen küçük okurla rım. /Yoo, çocuklar, yanıldınız. Bir

odun parçası vardı bir

vakitler. /Öyle güzel bir odun da değildi bu, basit bir odun parçasıydı.

Şu, kışın ateş yakıp odaları ısıtmak için sobalara, ocaklara atılanlardan.

Nasıl olduysa oldu bilmiyorum, ama güzel bir gün yaşlı bir marangozun

dükkânına düştü bu odun parçası.

Asıl adı Antonio Usta olan

marangoza, burnunun ucu ol gun bir kiraz gibi kıpkırmızı, pırıl pırıl yandığından, Kiraz Usta derdi herkes./ Bu odun parçasını görünce pek sevindi Kiraz Usta. Sevincinden ellerini ovuşturarak söylendi: /—Tam

zamanında buldum bu odun parçasını, güzel bir masa bacağı olur’ (Çev. E. Berköz; 2006, 139 s. 36 bölüm)

U2 (112 s., 18 b.) “İngilizceden çeviren …”

Çocuklar!.. Size ilginç bir hikaye anlatacağım!..

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde.. Şimdi küçük okuyucularım hemencecik:

“Bir kral varmış!” diyecekler…

Bu öyle çok farklı, çok düzgün bir odun parçası değilmiş, hani kışın odalarımızı ısıtsın diye sobalara attığımız odunlar vardır ya, işte onlar gibi bir odunmuş! Günlerden bir gün Antuvan Usta adındaki ihtiyar bir marangozun dükkânına gelmiş. Bu insanın burnunun ucu her vakit parıl parıl parladığı ve çürük bir kiraz gibi mor renkte olduğu için herkes ona Kiraz Usta dermiş.

Kiraz Usta bu odun parçasını görür görmez içini bir sevinç kaplamış…

(15)

Özgün Öykü Le avventure di Pinocchio.

Storia di un burattino (Collodi, 1883; 1949) (177 s., 36 b.)

‘—Bir vakitler... /—Bir kral varmış!

diye atılacak hemen küçük okurla rım. /Yoo, çocuklar, yanıldınız. Bir

odun parçası vardı bir vakitler.

/Öyle güzel bir odun da değildi bu, basit bir odun par çasıydı. Şu, kışın

ateş yakıp odaları ısıtmak için sobalara, ocaklara atılanlardan.

Nasıl olduysa oldu bilmiyorum, ama güzel bir gün yaşlı bir marangozun dükkânına düştü bu odun parçası. Asıl adı Antonio Usta

olan marangoza, burnunun ucu ol gun bir kiraz gibi kıpkırmızı, pırıl pırıl yandığından, Kiraz Usta derdi herkes./ Bu odun parçasını görünce pek sevindi Kiraz Usta. Sevincinden

ellerini ovuşturarak söylendi: /—

Tam zamanında buldum bu odun parçasını, güzel bir masa bacağı

olur’ (Çev. E. Berköz; 2006, 139 s. 36 bölüm)

U3 (95 s., 27 b.) (İngilizceye çevrilmiş Adventures of Pinocchio adlı kitaptan uyarlanmıştır)

Sevgili Çocuklar, hani bazı masallara bir varmış, bir yokmuş diye başlanır.

Bu kez biz de öyle başlayalım isterseniz.

Bir varmış, bir yokmuş, bir zamanlar bir yerlerde bir odun parçası varmış.

Evet, yanlış okumadınız; bu kez bir odun parçasıyla başlıyor masalımız.

Bu odun parçasının bildiğiniz odunlardan hiçbir farkı yokmuş.

Sobada yanabilen, masa, sandalye yapımında kullandığımız türden, sıradan bir odunmuş işte.

Bu odun parçası, nasıl olduysa marangozluk yapan yaşlı Antonio’nun eline düşmüş.

Antonio, bir köşede bulduğu odunu evirip, çevirip incelemiş. Bir masaya bacak olarak kullanmaya karar vermiş.

(16)

Özgün Öykü Le avventure di Pinocchio.

Storia di un burattino (Collodi, 1883; 1949) (177 s., 36 b.)

‘—Bir vakitler... /—Bir kral varmış!

diye atılacak hemen küçük okurla rım. /Yoo, çocuklar, yanıldınız. Bir

odun parçası vardı bir vakitler.

/Öyle güzel bir odun da değildi bu, basit bir odun par çasıydı. Şu, kışın

ateş yakıp odaları ısıtmak için sobalara, ocaklara atılanlardan.

Nasıl olduysa oldu bilmiyorum, ama güzel bir gün yaşlı bir marangozun dükkânına düştü bu odun parçası. Asıl adı Antonio Usta

olan marangoza, burnunun ucu ol gun bir kiraz gibi kıpkırmızı, pırıl pırıl yandığından, Kiraz Usta derdi herkes./ Bu odun parçasını görünce pek sevindi Kiraz Usta. Sevincinden

ellerini ovuşturarak söylendi: /—

Tam zamanında buldum bu odun parçasını, güzel bir masa bacağı

olur’ (Çev. E. Berköz; 2006, 139 s. 36 bölüm)

U4 (48 s., 8 yaş+)

Soğuk bir kış gecesiydi. Gökyüzünde yıldızlar karanlık geceyi aydınlatıyordu. Soğuktan tir tir titreyen evsiz bir cırcır böceğinden başka bütün kasaba derin bir uykudaydı. Cırcır böceğinin tek derdi, karşısında ısınabileceği bir ateş bulabilmekti. Birden ışık yanan bir pencere gördü. Evin bacasından duman çıkıyordu. Ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını düşünen cırcır böceği heyecanla yerinde sıçradı. ….

Merdivenlerden inen adam Gepetto Ustaydı. Yanında siyah bir kedi vardı.

Gepetto Usta kediye,

— Haydi, Figaro, kuklamız neredeyse hazır. Çok az bir işim kaldı. Kuklayı bitirince yatabiliriz diyerek, çalışma tezgâhına gitti. Kedi de peşindeydi.

(17)

Özgün Öykü Le avventure di Pinocchio.

Storia di un burattino (Collodi, 1883; 1949) (177 s., 36 b.)

‘—Bir vakitler... /—Bir kral varmış!

diye atılacak hemen küçük okurla rım. /Yoo, çocuklar, yanıldınız. Bir

odun parçası vardı bir vakitler.

/Öyle güzel bir odun da değildi bu, basit bir odun par çasıydı. Şu, kışın

ateş yakıp odaları ısıtmak için sobalara, ocaklara atılanlardan.

Nasıl olduysa oldu bilmiyorum, ama güzel bir gün yaşlı bir marangozun dükkânına düştü bu odun parçası. Asıl adı Antonio Usta

olan marangoza, burnunun ucu ol gun bir kiraz gibi kıpkırmızı, pırıl pırıl yandığından, Kiraz Usta derdi herkes./ Bu odun parçasını görünce pek sevindi Kiraz Usta. Se vincinden

ellerini ovuşturarak söylendi: /—

Tam zamanında buldum bu odun parçasını, güzel bir masa bacağı

olur’ (Çev. E. Berköz; 2006, 139 s. 36 bölüm)

U 5 (68 s., 18 b.) (7 yaş+)

Antonio Usta, yoksul ve yaşlı bir marangozdu. Tahtalar, odunlar ve kütüklerle dolu küçük dükkânın her yeri talaştı, tozdu. Her zaman kıpkırmızıydı burnu. Bu yüzden “Kiraz Dede” diye çağırıyorlardı onu. Bu yaşlı adama herkes böyle derdi.

Çocuklar, onu ve anlattıkları masalları çok severdi. …. Kiraz Dede dükkânın içinde uygun bir tahta baktı.

Dükkânındaki eski masanın kırık ayağını onaracaktı. Birden gözleri sevinçle doldu. Dükkânın bir köşesinde işine uygun bir odun buldu. Bu kadar odun ve kütük içinden onu seçti. Sonra onu evirdi, çevirdi ve gözleriyle ölçtü, biçti.

(18)

Özgün Öykü Le avventure di Pinocchio.

Storia di un burattino (Collodi, 1883; 1949) (177 s., 36 b.)

‘—Bir vakitler... /—Bir kral varmış!

diye atılacak hemen küçük okurla rım. /Yoo, çocuklar, yanıldınız. Bir

odun parçası vardı bir vakitler.

/Öyle güzel bir odun da değildi bu, basit bir odun par çasıydı. Şu, kışın

ateş yakıp odaları ısıtmak için sobalara, ocaklara atılanlardan.

Nasıl olduysa oldu bilmiyorum, ama güzel bir gün yaşlı bir marangozun dükkânına düştü bu odun parçası. Asıl adı Antonio Usta

olan marangoza, burnunun ucu ol gun bir kiraz gibi kıpkırmızı, pırıl pırıl yandığından, Kiraz Usta derdi herkes./ Bu odun parçasını görünce pek sevindi Kiraz Usta. Se vincinden

ellerini ovuşturarak söylendi: /—

Tam zamanında buldum bu odun parçasını, güzel bir masa bacağı

olur’ (Çev. E. Berköz; 2006, 139 s. 36 bölüm)

U 6 (96 s., 24 b.)

Zamanın birinde bir oduncuk vardı.

Pek iri değildi bu oduncuk. Ancak sobaya atılacak kadar bir şey işte. Bu oduncuk, ne zamandan beridir bilinmez, bir marangoz dükkânının bir köşesinde durup duruyordu.

Dükkânın sahibi, yoksul ama neşeli, sevimli bir ihtiyarcık olan Antonio Usta idi. Antonio Usta’nın bir burnu vardı ki görseniz, tıpkı bir kiraz gibi kıpkırmızıydı. Bu yüzden civardaki çocuklar ona “Kiraz Dede” diyorlardı.

Kiraz Dede’nin dükkânında bulunan eski bir masanın bir bacağı kırıktı.

Üşendiği için onu onarmamış, öylece duruyordu.

(19)

Sonsöz

Uyarlamalardan üçü ikinci bir dil (İngilizce) üzerinden Türkçeye aktarılmıştır. Diğer üç uyarlamanın ise, aktarım bilgisi yer almadığı için kaynak dilden uyarlandığı varsayılmıştır. Buna göre, benzer yaklaşımlara dayalı olarak benzer ve aynı işlemlerin yapıldığını ancak birbirinden oldukça farklı metinlerin üretildiğini söyleyebiliriz. Uyarlamaların bir bölümünün doğrudan ve dolaylı çeviri yaklaşımına göre aktarıldığı;

benimsenen yaklaşıma koşut olarak bütüncül ve

bölgesel uyarlama işlemlerinin ağırlıklı ve dönüşümlü

olarak gerçekleştirildiği, bir bölümünün ise çeviri

görünümünden uzaklaştığı görülmektedir.

(20)

Kaynakça

Bastin, G. L. (2008). Adaptation . M. Baker ve G. Saldanha (Haz.), Routledge encyclopedia of translation studies (5-8). London: Routledge.

Collodi, C. (1949). Le avventure di Pinocchio. Storia di un burattino. Milano: Rizzoli Editore.

Collodi, C. (2002). Pinokyo (N. Ünalan, İng. Çev.). İstanbul: Beyaz Balina.

Collodi, C. (2008a). Pinokyo (A. Aydoğan, İng. Uyar.). İstanbul: Arkadaş Yayınları.

Collodi, C. (2008b). Pinokyo. İstanbul: Nar Çocuk.

Collodi, C. (2009). Pinokyo (Y. A. Ayçiçek, Türkçe sesleyen). İstanbul: Demos Çocuk.

Collodi, C. (2010). Pinokyo (E. Erdoğan, İng. Çev.). İstanbul: Sis Yayıncılık.

Collodi, C. (2011). Pinokyo (F. Gürbüz, Haz.). İstanbul: Morpa.

Gutt, E. A., (1990). “A theoretical account of translation - Without a translation theory.” Target:

International Journal of Translation Studies, 2(2), 135-64.

Gutt, E. A. (1991). Translation and relevance: Cognition and context. Oxford: Basil Blackwell.

Newmark, P. (1988). A Textbook of translation. London: Prentice Hall.

Nord, C. (1991). Text analysis in translation: Theory, methodology, and didactic application of a model for translation-oriented text analysis. Amsterdam: Rodopi.

Sanders, J. (2006). Adaptation and appropriation. London: Routledge.

Shavit, Z. (1981). Translation of children’s literature as a function of its position in the literary polysystem.” Poetics Today, 2(4) 171–79.

Sperber, D. ve Wilson, D. (1986). Relevance: Communication and cognition. Oxford, Blackwell.

Vandal-Sirois, H. ve Bastin, G. L. (2012). Adaptation and appropriation. Is there a limit? L. Raw (Haz.), Translation, adaptation and transformation (21-49). London: Continuum.

Yazıcı, M. (2007). Yazılı çeviri edinci. İstanbul: Multilingual.

Referanslar

Benzer Belgeler

Aynı yıl Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümünde öğretim elemanı olarak göreve başladı.. Okul Öncesinde Fen

 “Sınav Kaygısı ve Motivasyon”, “Karar Verme Becerileri ve Meslek Seçimi”, MEB’e bağlı Ortaöğretim kurumlarına devam eden öğrencilere

Başucu şâhidesi çiçek motifli dikdörtgen, baş tarafı üçgen formunda 49x24 cm olup, ayak şâhidesi 28x20cm’dir... 1788 tarihli olup üç satır halinde celi sülüs

Trakya bölgesinde IV yıllık olarak tesis edilen bodur kiraz bahçelerinin dekara tesis masrafları 6378,69 TL olarak

( … ) İtfaiyeciler yangının vereceği zarardan korunmak için koruyucu kıyafet giymelidir. tatmak sağlığımıza koruyucu cildimize koklamak..  Aşağıdaki işleri

Mutfağın kapısında biraz daha bekleyip düşünce gücümle annemin bana doğru dönmesini sağlamaya çalıştım, ama bu hiçbir zaman işe yaramıyordu.. Ben de odama

A) Tüm kenarları aynı uzunlukta olan üçgene ikiz kenar üçgen denir. B) İki kenarı aynı uzunlukta olan üçgene eş kenar üçgen denir. C) Çeşit kenar üçgenlerin

A) Tüm kenarları aynı uzunlukta olan üçgene ikiz kenar üçgen denir. B) İki kenarı aynı uzunlukta olan üçgene eş kenar üçgen denir. C) Çeşit kenar üçgenlerin