• Sonuç bulunamadı

Bakıri de Irak ın toprak bütünlüğü konusunda ortak görüşlere sahibiz ifadelerini kullandı. 8 de TL ÜRETEN KOYLÜYE

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Bakıri de Irak ın toprak bütünlüğü konusunda ortak görüşlere sahibiz ifadelerini kullandı. 8 de TL ÜRETEN KOYLÜYE"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)Las Vegas. Sınır güvenliğinde TAM MUTABAKAT IRAKLI istihbarat yetkililerinin, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin elindeki gümrük kapılarını Bağdat’a teslim etmesi için sınırda görüşmeler yaptığı ve üç gündür Habur’da bulundukları öğrenildi. İstihbaratçılar Türkiye ve Irak askerlerinin düzenlediği askeri tatbikata da katıldı. 8’de. 58. Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve İranlı mevkidaşı Tümgeneral Muhammed Bakıri ile Tahran’da görüştü.. Iraklı istihbaratçılar kapı için geldi. Hasan Ruhani. Hulusi Akar. Muhammed Bakri. ölü. BAKIRİ’yle görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Tehditlerekarşıikiülkeninişbirliğini geliştirdiğinibelirtenAkar,“Terörle mücadele ve buna bağlı olarak sınırgüvenliğikonularındamutabakatavarmışbulunuyoruz”dedi. Bakıride“Irak’ıntoprakbütünlüğü konusundaortakgörüşleresahibiz” ifadelerinikullandı.8’de. Mayısta duyurdular. www.aydinlik.com.tr. ekimde vurdular ABD’nin Las Vegas kentindeki bir müzik festivalinde katliam yaşandı. Silahlı saldırıdaenaz58kişihayatınıkaybederken500’denfazlakişideyaralandı. Ünlü Mandalay Bay Casino yakınlarındaki müzik festivaline 32. kattan otomatik silahla ateş açan saldırgan, ölü ele geçirildi. Saldırının ‘yalnızkurt’tarzıbireyseleylemolduğubelirlendi.Öte yandan,24Mayıs’taIŞİD’inyayınladığıvideodaLas Vegas’taeylemyapılacağıduyurulmuştu.. VATAN EMEK NAMUS KURULUŞ: 1921. 3 EKİM 2017, SALI. 1.5 TL. Sayfa. Fransa’daki yangında 3 Türk hayatını kaybetti 14. ÜRETEN KOYLÜYE. HAPİS TEHDİDİ. DSİ Suruç’un suyunu kesti!. Reklamlardan önce “MTV konusunda yanl bilinen bir ey var. MTV, 2018’in bandan itibaren alnacak sfr araçlar için geçerli. u an arac olanlar, normal artlardaki artlarla vergisini ödeyecek.”. Gökçek panikte! Dedimki,MelihGökçekhastaneyekaldırıldı. Sebepburunkanaması.Gökçekgeçtikameranınkarşısınaöncebanasaldırdı,ardındanbenidoğruladı.Peki,Gökçek bizzatdoğruladığıbuhabereniye tepki gösterdi? Çünkü kulislerde Gökçek’insağlıkgerekçesiyleistifasınınistendiğikonuşuluyor. SABAHATTİNÖNKİBAR’ınyazısı10’da. Reklamlardan sonra Sayfa. 11. “Giden kanun benim söylediimden farkl, onu da düzelteyim. 2018’den itibaren alnan araçlarda bir de deerine göre art olacak. Yüzde 40’lk art mevcut araçlar kapsyor.”.  8’de. Yabancı dil ve din var sanat ile spor yok MEB’in 620 okulda pilot uygulama başlattığı yabancı dil ağırlıklı 5’inci sınıf ders programında, beden eğitimi, spor, müzik ve resim derslerinin yer almaması tepki çekti. BU yıl pilot okullarda İngilizce ile başlayan uygulamanın gelecek yıl Türkiye çapında farklı dillerde yapılması planlanıyor. Haftalık 15 saat İngilizce verilen okulların ders programında beden eğitimi ve spor, görsel sanatlar ve müzik dersleri ise yer almadı. Sporun şiddete eğilimi azalttığına dikkat çeken eğitimciler, sanat derslerinin de öğrenciyi ders yoğunluğu arasında rahatlattığını ve kişilik kazandırdığını belirterek, kararın bir an önce gözden geçirilmesini istedi.. Washington bunu tartışıyor:. Avrasya’ya yönelim devrime götürür HABERTÜRK Washington Temsilcisi Serdar Turgut, Amerikan Kongresi’nde “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Avrasyacı tavrın gittikçe güçlendiği” yolunda bir endişe olduğunu yazdı. Turgut, Washington’da Türkiye’nin dış politikada eksenini Avrasya’ya kaydırması durumunda, bunun devrimci sonuçları olacağının ve tüm güç dengelerini değiştireceğinin söylendiğini belirtti.. Adıyaman’daki üretici hareketi, Türkiye’nin önündeki çözümü temsil ediyor. Birleşen ve Üreten Türkiye için üretici hareketi başlamıştır. Üretim ekonomisine geçiş bir sistem değişikliğidir. Türkiye, Kemalist Devrimi tamamlama rotasının eşiğine gelmiştir. Her sistem değişikliğinin anahtarı, iktidar değişikliğidir. Turgut Özal-Tansu Çiller ve Tayyip Erdoğanla kurulan Sıcak Para Diktasının sonuna gelmiş bulunuyoruz. Adıyaman tütün üreticilerinin hareketi, Millî Hükümetin de habercisidir..  ÖZLEMKONURUSTA’inhaberi3’te. Eğitime pamuk rötarı PAMUK hasadının okulların açıldığı döneme denk gelmesi nedeniyle 90 bin öğrencinin eğitim ve öğretim gördüğü Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, tarım işçiliği yapan ailelerin 15 bin çocuğu, yeni eğitim öğretim yılında okul yerine yine pamuk tarlalarına gitti. 6’da. Bilime Bilime yön yön vermede vermede Türkiye Türkiye son son sırada sırada OECD’nin yakın gelecekte bilime yön verecek insanların hangi ülkelerden çıkacağına ilişkin değerlendirmesinde Türkiye 35 ülke arasında son sırada yer aldı. 3’te. Maaş ve arabasına el koydular. ALİ KEMAL Tatlıbal baş- HAVA-İŞ’t e kanlığındaki Hava-İş Genel Yönetimi’nin skandalları bitmiyor. Avukatlara 1.5 milyon lira akıtan yönetim, Şube Başkanı Sezgin Uzun’un sendikal faaliyetini engellemek için elinden geleni ardına koymadı. Uzun’un iş telefonu iptal edildi, maaşı ödenmedi, sendika aracına el konuldu.. NELER. ?. oluyor.  TARIKTEKGÖZLİ’ninhaberi6’da. 5. 6. 7. 9. 10. 11. UFUK SÖYLEMEZ Savunma harcamalarımızı yarı yarıya kim düşürdü?. YILDIRIM KOÇ Sendikalar nasıl kontrol altına alınır?. ŞAHİN MENGÜ Şimdi ne diyeceksin?. MEHMET FARAÇ Adana’nın renkli festivali.... YAVUZ ALOGAN Kafanızı yormayın. SONER POLAT Barzani ile PKK’nın nihai hedefi aynı ISSN 2146-2356.  EKREMDEMİR’inhaberi11’de. Üretim Ekonomisi için halk hareketi başladı. sayfa. ADIYAMANLILAR Vali’nin konuşması sırasında “Tütün millidir milli kalacak” sloganları attı. Valinin konuşmasının ardından üreticiler AKP il binasına doğru yürüyüşe geçti. Eylemlerini burada sonlandıran tütüncüler, yasağı protesto için yol haritası belirledi. 6 Ekim Cuma günü kepenk indirecek olan üreticiler, Kahta’da tütün fabrikası önünde de eylem yapacak.. sayfa. TBMM’ye gönderilen Torba Yasa’ya göre kıyılmış tütün doldurulması, satılması, bulundurulması ve nakledilmesi yasaklanacak. Bunları satanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilecek. Yasaya karşı, tütün üreticileri harekete geçti. Tütün Borsası önünde toplanan halk, polis barikatlarını aşarak önce Valilik binasına ardından Belediye’ye yürüdü. Vali Naci Kalkancı, üreticilere “Yasayı düzelteceğiz” sözü verdi.. sayfa. Yol haritasını belirlediler. sayfa. Vali ‘düzelteceğiz’ dedi. DEVLET Su İşleri (DSİ) 15. Bölge Müdürlüğü, Suruç Ovası’nı sulayan pompaların, istenen şartlar sağlanıncaya kadar durdurulduğunu bildirdi. DSİ’den yapılan açıklamada, “Sulamada kullanılan suyun enerji ve hizmet bedelinin ödenmeyen bedellerin katlanarak artması sebebiyle su verilemeyecektir” denildi. 11’de. sayfa. D. oğu PERİNÇEK. Bakan Mehmet Şimşek’in MTV çelişkisi.  MEDYANINHALLERİ2’de. GÜMRÜK ve Ticaret Bakanlığı raporuna göre eylülde ihracat artışı yüzde 8.67’de kaldı. İthalattaki artış ise yüzde 30.67’yi buldu. Böylece dış ticaret açığı eylülde yüzde 85.2 artmış oldu. 9 aylık açık, toplamda 54 milyar dolara dayandı. 5’te. sayfa. Fındık,pamuk, üzüm,pancar derkensıratütüne geldi.Tütün üreticisine6yıla kadarhapis cezasıöngören TorbaYasa, Adıyamanlı çiftçiyisokağa döktü.Yaklaşık 5binüreticivalilik binasınısardı. Dış ticaret açığı eylülde rekor kırdı.

(2) 2. 3 EKİM 2017, SALI. HAZIRLAYAN: ERCAN DOLAPÇI. Seçim sonuçları ABD ilişkilerini nasıl etkileyecek. ozgurlukmeydani@aydinlikgazete.com. AfD eleştirileri ve Alman milliyetçiliği. ALİ MERCAN Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı. 24. Eylül Almanya seçimleri ve AfD’nin zaferi çok tartışılıyor. Tartışmanın genişlemesinin birçok sebebi vardır. Öncelikle Türkiye-Almanya ilişkileri, içinde yaşadığımız süreçte büyük önem taşımaktadır. Avrasya’nın doğal bir parçası olan Almanya (AB)’nın ait olması gereken Avrasya ile bağlarının pekişmesi biraz da bu ilişkinin düzgün yürümesine bağlıdır. Türkiye, anahtar rolünü idrak etmeyen ve bu ilişkide edilgen, rastgele bir çizgi izlemektedir. Diğer taraftan düzgün ilişkiler Almanya’yı ikinci vatan olarak benimsemiş olan 3,5 milyonluk Türk toplumunun refah ve huzurunu yakından ilgilendirmektedir.. Almanya seçimleri ve AfD’nin zaferi çok tartışılıyor. Tartışmanın sağlıklı zeminde yapılması için, gelişmeler ve Almanya’nın durumu iyi incelenmeli. Seçimin sonuçları, Türkiye-Almanya ilişkilerini de bir hayli etkiliyecektir. ALMANYA’DA MİLLİYETÇİ DALGA Avrasya Atlantik saflaşmasının uluslararası ilişkilerde belirleyici olduğu günümüzde, Almanya’daki milliyetçi dalgayı ve AfD’nin zaferini nasıl değerlendireceğiz? Avrupa milliyetçiliği eşittir ırkçılık ve faşizm midir? Almanya’daki son seçimlerin galibi AfD tartışmaları bunları ele almayı gerektiriyor. Ayrıca bu konuları ele almak başka bir yazıda ele alacağımız, “Türkiye - Almanya ilişkileri” açısından da önem taşımaktadır. Şimdi ifade edilen, yazılan bazı görüşleri ele alalım: “Bunları milliyetçi tanımlamak (AfD kastediliyor), doğru ve yerinde olmaz. Emperyalist bir ülkenin milliyetçiliği olsa olsa aşırı şovenizm ve ırkçılıkla tanımlanabilir.” Uluslararası ilişkiler o kadar hızlı ve dolambaçlı yollardan ilerliyor ki, hem hızlı ama aynı zamanda olgulara dayanan tutumlar belirlemeliyiz. Olaylar hızla gelişirken, kitap sayfalarından yanlış cevaplar buluruz. Teori gri, hayat yeşildir. Emperyalizm tek bir kamp değildir. Bugün Atlantik liderliğinin hedefinde Avrupa’yı da dize getirmek vardır. Avrasya’ya (Kalpgâh) hakim olmak aynı zamanda Avrupa’nın Atlantik projesine arka çıkmasına bağlıdır. Bunu kabullenmeyen Almanya (AB), saldırı karşısında kendisini savunmakta ve milliyetçiliğe sarılmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nda, faşizme karşı Barış Cephesi’ndeki emperyalist ülkeleri nasıl değerlendireceğiz? Çeşitli politik güçler, devletler, değişen şartlara göre öncekilerden farklı tutumlar alabilir. Amerika anti-faşist savaşta, Barış Cephesi’ndedir, savaştan sonra Hitler’in çizmelerini giymiştir. Kaldı ki bu gün Atlantik hakimiyetine. karşı çıkan milliyetçi akımlar ve kapitalist ülkeler de haklı konumdadırlar. Almanya ve Avrupa’da kuvvetli bir milliyetçi dalga vardır ve AfD bunun ürünüdür.. AFD PROGRAMI NE DİYOR? AfD programındaki bazı maddeler: “Biz egemen, demokratik milli devleti korumak istiyoruz.” (Seçim programı Madde 1.1, S. 7.) Genel olarak değil bugün Almanya’nın egemen olmak istemesi ne anlama geliyor? Almanya Atlantik’ten bağımsızlaşmak, “Kaderini kendi ellerine almak”, bunu güvence altına almak için savunmasını güçlendirmek ve NATO’ya alternatif karargâh kurmak çabaları içindedir. Ekonomik olarak zaten Atlantik’ten kazık yiye yiye uzaklaşmaya başlamış, geleceğini Avrasya’da görmektedir. AfD’de Rusya ile yakın ilişkileri ve bölgeye bakışı açısından Atlantik’e karşıt bir konumdadır. Programa. devam edelim: “Küreselleşme ya da Atlantik İttifakına değil, Alman çıkarlarına uygun dış politika.” (3.1., S. 18.) “ABD ile ilişkiler “karşılıklı eşitlik ve saygı temelinde” düzenlenmeli, NATO içinde Avrupa’nın etkisi artırılmalı, ittifak “salt savunma ittifakına dönüştürülmelidir.” (3.2., S. 18.) “AB ordusunun kurulması ya da Alman silahlı kuvvetlerinin yabancı çıkarlar için kullanılmasını (Abç) AfD reddeder (3.2., S. 1819) Rusya’nın ortak bir güvenlik yapısına dahil edilmesi Almanya’nın çıkarınadır. Rusya’ya uygulanan ambargo bitirilmeli, RusAlman ekonomik ilişkileri derinleştirilmelidir.” (Yunus Soner’in çevirisinden.) Program çok açıktır: Atlantik’e karşı milliyetçi bir çizgidedir. Biz de Almanya’dan bunu istemiyor muyuz? Dış politika bölümünde AfD programı şu tutumu benimsemiş: “Türkiye ile ilişkiler zedelendi ve yeniden düzenlenmelidir. (3.2., S. 19.) Türkiye ile üyelik müzakereleri vb. koalisyon partilerinin görüşleri gibidir. Programın yorumlanmasında doğru bulmadığım bir görüşü ifade etmeliyim: Almanya seçimlerinin galibinin “Bay ve Bayan Trump”tır ve AfD’nin esas olarak Al-. MEDYANIN HALLERİ Ercan DOLAPÇI. ercandolapci@aydinlikgazete.com. ‘Darbeci’ Nuri Elibol Türkiye gazetesinden ayrıldı “Ancak bugün itibarıyla TÜRKİYE gazetesi yazarı hem Mücahid Ören Bey’in Nuri Elibol, gazetesindeki köşe hem de diğer büyüklerimin yazılarına son verdiğini ve rızasını alarak, İhlas Medya İhlas Medya Grubu’ndan ayGrubundaki görevimden rıldığını açıkladı. Geçtiğimiz kendi rızamla ayrılıyorum. aylar içinde üst üste FETÖ’cüBu ayrılık, İhlas’tan ayrıldığım leri sevindiren “Ulusalcılar ve onları terk ettiğim anladarbe yapacak” şeklinde hamına gelmiyor. İhlâs’ta ayber ve yorumlara imza atan rılma olmaz. Vedalaşmakla Elibol’un bu çıkışı, büyük tepki ilgili çok anlamlı bulduğum çekmişti. Emekli Binbaşı olan iki söz var. “Bazen vedalar Elibol, 17 yıldır İhlâs Medya sevgisizlikten değil, çareGrubu’nun Ankara yöneticiliğini yapıyordu. Elibol, dünkü “Şimdi sizliktendir!” ve “Vedalar acıtsa da, veda zamanı” başlıklı yazısında ayrılığa bazen gitmek gerekir.” İşin özeti budur.” ilişkin olarak şu açıklamayı yaptı:. 26 Temmuz 2017. Alman milliyetçisidir. Zaten bütün Avrupa’da milliyetçilik rüzgârı esmektedir. Amerikan milliyetçiliği şu an itibariyle hegemonyacılıktır, ezilen ve gelişmekte olan ülkelere kanlı saldırılar ve parçalama faaliyetleridir. Korumacılığı ve içe dönmeyi savunur gibi, Amerikan orta tabaka seçmenin oylarıyla iktidara gelen Trump, bugün derin devletin emrinde tarihlerindeki en kanlı ve hayasız saldırıları sürdürmektedir. Almanya ise Atlantik’e karşı kendisi savunmak ekonomik gelişmesini sağlama almak için milliyetçiliğe sarılmaktadır. AfD aslında Atlantik’ten uzaklaşıp milliyetçiliğe sarılan Alman (AB) toplumunun duygularını açık olarak yansıtmaktadır. Bu partiye yapılan saldırılar aslında Almanya’nın Atlantik’ten uzaklaşmasına tepkinin örtülü ifadesidir. Atlantik bağlantılarına yatkın “Sol” eğilimli partiler, AfD karşıtı kampanyayı gönüllü olarak yürütürlerken, muhafazakâr CDU-CSU, AfD’yi rakip görüyor; düşman değil. Muhafazakâr Hristiyan Birlik Partileri ve kısmen Sosyal Demokrat politikacılar bugüne kadarki Atlantik karşıtı ve Avrasya’ya yönelim politikalarının taşıyıcısı oldular.. ALMANYA’DA NAZİZM İKTİDARA man milliyetçisi programını Trump’ınki ile GELEBİLİR Mİ? aynı nitelemesi pratiğe uymuyor. “Tartışmaya sunduğumuz tez, Almanya’da seçimleri Trump’ın temsil ettiği ideoloji ve siyasetin kazandığı”dır. “AfD’nin programının ABD Başkanı Trump’ın siyasetleri ile bir dizi noktada örtüştüğü dikkati çekiyor.” “Özetle, AfD’nin Trump’a benzeyen yenimilliyetçi bir çizgi izlediğini söylemek mümkün.” (Yunus Soner, Aydınlık, 28 Eylül 2017.) Bu görüşlere Alman Dışişleri çevrelerinin AfD yorumunu da ekleyelim: Dış politika bülteni German Foreign Policy seçimin ertesi günkü yazısında şunu belirtiyor: “Belli başlı bütün partiler AfD ile mesafeli duruyor ve koalisyona yanaşmıyorlar. Ancak CDU-CSU, SPD, Liberaller, Yeşiller gibi partilerin hepsinin dış politika ve askeri alanlardaki programları büyük ölçüde örtüşüyor, paralellik gösteriyor. İnsan kendisine sormadan edemiyor; AfD muhalefette programı iktidarda mı? AfD programında ifade edilen dış politika ve savunma ile ilgili bütün maddeler diğer partilerin çoğunun da görüşleridir.. AFD VE TRUMP Buradan şu noktaya geliyoruz: Benzer söylemler ülkelerin konumlarına göre farklı işlevlere işaret edebilirler. AfD çizgisini Trump’ın Avrupa’daki yansıması olarak yorumlamak çok yanlıştır. AfD Trump milliyetçisi değil. Bugünkü uluslararası durumda Almanya ve bütün Avrupa, Atlantik’ten Avrasya’ya evrilme sürecindedir. Konumu itibariyle de Almanya’nın bir dünya diktatörlüğü halini alması mümkün değildir. Bunu en açık olarak yazanlardan birisi Almanya’nın iz bırakan, daha 1960’larda Çin’i keşfeden Başbakanlarından Helmut Schmidt’tir. “Geleceğin Devletleri” kitabında, Almanya’nın bu günkü ara konumuna işaret etmiştir. Artık günümüz koşullarında Avrupa’nın Avrasya’ya yönelmekten başka olanağı yoktur. Avrasya’da faşizme yer yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın boşluğa savurduğu Nazizm, faşizm suçlamaları olgulara dayanmamaktadır. Almanya’da her milliyetçi fikir ve davranışa “Nazizm”, “faşizm” yaftasıyla yaklaşan akımların PKK’ya, PYD’ye, “Bağımsız Kürdistan” komplosunun şefi Barzani’ye ve benzerlerine en iyimser görüşle müsamahakâr davranmaları nedendir? Üstelik bu akımlar Suriye’nin kuzeyi ve Irak’ta etnik temizlik yapmakta, hem de itiraz edenleri kurşuna dizmektedir. Çünkü bunların Amerika ve şefi Trump gibi hamileri var. Burada bir soru akla geliyor: Sık sık bu eleştirilerin ileri sürülmesinin Amarika’nın, Almanya’yı köşeye sıkıştırma politikasıyla bir ilgisi var mıdır?.  Devam yarn. Behramoğlu’ndan abartılı Akşener övgüsü CUMHURİYET gazetesi yazarı şair Ataol Behramoğlu, 30 Eylül 2017 tarihli köşe yazısında yeni parti oluşumunu yöneten eski DYP ve MHP’li Meral Akşener’i öven bir yazıyı kaleme aldı. “Meral Akşener gerçeği” başlıklı yazının her satırı Akşener övgüsüne ayrılmış: “Sahnede pırıl pırıl, apaydınlık bir kadın konuşuyor... Samimi, bilgili, açık sözlü, zarif. Slogandan uzak, cesur, esprili. (...) 27 Eylül Çarşamba akşamı Avcılar’daki Mira Palas Düğün Salonu’ndaki yemekte konuşan sayın Meral Akşener’den söz ediyorum. Beklenen parti henüz kurulmadı, fakat Meral Hanım şimdiden “genel başkan” olarak takdim ediliyor ve kuşkusuz bunu hak ediyor. Verildiği kadarıyla, çünkü iktidar Akşener hareketinden korkuyor. Bu hareketin onlar için korkulu bir rüya olduğundan, uykularını kaçırdığından kuşku yok. Açıkça ya da kapalı kapılar ardındaki planlarla engeller çıkarmak için ellerinden geleni yaptıklarında ve yapmayı. sürdüreceklerinde kuşku yok. Asıl önemli olan bütün kanatlarıyla “sol”un bu hareketi nasıl görüp değerlendirdiği. Hiç kimse bu soldan kendi hedeflerinden vazgeçerek Akşener hareketinin kuyruğuna takılmasını istemiyor ve beklemiyor. Ülkenin sağıyla, soluyla, ortasıyla normalleşmesinde çok önemli bir işlev üstlendiğinizi, işinizin çok güç olduğunu görüyorum ve biliyorum. Yıllar önce bir hanım siyasetçi başbakan olduğunda, az kalsın bir övgü ve sevinç yazısı yazarak hayatımın sonradan çok pişman olacağım en büyük hatalarından birini yapmış olacaktım... Çok şükür yapmadım böyle bir hata. Fakat şimdi sizin için büyük bir güvenle bunları yazıyorum... Solda bir arkadaşınız olarak karşılaşacağınız bütün güçlüklerde yanınızda olmakta tereddüt etmeyeceğim. Yurdumuza olan ortak sevgimiz, saygılarım ve alkışlarımla.”. Erdoğan’ı Barzani karşısında savunamıyormuşuz! Türkiye’nin Avrasya ekseni tehdidi ve Washington GEÇEN hafta Haber Türk’te katıldığım bir programda Doğu Perinçek beni de katarak AK Partili Kürt siyasi aktörlerin Barzani karşısında Erdoğan’ı savunamadığı suçlamasında bulundu. Oysa programı izleyenler, benim Barzani’nin Kürtlere kaybettiren hatalı politikalarını nasıl açık yüreklilikle eleştirdiğimi ve liderimiz Erdoğan’ın şahsında ortaya konulan Türkiye duruşuna nasıl kararlılıkla arka çıktığımı gördüler. Buna rağmen Perinçek’in şahsımı da hedefleyerek sarfettiği sözler, siyasi kurnazlıkla geçiştirilecek bir şey değil. Erdoğan’ı “destek/ittifak” laflarıyla kendile-. rine benzetmeyi veya Erdoğan üzerinden kendilerine iktidar devşirmeyi amaçlayanların nasıl bir projenin adamı oldukları ortada. Herkes şunu iyi bilsin ki benim önceliğim Türkiye’dir. Ben Türkiye’nin Kürdüyüm; Barzani’nin veya APO’nun değil! Ben AK Partiliyim. Ve sonuna kadar liderimin arkasındayım. Reis’in Barzani yönetimine yaptığı uyarıları ve eleştirileri yerinde buluyorum. Bu uyarı ve eleştirilerin öyle birileri tarafından iddia edildiği üzere “Kürt düşmanlığı” içerdiğine zinhar inanmıyorum. Mehmet METİNER-STAR. AMERİKAN Kongresi’nde de, “özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Avrasyacı tavrın gittikçe güçlendiği” yolunda bir endişe var ve konunun Türkiye olduğu hemen her alanda bu ifade de ediliyor. Geçtiğimiz cuma, Avrasya eksenli tartışmalar açısından ilginç ve verimli bir gündü. O gün öğle saatlerine doğru Center for Strategic and International Studies (CSIS) adlı düşünce üretim merkezinde, “Birbiriyle rekabet eden vizyonlar: Altyapı yatırımları Avrasya süper kıtasını nasıl şekillendiriyor” başlıklı çok ilginç bir tartışma vardı. CSIS’in Türkiye projesi direktörü Bülent Ali Rıza 7 kişinin katıldığı. panelde konunun Türkiye açısından anlamını bütün boyutlarıyla ele alıp anlattı. Ece Üner’in sunduğu tartışma programını da baştan sona izleyebildim. Doğu Perinçek’in de konuşmacı olarak katıldığı tartışma programında Avrasyacı tavrın geçmişi ve bugün Türkiye açısından ne ifade ettiği de anlatıldı. Örneğin CSIS’de de tartışıldı; bu vizyonda ülkeleri birbirine bağlayıcı olarak köprü yatırımlarına özel önem veriliyor. Bir Avrasya süper kıtasının işbirliği içinde oluşması bu tür altyapı yatırımlarına bağlanıyor. Serdar TURGUT-HABER TÜRK CMYK.

(3) 3. 3 EKİM 2017, SALI. Büyük keşifte Türk imzası ODTÜ’de bir grup fizikçi tarafından, evrendeki en yoğun cisimlerden olan SXP 1062 isimli çift yıldız sisteminde yer alan nötron yıldızının 18 dakika olan dönme periyodunda büyük bir kaymanın varlığı keşfedildi. Bilim dünyasında büyük heyecan yaratan ve literatüre giren bu keşif ile çift yıldızın hem periyodu hem de yıldız içindeki yoğun maddeye ilişkin şifreler çözülmüş oldu.. ODTÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Baykal, yakıtları tükenen yüksek kütleli yıldızların büyük bir patlama yaptığını ve bu sırada yeni bir gök cisminin oluştuğunu belirtti. Bu cismin, bir beyaz cüce nötron yıldızı veya kara delik olabileceğini belirten Baykal, bu şekilde oluşan nötron yıldızlarının çok güçlü manyetik alanlarının bulunduğunu ifade etti.. Gözlemsel olarak ilk defa 1968 yılında keşfedilen nötron yıldızlarının yaklaşık 10 kilometre çapında olduğunu ve 1 kilometreden daha ince olan kabuklarının altında süperakışkan bir sıvının bulunduğunu dile getiren Baykal, ODTÜ’de X-ışını uyduları tarafından gözlenmiş arşiv verilerini kullanarak bir tür nötron yıldızı ile ilgili analizler yaptıklarını bildirdi.. Rafet BALLI. Üç yıl süren gözlemler sonucunda bir çift yıldız sistemindeki bir bileşen olan SXP 1062 isimli nötron yıldızının yörünge periyodunu bulduklarını belirten Baykal, “Gözlemlerimiz sonucu bu nötron yıldızının yörünge periyodunu 656 gün olarak bulduk. Zamanlama analizlerinde 18 dakika olan kaynağın dönme periyodunda büyük bir kayma gördük” bilgisini paylaştı.. rafballi@gmail.com. Ankara-Şam: Barışma ne zaman?. T. ÖNE ÇIKANLAR z. halklailiskiler@aydinlikgazete.com. HAZIRLAYAN: SEZİM ÖZADALI. Yabancı dil derken SANATI UNUTTULAR ÖZLEM KONUR USTA ozlemkonur@aydinlik.com.tr. MİLLİ Eğitim Bakanlığının (MEB) Türkiye çapında belirlediği 620 okulun 5’nci sınıflarında yabancı dil ağırlıklı eğitim başladı. Bu yıl İngilizce ile başlayan uygulamanın gelecek yıl Türkiye çapında farklı dillerde yapılması planlanıyor. 15 saat İngilizce verilen ders programında beden eğitimi ve spor, görsel sanatlar ve müzik dersleri yer almadı. Sanat ve spor eğitiminin kesintiye uğrayamayacağını dile getiren eğitimciler, kararın gözden geçirilmesini istedi. Bu yıl, 620 okulda pilot uygulamaya başlanan yabancı dil ağırlıklı okullarda 5’nci sınıflar haftada 15 saat İngilizce, 6 saat Türkçe, 4 saat matematik, 3’er saat fen bilimleri ve sosyal bilgiler, 2 saat de din kültürü ve ahlak bilgisi dersi görüyor. Eğitimciler, beden eğitimi ve spor, müzik ve görsel sanatlar derslerinin haftalık ders programından çıkarılmasına tepki gösterdi. Eğitimciler, 10-11 yaş grubundaki öğrencilerin bu dersleri almamasının yaratacağı etkileri Aydınlık’a anlattı.. ‘SPOR ŞİDDETE EĞİLİMİ AZALTIYOR’ Beden eğitimi ve spor dersi öğretmeni Eğitim İş Beyoğlu bölge tem-. silcisi Ahmet Ay, uygulamanın gelişim çağındaki çocukları evlerine ve sıralara hapsetmek olduğunu söyledi. Ay, “Yapılan araştırmalar çocukların spora yönelmesinin ardından dikkatlerinin arttığını gösteriyor. Spor şiddete eğilimi de azaltıyor. Çocuklarda obezite ve bilgisayar bağımlılığı gibi riskler sözkonusu iken stres atabilecekleri, hareket edebilecekleri bu derslerin kaldırılması çok yanlış” dedi. Öğretmenlerin, 5’nci sınıfta beden eğitimi ve spor dersinde öğrencileri ilgi duydukları branşlara yönlendirdiklerini belirkten Ay sözlerine şöyle devam etti: “Biz öğretmenler olarak ilkokulda da branş öğretmenlerinin derslere girmesini savunurken ve temel eğitimin alınması için 5’nci sınıfın çok geç olduğunu düşünürken, dersin kaldırılması vahim hata. Özellikle sosyoekonomik açıdan düşük düzeyde olan bölgelerde, çocuklar yalnızca beden eğitimi derslerinde spora yöneme şansı yakalıyor. Bu ailelerin, çocuklarını bu tür etkinliklere yollama imkanı yok. Yeni uygulama bu imkanı da elimizden alıyor. Avrupa’da bu yaşa kadar temel psikomotor hareketler yapılıyor. Bu yaşta branşlaşmaya geçiliyor. Türkiye’de alt yapıya önem vermezken sporcu yetiştirmek ve çocukların sporu bütün hayatlarına yaymalarını beklemek hayalcilik oluyor.”. Temsilidir.. MEB’in 620 okulda pilot uygulama başlattığı yabancı dil ağırlıklı 5’inci sınıflara, beden eğitimi ve spor, müzik ve resim dersleri verilmiyor. Gelecek yıl tüm Türkiye’de uygulanması beklenen programa eğitimciler tepkili. ‘SANAT EĞİTİMİ KESİNTİYE UĞRATILAMAZ’ Müzik eğitimcileri de uygulamaya tepkili. Müzik Eğitimcileri Derneği Genel Başkanı Refik Saydam, uygulamanın Anayasa’ya ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı olduğunu söyledi. Saydam şöyle konuştu: “Türk Milli Eğitimi Temel Kanunu’nda eğitim ile çocuğun fiziksel, ruhsal, zihinsel, duygusal her yönden geliştirilmesi öngörülür. Bunlardan herhangi biri eksik bırakılmaz. Sanat eğitimi keyfi olarak kesintiye uğratılamaz. Sanat eğitiminin. kesintiye uğraması, çocukların dersten soğumasına ve ilgisinin azalmasına ve sanat alanında bir yılının heba olmasına neden olur. Çocuk bu dersler ile hem sanatsal açıdan gelişiyor hem de diğer derslerin yoğunluğuna karşılık rahatlıyor, kimlik kişilik kazanıyor. Geçmişte Anadolu liseleri ve süper liselerde hazırlık sınıfları vardı. Ama bunlarda sanat dersleri en başta geliyordu. Dernek olarak, eğitim kurumlarıyla birlikte girişimlerimizi sürdüreceğiz. MEB, bu kararını gözden geçirmeli.”. İstanbul’da Türkiye bilimin en az 10 bin geleceğinde yok camiye ihtiyaç varmış OECD’nin yakın gelecekte bilime yön verecek insanların hangi ülkelerden çıkacağına ilişkin değerlendirmesinde Türkiye 35 ülke arasında son sırada yer aldı. 2015 yılında üniversiteye girenlerin dağılımına bakılarak yapılan araştırmada Türkiye, doğa bilimleri, matematik, mühendislik, imalat ve inşaat alanlarında en son sırada yer aldı. “Yarının bilim uzmanları nereden gelecek?” başlığıyla yapılan. İ. STANBUL Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, İstanbul’daki cami sayısının yeterli olmadığını savunarak “İstanbul’da en azından 10 bin tane daha camiye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum” dedi. İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nda konuştu. ‘’İstanbul’da olması gereken cami sayısı, nüfusa göre 15 bindir ama bugün İstanbul’da 3 bin 365 cami var. İstanbul’da en azından 10 bin tane daha camiye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum” diyen Yılmaz, şunları söyledi:. ‘30 BİN KİŞİYE BİR CAMİ’ “İstanbul’da bazı yerlerde 50 bin kişiye, 30 bin kişiye bir cami düşüyor. Bu CMYK. çok büyük bir rakam. 30 bin kişin olduğu yerde bir tek cami bulunması, özellikle cemaatin en yoğun olduğu zamanlarda yer bulamamasına neden oluyor. İnsanlarımızın cami ihtiyaçlarının karşılanacağı adımların atılması lazım.’’. ASIL İHTİYAÇ DEVLET OKULU İstanbul’da 3 bin 365 cami bulunurken devlet okulu sayısıysa 3 bin 63. İstanbul’da boş duran birçok cami bulunuyor. Bu yıl İstanbul’da 350 özel okul açıldı. Bu sayıyla birlikte İstanbul’daki özel okulu sayısı 3 bin 64’e ulaştı. Uzmanlar, devlet okullarındaki yetersizlikler ve özel okullardaki fiyatlar da göz önüne alındığında, İstanbul’daki asıl ihtiyacın devlet okulları olduğunu belirtti.. değerlendirmede en üst sırada Almanya yer aldı. Almanya’nın ardından Estonya, Finlandiya, Meksika, Slovenya, Avusturya, Rusya, Kore, İsrail, Çek Cumhuriyeti ilk ona yerleşti. Türkiye ise Belçika, Lüksemburg ve Hollanda’dan sonra listenin sonunda kaldı.. Biyolojik saate Nobel Tıp Ödülü 2017 Nobel Tıp Ödülü’nün sahibi Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young oldu. Nobel Komitesi’nden yapılan açıklamada, bu yılki Tıp Ödülü’nün biyolojik saat olarak da bilinen sirkadiyen ritmini kontrol eden moleküler mekanizmaları keşfeden Hall, Rosbash ve Young arasında paylaştırıldığı belirtildi. Açıklamada, “İnsanlar da dahil yaşayan organizmaların bir iç, biyolojik saati olduğunu ve bu saatin organizmanın günün doğal ritmine uyum sağlamasına yardımcı olduğunu biliyorduk. Bu saatin nasıl çalıştığını Hall,. Rosbash ve Young’ın çalışmaları sayesinde öğrendik. Bu çalışma, bitkilerin, hayvanların ve insanların biyolojik ritimlerini dünyanın devinimiyle nasıl uyumlu hale getirdiğini anlamamıza yardımcı oldu” ifadeleri kullanıldı.. ahran notları genelde tamam. Sıra geldi Şam’daki temaslara.  Önce buluşma trafiği... Hükümetten... Baas Partisi’nden... Strateji Merkezi’nden... Medya yönetimlerinden şahsiyetlerle görüştük. Artı: Sendika, dernek yöneticileriyle... Ve Çarşıda esnafla, tüccarla...  Yani muhataplarımız: Yetkiliydi. İlgiliydi. Bilgiliydi.  Şam’da temel gündem, “barışmak” oldu. Ankara ile Şam’ın el sıkışması yani. Konu, İlker Yücel’le gündemimizdeydi zaten. Fakat tam bilmiyorduk: Muhataplarımız ne kadarını konuşmak isteyecekti?  Daha ilk görüşmede farkettik. “Barışma dosyası”: Suriye tarafı için sıcaktı. Fazlasıyla öncelikliydi. Anlamak istiyorlardı. Türkiye’yi... Halkı... AKP’yi... TSK’yı... Daha çok da Tayyip Erdoğan’ı. Kafalarda soru çok, cevap az.  (Bir parantez açalım. Türkiye ve Suriye. Birbirine en mecbur iki komşu. Süreç zorlu. Kaderimiz birlikte yazılıyor. AKP ise Suriye sahasını bütünüyle boşaltmış. Sonuç: Sorunları omuzluyoruz. Muhataplarımız yadırgamıyor.)  Devam edelim. Ankara-Şam hattında neler oluyor, neler olamıyor? Ayrıntılı anlattılar. Olanlar: Henüz az. Olamayanlar: Çok. Olması gerekenler: Sayısız. Sonuç: Bazı temaslar kurulmuş.  (Zorunlu bir parantez. “Temas” ya da “irtibat”. Ankara-Şam trafiği “sır” değil artık. En üst düzeyde açıklandı da. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni konuştu Erzurum’da. Söylediği: “Şu anda biz komşu ülkeler, İran, (Irak) Merkezi yönetim, Suriye tarafı olmak üzere biz hepsiyle irtibat halinde buradaki olumsuz gelişmelere hazır olduğumuzu bildirdik” (30.9.2017). İnternette video kaydı var. Meraklıları izleyebilir. Nedense, Aydınlık dışında büyük duyuran olmadı. Cumhurbaşkanı niye böyle. konuştu? Erdoğan sanki bir prensibi yerine getirdi.)  Suriye tarafı geçmişe dönük yakınıyor. Mutlak bir temassızlık tablosu çiziyorlar. “Türkiye bütün kanalları kapattı.” “MİT bile.” Vurguluyorlar: “Bir tek Türkiye böyle yaptı.” Örnek: Batılı ülkeler. Başta CIA... İstihbarat örgütleri. Altını çizdiler: “Batılılar Türkiye’nin hatasına düşmediler.” Bazı kanallar açık tutulmuş hep. CIA ile 7 saatlik bir görüşmeden söz edildi. Sonuç: Şam’dakiler bekliyor.  Şam’da bize anlatılanlar... Erdoğan’ın son “irtibattayız” açıklaması... Gösteriyor ki: Bir “başlangıç” yapıldı. 6 yıllık “kara” dönem geride kalacak.  Fakat, sorunlar bir gecede kapanmayacak. Şam’dakilerin dört “başarı ilkesi” var. Türkiye-Suriye görüşmeleri için... Aktarayım. Bir: Açıklık. İki: Resmiyet. Üç: Somut bir yol haritası. Dört: Müttefiklerimiz de gözlemci olsun. Kastettikleri: İran, özellikle de Rusya. Suriye tarafı dikkatli. Müttefikler devre dışı izlenimi vermek istemiyor. Sonuç: Suriye sahasında çok “kuvvet” var.  Birikmiş ön yargılar... 6 yılda açılan yaralar... Bunlara rağmen... Şam, barışmayı nasıl kolay konuşabiliyor? Sanıyorum cevabı “savaşan insan”da aramalı. “Savaşan insan”ın önce vatanı var.  Tam da buna örnek. Suriyeli muhataplarımızdan biri. “İç kabine”den bir isimle tartışıyor. Diyor ki: “Diyelim, Türkiye ile barışmaya yanaşmadık...” “Sahadaki duruma bir bakalım.” “Güneyimizde İsrail var.” “Ya kuzeyimizde? Bütün sınır boydan boya PKK/PYD’nin elinde olacak.” Tanımı: Güneyde İsrail, kuzeyde İsrail. Soruyor: “Bu kuşatma altında nasıl yaşayacağız?” Hükmünü söylüyor: “Türkiye bize, biz Türkiye’ye mecburuz.” İtiraz? İsrail varsa, itiraz yok.  Sonuç: Barışmak ne zaman? Cevap: Eli kulağında. Devam edeceğim.... k ca ıla ır ld a k zu u v ıla k la İm : K TD TÜRK Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin, imla kılavuzunun artık miadını doldurduğunu ve kılavuzun kaldırılacağını açıkladı. Aydınlık’a değerlendirmelerde bulunan yazar Kemal Ateş, “Pratik olmaz ve kullanımı kolaylaştırmaz” ifadelerini kullandı. İmla kılavuzundaki bilgilerin de artık sözlüklere ekleneceğini belirten Kaçalin, karara ilişkin şunları söyledi: “İmla kılavuzları da sözlük dışında, sadece kelimelerin yazılışlarına cevap vermek için doğdu. Fakat günü-. müzde gelişen teknoloji ile elektronik sözlüğü, imla kılavuzunu basmak, düzeltmek problem değil.”. PRATİK OLMAZ Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kemal Ateş şunları aktardı: “Tek bir kitapta toplamak pratik olmaz ve kullanımı kolaylaştırmaz. Yazım kılavuzu cepte taşınır ve daha kolaydır. Sözlüğe dahil etmek zorluk çıkartır ve pratik olmaz. İnsanlara kılavuz yerine büyük bir sözlüğe bakmak daha zahmetli bir iş olarak görünür.”.

(4) 4. 3 EKİM 2017, SALI. ANKARA İmsak 05:16 Güneş 06:40 Öğle 12:45 İkindi 15:59 Akşam 18:37 Yatsı 19:54. İSTANBUL İmsak 05:30 Güneş 06:56 Öğle 13:00 İkindi 16:14 Akşam 18:52 Yatsı 20:11. İZMİR İmsak 05:40 Güneş 07:02 Öğle 13:08 İkindi 16:23 Akşam 19:00 Yatsı 20:16. Ankara: 18/10 b İstanbul: 21/14 b İzmir: 26/16 b Antalya: 28/21 b Adana: 31/20 b Diyarbakır: 28/14 c Erzurum: 14/2 b Sivas: 17/7 b Trabzon: 19/16 b Zonguldak: 17/12 b Bursa: 21/10 b Konya: 20/17 b. TOPLUM. HAZIRLAYAN: MÜJDE OKTAY halklailiskiler@aydinlikgazete.com. Prof. Dr. Elif Dal. ‘Yeni tütün ürünleri’ tehdidi Tütün ürünleriyle ilgili meclise yeni bir kanun tasarısı sunuldu. Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, ilgili kanun tasarısının, ‘sigara ve diğer tütün mamulleri kategorisine girmeyen yeni tütün mamullerinin’ üretimine, ithalatına, satışına asgari miktar belirtilerek izin vermekte olduğuna dikkat çekti. TOPLUM SERVİSİ. T. ÜRKİYE Büyük Millet Meclisi’ne 27.09.2017 tarihinde sunulan yeni kanun tasarısının 68-71. maddeleri tütün piyasası ve ürünlerine ilişkin, toplum sağlığını tehdit eden önemli değişiklikler içeriyor. Sağlığa Evet Derneği adına açıklama yapan Elif Dağlı, “Uzun yıllardır halkımızın sağlığını zararlı tütün ve nikotin ürünlerinden korumak için mücadele veren sivil toplum temsilcileri olarak duyduğumuz endişeyi kamuoyu ile paylaşmayı ve karar vericileri uyarmayı görev biliyoruz” dedi.. DEVLET YURTTAŞINI KORUMAKLA GÖREVLİ Prof. Dr. Elif Dağlı, dünyanın takdirini kazanmış tütün kontrolü kanunlarımız son zamanlarda iyi uygulanmamakta olduğunu da belirterek, şöyle konuştu: “Tütün ürünleri kullanımı özellikle gençler arasında artmaktadır. Oysa Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 58. maddesi, devleti gençlerin bağımlılıklardan korunmasıyla yükümlü kılmıştır. Yeni ürünlerin piyasaya sunumu bu yükümlülükle bağdaş-. mamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin imzaladığı Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi 5.2’nci maddesi, devleti sadece tütün değil ‘nikotin bağımlılığı’ ile de mücadele etmesini açıkça talep etmektedir.. Başarılı tütün kontrolü, endüstrinin ve karlılığını artırma aracı ürünlerin kontrolü ile yapılır. Endüstrinin kar artışı; ülkemizde de en sık görülen kalp, kanser, beyin felci gibi hastalıkları olan ve ölen vatandaş. sayısını artırır.”. ‘HALKIN SAĞLIĞI HER ŞEYDEN ÜSTÜN’ Prof. Dr. Elif Dağlı, hiçbir yararın halk sağlığından üstün olmadığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsan sağlığı için mücadele eden bizler; Ülkemizdeki çeşitli tütün ve nikotin ürünlerinin sayısının hızla azaltılmasını, yeni ürünlerin piyasaya sunulmamasını, kanun tasarısında hiçbir endüstri temsilcisini tanımlayacak veya yararını ima edecek ibarelerin bulunmamasını, zararı azaltıldığı iddiasıyla kerameti kendinden menkul ürünlere düşük vergilendirmenin. tartışılmamasını, devletimizin genci, yaşlısı yurttaşını nikotin bağımlılığından korumak samimi ve etkin önlemler almasını; nikotin bağımlılığına tutulmuş olanları kurtamak için ücretsiz tedavi etmesini acilen talep ediyoruz.”. TÜTÜN VE NİKOTİNİN GÜVENİLİR DOZU YOKTUR Henüz kanun tasarısında isimlendirilmemiş yeni ürünler endüstrinin ‘zararı azaltılmış’ ismiyle sınıflandırdığı ürün grubu olduğuna dikkat çeken Dağlı, “Endüstri, tütünün yakılmadan ısıtılması neticesinde daha az öldürücü olduğunu iddia etmektedir. Nikotinin güvenli dozu bulunmadığından, güvenli ‘yeni ürün’ olmayacaktır. Bu ürünlerin kerameti kendinden menkuldür. Kesin olarak zararsız olduğu tarafsız bilim kurumları tarafından ispatlanana kadar, herhangi bir ürünün zararlı olabileceği kabul edilerek ona göre yaklaşılması temel bir tıp ve etik yaklaşımıdır. Yeni ürünlerin zararsız olmadığı, ‘zararın azaltıldığı’ iddiasından da rahatlıkla anlaşılmaktadır. Zararı olan bir ürün daha az vergilendirilmemelidir, halka arz edilmemelidir” dedi.. SUYLA YOLCULUK. Ethem GÖNENÇ ethemgonenc@gmail.com. Erosun Aşkı. E. yy insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakıp, mutluluklarını ya da sonlarını hazırlayan, Aphrodite’nin kanatlı oğlu EROS! Yıllarca uçarak dünyayı dolaşıp, insanları oklarla kalplerinden vururken, bir gün sende âşık oluverdin işte... Bir kralın üç kızından, en güzelinin adı Psykhe (Ruh) idi. O kadar güzel, o kadar alımlıydı ki, görenler onu annen sanıyorlardı. Ama annen bundan hiç hoşlanmıyor, kıskançlıktan çatlıyordu adeta. Bir gün seni çağırıp dedi ki; “Oğlum bu kızı dünyanın en çirkin erkeğine âşık edip, cezalandır.” Sen hemen yola koyuldun... Psykhe’yi buldun. Onu dünyanın en çirkin, en kötü erkeğine âşık etmek için okunu atmak üzereydin ki, birden yüzünü gördün... Güzelliği aklını başından aldı ve oracıkta ona âşık oldun. Hemen Psykhe için ormanın ortasında, içinde her şeyi olan bir saray kurdurdun ve onu bayıltıp bu sihirli saraya götürdün. Gece gözlerini kapatıp ona dedin ki; “Beni görmeyi, kim olduğumu öğrenmeyi aklından bile geçirmeyeceksin! Bil ki sırrımızı kalbinde taşıdığın sürece çok mutlu olacağız. Beni görmemen için, akşamları sarayda ateş ya da mum yakılmayacak, ona göre.”. AŞKIN GÜCÜ Psykhe’yi büyülemiştin; görmeden, kim olduğunu bilmeden, körü körüne sana âşık olmuştu... Sen her gün gece karanlıkta saraya geliyor, onunla delicesine sevişiyor ve güneş doğmadan da gidiyordun. Çok mutluydunuz çok... Ancak Psykhe’nin kız kardeşleri bu mutluluğunuzu kıskanıyorlardı. Bir gün ona senin dünyanın en çirkin, en iğrenç adamı olabileceğini söylediler. Öyle ya, eğer güzel bir adam olsaydın, sevdiğinden yüzünü gizlemez,. onu böyle ıssız bir sarayda tutmazdın. Ve ona; gece sen gelmeden, yanan bir lambanın üzerine bir vazoyu ters çevirip koymasını söylediler. Böylece sen uyuduktan sonra o, vazoyu kaldırıp, lambanın aydınlığında yüzünü görebilecekti. Psykhe merakına engel olamayarak kardeşlerinin dediklerini yaptı. Sevişmekten yorgun düşüp uykuya daldığın bir gece, yavaşça yataktan kalktı ve vazonun altındaki lambayı alıp, sana tuttu. O da ne? Karşısında çirkin ve iğrenç bir erkek yerine, yakışıklılığı dünyada başka hiçbir erkekle kıyaslanamayacak biri vardı. Dayanamayıp seni öpmek için eğildiğinde, lambanın kızgın yağından bir parça senin çıplak omuzuna damlayıverdi. Duyduğun acıyla sıçrayarak uyandın! Anladın ki sevgilin sözünde durmamış, sana oyun oynamıştı... Çok kızgındın, hemen kanatlarını açıp, uçarak saraydan uzaklaştın. Psykhe üzüntüden kahroluyordu! Sonunda, her şeyden çok sevdiği Eros’unu bulma ümidiyle yollara düştü, tüm dünyayı dolaştı, ama bir türlü senin izine rastlayamadı. Nihayet sonunda annenin ona acıyıp senin yerini söyleyebileceğini umut ederek sarayınıza sığındı. Ancak annen yardım etmek bir yana, onu bir köle gibi çalıştırmaya başladı. Zavallı Psykhe sana ulaşabilmek umuduyla buna da razı olmuştu... Nihayet yanan omuzun iyileşmişti ve olan biteni öğrenmiştin. Hemen Olympos’a gidip, Tanrı Zeus’un ayaklarına kapandın ve Psykhe’nin annenin elinden kurtarılıp, sana eş olarak verilmesi için yalvardın. Zeus acıdı sana! İsteğini kabul ederek, onu Olympos’a getirtip evlendirdi sizi. Vee siz çok mutlu bir hayat sürdünüz... Haydi, sizler erdiniz muradınıza, biz çıkalım kerevetinize!. CMYK.

(5) 5. 3 EKİM 2017, SALI. Vestel’in akademisi 3 ödüle birden layık görüldü Sabancı’dan 137 projeye 16 milyon TL destek VESTEL Perakende Akademisi (VPA), Stevie Ödülleri’nden 3 ödülle döndü. ‘Satışçı Eğitimleri’ dalında altın, ‘Yetenek Geliştirme’ ve ‘Yönetici Eğitimleri’ dallarında ise bronz ödüle layık görülen VPA, bugüne kadar 155 sınıfta, 38 bin 880 saat eğitim vererek bin 252 kişiyi ortak perakende kültüründe birleştirdi. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı. Turan Erdoğan, açıklamasında, “Vestel Perakende Akademisi ile hem bayilerimizi hem de çalışanlarımızı aynı çatı altında buluşturduk. Uzman eğitmenlerimiz, perakende matematiğinden görsel mağazacılığa kadar birçok farklı konuda dersler veriyor. Hedefimiz sektörümüzde yol gösterici olmaktı. Aldığımız bu ödüller de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor” dedi.. HAZIRLAYAN: RECEP ERÇİN. 3.5721. 4.1989. dolar. avro. . halklailiskiler@aydinlikgazete.com. 985 TL . cumhuriyet alt›nı. SABANCI Vakfı’nın Hibe Programları kapsamında buyıldestekvereceğiprojelerbelli oldu. Kadın, Genç ve Engellilerin toplumsalsorunlarınaçözümüreten siviltoplumkuruluşlarının(STK)projelerini destekleyen Sabancı Vakfı, buyıl8projeyetoplam2milyonTL hibeverecek.SabancıVakfı’nınson 10 yılda hibe desteği verdiği proje sayısı 137’ye, hibe tutarı 16 milyon TL’yeulaştı. SabancıVakfıGenelMüdürüZerrin Koyunsağan,“2017yılında‘engellilerin eğitim haklarına erişimi’, ‘toplumsal cinsiyeteşitliğininsağlanması’,‘mülteci hakları’,‘öğretmenleringüçlendirilmesi’. 103.887 . BİST - 100. . Dış ticaret açığında Eylül’de rekor artış İthalat, ihracattan hızlı yükseldi. Dış ticaret açığı Eylül’de yüzde 85.2 arttı. Açık Ağustos’ta yüzde 22.8 ve Temmuz’da yüzde 83 artmıştı. Son 9 aylık açık 54 milyar dolara dayandı. EKONOMİ SERVİSİ. İ. HRACAT artışı Eylül’de ivme kaybetti. İthalattaki tırmanış ise sürüyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı raporuna göre Eylül’de ihracat artışı yüzde 8.67’de kaldı. İthalattaki artışsa yüzde 30.67 ile Temmuz’da görülen son yılların rekoru olan yüzde 46.3’lük artıştan sonra yılın ikinci en yüksek seviyesini gördü. Böylece dış ticaret açığı Eylül’de yüzde 85.23 oranında arttı. Söz konusu açık son 6 yılın rekoru oldu. Dış ticaret açığının 106 milyar dolarla rekor kırdığı yıl olan 2011’in Mayıs ayındaki yüzde 106’lık dış açık artışından bu yana bu düzeyde bir yükseliş görülmemişti.. 9 AYDA 11.7 MİLYAR ARTTI 2017 yılı Eylül ayında 11 milyar 849 milyon dolar ihracat, 19.9 milyar dolar da ithalat yapıldı. Eylül’de tek bir ayda 8.1 milyar dolar açık oluştu. Temmuz ayında da dış ticaret açığında yüzde 83 oranında artış olmuş ve aynı ayda 8.8 milyar dolar dış açık verilmişti. Türkiye’nin dış dünya ile yaptığı ticarette bu yılın ilk 9 ayında oluşan tabloya baktığımızda, 53.8 milyar dolar açık verildi. Geçen yılın aynı döneminde 42.1 milyar dolar açık verilmişti. Buna göre 9 ayda dış denge 11.7 milyar dolar daha aleyhimize gelişti. Geçen yıl yüzde 71.2 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı bu yıl yüzde 68.2’ye geriledi.. SON ÜÇ AY KURTARIR MI? Hükümet’in geçen hafta açıkladığı 2018-2020 yıllarını kapsayan Orta Vadeli. Programı’nda (OVP) ihracatın bu yıl yüzde 9.8 artışla 156.5 milyar dolar olmasını bekliyor. OVP’ye göre ithalat ise yüzde 11.8. artışla 222 milyar dolar olacak. Buna göre 2017’de 65.5 milyar dolar dış ticaret açığı oluşacak. Buna göe dış ticaret açığında yıl genelindeki artış yüzde 16.8’de kalacak.. Oysa ilk 9 aydaki tabloya baktığımızda artış yüzde 28’e dayanmış durumda. Herhalde yılın kalan son üç ayında ihracat lehine bir denge oluşması bekleniyor.. Ekonomide üç olumsuz sinyal EKONOMİ SERVİSİ. ASKON’dan 4 uyarı ANADOLU Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) çalıştayında iş dünyasına yönelik 4 uyarı öne çıktı. ASKON’dan yapılan açıklamaya göre, 4 konu şöyle oldu:  AB ile yaşanacak olası anlaşmazlıkları ilişkin iş dünyasının tedbirli olması, alternatif pazarları da gündemine alması gerekmektedir.  Enflasyon oranı kesinlikle çift hanelere çıkmamalı, tek hanede tutulması gerekmektedir. Faizler çok yüksek. İş dünyası yatırımlarının yüzde 93’ünü kredi çekerek gerçekleştirmektedir. Kredi faiz oranlarının yüksek olması iş dünyasına büyük sıkıntı oluşturmaktadır.  Tüm dünyada giderek artan gelir dağılımı sorunu bugün büyük sorunları da beraberinde getirmektedir. Her ne kadar ülkemiz ekonomik bir istikrara sahip olsa da küresel anlamda yaşanacak olası sıkıntılara karşı tedbiri elden bırakmamalıyız. ASKON Genel Başkanı Hasan Ali Cesur ve dernek yöneticilerinin düzenlediği çalıştaya İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, Arel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akdemir de katıldı.. TÜRKİYE ekonomisine ilişkin dış ticaret verileri dışında dün 3 ayrı olumsuz gelişme daha yaşandı. Bunlardan ilki ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında en hızlı ve güvenilir referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası Türkiye ve İstanbul İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketlerinin Eylül 2017 dönemi sonuçları oldu. Endeks eşik değer olan 50.0 üzerinde ölçülerek 53.5 düzeyinde oluşsa da Ağustos ayında kaydedilen 55.3 seviyesine göre düşüş yaşadı. İmalat sanayi faaliyetleri piyasa beklentisi olan 54.6’nın da altında kaldı. Geçen hafta da MÜ-. SİAD’ın açıkladığı hizmet ve imalat sektörlerinin birleştirildiği SAMEKS endeksi Eylül’de bir önceki aya göre bir önceki aya göre 1.6 puan azalarak 54.8 değerine gerilemişti.. SATIN ALMALAR DÜŞTÜ İkinci gelişme ise şirket satın alma ve birleşmeleri cephesinden geldi. Ernst Young’ın (EY) Orta ve Güneydoğu Avrupa Birleşme ve Satın Alma İşlemleri Barometresi raporuna göre, 2016’nın ilk yarısındaki 3.53 milyar dolar satın alma ve birleşme işlem hacmine benzer şekilde bu yıl ilk yarıda 3.57 milyar dolar hacim kaydedildi. Fakat işlem adedi 133’ten 56’ya geriledi. Yaklaşık yüzde 42 oranında düşüş yaşandı. Üçüncü olumsuz gelişme ise. kredi kuruluşları cephesinden geldi.. BORÇ UYARISI GELDİ Her ne kadar Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, dün basına yansıyan demecinde, 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin notunu kıran kredi derecelendirme kurumlarının olumsuz rapor yayımladıklarına dikkat çekerek, ekonomide gelinen nokta itibarıyla bunun hesabının sorulması gerektiğini belirtse de, o kuruluşlardan Moody’s bir uyarı notu geçti. Kuruluş açıklamasında, Orta Vadeli Program’daki (OVP) borçlanmanın ülkenin kredi notu için olumsuz olduğunu bildirdi. Kuruluş, OVP’de öngörülen harcamaların mali güç üzerinde baskı yapacağı ve programın daha fazla borçlanmayı işaret ettiğini vurguladı.. İstanbul 25 bin gıda profesyonelini ağırladı TÜRKİYE’DE ilk defa gıda, paketleme, ambalaj ve ev dışı tüketim sektörlerini aynı tarihte, tek çatı altında toplayan “CNR Food İstanbul, CNR Ambalaj İstanbul ve Ev Dışı Tüketim Ürünleri ve Tedarikçileri buluşması” yaklaşık 25 bin sektör profesyonelini ağırladı. CNR Expo Yeşilköy’de toplam 80 bin metrekarelik alanda yapılan fuara 104 ülkeden katılım oldu. Dört gün süren fuarda düzenlenen seminerler, şovlar ve yarışmalar renkli görüntülere sahne olurken, yaklaşık bin 500 markanın yer aldığı fuara Ekonomi Bakanlığı ve İstanbul İhracatçılar Birliği’nin desteğiyle 4 milyar dolar ithalat hacmine sahip alıcı katıldı. Alım heyetleri, B2B Eşleştirme Programı ile 800’ün üzerinde iş. görüşmesi yaptı. Şeker kralı olarak bilinen Raul Rojas’ın oğlu Ricardo Renzo Rojas da CNR Food İstanbul’da ağırlanan önemli isimler arasındaydı. Hindistan’da, uluslararası markaların distribütörü olan SHS firması da fuara katıldı.Orta Doğu’da 16 bin zincir mağazası bulunan Suudi Ara-. bistan’daki Carrefour mağazalarının tedariğini sağlayan Balsharaf Group ve Unilever, Ferrero, Ülker, Doğuş, Beypiliç gibi firmaların ürünlerinin 5 bin noktaya dağıtımını sağlayan Tajero LLC gibi dünyanın en önemli gıda alıcıları CNR Food İstanbul’a alım yapmaya geldi.. gibialanlardakiprojeleredestekveriyoruz.Destekverdiğimizprojelerinherbirinintoplumsal sorunlarakalıcıçözümlerüretmekiçin önemlisonuçlarıolacağınayürekten inanıyorum”dedi. DiğeryandanTürkiye’dehibeprogramlarını uygulayan ilk vakıf olan SabancıVakfı’nınHibeProgramları’na buyıl200’ünüzerindebaşvurugeldi. Projeler, öncelikle Sabancı Vakfı ekibi,dahasonrasiviltoplumalanında deneyimli kişilerden oluşan bağımsızDeğerlendirmeKuruluve sonolarakSabancıVakfıMütevelli Heyetitarafındandeğerlendirilerek destekverilecekprojelerbelirlendi.. 11.88 faiz. . $ 55.89. . b. petrol. UFKA BAKIŞ. H. Ufuk SÖYLEMEZ Faks: 0312 467 78 93. ufuksoylemez@aydinlikgazete.com. Savunma harcamalarımızı yarı yarıya kim düşürdü?. Ü. lkeyi, ekonomiden-diplomasiye, eğitimdenturizme kadar hemen her alanda açmaza ve çıkmaza sürükleyen iktidar zihniyeti “metal yorgunluğundan” ziyade “mental (zihin) yorgunluğu” yaşıyor. Sıkıştıkça hata yapıyor, kendi içinde çelişkiler yaşıyor, tam bir şaşkınlık ve hatta panik görüntüsü sergiliyor. Bu kafanın yıllardan beri “kalesi” gibi gördüğü İstanbul ve Ankara’da “Hayır” çıkan referandumu takiben başlayan panik, İstanbul Belediye Başkanı’nın istifası ile iyice açığa çıktı. Dün Düzce Belediye Başkanı’nın istifasının ardından, daha başka belediyelerde de benzer gelişmeler bekleniyor. Ekonomideki şaşkınlık, kafa karışıklığı, bilinçsizlik ve yetersizlikleri de üst üste hata yapılmasına ve her zamanki gibi “yanılmalarına” yol açıyor. Son olarak eşi benzeri görülmemiş yüzde 40 oranındaki MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) artışlarının yarattığı büyük toplumsal tepki karşısında yine bocalamaya başladılar. Referandumda har vurup harman savurdukları, keyfi vergi indirimleri, fonlar, aflar ve israf boyutundaki siyasi amaçlı harcamalarla büyük açık veren bütçenin dengesini, yine-yeniden vatandaşlara, gazozdan-otomobile kadar her şeye, keyfi ve ağır vergiler salarak tutturmaya çalışıyorlar. Üstelik de bunun, milletin en fedakâr ve hassas olduğu bir konuda, “savunma harcamalarını” karşılamak için yapıldığını söyleyerek, akıllarınca insanların tepkisini önlemeye çalışıyorlar ne yazık ki. Hâlbuki Türkiye’nin son 50 yıldaki askeri harcamalarının (savunma yükü) milli gelire oranı ortalama yüzde 3.5 dolayında gerçekleşmiş. 1988-2002 yılları arasında yüzde 3.9 olan bu oran, bu iktidar döneminde 2002-2016 yılları arasında yüzde 2.6’ya inmiş. 2016 yılında ise, bu oran yüzde 2’ye kadar düşürülmüştür (Bknz. SIPRI 2017). Yani “savunma harcamalarımız” için yaptıklarını söyledikleri keyfi ve anormal vergi salmalarının bu oranlar karşısında savunulacak bir yanı görülememektedir. Çünkü AKP iktidarı bilerek ve isteyerek Türkiye’nin savunma yükünü, yani askeri harcamalarını yüzde 3.9’lardan yüzde 2’ye bizzat kendisi indirmiş ve yarı yarıya azaltmıştır. Bu durumda sormazlar mı “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye? Türkiye dünyanın en büyük 17-18. ekonomisi olduğu halde, askeri / savunma harcamalarının milli gelire oranı bakımından ancak 46. sırada yer almaktadır. Bunlar bir yandan TSK’nın, “ne istedilerse verdikleri” hain-kanlı ve ABD iltisaklı cemaat görüntülü FETÖ eliyle çökertilmesine teşne olurlarken, öte yandan, ülkenin askeri-savunma harcamalarını yüzde 2’ye ve dünyada 46ncı sıraya kadar düşürmek suretiyle, Milli savunmamızı bir manada güçsüzleştirmişler.. ŞAŞIRDILAR VE PANİKLEDİLER! Şimdi ise, hiç utanmadan, yüzleri bile kızarmadan, “savunma harcamalarımız” için vergi salıyoruz demeye getiriyorlar. Tam bir şaşkınlık ve panik içinde ne yaptıklarını bilmiyorlar. Öyle ki Maliye Bakanı 2020 yılında kişi başına milli gelirin 13 bin dolar olacağını OVP ile ilan ediyor. Ama T. Erdoğan ise, 2023 yılında kişi başına düşen gelirin 25 bin dolar olacağını söylüyor. Şimdi aklı başında ciddi ve objektif hiçbir ekonomist, yatırımcı, uzman, uluslararası bankalar ve / veya derecelendirme kuruluşu, 3 yıl sonra 13 bin dolar olacağı ilan edilen kişi başı milli gelir hedeflemesinin, takip eden sonraki 3 yılda 25 bin dolara çıkacağını ilan etmiş olan iktidar zihniyetine ne denli güvenir ve inanır? Böyle gayrı ciddi ve çelişkili hedef açıklamalarının ülke ekonomisinin kredibilitesine yararı olabilir mi? Son olarak MTV’ye yapılan gerçek zam oranı esasında ortalama yüzde 60’ları buluyor. Çünkü Maliye Bakanı vergisiz fiyatı en düşük olan (40 bin TL) otomobiller için yüzde 40 oranını açıkladı. Hâlbuki Türkiye’de satılan otomobillerin yüzde 80’inin vergisiz fiyatı 40 bin TL’nin üzerindedir. Bu bile ne kadar şaşkın ve ne yaptığını bilemeyen bir yönetim zaafiyetini göstermeye tek başına yeter de artar bile..

Referanslar

Benzer Belgeler

1990 yılında Irak, Kuveyt'in petrol fiyatlarını ve dolayısıyla Irak’ın petrol ihraç gelirlerini düşürmek amacıyla kasten kapasitesinden fazla petrol üretimi

1968 yılında Marien Ngouabi’nin Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte sosyalist eğilim güçlenmiş, bugün hala iktidarda olan Kongo Emek Partisi kurulmuş ve ülke 1970

Yükün gemi ile taşınması halinde taşıyıcının kendisi veya acentesi tarafından tanzim edilen, yükleyene verilen malın teslim alındığını ve kararlaştırılan

MADDE     39 – (1) Zarar inceleme döneminde soruşturma konusu tekstürize iplikler ithalatının, nispi ve mutlak olarak arttığı, toplam ithalat miktar

Yapılan incelemeler neticesinde, yerli üretici tarafından üretilen granitler ile soruşturma konusu ülkeden ithal edilen granitlerin; fiziksel özellikler, kullanım

MADDE8 – (1) 5604 sayılı Kanunun 2 nci maddesi kapsamına girmeyen iş ve işlemler aşağıda belirtilmiştir. a) 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı 29/7/2003 tarihli ve 4958

BÖLÜMÜN  ADI SGK

Vocational School of Beykoz Logistics, Vatan cad... Vocational School of Beykoz Logistics,