• Sonuç bulunamadı

-1- VAHİY VE MUCİZE

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "-1- VAHİY VE MUCİZE"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-1-

VAHİY VE MUCİZE

i. Vahiy

Vahyin Mahiyet

Vahyin İmkânı

Vahyin Doğrulanması

ii. Mucize

• Mucizenin Mahiyet

• Mucizenin Kanıtlanması

(2)

Vahyin Mahiyet

• Arapçada vahiy kelimesi: ‘gizlice veya hızlı bir şekilde bildirmek, konuşmak, ilham etmek, ima ve işarette bulunmak, fısıldamak ve emretmek’ anlamlarına gelir.

• Latnce ‘revelato’ kelimesi de; ‘açıklamak, ifşa etmek, örtüsünü kaldırmak, göz önüne sermek’ gibi anlamlarda kullanılmaktadır.

• Kur’an’da vahiy kelimesinin peygamberler dışındaki insanlar için de kullanıldığını görüyoruz (Maide/111, Kasas/7).

(3)

• Tabiî vahiy ile; bütün insanların varlığını kabul edebilmelerini mümkün kılacak tarzda Tanrı’nın bilinir kılınması anlaşılmaktadır.

• Peygamberler şahsında gerçekleşen vahye çağdaş din felsefesi literatüründe ‘özel vahiy’ denilmektedir.

• Modern din felsefesi literatüründe vahyin mahiyet konusunda iki anlayış öne çıkmaktadır:

• Bunlardan ilki, ‘doktrin’ veya ‘önerme’ merkezli vahiydir. Bu anlayışa göre vahiy doğru önermelerin veya doktrinleri Tanrı tarafından insana bildirimidir.

(4)

• İkinci vahiy anlayışı ise, kişi merkezli vahiydir. Burada vahyin muhtevası hakikat veya önermeler değil Tanrı’nın zatdır. Bu da Tanrı’nın İsa’ya hulûl etmesiyle gerçekleşir. Açıkça bu anlayış Hıristyanlığın vahiy anlayışıdır.

• Kur’an-ı Kerim’de vahiy Allah kelamı olarak ifade edilmiştr. Farabi ve İbn Sina gibi İslam filozoflarına göre vahyin bir bildirim, vahyedilenin de hakikat olmadığını; vahyin Faal Akıl’dan sudûr eden bir ‘fezeyan’, vahyedilen şeyin de hakikatn sembolik ifadeleri olduğunu belirtmemiz gerekir.

(5)

Vahyin İmkânı

• İslam bilgi felsefesine göre vahiy bir bilgi kaynağıdır. Burada İslam dinine göre akıl ve vahiy arasında bir uyumun olduğunu veya bir çelişkinin olmayacağını vurgulamak gerekir.

• Teist Tanrı tasavvuruna göre Tanrı kişisel niteliklere sahiptr ve bu niteliklerin bir sonucu olarak tabiata ve tarihe müdahale etmesi mümkündür. Bunun kabul etmenin rasyonel olmadığını söylemek de mümkün değildir.

• Vahyin mümkün olmasının zorunlu şartı Tanrı’nın teizmin anladığı anlamda ibadete layık bir mabud olmasıdır. Tanrı’nın bu sıfatları kabul edildiğinde, O’nun mucize yoluyla tabiata, vahiy yoluyla da tarihe müdahale edebileceğini kabul etmek makul hale gelecektr.

(6)

Vahyin Doğrulanması

• Vahiy iddiasını doğrulamak için başvurulan klasik deliller; mucize, vahiy iddiasında bulunan kişinin ahlaki özelliği ve vahyedilen hakikatlerin insanın ihtyaçlarıyla uyumlu olmasıdır.

• Vahyin mucize ile iki yönlü bir ilişkisi vardır. İlk olarak vahyin gelişi bizzat mucizedir. İkincisi, vahyin gerçekten Tanrı’dan geldiğini ispat edebilmek için ancak Tanrı’nın yapabileceği mucizevi olaylar kanıt olarak gösterilebilir. Yani mucize vahyin doğruluğu için delil niteliği taşır.

• Başka bir önemli nitelik de vahyin muhtevasının doğruluğu ve insanın ihtyaçlarına uygun olmasıdır. Akli ilkelere aykırı olmak, mantıki tutarsızlık, genel ahlak ilkelerine uymamak, kanıtlanmış bilimsel gerçeklere ters düşmek gibi hususlar bir ifadenin vahiy olmadığını gösterir kriterlerden kabul edilebilir.

(7)

Mucizenin Mahiyet

• Tanrı’nın âleme müdahale etmesi düşüncesi inanan için bir rahatlama nedenidir. Bu durum insanın dünyaya terk edilmediğinin göstergesidir. Bu da dua ibadetnin meşruiyetnin temelidir.

• Teist düşüncede mucizenin iki nemli fonksiyonu vardır. İlk olarak ilahi vahiy için doğrulayıcı bir nitelik taşır. İkinci olarak ise, Tanrı’nın varlığı, kudret ve iradesinin mahiyet ve bazen de diğer nitelikleri hakkında insanlara fikir verir.

• En genel anlamda mucize ‘sonuçları lehimize olan beklenmeyen olay’ şeklinde tarif edilmiştr. Mucizeyi ‘insanın Tanrı’nın farkına vardığı olay’ olarak görenler de vardır.

• Gazalî, mucizeyi değerlendirirken orijinal bir tespitten yola çıkmaktadır. Ona göre sebep ile sonuç arasındaki ilişki zorunlu değildir. Tabiî olayların gerçekleşmesi Tanrı sayesindedir.

Sebep sonuç ilişkisinin garantörü Tanrı’dır. Bu duruma göre mucize mümkündür.

(8)

• David Hume, mucizeyi ‘tabiat kanunlarının ihlali’ olarak görmesinin sonucu olarak onu kabul etmemektedir. Ona göre deney ve gözleme ters düşen durumlarda insan şahitliğine güvenemeyiz.

• Hume’un mucize tanımına iki itraz yapılmıştır. Birincisine göre, ‘tabiat yasasının ihlali’ ifadesinin tutarsız olduğudur. Eğer bir şey tabiat yasası olarak kabul edilen bir ilkenin aksine gerçekleşirse onun bir tabiat yasası olmadığı anlaşılır. İkincisine göre ise, mucizeyi Tanrı’nın sebep olduğu bir olay olarak tanımlamak, onun bir sebebinin olduğunu söylemektr. Sebebini söylemekle de onun meydana gelişini açıklamış oluruz. Bu da onun tabiat kanunlarıyla uyum içerisinde olması demektr.

(9)

Mucizenin Kanıtlanması

• Mucizeyi tabiat yasasının ihlali olarak tanımlamak çelişki doğurur.

Tabiat yasalarının mutlak doğruluk ifade ettiğini söylemek kolay değildir, çünkü onlar tümevarımsal yolla elde edilen çıkarımlardır.

Dolayısıyla yanlışlanmaları mümkündür.

• Sebep ile sonuç arasındaki ilişkinin zorunlu olmadığını savunan Gazalî ve Hume gibi filozofların yaklaşımı mucizeyi pek sık gerçekleşmese de olağan bir durum olarak kabul edebileceğimizi göstermektedir. Bu durumda onun doğrulanması için fazladan bir delile ihtyaç duyulmayabilir. Çünkü böylelikle onun rasyonel bir zemininin bulunduğu ortaya konmuş olur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kartezyenizmin Arşimet noktasını ya da modern felsefenin temelini meydana getiren bu öncüle göre, biz sadece zihin hallerimizin dolayımsız bilgisine erişirken, yalnızca

 Başka bir deyişle, nedensel çıkarımın sadece insan zihninin bir izlenimden bir inanca geçişi anlamında gündelik hayatımızda değil, fakat bilimin de temelinde

Hume's writings on ethics began in the Treatise and were refined in his An Enquiry Concerning the Principles of Morals (1751). His views on ethics are that "moral decisions

 Maddi töz yoktur, ancak ruhi töz vardır.... Hume

Daha önce Cunda Adas ındaki tepelere RES (Rüzgâr Elektrik Santrali) için başvuran şirketin talebinin, Bursa Kültür ve Tabiat Varl ıklarını Koruma Bölge Kurulu ve

Mikrozomlara protein tayini yapıldıktan sonra 7-etoksiresorufin O-deetilaz (EROD) aktivitesi tayin edilir. 7-etoksiresorufin O-deetilaz, 7-etoksiresorufinin

26 Nisan 2011 tarih ve 27916 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6225 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karar- namelerde Değişiklik

Örneğin, Okin (1999: 10) kadınların cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğramamaları, erkekler gibi özgür bir hayat yaşama fırsatına sahip olmaları ve