• Sonuç bulunamadı

A. 10. Yüzyıl Macarları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A. 10. Yüzyıl Macarları"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A. 10. Yüzyıl Macarları

Yabancı kaynakların çoğu Macarların farklı Avrupa ülkelerinde silahlı olarak ortaya çıktıklarını yazar. Macar tarih yazıcılığı ise 10. Yüzyılın ilk yarısındaki Batı ve Güney Avrupa, ayrıca Bizans’a karşı yapılan seferleri “akın” (kalandozások kora) olarak adlandırır. Bu askerî hareketlerin sebebi olarak

çeşitli etkenler gösterilebilir. Yağma amaçlı oldukları kesin gibi görünüyor. Öte yandan orta tabakadan savaşçıların servetlerini artırmak istemeleri de büyük bir ihtimaldir. Keza yeni topraklar aramak veya çevrelerinde bulunan devletleri korku salarak kendileriyle ittifak yapamaya zorlamak düşüncesi de hesaba katılabilir. Bunun yanı sıra bazı Batı Avrupalı feodal beylerin daveti üzerine İtalya, Almanya, Fransa ve Bizans’a gittikleri ve oralarda ücret karşılığında hizmet ettikleri de biliniyor.

İlk seferler 898-899’da, sonuncusu ise 968’de yapılmıştır.

Orduların mevcudu, dönemin kaynaklarında biraz abartılmıştır.

Genel ortalama 300-500 asker arasında değişiyordu ve askerlik yapmaya muktedir halkın tamamının sefere çıktığı söylenemezdi. Birliklere komuta edenler yüksek rütbelilerdi.

Örneğin Bulcsú, rütbe olarak devlet kademesinde üçüncü kişiydi ve unvanı horka idi, bir seferde ise bizzat başbuğ olan

(2)

Taksony kumandanlık etmişti. Bunların amacı tekstil, gümüş ve köle elde etmekti. Bir kaynakta akın yapan Macarların bir kilise çanını alıp götürdüklerini okuyabiliriz. Adı geçen dönemde Macar kuyumculuğu en parlak devrini yaşamıştı, bunun nedeni ganimet alınan gümüşlerin eritilerek işlenmesiydi. Bir varsayıma göre 969’da Bulgaristan’a ihraç edilen gümüş de bu akınlardan elde edilen ganimetti. Bu seferlerin askerî başarısı zamanla azalmıştır. Bunun nedeni düşmanların hız ve üstün hareket özelliğine sahip göçebe savaş tarzını artık yavaş yavaş tanımaya başlamasıydı. Öte yandan kalelerin ve kale duvarlarının Macarlara karşı daha fazla güçlendirilmesi de işleri zorlaştırmıştı. 955’te Macarlar Alman-Roma imparatorluk askerlerinden büyük bir darbe almışlardır. Lech Ovası muharebesinde (Augsburg) 3 Macar kumandanı idam edilmiş, kaçan diğer Macar askerlerini ise yerli halk takip ederek öldürmüştür.

(3)

I. ORTA ÇAĞ MACAR KRALLIĞI

A. Árpád Hanedanı Kralları (970-1301)

1. Boy Birliğinden Krallığa

Orta Çağ Macar Krallığı tarihinin ilk evresi Árpád hanedanından gelen hükümdarların hüküm sürdüğü zaman dilimidir. Hükümdarlar taç giymiş krallardı, bunun tek istisnası, devlet oluşumunda kesin biçimde belirleyici bir rol oynamış olan başbuğ Géza idi. Çünkü yurt tutuştan Géza’ya kadar uzanan yıllar eski siyasî teşkilatın özelliklerini göstermektedir.

970 (Géza’nın hükümdarlığının başlangıcı) ve 1301 arasındaki erken orta çağ Macar Krallığı’nın tarihi bu olguya dayanarak incelenmektedir. Bu üç yüzyıl Macarların tarihinde dört farklı evreye ayrılır.

(4)

İlk evreyi başbuğ Géza (970-997) ve Aziz István’ın (997- 1038) hükümdarlığı teşkil eder. Bu dönem Kárpát havzasının bütününü siyasî bir birlik haline getirmiş ve Macaristan’ın Avrupalı Hıristiyan devletler safındaki yerini belirlemiştir.

Akınların sona ermesinden sonra başbuğ Taksony’nun daha barışçıl bir siyaset izlemesi, kendisinden sonra gelen Géza’nın batı açılımı, ülkenin Doğu ve Batı sınırında uzlaştırıcı bir rol üstlenmesini mümkün kılmıştır. Akınlarda yer alan beylerin askerî maiyeti az çok kayıplar vermişti. Böylece Taksony’nun boyu nispeten daha güçlenmiş ve yönetici pozisyonuna yükselmiştir. Taksony, doğudan gelecek tehditlere karşı kendini sağlama almaya çalışmış ve bazı Peçenek gruplarını ülkesine kabul etmiştir. Tonuzoba adlı Peçenek başbuğunun ve maiyetinin Heves iline yerleştirildiği biliniyor, dahası Taksony’nun karısı da muhtemelen bir Peçenek soylusuydu. 948’de Bulcsú ve Termacsu, daha sonra Gyula adlı Macar beyleri Bizans’ta Hıristiyanlığı kabul etmişti. Hatta Gyula ile beraber bir Bizanslı piskopos da gelmiş ve Macaristan’da misyonerlik yapmaya başlamıştı. Ortodoks kilisesinin bu faaliyetleri çok da başarısız sayılmazdı. Her ne kadar Hıristiyanlığın büyük bölünüşü bir yüzyıl sonra yani

(5)

1054’te meydana gelmişse de, Ortodoks ve Latin kilisesi birbirinden çoktan ayrılmaya başlamıştı ve birbirlerinden bağımsız olarak misyonerlik faaliyetine girişmişlerdi. 960’lı yılların başında papa XII. Ioannes de bir misyoner piskoposunu Macaristan’a yollamıştı, ancak kendisiyle düşmanlık içinde bulunan Alman imparatoru Ottó bu piskoposu tutuklattırmıştı.

Referanslar

Benzer Belgeler

darbe enerjisinin elektronlara aktarılma- sı, enerjinin elektronlardan örgü yapıla- rına aktarılma süresinden çok daha kısa- dır. Bu özelliğiyle femtosaniye darbelere

Çiğ köftesi, çöp şişi, kubaşısı, Adana ke­ babı ve kaburga kebabı ile, gerçek bir şölen Hacıdan. Ama siz büyük ölçüde Cumali’ye borçlu olduğunuz

Alexander Kazhdan, The Oxford Dictionary Of Byzantıum, Newyork- Oxford: Oxford Unıversıty Press, 1991, s.. Alexander Kazhdan,

Türk Dil Kurumu Kütüphanesinde bulunan etütlerden biri olan ve Türk tarihi, kültürü ve dili ile ilgili olarak 30’un üzerinde eserin yanında pek çok

預防臍帶感染。 三、何為臍息肉 有時脫落後在基部有部分的肉芽組織形成,而有慢性分泌物,稱之為臍息肉。臍帶周圍若 有紅腫,則小心可能發生了臍帶炎。 四、如果有臍息肉如何處理

The outcome was measured by comparing incision length, blood loss, operative time, postoperative pain, complications, success rate, postoperative recovery, and the return to

Bugüne kadar hep sol beyni daha etkin olan kişilerin dil öğrenmede ve sayısal hesaplamalarda iyi olduğu, sağ beyni daha etkin olan kişilerin ise müzik, resim gibi sanatsal

Papua Yeni Gine – Biyoçeşitlilik açısından dünyanın ilk onu içine giren Papua Yeni Gine’deki tropik ormanlar yeni bir rapora göre kimsenin fark etmediği bir hızla yok