GÖRSEL KÜLTÜR
11. Modernizm, Postmodernizm ve Sanat
Yrd. Doç. Dr. Tuğba Taş
Modern
“Modern” kelimesi şimdiki zaman, yakın zaman, güncel anlamına gelir.
Modern kavramı 5. Yüzyılın sonu gibi erken bir tarihten beri kullanılmaktadır. Bu kullanımda kavram, kendisini eskiden yeniye geçişin sonucu olarak görmek için ya da kendisini klasik bir geçmiş üzerine inşa etmek için antik çağlarla ilişkilendiren bir öz-bilinci ifade eder.
Klasik model üzerine kurulacak bir “modernlik” düşüncesi Aydınlanma ile birlikte değişmiştir.
Aydınlanma düşünürleri akılcılığa ve ahlaki ve toplumsal iyileşmenin bilimsel gelişme yoluyla gerçekleşeceğine vurgu yapmışlardır. Bu dönemde sanat ve kültür için bilim yeni bir rol oynamaya başlamıştır. Aydınlanma geçmişle ilişkili olmaktan ziyade geleceğe odaklanmıştır.
Modernite nüfusun kırsal kesimden kente hareketi ve endüstriyel kapitalizmle birlikte 19. yüzyıl ve 20. Yüzyıl başında doruk noktasına ulaşmıştır.
Bu dönem çizgisel bir ilerlemeye olan inanç ile toplumsal ve teknolojik değişimin kaçınılmaz ve yararlı olduğu
düşüncesiyle karakterize olur.
Modernizm geleneksel birleşik ve bütünleşiktir özne
anlayışına dayanır.
20. yüzyıl başındaki sanatlar Aydınlanma’nın özne anlayışına, ilerleme düşüncesine ve akılcılığa karşı çıkmışlardır.
Sürrealizm, Freud’un bilinçdışı kavramını dayanak noktası olarak almıştır.
Dadaizm rasyonalizmin insanlığı savaşa sürüklediğini
söyleyip irrasyonel olana yönelmiştir.
Salvador Dali, La persistència de la memòria, 1931
Hannah Höch, Cut with the Kitchen Knife through the Beer-Belly of the Weimar Republic, 1919
Hollandalı ressam Piet Mondrian
(1872-1944) belirli renkleri kullanarak çizgilerden oluşan kompozisyonlar yapmıştır.
Mondrian’ın hedefi içerik olarak “saf bir biçim” yansıtmaktır ve bu amaçla resmi gerçeği temsil etmek gerine görsel ritmi temsil etmek için
kullanmıştır.
Yandaki Broadway Boogie Woogie resmi Broadway gibi modern bir mekanın soyut ritimlerini
taşımaktadır.
1940’larda New York’ta ortaya çıkan bir sanat akımı olan Soyut
Dışavurumculuk’u da temsili resim geleneğinden kopma bağlamında değerlendirebiliriz.
Bu akımın öncü sanatçısı olan Jackson Pollock resim yaparken kendi bulduğu “damlat ve sıçrat”
tarzını (“dripandsplash”) kullanmıştır.
Sanatçının deviniminin tuval üzerindeki kayıtları olduğu için buna Eylem Resmi de denmektedir.
Jackson Pollock
1950’li yıllarda Yves Klein eylem, süreç ve performans sanatını birleştirdiği işlere imza atmıştır.
Modern sanat içinde geçmişten radikal bir şekilde kopuşu hedefleyen bir eğilim vardır.
1917 Devrimi’nde sonra Sovyetlerde ortaya çıkan Konsrüktivizm akımı içinde çalışan sanatçılar geçmişle olan bağlarını koparmak için avant-garde estetik politikası içine girmişlerdir.
Bu dönemde Vladamir Tatlin ve diğer
sanatçılar Fransız Kübizmini kullanmışlardır.
Tatlin 1919-1920 yıllarında modellemesi yapılmış olsa da hiçbir zaman hayata geçirilemeyen Üçüncü Enternasyonel Anıtı’nı yapmıştır.
Postmodern
Modernden postmoderne geçişe işaret eden kesin bir an yoktur.
Postmodernizm, geç moderniteyle kesişir ve onun içine sızar.
Postmodernizmin geç modernitede karşımıza çıkan bir takım durumlar ve pratikler olduğunu söyleyebiliriz.
Postmodernizm, 1950’lerin sonlarından itibaren kapitalist
kültürün her alanında ortaya çıkan ve akımları kuşatan kavramsal
bir çerçeve, bir üst başlık olarak kullanılmaktadır.
İroni: Bir şeyin düz anlamıyla niyet edilen anlamı arasında kasti olarak kurulan zıtlıktır.
Cindy Sherman’ın İsimsiz Film Kareleri ironiye iyi bir örnektir.
Postmodern sanat içinde ironi, pastiche ve parodi sık kullanılan tekniklerdir.
Pastiche: Tarihsel anlamlarına atıf
yapılmaksızın geçmiş biçimlerin taklit edilmesi;
bir ya da birden fazla stilin ya da sanatçının taklit edilmesidir.
Quentin Tarantino gibi kimi yönetmenler diğer film türlerinin ya da yönetmenlerin
sinematografisini kullanarak filmler üretirler.
Parodi: Herhangi bir şeyin gelenek ve stilleriyle alay ederek onu taklit etmektir. İronik bir niteliği vardır.
Leonardo da Vinci, Mona Lisa, 1503 Marcel Duchamp, L.H.O.O.Q, 1919