• Sonuç bulunamadı

Hekimoğlu Ali Paşa ve medenî izerlerimiz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hekimoğlu Ali Paşa ve medenî izerlerimiz"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T a r i h k ö ş e s i

H. O. Ali paşa kütüphanesi

H e k i m o ğ l u Ali P a ş a v e m e d e n î i z e r l e r i m i z

M i m a r K e m a l Altan Gürel sanatimize rönesansın yabancı te-

sirleri girmiye başladığı zaman öz biçimi üs- tün tutarak bir çok medenî izerler vücude getiren Hekimoğlu Ali Paşanın ulusal m i m a - riye karşı önemli hizmetleri dokunmuştu. He- kimbaşı N u h efendinin oğlu olan Ali Paşa, yüksek bilgili ve lâtinceye vâkıf .seçilmiş bü- yüklerimizdendir. Birinci iMahmut zamanı, y a - ni (Hicrî 1144) de Sadrıazam olarak İstanbu- lu ilim ve medeniyet yolunda aydmlatmıya gayretle çalışmıştı.

Birinci M a h m u t t a n evvel, Üçüncü A h m e - din Sadrıazamı oan D a m a t Nevşehirli İ b r a - him Paşanın sanat ve kültüre olan gayreti hiç bir zaman Hekimoğlu Ali Paşanın daha özlü ve kuvvetli derecesi kadar olamamıştı.

Hekimoğlu Ali Paşa öyle görenek i l e gösteri ile değil kendi ergin bilimi ile iradesine h â - kimdi. Padişaha bile yapacaklarını soruştu-

rurken pervası yoktu. Birinci M a h m u t öldük- ten sonra Üçüncü Osmanın yeni padişahlığın- da da Hekimoğlu A!i Paşa Sadırazamdı.

Üçüncü A h m e t devrinde « L a l e devri sa- nati» ne ait bir çok muntazam teşkilâtlı ilk okul binalarile beraber Şehzade başında İ b - rahim Paşa darülhadisini ve sebilini buluruz.

Üçüncü A h m e d i n annesi «Gülsüm E m e - tullah» kadın için Üsküdarda yapılan Y e n i Valide camii, Beyazıttaki (Simkeşhane) ye bitişik taş mektep ile sebil, Üsküdar ile A y a - sofyadaki Üçüncü A h m e t çeşmeleri, Haliçte Aynalı K a v a k kasrı ve Tersane sarayı gibi yine bu devirde meydana gelmiş olan medenî izerleri sayarız. Birinci M a h m u t zamanında ise mimarî izerlere d a h a çok önem verilmişti.

1 — A y a s o f y a müzesi içindeki güzel sanat eklerinden Birinci M a h m u t Kütüphanesi.

2 — !Ayaso|fya avlusunda - F a t i h zamanın-

(2)

Kütüphane, görünüş

I

da cami hatibinin ikameti için yapılan - Bi- rinci Mahmudun okul haline çevirdiği bina.

3—1 Ayasofyıanın diğer köşesinde Birinci M a h m u t devrine ait imaret binası.

4 — ı F a t i h camii avlusunda 1145 tarihli kütüphane binası.

5 — Hekimoğlu A l i Paşa camii avlusu ö - nünde bulunan Ali Paşa Kütüphanesi.

6 — Azap kapısında Valide Saliha Sulta- nın çeşmesi yanında ilk okul binası.

7 — Göksu kasrı.

Bu irerlerden başka ulusal süs m i m a r i - sindeki çeşme v e sebil anıtlarımız gelir.

8 — Tophanede K ı l ı ç Ali Paşa camii kar- şısında dört yüzlü meydan çeşmesi.

9 — Azap kapısında plân ve kuruluş şekli çok önemli olan - harap - Valide Saliha Sul- tan çeşmesi.

10 — Beyoğlunda Fatihin müezzinlerinden Bereket zadeye a i t Birinci M a h m u d u n annesi Saliha Sultan t a r a f ı n d a n öz biçimde ziynet- leştirilen çeşme. s

1 1 — A y a s o f y a avlusu içinde Birinci M a h - muda ait mimarî bir önem taşıyan zarif çeş- m e ve şadırvan.

12 — K a b a t a ş şeddi üzerinde satıh taşları mermer kaplı ön ve arka çeşme yüzleri ince kabartma kemer v e kitabeli, dört ciheti ista- laktit üzerine saçak silme ve kornişli, köşeler yarım yuvarlak sütunçeli olarak m i m a r î bir güzellik gösteren Hekimoğlu Ali Paşa çeşmesi.

(Ali Paşanın camii avlusu köşesinde de sanatli bir sebili ayrıca türbesinin duvarına bitişik çeşmesi v a r d ı r ) .

Hekimoğlu Ali Paşanın kendi adına ve h a y - rına yaptırdığı yüksek bir site halinde bulu- nan güzel sanat örnekleri içindeki cami izerinin plânı; hicrî 1002 d e - K o c a Sinanın çırağı M i - mar Davudun inşa ettiği - Cerrahpaşa camiini andırmaktadır.

Ali Paşa camiinin plân tertibatında; ikisi, içten mihrap çıkıntısı duvarlarının köşelerine yapışık, diğer dördü m ü n f e r i d olarak «6» sütun ile « 6 » köşe hasıl eden orta büyük kubbe etra- fında iki yandaki dehliz kalan kısımların üze- rini örten - ayrıca ikişer yarım kubbe çevril- miştir. İçeride bulunan m e r m e r taş satıhların- daki kıvrımlar, süs motifleri dantel gibi çok i n - ce oyularak işlenmiş hususile minberi f e v k a l â - de sanatlı yapılmıştır.

H e k i m o ğ l u Ali Paşa camiini iki Türk m i - marı inşa etmiştir. Bunların adı; M i m a r Çuha- dar Ömer ile M i m a r Hacı Mustafadır. ( * )

Camiin avlusunda kemerli bir geçit şeklin- de üsitü kütüphane olan mimarisi sade güzel bir bina vardır. Bu kütüphane binasına yanda

(*) Oami inşa edilirken usta ve ameleye ait işçi def- teri kaydından mimarların adlarım Doktor Süheyl vesaik bularak çıkarmıştır.

(3)

bulunan taş basamaklı açık bir merdivenle et- rafı sütun ve revaklı üst terasa çıkılır ve bu- radan kütüphane içerisine girilir. Kütüphane- nin caddeye bakan esas yüzü daha tetkike şa- yandır. Antresi; taşkın ve kabarık silme ve per- vaz taşlarile basık kemerli olarak üzerinde bir kitabe yeri göstermektedir ve iki yanında niş- ler vardır.

K a t ayıran profilli kornişi ve yonma kon- sol taşlarından yukarı olan duvar yüzünde nis- betli taksimat üzere üç pençere açılmış olup üstleri tahfif kemerlidir. Kütüphane içinin in- ce el işi olan kubbe nakışları fevkalâde önemli- dir.

Ulusal mimariye en son sarılan Hekimoğlu Ali Paşadır. Bu özlü Türk veziri sonuncu

(4)

üçüncü sadaretinden çekildikten sonra İstaıı- buldaki Nuruosmaniye camiinin inşasına baş- lanmıştı. O zaman f r e n k sistemi olan (Rokoko, barok) tarzları canlanırken öz sanat ta ölü- yordu. Hatta tarihî bir rivayet kabilinden söy- len'r ki: O zamandaki ulusal izerler yaratan Türk işçileri o kadar müteessir olmuşlar ki, ne kadar yapıcılığa ait takım, a l â t ve edevat v a r - sa bir tabut içerisine koyarak Üçüncü Osmanın

sarayı önünde «Sanatımız ölmüştür, gömmiye gidiyoruz» anlamında bir gösteri yapmışlardır.

Güzel sanatlar alanına e n son ulusal v a r - lıklar armağan eden Hekimoğlu Ali Paşa gibi büyükleri, genç Türk mimarları her zaman gönlünde yaşanmalıdır.

Atatürk Türkiyesinde; ata andacı olan her güzel anıt ar seven ulusunun benliğinde ilgi uyandıran en temiz bir sevgidir.

Kendi portresi.

N a m ı k İ s m a i l

Değerli sanatkâr Namık İsmailin ölümü dolayısile 9/11/1935 günü Güzel Sanatlar Akademisi konferans sa- lonunda yapılan ihtifalde Akademi Yar direktörü Safa Günay, Peyami Safa, Estetik muallimi Ahmed Hamdi, Mimar İsmet Barutçu, talebeden" Neriman ve Kemal Ah- med tarafından verilen söylevlerle Namık İsmail anıldı.

Bu samimi, söylevlerin içinden ressamın, sanat hayatına ait bazı parçalan aynen alıyoruz:

Sayın arkadaşlar;

Tarihsel ve ulusal bir çok toplantılara sahne olan bu salon bugünkü kadar heyecanlı, bugünkü kadar acı bir an yaşamamıştır.

Acı diyorum.. Çünkü: Namık İsmailin ebedi ayrılışı yalnız ailesi için ve onun en yakın aile ocağı olan Aka- demimiz için değil! Türk âlemi için; Türk kültürü için yetincenmesi imkânsız bir acıdır. Her adımda yüksek şah- . siyetinin sonsuz varlığına tanıklık verdiğimiz Akademi- mizin bugünkü durumu bugünkü verimliği onun eseri- dir.

Fırçasının kuvvetinden ziyade görüşlerine ve zevki- nin inceliği, asil ve kibar hali ona Akademi için yaratıl- mış öngün bir idareci, Türk san'at ceryanlarına ulusal bir istikamet veren bir san'at mücahidi vasfı vermiştir.

Safa Günay Onda kızarak bir ayağın yere vuruşu yahut şiddet- li bir kol hareketi gören nasıl yoksa, resiflerinde de öf- keli bir renge, bir ton azgınlığına ve çizgi küstahlığına tesadüf edilemez.

Namık İsmail, ruhunun plâstik intibaklarile eski Yunan sanatkârının endam ahengine ve estetiğine yak- laşan bir meşrep sahibi olarak görünür. Aydınlık perspek- tifleri, emniyetli ve sağlam nisbetleri, açık vizyonları, eş- yanın berrak ve şeffaf, net ve temiz ittilalarını seven bu ruh, kendi içinde, hayatından ve eserlerinden bütün sır- ları kazmak için müstebit bir aklın ve mahkemenin za- ferlerine koşmuştur. Eserlerini mensup farzedeceğimiz e- kol ne olursa olsun, bütün resimlerinin azçok modern ze-

Referanslar

Benzer Belgeler

asırda bazı İstanbul saray ve ko­ naklarında Türk eşyalarile bera­ ber Avrupa koltuklarının da yer aldıklarını görüyoruz. Sadnazam Nevşehirli İbrahim Pa

Reşit Paşa Londrada — Reşit Paşa ve İngiliz diplomasisi — İngilizlerin Rus - Türk müna­ sebetleri üzerindeki görüşleri — Reşit ve &li..

Çalışmamızda anestezi çalışanlarında ortalama 10.7±3 gün yıllık izin sonrası anesteziyoloji uzmanı ve uzman- lık öğrencilerinde oksidatif stres azalırken, anestezi

[r]

Ancak sualtı arkeoloji- si, arkeolojik bilginin yanı sıra denizcilik, sualtı tek- nikleri, derin dalış teknolojisi, sualtı mühendisliği, elektronik, yazılım gibi çok

Öyleyken, Tazminat şairleri milletin uykusunu ölüm diye yazdılar, ve, milleti uyandır­ mak için, ona, «öldün» diye haykırdılar.. Vâkıa uyuyan milletleri ses

Çok uzun y›llar ekmek yap›m›nda kul- lan›lan odun külleri, ekme¤in daha iyi kabar- mas›n› ve az da olsa mayalanmas›n› sa¤l›yordu.. Ancak ekme¤in serüveni