• Sonuç bulunamadı

24.01 Batı Felsefesi Klasikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "24.01 Batı Felsefesi Klasikleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24.01 Batı Felsefesi Klasikleri Prof. Rae Langton

VI. Russell

Ders 21. Felsefenin Problemleri

1. Kısa biyografik notlar. Russell’ın hayatı neredeyse bir asırlık süreyi kapsar (1872-1970) ve bizi tarihi periyottan çağdaş döneme taşır. Matematiği mantığa indirgeme tutkusunda sonuç olarak başarısız olmasına rağmen mantık, dil ve matematik felsefesi devrimseldir (Matematiğin Prensipleri, Whitehead ile birlikte yazmıştır). Sözünü esirgemeyen bir ateist ve Birinci Dünya Savaşına ve Vietnam savaşına sesli bir şekilde karşı çıkan protestocudur.

Nükleer Silahsızlanma Kampanyası’nı kurmuştur. Dört defa evlenmiş, iki defa işten atılmış (bir kere Trinity Kolej, Cambridge’den, bir kere de Pensilvanya’daki Barnes Vakıf’ından) ve iki kere hapis yatmıştır. 1950’de Edebiyat Nobel Ödülü’nü almıştır.

2. 1. Bölüm. Görüngü ve Gerçeklik. Bu bölümde Russell bize felsefenin nasıl en sıradan inançlarımız hakkında bile sorular sordurttuğunu gösterir. Descartes’ın yaptığı gibi, ‘ne bilebiliriz ve ne hakkında emin olabiliriz?’ sorularıyla başlar. Kesinlik arayışı içindeyken, doğal olarak şu anki deneyimlerimizden başlarız. Ancak şu anki deneyimlerimiz tam olarak bize neyi gösterir? Bu bölüm duyularımızın aslında onlar üzerine kurduğumuz inançlarımızın haklılığını tesis edemeyecek oluşundaki ısrarcılıktan ötürü hem Descartes’ı hem de Hume’u çağrıştırır. Duyuların bize gerçekliği gösterdiğini düşünürüz ancak onlar sadece görüngüyü bize verirler.

3. Algının dolaysız nesneleri nelerdir? Russell duyu-verilerinin algının dolaysız nesneleri olduğunu iddia eder. Bazı felsefeciler, algının dolaysız nesnesi için, bu her ne ise, ‘duyu- verisi’ terimini kullanmayı tercih ediyorlar –ister fiziksel, isterse zihinsel bir nesne olsun.

Fakat Russell, ne olursa olsun, duyu-verilerinin zihin-bağımlı olduğunu söyler: biz doğrudan ya da dolaysız olarak masayı duyumsamıyoruz –biz, daha doğrusunu söylersek, duyu-verisi duyumsuyoruz. Bir duyu-verisi (i) algının dolaysız nesneleridir; (ii) zihin-bağımlıdır ve (iii) bizde algısal olarak peyda olma özelliğine sahiptir. (Hume’un izlenimleriyle karşılaştırılabilir).

4. Russell’ın duyu-verisi için argümanı: Perspektife bağlı değişmeler. Ben bir masanın standart bir rengi olduğuna ve onun yüzeyinin bir biçimi, mesela dikdörtgen, olduğuna inanırım. Ama farklı noktalardan bakıldığında masanın rengi faklı renklerde görülür ve farklı noktalardan farklı biçimlerde görülür, pratik olarak hiçbiri, tesadüfen, dikdörtgen değildir. Bu birçok şekilde duyu-verisi argümanı için kullanılabilir.

Farz edelim ki ben masa benzeri bir şeyin doğrudan farkındayım; buna ‘zahiri masa’ diyelim.

Sorumuz zahiri masanın gerçek masa mı olduğu yoksa başka bir şey mi olduğudur.

(a) Perspektif değişikliği

Ö1. Zahiri masa perspektifime bağlı olarak değişiyor.

Ö2. Gerçek masa perspektifime bağlı olarak değişmez.

S. Zahiri masa gerçek masa değildir.

(2)

(b) Perspektife bağlı çeşitlilik

Ö1. Zahiri masa perspektifime bağlı olarak farklı biçimlere sahiptir.

Ö2. Gerçek masa sadece bir biçime sahiptir.

O yüzden

S. Zahiri masa gerçek masa değildir.

Ancak zahiri masa bir şeydir: farklı zamanlarda farklı biçimlere sahip olan ve benim doğrudan farkında olduğum şey –kısacası duyu-verisidir.

5. Duyu-verilerinin epistemolojik rolü

Eğer masa hakkında herhangi bir şey bileceksek, bunun duyu-verileri aracılığıyla olacağı açıktır – kahverengi, dikdörtgen şeklinde, pürüzsüz, vb. –masaya atfettiğimiz özellikler. (1103)

Russell eğer masa hakkında herhangi bir şey bileceksek, bu ancak duyu-verileri aracılığıyla olabilir der: ama duyu-verileri masadan başka şeylerdir. Burada iki tane soruyla karşı karşıyayız: (1) Gerçek masa diye bir şey var mıdır? Ve (2) Eğer varsa, nasıl bir nesnedir?

Duyu-verileri bu soruların cevaplarının tek olası kaynağını temin eder: Hume’un ideaların kökenleri izlenimlerde olmalıdır iddiasını karşılaştır.

6. Madde. Russell’a göre madde ‘bütün fiziksel nesnelerin bir araya gelmesidir’; bu yüzden eğer gerçek masayı fiziksel nesne olarak ele alacaksak, yukarıdaki soruların genel versiyonu (1) Madde diye bir şey var mıdır? Ve (2) Eğer varsa, doğası nasıldır? olacaktır (Russell duyu- verilerinin zihin-bağımsız olan şeylere işaret ettiğini iddia eden iki felsefeciye dikkat çeker, Berkeley ve Leibniz -ama fiziksel, maddesel olana değil). Konu, Đkinci Bölüm’ün konusudur.

7. Duyu-verileri argümanlarına eleştiriler. J.L. Austin, Russell’ı eleştirmiştir.

Eğer… bir kilise ambara benzetilmek için kurnazca kamufle edilse, ona baktığımızda ne gördüğümüz hakkında herhangi ciddi bir soru nasıl sorulur? Tabii ki, şu anda ambara benzeyen bir kilise görürüz.

Maddesel olmayan bir ambar, maddesel olmayan bir kilise ya da maddesel olmayan herhangi bir şey görmeyiz. Ve böylesi bir durumda bize gördüğümüzü söyleten cidden ne olabilir? (Austin, Sense and Sensibilia)

8. Duyu-verileri nelerdir? Mesela, büyüklüğe ve şekle sahip olmaları gerekir. Peki, neredeler?

Masanın olduğu yerde değiller –öyle olursa orada kaç tane varlık olacaktır?! Beynimizin olduğu yerde değiller –beynimin içindeki hiçbir şey, masayı şu açıdan gördüğüm zamanda, yamuk şeklinde değildir.

9. Duyu-verilerine alternatifler. ‘Dolaysız Realizm’ (mesela Austin); ‘Zarf Teorisi’ (mesela Roderick Chisholm) –Bana masamsı gibi göründü.

Referanslar

Benzer Belgeler

Birinci cevap: mutluluk, çünkü kendisi için amaçladığımız yegâne şey budur –tek “eksiksiz amaç” ve de kendi içinde yeterli olan tek iyi de budur; kendi kendine

Kavramlar-arası ilişkiler, Hume'a göre sadece zihnin faaliyetleriyle, diğer bir deyişle a priori olarak keşfedilebilirler, diğer yandan olgu bilgileri a posteriori

Tüm F'ler G'dir önermesi kavramlar-arası bir ilişki dile getirmez, aynı zamanda deneyim ve hafıza aracılığı ile doğrudan ve kesin olarak bilinecek bir olgu bilgisi de

(i) Nedeni, bir diğeri tarafından takip edilen nesne olarak tanımlayabiliriz, böyle bir durumda birinci nesneye benzeyen tüm nesneler, ikinci nesneye benzeyen nesnelerce takip

Pratik buyruk şöyledir: Öyle biçimde hareket et ki, insanlığa, ister kendi adına ister diğer insanlar adına olsun, sadece bir araç olarak değil aynı zamanda bir amaç

Ama ben bu hayatta hiçbir şey bulamadım, kaybettiğimin yerini alabilecek hiçbir şey bulamadım çünkü ben bütün değerli şeyleri kendisinde barındıran birisini sevdim, bundan

Mesela korkmuş olabiliriz ya da kendimize güveniyor ya da şehvetli ya da kızmış ya da merhamet gösteriyor olabiliriz… ancak doğru zamanda, doğru şeyler

Felsefe, sorularına bulunacak kesin cevaplar için değil –ki bir kural olarak felsefede hiçbir kesin cevabın doğru olduğu bilinemez- ama soruların kendisi