• Sonuç bulunamadı

24.01 Batı Felsefesi Klasikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "24.01 Batı Felsefesi Klasikleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

24.01 Batı Felsefesi Klasikleri Prof. Rae Langton

IV. Hume

Ders16. Hume'un Đnsan Anlağı Üzerine Soruşturması (Devam)

1.Hatırlatma: Kavramlar-arası ilişkiler ve olgu bilgileri. Hume'a göre tüm önermeler esas olarak (tam bu isimlerle olmasa da) bu ayrımın bir tarafına düşer. Eğer bir önerme kavramlar- arası ilişkilere dairse, a priori olarak bilinebilir, zorunlu olarak doğrudur ve doğrulukları kavramların anlamına bağlıdır. Eğer önerme bir olgu bilgisine dairse, a posteriori olarak bilinir, olumsaldır ve yalnızca içerdiği kavramların anlamları üzerinden doğru olmazlar. `Tüm bekârlar evli değildirler` kavramlar-arası bir ilişki dile getirirken, `en az bir bekâr var` bir olgu bilgisi dile getirir.

2. Olgu bilgisini nasıl ediniriz? Olgu bilgilerimizin büyük bir kısmı o anda gözlemlediklerimizin ve gözlemlediğimizi hatırladıklarımızın ötesindedir.

`Olgu bilgilerine dair akıl yürütmelerinin doğası nedir?` diye sorulduğunda uygun cevap, bunların etki ve tepki ilişkisi üzerine kurulduğudur. `Peki, bu ilişkiye dair akıl yürütmelerin ve sonuçların temelinde ne yatar?` diye sorulursa, bunun cevabı tek kelime ile verilebilir, deneyim. Đnce eleyip, sık dokumaya devam eder ve deneyimden elde edilen tüm bu sonuçların altında neyin yattığını sorarsak? Bu yeni bir soruya işaret eder… Geçmiş deneyim söz konusu olduğunda, sadece deneyimin nesnesi olan şeylerin doğrudan ve kesin bilgisi ve sadece farkındalığın sürdüğü zaman aralığı verilebilir. Bu deneyimin gelecek zamanlar ve diğer nesnelere neden genişletilmesi gerektiği… asıl sorudur. (IV Bölüm 2, 739)

Deneyim veya gözlem, kimi belli olgu bilgisini doğrudan ve kesin olarak sağlayabilir, mesela güneş geçmişte de doğmuştur. Ama nasıl olur da deneyim ve gözlem bize güneşin yarın da doğacağını söyler? Genel olarak, bu geçiş böyle yapılır:

Öncül: Gözlenen tüm F'ler, G'dir.

Sonuç: Tüm F'ler, G'dir.

Hume, geçmiş gözlemlerden henüz gözlemlenmemiş olana geçişin, gözlemlenen geçmişten gözlemlenmemiş geleceğe veya geçmişe ait gözlemlenmiş kimi örneklerden daha geniş bir örneklem kümesine (geçmişteki, şimdiki, gelecekteki) hareket sorunu ile ilgilenmiştir. Bu biçim çıkarımlar endüksiyon olarak bilinir.

3.Endüksiyon Problemi. Arızi olan genellemeleri, arızi olmayanlardan ayırmanın yanında, Hume'un öne sürdüğü daha temel bir problem vardır. Yukarıdaki argüman geçerli bir

argüman değildir. Öncül doğru olsa bile sonucun yanlış olma ihtimali kesinlikle vardır. Tüm F'ler G'dir önermesi kavramlar-arası bir ilişki dile getirmez, aynı zamanda deneyim ve hafıza aracılığı ile doğrudan ve kesin olarak bilinecek bir olgu bilgisi de değildir. Olgu bilgilerinin büyük kısmı endüksiyon ile elde edilir. Bu hem günlük yaşam hem de bilimler için böyledir.

Bilim insanları endüksiyonu verilerden teoriye geçişte kullanırlar: kimi F'lerin G olduğu gözleminin üzerine, tüm F'lerin G olduğu teorisini inşa ederler. Eğer Hume söylediklerinde haklıysa bilim insanlarının inandıkları, yetersiz kanıtlara dayanmaktadır. Neticede hiçbir kanıt tüm F'lerin G olduğunu kanıtlamaya yeterli gelmez.

(2)

4.Đlk Cevap: doğanın düzenliliği. Argümanı eksik ve makul olan bir öncülü ekleyerek geçerli hale getirebiliriz; gelecek geçmişe benzer, kısaca doğa düzenlidir.

Öncül 1: Gözlemlenen tüm F'ler G'dir.

Öncül 2: Doğanın Düzenliliği: Eğer deneyimim bir tekrara işaret ediyorsa (Tüm F'ler G'dir), bu tekrar bütün doğa için geçerlidir.

Sonuç: Tüm F'ler G'dir.

2. Öncül kavramlar-arası bir ilişki mi yoksa olgu bilgisi mi? Çelişkiye düşmeden reddedilebilir mi? Evet, eğer öyleyse olgu bilgisi gibi görülüyor. Peki, o zaman neye dayanarak bu öncüle inanmalıyız? Belki de endüksiyon temelinde olabilir: doğa geçmişte düzenli olmuştu, geçmişte, gelecek geçmişe benzemişti. Fakat bu, Hume'un da söylediği gibi döngüseldir.

Geçmişin geleceğe benzeyeceğini ispatlayabilecek hiçbir argüman yoktur; neticede tüm bu argümanlar söz konusu benzerlik önsavına dayanırlar.

5.Đkinci cevap: endüksiyon işe yarıyor! Geçmiş deneyimlerimizi sadece güneşin doğuşu ya da ekmeğin doyurucu oluşu olarak düşünmek zorunda değiliz; aynı zamanda bu deneyimleri endüksiyon metodunun çıkarımı olarak da düşünülebiliriz. Kendimize sorduğumuzda görürüz ki endüksiyona gerek günlük hayatta gerek bilimde ne zaman başvurmuşsak, başarılı

olmuşuzdur. Eğer endüksiyonun tam tersi bir prensibi kullansaydık ne kadar çok başarısızlığa uğramış olacağımızı bir düşünün. Bu içgörüyü endüksiyonu savunmak için kullanabiliriz.

Öncül 1: Gözlemlenen her endüksiyon başarılı oldu.

Sonuç: Tüm endüksiyonlar başarılıdır.

Bu haliyle argüman dedüktif değil endüktifdir ve işe yaraması endüksiyonun işe yaramasına bağlıdır! Haliyle döngüseldir; endüksiyonun işe yaradığını göstermek için, endüksiyonun zaten çalıştığını varsayar.

6. Hume'un skeptik çözümü: endüktif çıkarım yapmamızı sağlayan şey alışkanlık veya gelenekten fazlası ya da azı değildir:

Demek ki, deneyimden yapılan tüm çıkarımlar akıl yürütmeden değil gelenekten kaynaklanır. Bu haliyle gelenek insan hayatının büyük rehberi haline gelir. Sadece bu prensip sayesindedir ki deneyimlerimiz kullanışlı hale gelir ve geçmişte şahit olduğumuz benzer olay dizilerinin benzerinin gelecekte tekrarını bekleyebiliriz. (743)

Referanslar

Benzer Belgeler

Birinci cevap: mutluluk, çünkü kendisi için amaçladığımız yegâne şey budur –tek “eksiksiz amaç” ve de kendi içinde yeterli olan tek iyi de budur; kendi kendine

Kavramlar-arası ilişkiler, Hume'a göre sadece zihnin faaliyetleriyle, diğer bir deyişle a priori olarak keşfedilebilirler, diğer yandan olgu bilgileri a posteriori

(i) Nedeni, bir diğeri tarafından takip edilen nesne olarak tanımlayabiliriz, böyle bir durumda birinci nesneye benzeyen tüm nesneler, ikinci nesneye benzeyen nesnelerce takip

Pratik buyruk şöyledir: Öyle biçimde hareket et ki, insanlığa, ister kendi adına ister diğer insanlar adına olsun, sadece bir araç olarak değil aynı zamanda bir amaç

Ama ben bu hayatta hiçbir şey bulamadım, kaybettiğimin yerini alabilecek hiçbir şey bulamadım çünkü ben bütün değerli şeyleri kendisinde barındıran birisini sevdim, bundan

Mesela korkmuş olabiliriz ya da kendimize güveniyor ya da şehvetli ya da kızmış ya da merhamet gösteriyor olabiliriz… ancak doğru zamanda, doğru şeyler

Russell’a göre madde ‘bütün fiziksel nesnelerin bir araya gelmesidir’; bu yüzden eğer gerçek masayı fiziksel nesne olarak ele alacaksak, yukarıdaki soruların

Felsefe, sorularına bulunacak kesin cevaplar için değil –ki bir kural olarak felsefede hiçbir kesin cevabın doğru olduğu bilinemez- ama soruların kendisi