• Sonuç bulunamadı

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ* Prof. Dr. Erdoğan TEZÎÇ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ* Prof. Dr. Erdoğan TEZÎÇ"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURBAŞKANININ G E R İ GÖNDERME Y E T K İ S İ *

Prof. Dr. E r d o ğ a n T E Z Î Ç

Y u k a r ı d a k i başlık, yasama organınca kabul edilmiş Ka­

nunların, b i r daha görüşülmek üzere, devlet başkanınca geri gönderilmesi ile ilgili olduğu kadar, 1982 Anayasası çerçeve­

sinde, Anayasa değişikliklerini de içeriyor. Zira, 1924 ve 1961 Anayasalarından farklı olarak, 1982 Anayasası ( m . 175/2,3 ve

Geçici 9. madde), C u m h u r b a ş k a n ı n a , Anayasa değişiklikleri­

ni, b i r daha görüşülmek üzere TBMM'ne geri gönderebilme yetkisini t a n ı m a k t a d ı r .

Yasama organınca kabul edilmiş bir kanunun, bir daha görüşülmek üzere devlet başkanı tarafından geri gönderilme­

si aslında, k a n u n l a r ı n yürürlüğü konusu ile iç içedir. Onun için, b u tebliğin b i r i n c i bölümünde K a n u n l a r ı n «yayımlan­

ması», ikinci b ö l ü m ü n d e de geri göndermenin hukuki nite­

l i k l e r i ü z e r i n d e durulacaktır.

* • *

Devlet başkanının bir kanunu geri göndermesi, günlük k o n u ş m a d a genellikle «veto» olarak anılır. Ancak, Anayasa hukukunda «veto», bir daha görüşülmek üzere «geri gönder­

me» den farklı olduğu gibi, devlet başkanının kanunları

«onaylama» işlemi de, «yayınlama» dan farklıdır.

(*) Bu makale, Anayasa Mahkemesinin 24. Kuruluş Yıldönümü dola- yısı ile (25 - 26 Nisan 1986) düzenlenen sempozyuma sunulan tebliğ metnidir.

(2)

102 ERDOĞAN TEZİÇ

Monarşilerde devlet b a ş k a n l a r ı n ı n sahip o l d u k l a r ı onay­

lama (tasdik-sanction) yetkisi, parlamento t a r a f ı n d a n kabul edilen kanun metninin oluşmasında bir unsurdur. Devlet baş­

kanına gönderilen metin, b i r «kanun tasarısı» niteliğinde olup, onaylama işlemi ile metin, «kanun» niteliğini alır.

Kanunun metninin, devlet b a ş k a n ı n c a onaylanmasının öngörüldüğü b i r hukuk düzeninde, devlet b a ş k a n ı n ı n kanun tasarısını onaylaması (sanction), ya da tasvip (approbation) etmeyerek, yani uygun bulmayarak b i r daha görüşülmek üze­

re parlamentoya geri göndermesi d u r u m l a r ı n a göre, mutlak veto'dan, ya da geciktirici veto'dan (Veto suspensif) sözedi- l i r 1 .

Devlet b a ş k a n ı , parlamentonun kabul ettiği k a n ı m met­

nini onaylama (sanction) yetkisine sahipse, onun aynı za­

manda mutlak veto yetkisine sahip olduğu kabul edilir. Çün­

kü metnin kanunlaşabilmesi için, parlamentonun ve devlet başkanının iradeleri zorunludur. Yani devlet b a ş k a n ı b i r ka­

nun metnini onaylama yetkisine sahip olup da, bunu onayla- mamışsa, kanunu veto etmiş sayılır ve bu veto da mutlak ni¬

teliktedir.

Buna karşılık, devlet başkanı, kendisine sunulan kanun tasarısını, uygun bulmayarak parlamentoya geri göndermiş ve parlamento da bunu tekrar görüşerek nitelikli (mevsuf) bir çoğunlukla (üçte i k i çoğunluk) kabul etmişse, metin ka­

nunlaşır. Burada devlet başkanın yapabileceği, kanunun oluşmasını b i r süre önlemekten öteye geçmemektedir. B u

durumda geciktirici veto'dan sözedilir. Geciktirici veto'da, devlet başkanının iradesi kanun oluşmasında sonuna değin zorunlu olma özelliğini t a ş ı m a m a k t a d ı r .

K a n u n l a r ı bir kere daha görüşülmek üzere geri gönder­

me yetkisi, gerçek anlamda geciktirici veto niteliğinde değil-

1) C A R R E D E M A L B E R G R., Contribution à la Théorie Générale de l'Etat T, Paris 1920, s. 399 - 401; B A R T E L E M Y . J . - D U E Z P.,

Traité de Droit Constitutionnel, Paris 1933, s. 739.

(3)

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ

dir. Çünkü, kanun metni, parlamentoda kabul edildiği anda kanunlaşmıştır. Devlet başkanının uygun bulmayarak geri göndermesi karşısında, parlamento aynı metni herhangi bir nitelikli çoğunluk koşulu aranmaksızın tekrar oylayıp kabul ederse, bunun devlet başkanınca imzalanması zorunludur.

B u b a k ı m d a n geciktirici veto ile, bir daha görüşülmek üzere geri g ö n d e r m e yetkisi de birbirlerinden farklıdırlar.

ö r n e ğ i n , 1876 Kanun-i Esasi'nin i l k metnine göre (m. 54) M e b u s â n ve Âyan Meclislenn'ce kabul edilen kanun tasarısı

(Kanun Lâyihası) Padişahın onayına sunulurdu. Padişah onaylamadığı takdirde tasarı kanunlaşamazdı. Bu b a k ı m d a n I . Meşrutiyet döneminde Padişahın mutlak veto yetkisi vardı.

İngiltere'de Taç'ın halen kanunları onaylama ve dolayısı ile de mutlak veto yetkisi vardır. Ama, 1707 yılından günü­

müze değin, T a ç bu yetkisini kullanmamaktadır. Çünkü, Par­

lamenter rejimde, siyasî açıdan sorumlu «Kabine» nin orta­

ya çıkışı ile, bu yetkinin kullanılabilmesi de Başbakanın im­

zasını gerektirdiğinden, uygulamada kanunların veto edil­

mesinin pratik b i r değeri kalmamıştır. Çünkü parlamenter rejimde, kanunlar, genellikle bakanlar kurulunun hazırlamış olduğu t a s a r ı l a r ı n parlamentoda kabulü ile ortaya çıkar; bun­

lar da h ü k ü m e t i n güven oyu almış programının gerçekleştir­

me a r a ç l a r d ı r . Onun için de, siyasî açıdan sorumsuz olan devlet b a ş k a n ı n ı n kanunu veto etmesi demek, h ü k ü m e t e kar¬

şı bir güvensizlik anlamı taşır. Bunun kaçınılmaz sonucu, devlet b a ş k a n ı n ı n parlamento çoğunluğu ile uyuşmazlığa düşmesi, giderek de ya prestijini yitirmesi, ya da çekilme­

sine yol açmasıdır.

ABD'nde 1787 t a r i h l i Anayasa uyarınca ( m . I , kısım 7), Kongrenin kabul ettiği metnin ( b i l i ) kanunlaşabilmesi için Başkanın bunu on gün içinde tasvip etmesi (approuvé) gere­

kir. Uygun b u l m a d ı ğ ı kanunları bu süre içinde tekrar görü­

şülmek üzere gerekçesi ile Kongreye geri gönderebilir. An­

cak Kongre'nin her i k i meclisi bu metni üçte i k i çoğunlukla

(4)

104 ERDOĞAN TEZÎÇ

tekrar kabul edecek olursa metin k a n u n l a ş ı r . B u b a k ı m d a n ABD'nde, Başkanın, geciktirici veto yetkisi v a r d ı r .

Bunun gibi, Türkiye'de I I . Meşrutiyet d ö n e m i n d e , 1876 Kanun-i Esasi'de yapılan değişiklikle ( m . 54), Mebusan ve Âyan Meclislerince kabul edilip, P a d i ş a h ı n onayına sunulan kanun tasarıları, i k i ay içinde ya tasdik edilmeli, ya da bu süre içinde yeniden görüşülmek ü z e r e b i r defaya mahsus ola­

rak geri gönderilebilirdi. Geri gönderilen kanun t a s a r ı s ı , her i k i mecliste tekrar görüşülüp üçte i k i çoğunlukla kabul edilir­

se, P a d i ş a h bunu «tasdik» etmek z o r u n d a y d ı . İvediliğine ka­

rar verilmiş kanunlar için bu s ü r e on g ü n d ü . Padişahın, I . Meşrutiyet dönemindeki mutlak veto yetkisi, EL Meşrutiyet

döneminde yapılan değişiklikle, geciktirici veto niteliğine dö­

n ü ş t ü r ü l m ü ş t ü r .

i t

Türkiye'de Cumhuriyet dönemi Anayasaları - 1924 ( m . 35), 1961 (m. 93) ve 1982 ( m . 89) - K a n u n l a r ı n C u m h u r b a ş k a ­

nınca tekrar görüşülmek üzere TBMM'ne geri gönderilebile­

ceğini öngörüyorlar. T B M M , geri gönderilen « K a n u n u » tek­

rar kabul ettiği takdirde, C u m h u r b a ş k a n ı n ı n bunu yayımla­

ması gerekir. Geciktirici veto'dan farklı olarak, parlamento­

nun geri gönderilen kanun metnini tekrar kabul edebilmesi için nitelikli (mevsuf ) b i r çoğunluk koşulu a r a n m a m a k t a d ı r . Bu bakımdan, Cumhuriyet dönemi Anayasaları, T ü r k i y e ' d e

teknik anlamda geciktirici veto'yu değil, fakat b i r daha gö­

r ü ş ü l m e k üzere geri gönderme yetkisini (Le pouvoir de de­

mander ime nouvelle délibération) öngörüyorlar.

I . CUMHURBAŞKANININ K A N U N L A R I

«YAYIMLAMASI»

1982 Anayasasına göre ( m . 89), Bakanlar K u r u l u n u n sun­

m u ş olduğu kanım tasarıları, ya da milletvekillerinin teklif­

leri, T B M M tarafından görüşülüp oylandıktan sonra kanun­

laşırlar. Ancak, bunların yürürlüğe girebilmeleri ve uygula­

nabilmeleri için «yayımlanmaları» gerekiyor.

(5)

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ 105

Anayasa, T B M M tarafından kabul edilen kanunların C u m h u r b a ş k a n ı n c a yayımlanacağını öngörüyor ama, bunun hangi vasıta ile olacağını belirtmiyor. Kanunların Resmî Ga­

zete ile yayımlanacağı Anayasa Mahkemesine iptal davası aç­

ma süresini düzenleyen kuraldan ( m . 151) anlaşılıyor, ö t e yandan, 23 Mayıs 1928 t a r i h ve 1322 sayılı «Kanunların ve Ni­

zamnamelerin Sureti Neşir ve İlânı ve Meriyet T a r i h i Hak­

k ı n d a K a n u n » ( m . 5) uyarınca, K a n u n l a r ı n Resmi Gazete'de yayımlanması gerekiyor.

T ü r k hukuk düzeninde, kanunun Resmî Gazete'de yayım­

lanması, onun oluşabilmesinin, ya da varlık kazanabilmesi­

nin b i r şekil şartı olmayıp, vatandaşlara duyurulmasının va­

sıtasıdır.

T B M M tarafından kabul edilmiş b i r kanun, hukuken var olmakla birlikte, Resmî Gazete'de yayımlanmadıkça va­

t a n d a ş l a r için bağlayıcı olamaz. B u bakımdan, kanunun Res­

mî Gazete dışında, başka b i r vasıta ile yayımlanması onun geçerliliği (muteberliği) üzerinde etkili olmaz. Yalnızca ka­

nunun, h e n ü z yürürlüğe girebilme imkânına kavuşmadığı ve uygulanma kabiliyeti olmadığı ileri sürülebilir, ö t e yandan, Resmî Gazete'de yayımlanmadığı için, Anayasaya aykırılığı

nedeni ile iptal davası açma süresi de işlemez.

Uygulamada, kanun c u m h u r b a ş k a n ı n c a imzalandıktan sonra, yayın tezkeresi ile Başbakanlığa gönderilir. Başbakan­

lık Neşriyat Daire Başkanlığınca (önceleri Başbakanlık Neş­

riyat ve Müdevvenat Umum M ü d ü r l ü ğ ü ) Resmî Gazete'de yayımlanır.

1982 Anayasasına göre, Cumhurbaşkanının kanunları on beş gün içinde imza ederek yayımlanmak üzere Başkanlığa

göndermesi yasama faaliyetine giren b i r işlem olmayıp, idarî bir işlemdir. B u husus Anayasanın 89. maddesinden de anla­

şılıyor; madde TBMM'nce «kabul edilen kanunlar» diyor, ka­

nun t a s a r ı l a r ı demiyor.

1961 ve 1982 Anayasaları, yayımlama (publication) dan

(6)

106 ERDOĞAN TEZÎÇ

sözetmelerine karşılık, 1924 Anayasası ( m . 35) «Reisicum­

hur... ilân eder» diyordu. Yayımlama ve ilân birbirlerinden farklı anlama geliyor. 1924 Anayasası g ö r ü ş ü l ü r k e n , Meclise sunulan 35. maddede, «Isdar ve ilân eder» sözcükleri yer alı­

yordu. Görüşmeler sırasında, I s d a r ' ı n «ilân m â n a s ı n a mute­

ber bir kelime» olduğu belirtilerek, kesinleşen metinde «ilân»

sözcüğüne yer verilmekle yetiniimiştir2 .

Kıta Avrupası Hukukundaki I s d â r (promulgation) ve ya­

yım (publication) a r a s ı n d a yapılan ayırım, 1961 ve 1982 K u ­ rucuları tarafından dikkate alınmamıştır. Şöyle k i , I s d â r

(promulgation), kanunun parlamento t a r a f ı n d a n kabul edil­

diğini ve aslına uygunluğunu tesbit eden b i r işlemdir. Kanu­

nun C u m h u r b a ş k a n ı n c a ı s d a r edilmesi, onun anayasal varlı­

ğını saptayan h u k u k î b i r işlem olup, y a y ı m l a n m a s ı n d a n (pub¬

lication) önce gerekli b i r a ş a m a d ı r . Ç ü n k ü kanunim, parla­

mento tarafından gerçekten kabul edilip edilmediğini sapta­

yacak olan ayrı b i r makam gereklidir. B u da ancak devlet başkanı olabilir.

i

I s d â r işleminin üçlü b i r amacı v a r d ı r : Birincisi, Kanu­

nim yasama organınca kabul edildiğinin tesbiti, ikincisi, ka­

nunun ve metninin varlığının aslına uygunluğu, ü ç ü n c ü s ü de kanunun emredici ve icra edilebilirliğinin teyid edilmesidir3.

Buna karşılık yayımlanma (publication) h u k u k î değil, fakat onun Resmî Gazete'de yer a l m a s ı n d a n ibaret b i r olay­

dır. Isdar, kanunun icrası (uygulanması) ile i l g i l i olduğu hal­

de, yayım, kanunun vatandaşların bilgisine s u n u l m a s ı , ya da duyurulması amacını güder.

I

1961 ve 1982 Anayasalarında bu i k i safha birleştirilerek,

«yayımın» bir yandan kanunun varlığını tesbit eden h u k u k î bir işlem, öte yandan da kanunun v a t a n d a ş l a r a tanıtılmasını

2) GÖZÜBÜYÜK A.Ş. - SEZGİN Z., 1924 Anayasası Hakkındaki Meclis Görüşmeleri, AÜSBF İdarî İlimler Enstitüsü y a y ı m No: 3,

Ankara 1957, s. 263 - 273.

1) C A R R E D E M A L B E R G R., a.o.e. I, s. 429.

(7)

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ

ifade etmektedir. 1924 Anayasasında «ilân», ısdar anlamında kullanıldığına göre, daha yerinde sayılabilir. Fakat 1961 ve 1982 Anayasalarında yer alan «kanunların Cumhurbaşkanın­

ca yayınlanması» ifadesi, anayasa hukuku tekniği bakımın­

dan isabetli olmamakla birlikte, «ısdar» niteliğinde bir işlem olarak, kabul edilmek gerekir.

Ç ü n k ü kanunun yayımlanması ancak varlığını tesbit eden h u k u k î işlemden ( ı s d â r ) sonra gerçekleşebilecek b i r olaydır.

I I . 1982 ANAYASASINA G Ö R E CUMHURBAŞKANIN G E R İ GÖNDERME Y E T K İ S İ

C u m h u r b a ş k a n ı n ı n geri gönderme yetkisi, 1982 Anayasa­

sına göre ortaya konurken, bunu kanunlar ve Anayasa deği­

şiklikleri olmak ü z e r e i k i açıdan incelemek gerekiyor.

A — C u m h u r b a ş k a n ı n ı n Kanunları Geri Göndermesi

i

1982 Anayasasına göre, C u m h u r b a ş k a n ı 4 yayımlanmasını

4) 1961 Anayasasına göre (m. 98/2) Cumhurbaşkanının bütün i ş ­ lemleri Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanması gerektiğinden, Cumhurbaşkanının kanunları geri gönderme yetkisini tek başına kullanmaması gerekirdi (Bkz. GÜNEŞ T., Devlet Başkanı - Mec­

lis Çatışması, AÜSBFD. Cilt 19. No: 2, Ankara 1964, s. 184). A n ­ cak, uygulamada buna uyulmadığı gibi, doktrinde bunu destekle­

yen görüşler de ileri sürülmüştür. (Bkz. A R S E L L , Türk Anaya­

sa Hukuku'nun Umumî Esasları, Birinci kitap, Cumhuriyetin Temel Kuruluşu Ankara 1965, s. 379). Anayasa Mahkemesi de, Cumhurbaşkanının geri gönderme yetkisini tek başına kullana­

bileceği görüşündeydi (Bkz. E . 1979/22, K . 1979/45 k.t. 18.12.1979.

A M K D 17, s. 373). 1982 Anayasasına göre (m. 105) «Cumhurbaş­

kanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili baka­

nın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirti­

len işlemleri dışındaki bütün kararları Başbakan ve ilgili bakan­

larca imzalanır.» Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında, kanunları bir daha görüşülmek üzere geri gönderme yetkisi de öngörüldüğüne göre (m. 104/a-4) bunun da Cumhurbaşkanının tek başına kullanacağı yetkilerinden olduğu anlaşılmaktadır.

(8)

108 ERDOĞAN TEZİÇ

uygun bulmadığı kanunu gerekçe göstererek, b i r daha görü­

şülmek üzere onbeş gün içinde TBMM'ne geri gönderebilir.

Bütçe kanunları bu h ü k m ü n dışındadır ( m . 89/2).

C u m h u r b a ş k a n ı n a t a n ı n a n geri g ö n d e r m e yetkisi, teknik anlamda bir geciktirici veto değildir. Ç ü n k ü , geri gönderilen kanun T B M M tarafından nitelikli, ya da daha farklı b i r ço­

ğunluk koşulu a r a n m a k s ı z ı n «aynen» kabul edilirse, Cum­

h u r b a ş k a n ı bunu yayımlamak z o r u n d a d ı r .

C u m h u r b a ş k a n ı n ı n , onbeş gün içinde tekrar görüşülmek üzere TBMM'ne geri göndermediği, y a y ı m l a n m a s ı için imza­

lamadığı, ya da TBMM'ne geri gönderilen fakat «aynen» ka­

bul edilen kanunu yayımlamadığı durumlarda, daha önceki Anayasalarda olduğu gibi, 1982 Anayasasında da b i r y a p t ı r ı m öngörülmemektedir. Böyle durumlarda i k i l i b i r mekanizma­

nın isletilmesi düşünülebilir. Birincisi, Bakanlar K u r u l u n u n siyasî sorumluluğu genel ilkesinden hareket edilerek, T B M M nin k a n u n l a r ı «yürütmekle» görevli Bakanlar K u r u l u n u n , bu

görevini yerine getirmemesi nedeni ile, siyasî s o r u m l u l u ğ u n a gidebilmesidir5. İkincisi de, T B M M ' n i n , kanunun yayımlan­

ması konusunda bir karar alarak, Meclis b a ş k a n ı t a r a f ı n d a n bunun yerine getirilmesini sağlamaktır. B u i m k â n , kıyas yolu

ile 23 Mayıs 1928 tarih ve 1322 sayılı kanunun 5. maddesinden çıkarılabilir. Zira, bu maddeye göre, meclis k a r a r l a r ı , doğru­

dan T B M M B a ş k a n ı tarafından yayımlatılmak ü z e r e Başba­

kanlığa sunulur. Dolayısı ile, C u m h u r b a ş k a n ı n ı n öngörülen onbeş günlük s ü r e içinde hareketsizliği k a r ş ı s ı n d a , T B M M '

nin alacağı yayım kararı üzerine, Meclis B a ş k a n ı kanunu Res­

m i Gazete'de yayımlatabilir. B u çözüm biçimi, 4 K a s ı m 1948 t a r i h l i Fransız I I . Cumhuriyet Anayasasında yer a l m a k t a y d ı :

5) Fransız Kamu Hukukçularından Esmein, parlamento tarafından kabul edilmiş bir kanunun, öngörülen süre içinde devlet başkanı tarafından isdâr edilmemesinin kişisel sorumluluğunu giderek de

bazı hallerde vatana ihanet «varsayımına» girebileceğini belirti­

yor. Bkz. ESMEİN A., Eléments de Droit Constitutionnel França­

is et Comparé, Cilt I I , Sirey, Paris 1928. s. 72.

(9)

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ 109

1848 Anayasası ( m . 59). Anayasada belirtilen ( m . 57) süreler içinde, C u m h u r b a ş k a n ı n c a kanunun «ısdar» edilmemesi du­

rumunda, bu görevin M i l l i Meclis Başkanınca yerine getirile­

ceğini öngörüyordu.

T B M M , geri gönderilen kanunda yeni bir değişiklik ya­

pacak olursa, bu durumda Cumhurbaşkanı değiştirilen kanu­

nu tekrar geri gönderme yetkisine sahiptir ( m . 89/3).

1924 ve 1961 Anayasalarında yer almayan bu kural, 1973 yılında, C u m h u r b a ş k a n ı n ı n bir kanunu ikinci kez geri gön­

dermesi ve bunun yarattığı sorunlara bir çözüm olarak 1982 Anayasasında yer aldığı söylenebilir*.

6) I I . Cumhuriyet döneminde, Cumhurbaşkanının tekrar görüşül­

mek üzere TBMM'ne geri gönderdiği kanunun değiştirilerek ka­

bul edilmesi durumunda, ikinci kez geri gönderip gönderemeye- ceği tartışmalara yol açmıştır. 22 Şubat 1972 gün ve 1542 sayılı,

«Bazı Orman Suçlarının Affına ve Bunlardan Mütevellit İdare Şahsî Haklarının Düşürülmesine Dair Kanun», Cumhurbaşkanın­

ca 4 Mart 1973 gün ve 4-231 sayılı yazısı ile, 1961 Anayasasının 93. maddesine dayanılarak, bir daha görüşülmek üzere, gerekçeli olarak TBMM'ne geri gönderilmişti. TBMM, geri gönderilen bu kanunda bazı değişiklikler yaparak, 26 Haziran 1973 ve 1779 sa­

yılı kanunla aynı başlık altında kabul etti. Ancak, Cumhurbaş­

kanı, 10 Temmuz 1973 tarih ve 4-738 sayılı yazısı ile, 1779 sayılı kanunun, «yeni değişiklikler yapılarak kabul edilmiş olması ne­

deniyle», yeni bir kanun olarak oluşturulduğu, bu bakımdan da Anayasanın 93. maddesi gereğince bir daha görüşülmek üzere ge­

ri gönderilmiştir. Bu işlem TBMM'ce ikinci kez geri gönderme sa­

yılmış ve 18 Nisan 1979 tarihinde alman karar uyarınca da Millet Meclisi Başkanlığının 20 Nisan 1979 tarih ve 8124 - 19987 sayılı yazısı ile Cumhurbaşkanlığına gönderilmiştir. Söz konusu kanun, TBMM'nin 18 Nisan 1979 kararma dayanılarak 30 Nisan 1979 ta­

rih ve 16624 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.

Ancak, bir süre sonra, Cumhurbaşkanı 18 Mayıs 1979 tarihli di­

lekçe ile, kanunun şekil ve esas bakımlarından Anayasaya aykı- rılı nedeni ile, Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmıştır. Ana­

yasa Mahkemesi, kanunu şekil yönünden Anayasaya aykırı bula­

rak iptal etmiştir (Bkz. E . 1979/22, K . 1979/45, k.t. 18.12.1979, A M K D 17, s. 377).

(10)

110 ERDOĞAN TEZÎÇ

Geçmiş dönemdeki t a r t ı ş m a l a r a son vermek amacı ile, 1982 Anayasasının getirdiği bu farklı düzenleme, gene de ba­

zı sorunlara yol açabilecek niteliktedir. Şöyleki, 1961 Anaya¬

sasındaki «Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen ka­

nunu yine kabul ederse, kanun C u m h u r b a ş k a n ı n c a yayınla­

nır» (m. 93/son c ü m l e ) , k u r a l ı n a karşılık, 1982 Anayasası

«Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu ay­

nen kabul ederse, kanun C u m h u r b a ş k a n ı n c a yayınlanır» ( m . 89/3) kuralını öngörüyor.

1961 Anayasasındaki «yine kabul» deyimi, 1924 Anayasa­

sında ( m . 35/3) ifade edildiği gibi, «bu defa da kabûl» ile eş anlamlıdır. Şöyle k i , geri gönderilen kanunun b i r daha gö­

rüşülüp, ister C u m h u r b a ş k a n ı n ı n geri g ö n d e r m e gerekçesi doğrultusunda, ister T B M M ' n i n kendi yaptığı değişikliklerle k a b u l ü yönünde ortaya çıksın, bu durumlar «yine kabul» de­

yiminin k a p s a m ı n a dahildir. Çünkü, ister i l k biçimi ile, ister bazı h ü k ü m l e r i n i n değiştirilmesi ile, ister yeni h ü k ü m l e r ek­

lenerek kabul edilmiş olsun, yeniden kabul edilen kanunun, C u m h u r b a ş k a n ı n ı n geri gönderdiği kanundan soyutlanan ay­

rı bir varlığı olmaması gerekirdi7.

Oysa, Anayasa Mahkemesi'nin çoğunluk görüşüne göre,

«... Yasama Meclislerinin, geri gönderme gerekçesiyle h i ç bir ilişkisi olmayan ve b u n l a r ı n tümüyle dışında kalan k i m i deği­

şiklikler yaparak yeni yasa koymakla e ş d e ğ e r d e b i r metin oluşturulması durumunda da yasanın yine k a b u l ü n d e n söz- edilemiyeceği açıktır» 8 , denerek, C u m h u r b a ş k a n ı n ı n geri gön­

derme gerekçesi ile ilgisi olmayan yeni h ü k ü m l e r i n konma­

sında, kanunun «yine kabul» ü n d e n değil, yeni b i r kanundan sözedileceği belirtilmiştir. Kısaca, Anayasa Mahkemesinin anlayışına göre, «yine kabul», ya C u m h u r b a ş k a n ı n ı n gerek­

çeleri doğrultusunda, kanunun tekrar kabulü,' ya da i l k biçi­

miyle T B M M tarafından aynen k a b u l ü ' d ü r .

7) Bu yöndeki yorum ile Bkz. Anayasa Mahkemesinin 1979/45 sayı­

lı kararma karşı oy yazan üyelerden N. DARICIOĞLU ( A M K D 17, s. 385 - 386) ve B. O L C A Y (AMKD 17, s. 391 )'m görüşleri

8) E . 1979/22, k. 1979/45, k. t. 18.12.1979, A M K D 17, s. 376.

(11)

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ

1982 Anayasasında kullanılan «aynen kabul» deyiminin t e r e d d ü t l e r i ve ortaya çıkabilecek sorunları çözme bakımın­

dan isabetli olduğunu söylemek biraz güçtür. Çünkü «aynen kabul» ü n b i r i n c i anlamı, T B M M ' n i n C u m h u r b a ş k a n ı n a ya­

y ı m l a n m a k üzere gönderilen i l k kanun metninin «hiç değiş­

tirilmeden olduğu gibi» kabul edilmesidir. Şayet Cumhurbaş­

k a n ı n geri gönderme gerekçeleri doğrultusunda değişiklikler yapılarak kanun metni kaleme alınmışsa, bu «aynen kabul»

değil, fakat değiştirilerek kabul olacaktır ve bunun da, Ana­

yasaya göre, ikinci bir geri gönderme h a k k ı doğuracağı ileri sürülebilir. Ancak, böyle bir yorum biçimi Anayasa koyucu­

sunun a m a c ı n a uygun değildir. Bu bakımdan, Anayasadaki

«aynen kabulün» ikinci anlamını, Cumhurbaşkanının, yalnız­

ca gerekçeleri doğrultusunda yapılan değişiklikleri içeren me­

t i n olarak yorumlamak gerekiyor. Çünkü maddedeki «yeni b i r değişiklik» deyimi, Meclisin, i l k kanun metninde olmayan

ve C u m h u r b a ş k a n ı n gerekçelerinde yer almayan konuları dü­

zenleyen h ü k ü m l e r olarak anlamak gerekir.

Kuşkusuz, «aynen kabul» deyiminin ikinci anlamı, yani C u m h u r b a ş k a n ı n ı n gerekçeleri doğrultusunda yapılan deği­

şiklikleri içeren metin olarak anlaşılmasının bir sakıncası var. Şöyle k i , C u m h u r b a ş k a n ı bu yolla, Anayasada öngörül­

meyen kanun teklif etme yetkisini dolaylı bir biçimde elde et­

me i m k â n ı n a kavuşabilir9 . Bu da Anayasadaki, «Hiçbir kim­

se veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yet­

kisi kullanamaz» ( m . 6/son cümle) kuralı ile bağdaşmaz.

9) Yalnız Cumhurbaşkanı değil, fakat Cumhurbaşkanlığı Konseyi de (Ay. Geçici m. 2), altı yıllık bir süre içinde, Cumhurbaşkanı­

nın kanunları bir daha görüşülmek üzere geri gönderme süresi­

nin ilk on gününde, öngörülen ya da «Cumhurbaşkanınca gerekli görülen kanunları» incelerken (Ay. Geçici m. 2/a bendi), kanun teklif etme yetkisini dolaylı olarak kullanan organ durumuna ge­

lebilir. Şöyle ki, Cumhurbaşkanlığı Konseyi, Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçelerini oluşturur ve bunların da Cumhur­

başkanınca benimsenerek, TBMM'ne geri gönderilen metin, bu gerekçeler doğrultusunda «aynen kabul edildiğinde», Cumhurbaş­

kanlığı Konseyine, belli konulardaki kanunlarla sınırlı da olsa, Anayasada öngörülmeyen kanun teklif etme yolunun açılması so­

nucunu doğurabilir.

(12)

112 ERDOĞAN TEZIÇ

C u m h u r b a ş k a n ı n c a geri gönderilen kanun metninde, T B M M hiç bir değişiklik yapmayarak aynen sahip çıkması durumunda, yani yasama organının kendi i l k metninde diren­

mesi karşısında, C u m h u r b a ş k a n ı kanunun y a y ı m l a m a k zo­

rundadır. Bu durumda, C u m h u r b a ş k a n ı , kanunun Resmi Ga- zete'de yayımlanmasından başlayarak altmış gün içinde, Ana­

yasaya aykırılığı nedeniyle bu kez Anayasa Mahkemesinde doğrudan iptal davası açma h a k k ı n ı kullanabilir ( m . 150).

B. Cumhurbaşkanının Anayasa Değişikliklerini Geri Göndermesi

1982 Anayasasına göre, C u m h u r b a ş k a n ı k a n u n l a r ı n yanı- sıra, Anayasa değişikliklerine ilişkin k a n u n l a r ı b i r daha gö­

rüşülmek üzere TBMM'ne geri gönderebilir.

Anayasa değişiklikleri ile ilgili olarak, 1982 Anayasası, geçiş dönemi (Geçici m. 9) ve olağan d ö n e m ( m . 175) olmak üzere i k i l i b i r ayrım y a p m a k t a d ı r .

döneminde, T B M M

C u m h u r b a ş k a n ı n a gönderilmesin­

de onbeş gün içinde, C u m h u r b a ş k a n ı n c a gen durumunda, bunun T B M M t a r a f ı n d a n tekrar edilebilmesi

T B M M

Aralık

6 Aralık 1989) yapılacak Anayasa değişikliklerini, Cumhur­

başkanı tekrar görüşmek üzere geri gönderdiğinde, T B M M geri gönderilen metni aynen kabul ederek, y a y ı m l a m a k üzere tekrar C u m h u r b a ş k a n ı n a gönderebilmesi için, en az üye sa­

yısının d ö r t t e üç çoğunluğunun (300 Milletvekilinin) oyu ile m ü m k ü n d ü r .

K a n u n l a r ı n geri gönderilmesinde olduğu gibi, «aynen kabul» deyimi, T B M M ' n i n ya kendi Anayasa değişiklik metni­

ni, ya da Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçeleri doğ-

(13)

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ 113

rultusunda benimseyeceği metni ifade eder. Kuşkusuz Cum­

h u r b a ş k a n ı n ı n geri gönderme gerekçesinde Anayasa değişik­

liği y a p ı l m a m a s ı , buna gerek olmadığı da ileri sürülmüş ola­

bilir. T B M M buna r a ğ m e n Anayasa değişikliğinde İsrar ede­

bilecek olursa, C u m h u r b a ş k a n ı n ı n ya buna uyması, ya da Anayasa değişikliğini halk oylamasına sunması gerekecektir.

Bu yollardan b i r i n i tercih etmek Cumhurbaşkanının takdiri­

ne bırakılmıştır.

r

Gerçi geçici 9. madde, 175. maddeden farklı olarak, halk

o y l a m a s ı n d a n açıkça sözetmiyor. Ama, C u m h u r b a ş k a n m m görev ve yetkilerine ilişkin kuralda (m. l04/a-5), Cumhurbaş­

k a n ı n ı n «Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halk oyuna» sunabileceği öngörülüyor.

Anayasa değişikliğinin, TBMM'nde kabul edilebilmesin­

de aranan üçte i k i çoğunluğa karşılık, C u m h u r b a ş k a n ı n c a ge­

r i gönderilmesi halinde, dörtte üç gibi daha nitelikli (mev- suf), yani daha fazla bir çoğunluğun aranması, teknik anlam­

da sadece «bir daha görüşülmek üzere geri gönderme» değil, fakat duruma göre «geciktirici veto», ya da «mutlak veto»

özelliğini alabilir.

Şöyle k i , TBMM'nde ancak üçte i k i çoğunlukla kabul edi­

lebilmiş değişiklik metninin, Cumhurbaşkanınca onbeş gün­

lük s ü r e içinde geri gönderilmesi halinde, Meclisin bu kez d ö r t t e üç çoğunlukla kendi metnini aynen benimsemesi ihti­

mali çok zayıf, hatta imkânsız gibidir. Böyle bir durumda, Anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanınca geri gönderilmesi,

teknik anlamda olmasa da ister istemez «mutlak veto» özelli­

ğini taşıyacaktır. Buna karşılık, T B M M ' n i n Anayasa değişik­

l i k metnini i l k a ş a m a d a dörtte üçü de aşan büyük bir çoğun­

lukla kabul e t m i ş olması durumunda, Cumhurbaşkanının ge-

f

r i göndermesi yalnızca b i r «geciktirici veto» olacaktır.

Belirtmek gerekir k i , geçiş dönemi ile ilgili Anayasa de­

ğişikliğini düzenleyen geçici 9. maddedeki kuralm, aslmda Anayasada bir değişiklik yapılmaması amacı ile getirildiğini söylemek daha d o ğ r u olabilir.

(14)

114 ERDOĞAN TEZÎÇ

Olağan dönemde (6 Aralık 1986 tarihinden sonra) yapıla­

cak Anayasa değişikliklerinin, C u m h u r b a ş k a n ı n c a geri gönde­

rilmesi halinde ( m . 175/3) Meclis, geri gönderilen metni «ay¬

nen kabul» ederse, C u m h u r b a ş k a n ı bunu o n b e ş içinde ya im­

zalamak, ya da Halk oylamasına sunmak y o l l a r ı n d a n b i r i n i tercih edebilir.

B u dönemdeki Anayasa değişikliklerinin C u m h u r b a ş k a ­ nınca TBMM'ne geri gönderilmesi teknik anlamda «gecikti­

rici veto» niteliğinde olacaktır. Ç ü n k ü Anayasa değişikliği metninin C u m h u r b a ş k a n ı n c a geri g ö n d e r i l m e s i n d e n sonra,

ikinci a ş a m a d a yapılacak oylamada Meclisin kendi metnini

«aynen kabul» edebilmesi için daha b ü y ü k b i r çoğunluk aran­

m a m a k t a d ı r . Gerçi Anayasa ( m . 175/3), C u m h u r b a ş k a n ı n c a geri gönderilen değişiklik metninin «aynen k a b u l » edilmesin­

de bir çoğunluk sayısı öngörmüyor. Fakat burada da, Anaya­

sanın 175. maddesinin I . fıkrasındaki genel k u r a l uyarınca, üçte i k i çoğunluk söz konusu olacaktır.

İ s t e r geçiş döneminde olsun, isterse olağan dönemdeki Anayasa değişikliklerinin C u m h u r b a ş k a n ı n c a tekrar görüşül­

mek üzere TBMM'ne geri gönderilmesinde olsun, değişiklik metinlerinin öngörülen d ö r t t e üç, ya da üçte i k i çoğunluklar­

la oylanıp aynen kabul edilmeleri durumunda, C u m h u r b a ş ­ kanının halk oylamasına gidilmesini isteme yetkisini kullana­

bilir. B u halk oylaması, C u m h u r b a ş k a n ı ile T B M M arasın­

da bir t ü r «hakemlik referandumu» özelliğinde olacaktır.

Ancak, Anayasa değişikliğinin hangi s ü r e d e ve hangi usullere uyularak halk oylamasına sunulacağı ayrıca çıkarıla­

cak bir kanun ile düzenlenmelidir. Ç ü n k ü halk oylamasının gerçek anlamda b i r refarandum olabilmesi için bunun bazı şekil ve usullere bağlı olarak yapılması ile m ü m k ü n d ü r .

SONUÇ

• I

Cumhurbaşkanının, parlamentonun kabul ettiği b i r ka­

nunu b i r daha görüşülmek üzere geri göndermesi, 1982 Ana-

(15)

CUMHURBAŞKANININ GERİ GÖNDERME YETKİSİ 115

yasasının genel gerekçesinde sözü edilen «dengeli» ve «işbir­

likçi» parlamenter sistemde», aslında tek başına kullanabile­

ceği bir işlem değildir.

Demokratik parlamenter rejimin uygulandığı ülkelerde, devlet b a ş k a n l a r ı n ı n kanunları geri gönderme yetkisinin Baş­

bakan ve i l g i l i bakanlarca kullanılması esastır. Doktrinde de, kamu h u k u k ç u l a r ı , bu yetkinin devlet b a ş k a m n c a ortak im­

zalı (contreseing) olarak kullanılabileceğini belirtirler.

Fransa 'da devlet başkanına geniş yetkiler tanıyan ve baş­

kanlık rejiminin özelliklerini de taşıyan 1958 Anayasası ( m . 19) devlet başkanının tek başına kullanacağı yetkileri belirler­

ken, k a n u n l a r ı n geri gönderilmesini ortak imza koşuluna bağ­

lamıştır.

ı

Parlamenter rejimlerde, böyle bir yetkinin devlet başka­

nınca tek başına kullanılması, meclisle - devlet başkanı ara­

sında b i r uyuşmazlığa yol açabileceği gibi, bakanlar kurulu ile devlet b a ş k a n ı a r a s ı n d a da b i r sürtüşmeye yol açabilir.

Kaldı k i , C u m h u r b a ş k a n ı n ı n geri gönderme yetkisini kul­

landıktan sonra, Meclisin, Cumhurbaşkanının gerekçeleri doğ­

rultusunda hiç b i r değişiklik yapmadan, kendi metnini aynen kabul etmesi ve uygulamanın da bu yönde süreklilik kazan­

ması halinde C u m h u r b a ş k a n ı n giderek prestiji gölgenebilir.

K a n u n l a r ı n Anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi­

nin öngörüldüğü ve C u m h u r b a ş k a n ı n a da doğrudan iptal da­

vası a ç m a yetkisinin tanındığı b i r Anayasa düzeninde (m.

150), C u m h u r b a ş k a n ı n ı n kanunları bir daha görüşülmek üze­

re TBMM'ne geri göndermesi yerine, iptal davası yoluna baş­

vurması daha isabetlidir.

TBMM'ne geri gönderilen Anayasa değişikliklerinin ayrı­

ca C u m h u r b a ş k a n ı n c a halk oylamasına sunulması, Meclis ile C u m h u r b a ş k a n ı a r a s ı n d a k i görüş ayrılığının halkın hakemli­

ği ile çözülmesi anlamını taşır, k u ş k u s u z böyle bir yola baş-

(16)

116 ERDOĞAN TEZİÇ

vurulmasının siyasi sonuçları v a r d ı r : Halk oylaması sonucu, görüşü kabul edilmeyen C u m h u r b a ş k a n ı n ı n çekilmesi söz ko­

nusu olabileceği gibi, Meclisin y a p m ı ş olduğu Anayasa deği­

şikliğinin reddedilmesi de seçimlerin yenilenmesine yol aça­

bilir.

B u t ü r halk oylamalarının plebisiter nitelikte olmamala­

rı için serbest b i r t a r t ı ş m a ve kampanya o r t a m ı n d a yapılma­

ları gerekir.

Nihayet, halk oylamasına sunulacak Anayasa değişiklik­

leri teknik sorunlarla değil, fakat temel p o l i t i k sorunlarla i l ­ gili olmalıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

1990 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalına Araştırma Görevlisi olarak kabul edildi.. 1993 yılında Cumhuriyet Türkiyesi

Bu bağlamda Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk Kazak Üniversitesi’nin Almatı’da yerleşik Avrasya Araştırma Enstitüsü (AAE) ev sahipliğinde Stratejik

Bu bilgiler sadece hayvanın ne yediği, gece mi yoksa gündüz mü dolaştığı gibi görünür özellikleri değil, aynı zamanda nasıl bir yaşam biçimi olduğunu da

AİHM, tecrit kurumuna gönderme tedbirinin özgürlüğü bağlayıcı ceza ile bağlantılı bir özgürlük kısıtlaması olduğunu tespit etmiş, buna ek olarak,

* Sinan Sipahi’nin 2011 yılında yayımladığı Alâeddin Yavaşca isimli kitabında yer alan bu yazı redakte edilerek güncellenmiştir... görmek bana sonsuz gurur kaynağı

Hukukun maddî anlamda adaleti, bir hukuk siste- minin kişilere “hakkı olanı veya hak ettiğini” verip vermediğiyle veya ne ölçüde verdiğiyle ilgili olduğuna göre,

2020-2021 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ YARIYILI II. Sebiha BAŞPINAR) CANLI DERS. MB SEÇMELİ I ÇOCUK PSİKOLOJİSİ (Dr.

Bu anlamda ön- celikle sosyoloji bilimi, onun eğitim sosyolojisini de doğrudan ilgilendiren temel kavramları ve sosyolojinin bilim olarak özellikleri, bu bölümde ele