• Sonuç bulunamadı

Dişin Morfolojik Yapısı Dişin Morfolojik Yapısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dişin Morfolojik Yapısı Dişin Morfolojik Yapısı"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dişin Morfolojik Yapısı Dişin Morfolojik Yapısı

Dişler biri taç, biri kök olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Taç kısmı çenenin dışına doğru gelişirken, kök kısmı kemik soket kısmı yardımıyla kökü sımsıkı çeneye bağlar. Taç kısmı, enamel adı verilen sert ve parlak bir tabaka ile kaplıdır. Kök (ve bazı hayvanlarda tacın enamel kısmı) kemik benzeri bir tabaka olan sement ile kaplıdır. Bu yüzey tabakalarının altında dişin ana yapısı olan, sert ve dirençli dentin tabakası bulunur. Daha içerde ise pulpa boşluğu vardır. Dişlerde kök kısmı taç kısmından aşağıya doğru gittikçe daralır, bir kanal şeklinde uzanan kökün (ya da köklerin) en altı ince bir boşlukla (apikal foramen) sonlanır. Canlı bir dişin pulpa boşluğu, dentinin hücreleri, kan ve sinirleri içerir. Dişler çok karmaşık bir form sergiler. Taç kısmı geniş, uzun ya da düzleşmiş olabilir. Tacın küçük tepeciklerden (tüberkül) oluşan çiğneme yüzeyinde (oklüzyal) bazı bireylerde ekstra çıkıntılar (cusp), ya da kıvrımlar (lob) gözlenebilir. Sement, en az kök kısmı kadar taç kısmını da örter (Şekil 12) (Hillson, 2005).

Diş çalışmalarında, dişlerin kendine özgü bazı yön ve tanımlama terimleri kullanılmaktadır. Dental anatomide kullanılan terimlerin bir kısmı aşağıda verilmektedir (Şekil 13).

(2)

Şekil 12: Dişin yapısı

(3)

Şekil 13: Çene ve dişlerde anatomik terminoloji

(4)

Taç: Dişin enamel ile sarılmış çene dışında kalan kısmıdır.

Kök: Mandibula ve maksilla’nın alveol’una yerleşerek dişi sağlamlaştıran kısımdır. Kök dişin gelişimi için önemlidir. Diş gelişiminde iç ve dış mine epiteli birleşik mine epiteli olarak mezoderme doğru ilerler, kök şeklini alır ve Hertwig epitel kını oluşur. Bu kın kök ucunu şekillendirir. Kök oluşumu dişi besleyen damar ve sinirlerin foramen apicale

denilen delikle korunmasından sonra tamamlanır.

Boyun: Taç ve kökün birleşim yerindeki dişin daralan kısmıdır.

Enamel: Dişin taç kısmındaki anatomik kronunun tümünü örten özelleşmiş sert yapıdır.

Enamelin yaklaşık % 97’si mineralize olmuştur, fosilleşme sırasında formun korunması için bu gereklidir.

Sement: Diş köklerinin dış yüzeylerini kaplayan kemik benzeri dokudur. Özel kalsifiye bir bağ dokusundan oluşmakta ve dişin anatomik kökünün dış kısmını tamamen

kaplamaktadır. Sementin % 23’ü organik, % 65’i inorganik, % 12’si ise sudan oluşmuştur.

Dentin: Diş kitlesinin en büyük kısmını ve dişin çekirdek formunu oluşturan sert yapıdır.

Dentinin biyokimyasal yapısına bakacak olursak % 4-7 oranında su, % 75-78 oranında inorganik materyal (karbonat, magnezyum, potasyum, demir, çinko, stronsiyum, kurşun, flor) ve % 18 oranında organik materyal bulunur.

(5)

Mesial: Her bir dişin diğeriyle kontak yaptığı ön yüzünü ve merkezi incisivelerin birleşme noktalarına yani orta hatta doğru olan yönünü tanımlamaktadır.

Distal: Mesial’in karşıtıdır, yani her bir dişin merkezi incisiveden uzakta olan yüzünü yani arka yüzünü tanımlamaktadır.

Lingual: Dişlerde taç bölgesinin dile doğru olan yönünü tanımlamaktadır.

Labial: Lingual’in karşıtıdır, yani tacın dudağa doğru olan yönünü tanımlamaktadır. Çoğunlukla incisive ve canineler için kullanılır.

Buccal: Lingualin karşıtıdır, yani tacın yanağa doğru olan yönünü tanımlamaktadır. Çoğunlukla premolar ve molarlar için kullanılır.

Interproximal: Bitişik olan dişlerin arasındaki kontak yüzeylerini tanımlamaktadır.

Occlusial: Dişlerin çiğneme yüzeylerini tanımlamaktadır.

Alveol: Mandibula ve maksillada diş köklerini içinde barındıran ve ağızda dişlere sağlamlık kazandıran soketlerdir.

Pulpa: Dişin dentin dokusu içinde çeperlerle çevrili bir boşlukta bulunan yumuşak dokudur. Dişin kronunda bulunan kısma pulpa odası, köklerin ortasında kalan kısma da kök pulpası adı verilir. Pulpa dişin taç

kısmına doğru genişlemektedir. Pulpa’da üç ayrı eleman ayırt edilir; hücreler arası materyal, damar ve sinirler.

Kök kanalı: Dişin sonlandığı kökteki pulpa boşluğunun en dar kısmıdır.

Foramen apicale: Her bir kökün sonlandığı noktadaki açıklıktır (apex). Bu delik alveolar bölgeden pulpa odasına sinir ve damarların geçişine izin verir.

(6)

Tüberkül (Cusp): Tacın oklüzyal yüzeyindeki küçük çıkıntılardır. Hominid molarları büyük tüberküllere sahiptir ve ayrı ayrı isimlendirilmişlerdir. Üst dişlerdeki tüberküllere son ek olarak – cone, alt dişlerdekilere ise –conid eki getirilir. Tüberküllerin en çıkıntılı noktaları apex (zirve) olarak isimlendirilir.

Protocone: Bir üst moların mesiolingual tüberkülüdür. Çıkıntı, oluk ve dişin mesiodistalindeki diğer topografik özellikler carabelli etkisi olarak isimlendirilir.

Hypocone: Bir üst moların distolingual tüberkülüdür.

Paracone: Bir üst moların mesiobuccal tüberkülüdür.

Metacone: Bir üst moların distobuccal tüberkülüdür.

Protoconid: Bir alt moların mesiobuccal tüberkülüdür. Çıkıntı, oluk ve dişin mesiobuccalindeki diğer oluşumlar protostylid etkisi olarak isimlendirilir.

Hypoconid: Bir alt moların distobuccal tüberkülüdür.

Metaconid: Bir alt moların mesiolingual tüberkülüdür.

Entoconid: Bir alt moların distolingual tüberkülüdür.

Hypoconulid: Bir alt moların en arkadaki beşinci tüberkülüdür.

Fissura: Bir dişin occlusial yüzeyinde tüberküller arasındaki yarıktır. Yarıklar, tüberküllerin modellerini ayırmaktadır. Bunların en geniş çapta bilineni Y5 modelidir. Y planı alt molardaki beş tüberkülün düzenli bir şekilde dizilmesiyle görülmektedir.

(7)

Trigon: İnsanlarda ve diğer birçok primatta üst molarların mesial kısımları trigon (alt molarlarda trigonid) olarak isimlendirilir.

Talon: Primat molarlarının distal kısımları talon (alt molarlarda talonid) olarak isimlendirilir.

Cingulum: Enamelin kabarık bir kısmıdır. Günümüz insanında premolar ve molar’larda genellikle görülmeyen cingulum diş tacının yanlarını tamamen çevrelemektedir.

Interproximal kontak yüzeyleri: Genç bireylerde aynı çenedeki bitişik dişlerin ara

yüzlerinin belirli noktaları birbirine değer. Bunlara kontak noktası denir. Yaşın ilerlemesiyle bu noktalar aşınarak kontak yüzeyler haline dönüşür.

Oklüzyal kontak yüzeyleri: Maksillar ve mandibular dişlerin çiğneme boyunca birbirlerine temasları sonucunda oluşmaktadır.

Periodontium: Diş destek dokularının tümüne verilen addır. Diş eti, diş eti birleşme kısmı, periodontal membran, sement ve alveol kemiğinden oluşmuştur.

Diş eti (Gingiva): Dudak ve yanakların iç yüzlerine, alveolar kavislere ve kemiğe yapışmış durumda bulunan, mukoz membran ile kaplı olan dokudur.

Diş- diş eti birleşme kısmı (Dento-Gingival bağlantı): Diş etini oluşturduğu boşlukta, mine ve sementin birleşme yerinde dişe tutunan bölgeye verilen addır.

Periodontal membran: Dişi yoğun bağ dokusuyla alveola bağlayan ve sement-diş yapısını sağlayan yapıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat düşük doz lazer tedavisinin (DDLT) ortodontik diş hareketi sonrası retansiyonun sağlanmasında etkisini gösteren az sayıda çalışma bulunmaktadır (Kim ve ark.. Bu

 Yabancı antijen veya mikroorganizmaların en sık giriş yolları olan sindirim, solunum ve genitoüriner sistem mukozalarının altında, kapsülsüz, çok sayıda

• Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlık: “tam bir fiziksel, akli ve toplumsal esenlik durumudur; sadece hastalığın ve maluliyetin yok olması değildir”..

premolar dişin distal kökünü etkileyen vertikal kemik kaybı.. Köpekte intraoral

Dersin Amacı Hayvanlarda hücre yapısı, dokular ve organ sistemleri hakkında temel bilgiler vermek, hayvanlar alemindeki biyoçeşitlilik ve zoolojinin diğer bilim dalları

8.hafta Dişin Morfolojik Yapısı o Dental Anatomi ve Tanımlar 9.Hafta Diş Setleri. o Süt ve Daimi Dişler 10.Hafta

Dersin Amacı Çene ve dişlerin evrimi, dişin morfolojik yapısı, canlı gruplarında dişlerde gözlenen farklılıklar hakkında bilgi vermek. Dersin Süresi

Kaplumbağalarda diş bulunmazken, bazı yılanlarda zehir için özelleşmiş uzun dişler mevcuttur.. bulunmazken, bazı yılanlarda zehir için özelleşmiş uzun