• Sonuç bulunamadı

EDİTÖRLERİMİZ’DEN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "EDİTÖRLERİMİZ’DEN "

Copied!
53
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Balarılarında Bulunan Az Önemli Zararlı Artropodlar (Eklembacaklılar) Bölüm 1: İnsekta (Böcekler) Levent AYDIN, Özgür SELÇUK

40

Other Less Harmful

Arthropods in Honeybees (Section 1: Insects)

Levent AYDIN, Özgür SELÇUK Kuzeydoğu Ege Lesvos (Yunanistan) Adasında

Güneş Çiçeği ve Hayıt Bitkisi Alanlarında Nektar Varlığı ve Arı Ziyaretleri Üzerine Gözlemler John F. BARTHELL, John M. HRANITZ, JeAnna R. REDD, Meredith L. CLEMENT Katherine C. CROCKER, Erica C. BECKER, Kara D. LEAVITT, Brant McCALL, Megan MILLS-NOVOA, Cassondra M. WALKER,

Theodora PETANIDOU & Harrington WELLS 55

Observatıons On Nectar Avaılabılıty And Bee Vısıtatıon At Patches Of Yellow Star-Thıstle And Chasteberry On The Northeast Aegean Island Of Lesvos (Greece

John F. BARTHELL, John M. HRANITZ JeAnna R. REDD, Meredith L. CLEMENT Katherine C. CROCKER, Erica C. BECKER, Kara D. LEAVITT, Brant McCALL,

Megan MILLS-NOVOA, Cassondra M. WALKER, Theodora PETANIDOU & Harrington WELLS

Orman Biyoçeşitliliğinin Kullanımı: Apis Melifera için Ceratonia Siliqua’nın Ödülü

Syouf Maha and Nizar Haddad 62

Utılızatıon Of Forest Bıodıversıty: Rewards Of Ceratonıa Sılıqua L. For Apıs Mellıfera

Syouf Maha and Nizar Haddad*

Mürver Ağacı (Sambucus L.) Ve Önemi

Gülşah SAATÇIOĞLU, Gamze GÖRGÜN 68 Elderberry, Sambucus L. and its Importance Gülşah SAATÇIOĞLU, Gamze GÖRGÜN Amatörce Ana Arı Üretimi-2

Kenan GİŞAN - Halil BİLEN 70 Amateur Queen Bee Production-2 Kenan GİŞAN - Halil BİLEN

Erciyes Üniversitesinde Bal Ve Arı Ürünleri Çalıştayı

77 Expo and Workshops on Honey and Honeybee Products with International Participation

(2)

EDİTÖRLERİMİZ’DEN

From the Editors Sevgili Arıcılar,

Bugün dergimiz 12. yılında bulunmakta ve aksama- dan yayın hayatını sürdürmektedir. Bundan önceki 44 sayıda dergimiz üretici, tüketici ve bilim insanla- rına ulaşmayı hedef edinerek birçok makale yayın- lamıştır. Amaç arıcılarımızın emeğini yüceltmek ve bilimsel anlamda arıcılarımıza rehber olmaktır. Ge- rek yurtiçi, gerekse yurtdışından birçok çalışma, derleme arıcılarımıza yön vermek ve gelişimini sağlamak için yayınlanmıştır. Bir sivil toplum örgütü olarak en önemli görevimiz ülke arıcılığımıza katkı- da bulunmaktır.

Son dönemde sahte bal veya şurup benzeri gıdala- rın ülkemizde gündeme gelmesi arı varlığında dün- ya ikincisi bir ülkeye yakışmamaktadır. Unutulma- malıdır ki bal arı ürünüdür ve sahtesi olamaz. Bu olay arıcılığımızı ve bu konuda en büyük emeğe sahip arıcılarımızı hiçe saymaktır. Aynı zamanda toplumu kandırarak sağlığını tehlikeye atmaktır. Bu nedenle Arı Yetiştiricileri İl Birlikleri arı ve arı ürünle- rini medya kanalı ile objektif bir şekilde tanıtmalı, bu konuda kamu ile ortak çalışarak Merkez Birliğe destek olmalı ve toplumu aydınlatmada aktif bir rol almalıdır.

Sevgili arıcılar bu yıl sezon başında ülkemizin bazı noktalarından normalin çok üzerinde arı kayıpları bildirilmiştir. Yaptığımız yakın bölge incelemelerinde kışın uzun sürmesi, bakım hataları ve eksiklikleri, bireysel yapılan hastalık mücadeleleri ve hataları ile kovan içi rutubetin aşırı yüksek olması ön plana çıkmaktadır. Bunun sonucu örnek aldığımız birçok kolonide Nosema miktarı aşırı yüksek olduğu tespit edilmiştir. Arıcılıkta en önemli nokta arı gibi mü- kemmel bir canlı ile çalıştığımızdır. Bu nedenle arılara yaptığımız müdahale eksiksiz, onların haya- tını kolaylaştırıcı ve düzenli olmak zorundadır Tüm arıcılarımız iyi bilmelidir ki sonbaharda yapılan ça- lışmalar arılarımızı kışa hazırlamanın ve takip eden sezondaki başarımızın anahtarıdır. Bu nedenle arıcılarımızın normalin dışında giden iklim ve çevre şartlarına her zaman hazırlıklı olması gereklidir.

Özellikle Varroa mücadelesi ve düzeni en önemli noktalardan biridir. Nosema spor sayısının yüksek olduğu kolonilerde Varroa’ya karşı kullanılan ilaçla- rın yeterince görev yapamayacağı arıcılarımız tara- fından iyi bilinmelidir. Arıcılarımızın kovanlarını kuru tutmaya ve kolonilerinin güçlü olmasına dikkat et- meleri gerekir.

Bu yıl bahar aylarında ülke genelinde birçok il birli- ğimizde ve mart ayında Bursa İli Arı Yetiştiricileri Birliği seçimleri yapılmış ve yeni yönetimler görevle- rine başlamıştır. Yeni yönetimlere başarılar diliyor, bu seçimlerin ülkemize ve arıcılarımıza hayırlı ol- masını umut ediyoruz.

Uludağ Arıcılık Derneği Genel Kurul Toplantısı

Genel kurulda seçilen yeni Uludağ Arıcılık Derneği yönetim kuruluna başarılar diliyoruz. Başkan Mürşit KORKUT, Başkan Y. Selvinar S. ÇAKMAK, Say- man Mustaf CİVAN, Yazman M. Ertan GÜNEŞ, Üye Figen KÜTÜKOĞlu, Üye Ferhat SIVAT, Üye Hasan ŞEN.

Sayın Rektörümüz, Rektör Yardımcıları ve Bazı Dekanla- rımızın AGAM ziyareti

Sayın arıcılar bu yıl sezonun bereketli ürününüzün bol ve değerli olması dileklerimizle saygılarımızı sunarız.

LEVENT AYDIN

(3)

BALARILARINDA BULUNAN AZ ÖNEMLİ ZARARLI ARTROPODLAR (EKLEMBACAKLILAR) BÖLÜM 1: İNSEKTA (BÖCEKLER)

Other Less Harmful Arthropods in Honeybees (Section 1: Insects)

(Extended Abstract in English can be found at the end of the end of this article)

Levent AYDIN, Özgür SELÇUK

Uludağ Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Parazitoloji Anabilim Dalı Uludağ Üniversitesi, Arıcılık Geliştirme-Uygulama ve Araştırma Merkezi

ÖZET

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de arıcılıkta birçok hastalık ve zararlılarla karşı karşıya bulun- maktayız. Bunlardan bazıları, arıcılar ve bilim insanları tarafından göz ardı edilmesine karşın kovan ve ürünlerine ciddi zararlar vermektedir. Bu nedenle bu zararlıları iyi tanımak ve varsa mücadele etmek kovanın sürekliliği açısından oldukça önemlidir. Bugüne kadar birçok tecrübeli arıcı bu zararlıları ve olumsuz etkilerini kısmi olarak bilmesine rağmen mücadele yöntemleri ve gerekliliğinin olup olmadığı konusunda bilgi eksiklikleri bulunmaktadır.

Ektoparazitlerin iki büyük grubunu oluşturan böcek ve akar’lar içerisinde en fazla bilinen arı zararlıla- rı Varroa, Trake akarı, Petek Güvesi dışındaki yaklaşık 119 adet artropodu kapsayan bu makale, veri- len bilgilerle bu zararlıların tanınması ve arıcıların gerekli müdahaleyi yapması için hazırlanmıştır.

Ekonomik yönden arıcılara tahminlerinin ötesinde zarar veren geniş bir yelpazedeki bu artropodlardan sadece İnsekta (böcekler) grubunda yer alan ve arıcıların sık karşılaştıkları artropodlar (eklembacaklılar), bu makalede değerlendirilerek sunulmuştur.

Anahtar kelimeler: Balarısı, zararlı, Artropod, İnsekta, Apocephalus borealis

GİRİŞ

Bal arıları (Apis mellifera L.), binlerce yıl önce in- sanlar tarafından kovanlarda yetiştirilmeye başlan- mıştır. Günümüzde, bal arılarından elde edilen ürünler, hayatın tüm alanlarında yoğun olarak kul- lanılmaktadır. Bu durum arıcılığı önemli bir tarımsal faaliyet haline getirmiştir. Türkiye’nin tüm bölgele- rinde arıcılık yoğun olarak yapılmakta ve ülkemizde elli bin civarında profesyonel arıcı bulunmaktadır.

Bal arıları, sosyal böceklerdir ve koloniler halinde organize bir şekilde yaşarlar. Bal arıları kışı geçir- mek için kovanlarında polen ve bal depolarlar ve depoladıkları bu yüksek kaliteli hazır besin madde- leri, insanlar da dâhil olmak üzere birçok böcek ve diğer hayvan türlerinin dikkatini çekmektedir.

Bu durum bal arılarının doğada çok fazla düşmanı olmasına neden olmakta ve kendilerine özgü sa- vunma stratejisi oluşturması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Günümüzde Türkiye’de ticari arıcılık- ta Varroa ve Petek güvesine karşı yoğun mücadele yapılmaktadır. Ancak bunların dışındaki diğer arı zararlısı artropodlar göz ardı edilmekte, bireysel olarak kolonilere çok büyük zararlar vermeyen bu böcekler, toplamda bazı ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Arıcılığımızda AB standartları gereği sadece Varroa’ya karşı zorunlu olarak kimyasal ilaç kullanılarak mücadele yapılmaktadır. Bu makalede bahsedilen artropodların birçoğu ile biyolojilerinden ötürü mücadele yapmak zordur. Geliştirilecek olası mücadele yöntemleri de kimyasalları kullanarak ekosisteme zarar vermek yerine daha çok mekanik

(4)

yöntemlerle bu zararlıların kovandan uzak tutulma- sına dayandırılmalıdır (Zeybek, 1991; Doğaroğlu, 1992;Genç ve Dodoloğlu., 2002).

Bu derleme Varroa, Petek güvesi ve Trakea akarı dışında bal arılarına zarar veren ve daha az görülen diğer artropodları tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır.

Böylelikle arıcıların, bilim insanlarının ve ilgili kişile- rin bu artropodları tanımasını sağlayarak bilinçlen- dirmek ve bir farkındalık yaratmak mümkün olacak- tır. Bu zararlılardan bir veya birkaçının yoğun görül- düğü ve problem teşkil ettiği yerlerde, etkenin ne olduğu tanınarak buna göre mücadele edilebilecek- tir.

Tablo: Arı Zararlısı Artropodların Sınıflandırılması

(5)

LEPİDOPTERA (KELEBEKLER)

Günümüze kadar 100 bine yakın türü saptanmıştır.

Erişkinlerinde ağız yapıları çiçeklerden nektar ve diğer sıvı gıdaları almaya elverişlidir. Bazı türlerin larvaları bal arılarında kovan ve depo peteklerinde tahribata yol açar. Arıcılık açısından önem arz eden değişik familyalara mensup türler aşağıda açıklan- mıştır. Arıcılık açısından en önemli tür Büyük petek güvesi (Galleria mellonella)’dır. Aşağıda bahsedile- cek türlerden Acherontia atropos arıları da avlaması yönünden diğerlerinden farklıdır (Mimioğlu, 1973).

Pyralidae

Vitula edmandsae

Kurutulmuş meyve güvesi olarak da bilinir. Gri renk- li iki santim boylarındadır. Gelişimi yumurtadan olguna kadar 88 güne kadar sürer. Kışı larva olarak geçirir. Larvaları açık pembe ya da beyaz renklidir ve Akdeniz un güvesi ve Hindistan un güvesine benzer. Korunmasız saklanan peteklerde bal mu- mu, bal ve polenleri yiyerek ekonomik zarara yol açar. Özellikle Kuzey Amerika olmak üzere Amerika kıtası ve Kanada’nın bazı bölümleriyle Avrupa’da görülmektedir. Büyük petek güvesinden farklı ola- rak, larvaları beslendikleri petek üzerinde daha fazla miktarda ağ bırakır. Kontrolünde büyük petek güvesinde kullanılan kontrol metotları kullanılır.

Kullanılmayan peteklerin depolanma koşulları mü- cadelede önemlidir (Bradbear, 1988; Winston, ve ark. 1981).

Vitula edmansae Achroia grisella

Küçük petek güvesi olarak bilinir. Diğer güvelere göre daha az zararlıdır. Özellikle zayıflamış kovan- larda zararlıdır. Büyük petek güvesinden kolayca ayrılır. Görünüşleri daha ince yapılıdır. Erkekleri 1

santimetreye, dişileri 1.3 santimetreye ulaşır. Renk- leri gümüş griden devetüyü rengine kadar değişik renklerde olabilir. Rahatsız edildiklerinde ortamı 30 saniye içerisinde terk ederler, çok hızlı hareket ederler. Larvaları ince beyaz renklidir. Başları kah- verengi renklidir. Her larva ayrı tüneller oluşturur.

Larvalar genellikle kovanın tabanında döküntüler içerisinde bulunur. Özellikle tropikal iklim kuşağında görülür. Büyük petek güvesinin olduğu kovanlarda larvalarının yetişmesi mümkün değildir. Aralarında kompetatif bir ilişki bulunmaktadır. Mücadelede özel bir yöntem olmamakla birlikte Büyük petek güvesi mücadelesinde kullanılan yöntemler kullanılmakta- dır (Auber 1960; Morse ve ark., 1990).

Achroia grisella

Indianmeal moth (Plodia interpunctella)

Çoğunlukla tahıl zararlısıdır. Tüm dünyada bulunur.

Erişkinleri 9 mm uzunluğundadır. Ön kanatları gri, vücudunun diğer kısımlarında kırmızımsı kahveren- gi ve üzerinde koyu renkte lekeler vardır. Larvaları kirli beyaz renkte, baş kahverengidir. Sıcak iklimler- de larva polen ve kokon ya da ölü yavru gözleri içerisinde çoğalır, kovanın zemindeki artıklar ve debris içerisinde bulunur. Yaşam süresini 4-6 haf- tada tamamlar. Peteklere bala ve polenlere zarar vermektedir. Mücadelede depolanacak peteklerin bir süre derin dondurucuda bekletilmesi en etkili metottur. Depolanan polenlere de aynı işlem uygu- lanabilir (Auber. 1960; Morse, ve ark., 1990;

Silacek, ve ark.,1972).

(6)

Plodia interpunctella

Anagasta kuehniella-Akdeniz un güvesi

Anagasta kuehniella

Lepidoptera Erginler, 6-13 milimetre uzunluğunda, solgun gri renklidir. Ön kanatlarında koyu renkli zikzaklar bulunur. Larvalar, yumurtadan çıktıktan sonra petek üzerinde beslenirken küçük kanalcıklar oluşturur. Başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada görülebilir. İsmi un güvesi olmasına rağmen her türlü tahıla zarar verir. Bazı zamanlarda depolanmış peteklere ve polenlere zarar verebilir. Mücadelede depolanacak materyalin bir süre derin dondurucuda bekletilmesi etkili bir yöntemdir (Auber, 1960; Morse ve ark., 1990).

Sphingidae

Kurukafa güvesi (Acherontia atropos)

Orta boylu tıknaz vücutlu bir güvedir. Ön kanatları gri ve sarı renkli, arka kanatlarında koyu renkli bant- lar bulunur. Islık benzeri bir ses çıkartırlar. Erginleri ağaçların gövdesinde bulunan reçineden beslenir.

Bunun yanı sıra kovanlardan nektar ve bal çalarak da beslenir. Geceleri kovanlara saldırır (Auber, 1960; Morse ve ark., 1990) .

Acherontia atropos

DIPTERA (Sinekler)

Sinekler olarak bilinen bu takımda değişik familyala- ra ait türler arı zararlıları olarak dikkati çekmektedir.

Asilidae’lerin olgunları avcı türlerdir ve arılarla bes- lenmektedirler. Braula coeca arıların besinine ortak olan bu ailede olmasına rağmen kanatları olmayan bir türdür. Bu bölümde bahsedilen diğer türler Apimyasis etkenleri olup yumurtalarını genellikle arının abdomenine yerleştiren ve bu yumurtalardan çıkan larvaları iç parazit olan arının iç organları ve vücut sıvılarıyla beslenen türlerdir (Morse ve ark., 1990; Mimioğlu, 1973; Ibrahim, 1997; Tüzer,1997).

Asilidae

Olgunlarının boyu 0.6-4 cm boyundadırlar. Avcı olmaları nedeniyle çok çeşitli böcekleri avlayarak beslenirler. Avlarından bir kısmını bal arıları oluştu- rur. Bireysel avlanırlar. Avlanırken bal arılarını renk- lerinden boyutlarından ve şekillerinden ayırt ederler.

Bal arıları bu saldırılar karşısında çok savunmasız kalır. Toplamda 5000 civarında türü bulunan bu sinekler, tüm dünyada yaygın olarak bulunmaktadır- lar. Kimi türler, tarlacı arıları avlayarak kolonilere önemli derecede zararlar vermektedirler. Nitekim Hayat (1997) Asilidae türlerinin avlarının belirlen- mesine yönelik çalışmasında; en fazla avın Hymenoptera takımına bağlı türlerden oluştuğunu (%57,4), bunların içerisinde de bal arısının ilk sıra- da yer aldığını belirlemiştir. Bu sineklere karşı şuan kullanılan etkili bir mücadele yöntemi bulunmamak- tadır (Barnes 2008; Hayat, 1997 Bouseman ve ark., 1977; Linsley, 1960).

Saropogon dispar

(7)

Promachus fitchii

Diogmites angustipennis

Diogmites symmachus

Mallophora orcina

Mallophora nigra

Dasypogon diadema

Molobratia teutonus

Phoridae

Çoğu küçük türlerdir. Boyları 2-4 mm dir. Tüm dün- yada görülebilmektedir. Arı kovanlarında önce pe- tekte depolanan polenleri yerler. Zamanla da larva- lara ve prepupalara zarar vererek koloninin zayıf- lamasına neden olurlar. Bazı türler dış parazit iken bazılarının da larvaları iç parazit olarak yaşarlar (Morse ve ark., 1990; Reyes, 1983; Chaud-Netto, 1980).

Pseudohypocera kerteszi

(8)

Braulidae

Braula coeca (Arı Biti)

1.5 mm uzunluğunda 1 mm genişliğinde, parlak, kahverengimsi-kırmızı renktedir. Erkek bitler dişilere oranla biraz daha küçüktür Başı büyük ve enleme- sine ovaldir. Gözü ve kanatları yoktur. Arı biti ergin- leri; yağmacılık ve oğul verme ile kovanlar arasında yapılan ballı-yavrulu çerçeve değişimi ile bulaşık arıların kovanları şaşırmaları ile ve koloni nakilleri ile yayılmaktadır. Genç işçi arıların topladıkları gı- dayı yedikleri için, yavru arılar beslenemez ve göz- ler içerisinde ölürler. Ana arının yiyeceklerini ortak olduklarından ana arının yeterince beslenememesi- ne sebep olur yeterince beslenemeyen ana arı yumurtlamaya bir süre ara verir. Besinsiz kalan kovan kısa sürede zayıflar ve sönebilir. Bal sırları içerisinde tüneller açarak balın akmasına ve ticari değerinin kaybolmasına neden olur. Petek gözleri, henüz arı tarafından balla doldurulmadan önce, Arı biti yumurtalarını kazdığı tünellerde bırakır. Kazılan tüneller küçüktür. Ancak gözle fark edilirler. Fakat yumurtadan çıkan ve 2 mm. kadar uzun olan larva geliştikçe, bunların çaplarını genişletir. Hemen tüm dünyada görülebilmektedir. Mücadelede mekanik olarak az sayıdaki arı biti arı üzerinden temizlenebi- lir. Yalnız ana arı bitlenmiş ise ucu bala batırılmış bir tahta çubuğu ana arının etrafında dolaştırarak bitleri ayıklamak ve imha etmek kolaydır. Arı bitleri peteklerde yumurtlamış ve petekler bunların yumur- ta ve larvaları ile bulaşık ise, onları çıkarmak sure- tiyle zararsız bir hale getirmek ve yeni jenerasyon- ların gelişmesini önlemek gerekmektedir. Kimyasal olarak yapılacak mücadelelerde varroaya karşı kullanılan ilaçlar etkili olduklarından bu zararlıya karşı da kullanılabilir (Smith ve ark.,1985; Morse ve ark., 1990; Nixon 1982).

Braula coeca

APİMYASİS YAPAN ARTROPODLAR Conopidae

Larvaları 0.3-1.5 santimetredir. Bazı konopid türleri, yumurtalarını havada yakaladıkları avlarının üzerine yerleştirirler. Mevcut 500 türden 6 kadarının bal arılarına zarar verdiği belirlenmiştir. Bal arısının abdomenine yerleştirdiği larvaları arının hemolenfi ve kas dokusuyla beslenir. Buradan içeri girer, arı- nın iç organları ve dokularıyla beslenerek gelişimine devam eder. Kuzey Amerika, Rusya ve Avrupa’da görülürler. Şiddetli şekilde enfeste olmuş koloniler- de içerisi boş kurumuş şekilde ölmüş arılar dikkati çeker. Tarlacı arıları enfeste ettikleri için kovanı zayıflatır ve hatta sönmesine neden olabilirler. Mü- cadelede herhangi etkili bir yöntem bulunamamıştır (Bradbear, 1988; Botha, 1970).

Physocephala marginata

Physocephala sagittaria

Zodion cinereum

(9)

Thecophora atra

Thecophora longirostris Tachinidae

Larvaları birçok böceğin iç parazitidir. Bu yönüyle zararlı böceklerle biyolojik mücadelede kullanılmak- tadırlar. Bilinen 1300 kadar türden sadece Rondanioestrus apivorus bal arılarına zarar ver- mektedir. Kovanın önünde bekleyen dişi kovana dönen tarlacı arıları yakalayıp larvalarını abdome- nine yapıştırır. Larva buradan abdomen içerisine girerek arıya zarar verir ve ölümüne neden olur.

Kuzey Afrika ve Uganda’da görülürler. Kontrolde etkili bir mücadele bulunamamıştır (Botha, 1970).

Sarcophagidae

Türlerin birçoğu leşçil beslenmekle birlikte bir kısmı parazitiktir. Miltogramminae alt familyasına giren kimi türler, yumurtalarını bal arıları ve yaban arıları- nın yuvalarına bırakır. Senotainia tricuspis bal arıla- rının iç parazitidir. Dişileri genellikle bal arılarına nadiren de bombus ve diğer vahşi arılara saldırır.

Larvalarını bal arısının vücuduna yapıştırır. Dişi bir sinek ortalama 700-800 larva üretir. Larvaların arı- nın vücuduna girmesinden 2-4 gün sonra arı ölür.

Özellikle Orta ve Kuzey Avrupa, Ukrayna, Tunus ve Avustralya’da daha az olarak da diğer bazı ülkeler-

de görülürler. Kontrol yöntemi olarak geçmiş dö- nemlerde kovanın dış yüzeyi %1-2 ddt solüsyonuy- la boyanmıştır (Morse ve ark., 1990).

Senotainia tricuspis Calliphoridae

Büyüklükleri ev sineği kadardır. Yeşil mavi ya da gri renkli olabilirler. Cochliomyia hominivorax bal arıla- rının zararlısıdır. Larvaları arının göğüs kısmındaki yumuşak dokularla beslenir, iki gün içerisinde arının ölümüne sebep olur. Arı öldükten sonra da larva ölmüş arı üzerinde beslenmeye devam eder. Ol- gunlaşınca arıyı terk eder. Arıları kovan dışında yakalar ve yumurtalarını bırakır. Tropik ve yarı tro- pik iklim kuşaklarında en çok da Mısır’da problem olmaktadırlar. Henüz etkili bir kontrol yöntemi bu- lunmamaktadır (Morse ve ark. 1990; Özbek. ve Szaloki, 1998 Tüzer, 1997).

Cochliomyia hominivorax Phoridae

Özellikle Melaloncha ronnai bal arılarının parazitidir.

Genellikle yoğun tarım yapılan bölgelerin yakının- daki arılıklarda gözlenmiştir. Paraziter enfestasyona maruz kalmış arılarda uçmakta ve hareket etmekte güçlük, kas titremeleri ve ölüm görülmektedir. Di- ğerleri gibi bu sinek de yumurtalarını bal arısının abdomenine bırakır ve larvalar buradan arının vü- cuduna girer. Tarlacı arıların zarar görmesiyle kolo- ni zayıflamaktadır (Ramírez, 1984).

(10)

Melaloncha ronnai

Apocephalus borealis KOLONİ KAYIPLARININ SEBEBİ OLABİLİR Mİ?

Tüm dünya son birkaç yılda sebebi belli olmayan arı ölümleri, bilinen ismiyle Koloni Çökme Bozuklu- ğu (CCD) (Colony Collapse Disorder) ile sarsılmış- tır. CCD dünya genelinde sebebi belirlenemeyen ve çok sayıda koloninin kaybına sebep olmuştur. Bir- çok araştırıcı konuyla ilgili bilimsel araştırmalar yapmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda bilim insanları mantar, bakteri viral ve parazitik patojenle- ri, bazı bilim insanları iklim değişikliklerini, bazıları ise yaygınlaşan cep telefonu sinyallerinin arıların yön bulma duyusunu olumsuz etkilediği gerekçesiy- le Koloni Çökme Bozukluğunun sebebi olduğunu öne sürmüşlerdir. Son dönemlerde ise bu bozuklu- ğun sebebinin tek bir etkene bağlanamayacağı, sebebin bahsedilen patojenler ve olumsuzlukların bir araya gelmesiyle CCD’nin ortaya çıktığı görüşü yaygınlık kazanmıştır.

Amerikalı bilim insanları Core ve ark., (2012)’nın yayınladıkları bir makalede Apocephalus borealis (Phoridae) isimli bir parazit sinek türünün CCD’nin sorumlusu olabileceği bildirilmektedirler. Ameri- ka’nın yerli türü olan A. borealis normal olarak bombus ve eşek arılarının paraziti olarak bilinmek- tedir. Yapılan çalışmada ergin dişi sineklerin arının karın kısmına bıraktıkları yumurtalardan çıkan lar- vaların arının vücut dokularıyla beslendiği ve olgun- laşan larvanın arının boyun kısmından göğüs ve başın birleşim yerinden arıyı terk ettiği görülmüştür.

Larvalar tarafından oluşturulan parazitizmin arılarda gece kovanı terk etme eğilimine sebep olduğu ve bu sinek türünün daha önceleri bilinenin aksine, ticari arılıklarda da gözlendiği, bal arılarını da ko- nakçı olarak kullandığı ortaya konmuştur. Bu araştı- rıcılara göre A. borealis’in CCD’nin gözden kaçırıl- mış sebeplerinden olduğu düşünülmektedir.

Sarcophagidae ( Flesh Flies)

Sarcophaga nigriventris genellikle bal arılarının parazitidir. Larvaları bal arılarının üzerinde beslenir (Tüzer, 1997).

Sarcophaga nigriventris Drosophilidae

3-4 milimetre boyundaki küçük sineklerdir.

Drosophila busckii bal arılarının parazitidir (Morse ve ark.,1990).

Drosophila busckii

(11)

HYMENOPTERA

Bu dizide arılar karıncalar ve eşek arıları bulunmak- tadır. Çoğunlukla bal arıları gibi sosyal böceklerdir Karıncalar kovanlara koloni halinde saldırarak zarar vermekte, eşek arıları ve sarıca arılar ise daha çok bireysel zararlar vermektedirler. Bal arılarına zarar veren diğer arılar bal arılarından farklı olarak etçil beslenen türlerdir ve en büyük zararları tarlacı arıla- rın avlanması suretiyle kolonileri zayıflatmak hatta sönmelerine neden olmaktır. (Morse ve ark.1990;

Mimioğlu 1973;Tüzer, 1997).

Formicidae (Karıncalar)

Karıncalar ekosistemin en başarılı sosyal böcekle- ridir. Özellikle sıcak iklimlerde yaşayan Dorylinae ve Ecitoninae alt familyalarına mensup karınca türleri tropikal iklimlerde arılıklara büyük zararlar verebil- mekte ciddi karınca saldırılarında onlarca kovanı birkaç saat içerisinde söndürebilmektedirler. Karın- calar, kovanlara çok büyük sayılarda saldırdıkları için arılar kovanları koruyamamaktadır Bunun yanısıra karıncalar polen tuzaklı kovanlardan polen- leri de çalabilmektedirler. Bu da ekonomik zarara yol açmaktadır. Mücadele karıncalara karşı arılıkta kimyasal kullanarak yapılabilir. Ama kullanılacak kimyasalların arılara da zarar vereceği unutulma- malıdır. Bunun yanısıra kovanların yüksek platform- lar üzerine kurulması karıncaların kovanlara erişi- mini zorlaştırmaktadır. Bu platformların bacaklarına karıncaların tırmanmasını engelleyecek şekilde tuzaklar konulabilir. (Burril, 1926).

Vespidae (Yaban Arıları) Vespa

Bal arılarının en önemli zararlılarından birisidir.

Özellikle tropikal alanlarda bunun dışında dünyanın birçok bölgesinde değişik türleri kovanlara ve tarlacı arılara saldırarak onları öldürmekte ve büyük eko- nomik zararlar vermektedir. Etçil beslenen bu arılar tarlacı arıların sayısını azaltarak kovana saldırma- salar dahi bütün bir arılığın kaybına sebep olabil- mektedirler. Bazı Vespidae türleri sosyal waspların en büyüğüdür. Avladıkları arının sadece göğüs

kısmını yerler. Özellikle sıcak havalarda yaz so- nunda ve sonbaharda kovanlara saldırmaktadırlar (Morse ve ark.,1990; Uygur ve ark., 2008)

Vespa crabro

Vespa mandirinia (Japon dev eşek arısı)

Vespa orientalis Vespula ve Dolichovespula

Önemli türler Vespula germanica, Vespula vulgaris, Vespula lewisiii ve Delichovespula arenaria’dır. En yaygın olan tür ülkemizde de sıkça görülen V.

germanica’dır. Tüm dünyada yaygın olarak bulun- makla birlikte kışların ılıman geçtiği bölgelerde tüm yıl aktivite göstermekte ve zarar vermektedirler.

Eşek arıları kadar büyük zararlar vermeseler de bal arılarına zarar verebilmektedirler. Genellikle güçlü kolonilere saldıramamakta, kovan girişindeki ölmüş ya da ölmek üzere olan arılara saldırmaktadırlar.

Sonbahar ve arken kış dönemlerinde popülâsyonla- rı en yüksek seviyeye çıkar. Döllenmiş dişi kışı tek başına yuvada geçirir, koloninin diğer bireyleri ölür- ler. Sonbahar dönemlerinde kovanlardan bal çal- mak için ciddi saldırılarda bulunabilirler. Bunun dışında tarlacı arılara bireysel saldırılar da yapabil- dikleri bilimsel yayınlarda bildirilmiştir.

(12)

Mücadelede 3 farklı yöntem kullanılmaktadır. Bun- lar:

1)Yabani arı kapanlarının kullanılması

2)Yabani arıları cezbeden feromonların kullanılması 3)İnsektisit (deltamethrin) emdirilmiş kanlı et parça- larının kovandan uzak bölgelere konması. Et ve kan kokusu bu arılara cazip gelmekte ve o yöne çek- mektedir.

Tüm bunların yanı sıra eğer mümkünse yuvaları tahrip edilmelidir(Archer, 1998; Mimioğlu, 1973; De Jong, 1979).

DİĞER INSECTALAR THYSANURA

Vücutları zırhla kaplı genellikle 1 cm’den küçük türlerdir. Vücutlarının son kısımlarında 3 tane kuy- ruk benzeri uzantı bulunur. Hareketleri suda yüzen balığı andırır. Genellikle gıda artıklarıyla beslendik- leri için insanların yaşadığı her yerde bulunabilirler (Tüzer, 1997).

Lepisma saccharina

Thysanura dizisinin Lepismatidae ailesine mensup artropodlardır. Küçük uzun yapılı vücudun arka kısmında 3 tane kuyruk benzeri uzantı bulunan böceklerdir. Vücut yüzeyleri pullarla kaplıdır. İnsan- ların yaşadığı konutlarda sıkça bulunur çünkü depo- lanmış gıdalarla, insan giysileri ve kitaplara zarar vererek hayatını devam ettirebilir (Borchert, 1974).

Ctenolepisma lineata

Thysanura dizisinin Lepismatidae ailesine mensup artropodlardır. Arı kovanlarında bulunabilir bunun sebebi gıda kaynağı olarak balı kullanmak içindir.

Güçlü kolonilerde herhangi bir zarara neden olmaz- lar. Mücadeleye gerek yoktur (Borchert, 1974).

ODONATA

Dünyanın her yanına yayılmış yaklaşık 5.000 türü bulunan yırtıcı böcek takımıdır. Böceklerin en iyi uçan türlerini içeren kız böcekleri (subakireleri ya da yusufçuklar da denir) yaşamlarının bir bölümünü suda geçirirler. Nimfler suda çözünmüş oksijeni, erginler atmosfer havasını soluyarak yaşarlar.

Nimfler tek hücrelilerle beslenir, başka larvalara, iribaşlara, küçük balıklara saldırmaya başlarlar. Nimf dönemi sonunda sudan çıkıp, kamış vb. bir bitkinin üstünde gömlek değiştirir kanatlarını kuruturlar. Böy- lece başkalaşma tamamlanmış olur (Mimioğlu, 1973;

Tüzer, 1997).

Yusufçuklar (Kız böcekleri, Helikopter böcekleri) Odonata dizisinin Epiprocta ve Zygoptera alt dizisi- ne ait avcı artropodlardır. Genellikle tatlı su kaynak- larına yakın yerlerde yaşarlar. Tüm dünyada yay- gındırlar. Bazı türleri sadece bal arılarını avlayarak beslenir. Olgunları havada uçan arıyı kanatlarından yakalayarak avlarlar. En büyük zararı çiftleşme uçuşuna çıkmış kraliçeyi avladıklarında verirler (McKay, 1967).

MANTODEA

Mantidae (Peygamberdeveleri)

Dünyanın hemen her yerinde çok değişik renk ve boyutlarda bulunabilen bu böcekler çok başarılı birer böcek avcısıdır. Sahip oldukları kamuflaj yete- neğiyle çiçekler ve bitkiler üzerinde bekleyerek tarlacı arıları avlamaktadırlar. Etkili bir mücadele yöntemi ortaya konulamamıştır (Bregante, 1972).

(13)

DERMAPTERA (Kulağa kaçanlar)

Karınlarının bitimindeki çatal şekildeki kıskaçlarıyla göze çarparlar. Dermaptera takımındaki bu böcek- ler hem etçil (küçük böceklerle) hem de otçul olarak beslenirler. Yavru bakımı yapan böceklerdir. Kışları ağaç kavukları, taş dipleri, duvar çatlakları gibi kuy- tu köşelerde geçirirler. Bu yüzden evlerde de görü- lebilirler (Mimioğlu, 1973) .

Forficulidae

Her yerde rastlanabilen çürükçül böceklerdir. Arıla- ra direkt zararlı etkileri yoktur. Saklanmak ve bes- lenmek için kovana girip buralarda bulunabilirler.

Güçlü kolonilere herhangi bir zararı gözlenmemiştir.

Mücadelede karıncalarda olduğu gibi yüksek plat- formlar işe yarayabilir. (Borchert, 1974).

PSOCOPTERA

Gerçek anlamda bitler olmamakla birlikte odun bitleri adıyla tanınan bir böcek takımıdır. Bu takım yumuşak gövdeli, uzun duyargalı, ağız parçaları çiğnemeye uyarlanmış, çoğu 5 milimetreden küçük bini aşkın türü kapsar. Kitap bitleri kanatsız odun bitlerindendir. Genellikle bina içlerinde, tozlu raflar- da dolaşan bu çok hareketli böcek, eski kitaplara ve kâğıtlara büyük zarar verebilir. Ayrıca, depolanmış tahıllarda da bulunur. (Morse ve ark.,1990).

Kitap Biti

Psocoptera dizisinin 3 ailesine mensup artropodlardır, Halk arasında kitap biti olarak bilinen bu tür küçük yumuşak vücut yapısına ve çiğneyici bir ağza sahiptir. Tüm dünyada görülebilmektedir.

Kitaplara ve kağıt materyale zarar verir. Arılara zararı genellikle polen çekmecelerine girip polenle- re zarar vermek şeklinde olmaktadır. Ayrıca kontakt yolla koloniler arasında hastalık etkenlerini taşıyabi- leceği de düşünülmektedir (Borchert, 1974).

HEMİPTERA

Bu dizide birçok bit ve tahtakuruları vardır. Bazı türleri bitkilere zarar vermekte bazıları ise insanlar- dan ve hayvanlardan kan emmektedir. Dört kanatlı- dırlar. Tüm yaşam ortamlarına yayılarak çeşitli vü- cut yapıları kazanmışlardır. Tipik olarak başlarının ön alt kısmından çıkan, dinlenme sırasında vücu- dun altında geriye doğru, çoğunda uzunlamasına bir oluk içine yatırılabilen bir hortumları vardır (Mimioğlu, 1973).

Reduviidae

Avcı durumundaki bu familyaya ait bazı türlerin yakalayıcı bacak yapıları ile bal arılarını avladıkları belirtilmektedir. Kolonilere büyük zararları yoktur (Morse ve ark.,1990).

NEUROPTERA

Narin ve yumuşak vücutlu böceklerdir. Kanatları zarımsı yapıdadır ve helikopter böceklerininkine (Odonata) benzer. Kanatların şekli ve büyüklüğü, cinslere göre farklılık gösterebilir. Ancak, ön ve arka kanat daima aynı şekilde ve büyüklüktedir. Uçuş esnasında birbirlerinden bağımsız olarak hareket

(14)

ettirilebilen kanatlar, dinlenme esnasında vücudun üzerinde çatı şeklinde tutulur. Kanatlardaki boyuna damarlar, kanat kenarına doğru çatallaşma gösterir.

Kanadın ön kenarında ise, merdiven şeklinde bir dallanma tipiktir (Borchert, 1974).

Chrysopidae Chrysopa vulgaris

Kovanlara ve arılara kayda değer zararları yoktur.

Zaman zaman arı kovanlarında ölmüş arıları yedik- leri bildirilmiştir (Morse ve ark.,1990).

COLEOPTERA

Boyları 1 mm–15 cm arası olan en kalabalık böcek takımıdır; bilinen 350.000 kadar türü vardır. Kın kanatlı böcekler olarak bilinirler.Renk ve biçimleri farklılık gösterir. Ortak özellikleri, ön kısımlarının sert ve kalın kanat örtülerine dönüşmüş olmasıdır.

Antenleri çeşitli şekildedir. Ağızları ısırıcı ve çiğne- yicidir. Kın kanatlılar, zar gibi ince ve ön kanatların- dan daha büyük olan arka kanatları ile uçarlar. Bö- cek uçmadığı zaman bu kanatlar katlanarak kanat örtülerinin altına saklanır. Larvaları yaşama biçimle- rine göre çok çeşitli tiplerde olur. Örneğin, yırtıcılıkla geçinen, bu yüzden iyi gelişmiş ayakları olan ve serbest geçinen larvalar olduğu gibi, gözsüz ve bacaksız olanları da vardır; bu türler bitkilerin içinde yaşarlar. Kın kanatlılar çeşitli besinlerle beslenirler.

İçlerinde yırtıcı olan birçok tür de bulunmaktadır (Mimioğlu, 1973; Morse ve ark.,1990).

Carabidae (Yer böcekleri)

Coleoptera dizisinin Carabidae ailesine mensup artropodlardır. Bu grupta çok sayıda tür bulunmak- tadır bazıları etçil türlerdir (Carabus auratus). Avla- narak beslenirler. Avlarının arasında bal arıları da bulunur. Korunmada kovanlara ulaşmasını engel- lemek için kovanların yerden yükseğe konulması gerekmektedir. Calosoma sycophanta Çam kese böceğine karşı biyolojik mücadele için kullanılmak- tadır. Bu yönüyle çok faydalı bir böcektir ülkemizde aktif olarak kullanılır. Kovanları korumak için etkin

bir mücadele yoktur kullanıldığı bölgelerden kovan- lar uzak tutulmalıdır (Borchert, 1974).

Cleridae

Bu ailede Trichodes apiarius bir arı zararlısı olarak bildirilmiştir. Genelde zayıf kolonilerdeki ölmekte olan erginlere ve yavrulara saldırmaktadır. Avcı bir tür olan bu böcek normalde bitkiler üzerinde avlan- maktadır. Tarlacı arıları da avlayabilmektedir. Etkin bir mücadele bulunmamaktadır

(Borchert, 1974; Morse ve ark.,1990).

Dermestidae

Dermestes lardarius zayıf kolonilere ve depolanmış peteklere ve ahşap kovan ve ekipmanlara zarar verdiği bildirilmiştir (Morse ve ark.,1990).

Meloidea (Yağ böcekleri Yakı böcekleri)

Arılara iki şekilde zarar verirler. Bu zararlardan ilki yumurtalara ve larvalara verilen zarardır. Diğeri ise olgun arılara yaptıkları parazitizmdir. En önemli tür Meloe cicatricosus‘tur. Bu böcekler kovana girip yumurtaları ve larvaları yemektedirler. Diğer bir tür olan Meloe variegatus’un gençleri arıların karın segmentleri arasından hemolenfle beslenmektedir.

(15)

Özbek ve Szaloki (1998). M. variegatus’un ülke- mizde ve Palearktik bölgede yaygın olduğuna deği- nirken, Meloe violaceus Marsham türünün triungulin adı verilen genç larvalarının Erzurum yöresinde arılarda ektoparazit olarak beslendiklerini belirtmek- tedirler. Meloidae türleri ile etkili bir mücadele yön- temi yoktur. (Özbek, 1998 ;Morse ve ark.,1990)

Nitidulidae Aethina tumida

Afrika kıtasında Büyük Sahra’nın güneyinde kalan bölümde yerleşmiş bir böcektir. Çilek ve fidan şek- linde bitkilere saldıran süprüntülerle (artıklarla) bes- lenen böceklerle yakın akraba ve/veya onlardan biridir. Meyve zararlısı olarak tahmin edilmektedir.

Dr. Lundie tarafından 1940’da Güney Afrika’da arı kovanlarında tespit edilmiştir. Afrika kıtasında depo- lanmış peteklere ve zayıf kolonilere büyük zarar vermekle beraber güçlü kolonilerde sorun oluştur- mamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’ne meyve ve sebze ithalatı yoluyla girdiği sanılan A.tumida ilk kez 1998 yılının Mayıs ayında Florida eyaletinde tespit edilmiş, iki yıl içinde 20 odakta saptanmış, yedi eyalete yayılmıştır. Gerek iklimsel özellikler gerekse bu kıtada doğal düşmanlarının olmaması nedeniyle Afrika kıtasından daha zararlı olmuş ve ABD’de arıcılığı tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır.

Erginleri yaklaşık 5-7 mm uzunlukta. Koyu kahve- renginden siyaha kadar bir renktedir. Vücudu güçlü bir kitin tabakası ile kaplı olduğu için, arılar soka- maz. Böceğin dorsal yüzü (sırtı) tüycük ve küçük

dikenlerle kaplıdır. Bu yüzden kolayca arılar tara- fından dışarı atılamazlar. Güçlü kanatları olduğu için bir arılıktan diğerine uçarlar. Son yapılan çalış- malarda 15 km civarında uçtukları ve bu yüzden etkenin bir bölgede hızla yayıldığı tespit edilmiştir.

Bacakları geniş ve düzdür. Yumurtalar çok sayıda ve kovanın ulaşılması zor dip köşelerine düzensiz bir şekilde bırakılır. Şekilsiz ve düzensizdir. Yumur- talar inci beyazı renkte ve balarısı yumurtalarından hafif küçüktür. Larvalar uzun, oval, yaklaşık 11 mm uzunlukta beyazımtırak açık kahve renklidir. Petek güvesinin larvaları ile benzerdir. Küçük kovan bö- ceğinin 3 çift iyi gelişmemiş bacağı ve dorsal yüzde (sırtta) iyi gelişmiş dikenleri mevcuttur. Polen ve balla beslenir. Petekler üzerine dışkılarını bıraktığı için fermentasyon sonucu bal insan ve arı tüketimi- ne uygunsuz hale gelir. Petekler delik, yıpranmış ve arılar tarafından bal ve yavru için kullanılamaz du- rumdadır. Güçlü kitin yapısı nedeniyle arılar soka- mazlar. Gelişmesinde 4 dönem vardır ve bu geliş- me 38-82 günde tamamlanır. Ilıman iklimli bölgeler- de yılda 5 nesil oluşturabilir. Çok sayıda yumurta bırakabildiği için kovanın sönmesine neden olabilir.

Afrika kıtasında doğal düşmanları ve Afrika arıları- nın hijyenik davranışları (agresif) nedeniyle büyük kayıplar oluşturmamış ve A.tumida popülasyonu kontrol altındadır. Ancak yeni bulaştığı ılıman böl- gelerde (ABD gibi) birinci derece zararlı konumuna geçebilir.

Balın kirlenmesi ve mücadelede ilaç kullanımı eko- nomik kayıplara yol açmakta, koloni zayıflaması veya sönmesi nedeniyle hem kovanın devamı hem de tozlaşma yoluyla bitkisel üretim tehlikeye gir- mektedir. A.tumida bulunan kolonilerde petekler tahrip olmakta, arı larva ve yumurtaları böcek tara- fından tüketilmekte, çıkardıkları dışkı nedeniyle fermantasyon sonucu ekşimsi çürük portakal (na- renciye) kokusu hissedilmektedir. Arılar yavrulu ve ballı petekleri terk etmektedirler Ballar kovan dışına bırakıldıklarında bile diğer arı ve böcekler tarafın- dan tüketilmemektedir. Petek gözlerinde çok sayıda A.tumida’nın larva ve yumurtalarına rastlanmakta- dır. A.tumida’ya karşı birçok kimyasal madde kulla- nılmasına karşın henüz tam bir başarı sağlanama- mıştır. Ancak Coumaphos’un strip uygulamaları nispeten olumlu sonuç vermiştir. Kovanlar yerden en az 20-30 cm yükseğe konmalı ve +4 derece öne eğimli olmalıdır. Küçük kovan böceği bulunan pe- tekler 12

º

C’de 24 saat ya da -20

º

C’de 6-8 saat bekletildiğinde tüm gelişme dönemlerinin yok oldu- ğu görülmüştür. Ülkemizi bu arı zararlısından koru- mak için bulaşık ülkelerden her türlü arıcılık malze-

(16)

mesi ve damızlık alımı kontrol altında tutulmalı, şüpheli kovanlar Tarım il, İlçe, laboratuar müdürlük- leri ile ilgili araştırma kurumları ve üniversitelere bildirilmeli. Üretici ve teşkilatlar bu etken ile ilgili bilgilendirilmeli, özellikle arıcıların sezonda toplama bölgeleri (Trakya, Muğla v.b.) kontrol altında tutul- malıdır.(Nixon, 1982).

Ptinidae (Örümcek Böcekleri) Anobiidae

Kimi türler peteklere ve zayıf kolonilere zarar ver- mektedir. Bitki zararlısı olan bu böcekler, fırsat bul- duklarında kovanlara ve depolanmış peteklere za- rar vermektedir. Ptinus fur en çok bilinen türdür.

Depolanmış petekleri soğutmak ve paketlemek etkilidir (Leonard, 1983).

Scarabaeida

Olgunları büyük ve kalın vücutlu böceklerdir. Bu sebeple arılar bu böcekleri sokamaz ve kovanı koruyamazlar. Tropik ve yarı tropik iklim kuşakla- rında görülmektedirler. Arılar bu böceklerle müca- dele etmek için kovanın girişini daraltmak gibi bir strateji oluşturmuşlardır. Bu böcekler kovana girdik- lerinde petek bal ve polenleri yerler. Mücadelede kovan girişini daraltmak etkili bir yöntemdir. (Morse ve ark.,1990)

Sonuç olarak bu makalede yer alan artropodlar göz ardı edilseler bile arı sağlığı ve ürün kayıpları açı- sından ciddi zararlar oluşturmaktadırlar. Özellikle İnsekta bölümünde örnekleri verilen bu zararlılara karşı ciddi önlemler almak gereklidir. Bu zararlılar 22-260Coptimum ısı ve %60–80 nispi nemde aktivi- telerini arttırarak bulundukları arı kovanlarını söndü- rebilecek düzeye ulaşırlar. Bu nedenle kovan kont- rollerinin periyodik yapılması, güçlü kovanlarla çalı- şılması, arı ürünlerinin depolandığı yerlerin artropodların üreyip çoğalamayacak ortamlar olma- sı önemlidir.

KAYNAKLAR

Archer ME (1998) Taxonomy, distribution and nesting biology of Vespa orientalis L. (Hymn., Vespidae).

Entomologist's Monthly Magazine 134:45-5.

Auber L. 1960. Atlas des Coléoptères de France.

Boubée, Paris

Bailey, L. 1981. Honey Bee Pathology. Academic Press, London

Barnes, J. K. 2008. Review of the genus Ceraturgus Wiedemann (Diptera: Asilidae) in North America north of Mexico. Zootaxa. 1766: 1-45.

Borchert, A. 1974. Schadigungen der Bienenzucht durch Krankheiten, Vergifiungen und Schadlingeder Honigbiene. S. Hirzel, Leipzig.

Bouseman, J.K., & C.T. Maier, 1977, The robber fly Proctacanthus hinei Broml;ey (Diptera: Asilidae) in Illinois, with records of bumblebees as prey (Hymenoptera: Apoidea), J. Kans. Ent. Soc., 50(3):357-358.

Botha, J.J.C. 1970. About enemies of bees in South Africa. Gleanings in Bee Culture, 98: 100-103.

(17)

Bradbear, N. (19 88). World distribution of major honeybee diseases and pests.B ee World, 69: 15- 39.

Bregante, H. 1972. Mantidae preying upon honey bees in Argentina. Proceedings of the 24th International congress of Apiculture 24:372-374

Burril, A.C. 1926. Antst hat infest beehives American Bee Journal,6 6: 29-31.

Chaud-Netto, J. 1980. Biological studies on Pseudohypocera kerteszi (Phoridae, Diptera).

Experimentia 36: 61-62.

Core A, Runckel C, Ivers J, Quock C, Siapno T, et al.

2012 A New Threat to Honey Bees, the Parasitic Phorid Fly Apocephalus borealis. PLoS ONE 7(1):e29639. doi:10.1371/journal.pone.0029639 De Jong, D. 1979. Social wasps, enemies of honey bee

Am erican Bee Journal,1 19: 505-507, 529

Dogaroglu, M., 1992. Arıcılık Ders Notları (3. Ba- sım).Trakya Üniv. Tekirdag Zir. Fak. Ders Notu 36, Yayın No 42. Sayfa 198- 218. Tekirdag.

Hayat, R..1997. Prey of some Robber Flies (Diptera:

Asilidae) in Turkey. Zoology in the Middle East 15:87-94.

Ibrahim, S.H. 1997 A study on a dipterious parasite on honey bees. Zeitschrift für Angewandte und Entomologie 97: 124-126

Leonard, F.W. 1983. Investigation on the fauna associated with the pollen collected by honeybees, Apis mellifera L. MSc thesis, University of Maryland, College Park.

Linsley, E.G. 1960. Ethology of some bee and wasp killing robber flieso f south-eastern Arizona and western New Mexico (Diptera: Asilidae). University of California Publications in Entomology, 16:357- 392, plS. 48-55.

McKay, C. 1967. Dragonflies attack bees. Australasian Beekeeper 69: 20.

Mimioğlu, M 1973 Veteriner ve Tıbbi Artropodoloji. Anka- ra Üniversitesi Basımevi

Morse, R. A., Nowogrodzki, R. 1990. Honeybee Pests, Predators, and Diseases. A. I. Cornell University Pres Ithaca and London.

Nixon, M. 1982. Preliminary world maps of honeybee diseases and parasites. B ee World, 63: 23-42.

Özbek, H. and D. Szaloki 1998. A contribution to the knowledge of Melodae (Coleoptera) fauna of Turkey along with new records.Tr.J. of Zoology 22: 23-40.

Ramírez, W. 1984. Biología del géneroMelaloncha (Phoridae) moscas parasitoides de la abeja doméstica (Apis mellifera L ) en Costa Rica. Rev.

Biol. Trop. 32: 25-28.

Reyes, F.O. 1983.A new record of Pseudohypocera kerteszi, a pest of bees in Mexico. American Bee Journal, 123(2): 119-120

Silacek,D.L., and G.L.Miller. 1972. Growth and development of the Indian meal moth, Plodia interpunctella (Lepidoptera: Phycitidae), under

labarotary mass-rearing conditions. Annals of the Entomological Society of America 65: 1084-1087 Smith, I.B., Jr. And D.M. Caron 1985. Distribution of the

beelouse, Braula coeca, in Maryland and worldwide.

Am. Bee J. 125: 294-96.

Tüzer, E.1997 Veteriner Entomoloji Ders Notları.2-54 Uygur. Ş.Ö and Girisgin O.2008 Uludağ Arıcılık Dergisi

Kasım 2008 8(4):130-142

Winston, M.; Grant, G.G.; Slessor, K.N. 1981. The moth Vitula edmandsae: a pest of honeybee combs. Bee World 62(3): 108-110.

Zeybek, H. 1991. Arı Hastalıkları ve Zararlıları. Tarım ve Köyisleri Bakanlığı. Hayvan Hastalıkları Arastırma Enstitüsü Müdürlüğü. Etlik-Ankara.

EXTENDED ABSTRACT

Goal: The goal of this review to inform bee scientists and beekeepers about harmful arthropods.

Introduction: As in all the other countries, Turkey also experiences difficulties related to diseases and pests in the area of beekeeping. Although some of them are ig- nored by the beekeepers and scientists, they give serious harm to the bee colonies and hive products. Thus, it is considerably significant to know these pests well and struggle against them in terms of the persistence of the hive. Lots of the experienced beekeepers still have lack of knowledge about whether there are methods of strug- gle despite of the fact that they have partial knowledge about these pests and their damaging effects.

This article containing approximately 119 arthropods (ectoparasites) except Varroa, Acarapis woodi and Galleria mellonella which are common bee pests in Insecta and Arachnida which constitutes the two big classes of Ectoparasites is prepared in order to make these pests known by the given information and create an environment in which beekeepers can make the nec- essary intervention. Among these arthropods which causes damages to beekeepers in terms of economy, only the arthropods which are in the Insecta class and the beekeepers often encounter with are presented in this article.

Conclusion: Finally, even if it is ignored, the ectoparasite arthropods in this article cause serious product losses and damages in bee health. Especially examples of Insecta section indexed here are necessary to take seri- ous measures against these pests. These pests’ activity reaches maximum level at the 60-80% relative humidity and optimum 22-26C0 temperature; they reach the level that might threaten the bee colony. Therefore hives should be periodically checked and bee products should be stored in appropriate conditions. With all these protec- tive measures beekeepers should raise strong colonies to avoid the harmful effects and reproduction of these pests.

Key words: Honeybee, Harmful, Arthropod, Insecta, Apocephalus borealis.

(18)

OBSERVATIONS ON NECTAR AVAILABILITY AND BEE VISITATION AT PATCHES OF YELLOW STAR-THISTLE AND CHASTEBERRY ON THE NORTHEAST AEGEAN ISLAND OF LESVOS (GREECE)

Kuzeydoğu Ege Lesvos (Yunanistan) Adasında Güneş Çiçeği ve Hayıt Bitkisi Alanla- rında Nektar Varlığı ve Arı Ziyaretleri Üzerine Gözlemler

(Genişletilmiş Türkçe Özet Makalenin Sonunda Verilmiştir)

John F. BARTHELL1, John M. HRANITZ2, JeAnna R. REDD1, Meredith L. CLEMENT1, Katherine C. CROCKER3, Erica C. BECKER1, Kara D. LEAVITT4, Brant McCALL5, Megan MILLS-

NOVOA6, Cassondra M. WALKER5, Theodora PETANIDOU7 & Harrington WELLS8

1Department of Biology, University of Central Oklahoma, Edmond, OK 73034; jbarthell@uco.edu

2Department of Biological & Allied Health Sciences, Bloomsburg University of Pennsylvania, Bloomsburg, PA 17815

3Ecology & Evolutionary Biology, University of Michigan, Ann Arbor, MI 48109

4Department of Biology, Oregon State University, Corvallis, OR 97331

5Department of Zoology, Oklahoma State University, Stillwater, OK 74078

6Department of Environmental Sciences, Lewis & Clark College, Portland, OR 97219; Fulbright Fellow in Centro de Cambio Global, Pontificia Universidad Católica de Chile

7Department of Geography, University of the Aegean, Mytilene, Lesvos, GREECE

8Department of Biological Sciences, University of Tulsa, Tulsa, OK 74104

ABSTRACT

We examined numbers of honey bees (Apis) versus non-Apis bees at patches of yellow star-thistle, Centaurea solstitialis, and chasteberry, Vitex agnus-castus, on the Northeast Aegean Island of Lesvos in Greece. The resulting visitation patterns are associated with average nectar volumes measured from florets of each plant species. Honey bees visit V. agnus-castus more frequently when bees are sampled from adjoining floral displays of both species. In addition, the average size of bee pollinators (as measured by head capsule width) collected during this time was always larger from V.

agnus-castus relative to C. solstitialis, and significantly so in the majority of cases. These patterns contrast with findings from previous studies in the western USA (California) where yellow star-thistle is not a native plant species but honey bees commonly visit it. Indeed, in North America, the abundant honey derived from yellow star-thistle is often considered a desirable product for marke- ting by beekeepers.

Key words: Centaurea solstitialis, chasteberry, competition, invasive species, Lesvos, Vitex agnus-castus, yellow star-thistle.

INTRODUCTION

Invasive plant species influence the environments they invade in many ways, including through the introduction of new food resources such as nectar

(Ghazoul, 2002). The highly invasive yellow star- thistle, Centaurea solstitialis L., for example, attracted honey bees in high numbers in an island ecosystem, Santa Cruz Island, California, in the

(19)

western USA, resulting in greater seed production for this plant species than would be possible without them (Barthell et al., 2001). Honey bees on Santa Cruz Island show a much higher proportion of visits, relative to native bees, to C. solstitialis than to the native gumplant, Grindelia camporum E.

Greene (Barthell et al., 2000). This species has also been recognized as a good honey plant to North American beekeepers (Pellet 1976), many of whom have taken advantage of its presence to sell its honey as a product at markets (Fig. 1).

Figure 1. Yellow star-thistle honey that is commonly found in the northwestern USA.

Observations of the bee fauna at yellow star-thistle in the western USA (Santa Cruz Island and elsewhere) describe high proportions of honey bees relative to native bees (Thorp et al. 1994 and 2000;

Maddox et al. 1996, McIver et al. 2009). However, our initial observations on the island of Lesvos (Greece), where honey bees and yellow star-thistle are native, showed a very diverse native bee guild with honey bees being relatively uncommon visitors to C. solstitialis (Barthell et al. 2009). Populations of C. solstitialis also appear to be relatively less dense on Lesvos and adjoining areas in Turkey (Uygur et al. 2004), compared to rapid range expansion in the western USA (Pitcairn et al. 2006). In addition, the recognition of a yellow star-thistle honey is unknown in the native range of this plant species.

In 2009 (Barthell et al.), we began to study ways in which nectar may influence pollinator visitation

patterns and how negative interactions (phytophagy, competition, etc.) might influence visitation and seed set in yellow star-thistle in its native range. Herein we provide preliminary observations of visitation patterns by bees to C.

solstitialis and a natural competitor for pollinators, chasteberry, or Vitex agnus-castus L. The latter species is common in the region where we studied C. solstitialis on Lesvos, and early observations suggested it may be attractive to honey bees and other large-bodied bee species (Figs. 2a and b).

We predicted that eusocial and other large-bodied bee species would prefer V. agnus-castus over C.

solstitialis due to larger volumes of nectar produced by florets in the former species. Below, we provide results comparing C. solstitialis and V. agnus- castus for proportions of honey bees versus other bee species at flower patches, nectar levels (Nectar Flow and Standing Crop) as well as the average size of the bees visiting each flower species.

Figure 2. Honey bee (a) and carpenter bee (b) visiting V. agnus-castus.

STUDY LOCALE

Lesvos is located among the seven Northeast Aegean Islands and is about 70 km long by 40 km wide and approximately 1,630 square km in area.

Between 1,500 and 1,600 plant taxa are thought to reside on the island, many of which were described originally by the ancient Greek botanist Theophrastus over 2,000 years ago (Theophrastus 1916; Bazos 2005, Petanidou and Lamborn, 2005).

Indeed, the biological history of the island is rich, being the site where Aristotle did his influential marine biological studies along the shore of Kalloni Bay (Tipton, 2006). A previous study describes this locale and a corresponding island in the Pacific Ocean, Santa Cruz Island, USA, in additional detail (Barthell et al., 2009). Our study occurred in the vicinity of the Ancient City of Pyrra on the eastern banks of Kalloni Bay.

(20)

MATERIALS AND METHODS Nectar

From 18:00 to 20:00 on 12 June, 2008, two inflor- cences on each of at least 18 plants of both C.

solstitialis and V. agnus-castus (selected along a belt transect) were covered with small mesh bagging material to prevent visitation by flying insects or other potential pollinators. The following morning, just prior to 07:00, the mesh material was permanently removed from one inflorescence per plant, providing a measure of Standing Crop. The other inflorescence was left covered between readings, making it a measure of Nectar Flow. A fresh floret from each inflorescence of each plant and of each species was then checked every two hours: 07:00, 09:00, 11:00, 13:00, 15:00, 17:00, and 19:00. The volumes from these readings were added cumulatively to give a total volume for each inflorescence of each treatment on every plant.

Bee Collections

In an effort to assess the types and average size of flower visitors, bees were collected during 15- minute periods at adjoining (< 50 m) patches of C.

solstitialis and V. agnus-castus. To do so, each collector was equipped with a standard insect aerial net and asked to obtain specimens (regardless of duplicates) ad libitum. Once the first collection set was finished, the two collectors immediately exchanged patches (flower species) and began again for 15 minutes. This exchange was meant to assure that no collector bias was entering into the sampling process. A total of four such exchanges (30 minutes in duration, each) were conducted at three-hour intervals, beginning at 09:00, 12:00, 15:00 and 18:00.

All bees collected during the aforementioned time periods were immediately placed in cyanide vials and pinned the same afternoon to retain the integrity of the specimens for identification and measurement under a dissection scope. Bee size was estimated using a scope equipped with an ocular micrometer. The widest transverse diameter of the head capsule was measured with the ocular micrometer to the nearest 0.1 mm as an estimate of body size (e.g., Barthell et al. 2006).

Analyses

Differences in nectar volumes per plant species were assessed with a one-tailed t-test. Proportions of honey bees relative to other types of bees

visiting at the respective plant species were analyzed for differences with a Chi Square test.

Differences in bee sizes (head capsule widths) were tested with a one-tailed t-test. Where the assumption of homogeneity of variances was not met between the aforementioned groups, a pooled variance was used in t-tests.

RESULTS

Nectar Flow and Standing Crop

Average Nectar Flow (NF) volume per floret of C.

solstitialis was 0.092 (± 1 SE = ± 0.012) µl versus 0.176 (± 0.040) µl for V. agnus-castus; this difference is significant according to a one-tailed t- test (t = 1.94, df = 18.7, P = 0.033). For Standing Crop (SC) values, the average volume per floret for C. solstitialis was 0.026 (± 0.007) versus 0.092 (±

0.034) for V. agnus-castus; this difference is also significant according to a one-tailed t-test (t = 1.79, df = 18.7, P = 0.045). The average NF was therefore 3.54 times higher than SC for C.

solstitialis while V. agnus-castus NF was 1.91 times greater than its SC. NF for V. agnus-castus was nearly twice (1.91-fold) that of C. solstitialis while for SC this value was 3.54 times greater for V.

agnus-castus than C. solstitialis.

Figure 3. Average (mean ± 1 SE) nectar flow (a) and standing crop (b) volumes (in µl) for C.

solstitialis (light shading) and V. agnus-castus (dark shading).

(21)

Visitation Patterns

During two hours (total duration) of collection over the entire day of 13 June, and among 80 total specimens collected, no honey bees were detected at C. solstitialis plants (Table 1). However, a total of 55 honey bees were collected at nearby V. agnus–

castus plants, in addition to 78 other bees. Within the large-bodied genera of Bombus and Xylocopa, we collected only one specimen, Xylocopa iris

(Christ), foraging at C. solstitialis. Honey bees and non-Apis bees did not forage in the same proportions on the two plant species (χ2 = 29.51, df

= 1, P < 0.001). Honey bees preferred V. agnus- castus over C. solstitialis plants (goodness of fit to 1:1 ratio; χ2 = 34.00, df = 1, P < 0.001). As a multi- species group, non-Apis bees displayed no preference for either plant (goodness of fit to 1:1 ratio; χ2 = 0.03, df = 1, P = 0.874).

Table 1. Numbers of Non-Apis and Apis (honey) bees collected from flowers of C. solstitialis and V. agnus- castus with mean (±1 SE) head capsule widths in mm; t-test results concern body sizes and are presented for each 15-min collection interval. (An asterisk indicates a significant difference.)

Time C. solstitialis

Non-Apis (Apis) (Mean ± SE mm)

V. agnus-castus

Non-Apis (Apis) (Mean ± SE mm)

t, df, P

09:00-09:15 09:15-09:30

14 (0) (2.96 ± 0.79) 9 (0) (2.59 ± 0.86)

8 (5) (4.01 ± 1.42)

9 (6) (4.02 ± 1.34) 2.00, 10.70, = 0.038*

5.45, 11.20, < 0.001*

12:00-12:15 12:15-12:30

10 (0) (3.00 ± 1.52)

6 (0) (3.32 ± 1.35) 7 (4) (4.03 ± 1.52)

10 (2) (3.88 ± 1.17) 4.33, 15.00, < 0.001*

0.86, 8.70, = 0.206 15:00-15:15

15:15-15:30

11 (0) (3.12 ± 0.94) 13 (0) (3.05 ± 0.84)

13 (6) (4.02 ± 1.11)

10 (2) (4.28 ± 1.35) 2.66, 19.30, = 0.008*

1.75, 10.00, = 0.056 18:00-18:15

18:15-18:30

11 (0) (3.06 ± 0.92) 6 (0) (2.67 ± 1.09)

10 (4) (4.22 ± 1.33) 11 (6) (4.06 ± 1.22)

3.65, 15.30, = 0.001*

8.45, 13.60, < 0.001*

TOTAL 80 (0) ( - ) 78 (55) ( - ) N.A.

Bee Size

In each collection period, regardless of collector, the average size of bees collected at V. agnus- castus was always larger than those collected during the same time at C. solstitialis. The average head capsule width of bees in each group collected from C. solstitialis never exceeded 4.0 mm, whereas all but one of the eight groups collected from V. agnus-castus did exceed 4.0 mm.

According to a one-tailed t-test, the difference in size of bees collected from the two plant species was statistically significant in six of the eight 15- minute collection periods (Table 1). An increased representation of large-bodied bees in the Apidae (subfamilies Apinae and Xylocopinae) was observed in collections from V. agnus-castus (as noted above for the genera Apis, Bombus and Xylocopa)

DISCUSSION

Regardless of the time of day, honey bees were never collected at C. solstitialis during our 15- minute sampling periods (totaling two hours per

person or four person hours). However, adjacent flowering plants of V. agnus-castus yielded nearly as many honey bees as other bee species combined. When large-bodied species in the genera Bombus and Xylocopa are considered, the pollinator guilds appear very distinct. Indeed, as in other systems, the distinction between large- and small-bodied bee pollination systems may have good descriptive if not biological value (e.g., Frankie et al. 1983); the biological basis for this difference in size may simply be in foraging energetics of the respective species as mediated through some form of exploitative competition (Schaffer et al. 1979).

Unlike the North American ecosystems where the areas and densities of C. solstitialis patches are impressive (Pitcairn et al. 2006), native populations are often less so (Uyger et al. 2004). It stands to reason that non-native populations of self- incompatible species such as C. solstitialis will require even greater visitation rates to establish viable and expanding populations (Sun and Ritland 1997, Gerlach and Rice 2003). However, there is

Referanslar

Benzer Belgeler

1- Pistonlu (silindirli) kompresörler : Silindir durumuna göre yatık veya düşey (dikey) tipleri olan bu kompresörlerin elektrik motoru ve yağ kısmı sızdırmaz kapalı

Akran yardımcılığı programını koordine

 GeliĢimsel rehberlik odaklı grupla psikolojik danıĢma ve sınıf rehberliğinin nihai

Bu dersin temel amacı, geleceğin öğretmenlerinin ana-babalarla çocuklarının sağlıklı bireysel gelişimi için işbirliği yapmayı ve onları desteklemeyi öğrenmesidir.

M.KEMAL KÜÇÜKERSAN ANKARA ÜNIVERSITESI VETERINER FAKÜLTESI HAYVAN BESLEME VE BESLENME HASTALIKLARI.. ANABILIM

Birden fazla erkek anasının erkek arıları ile çiftleşen bir ana arının dölleri arasındaki akrabalık: a-a, süper kız kardeşler; a- b, tam kız kardeşler; b-c, yarım

 Kışlatmada koloni kayıpları (&lt;%10, yabanıl kolonilerin %75’i).. 

Bizim kelime- lerimiz, bizim düşüncelerimiz, bizim kültürümüz, gönülden kâğıda ahenk- le damlayan bizim mürekkebimiz.. Sorulduğu zaman “Aman benden uzak