• Sonuç bulunamadı

DEPREME DAYANIKLI YAPILARIN PRENSİPLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DEPREME DAYANIKLI YAPILARIN PRENSİPLERİ"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Masonari İZTJMI

Bu makalede; Japonya yapı Bakanlı-ğının binalar üzerinde araştırma Ens-titüsü titreşim kısmı şefi, Dr. îzumi, deprem sonucu hasıl olmuş büyük zararların verdiği korkunç derslere dayanarak, depreme dayanıklı binala-rın inşa esaslabinala-rını vermektedir. Mühendislerin, deprem âfetleri tari. hinde bu tekniği nasıl geliştirdiklerini izah etmekte, proje tanzimi esasla-rım tartışmakta ve yapının teşkilinde muhtelif derecelerdeki ziddetler için teklifler ileri sürmektedir.

Bugün için denilebilir ki, deprem tah-ribatının önlenmesi ferdî olarak tek bir yapı için ele alınmakla değil, bü-tün bir şehrin problemi olarak müm-kündür. DEPREME DAYANIKLI YAPILARIN PRENSİPLERİ Çeviren : Bülend Y U N G Ü L Y. Müh. Mimar Î.T.Ü. BUILD International I - 1972 dergisinden I. G İ R 1 Ş

Her yıl, dünyada ortalama olarak 14000 insan yer sarsıntısına kurban ola-rak ölmekte, bu mıkdar şehirlerin nüfu-sunun artması ile de daima artmaktadır.

Zamanla yollar praçlarla dolmakta, endüstriyel bölgeler genişlemekte, boş sa-halar binalarla kaplanmaktadır. Teknik gelişmenin, deprem âfeti ile savaş saha-sında yaptığı bütün çalışmalarına rağ-men. büyük şehirler düne nazaran daha çok doğal âfetlere maruz kalmaktadır.

Böyle bir misal, deniz kenarında ne-hir tarafından taşınmış kalın bir alüviyon tabakası üzerine kurulmuş, Tokyonun sığ-lık bir bölgesinde müşahede edilmiştir. Bu bölge'de mevcut bulunan fabrikaların top-rak altı suyunu çekmeleri nedenile zemin devamlı bir şekilde batmakta ve deniz se-viyesinden alçakta olan bıı bölge gittik-çe yayılmakta ve çoğalmaktadır. Ön gö-rülere göre, mırtad bir deprem halinde dahi bunun sebep olabileceği yangın ve su baskınlarından dolayı, binalar deprem tesirine mukavemet etseler dahi, 500.000 kişinin öleceği tahmin edilmektedir.

Bir depremin 6ebep olduğu zararı, yangın ve su baskınları nazarı itibare a-lınmadığı takdirde, yapıların mukaveme-tinin bir fonksiyonu olduğu şüphesizdir.

Depremin yalnız mekanik tesirinin se-bep olduğu ölüm mıkdarı, Japonya'da aynı

derecedeki diğer memleketlere nazaran bir hayli azdır.

Fakat, dünya'da şimdiye kadar baş-ka hiç bir yerde baş-kaydedilmemiş bulunan en büyük sismik âfet 1923 de vuku bu-lan Kwanto depremi olup, Tokyo ve Yo-kohoma bölgesinde depremi takip eden yangınların tesiri ile 140.000 insan öl-müştür.

Depremi takip eden, yangın ve su baskını hallerinde, değerler ıkarşlaştırıla. mıyacak kadar gayrı müsait olmaktadır. Bir defa nehir ve denizleri tutan bentler sarsıntı neticesi yıkıldı mı, alçak bölgeler tamamile su altında kalmakta, toprak al-tından geçen su boruları zeminin şekil

değiştirmesinden kopmakta ve yangınları söndürmek imkânsızlaşmaktadır.

Şekil 1 Örtünün termik geçirgenliği 1 — Volkanik adalar 2 — Okyanus kabuğu 3 — Ayrılmış kıtalar 4 — Benioff bölgesi 5 — Adalar çevresi 6 — Okyanus yarığı 7 — Plâk 8 — Kaybolan plâklar 9 — Örtü 10 — Hareket

Günümüzde, ilim, bazı bölgelerde şiddetli depremleri mümkün olduğu kadar önceden tahmin etmeğe imkân vermekte, mütehassıs mühendisler depreme dayanık-lı yapıları, inşa etmeyi bilmekte ve şe-hirciler, âfetlerin şehirlere zarar veremi-yeceği bilgilere sahip bulunmaktadırlar. Bununla beraber, şehirlerin çoğunun teh-like karşısında büyük kusurları mevcut-tur. Şehirlerin tümü ile, yeniden tanzim et-mek suretile ıslahı hem büyük harcama-ları gerektirmekte, hem de süratle müm-kün olamamaktadır. Bu düşünüşle, mü. hendisler, sismologların sismik araştırma-larını daha süratle geliştirmelerini istemek-tedirler.

Ayrıca, tehlikeli olabilen benzinli a-raçlar yerine elektrikli vasıtaların geçme-si tercih edilmekte, şehircilik merkezle, rinde nüfus kesafetini ve trafiği

azalta-Şekil : 2 Üç deprem tipi

I — Sıkışma II — Gerilme III — Makaslama

cak teknik gelişmeler icap etmektedir. Bu nükleer fiziğin gelişmesini hızlandırmak-ta, böylece daha ucuz cereyan elde etme-mizi temin etmekte, sıvı veya gaz yakıt kullanmaktan kurtarmaktadır.

Gayet iyi bilinmektedir ki, insanlığı tehdit edenler başlıca deprem değildir. 2. D e p r e m l e r v e z a r a r -l a r ı

2. I. D e p r e m i n y a y ı l t ş ı v e n e d e n l e r i

B. Gutenberg ve C. Richter çok kıy-metli bir eserleri olan «Sismicite de la terre» de depremin, dünya kabuğunda ay-nı tarzda yayılmadığıay-nı, fakat «Pasifik ku-şağı» ve «Akdeniz - Alpleri kuşağında bir röliyef gibi kırılma bölgeleri olan Atlan-tik, Hint denizi ve Güney batı Pasifikte ve Doğu Afrika fay hattında şiddetli ol. duğunu göstermişlerdir.

Dünya üzerinde sismolojik bir ağ şe-bekesinin teşkilinden sonra büyük miktar-da bilgi elde edilmiş ve bilhassa son yıl-larda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.

«Yer örtüsünün termik geçirimi» teo-risi, bir çok jeolojik olaylart izah etme.

(2)

Tablo : 1 depremler listesi î f ö . 5-5 l'.rn ğ Oceon Pcci'icue I „ i Chaleur t seısrne > sı \ peu profond A ^ Cho'.eur I ü j i-.m Meuver<ic-nt d j — rnanîîcu Enorme seisnre peu profond Chaleur iatente / Chaleur d e / frcttement produite par / S .. changs-T.snt d etat / ** /

Şekil : 3

Japonya çevresinden kesit

si bakımından emniyetle kabul edilmiştir (Şekil I). Bu teoriden yürüyerek, kıt'aların teşekkülü nedenleri elde edilmekte, Wa-dachi-Benioff bölgeleri, Okyanus çukurla-rı civaçukurla-rındaki deprem sebepleri izah edi-lebilmekte ve deniz tabanı yayılmaları te. orisi ortaya konabilmektedir.

Tektonik plâklar teorisi deprem se-beplerini üç kategoride sınıflandırmakta-dır.

1. Plâklar karşılıklı olarak itilmek-tedir. (Japon adaları şekli)

2. Plâklar ayrılmaktadır. (Kırılma bölge-leri)

3. Bitişik plâklar ters istikametlerde yer değiştirmektedir (U.S.A. da San Andreous fay'i gibi). (Şekil 2).

2, 2. D e p r e m i n g e n l i ğ i v e ş i d d e t i .

Bir depremin kuvveti onun (M), bü. yüklüğü ile ifade edilir. Bu Richter'in tek-lifidir. Depremin (E) Enerjisi ise (M) bü-yüklüğüne bağlı olarak :

Lig 10 E = 11,8 + 1,5 M (2.2.1.) Burada 7 veya 8 büyüklüğü muazzam bir zelzeleye tekabül eder. Bugüne kadar müşahede edilmiş en büyük M 9'un altın-da olmuştur.

Bu da arz kabuğunda akümüle olabi-len enerjinin sınırlı olduğunu gösteriyor. C. Tsuboi Japonya içinde ve çevresinde serbest kalan enerji mıkdarını hesaplamış ve Y eğrisi ile sınırlandırmıştır :

Y = (2,24t + 1.91) x 1023 ergs (2,2.2). Bir deprem halinde eğrinin alt ve üst limitleri arasında kalan toplam enerjinin serbest kaldığı düşünülürse, M değerinin 8.3 ilâ 8,4 olacağı görülür. Esasen bu da Japonya ve çevresinde elde edilmiş tecrü-belerin bir ifadesinden ibarettir. (Şekil 5).

1933 INt

msk

0.5

VI va

JAPON O I II III N

V

VI w

MERCALLİ o > II III

V

V V» Vll VII IX X XI w

EC 100 200 XJ Kİ EOO 1000 (cm/s2) 1880 — Yokohama Depremi 1891 — Nobi dep-remi 1906 — San Fran-cisco depremi 1923 — Büyük Kwanto depremi 1323 1340 Şekil : 5

Japonya içinde ve çevresinde serbest kalan enerji

Depremin, yapılar üzerine tesirinde merkeze en yakın olanda daha fazladır. Bu bir şiddet cetveli ile de ifade edilir. Mercalli ve MSK cetvelleri 12 dere-ceyi muhtevi olup genellikle kullanılmak-tadır.

Fakat Japonya'da halen 8 derecelik ajans cetveli kullanılmaktadır. Şekil 4 bu cetveller arasındaki münasebeti göstermek-tedir.

Bütün bunlar, depremlerin tevlit ede-cekleri zararları tesbit bakımından elveriş. lidir. Fakat deprem mühendisleri için bir çok problemleri halen çözüm beklemek-tedirler.

Meselâ, yapının hareket halinde ci-lan zem;n üzerindeki davranışı ki,

bura-da bir «zemin mekaniği problemi» mey-dana çıkmaktadır. Aynı bir deprem ha-linde dahi yapı, zeminin kırılabilir cins-ten veya plâstik deformasyonlara elveriş-li olduğuna göre değişik şekilde davran-maktadır. Bütün bunlar gayet iyi bir şe-kilde etüd edilmeli ve cetveller Uluslar

1933 — Sanriku -Oki depremi 1948 — Fukui dep-remi 1964 — Niigata depremi 1965.68 Matsushi-ro depremi 1968 — Tokashi-O-ki depremi 1968 — Higashi -Matsuyama depre-mi Japonya Deprem cemiyetinin kuru. luşu. Yapı metodlarının kritiği. Kraliyet deprem stüdleri komisyonunun teş kili. • Deprem ve yan-gına mukavim be-tonarme yapılar. Sano deprem "kat sayısı. En büyük âfet, depremden sonra meydana gelen yangından. Alt yapı problemleri. Kuvvetli deprem-lerin tesbiti (St. rong Motion

Ac-celerographs, SMAC).

Tsunami deniz kabarması)

Tahdit edilmiş biı bölgede kuvveti, hareket derecesi. Betonarme bir ya-pının çöküşü. Zeminin bozulma sı.

Bir çok deneyle-rin yapılması. Depremlerin tah. mini.

Betonarme kar-kas bir binanın çökmesi olayı.

SMAC'in tesbit ettiği çok mıkdar-da kayıt.

Şekil : 4 Şiddet cetvellerinin mukayesesi

Şekil : 6

Mobi depreminde harap olan demiryolu köprüsü

(3)

Şekil : 7

Büyük Kvvanto depreminde yıkılan on iki katlı bir bina

arası plân üzerine tam bir kesinlikle işlen, melidir.

2, 3. D e p r e m i n s e b e p o l d u ğ u z a r a r l a r v e v ü c u -d e g e t i r i l e n b i l i m s e l v e t e k n i k g e l i ş m e l e r .

Deprem hakkında elde edilen bilgi-ler ve korunma tekniği tabiattan alınan derslerin yani tabiî âfetlerin bir fonksi-yonu olarak gelişmiştir.

Tablo 1. de depremlerin, zamanları, na göre Japon deprem mühendisleri ta-rafından hazırlanmış bir listesi görülmek tedir.

Bu depremlerin en şiddetli olanları aşağıda anlatılmaktadır.

Y o k o h a m a D e p r e m i (1880) Depremin şiddeti az olmakla beraber, Yokohama'da bulunan yabancı öğrencile-rin telkin ve tavsiyeleri ile «JAPONYA D E P R E M CEMİYETİ» kuruldu.

N o b i D e p r e m i (1891)

Bu deprem, Japonya'da hissedilmi1-'

bulunanların en şiddetlisirir (M = 8,4) Takriben 7300 insanı öldürmüş ve 147.000 konutu tahrib etmiştir.

Bu depremle, 1868 de getirilmiş bu-lunan yapı metodlannm yetersizliği görü-lerek devamlı ve sistematik bir şekilde depremleri ve bunların yıkıcı tesirlerini volkanik hadiseleri miişahade edecek ya. pıların deprem esnasında deneylerini ya-pacak olan, «Kraliyet deprem araştırma Komisyonu» kurulmuştur.

Ayrıca, depremlerin önceden tahmi-ni de bu komisyonun bir görevi olmuş-tur. Kazaya maruz kalmış bölgeler dep-remden sonra itina ile incelenmiş, zemin deformasyonları hassasiyetle tesbit edil. miştir. Bunlardan başka, bütün Japonya sathında zemin müşahedeleri tamamile ye-nileştirilmiştir. (Şekil 6).

S a n F r a n c i s c o d e p r e m i (1906)

Profesör Sano San Francisco depre-mini incelemiş ve betonarme binaların

deprem ve bunu takip eden yangınlara karşı koyduğunu müşahede etmiştir. Ja-ponya'ya dönüşünde, yerleşme bölgelerin-de, büyük binaların betonarme olarak ya-pılmasını teklif etmiş, ayrıca K = A / g (2,3.1) formülü ile ifade edilen bir deprem katsayısının kabul edilmesini istemiştir. Burada a zeminin maksimum inmesi ve g yer çekimi ivmesidir. Bu inmelerin (cm/s2) cinsinden ifade edilmeleri halin-de g halin-değeri 9S0 dir.

Bu denklemde, Sano yapının rijit ol-duğunu farzetmekte, ancak elastik yapılar-da K nın değişebileceğini kabul etmekte-dir.

Alçak ve çok bölmeli yapılarda sis. temi rijid kabul etmek mümkündür. Pro-jede nazarı itibara alınacak yatay kuvvet:

a

Fi = mi a = Wi, — Wi k (2,3,2) S

formülü ile ifade edilir. Burada Wi (in-ci) kattaki ton olarak toplam yükü göste-rir.

B ü y ü k K w a n t o D e p r e m i (1923)

Bütün sismologlar, felâketten evvel, Tokyo - Yokohama arasında büyük bir depremin vaki olacağında aynı fikirde idi. ler. Yalnız zamanı hakkında değişik ka-naate sahip bulunuyorlardı. Profesör F. Oomori, böyle bir depremin artık yüz. lerce yıldan önce tekrarlanmıyacağı fik-rine saplanarak, Dr. îmamura'nın uyar-malarını ihmal etmiş, birinci dünya har. bini takip eden refah devrelerinde, Dr. Oomori'nin optimizmini paylaşan mü-hendislerle bir çok bina tedbirsizcesine in-şa edilmiştir. Fakat 1 Eylül, 1925 de öğ-leye doğru. 7,9 büyüklüğünde bir deprem şiddetli bir şekilde tarihin en büyük dep-rem âfetini kaydederek 140.000 ölü, 565.

Şekil 9 Toprak kayması nedenile yanla-nan bir bina.

000 yıkılan bina ve yangından harap olan binaların sayısı ise 445 000 dir. (Şekil 7) Profesör Naito tarafından Sano'nun emsaline göre hesaplanmış bulunan bina. lar depreme mukavemet ettiler ve bu hal sismolog mühendislere önemli bir tenbih ve müşahade oldu.

Projelerin tanziminde buna müteka-bil bir metod Dr. K. Muto tarafından «D metodu» adı ile geliştirildi. Müteakip senelerde de «Şehircilik bölgelerinde inşa tarzı kodu» düzeltilerek, k = 0,1, deprem kat sayısına ait bir kısım ilâve edildi. Ta-şıyıcı malzemeler hakkında emniyet em-salleri hesaplandı ve yapı projeleri bu de-ğerlere göre tanzim edilmeğe başlandı.

Bilâhare malzemelerde emniyet geril-meleri arttırıldı ve sonuç olarak K değeri (k = 0,2), olacak şekilde duble edildi. Bu değer halen (Japonya Yapı Nizamnamesin-de) muhafaza edilmektedir.

Deprem, zemin ile yapı arasında ha-sıl olan olayı da göstermiş, zarara maruz kalmış ahşap binaların nisbeti ile

oturduk-Şekil : 8

(4)

Şekil : 10 Çöken Üniversite binası

ları alüviyon tabakasının kalınlığı arasın-da, bir münasebet kurulmuştur.

Deprem sırasında ve depremden son. ra halk, karışıklığın ve paniğin kurbanı ol-maktadır. Bu da toplumun süratle bu sa-hada eğitilmesinin zorunlu olduğunu gös-termektedir. İkaz esnasında ve sonra de-vamlı bir şekilde, çalışacak bir telefon ve telgraf haberleşmesini mümkün kılacak bir komünikasyon merkezinin kurulması gerçeği bilinmelidir.

Bu depremden elde edinilen en bü. yük ders, şehirlerin yangına karşı korun-masıdır. Bununla beraber bu ders henüz tam semeresini elde etmiş değildir. Çün-kü halen bir çok Japon şehirleri deprem neticesi hasıl olacak yangınlara karşı ku-surludur.

Deprem aratırmaları Enstitüsü direk-törü profesör Suehiro, 1931 - 32 senele-rinde USA ya davet edilerek kuvvetli ak-selerografların yerleştirilmesi (Strong Mo-tion Accelerographs, SMAC) görevine ta-yin edildi. Neticeler derhal hidrografik ve jeolojik servislerden alındı. 1933 Long Beach depremi ilk kayıtları yaptı. Bu an-dan itibaren de Birleşik Devletleri akselog. ramlar üzerindeki etüdlerde öncülüğü elin-de tuttu. Halbuki Japon mühendisleri elin- dep-rem tecrübeleri altında yapı esaslarının araştırmalarını--ve getirdiği tahlillere bağ-lı kalmakta idiler.

Bu aıada, profesör Muto ve Dr. Ma-jima rijit ve elâstü. yapılarının avantaj ve mahzurlarım şiddetle münakaşa ediyor, fakat kuvvetli depremlere ait ellerinde ke. sin kayıt ve bilgiler bulunmadığından ke-sin bir neticeye Yaramıyorlardı.

Bununla beraber Japon inşaatçıları ri-jit yapı sistemini daha avantajlı görerek Dr. Muto'nun teorisine meylediyorlardı. Sanriku - Oki (1933) Depremi.

Japonya için enteresan olan en bü-yük deprem (M = 8,5) Mart ayında vu. kubuldu. Merkezi sahilden uzakta ve de-rinde idi, sarsıntılar mahdut bir kaç za-rardan fazla bir şey tevlit etmedi. Fakat depremden 25 ilâ 40 dakika sonra «tsu-nami» deniz kabarması, Sanriku'nun bütün sahillerini istilâ etti ve takriben 3.000 in-san boğuldu. Bu bölge'de umumiyetle tsu. nami vuku bulur. Meselâ 1960 da, bir hayli uzak olmasına rağmen Şili depre-mi akabinde de büyük zararlara sebep ol-muştu.

F u k u i d e p r e m i (1948) Bu, 1891 Nobi depreminde teşekkül eden ve Fukui şehrinin pek yakınından geçen fay tesiri ile vaki olmuştur. Dep-rem büyüklüğü (M = 7,2) fazla büyük olmamakla beraber, kaydedilmiş şiddeti Yeni Japon cetvelinde VIFye yükseldi. (MSK cetvelinde 10 - 12 ye tekabül eder). Bu tesbit edilen yer sarsıntısı maksimum olarak (500 Gal) i geçti ve 3.800 insan ayrıca 35.000 ahşap bina mahvına sebep oldu.

Bu deprem, inşaat mühendislerini, bilhassa ikinci dünya harbinden beri du. raklamış araştırmaları tekrar faal hale ge-tirmek için bir tenbih vazifesi gördü. SMAC akselerografları, birçok mahallere ve bir çok binaya yerleştirildi. Çok katlı beton-arme bir binanın çökmesi neticesi: kötü bir temel üzerinde inşa edilmiş ve kifa-yetsiz mukavemetle bir yapının müşahe-deleri tesbit edilmiştir. (Şekil 8). N i i g a t a D e p r e m i (1964).

Niigata depremi, bize iki hususu ay-dınlatmıştır: biri zemin akmasının sebep olduğu zararlar, diğeri endüstriyel menşe-li yangınlar .

Suya doymuş ince kumun sarsıntı ha-linde aktığı, laboratuarda bilinen bir olay-dır. Fakat bu sefer, ilk defadır ki büyük binalar hakikî bir sarsıntı tesiri ile zemi-ne gömülmekte ve devrilmektedir. Deniz ve nehir kenarlarında kurulmuş bulunan bir çok Japon nehirleri aynı benzer şart-lara maruzdur. (Şekil 9).

Yer öğleyin sallanmağa başladı ve yangın bir yağ fabrikasının kazam ile ka-pağının sürtünmesinden doğdu. On beş gün müddetle yangını söndürmek için bütün çabalar boşa gitti. Diğer şehirler de aynı şartları ihtiva ediyor. Endüstri bölgeleri ve buralarda depolanmış mallar, yollan tıkayan benzin dolu taşıtlar. Hafif bir tsu-nami (su kabarması) şehri istilâ etti. Ge-mi, ağaç vesaire gibi yüzen parçalar, tah-ribi büsbütün arttırdı. Zehirli mahsuller

akıntılarla taşınarak nehir kenarlarını dol. durdu. İvmeler de bu ara SMAC tarafın-dan tesbit edildi.

M a t u s h i r o d e p r e m l e r i (1965 - 68)

Çok mıkdarda ufak depremler (Mmax = 5,4) Matushiro bölgesinde vu-ku buldu ve üç sene devam etti. Büyük bir hasara sebebiyet vermedi. Bu esnada sismolojik ve parasismik çalışmaları iler-letmek hususunda önemli ilerlemeler kay. dedildi.

T o k a c h i - O k i d e p r e m i (1968).

Deprem büyüklüğü 7, 9 oldu, esasen bu bölge için evvelce tayin edilmiş bulu-nan ön yargılara uymakta idi. Fakat in-şaat şartnamelerine uyulmuş bir çok be-tonarme binalar inşaat mühendislerini ha-yal kırıklığına uğratacak tarzda çöktüler.

1906 San Francisco depreminden beri mühendisler, betonarme yapıları deprem ve yangına karşı problemleri halledecek bir şekil olarak mütalâa etmişlerdi. Bu-rada göçmeler, bölmeleri az olan yapı-larda vaki olmaktadır. Kolonlar, kayma kuvvetleri tesiri ile harap olmakta ve kı-rılarak yıkılmaktadır. Yıkılmış bulunan yapıların çoğu kışın soğuk mevsimde in-şa edilmiş bulunuyordu, fakat burada aşi-kâr olarak görülmüştür ki, yatay kuvvet-ler, proje değeri olarak verilen k = 0,2, yi geçmiştir. Ve SMAC kayıtlan tarafın-dan elde edilen tayf dalgalanmn geniş ve karakteristik bir şeridini göstermektedir.

Netice olarak bu tesbitler kayma kuvvetlerine maruz kısa kolonlann etüdü-nü ve yapıya tesir eden hakikî kuvvetle-rin tayinini zorlamıştır. Deprem esnasın-da, yapıların gerilme analizi bilhassa USA da bir hayli gelişmiştir. Fakat yapıların maruz kaldıkları hakikî hasarlar bu aliz neticelerine uymamaktadır. İvme na-zarı itibara alınarak yapılan hesaplardk edinilen neticeler, titreşen yapıların kısa özel periodlara kıyasla elde edilenler de daha büyük çıkmaktadır. Bundan başka, zemin plastisitesinin sebep olduğu salınım yapıda yüksek gerilmelerin teşekkülünü ön-lemektedir.

Burada zemin yapısındaki sistemin lineer olmayan bir analizi de çok önem lidir. Yapıda vaki hasar, ivmeden çok, sismik hareketin hızına bağlıdır.

Yeter ki, yapı plâstik olarak defor. masyon yapmış olsun. Ayrıca açık olarak görülmektedir ki, betonarme kolonların mukavemeti, kesme kuvvetleri tesiri bakı-mından, period çoğaldıkça azalmaktadır.

Tokyo bu depremi merkezden uzak-lığı nisbetinde hissetti. Ancak yüksek bi-naların üst katlan sallandı.

Referanslar

Benzer Belgeler

yerleştirilmiş bulunan bir hayli SMAC âleti zeminin ve yapılarm hareketini kaydettiler, böylece bir çok değişik karakteristiklerin cevapları elde edildi. Fakat bu

tavsiyeler.. Sismik kuvvetlere dayanıklı bir ya- pının hesabı, eb'adları malzemesi ve yö- netmeliklere en uygun tarzda tanzim e- dilmelidir. 0,1 ve 2 nci derece deprem hesabı bir

Doğrusal elastik hesap yöntemleri ile betonarme sünek elemanların hasar düzeylerinin belirlenmesinde kiriş, kolon ve perde elemanlarının ve güçlendirilmiş dolgu duvarı

Konya şartlarında soya tarımı için uygun sıra aralığını belirlemek için yürütülen bu araştırmada 70 cm sıra aralığından daha yüksek verim alınabileceği

Patates tarımında en uygun toprak işleme sisteminin seçimi toprak ve iklim koşullar ve uygulanan diğer işlemlere göre değişmektedir. Toprak patates üretiminde

Maass, Critical privacy factors of Internet of things services: An empirical investigation with domain experts, in: Knowledge and Technologies in Innovative Information Systems,

Mağaza içinde satış alanlarının düzenlenmesinde genel olarak hakim olan tutum, diğer Polo Garage mağazalarında olduğu gibi erkek ve bayan reyonları olarak

Çalışmanın bu bölümünde, performans esaslı tasarım veya değerlendirme aşamaları olan; bina için performans hedefinin belirlenmesi, göz önüne alınan deprem için