• Sonuç bulunamadı

(1)Namık Kemal Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ‘Ekoloji 2013’ Sempozyumunda, “Dersim’de Baraj Karşıtı Harekete” dair sunum yapan Araştırma Görevlileri Gülçin Karabağ ve Sezen Çilengir akademik bir linçle karşı karşıya kaldı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)Namık Kemal Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ‘Ekoloji 2013’ Sempozyumunda, “Dersim’de Baraj Karşıtı Harekete” dair sunum yapan Araştırma Görevlileri Gülçin Karabağ ve Sezen Çilengir akademik bir linçle karşı karşıya kaldı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Namık Kemal Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ‘Ekoloji 2013’ Sempozyumunda, “Dersim’de Baraj Karşıtı Harekete”

dair sunum yapan Araştırma Görevlileri Gülçin Karabağ ve Sezen Çilengir akademik bir linçle karşı karşıya kaldı.

Karabağ ve Çilengir’e sık sık müdahale eden sempozyum düzenleme kurulu başkanı ve oturum başkanı sunumları

‘resmi ideolojiyle uyumlu’ hale getirmeye çalıştı.

Muhalefetten genelde pek hazzedilmez... Hele iktidarlar, ne kadar demokratik görünürse görünsün, muhalefetten hoşlanmaz. Ancak, hâlâ bilim kurumları olarak isimlendirdiğimiz üniversitelerde bu rahatsızlık bir ‘akademik linç’e dönüşecek boyutlara ulaşmışsa vay halimize!

Tarih; 3 Mayıs 2013... Yer; Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi... Konu; Ekoloji 2013 adıyla gerçekleşen

sempozyumda yapılan bir sunum... Tunceli Üniversitesinden katılan iki araştırma görevlisi; Gülçin Karabağ ve Sezen Çilengir’in “Dersim’de Baraj Karşıtı Harekete” dair yaptığı sunuma karşı gösterilen ‘yönetsel’ tepki adeta bir politik ve akademik linç halini aldı. Sürecin muhataplarından Kamu Yönetimi Bölümü Araş. Gör. Sezen Çilengir ile

görüşüyoruz. Anlattıklarından üniversitelere dair ister istemez genel bir tablo çıkıyor:

DERSİM ‘DUYARLILIĞI’

Arif Koşar'ın Evrensel'deki haberine göre, “Tunceli’de Baraj Karşıtı Mücadele Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı sunumda ilk sözü Çilengir alıyor. Doğanın artan metalaşması ve sermaye birikimine dair bir çerçeve çiziyor. Araş.

Gör. Gülçin Karabağ da Dersim’de baraj yapımındaki aktörleri ve karşı eylemleri, eylemlere dair gözlemlerini anlatıyor. İlk müdahale de Tunceli’ye Dersim denilmesinden başlıyor bile...

Bir bilim insanın, Tunç-eli operasyonundan gelen Tunceli ismi yerine bölge halkı ve tarihinin kabul ettiği Dersim ismini tercih etmesi elbette mümkün! Ancak Çilengir Sempozyumun Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Temel Gençtan’ın Dersim lafını duyar duymaz gösterdiği “Burası Türkiye Cumhuriyeti. Kimse Dersim diyemez” diye bağırarak gösterdiği tepkiyi şaşkınlıkla karşılıyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı dönem dönem, en azından ‘gerektiğinde’, Tunceli yerine Dersim demişti. Prof. Gençtan’ın yerinden ve bağırarak müdahaleleri baştan tansiyonu yükselttiği gibi sonrasında da ‘müdahaleleri’ de devam ediyor.

Devamı ise daha da trajikomik. Sunum hakkında başta Oturum Başkanı Prof. Dr. Süreyya Meriç Pagano hükmü veriyor: “Bilim dışı”, “Kapitalizmle barajların ne ilgisi var”, “Fen bilimleriyle eylemlerin alakası mı var”, “Siz buraya siyaset yapmaya gelmişsiniz”! Prof. Gençtan’ın Düzenleme Kurulu Başkanı olarak belki de “Bizim çöplüğümüz burası” hissiyatıyla yaptığı müdahaleler ek sorgulamaları da getiriyor: “Bergama köylüleri İstanbul’da eyleme gelirken otobüsleri hangi parayla tuttu!” (Ne alaka barajlarla otobüs tutmak için sanki milyar dolara ihtiyaç var!)

Çilengir, son olarak şunu ekliyor: “Yaşanan tam bir linç ortamı. Bağırma, hakaret. Ne bilim etiği ne akademik nezaket vardı. Yaşananlardan sonra salonu terk ettik.”

Sonuç mu? Üniversiteler giderek bilimsel tartışma ortamına ve muhalefete giderek kapanıyor. Tartışmanın olmadığı, toplum ve doğanın ihtiyaçlarının dışında tamamlanan, pürü pak bir ‘bilimcilik’ ne kadar bilimdir, üniversite de ne kadar üniversitedir? İşte asıl sonuç bu!

KOÇAL: FAŞİZM HER ZAMAN ÜNİFORMA GİYMEZ!

Sezen Çilengir, bu müdahalelerin bitmek bilmediğini, tam bir linç ortamının oluştuğunu anlatırken, Dicle Üniversitesi Araş. Gör. Ahmet Vedat Koçal da yaşananlar üzerine sempozyumu protesto ederek oturumu terk ediyor.

Koçal da Çilengir’in söylediklerini doğruluyor. “Baraj ve kapitalizm ilişkisine tahammül edilemedi mi” sorusuna yanıtı şöyle: “Hiçbir şey konuşamaz haldeyiz. Keşke o noktada olsak isterdim. Dersim-Tunceli gerilimi çıktı. Uzak illerden gelen arkadaşlara hakaret ettiler. Fikir tartışmasına giremedik bile. Akademik toplantılarda genellikle

katılımcılar kendi arasında ve dinleyicilerle tartışır. Ev sahipleri ve oturum başkanları sunum yapanlarla kavga etmez.

Süreyi ayarlamakla yükümlü oturum başkanı sunumcu arkadaşlarla polemiğe girdi. Çok yakışıksız beyanlarla

(2)

karşılaştık. ‘Siz burada konuşamazsınız. Dersim diyemezsiniz. Barajlar şöyle zararlı diyemezsiniz’ gibi. Bu üslup, bu davranışları reva görenler bizim meslek büyüklerimiz, koca koca profesörler. Bize savaş açtılar. Üniversiteyi terk etmek üzere salondan çıktım. Arkamdan gelip hakerete devam ettiler. Ama cevap vermedim. Bir siyaset bilimci olarak faşizmin her zaman askeri giysi giymediğini akademik elbise de giydiğini bir kez daha gördük.”

MÜFTÜOĞLU ÖZGÜR TARTIŞMA ORTAMI KALMIYOR

Akademik hak ihlalleri konusunda çalışmalar yürüten Akademi Susmayacak Platformundan Yrd. Doç. Özgür Müftüoğlu’ya da soruyoruz yaşananları nasıl değerlendirdiğini. Müftüoğlu süreçten bilgisi olduğunu ifade ederken şunları söylüyor: “Üniversitede yaşananlar sokakta yaşananların bir yansıması. Üniversiteler tartışmanın olması gereken alanlar. Özgür bir tartışma ortamı olmadan bilim üretilmesi mümkün değil. Son 30 yıldır üniversitelerde yoğun bir baskı var. Bunun sonucu olarak giderek tartışma zemini kalmamaya başladı. Bunun son örneği Namık Kemal Üniversitesinde yaşananlar. İşlenen konular da son derece önemli. Ekoloji, çevre konusu; emeğin sömürüsüyle beraber doğanın sömürüsü en had safhaya çıkmış durumda. Bunun tartışılması elbette gerekir. Ama bunların

engellenmesi, hele ki akademik tartışma ortamında bunun engellenmesi son derece vahim. Özgürlüğün ortadan kalktığını gösteriyor. Alternatifleri ve farklı görüşleri ortaya koyan bilim insanlarına karşı tahammülsüzlüğü gösteriyor.”

ÖĞR. GÖR. AKDENİZ İŞTEN ATILMIŞTI

Bir öğrencisinin aldığı not sebebiyle yaptığı şikayeti değerlendiren NKÜ yönetimi aynı zamanda Eğitim Sen İşyeri Temsilcisi de olan Öğretim Görevlisi Mukaddes Akdeniz hakkında soruşturma başlatmıştı. Soruşturma metninde derslerde anlattığı bilgiler gerekçe gösterilerek, “Devlet değerlerini küçümsediği, Çanakkale Şehitlerine hakaret ettiği”

öne sürülmüş konu YÖK’e taşınmıştı. Savunma vermeyi reddeden Akdeniz hakkında YÖK, okulla ilişkisinin kesilmesi kararı verdi.

HABERLINK-05-05-2013

Referanslar

Benzer Belgeler

ı rollerini Hüseyin Kemal­ le Talât ve ikiz uşak rollerini Hâzımla Vasfi Rıza oynuyorlar­ dı.. Delikanlıların babası

Belirtilen amaç doğrultusunda çalışmada, İzmir ilinin Kemalpaşa ilçesinde kiraz üreticileri üzerine yapılmış bir anket çalışmasından elde edilen verilerden

Bu çalışmada, AB’nin Türkiye’ye mali yardım sağladığı IPARD programı kapsamında kırsal turizm desteğinde hibe için seçilen iller, uygunluk kriterleri, proje seçim

On the other hand, putaminal involvement did always result in mobile dystonia, as observed in all four patients, and together with the patient with infarction in caudate

Bununla birlikte, yüzyıllar süren araştırmalara rağmen, problemi basitleştirebilecek koordinat dönüşümleri olmadığından genel üç-cisim problemine çözüm yoktur;

ABD tarafından ülkeye önerilen 'şartlı yardım' (Küba hükümetinin ABD'den bir grup uzmana adada hasar tespiti yapmas ı için izin vermesi) Küba tarafından sert bir

Dersim ’de yapılması planlanan 14 barajı protesto etmek amacıyla İstanbul’dan yola çıkan ve günlerce Munzur Vadisi’nde geri dönü şümü olan çöpleri toplayıp

Dersim’de baraj yap ılmasını istemeyen 200 kişi, 5 Haziran Dünya çevre Günü nedeniyle İstanbul'da protesto gösterisi yapt ı.. Galatasaray Meydanı'nda toplanan Munzur'u