• Sonuç bulunamadı

Knidos limanları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Knidos limanları"

Copied!
252
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ

ARKEOLOJĐ ANA BĐLĐM DALI

SUALTI ARKEOLOJĐSĐ BĐLĐM DALI

KNĐDOS LĐMANLARI

Aytekin BÜYÜKÖZER

DOKTORA TEZĐ

DANIŞMAN

PROF. DR. AHMET ADĐL TIRPAN

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Antik Dönem’de önemli bir sanat, kültür ve ticaret kenti olan Knidos’ta 19. yy’dan günümüze kadar farklı ekiplerce kazı ve araştırmalar yapılmıştır. Kentin hak ettiği üne sahip olmasındaki en önemli etkenlerden bir olan limanlar ise bu çalışmalar süresinde başlı başına bir konu olarak ele alınıp incelenmemiştir. Bu önemli boşluğu doldurmak amacıyla 2008-2011 yılları arasındaki başvurularımız ile Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleri ve Marmaris Müze Müdürlüğü’nün denetiminde Muğla Đli, Datça Đlçesi sınırlarında yer alan Knidos Antik Kenti’nde çalışılmıştır.

Başta bu kapsamlı çalışmanın her aşamasında beni destekleyen ve yönlendiren değerli hocam ve doktora tez danışmanım Prof. Dr. Ahmet Adil Tırpan’a teşekkürlerimi sunarım. Çalışmanın Tez Đzleme Komitesi’nde de yer alan, uzun süredir kazılarda beraber çalıştığımız ve kendisinden çok şey öğrendiğim değerli hocam Doç. Dr. Bilal Söğüt’e ve Knidos konusundaki engin bilgilerini benden esirgemeyen, olumlu eleştrileri ile beni yönlendiren Yrd. Doç. Dr. Ertekin Doksanaltı’ya teşekkürlerimi sunarım.

Çalışma boyunca fikirlerini aldığım değerli hocam Prof. Dr. Đ. Hakan Mert’e, benden desteğini ve bilgisini esirgemeyen hocalarım Prof. Dr. Asuman Baldıran ve Yrd. Doç Dr. Mehmet Tekocak’a, bölümdeki diğer hocalarıma ve meslektaşlarıma teşekkür ederim.

Çalışmayı maddi olarak destekleyen Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri Koordinatörlüğü’ne ve Üniversitemiz Yönetimine teşekkürler ederim.

Çalışmanın yapılabilmesi için gerekli izinleri veren Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürülüğü’ne, çalışmanın arazi aşamasında uyumlu bir çalışma ortamı sağlayan Marmaris Müzesi Müdürü Sayın Esengül Yıldız Öztekin’e ve Marmaris Müzesi arkeologlarından Şenay Öcal’a teşekkür ederim.

Arazi çalışmaları kapsamında çalışmaya destek veren ve arazi ölçümleri konusunda yardımlarda bulunan arkeologlar Özge Böker ve Mustafa Korkmaz’a,

(5)

kentte yapılan dalışlarda bana eşlik eden Dr. Erdoğan Aslan ve arkeolog Ahmet Bilir’e teşekürlerimi sunarım.

Çalışmanın kütüphane çalışmasının bir bölümü Đstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü’nde gerçekleştirilmiştir. Kütüphane çalışanlarına ve yöneticilerine bir kez daha teşekkür ederim.

Knidos’un son derece elverişsiz şartlarına rağmen bu güzel kentin açığa çıkarılması için yıllarca emek veren başta Prof. Dr. Ramazan Özgan ve Prof. Dr. Christine Bruns-Özgan olmak üzere tüm Knidos Kazı Ekibine saygılarımı sunuyorum.

Yaşamımın her aşamasında desteğini aldığım aileme, beni sabırla destekleyen ve bu çalışmanın arazi aşaması da dahil olmak üzere her aşamasında yanımda olan meslektaşım ve eşim Zeliha Gider Büyüközer’e teşekkür ederim.

Aytekin Büyüközer KONYA/2012

(6)

ÖZET

Antik Dönem boyunca önemli bir kültür, sanat ve ticaret merkezi durumundaki Knidos, Anadolu’nun güneybatı ucunda anakara ve hemen önündeki ada (Kap Krio) üzerinde kurulmuştur. Uygun topografik yapıdan faydalanılarak anakara ile adanın birleştirilmesi kente iki liman kazandırmıştır. Bu limanlardan doğudaki Ticaret Limanı batıdaki ise Askeri Liman olarak kullanılmıştır.

Ticaret Limanı, özellikle Kap Krio kıyılarındaki yapıları ile kentin ticari faaliyetlerinin merkezi konumundaydı. Bu kıyılardaki rıhtım alanları ve Kap Krio terasları üzerindeki dükkanlar ve işlikler kentin ticari fonksiyonlarını açıkça göstermektedir. Askeri Liman, Kap Krio ve anakaradan devam eden surların liman girişine kadar devam etmesi, girişinin oldukça dar olması ve çevresinin çok sayıda kule ile desteklenmesi gibi nedenlerden dolayı yunanca “Λιµήν Κλειστος” “Limen Kleistos” olarak bilinen kapalı veya kapatılabilen liman özelliğindedir. Daha çok Hellenistik Dönem’de görülen kapatılabilen limanların erken örneklerinden biri durumundadır.

Kent, M.Ö. 4. yy’ın 2. yarısında Arkaik ve Klasik yerleşiminin üzerine yeni ve daha modern bir planlama “ızgara planına” (Hippodamik) uygun bir sistem ile yeniden düzenlenmiştir. Belli kurallar ve sistemler dahilinde uygulanan bu planlama ile Knidos’ta sıra dışı bir uygulama gerçekleştirilerek Liman merkezli bir yerleşim düzeni uygulanmıştır.

Knidos, Anadolu’nun güneybatısındaki konumuyla içinde bulunduğu Karia Bölgesi kentlerinden ziyade çevresini saran adalar grubunun bir üyesi gibi tamamen denize bağımlı bir kent yapısına sahiptir. Bu durum kenti limanlara bağımlı hale getirmiştir. Knidos Limanları en azından M.Ö. 4. yy’ın 2. yarısından M.S. 6.-7. yüzyıllara kadar önemini yitirmeksizin kullanılmışlardır. Bu dönemden sonra eski önemini kaybeden kent, piskoposluk listelerine göre M.S. 12. yy’a kadar varlığını sürdürmüş olsa da limanların önemini yitirmesine de bağlı olarak eski önemini kaybetmiştir.

(7)

SUMMARY

A significant centre of culture, arts and commerce through the Ancient Period, Knidos was located on the mainland at the southwest end of Anatolia and on the island facing the land (Cape Krio). Linking of the island to the mainland thanks to the suitable topography created two ports for the city. Eastern port was used as a Commercial Port while the one in the east was a Military Port.

Especially through the structures on the Cape Krio coast, the Commercial Port was the centre of the commercial activities in the city. The piers and the shops and workshops over the Cape Krio terraces on these coasts clearly indicate the commercial functions of the city. As the city walls from Cape Krio and the mainland continue towards the entrance of the port, the entrance is quite narrow and it is surrounded by towers, the Military Port is defined as a walled harbour, known as “Λιµήν Κλειστος” “Limen Kleistos” in Greek. It is one of the earliest examples of the walled harbours common in Hellenistic Period.

The city was re-planned over the Archaic and the Classical settlement in the second half of the 4th century B.C. according to a more modern planning system, namely “the grid (Hippodamian) plan”. Applied through certain rules and systems, this plan was unusually carried out at a port-centred structure in Knidos.

Due to its location on the southwest of Anatolia, Knidos was a city wholly dependent on the sea like the islands surrounding it rather than the cities of Karia Region which it was a part of. This made the city dependent on the ports. Ports of Knidos had been used and not lost their significance at least from the second half of the 4th century B.C. to the 6th-7th centuries A.D. Even though it existed until the 12th century A.D. according to the bishop lists, the city lost the significance it previously had in parallel with its ports’ losing their significance.

(8)

ĐÇĐNDEKĐLER

BĐLĐMSEL ETĐK SAYFASI ... i

DOKTORA TEZĐ KABUL FORMU ... ii

ÖNSÖZ ... iii ÖZET ...v 1. GĐRĐŞ ...1 1.1. Konu ... 1 1.2. Amaç ... 2 1.3. Kapsam... 2 1.4. Yöntem ... 3

2. ANTĐK DÖNEMDE LĐMAN ...5

2.1. Limanların Ortaya Çıkışı ve Gelişimi ... 5

2.2. Antik Kaynaklar ve Arkeolojik Bulgular ... 10

2.3. Akdeniz Limanlarının Araştırma Tarihi ... 13

2.4. Liman Yapıları ... 18

2.5. Liman Tipleri ... 20

3. KNĐDOS TARĐHĐ COĞRAFYASI VE ARAŞTIRMA TARĐHĐ ...24

3.1. Tarihi Coğrafya ... 24

3.2. Araştırma Tarihi ... 36

4. KNĐDOS LĐMANLARI ...40

4.1. Ticaret Limanı (Doğu Limanı) ... 41

4.1.1. Dalgakıranlar ... 42

4.1.1.1. Güney Dalgakıranı ... 42

4.1.1.2. Kuzey Dalgakıranı ... 43

4.1.1.3. Dalgakıranların Tarihsel Gelişimi ve Knidos Dalgakıranlarının Yeri ... 47

(9)

4.1.2.1. Liman Duvarlarının Tarihlendirilmesi ... 54

4.1.3. Rıhtım ... 57

4.1.3.1. Palamar Bağlama Halkaları ... 57

4.1.3.2. Doğal Kayanın Tıraşlanması Đle Oluşturulan Rıhtım Alanları ... 61

4.1.4. Kap Krio Liman Yapıları ... 64

4.1.4.1. Cadde ve Sokaklar ... 64

4.1.4.2. Dükkan Sıraları ... 66

4.1.4.2.1. Đkinci Teras Dükkan Sırası ... 66

4.1.4.2.2. Dördüncü Teras Dükkan Sırası ... 72

4.1.4.3. Đşlikler ... 84

4.1.4.4. Sarnıçlar ... 91

4.1.5. Đskeleler ... 94

4.1.6. Liman Çevresindeki Kaya Nişleri ... 96

4.1.7. Deniz Feneri ... 98

4.1.8. Knidos’ta Ticaret ... 100

4.2. Askeri Liman (Batı Limanı) ... 103

4.2.1. Mendirek ... 104

4.2.2. Liman Duvarları ... 108

4.2.3. Askeri Liman Çevresindeki Kuleler ... 112

4.2.4. Askeri Liman Girişindeki Kuleler ... 116

4.2.5. Askeri Limandaki Sorunlar ... 118

4.2.5.1. Gemi Barınakları ... 118

4.2.5.2. Đskele ... 120

4.2.5.3. Batı Duvarı Üzerindeki Kapı ve Devamındaki Kanal ... 120

4.3. Ticaret Limanı ile Askeri Liman Arasındaki Kanal ... 122

5. KENT PLANLAMASINDA LĐMANLARIN YERĐ VE KENTLE ĐLĐŞKĐSĐ ...125

(10)

5.1. M.Ö. 4. Yüzyıl Öncesinde Knidos’ta Yerleşim ... 125

5.2. Düzenli Planlı Kentlerin Ortaya Çıkışı ve Gelişimi ... 126

5.3. Knidos’un M.Ö. 4. Yüzyılda Yeniden Planlanması ... 129

6. DEĞERLENDĐRME VE SONUÇ ...139

Kısaltmalar ve Kaynakça ...147

Levhaların Listesi ...177

(11)

1. GĐRĐŞ

1.1. Konu

Arkeoloji’de, 20. yy’ın ortalarında başlayan değişimler Jeoarkeoloji, Zooarkeoloji, Arkeobotanik gibi bazı alt dalların oluşmasına neden olmuştur. Sualtı Arkeolojisi de temelleri o dönemde atılan Arkeolojinin alt dallarından biri durumundadır. Zaman içerisindeki değişimler Sualtı Arkeolojisi’nde de farklı uzmanlık alanlarını ve farklı dalları beraberinde getirmiştir. Bu değişimler sonucu “Liman Arkeolojisi” de Sualtı Arkeolojisi’nin alt dallardan birisi olmuştur.

Anadolu’nun, özellikle de Batı Anadolu’nun coğrafik konumu antik dönemde kentlerin yer seçimi için oldukça önemli bir etkendir. Buna bağlı olarak yerleşimlerin birbirleri ile olan ilişkileri, birbirleriyle ticari ve diğer ilişkileri de coğrafi konum ile doğrudan ilişkilidir. Ege kıyılarının çok girintili çıkıntılı olması iyi korunmuş sayısız koya ve limana sahip olması beraberinde deniz ticaretini getirmiştir. Ege Bölgesi’ndeki vadiler ve düzlükler, aralarındaki dağlar nedeniyle birbirlerinden kopuktur. Bu durum kentlerin birbirleri ile olan ilişkilerini de etkileşmiş ve böylece deniz taşımacılığı gelişmiştir. Bu nedenle de Anadolu’nun batısındaki kentler kıyı çizgisi boyunca yoğunlaşmıştır. Batı Anadolu’da bulunan ırmakların debilerinin deniz taşımacılığına uygun olmaması iç bölgelerle bu yolla da ilişki kurulamaması kentlerin kıyı çizgisi boyunca yoğunlaşmasındaki bir başka etkendir. Kentlerin sadece Batı Anadolu’da değil Güney kıyılarında da kıyı hattı boyunca yoğunlaşmasında Anadolu kıyılarının antik dönem boyunca denizcilerin en önemli rotalarından birisi durumunda olması da önemli bir etkendir. Antik dönemde gemi yapım teknolojilerinin zayıf olması nedeniyle kıyıları izlemek zorunda olan denizciler için Akdeniz kıyıları doğuyu batıya bağlayan bir geçit yoluydu. Anadolu kıyılarının zengin endüstri ve ticaret kaynakları da rotayı ticaret yollarının Anadolu kıyılarından geçmesini sağlamış ve bu da Anadolu kıyılarında bir çok liman kenti kurulmasına yol açmıştır.

Çalışmamızın konusunu yukarda bahsedilen etkenlerin tamamını bünyesinde barındıran Karia Bölgesi’nin önemli sanat, kültür ve ticaret merkezi konumundaki Knidos Antik Kenti’nin Ticari ve Askeri Limanları oluşturmaktadır.

(12)

1.2. Amaç

Anadolu’nun güneybatı ucunda yer alan Knidos, siyasi ve askeri bir güç olmamakla birlikte antik dönem boyunca önemli bir kültür, sanat, din ve ticaret merkezi konumundadır. Söz konusu özellikleri nedeniyle 19. yy’dan itibaren araştırmacılarının ilgisini çeken kentte, tekil çalışmalar dışında, 1858-59 yılları arasında Đngiliz, 1967-1977 yılları arasında Amerikalı ve 1987-2006 yılları arasında Türk araştırmacılar tarafından olmak üzere 3 farklı dönemde, kapsamlı kazı ve araştırmalar gerçekleştirilmiştir.Söz konusu kazı ve araştırmalarda kent için oldukça önemli olmasına karşın sadece limanların ele alındığı bir çalışma bulunmamaktadır.

Knidos, uzun bir yarımadanın en uç noktasında, kayalık bir arazi yapısına sahip anakara ve hemen önündeki küçük ada üzerine kurulmuştur. Anakara, dar ve alçak bir kıstak ile adaya bağlanmıştır. Ada ile anakaranın oluşturduğu alanın arasında doğuda ve batıda olmak üzere iki doğal liman meydana gelmiştir. Bu bağlantı üzerinde bırakılan dar bir kanal, doğu ve batıda yer alan limanları birbirine bağlamaktadır. Bu coğrafi özellikleri dolayısıyla Strabon tarafından çifte şehir olarak adlandırılmıştır.

Çalışmamızın konusu anakara ve adanın birleştirilmesi sonucunda meydana gelen ve çevresinde yapılan düzenlemelerle güvenli birer sığınak haline getirilen liman alanlarıdır. Çalışmanın amacı ise söz konusu limanlara ait gerek yüzeyde gerekse sualtında kalmış olan dalgakıranlar, mendirek, rıhtım ve iskeleler, kıyı hattındaki liman yapıları, kentin kuruluşunda limanların etkisi ve limanların kentle olan ilişkisi tespit edilerek, kentin bölge ve Akdeniz, deniz ticaretindeki yeri ve önemini ortaya koymaktır.

1.3. Kapsam

Karia Bölgesi, Anadolu’nun güneybatısında, kuzeyde Büyük Menderes nehrinden güneyde Dalaman Çayı’na kadar olan geniş bir kıyı hattını içine almaktadır. Kıyıları girintili çıkıntılı bir yapıya sahip olması nedeniyle bölge iyi korunmuş sayısız koya ve limana sahiptir. Söz konusu limanların sayıca çok fazla olması çalışmanın kapsamının sınırlandırılması gerektirmiş ve bu nedenle tez çalışmasının ilk aşamasında Karia Bölgesi Limanları olarak düşünülen proje,

(13)

bölgenin ticareti ile ünlü Knidos’un Limanları ile sınırlandırılmıştır. Günümüzde modern bir yerleşimin bulunmadığı Knidos’un limanlarının korunma durumunun oldukça iyi olması da konunun Knidos Limanları ile sınırlandırılmasında önemli bir etken olmuştur1.

Çalışma kapsamında Knidos’un Ticari ve Askeri Limanları ile bu limanlarla bağlantılı dalgakıranlar, mendirek, rıhtım ve iskeleler, kıyı hattındaki liman yapıları değerlendirilmiştir. Söz konusu yapılar dışında kıyı hattında pek çok yapı olmasına karşın limanlarla doğrudan bağlantıları olmadığı için bu yapılar çalışma kapsamına alınmamıştır.

1.4. Yöntem

Sualtı Arkeolojisinin alt disiplini durumundaki Liman Arkeolojisi’nin çalışma kapsamında olan çalışmamızda bilinen tespit ve belgeleme çalışmalarının yanı sıra sualtı araştırma yöntemleri de kullanılmıştır. Bu kapsamda arazide geniş bir ekiple yürütülen çalışmalarda ölçüm, tespit, karada ve sualtında fotoğraflama çalışmaları yapılmıştır.

Knidos’un Ticari ve Askeri Limanları ve bu limanlara ait yapılarla ilgili bu çalışma altı ana bölüm halinde düzenlenip araştırmalar buna göre yönlendirilmiştir

-Birinci bölümünde, çalışmanın amacı, kapsamı ve yöntemi ele alınarak konunun çerçevesi çizilmiştir.

-Đkinci bölümde ise limanların ortaya çıkışları, gelişimleri, antik kaynaklardaki aktarımları, kazı ve araştırmalar sonucunda elde edilen arkeolojik verileri, Akdeniz limanlarının araştırma tarihi, tipoloji ve limanların bölümleri konularına kısaca değinilerek antikçağ limanları hakkında genel bir bilgi verilmiştir.

-Üçüncü bölümde, çalışmanın ana konusunu oluşturan iki limanın bağlı olduğu Knidos Antik Kenti’nin tarihi coğrafyası ve araştırma tarihi verilmiştir.

1

Anadolu, Kıta Yunanistan, Ege adaları, Đtalya ve Akdeniz’in birçok antik limanının bulunduğu alanlarda günüzmüzde modern yerleşimlerin bulunması ve bu modern yerleşimlerin büyük bir kısmının antik limanları günümüzde de kullanması bunların antik dönemdeki durumlarını tespit etmeyi olanaksız kılmaktadır.

(14)

-Dördüncü bölümde Knidos’un Ticaret ve Askeri Limanlarıyla ilişkili olan sualtında ve kıyı hattında bulunan yapılar tanımlanmış, kazısı yapılmış olan alanlarla ilgili geniş tanımlamalar ve yorumlar yapılmış kazısı tamamlanmayan alanlarla ilgili ise öneriler yapılmıştır.

-Beşinci bölümde, Knidos’un kent planlaması ve limanların bu planlamadaki yeri irdelenmiştir. Limanların ait olduğu yüzyıldaki kent planlaması kısaca aktarılmış ve bu planlama çerçevesinde Knidos’un kent planı incelerek limanların bu planlamadaki yeri ve önemi incelenmiştir.

-Altıncı bölümde tüm çalışmanın değerlendirmesi yapılarak bir sonuca ulaşılmaya hedeflenmiş, kullanılan kısaltma ve kaynaklara yer verilmiş, çizim, harita ve resimler levhalar başlığı altında çalışmanın sonuna eklenmiştir.

(15)

2. ANTĐK DÖNEMDE LĐMAN

2.1. Limanların Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

Kelime anlamıyla liman2 denizyolu ile yük ve yolcu taşımacılığı yapan gemilerin süreli olarak durakladığı, iskelelerde yolcuların indirilip bindirildiği, sevk edilen kargoların yüklendiği, gelen kargoların boşaltıldığı, gemilerin ikmal ve ihtiyaçlarının karşılandığı, farklı halkların ve kültürlerin temsilcilerinin bir araya geldiği, içerisinde gümrük binası ve güvenlik noktası gibi kurumların yer aldığı dalgalara karşı korunaklı, doğal ve doğal olmayan koylara verilen isimdir3.

2

Raban 2009, 1: “Liman” terimi, özellikle de antik dönemdeki bir düzenlemeden bahsediliyorsa, fazla genel ve çoğunlukla yanıltıcıdır. Liman teriminin karşılığı olarak kullanıldığı düşünülen antik dillerdeki terimler daha da belirsizdir. Eski Sami dillerinde bu terim bazen “deniz kıyısı” ile aynı anlamda kullanılırdı fakat Eski Ahit’in çevirilerinde “sığınak” ve “dış liman” kelimeleri kullanılmıştır. Sami dillerinden gelen bu terim denizle ilgili her kavramda ön ek olarak kullanılan MA ve Đncil’de

Mahoz = liman ve Ugarit dilinde mihd olarak bulunan Akad dilindeki iaddu-iazzo (güçlü)

kelimelerinin birleşimi olarak yorumlanmaktadır. Akad dilinde karum ya da kaari terimlerinin pazar, ticaret yeri anlamlarına gelen kur kelimesinden türediği düşünülür. Yeni Asur döneminin meşhur bir belgesinde Fenike şehir devleti Arwad’ın imparatorluk valisi kralına bölgenin prensinin tüccarların kraliyet rıhtımında demirlemesine izin vermemesi yönünde şikâyette bulunurken limanın türünü

ka-a-ru terimiyle belirtir. Erken ve Orta Krallık dönemlerinde Mısırlılar da “sığınak” ve nehir ağzı için aynı

kelimeyi kullanmışlardır. Yeni Krallık döneminde kelime anlamı “gemiler için palamar babası” olan

Mnit terimi kullanılmış fakat daha sonra bu kelime, Yunanca emporion kelimesiyle aynı anlamda,

ticari limanlardan bahsetmek için günlük dilde kullanılan kelime olmuştur. Mısır dilindeki bu antik kelime Arapçada mineh’e antik ve modern Yunancada ise limen’e dönüşmüştür. Talmud metinlerindeki Đbranicede kelimenin sessiz harfleri NML (namal) şeklinde ters çevrilmiş ve bu kelime günümüze kadar Đbranicede liman anlamında kullanılan tek kelime olmuştur. Yunancada ve Latincede de terimler pek açık değildir ve farklı yazarlar tarafından aynı limandan bahsederken ‘ormos,

prosormos, ‘uphormos ve limen kelimeleri birbirlerinin yerine kullanılmıştır. Kelime anlamıyla ‘ormos’un aynı zamanda koy anlamına geldiğini ve limen’in de Latince portus kelimesiyle aynı

doğrultudaki tek Yunanca kelime olduğu bilinse bile yukarıdaki terimlerden herhangi biri için büyüklüğü, kalitesi, unsurları ve fiziksel özellikleriyle kesin bir liman kompleksini algılayabilmek mümkün olmamaktadır.

3

(16)

Antik Çağ’da halklarının mal değişimi yoluyla başlattıkları ticaret, zamanla gelişerek ve çeşitlenerek yakın mesafelerden kıtalararası mesafelere kadar ulaşan bir ticaret ağı oluşturmuştur. Başlarda karayolu ile sağlanan ticari malların ve insanların bir yerden diğer bir yere sevki, kara ulaşımının zorlu, uzun ve saldırılara açık olmasının yanı sıra ağır malların sevkiyatının oluşturduğu güçlüklere alternatif olarak daha güvenli ve ekonomik olan nehir ve deniz taşımacılığına yönelmiştir. Öncesinde de varlığı bilinen deniz ticareti4, özellikle M.Ö. 8. yy’dan itibaren görülmeye başlanan Fenike ve Yunan kolonizasyonunun bir sonucu olarak Akdeniz kıyılarında hızlı bir gelişim göstermiştir5. M.Ö. 5. yy’da Akdeniz dünyasının gelişimi çeşitli malların denizler üzerindeki ticaretine dayanmaktaydı6. Ticaretin gelişmesine paralel olarak ticaret rotaları üzerinde de limanlar inşa edilmeye başlamıştır. Deniz aşırı seferlere dayanacak gemilerin yapılması ve deniz aşırı ticaretin ne zaman başladığı tam olarak bilinmemekle birlikte, batıklar ve çeşitli liman kazılarından elde edilen veriler Tunç Çağı’ndan Geç Bizans Çağı’na kadar deniz aşırı ticaret rotalarının kullanıldığını göstermektedir.

Bu ticaret rotalarından biri olan Doğu Akdeniz’deki ticaret rotası, Mısır’dan başlayarak Levant, Anadolu’nun güney kıyıları, Phaselis, Rhodos ve Knidos üzerinden Girit ve Yunanistan’a oradan da Sicilya ve Roma’ya kadar uzanmaktadır7.

4

Anadolu’nun güney kıyılarında açığa çıkarılan Uluburun ve Gelidonya batıkları Tunç Çağı’nda Akdeniz ticaretini belgeler niteliktedir. M.Ö. 14. yy sonu-13. yy’ın başlarına tarihlendirilen Uluburun batığı ise, Kenan ülkesinden yola çıkıp Kıbrıs'tan bakır almış ve Kaş yakınlarındaki Uluburun açıklarında şiddetli rüzgar nedeni ile batmıştır. Geminin kargosunu Kıbrıs kökenli 10 ton bakır külçe, 1 ton kalay ve 150 cam külçenin yanında, Miken ve Kıbrıs orijinli çanak çömlek, Mısır ve Kenan ülkesinden mühürler, mücevherler, Afrika’dan fildişi, Hippopotamus dişleri, Mısır Firavunu Akheneton'un karısı Nefertiti'ye ait mühür ve birçok ülkelerden gelen küçük objeler oluşturur (Bass 1986, 85-86; Pulak 1988, 1-37; Pulak 2006, 57-104.) M.Ö. 12. yy’a tarihlenen Gelidonya Batığı bir Fenike ticaret gemisidir. Geminin kargosu arasında bakır, kalay, kurşun külçeler, pişmiş toprak kaplar ve çeşitli ülkelere ait küçük objelerin yanı sıra ağırlık ölçü birimlerinin çeşitliliği, geminin Mısır, Suriye, Filistin, Kıbrıs, Hitit Đmparatorluğu, Girit ve Yunanistan sınırları içinde, ticaret yapmış olduğunu göstermektedir (Bass 1991, 69-82).

5 Collins 1984, 14-18; Halloway 1981, 21. 6 Starr 2000, 21. 7 Blackman 1982b, 187.

(17)

Söz konusu rotanın bu güzergah üzerinde olmasını kaçınılmaz kılan ise antik dönem denizciliğinin günümüzdeki gibi açık deniz denizciliği değil, bir kıyı denizciliği olmasıdır8. Bu dönem gemileri uzun süre açıklarda kalabilecek donanıma sahip olmadıkları için kıyı hattına paralel ilerlemekteydiler9.

Uzun kıyı hattı yolunun kullanılması çok fazla zaman almasına karşın, denizcilerin geceleri liman ya da sığınaklara girme olanağı sunması, su, yiyecek ve ticari malların takasının yapılması gibi ihtiyaçların karşılanmasına olanak sağlamaktadır.

Erken dönemlerdeki ilkel deniz araçlarından Roma Çağı’nın donanımlı ve büyük gemilerine kadar geçen süreçte, değişen ihtiyaçlara, gelişen ve çeşitlenen deniz ticaretine ve gemilerine yönelik gemi barınağı ve limanlar inşa edilmiştir. Bu limanlar hem dönemin ihtiyaçlarına hem de çağının teknolojisine paralel olarak gelişim göstermektedirler10.

Antik çağ limanları ilk ortaya çıktığı andan itibaren gerek mimari gerekse teknik açıdan zirveye ulaştığı, Roma Çağı’nın organize ve gelişmiş liman yapılarına ulaşıncaya kadar birçok evre geçirmiştir. Arkeolojik verilere göre ilk liman alanları, M.Ö. 3. binde dallar ve taşlarla çevrilen nehir kenarlarındaki basit kulübeli yapılarla başlamaktadır11. Yine aynı bin yılda Ur kenti12 ve Lothal’da zemini geometrik biçimde kazılmış ve fırınlanmış tuğlalar ile inşa edilmiş yapay liman bulunmaktadır13. M.Ö. 2. binde ise Mezopotamya'da Fırat nehri boyunca uzanan, çoğunlukla buğday saklamak için kullanılan depolar ve ilkel liman yapıları, gemilerin en eski dönemlerden beri kullanıldığı yer olan Mısır'da, III. Thutmosis

8

Wachsmann 1998, 297. 9

Lucian, Mısır’dan Đtalya’ya giden bir Đskenderiyeli tahıl gemisinden bahsetmektedir. Yolculuğun yedinci gününde Kıbrıs göründüğünde güçlü bir batı rüzgarı gemiyi Sidon’a doğru taşımıştır. Daha sonra gemi Kıbrıs’ın kuzeyinden devam ederek Likya kıyılarına geçmiştir. Dolayısıyla, Mısır’dan yola çıkan bir gemi Levant kıyılarından Kıbrıs’a ve buradan da güneybatı Anadolu kıyılarına geçmiş olmalıdır: 10 Blackman 1982b, 185. 11 Shaw 1972, 88. 12 Özdaş 1995, 199. 13

(18)

(M.Ö. 1504–1450) hakimiyet yıllarına ait tersaneler ve rıhtımlar görülmektedir14. M.Ö. 2. bin sonlarına ait bazı örnekleri ise Đspanya’da Cades Limanı, Kartaca yakınlarındaki Urtica Limanı ve Sicilya’nın batısındaki Motya Limanı oluşturmaktadır15.

Bronz Çağ ya da en azından M.Ö. 7. yy öncesi bir döneme tarihlenen bu günkü Filistin sınırları içinde yer alan Dor kentinde sualtındaki duvar yapıları, Kıbrıs’ta Kition Limanı, Girit adasında yer alan Mallia kenti kıyısındaki ana kayanın tıraşlanmasıyla oluşturulan liman alanı ile Đskenderiye, Sidon ve Tyre kentlerindeki dalgakıranlar bu dönemin erken liman örnekleridir16. Ancak “Cothon” adı verilen bu limanların çoğu bir kanalla denize bağlanan ve aslında karada bulunan yapay limanlardır17.

Bilindiği anlamıyla denizde inşa edilen ilk liman örneği, M.Ö. 9. yy’a tarihlenen Suriye kıyılarındaki Tabbat-el-Hammam dalgakıranı oluşturmaktadır18. Daha sonraki örneği ise M.Ö. 8. yy’ın sonlarına tarihlendirilen Delos dalgakıranıdır19. Herodot’un tanımladığı (Herod. III, 60) kesme taş bloklarla inşa edilen Samos Limanı’nın M.Ö. 530 yıllarında, Polycrates tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Bu durumuyla Samos Limanı yaptıranı ve tarihi kesin olarak bilinen ilk limandır20.

M.Ö. 5. yy’dan sonra topografik şartlara bağlı olarak liman yapımı artmış ve gelişmiştir. Bu dönemde limanlar askeri ve ticari olmak üzere işlevlerine göre de ayrılmaya başlanmıştır. Ticari limanlar genel olarak surların dışında yerleşmişken, askeri limanlarda askeri donanma olduğundan daha kapalı ve duvarları da oldukça kuvvetlendirilmiş olarak karşımıza çıkmaktadır21. M.Ö. 4. yy’da ise ekonomileri ve

14 Shaw 1972, 88. 15 Blackman 1982a, 84. 16 Blackman 1982a, 82. 17 Lehmann-Hartleben 1923, 145-146. 18 Blackman 2008, 642. 19 Blackman 1982a, 93. 20 Blackman 1982a, 93. 21 Raban 2009, 63.

(19)

askeri güçleri artan bazı liman kentleri mevcut olan limanlarını büyüterek daha donanımlı hale getirmişlerdir. Daha önceki küçük rıhtımlar, uzunluğu 1 km ve genişliği 20 m olan büyük platformlar haline dönüşmüş ve özel demirleme alanları inşa edilmiştir. Đskenderiye’deki limana, büyük tahıl ambarları ve deniz feneri de bu dönemde inşa edilmiştir.

Roma’nın deniz yoluyla taşınan mallar talep etmeye başlamasıyla ticaret, Claudius Dönemi’ne kadar büyük değişim göstermiştir22. Akdeniz’in çeşitli yerlerinden gelen tüccarlar, Tiber nehri ağzı açıklarında demirler ve yüklerini mavnalara ve filikalara boşaltırlardı. Bu, denizcilik tarihinde büyük limanlarda uygulanan bir rutindi23. Özellikle, kısmen ya da tamamen kış aylarının fırtınalarına maruz kalan bölgelerde büyük çaplı, tüm yıl kullanılabilen bir liman inşa etmek genellikle şehirlerin finansal kaynaklarının çok üzerinde kaynaklar gerektiren son derece pahalı bir faaliyetti. Başlıca ekonomik ve politik çıkarlar tehlikeye girdiğinde bile uzun süren müzakerelerden sonra, Roma Senatosunun böyle bir proje için gerekli kaynakları ayırdığı bilinmektedir24. Roma’nın son derece ihtiyaç duyduğu iyi düzenlenmiş bir liman ilk olarak Julius Sezar tarafından planlanmış, ancak 80 yıl kadar sonra Claudius tarafından uygulamaya konmuş ve M.S. 2. yy’ın başlarında Trajan zamanında tamamlanabilmiştir. Zamanla tamamen politik ve hatta bir hükümdarın doğum yerini yüceltmek gibi kişisel nedenlerle Antium’daki Nero, Centumcellae’deki Trajan ve Leptis Magna’daki Septimius Severus gibi oldukça büyük ve gelişmiş limanlar kurulmuştur25.

Antik dönemde, Justinianus’un inşa ettirdiği Konstantinopolis Limanı dışında M.S. 3. yy’ın ortalarından itibaren merkezi yönetimin ön ayak olduğu ya da finanse ettiği büyük çaplı bir liman olmamıştır26.

22 Raban 2009, 1-2. 23 Frost 1995, 1. 24 Raban 2009, 2. 25 Rickman 1985, 111. 26

(20)

2.2. Antik Kaynaklar ve Arkeolojik Bulgular

Antik Dönem limanları ile ilgili antik yazarlarca yazılmış bir çok yayın olduğu bilinmesine karşın bunların sadece bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Herodot (Herod, 3.39, 3.44, 3.60), Pseudo Skylax (Skyl. Periplus 100), Strabon (Strab. Geo. , XIV.3.2; XVII.1.6-10), Pausanias (Pausan Perieg., Graeciae descriptio VII 21.13; SMM., 234-254), Plinius (Plin.,Nat. Hist. , HN16.202; Ep. 6.31), Vitruvius (Vitruv. De-arc., 5.12.) ve Arrianus (Arrian. Per. Pon. Eux. I-XXV), gibi antik çağ yazarları limanların yerleri, inşa teknikleri ve bazı liman yapıları ile ilgili genel bilgiler vermişlerdir. Günümüze ulaşmayan ancak varlığı bilinen önemli kaynaklardan ikisi Babylon’lu tarihçi ve coğrafyacı Philon’un M.Ö. 3. yy’da yazdığı “limenopoiika” ve “Mehaike Syntexis” isimli kitaplardır27. Bunun dışında günümüze ulaşan diğer yazınsal metinler ise M.Ö. 4. yy’a ait, Skylax tarafından kaleme alınan ve Akdeniz'de yol alabilmeleri için gerekli mesafeleri ve su alınabilecek noktaları belirttiği “Erythrae Denizi” adlı metin, M.S. 1. yy’a aittir28. Mısır’dan Hindistan’a kadar mesafe ve rotaları anlatan Stadiasmus Maris Magni29, Arrianus (Arrian. Per. Pon. Eux. I-XXV)30 ise M.S. 131-137 yılları arasında yürüttüğü Kapadokia Eyaleti valiliği görevine başlamadan önce yaptığı Karadeniz Seyahat sırasında Karadeniz kıyısındaki bazı limanlar ve kıyı seyahati ile ilgili bilgiler vermektedir.

Bazı limanlar hakkında antik yazarlar daha detaylı bilgiler vermektedir. Strabon (Str. Geo. XIV.3.2; XVII.1.6-10.) Aleksandria Limanı’nı tanımlarken, Appianus Kartaca Limanı’ndan bahsetmektedir31. Herodot ise (Herod., 3.39, 3.44, 3.60) Samos Limanı’nın dalgakıranları hakkında detaylı bilgi vermektedir. Plinius (Plin.,Nat. Hist. 16.202) Ostia Limanı’nı kaleme aldığı metinlerinde yine liman mimarisine yönelik teknik bilgilerden çok limanın tasvirine yönelik bilgiler edinilebilmektedir. 27 Blackman 2008, 643; Oleson vd. 2004, 205. 28 Blackman 1982a, 79. 29 Tüner-Önen 2007, 52. 30

Arrianus’un Karadeniz Seyahati ve yorumlanması ile ilgili olarak bkz. Arslan 2005, 51-169. 31

(21)

Liman yapımı ile ilgili bazı teknik bilgileri edindiğimiz tek kaynak M.Ö. 1. yy’da Vitruvius tarafından kaleme alınan “De Architectura” adlı çalışmanın XII. bölümünde, limanlar başlığı altında dalgakıranlar ve tersanelerin topografik yer seçimi, yapım şekli ve kalıp modelleri ile kullanılacak harcın karışımı gibi teknik bilgilere yer verilmektedir.

Ayrıca Andriake, Efes, Kaunos limanlarında bulunan ve M.Ö. 2. yy’dan M.S. 3. yy’a kadar değişik tarihlere verilen bazı yazıtlardan gümrük vergilerini düzenleyen yasaların var olduğu32, Thasos ve Efes Limanı’nda ise liman trafiği, günlük çalışmalar ve deniz tabanının temiz tutulma işlemleri hakkında bilgiler bulunmaktadır33. Son olarak limanlara ilişkin yazınsal metinler 19. yy seyyah ve araştırmacılarının34 raporlarında karşımıza çıkmaktadır.

Limanlarla ilgili bilgi sahibi olmamıza olanak tanıyan bir başka grup ise Arkeolojik bulgulardır. Mısır ve Roma’daki bazı kabartmalarda35, Mısır, Thebes’teki duvar resimlerinde36 liman ve liman yapıları ile ilgili kısmi bilgiler edinilebilmektedir. Limanlarla ilgili diğer önemli arkeolojik veriler ise sikkelerdir37, Aigeai, Aegina, Caisereia Germanikeia, Kenhcreai, Methone, Ostia, Patrai, Side ve Soli-Pompeiopolis gibi liman kentlerinin sikkeleri üzerinde liman mimarisi konusunda yüzeysel ve simgesel bilgiler vermektedir. Bu sikkeler içinde en detaylı bilgiye ise Ostia’nın Trajan Limanı’nı, kısmen plan kısmen de perspektif bir anlatımla betimleyen M.S. 64 yılına tarihlenen Nero Dönemi bronz sikkesidir38.

Pişmiş toprak eserlere bakıldığında günümüze kadar geçen süreçte kandiller dışında herhangi bir buluntu üzerinde liman betimlemesi görülmemektedir39. Bunların dışında ise Napoli Körfezi’ndeki Puteoli Limanı’nın görüldüğü bir cam

32 Takmer 2006, 25-27; Takmer 2008, 165-168. 33 Launey 1933, 394-395; Blackman 1989, 75-76. 34 Blackman 1982a, 79. 35 Bass 1972, 12-35. 36 Bass 1972, 22-23, Fig. 22. 37

Rollo 1934, 49; Shaw 1972, 106; Blackman 1982a, 80; Boyce 1958, 67. 38

Meiggs 1960, 157; Blackman 2008, 639. 39

(22)

şişe40, kabartmalar41, mozaikler42 ve duvar resmileri43 gibi birçok arkeolojik malzeme üzerinde limanlarla ilgili betimlemelere rastlamaktayız. Ancak bu anlatımlar ve betimlemeler Arkeolojik malzemeler üzerinde bulunan liman betimlemelerinde birkaç istisna dışında44 çoğu zaman alan darlığından liman kabaca tanımlamış, genel görünüm ve birkaç önemli yapı vurgulanmıştır.

40

Shaw 1972, Fig. 14; Felici 1998, Fig. 17; Raban 2009, 65, Fig. 4.1. 41

Meiggs 1960, Lev. XXVIb; Meiggs 1973, Lev. XX. 42

Salies 1980, 344; Friedman – Zoroğlu 2006, 109-110; Zoroğlu 1996, 513; Dunbabin 2003, 267, Fig. 282; Erol 2008, 40, Fig. 1.

43

Shaw 1972, Fig. 18; Favro 2006, Fig. 7-8. 44

(23)

2.3. Akdeniz Limanlarının Araştırma Tarihi45

Sualtı Arkeolojisi’nde bir alt dal olarak gelişen Liman Arkeolojisi’ne dair araştırmalar, arkeolojinin diğer dallarına nazaran geç olarak nitelendirebileceğimiz bir tarihte başlamıştır. Antik liman kalıntıları hakkında ilk bilimsel çalışmalar, 19. yy’ın sonları ile 20. yy’ın başlarında görülmektedir. Tiber nehri ve nehir ağzında, Tiberius Limanı ile ilgili yapılan araştırmalar ilk liman çalışmalarıdır46. 1903 yılında Đngiliz Jeolog R. T. Günther, Napoli koyunda bulunan antik liman alanında su seviyesinde meydana gelen değişimleri araştırmasına yönelik çalışmalar yapmıştır47. 1904 yılında bir mühendis olan Ph. Nergis, Yunanistan’daki kıyı alanında yapılan drenaj ve kanal çalışmasında karşılaştığı antik liman kalıntılarını inceleyerek yayınlamıştır48. 1907 yılında yine bir mühendis olan A. S. Georgiades Pire’nin Zea Limanı’nda araştırmalar yaparak planını çıkarmıştır49. 1912-1916 yılları arasında G. Jondet Aleksandria’daki Pharos Adası ve çevresindeki kalıntıları inceleyerek çalışmalarını yayınlamıştır50.

1920’li yıllarda ise özellikle Roma Dönemi Limanları konusunda en iyi araştırmalar M. Finley, N. Flemming ve K. Lehmann-Hartleben tarafından gerçekleştirilmiştir. Özellikle K. Lehmann-Hartleben51 184’ü doğu Akdeniz havzasında bulunan52 368 antik liman ve çevresini, antik kaynaklar ve arkeolojik verilerden yararlanarak tanımladığı çok kapsamlı, başvuru niteliğindeki bir kitap yazmıştır ve bu kitap günümüzde hala önemini korumaktadır.

1925 yılında S. Marinatos, Knossos’un yakınlarında Agaioi Theodoroi de bir limanı yayımlamıştır53. Su altındaki liman kalıntıları üzerindeki ilk çalışma ise

45

Bu bölüm, bazı eklemeler, değişiklikler ve güncellemelerle birlikte Blackman (1982a) ve Raban (2009)’ın araştırmalarına dayanmaktadır.

46

Lanciani 1897, Liman bölümü; Meiggs 1960, 149-171. 47

Günther 1903, 449-560; Shaw 1972, 99. 48

Nergis 1904, 340-363; Shaw 1972, 99; Blackman 2008, 639. 49

Georgiades 1907; Shaw 1972, 99; Blackman 1982a, 85; Blackman 2008, 639. 50 Jondet 1912, 252-266. 51 Lehmann-Hartleben 1923. 52 Flemming 1972, 163-165. 53 Flemming 1972, 37.

(24)

bugünkü Lübnan’da yer alan Tyre Limanı’nda 1934-1936 yılları arasında Poidebard tarafından yapılmıştır54. 1940 yılında Amerikalı arkeolog R. Braidwood Suriye resif adası Machroud’un hemen karşısında Tabbat el-Hamman tepesinde ve yanındaki sahil şeridi hakkında bir araştırma yayınlamış ve sonucunda burada Bronz Çağ’dan Bizans Dönemi’ne kadar uzanan kesintisiz bir yerleşimin olduğu ortaya çıkmıştır55. 1946-1950 yılları arasında Poidebard, Sidon’da ilk kez hava fotoğrafları ile sualtında yapılan çalışmaları birlikte kullanarak çalışmasını yayımlamıştır56. 1954 yılında keşfedilen Lothal Limanı’nın 1955 yılında kazısına başlanmıştır57.

1950’lerden sonra özellikle dalış ekipmanlarının gelişmesi ile beraber sualtı araştırmalarında büyük bir kolaylık elde edilerek önemli yol kat edilmiş ve araştırmalar daha da hızlanmıştır. Bu tarihten sonraki araştırmalara bölgesel olarak bakacak olursak;

Kuzey Afrika’nın en önemli iki limanı olan Kartaca58 ve Leptis Magna59 limanlarında geniş kapsamlı araştırmalar yapılmıştır. Bunların dışında, Cosa60 ve Lacedon61 limanları ile Cezayir62, Tunus63 ve Tripolitania64 kıyılarında araştırmalar yapılmıştır.

Đsrail, Filistin, Lübnan ve Suriye Kıyıları’nda (Levant Kıyıları); Tyre, Sidon ve Anadus65 ile Athlit66, Akko67, Dor68, Anthedon69, Motya70, Ugarit71, Sarepta 54 Poidebard 1939, 52. 55 Braidwood 1940, 183-226. 56

Poidebard – Lauffay 1951, 73; Frost 1973, 75-76. 57

Ancak bu çalışma ve tespitlerin zamanın şartlarına da bağlı olarak çok da verimli olmadığını düşünülmektedir (Frost 1973, 75-94). 58 Stager 1976, 151-170. 59 Bartoccini 1958, 32-34. 60 McCann vd. 1987, 55-65. 61 Euzennat 1976, 529-552; Euzennat 1980, 133-140. 62 Davidson – Yorke 1969, 8-21. 63 Yorke 1967, 18-24. 64 Little 1977, 43-45. 65 Frost 1972, 95-114; Frost 1973, 75-94. 66

Linder 1967, 25-29; Raban 1985a, 30-38. 67

(25)

(Sarafand)72, Arward73, Tel Nami74, Caesarea Limanları’nda75 kazı ve araştırmalar yapılmıştır.

Kıbrıs’ta; Amathus76, Nea Paphos77, Kition-Larnaka78 limanları araştırılmış ve yayınlanmıştır.

Yunanistan ve Adalar’da; Pire79, Thasos80, Phalasarna81, Aegina82, Larymna83, Korinth’in doğu limanı Kencreai84 batı limanı Lachaeum85, Seteia86, Matala87, Kommos88, Charsonissos, Nirouchani ve Malia Limanları89, Aigeira90, Perachora91, Avlidos92, Gythion93, Samos94, Castellorizo95 limanları araştırılmıştır. 68

Raban 1981, 15-26; Kingsley – Raveh 1994, 289-295. 69 Schläger vd. 1968, 21-98. 70 Isserlin 1971, 178-186; Isserlin 1974, 188-194. 71 Yon 1998, 357-369. 72 Pritchard 1971, 39-56. 73 Frost 1966, 13-22; Frost 1995, 7-12. 74 Artzy 1990, 73-76. 75

Raban – Hohlfelder 1981, 56-60; Raban 1985b, 155-177; Oleson vd. 1984, 281-305; Vann 1991, 123-139; Hohlfelder – Vann 2007, 409-415; Raban 2009, 15-61, 69-152, 187-206.

76

Aupert-Masson 1979, 725-733; Empereur – Verlinden 1987, 7-18. 77 Nicolaou 1966, 561-602; Daszewski 1981, 327-336. 78 Nicolaou 1976, 87-98. 79 Garland 1987. 80

Archontidou-Argyri 1987, 622-626; Archontidou-Argyri vd. 1989, 51–59; Empereur – Simossi 1990, 881-887.

81

Hadjidaki 1988, 463-479; Frost – Hadjidaki 1990, 513-527; Pirazzoli vd. 1992, 371-392. 82 Knoblauch 1969, 104-116; Knoblauch 1972, 50-85. 83 Schäfer 1967, 527-545. 84 Shaw 1978; Hohlfelder 1985, 81-86. 85 Shaw 1969, 370-372; Stiros vd. 1996, 251-263. 86 Davaras 1967. 87 Blackman 1973c, 14-21. 88 Shaw 1984, 251-287; Shaw 1986, 219-269. 89 Hue – Pelon 1991, 117-128. 90 Alzinger 1976, 157-162; Papageorgiou vd. 1993, 275-281. 91 Blackman 1966, 192-194. 92 Psarianos 1948, 155-160.

(26)

Đtalya ve çevresindeki adalarda; 1964 yılında, günümüzde Đtalya’nın Fiumicino havaalanı altında kalan Claudius Limanı kazılarak elde edilen bulgular O. Testaguzza tarafından yayımlanmıştır96. Pyrgi97, Populonia98, Luni99, Sipontum100, Sicilya101, Camarina102, Nora103, Archipelago104 ve Tharros105 limanları da farklı zamanlarda araştırılmış ve yayınlanmıştır.

Adriatic Denizi’ndeki Dalmaçya kıyılarında da çeşitli araştırmalar gerçekleştirilmiş ve sonuçları yayınlanmıştır106.

Ülkemizde liman çalışmaları, 1960’lı yıllarda başlamış olup, ilk çalışmalar ağırlıklı olarak yabancı bilim adamları tarafından yürütülmüştür. Bu çalışmalar kapsamında Kyme107, Side108, Phaselis109 limanları araştırılmış ve yayınlanmıştır. Günümüze kadar olan süreçte, ivme kazanan sualtı arkeolojisi ve liman çalışmaları artarak devam etmektedir. Anadolu kıyılarındaki diğer çalışmalar Seleucia Pieria110, Soli Pompeipolis111, Kelenderis112, Alanya yakınlarındaki Fığla113, Antalya ili 93 Scoufopolos – McKernan 1975, 103-116. 94 Simossi 1991, 281-298. 95 Pirazzoli 1987, 57-66. 96 Testaguzza 1964, 173-179. 97 Oleson 1977, 297-308. 98 McCann vd. 1987, 55-60. 99 Ward-Perkins 1993. 100 Smith – Morrison 1974, 275-281. 101 Basile vd. 1988, 15-34. 102 Blackman 1976, 607-615. 103 McNamara – Wilkes 1967, 4-12. 104 Bruno 1973, 365-369. 105 Linder 1987, 47-55. 106 Faber 1980, 289-317; Faber 1981, 293-314. 107

Schäfer 1962, 40-57; Schäfer 1974, 207-214; Knoblauch 1974, 285-291. 108

Schläger 1971, 150-161; Knoblauch 1977. 109

Schläger 1972, 542-561; Blackman 1973a, 355-364; Blackman 1978, 829-839, Lev. 261-264; Schäfer vd. 1981, 49-57. 110 Erol – Pirazzoli 1992, 317-327. 111 Boyce 1958, 67-78; Brandon vd. 2010, 195. 112 Zoroğlu 1994, 31; Zoroğlu 1996, 513.

(27)

kıyılarında yer alan limanlar ve demirleme alanları114, Aperlai115, Kekova Bölgesi’ndeki (Dolichiste, Simena ve Teimussa) Limanlar116, Kaunos, Myndos117, Teos118, Limantepe119 ve Alexandria Troas120 Limanları’nın araştırmaları ve kazılarıdır. Likya Bölgesi’nin iki önemli liman kentinde ise çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmalarda Patara’daki Deniz Feneri’nin121 kazıları tamamlanmış ve restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. Andriake Limanı’nda ise son yıllarda başlanan kazı çalışmaları sistemli bir şekilde devam etmektedir. Bu çalışmalar sonucunda liman yapılarının bir kısmı açığa çıkarılmıştır122.

113 Tigrel 1975, 613-632. 114 Öniz 2012, 66-122. 115

Carter 1978, 177-185; Vann vd. 1997, 377-380; Hohlfelder – Vann 1998a, 26-37; Vann – Hohlfelder 1998b, 423-435; Vann – Hohlfelder 1999, 443-460; Aslan 2011, 38-53.

116 Aslan 2011, 54-104. 117 Şahin vd. 2008, 1-10. 118 Blackman 1982b, 203-204. 119 Artzy 2004, 17-21. 120 Feuser 2009, 25-130; Feuser 2010, 1-18. 121 Yıldırım – Gates 2007, 275. 122 Çevik vd. 2011, 406-414.

(28)

2.4. Liman Yapıları

Limanlar, temelde denizyolu ile yük ve yolcu taşımacılığı yapan gemilerin süreli olarak durakladığı, iskelelerde yolcuların indirilip bindirildiği, sevk edilen kargoların yüklendiği, gelen kargoların boşaltıldığı, gemilerin ikmal ve ihtiyaçlarının karşılandığı, farklı halkların ve kültürlerin temsilcilerinin bir araya geldiği, içerisinde gümrük binası ve güvenlik noktası gibi kurumlar yer alan dalgalara karşı korunaklı, doğal ve doğal olmayan koylara verilen isimdir123. Đlk ortaya çıkışları ile birlikte sade ve ilkel olan liman alanları, tarihsel süreç içinde yeni ihtiyaçlar ve gelişen teknolojiye bağlı olarak bir gelişim göstermektedir.

Antik dönem limanlarına bakıldığında ticaret limanları ile askeri limanlarda bulunan yapılar birbirinden farklıdır. Ticaret Limanları ticaret gemilerinin rahat giriş çıkış yapabilmeleri için geniş bir girişe sahiptirler. Bununla birlikte gerek dalga şiddetini kırmak gerekse kumlanmayı önleyerek bir savunma hattı oluşturabilmek için dalgakıran ve mendirekler barındırmaktadırlar. Bir çok limanda, liman havzasını koruma altına alan liman duvarları vardır. Ticaret limanlarının vazgeçilmez unsurlarından biri iskele ve rıhtım alanlarıdır. Đster ahşaptan ister kesme taştan isterse doğal kayanın tıraşlanması ile oluşturulsun mutlaka her ticaret limanında bir rıhtım alanı bulunmaktadır. Rıhtım alanlarının gerisinde ise çeşitli liman yapıları yer almaktadır. Bu yapı grupları içinde dükkanlar, depolar, stoalar, ticari merkezin içinde veya gerisinde işlikler, atölyeler ve meyhaneler yer almaktadır124. Aynı yapı grupları içinde tatlı su ihtiyacını karşılamaya yönelik sarnıçlar da vardır. Özellikle büyük ve işlek limanlarda, rıhtım gerisinde, denizcilerin ihtiyaçlarını karşılayacak tapınaklar ve sosyal yaşam alanları, ticari malların gemilere yüklenmesi ya da boşaltılması işini yapacak işçilerin ve teknolojik vinçlerin bulunduğu alanlar125, ticari malların vergilendirilmesi ve güvenliği işiyle uğraşan kamu görevlilerinin çalışma alanları126, gemilerin liman alanı içinde iskele ya da rıhtıma yanaştırılabilmesi işini yapan

123

Troxsell 1982, 3; Zimmermann 2003, 265; Özgan 2009, 103. 124 Blackman 1982b, 204. 125 Blackman 2008, 653. 126 Shaw 1972, 91.

(29)

kürekli römorkörlerin127 ve bunların tayfalarının bulunduğu alanlar bulunmaktadır. Bunların yanı sıra fenerler veya işaret kuleleri de ticaret limanlarında olması beklenen yapılar arasındadır.

Askeri limanların ise girişler mümkün olduğu kadar dar bırakılmıştır. Genellikle sur duvarlarının bir bölümü askeri limanları içine aldığından liman girişlerinde ve çevresinde çok sayıda kule bulunmaktadır. Askeri limanlarlar da ticaret limanlarından farklı olarak rıhtım alanları yoktur, iskeleler ise oldukça azdır. Bunun nedeni ise askeri limanların kıyı hattının büyük bir bölümünün gemi barınaklarıyla doldurulmuş olmalısıdır. Ticaret gemileri kış ayları boyunca denizde bulunmaktayken savaş gemileri kıyıda yer alan gemi barınaklarına çekilmekte idi.

127

(30)

2.5. Liman Tipleri

M.Ö. 1. yy’ın 2. yarısından önce kullanım görmüş olan limanlar tamamen topografik şartlara göre inşa edilmişlerdir128. Bu nedenle limanların genel yapısına bakıldığında belirli bir plan tipi görülememektedir. Roma Đmparatorluk Çağ’ında ise gelişen inşa teknikleri, tiyatrolar ve stadyumlar gibi limanları da topografik yapıya bağlı kalmaktan kurtarmıştır. Buna karşın Roma Dönemi’nde inşa edilen limanlar için de belli bir plan tipinden söz etmek olanaksızdır. Günümüzde Đsrail sınırları içerisinde bulunan Caesarea Limanı129 ile Kilikia Bölgesi’ndeki Soli-Pompeipolis Limanı130 yeni inşa tekniklerinin kullanılması ile oluşturulmuş olmalarına karşın plan olarak belirli bir tipten bahsedilemez. Roma’daki Ostia’nın iç limanı olan Trajan Limanı da gelişen inşa teknikleri kullanılarak yapılmış olup altıgen plana sahiptir131. Ancak liman tekil bir örnek olduğu için herhangi bir tipoloji içine sokulamaz. Bu nedenlerle limanlar özellikle plan açısından değerlendirildiğinde belli bir tipoloji oluşturulamamaktadır. Bu noktada limanları belirli tiplere ayırmak ve sınıflandırmak gerekirse bu ancak bulundukları yerin topografik özelliklerine, işlevlerine, bulundukları alanlara ya da mimari özelliklerine göre yapılabilir. Limanları topografik özelliklerine göre sınıflandıran N. C. Flemming yüksek enerjili dalgalara maruz kalan yüksek kayalık kıyılar için altı tipik alan tanımlamıştır132. Tamamen

128

Raban 2009, 63. 129

Raban 1978, 238; Raban – Hohlfelder 1981, 56; Raban 1985a, 155; Oleson 1984, 281; Hohlfelder – Vann 2007, 409; Raban 2009, 15-61, 69-152, 187-206. 130 Brandon vd. 2010, 195. 131 Testaguzza 1970. 132

1. Rüzgâr almayan kısımlarında kumsal bulunan ya da bulunmayan doğal koylar antik dönem erken evrelerinden itibaren antik limanların çoğu için en yaygın alan olmuştur.

2. Đskenderiye ve Pire’deki Kantharos gibi neredeyse kapalı koylar,

3. Sidon, Phaselis, Iasos, Side, Larimna ve benzerleri gibi örs biçimli burunların her iki yanındaki koylar,

4. Akko, Berytus, Assos, Cosa ve Populonia gibi dağlık bir burnun rüzgâr almayan taraflarındaki koylar,

(31)

topografyaya bağlı olarak yapılan bu sınıflandırma bazı araştırmacılar tarafından da kullanılmıştır133

Buna benzer bir başka sınıflandırma ise düşük enerjili, deniz seviyesinin altında ve genellikle deltaların, nehir ağızlarının, lagünlerin ve yapay kıyı bataklıklarının olduğu bir kontekste bulunan liman alanlarıdır. Pelusium, Joppa (Yaffo), Ugarit, Efes, Argos, Oinidai, Kamerina, Selinus (Selinuntae), Heraclea-Minoa, Korinth’in Lechaeon Limanı, Uthica, Kartaca, Cosa, Graviscae, Massilia (Marsilya), Đspanya ve Narbonesse kıyıları boyunca Akdeniz’deki birçok Fenike ve Roma limanı bu tür limanlardı134.

Topografik özelliklerine göre yapılan bu sınıflandırmaların dışında bazı araştırmacılar limanları, bulunduğu yere göre “Nehir Limanları” ve “Deniz Limanları”135 olarak ikiye ayırmaktadır. Bunun dışında işlevlerine göre “Ticari Limanlar”136, “Askeri Limanlar”137 ve “Özel Limanlar”138 olarak sınıflandırma yapıldığı da görülmektedir.

Ticaret limanları139 çevresinde bir kıyı duvarı bulunmamaktadır ve girişleri oldukça açık bırakılmıştır. Denize doğru olan bölümlerinde herhangi bir savunma duvarı olmayan bu tür limanların çevresinde ileri gözetleme kulelerine de rastlanmaz. Bu limanlara örnek olarak Fenike sahillerinden birçok liman gösterilebilir. Ahlit,

5. Kıyılardaki kumsal birikintileri arasında oluşan ve alt kısımları deniz tarafından suyla kaplanan nehir vadileri gibi korunaklı vadiler. Tipik örnekleri Milet, Priene-Myus, Herakleia ve Magnesia gibi Menderes Vadisi’ndeki limanlardır.

6. Kıyıya yakın adaların ya da mercan adalarının rüzgâr almayan kısımları. Örneğin, Tyre, Arados (Arwad), Klazomenai, Korykos, Motya gibi (Flemming 1980, 164).

133 Blue 1997, 31-32; Raban 2009, 63. 134 Blackman 1982b, 186-193, Raban 2009, 63. 135 Özdaş 1995, 199. 136 Shaw 1972, 93; Blackman 2008, 655. 137

Askeri limanlar kapalı veya kapatılabilen limanlar olarak adlandırılmışlardır (Raban 2009, 63) 138

Blackman 1982b, 188. Mausollos’un Halikarnassos’ta, Ptolemaioslar’ın ise Aleksandria’da özel limanları bulunmaktaydı. Đdareciler dışında dönemin zenginlerinin de kıyıdaki villalarının önlerinde küçük limanları bulunmaktaydı.

139

(32)

Arward ve Sidon140, Tyre, Kartaca, Tharros141 ve Cadiz. Kıta Yunanistan’daki Palairos142, Hermioni, Aegina Kuzey Limanı143, Anthedon144 bu tür limanlardandır. Bazı Etrüks limanları da bu sınıflandırmaya girmektedir. Bunlar Cosa ve Pyrgi145’dir. Roma’da ise Napoli körfezindeki Puteoli, Baia ve Nisida limanlarının da denize doğru savunmaya yönelik hiçbir koruyucu özellikleri yoktur. Benzer başka bir liman ise Đspanya’daki en önemli Roma limanı olan Ampurias’dı146.

Askeri limanlar147 antik çağda ilk kez Strabon’un (Strab. XIV, 656)148 bahsettiği “Λιµήν Κλειστος” “Limen Kleistos” olarak bilinmekteydiler. Girişleri oldukça dar olan bu tip limanlar gerektiğinde bir zincir ile kapatılabilmekteydi. Bu nedenle “kapalı” veya “kapatılabilen” limanlar olarak da adlandırılmaktadırlar149. Bu tür limanlar Akdeniz’deki yoğun siyasi ve ekonomik rekabeti sonucunda ortaya çıkmıştır150. Kapalı veya kapatılabilen limanların en iyi örneklerinden biri Knidos’un küçük limanıdır151. Knidos dışında Mytilene, Phaselis merkez limanı152, Aleksandria, Rhodos, Halikarnassos, Pire153, Aegina154, Thasos, Kartaca ve Korykos’ta da kapalı

140 Frost 1995, 7-15. 141 Linder 1987, 47-55. 142 Murray 1985, 67-80. 143 Knoblauch 1969, 104-116. 144 Schläger vd. 1968, 21-98. 145 McCann vd. 1987, 60. 146 Nieto-Raurich 1997, 146-158. 147 Raban 2009, 63. 148 Strabon XIV, 656, “Είτα Κνίδος δύο λιµένας έχουσα ών τόν έτερον κλειστόν τριηρικόν καί ναυσταθµον ναυσίν είκοσί”, “Sonra çifte limanlı Knidos’a gelinir. Bunlardan biri Triremeleri içine alabilen yirmi gemilik bir donanma merkezi olan ve de kapatılabilen bir limandır”.

149

Raban 2009, 63. 150

Lehmann-Hertleben 1923, 65-74. 151

Birçok kaynakta bahsedilen bu liman “Küçük Liman, Batı veya Kuzey Limanı, Trireme Limanı veya Askeri Liman olmak üzere farklı isimlerle anılmıştır. Bu çalışmada “Askeri Liman” adı kullanılacaktır.

152

Blackman 1973a, 359-361. 153

Pire’nin üç limanı vardır. Bunlardan Zea ve Mounichia kapalı veya kapatılabilen limanlara girmektedir.

(33)

liman görülmektedir. Bu tür liman alanlarında şayet topografya uygunsa liman havzaları Knidos, Halikarnassos, Kartaca ve Mytilene gibi örneklerde olduğu gibi bir kanalla askeri liman ile ticaret limanı birbirine bağlanır155. Bu limanlar kullanım amacı ve liman girişlerindeki savunmaya yönelik düzenlemeler açısından birbirlerine benzemektedir. Fakat neredeyse tamamı topografyaya bağımlı olduklarından herhangi bir plan tipolojisi oluşturulamamaktadır.

Topografik özellikler ve kullanım amaçları dışında sadece liman kent ilişkisi dikkate alınarak sınıflandırma yapılmış olan limanlar da bulunmaktadır. Thucydides’in (Thuc. I.7) belirttiği gibi stratejik sebeplerle ya da güvenlik sebepleriyle ya da yerel yer şekillerine bağlı olarak, “dış limanlar” geliştirilmiştir. Kıyıdan çok da uzak olmayan bu kentler, gelişen ticari faaliyetler ve donanma ihtiyacına bağlı olarak askeri faaliyetler nedeniyle kıyıda bir liman alanına ihtiyaç duymuşlardır. Bu tür liman alanlarının en bilineni Atina’nın liman kenti olan Pire’nin limanlarıdır. Pire dışında Korinth’in batıdaki limanı Lachaeum156, Priene’nin Limanı Myus, Pergamon’un Limanı Elaia, Mylasa’nın Limanı Passala157 ve Roma’nın Limanı Ostia gibi örnekleri oldukça fazla olan limanlar bu değerlendirmeye girmektedirler.

Lechaeon, Korinth’e uzun duvarlarla bağlıydı, aynı şekilde M.Ö. 5. yy’ın sonunda Peloponez Savaşları’ndan itibaren Pire ve yine aynı dönemde dış limanına bağlı olan Megara ana kente bir duvar ile bağlanmıştır. Levant bölgesindeki diğer dış limanlar Gazze için Anthedon ve Seleukos krallığının başkenti Antakya için Seleukeia’dır. Çoğu durumda dış limanlar aslında bağımsız şehirlerdi (Pire, Gortyn ve Ostia) ya da daha sonra bağımsız olmuşlardır.

154 Knoblauch 1969, 104-116; Knoblauch 1972, 50-85. 155 Blackman 1982b, 193; Raban 2009, 63. 156 Shaw 1969, 370-372; Stiros vd. 1996, 251-263. 157

(34)

3. KNĐDOS TARĐHĐ COĞRAFYASI VE ARAŞTIRMA TARĐHĐ 3.1. Tarihi Coğrafya

Günümüzde Datça yada Reşadiye Yarımadası olarak adlandırılan, antik dönemde ise Knidos Yarımadası olarak tanınan yarımada, Anadolu’nun güneybatı ucunda, doğu-batı doğrultusunda Ege Denizine doğru uzanmaktadır (Lev. 1.1-2). Herodot (Herod. I. 174, 2-3) Knidos Yarımadası’nı Bybassos boğazından başlatır ve sonlandığı batı uç noktasındaki Triopion burnuna dek tüm karayı Knidos toprağı olarak vurgularken, kuzeyde Keramos körfezi, güneyde Syme ve Rhodos ile sınırlarını belirler. Marmaris’in yaklaşık 18 km batısında, kuzeyde Bordont koyu ve güneyde Hisarönü arasında kalan yaklaşık 2 km genişliğindeki bir kıstakla Güneybatı Anadolu’dan Knidos Yarımadası’na geçilir. Bu kıstaktan, Knidos topraklarının en uç noktasını oluşturan Kap Krio’ya (Deve Boynu Burnu) kadar 63 km uzunluğunda devam eden, uzun yarımada kuzeyde Gökova Körfezi ve Bodrum Yarımadası, batıda Kos, güneyde Rhodos ve Syme gibi adaların oluşturduğu ‘Adalar Denizi’ ile çevrilidir. Herodot’un 5 stadia olarak isabetli bir şekilde genişliğini belirlediği, Bencik’te günümüzde ‘Balık Aşıran’ olarak tanımlanan mevkideki 800 m genişliğinde dar bir kıstak ile Knidos toprakları anakaraya bağlanmaktadır. Burası yarımadanın en dar noktasını oluşturmakta ve Pers komutanı Harpagos’un M.Ö. 545 yılındaki seferlerine karşı Knidoslularca kesilerek topraklarını adaya çevirmek istedikleri kıstak olarak kabul edilir (Herod. I. 174, 2-5). Knidos Yarımadası, orta kısmında, Datça Đlçesi’nin kuzeybatısındaki, 2,5 km genişliğinde ve 6 km uzunluğunda başka bir kıstakla iki eşit parçaya bölünür. Yarımadanın doğu kısmı oldukça dik, kayalık yaklaşık 742 m yüksekliğindeki ulaşılmaz dağ sıraları ile kaplı olup, günümüzde de antikçağda olduğu herhangi bir yerleşim için uygun bir arazi bulunmaz. Yarımadanın batı yarısı ise daha yüksek dağ sırasına sahip olmakla birlikte Datça’nın doğusunda ve Kumyer’in güneyinde verimli araziler sunmaktadır. Güneyde dağlar denize doğru daha yumuşak alçalır. Güney düzlüğünde Datça körfezi yer alır. Yarımadanın bugünkü merkezi olan Datça, düzlük alanının batısında bulunur. Batı bölümün doğusunda günümüzde olduğu gibi antik çağda158 Datça

158

Datça çevresindeki arazide yer alan, Burgaz’da, Dalacak’ta Bean ve Cook Eski Knidos’un yer aldığını ileri sürmektedirler: Bean – Cook 1952, 171-212, Lev. 36-41; Bean 2000, 137, 140.

(35)

düzlüğü merkezli yerleşimler bulunurken159, batı kısımda dar bir boğazdan geçilerek ulaşılan Çeşmeköy, Zeytincik, Betçe, Palamutbükü gibi modern yerleşimler yer almaktadır. Knidos’un yaklaşık 11 km batısında yer alan Kumyer’de bulunan antik duvar kalıntıları, yazıt ve seramik buluntuları antik dönemde, -Knidos dışında- bu bölgede de yerleşimin gerçekleştiğini göstermektedir160. Daha sonra yine bir boğazdan geçilerek ulaşılan ve bugün Tekir olarak adlandırılan yarımadanın tüm batı ucunu kaplayan Knidos şehir bölgesine ulaşılır. Knidos şehir bölgesine geçişi sağlayan boğazda, modern kara yolunun güneyinde görülen köprü kalıntısı, antik çağda da karayolu bağlantısının buradan yapıldığını açıkça göstermektedir161. Yarımadanın en ucunda, antik literatürde de birçok kez tanımlaması yapılan, Antik kentin kuzeyinde, Ege denizinde yükselen, zirvesiyle Tekir- Đskandil Burnu ve şehrin bir bölümü olarak Kap Krio (Deve Boynu Burnu) bulunur.

Batı Anadolu’nun bir uzantısı olmakla beraber, doğuda anakara ile bağlandığı noktadaki dağlık arazi ve zorlu bir geçidinin olması, topografyası ile Rhodos, Kos, Nisyros, Telos ve Syme adalarının komşuluğu, Knidos’a anakaradaki bir şehirden ziyade bir ada karakteri verir. Knidos’un tarihi de Karia’dan çok çevresindeki ada dünyasıyla bir ortaklık sunmaktadır.

Herodot (Herod. I, 174) Knidos’u Lakedaimonlu göçmenlerin kurmuş olduğunu bildirir. Mytilene, Myndos ve antik dünyadaki birçok şehir gibi Knidos da orijinalde, Greklerin, ‘Euripos’ (Pausan. VIII. 30, 2) olarak adlandırdıkları dar bir boğazla bağlanan iki liman şeklinde, ana karaya yakın bir ada üzerine kurulmuştur.

Herodot (1,174,2) ve Thucydides’in (I, 4, 8) ifadelerinden Knidos’ta Dor yerleşiminden önce de burada bir iskanın olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Knidos’un erken dönem tarihi ile ilgili bilgileri, yine antik şehirdeki 19. yy’da gerçekleştirilen ilk araştırmalar bir derece cevap verebilmektedir. J. T. Bent162’in 1888 yılında Kap Krio’da kıstak üzerinde yaptığı araştırmalarda, doğa şartlarının gün yüzüne çıkarmış

159

Hızırşah: Bean – Cook 1952, 177; Müller 1997, 312-313; Dalacak-Burgaz: Bean – Cook 1952, 173- 175.

160

Bean – Cook 1952, 182- 183; Müller 1997, 314-315; Bean 2000, 145. 161

Bruns-Özgan 2002, 4. 162

(36)

olduğu mezarlar ve içlerinden bulunan Kykladik idoller, M.Ö. 3. binde, burada bir yerleşim olduğunu ve Knidos’un Ege Kültürleri ile ilgili bağlantısını açıkça gösterir. Ancak gerek bu buluntular gerekse mezarlarla ilgili bugün hiçbir kalıntı görülmemektedir163.

Peloponnessos’da bir liman kenti olan Pylosele’de bulunan ve M.Ö. 13. yy’a tarihlenen tabletlerde Knidos’tan ve halkından bahsedilmektedir. Bu yazılı dokümanlar bu dönemlerde de bir yerleşimin söz konusu olduğunu ve M.Ö. 2. binin sonlarına doğru Yunan anakarasıyla bağlantıyı gösterir164. Özellikle ‘Askeri Liman’ çevresinde gerçekleştirilen kazılar sırasında bulunmuş olan Kameros stilinde vazolar ve Miken seramik parçaları, yazılı dokümanları doğrular niteliktedir165.

Ege göçleri yada Dor göçleri ile Dor Kavimleri bir zamanlar Akhaların güneyde izledikleri aynı yolu takip ederek, Ege Denizi’nin güneyinde yer alan adalara ulaşmışlardır. M.Ö. 12. yy’da geçekleştiği düşünülen bu büyük hareket sırasında dalgalar halinde göçmenler(Diod. V, 53), Rhodos, Kos, Syme ve adaların karşısında yer alan Halikarnassos ve Knidos Yarımadalarına geçmişlerdir. Knidos’un kuruluşu, Rhodos’ta ve Syme’deki Dor yerleşimlerini takiben M.Ö. 12. yy’ın sonlarında gerçekleşmiş olmalıdır.

Antik literatürde Knidos’un kuruluşu Dor kökenine ve Spartalı kahraman Triopas’a bağlanır. Diodorus (V. 61, 2-3) Thessalia’dan kaçıp, Knidos topraklarına gelen ve burada kendi adı ile anılan Triopion’u kuran kişinin Triopas olduğunu bildirir. Burada fetihlerine devam eden Triopas’ın sadece bir kutsal alan oluşturmayıp, bir şehir kurduğunu yine Diodorus aynı pasajında aktarmaktadır. Triopion’un yeri ve Knidos ilişkisi ile ilgili çeşitli tereddütler bulunmakla birlikte antik kaynakların aktardıkları, Triopion’un Knidos’un diğer adı olduğunu açıkça göstermektedir;

Byzantion’lu Stephanos’da, Triopion bir şehir olarak vurgulanır. Arrian (Ar. An. 2, 5, 7), Pers Orontobates’in, Halikarnassos, Kaunos, Thera’yı aldığını, Kos ve Triopion’u kendi tarafına çektiğini bildirir. Knidos’un yakın komşusu 163 Bittel 1942, 173; Bruns-Özgan 2002, 7 . 164 Stelle 1965, 34-35, dn. 83, 210; Cahn 1970, 13. 165 Love 1978, 1111; Bruns-Özgan 2002, 7-8.

(37)

Halikarnassos’lu olan ve doğal olarak bu bölgeyi iyi tanıyan, aynı zamanda bölge ile ilgili ayrıntılı bilgiler veren Herodot böyle bir şehirden bahsetmez. Triopion adıyla Herodot Dorların oluşturduğu birliğin kutsal alanını (Herod. 1, 144), tüm Knidos yarımadasını (Herod. 1, 174) yada yarımadanın batı uç noktasını (Herod. 4, 38) kastetmiştir. Thucydides Triopion ile batı uçta yer alan burunu yani Knidos’u tanımlamaktadır.

Triopion ve Knidos, Plinius’da (Plin. N.h. 5, 104) bir arada görülür166. Burada Plinius Knidos’un “Knidos, Triopia, daha sonra Pegusa ve Stadia olarak adlandırıldığını” bildirmektedir. Pausanias (Paus 10, 11, 1) Knidos’un kurucusu Triopas’ın faaliyetlerini anlattığı ifadelerinde Knidos ve Triopion’un tanımlaması için kesinlikle bir şehri tanımlar. Tüm bu açıklamalara göre Triopon isimlendirmesi ile Knidos kast edilmektedir. Böylece Herodot’un bildirdiği, Dor Kolonizasyonu ve şehrin erken dönemlerdeki kuruluşu ile Dor kökeni izlenebilmektedir.

Kos, Rhodos adaları ile Güneybatı Anadolu kıyılarında tutunabilen Dorlar, durumlarını güçlendirmek için ‘Dor Hexapolis’i (Dor Altı Kent Birliği) şeklinde tanınan, Rhodos’ta Lindos, Kameiros, Ialysos ve Kos anakarada Knidos ve Halikarnassos olmak üzere altı kentten oluşan bir birlik çevresinde toplanmıştır. Herodot, bu birliğin buluşma noktasının ve kutsal alanının Knidos’da olduğunu belirtir. Knidos’ta, Triopion burnunda, bu deniz şehirlerinin birliğinin buluştuğu, Apollon onuruna oyunları düzenledikleri ve burada Apollon adına adanmış bir tapınak bulunduğu antik kaynaklarca aktarılan önemli bilgiler arasındadır. Bu birliğin ne zaman kurulduğu ile ilgili bir bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte Knidos kazılarında bulunmuş olan geometrik döneme ait seramik kap parçaları ve pişmiş toprak heykelcikler şehrin bu dönemlerde var olduğunu ve iskanın geliştiğini göstermektedir167. Ayrıca Herodot’un aktardıklarına göre, Pers savaşlarından bir süre önce, Halikarnassoslu Agasikles adlı bir kişi yarışlarda kazandığı ödülü Apollon’a adamak yerine kendi vatanına götürdüğü için Halikarnassos birlikten dışlanmıştır. Bundan dolayı birlik artık ‘Dor Pentapolis’i olarak isimlendirilmiştir.

166

Newton 1863, 372; Bean – Cook 1952, 204; Müller 1997, 301. 167

Referanslar

Benzer Belgeler

Belirlenen özniteliklerin her bir görüntü için belirlenmesi ve eşleştirilmesi problemi korelasyon (İng. correlation) olarak adlandırılır. Özellikle hareket takibi gibi

Liman alanı kuzey kıyı hattında yer alan ve geç dönem duvarının batı ucundan yaklaşık 40 m güneybatıda bulunan A İskelesi’ne ait bloklar, aynı doğrultu üzerinde,

A) Araştırmasında L ve M’yi kullanırsa sıvının cinsinin sıvı basıncına etkisini ispatlayabilir. B) Sıvının derinliğinin basınca etkisini araştırmak için K ve

Bölümü altında yer alan kuvvet kullanımını düzenleyen önlemlerin büyük insan hakları ihlallerine de uygulanacağının bir delili olarak kabul edilmiştir

Đ statistiksel olarak gruplar arasında sedasyon öncesi ve sedasyon sonrası karşılaştırmada ve ayrıca grup içinde sedasyon öncesi ve sonrası değerlendirmede

ise yapay duvarlarla etrafının kapatılmasına uygun yerde olması. • Rıhtım kenar derinliklerinin gemilerin yanaşabileceği derinlikte olması. • Gemilerin bakım ve

Çalışmada; kabin tipi demonte mobilya köşe birleştirmelerinde delgi planlarına göre farklı örnek ölçüleri ve stoplara göre en yüksek moment değerleri belirlenerek

İstasyonlarda günlük gözlenen SO 2 ve PM10 konsantrasyonlarının meteorolojik parametrelerle ilişkisi farklı SO 2 ve PM konsantrasyon aralıklarında sıcaklık, nem,