• Sonuç bulunamadı

T.C MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C MALTEPE ÜNİVERSİTESİ"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

T.C MALTEPE ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI

İŞLETME YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

UTL 504 TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ DERSİ

ÖDEVİ

HAZIRLAYAN;

ADI SOYADI : ÖZLEM DEVECİ / TUBA ÇOLAK FAKÜLTE NUMARAS:101101208/101101209

ÖDEVİN KONUSU;

OMOMATİK VE ARİEL ‘İN İLK HAMMESİNDEN TÜKETİCİYE KADAR OLAN TEDARİK, ÜRETİM, SEVKİYAT VE İADE AŞAMALARININ TEDARİK ZİNCİRİ YAKLAŞIMI İLE İNCELENMESİ

TESLİM TARİHİ; 23.05.2012

(2)

2 İÇİNDEKİLER

1-BİRİNCİ BÖLÜM...4

1.1.DETERJAN ÜRETİMİ...15

2-İKİNCİ BÖLÜM ...16

2.1. Unilever Tedarik Zinciri Mimarisi ...16

2.2. P&G de Tedarik Zinciri Mimarisi...17

3- ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ...18

3.1. Unilever ve PG arasındaki üstünlük ve zayıflıklar...19

4- DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ...19

4.1. Unilever ve P&G deki lojistik çözümleri...21

BEŞİNCİ BÖLÜM...21

5.1. Kullanılabilecek bilişim ve iletişim teknolojileri...21

ALTINCI BÖLÜM ...22

6.1. Unileverde yeşil tedarik zinciri...23

6.2. P&G de yeşil tedarik zinciri...24

6.3. Unileverde tersine tedarik zinciri...25

6.4. P&G de tersine tedarik zinciri...26

6.5. Diğer tedarik zinciri önerileri...28

SONUÇ VE ÖNERİLER...29.

(3)

3 GİRİŞ

 Ürünlerin ve zincirin çeşitli aşamalarındaki yarıürünlerin temel özelliklerini (katı, sıvı, gaz, fiziksel özellikler, paketleme şekilleri, vd.) ve zincirde yer alan şirketlerin niteliklerini belirtiniz.

 Her iki rakip ürünün tedarik zinciri mimarisini açıklayınız (gerek akış diyagramı, gerekse harita üzerinde) ve ilk hammaddeden nihai ürüne kadar geçen ortalama süreyi (elde edilebiliyorsa toplam maliyeti) belirleyiniz

 Her iki zinciri birbirleriyle üstünlük ve zayıflıkları açısından karşılaştırınız.

 Zincirlerin üstünlüklerinden yararlanarak yeni bir tedarik zincirini daha uygun lojistik çözüm önerileri ile zincirin süresini kısaltacak ve/veya maliyetini düşürecek şekilde oluşturunuz. Bu çerçevede tedarik zinciri ilkelerinin nasıl uygulanabileceğini ve tedarik zinciri karmaşıklığının nasıl azaltılabileceğini dikkate alınız

 Zincirin entegrasyonu için hangi aşamada hangi bilişim ve iletişim teknolojileri kullanılabilir?

 Yeşil tedarik zinciri için önerilerinizi belirtiniz

 Tersine tedarik zinciri için önerilerinizi belirtiniz

 Diğer tedarik zinciri yönetimi çözüm önerilerinizi belirtiniz

(4)

4 BİRİNCİ BÖLÜM

1. Deterjan Üretimi

Deterjanlar, her biri temizlemede ayrı bir görev yapan, pek çok maddenin çok kompleks bir karışımıdır. Yüzey aktif maddeler veya surfaktanlarla ilgili modern kavram, sabunları, deterjanları, emülsifiyanları, ıslatıcı maddeleri ve girme (penetrasyon) maddelerini kapsamaktadır. Bütün bunlar, birbirleriyle temasta olan iki faz arasındaki yüzey tabakasının özelliklerini değiştirerek, aktiftiklerini sürdürürler. Yüzey aktif maddelerin pekçoğu, molekülün bir ucunda suyu çeken (hidrofilik) ve diğer ucunda suyu iten (hidrofobik) bir grup bulundururlar. Deterjanlar, kirleri uzaklaştırmada etkin olan bu özelliklere, fazlasıyla sahiptirler.

Deterjan hammaddeleri olarak büyük hacimlerde yüzey aktif organik bileşikler veya surfaktanlar(surface-active-agents) sabun ve deterjan üretiminde kullanılırlar. Lineer alkil benzen sulfonat (LABSA) ve yağ alkolü sülfatı, bunlara örnek oluştururlar. Bu amaçla oleum, sud kostik, çeşitli sodyum fosfatlar ve ürün ağırlığının % 3 veya daha azını oluşturan çok sayıdaki katkı maddeleri hammaddeler olarak kullanılır.

1.1.Yüzey Aktif Maddeler

Bu maddeler, suda veya sulu bir çözeltide çözündükleri zaman, yüzey gerilimini etkileyen (çoğunlukla azaltan) herhangi bir bileşiktir. Aynı şekilde, iki sıvı arasındaki yüzeylerarası gerilimi de etkilerler. Sabun böyle bir maddedir, fakat bu terim daha çok büyük moleküllü alkil sülfat veya sulfonatların sodyum tuzları gibi organik türevler için kullanılır.

Sabun ve deterjanların surfaktanları, aynı şekilde yüzey gerilimini azaltarak, yıkama işleminin temizleme ve köpük oluşturma görevini yerine getirirler. Temizleme işlemi, (1) sabun veya deterjan çözeltisi ile yıkanacak maddenin yüzeyini ve kirleri ıslatmak, (2) kirleri yüzeyden uzaklaştırmak ve (3) kiri kararlı bir çözelti veya süspansiyon

(5)

5 Şekil 1.1. Yüzey Aktif Madde İle Misel Oluşumu

Yıkama suyuna katılan sabun ve deterjanlar, suyun ıslatma özelliğini artırır; bu nedenle su, kumaş ve kirlere daha kolay girer. Bundan sonra kirin uzaklaştırılması başlar. Temizleme çözeltisinin her bir molekülü, uzun bir zincir olarak düşünülebilir.

Zincirin bir ucu hidrofilik (suyu seven) ve diğer ucu hidrofobik (suyu sevmeyen veya kiri seven)'dir. Bu moleküllerin kiri seven uçları, bir kir parçacığına yönelir ve onu çepeçevre sarar (Şekil 1.1). Aynı zamanda suyu seven uçlar, molekülleri ve kir parçacığını kumaşdan uzaklaştırıp, su içerisine taşır. Çamaşır makinasının mekanik karıştırması ile bu işlemler birleştiği zaman, bir sabun veya deterjanın kiri uzaklaştır- ma, onu süspansiyon içerisine alma ve kumaşa tekrar yapışmasını önleme görevleri tamamlanmış olur. [2]

Pek çok maddede hidrofobik kısım, 8-12 karbondan oluşan, düz veya çok az dallanmış bir hidrokarbondur. C12H25—, C9H19 .C6H4— örneğinde olduğu gibi, belirli bazı bileşiklerde karbon atomlarının bir kısmının yerini, bir benzen halkası alabilir.

Hidrofilik fonksiyonal grup çok değişik olabilir. —CSO3-

veya SO3-

örneklerinde olduğu gibi anyonik, —N(CH3)3+ veya C5H5N+ — örneğinde olduğu gibi katyonik, —N+ (CH3)2(CH2)2COO- örneğinde olduğu gibi anyonik ve katyonik, —N(CH3)2O örneğinde olduğu gibi semipolar veya —(OCH2CH2)nOH örneğinde olduğu gibi iyonik olmayan (noniyonik) bir yapıda olabilir.

Petrolden elde edilen lineer alkil benzen sulfonatlar ile, hayvansal ve bitkisel yağlardan elde edilen sülfatların oluşturduğu anyonik sınıf, en yaygın kullanılan bileşiklerdir. Diğer örnekler alkilbenzen-eter sülfonat, yağ alkolu-etilen oksid sülfat, alkil gliserin-eter sulfonat, izotionatm alkil esterleri ve metilalkil lauratlardır . Son konu edilenler, genel olarak, daha yeni uygulamalarda kul lanılırlar; örneğin, özellikler

(6)

6 isteyen ve yüksek fiat ödenmesini gerektiren yerlerde, sıvı ve çubuklar halinde kullanılırlar. Sabun da anyonik karakterdedir. Setiltrimetilamonyum bromürün bir örnek oluşturduğu kuarterner trimetilalkilamonyum halojenürler, en yaygın katyonik surfaktanlardır. Dialkildimetilamonyum klorür, kumaşlar için katyonik bir yumuşatıcıdır. Deterjan gücünün genel olarak zayıf olmasına karşın, iyi bir kaydırıcı, antistatik ve mikrop öldürücü etkiye sahiptir; fakat, evlerde kullanılmaya uyg un bir deterjan değildir. Çözünmeyen bir çökelti vermek üzere birleştikleri için, anyonik ve katyonikler birlikte kullanılamazlar. Aynı nedenle katyonik deterjanları sabun la birlikte kullanmak uygun değildir. Alkil betainler, çift iyonlular için (anyonik-katyonik) örnek oluştururlar; dimetilalkilamin oksidler semipolar; yağ alkollerinin etilen oksid kondensatları, noniyonik surfaktanların molekülsel yapısını gözönüne sererler. Bunlar, en üstün kir uzaklaştıran tiptir ve daha çok, emülsifiyan madde olarak kullanılırlar; fakat, köpük oluşturma özellikleri düşüktür. Bu nedenle, otomatik çamaşır ve bulaşık yıkama makinaları için yararlıdırlar. Bu fonksiyonal grupların hidrofilik karakteri, iyonikten noniyoniğe göre azalır. Organik deterjanlarla ilgili araştırmanın çok büyük bir bolümü, son yıllarda gerçekleştirilmiştir. Yeni surfaktanların sentez edilmeleri, aşağıda ki reaksiyonların bir sonucudur.

1.2.Köpük Düzenleyiciler

Surfaktan ile birlikte çok kez bir köpük düzenleyici ya bir dayanıklılaştırıcı (stabilizör) veya tutucu (suppresör) kullanılır. Bu kimyasal maddeler yaygın kimyasal ilişkiye sahip değillerdir ve çok kez, belirli surfaktanlar için özeldir. Stabilizör surfaktan sistemlere örnek olarak laurik etanolamid-alkilbenzen sulfonat ve lauril alkol-alkil sülfat gösterilebilirler. Köpük tutucular

(koruyucular) genel olarak hidrofobik maddelerdir; bunlarla ilgili birkaç örnek, uzun zincirli yağ asidleri, silikonlar ve hidrofobik noniyonik surfaktanlardır.

1.3.Yardımcı Maddeler

Yardımcılar, deterjan gücünü kuvvetlendirirler, sodyum tripolifosfat gibi kompleks fosfatlar, bunların en yaygın kullanılanlarıdır. Bunlar; suyun sertliğine neden olan kalsiyum ve magnezyum iyonlarını tutan (bağlayan), su yumuşatıcılardan farklıdır.

Yıkama suyundaki kirlerin kumaş yüzeyine çökelmelerini önlerler. Kompleks fosfatlarla hazırlanmış uygun bir formülasyon, iyi bir temizlemenin anahtarıdır ve deterjanla rın

(7)

7 büyük gelişimlerinde, surfaktanlarla işbirliği yapmışlardır. Polifosfatlar (örneğin, sodyum tripolifosfat ve tetrasodyum pirofosfat) surfaktanlarla işbirliği yaparlar ve bu nedenle fiatı (maliyeti) düşürürler. Ayrıca deterjanların etkilerini artırırlar. Deterjanların herkes tarafından hızlı bir şekilde kabulü, polifosfatların güçlendirici etkisinden kaynaklanmıştır. Surfaktanlar, köpük düzenleyiciler ve güçlendiriciler(yardımcılar) deterjan formülasyonunun esasını oluştururlar. Bunlarla birlikte az miktarda (% 3 veya daha az) katkı maddelerine de gerek duyulur.

1.4.Katkı Maddeleri

Sodyum silikat gibi aşınma önleyiciler (korozyon inhibitörleri), metal ve yıkayıcı parçalarım, mutfak malzemelerini ve tabakları, su ve deterjanların kötü etkilerinden korurlar. Yıkanan maddelerden uzaklaştırılan kirlerin, temizlenen maddenin yüzeyine oturmalarını önlemek için karboksimetil selüloz (antidepozitör) kullanılır. Alman gümüşü gibi malzemelerin korunması ve ayrıca korrozyon inhibitörlerine yardımcı olmak üzere, benzotriozol gibi kararma (donuklaşma) önleyiciler kullanılır. Kumaşlara parlaklık veren maddeler, fluoresant boyalardır. Bunlar, ültraviyole ışığı görünür ışığa döndürme yeteneğine sahip oldukları için, kumaşları daha parlak gösterirler. Bu amaçla kullanılan iki organik boyar madde vardır; bunlardan biri sodyum 4(2H-nafto

[1,2-d] triazol-2-yl) stilben-2-sulfonat ve diğeri disodyum 4,4'-bis (4-anilino-6-morfolino-S- triazin-2-ylamino)-2,2'-stilben disulfonat'tır.

Çivitler, kumaşların sararma eğilimini önleyerek, beyazlıklarım iyileştirirler. Bu amaçla kullanılan maddeler, uzun bir süredir kullanılmakta olan çivitden (ultramarin mavisi), yeni organik boyar maddelere kadar, çeşitlilik göstermektedir. Evlerde kullanılan deterjanlar için şimdi pek yaygın kullanılmayan antiseptik (antimikrobial) maddeler, karbanilidler, salisilanilidler ve katyoniklerdir. Peroksijen-tip ağartıcılar, çamaşırhanelerde kullanılan deterjanlara katılırlar, fakat A.B.D.'de kullanımı sınırlanmıştır. Peroksijen-tip ağartıcı bulunduran deterjanlar, Avrupa ülkelerinde yaygındır. Buna karşın Avrupa ülkeleri, hipoklorit tip ağartıcıları pek yaygın kullanmazlar. Avrupalıların yük sek sıcaklıkta yıkamaları nedeniyle, birinci tip daha etkilidir. Parfüm yaygın olarak kullanılır, bileşimi ve kokusu çok çeşitlilik gösterir. Sabun ve deterjan endüstrileri,

(8)

8 A.B.D.'deki en büyük parfüm tüketici endüstrilerdir. Renklendirme, belirli bazı özellikleri ortaya koyma ve dikkat çekme için kullanılır.

2. Toz Deterjanlar

Toz deterjan imalatında kullanılan likit ve solid hammaddelerin karışımdan slurry adı verilen çamur elde edilir. Kullanılan hammaddeler ve fonksiyonları aşağıda açıklanmıştır.

2.1. Likit Hammaddeler

Sülfonik Asit(LAB-HSO3):Kükürdün SO3'e dönüştürülmesinden sonra Linear Alkyl Benzene (LAB) ile reaksiyona sokularak sülfatasyonu ile elde edilen ve LABSA olarak tanımlanan deterjanın ana aktif maddesidir.

Sud Kostik (%47)(NaOH):Sülfonik asit sud kostik ile muamele edilerek yapısındaki Na+ ile nötralleşmesi sağlanır.

Sodyum Silikat Alkali(Na2O.2SiO2):Yıkama maddelerinin formülünde çok önemli oynar.Nötrailze edilen LABSA Sodyum Silikat Alkali ile reaksiyona sokulur.

Deterjandaki fonksiyonları ise çok önemlidir. Silikatlar suyu. çökelek meydana getirerek yumaşatırlar. Bu çökelekler kumaşın dokularında birikmezler ve suyun hareketi ile kolaylıkla suda asılı kalırlar.

Silikatlar kirlerin suya süspansiyon halinde geçmesini sağlayıp, tekrar kumaşa çökelmelerini önlerler. Bu işlemin, silikatın kumaş tarafından adsoblanarak kirler ile kumaş arasında ince bir film meydana getirerek sağlandığı iddia edilmektedir. Bu silikat tabakası durulamada kolaylıkla atılmaktadır. Bunun dışında gerek sistemde gerekse çamaşır makinelerinde (paslanmaz çelik ve aliminyum üzerinde) oluşacak korozyonu engeller. Ayrıca deterjanda bullder etkisi yaparak tozun akışkanlığını sağlar.

Likit hammadde olarak az köpüren deterjanlarda bir de ilaveler nonionic madde kullanılır.

Bu, az köpüren bir yüzey aktif madde olup, toza yumuşaklık verir.

Nonionicler(LS7 ve LS3): Likit hammadde olarak az köpüren deterjanlarda nonionic madde kullanılır. Bu, az köpüren bir yüzey aktif madde olup, toza yumuşaklık verir.

Yağ asitleri:Kostik ile nötralleştikden sonra sabun özelliği gösterir. Temizleme özelliği olması aktif madde olması yanında köpük kesici özellikleri ile matik türü deterjanlarda tercih edilirler.

(9)

9 Sokalon CP5 :Kimyasal yapı olarak bir polimerdir. Kristal suyu bağlama özelliği dışında Fosfat gibi davranır. Yani suyu yumuşatma özelliği vardır.

2.2. Solid Hammaddeler

Fosfat:Fosfatların sertliği meydana getirilen polivalent metal iyonlarını yapılarına bağlayarak suyu yumuşatma ve bir de alkalinite özellikleri vardır.

Buna ilaveten metallerin suda erimeyen tuzlarını da çözücü güçleri vardır. Örneğin daha önceki yıkamadan veya işlemden kumaş liflerinde kalan ve suda çözünmeyen kalsiyum sabunlan fosfatlar tarafından çözülürler.

Ayrıca fosfatların deterjanlara temizleyici yönde katkıları vardır. Son olarak balçık, toprak gibi çözünmeyen maddeleri parçalayarak su içinde süspansiyon halinde kalmasını sağlayıp tekrar topaklanmalarını önledikleri de bilinmekledir.

SCMC Tetra Sodyum Tuzu:Görevi; deterjanın bulunduğu ortamda sökülen kirleri toplayıp, tekrar çamaşıra yapışmasını engellemektir.

EDTA:Görevi polivalent iyonları moleküllerinin içinde bağlayarak bu iyonların etkisini kaldırmak ve etkisiz hale getirmektir. Yani bu madde, hammaddelerden ve sistemden gelen ağır metal iyonlarını tutarak suda çözünebilen bir kompleks oluşturur.

Optik Parlatıcılar(photine ve tinopal):Çamaşırların güneş ışığında daha canlı ve parlak görünmeleri amacıyla ilave edilen oksijen bazlı maddelerdir.

Klor bulunan ortamda parçalanarak aktivitelerini kaybederler. Bazen yanlış olarak ağartıcı etkileri olmadığı halde optik ağartıcılar da denir.

Bunlar kumaşın dokuları tarafından absorblanırlar, fakat durulama sırasında çıkmazlar.

Bunların görünmeyen UV ışınlan, spektrumun mavi tarafından görünebilir ışınlara çevirme özelliği vardır.

Dokularda bulunan sarılıkları bu mavi ışıklar tamamlayarak onların daha beyaz ve parlak görünmesini sağlar. Bu işlem eskiden kullanılan çivitle yapılan.işleme benzer.

Onda da dokular tarafından absorblanan mavi boyalar üstlerine gelen sarı ışınları emerek yansıtmıyorlardı. Böylece kumaş beyaz görünüyordu.

(10)

10 Ancak optik parlatıcılarda, üstüne gelenden daha çok ışık yansıtıldığı için çamaşırlar çivite göre çok daha beyaz ve parlak görünmekledirler.

Sodyum Sülfat(Na2SO4) :Deterjanın dansitesini artırmak ve azaltmak amacıyla dolgu maddesi olarak kullanılır. Toplam deterjan içinde alkalinite etkisi nedeniyle optik parlatıcı maddelerin korunması gibi bir işlevide vardır. Slurry'nin kurutulmasıyla oluşan base powder'a post-dosing işlemiyle diğer fonksiyonel hammaddeler ilave edilir. Bunlar aşağıda belirtilmiştir;

Polyvinyl Pyrollidone Powder (PVP):Colormatik türü deterjanlarda leke çıkarma amaçlı kullanılan bir hammaddedir. Çok az miktarda bile etkilidir.

Sodyum Perborat(mono ve tetra)( NaBO3.H2O / NaBO3.4H2O):Oksijen açığa çıkaran maddelerin en bilinenidir. Eriyik içinde sodyum perboratın etkisi hidrojen peroksit gibidir.

Yüksek sıcaklıklarda serbest oksijen açığa çıkarırken ki bunun da ağartma özelliği vardır.

Çamaşır yıkamada ortama aktif oksijen vererek iyi bir beyazlatma sağlar.

Mono perborat düşük sıcaklıklarda daha fazla performans gösterir.

TAED (Tetra Acetyl Ethylene Diamine):Perboratı katalizleyerek aktif oksijenin aktivitesini arttırıp düşük sıcaklıklarda bile aktif oksijen vermesini sağlar.

EDTMP ACID (Ethylene Diamine Tetra Methyl Phosphonic Acid):Ortamda hala istenmiyen ağır metal iyonları mevcut ise bunların TAED'i bozmasını engellemek için ilave edilen bir hammaddedir.

Enzim:Organik yapılı kirleri (kan, irin vs.) ve yağlı kirleri çözmek için amaca uygun enzim tipleri kullanılır. Kirleri parçalayarak temizlenmesine yardımcı olurlar. Canlı sayılabilecek yapıda moleküllerdir. 50 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ölürler solunum yoluyla alındığında bazı kişilerde astım benzeri hastalıklara neden olabilirler. Kullanımları sırasında gerekli önlemler alınmalıdır.

Antifoam(EAG):Matik türü az köpüren deterjanlarda, köpürmeyi engellemek için, köpük kesici olarak ilave edilen bir hammaddedir.

Mavi/Yeşil Tanecikler:Dolgu maddesi için;

• çok köpüren deterjanlarda fosfat,

(11)

11

• az köpüren deterjanlarda karbonat;

boyar maddesi optik parlatıcı olan mavi/yeşil renkli, hem fonksiyonel hem de estetik amaçlı ilave edilen bir hammaddedir.

Sodyum Karbonat(Na2CO3):İyi bir Alkalinite sağlayıcıdır. Sudaki Mg ve Ca iyonlarını Magnezyum ve Kalsiyum Karbonat olarak çöktürerek suyu yumuşatır, bu işlemden sonra da solüsyonun pH 'ını 9'un üzerinde tutarak yüksek bir alkalinite sağlar.

Repel-o-Tex:İlk yıkamadan sonra çamaşırın yüzeyini bir film tabakası gibi kaplayarak çamaşıra kirlerin ve lekelerin yapışmasını engelleyici bir özelliği vardır.

2.3. Toz Deterjan Üretimi

Deterjan hammaddelerinin Sülfonasyon, Kule ve Paketleme ünitelerindeki reaksiyon ve karışımları sonucunda deterjan üretilmektedir.

2.3.1. Sülfonasyon Ünitesi

Deterjan üretimi ana madde olan Lineer Alkil Benzen Sülfonik Asit'in üretimi ile başlar.

Sulfonasyon tesisi " Sulphurex" adı verilen proses prensiplerine göre çalışır. "Sulphurex"

prosesi ise çeşitli organik maddelerin gaz halinde SO ile sulfonasyon ve sulfotasyon yapıldığı bir prosesdir.

SO3 elementel kükürdün katalitik oksidasyonu ile elde edilir.Sulphurex prosesi ile düz zincirli veya dallanmış alkil benzenlerin, doğal veya sentetik gaz alkollerinin, etoksile alkollerin ve genellikle deterjan sanayinde kullanılan bütün hammaddelerin sulfonasyon ve sulfotasyonunu gerçekleştirmek mümkündür. Ayrıca, bu proses ile alkil benzenlerin, yağ alkolleri, etoksile alkoller, toulen veya ksilen ile birlikte sulfonasyonu da yapılabilir( Co- sulfonasyon ).

Kuru hava, kükürt yakma fırınına gönderilir ve burada erimiş kükürdün yanarak SO3’ye dönüşmesi sağlanır. Kükürt eritme grubu, aralarında filtreler bulunan çok bölmeli bir eritme tankı ve özel dozaj pompasından oluşmaktadır. Kükürdün bir dozaj pompasıyla hassas miktarlarda kükürt fırınına pompalanabilmesi için eritilmesi gerekir. Erimiş kükürdün akışkanlığı 148°-151°C sıcaklıkları arasında en fazla olup bu sıcaklık aralığının altında ve üstünde akışkanlık azalarak dozaj pompasının çalışmasını güçleştirir ,hatta imkansız kılar.

3

(12)

12 Kükürdün eritlmiş halde tutulması 5 atü lık buhar kullanılarak gerçekleştirilir. Kükürt eritme tankı tesisin bir günlük ihtiyacını karşılayabilecek kapasiteye sahip ise de tanka 4 saatte bir kükürt beslenmesi tankta ki kükürt seviyesinde büyük oynamaların olmaması için gereklidir.

Kükürt eritme tankı çift ısıtma sistemi ile donatılmıştır, bölgelerin içindeki serpantinler ve tankın dibine kaynatılmış yarım tüpler. Normal şartlarda sadece serpantinlerin buharı açılır.

Dipteki yarım tüpler tankın temizlenmesi sırasında kullanılır.

Kuru hava kükürt yakma fırınına gönderilir ve burada erimiş kükürdün yakılarak kükürt dioksit’e dönüşmesi sağlanır.Reaksiyon mekanizması aşağıdaki gibidir

S + O2 SO2

Kükürt fırınını 660 ±10 °C sıcaklıkta terkeden SO + hava karışımı bir hava soğutmalı yatay eşanjör ile 450 ±10 °C a soğutulur ( U eşanjöründe 500°C soğutulur) ve bu sıcaklıkta kataliz kulesine girerek burada kükürt trioksit’e, SO , dönüştürülür.

Kataliz kulesi çok katlı olup her katta vanadyum pentaoksit katalizör kullanılır. Kataliz katları arasında SO2 nin SO ’e dönüşmesinden açığa çıkan ısının alındığı hava soğutmalı yatay eşanjörler bulunur. Her hangi bir yanıcı maddenin O ile birleşmesi bir yanma reaksiyonudur. Her yanma reaksiyonunun sonucunda da mutlaka ısı açığa çıkar. Kataliz kulesinden çıkan SO hava soğutmalı dikey eşanjör vasıtasıyla 50°C civarında soğutulur ve bu sıcaklıkta sulfonatörlere girer. Eşanjörlerde 200°C’dan daha yukarı sıcaklıklara ısınan soğutma havası silikagel rejenerasyonunda ve kulede sıcak hava jeneratöründe girdi olarak kullanılır. Tesis ilk devreye alınırken kataliz bir ilk ısıtma grubu yardımıyla verimli bir SO3

dönüşümü için gerekli sıcaklığa getirilir.Reaksiyon mekanizması aşağıdaki gibidir.

SO2 + 1/2 O2 SO3

Sülfonasyon prosesinin temel prensibi, sülfolanacak olan hammaddenin SO3 gazı ile stokiyometrik oranlarda karıştırılmasıdır.LAB'ın sulfonasyonunda, sulfolanmış ürün son sulfonatörden olgunlaştırma (maturatör) reaktörüne geçer ve burada sulfonik asit içinde çözünmüş SO3 gazının LAB ile sulfonasyon reaksiyonu tamamlaması sağlanır. [3]

2

3

3

2

3

(13)

13 2.3.2. Atomizasyon Ünitesi

Ünitedeki maddeler belirli oranlarda karıştırılarak elde edilen çamur halindeki karışım 15 katlı bina yüksekliğindeki kulenin üstünden içeri tanecikler halinde püskürtülür. Kulenin alt kısmından giren sıcak hava ile karşılaşan bu tanecikler kule dibine düşene kadar kuruyarak toz halindeki deterjanın ana maddesini oluştururlar.

Atomizasyon tesinde, Sulfonasyon tesisinin ana üretim maddesi olan LABSA'dan faydalanılarak değişik formülasyonlara göre baz tozlar üretilir.

Sulfonasyon'da üretilen LABSA Atomizasyon tesisinin günlük tanklarına basılır. Slurry yapımına giren diğer hammaddelerle birlikte elektronik tartım sistemlerinde tartılır. Likit hammaddeler likit dengeleme kabı yoluyla toz hammaddelerde ana solid helezonu yardımıyla turbo miksere oradan da Maturatöre taşma yoluyla aktarılır. Buradan slurry filtre edilerek deairater'e (slurry havasını alan vakum sistemi) gönderilir. İçindeki hava emilerek dansitesi yükselen slurry Yüksek Tazyik Pompaları yardımıyla nozullara pompalanır.

Nozullar ile püskürtülen slurry, sıcak hava jeneratöründe üretilen ve kulenin altından sisteme verilen sıcak hava yardımıyla kurutulur. Kuruyan toz bir band yardımıyla airtift'e (hava akımı ile tozun taşıma sistemi) verilir. Bir filtre sistemiyle toz ve hava ayrılır. Toz NSD stok silolarına yönlendirilir. Kulenin üstünden emilen su buharıyla doygun hava, 6 adet kuru siklon ve iki adet yaş siklon ile içindeki toz arıtıldıktan sonra atmosfere verilir. İşlem özet olarak aşağıdaki aşamalardan oluşur.

1. Slurry yapımı 2. Sıcak hava üretimi 3. Atomizasyon

4. Toz tutma sistemleri

• Deşaj edilen tozu arıtan sistemler

• Üretim ortamını havasını filtre eden sistemler

(14)

14 5. Pompaların soğutma sistemleri

Şekil 2.1. Granül Deterjan Üretimi Akım Şeması Unileverde;

İlk aşama sülfünasyon gazda sıvıda katıda var. Bunlar biraraya gelip yarı mamul toz deterjan üretiliyor, sonrada karışımdan paketleme makinası geliyor. Paketleme şeklimiz torba, ambalaj direk olarak torbaları paketliyoruz 2. Kez koli yok paket torbaları üst üste dizip palet

oluşturuluyor ve bu şekilde sevk ediliyor.

Sıvılarda; sıvı ve toz hammadde kullanılıyor mixer içinde karışıtırılıyor tamamen sıvı malzeme elde ediliyor aynı şekilde mixerden ara stok tanklarına gidiyor paketleme makinası üretilen ürüne göre ilgili ara stok tankından yarı mamulü çekiyor. Tek farkı batch üretimi yapılıyor. Mixer üretim ara stok atıp tekrar bir batch üretimi yapılır. Örneğin; 9 ton üretim yapılıyor hangi hammaddelerle koyulacak karıştırılıyor stok tankına gönderiliyor ondan yeni bir üretim yapmaya başlıyor.

(15)

15 Tonaja baglı fabrikada mı, fason mu olacak ona karar verilir. Tonaj az ise maliyetten dolayı fason ürettirilebilir. BİM için Artmatik ve Billmatik özel olarak yapılıyor üretim fabrikada dolum fason yaptırtılıyor. Satış ekibi talep planlamaya bildiriyor bilgiler toplanıp fabrikada üretilebilinir mi ona bakılır. Talep planlamaya bildiriliyor olur olmaz bilgisi verilir.

Hammadde ithal ise; 6-8 hafta yerli ise; 1-2 hafta, ortalama 4-5 hafta bitmiş ürüne döner ve anadepoya sevk edilir . 14 günlük stok tutulur.

Jumbo yarı mamul big bag (çuvallarla) 600-700 kg larla sevk ediliyor.

2-3 gün torba stoku, 2-3 haftada ambalaj stoku tutulur.

O mixerde yeniden üretim başlıyor batch usülü üretim yapılıyor. Tozda ise sürekli üretim var.

Bant var. Sürekli hammaddeleri besliyorum sürekli devam ediyor hammadde beslenip, diğer taraftan mixine karışma operasyonu devam ediyor. Sıvılar içindeki performans ömrü 3 yıl tozda ise 2 yıldır.

Ürün 3 ay bekleme süresi (deneme) bazen ise daha az başka ülkerlerde iyi gidiyorsa hemen üretilebiliyor. Üretim şartları denemesi yapılıyor. Üretim aşamasında sıkıntı yoksa fiziksel özellik ve ambalaj sorun varsa değiştiriliyor. Arge onay verip ürün müdürüde üretin derse üretime başlanılıyor.

N hammadde akışı;

Piyasada satış organizasyonu var günlük olarak x ürünün tükendiğini farkediyor. Satış örneğin; 1 ayda 10 tane satacağım diyerek tahminde bulunuyor. Carrefour, migros gibi stokları kontrol ediliyor. Buralarla anlaşılıyor x fiyattan satış yapılsın diye. Talep planlamaya döner. Ürün bilgisi, depodaki ambalajı belirleriz. Örneğin; satış yapılmak istenen 10 adet elimizdeki 1 adet ise 9 adet için satış hedeflenir.

Ambalajlarda ise örneğin; 3 kg ambalaj için;

15 tane hammaddenin reçetesi var. Arge hangi hammaddeden ne kadar kullanılacağını belirler. Arge sistem satış aşamasında talep açıldı planlamacı 5 ürün üretmem lazım hangi hammaddeden ne kadar kullanılacağı belirlenmiş ise planlama tedrikçi ile görüşür.

Tedarikçiden istemiş olduğumuz hammadde yada ambalaj ilgili fabrikanın sevkiyatına gelir ve depoya girer SAP da giriş yapılır.

Ürün üretim aşamasında ürün müdürü ile Arge oturuyor. Arge fikrini söylüyor. Yurtdışına soruluyor formül burda fabrikada üretebilir miyiz diye. Planlama-üretim-ürün müdürü-Arge.

Hammadde üretilmeme aşamasında şöyle bir yatırım yapmak lazım örn; makina yatırımı, iş güvenliği olan bir hammadde ise önlemler alınır.

(16)

16 İKİNCİ BÖLÜM

Ünilever Tedarik Zinciri Mimarisi ;

FATURA KAYITLA

Tedarikçiden malın üretilmesi için gerekli olan hammadde ve ambalaj satın alınır. Fabrikada üretildikten sonra ilgili distrübütörlere ve perakendecilere oradanda son olrak müşterilere ulaşmış olur.

TEDARİKÇİ ÜRETİM DİSTRÜBÜTÖR

MÜŞTERİ PERAKENDECİ

(17)

17 P&G Tedarik Zinciri Mimarisi ;

(18)

18 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Unilever;

Hızlı Tüketim Malları kategorisinin ileri gelen firmalarından Unilever, gıda, dondurma, ev ve kişisel bakım ve profesyonel gıda sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Türkiye’de ev ve kişisel bakım ürünleri kategorisinde Omo, Rinso, Domestos, Yumoş, Cif, Elidor, Dove, Clear, Rexona, Lux, Axe ve Signal markalarıyla, gıda ve dondurma sektörlerinde ise Sana, Rama, Becel, Knorr, Komili, Lipton ve Algida markaları altında hizmet vermektedir.

100'den fazla ülkede faaliyet gösteren, ürünleri 150'nin üzerinde

ülkede satılan, 284.000 kişiye iş olanağı sağlayan Unilever'in ürünlerini dünyada her gün 150 milyon kişi satın almaktadır. Unilever Türkiye, 2007 yılında yüzde 20 büyüme ile 1 milyar 17 milyon Euro'luk ciroya ulaşmıştır ve Unilever dünyasının en büyük 9. şirketi olmayı

başarmıştır.

Unilever, Türkiye’de 7 tane fabrika, 3 tane ana dağıtım deposu ve 50 tane yerel dağıtım deposuyla geniş bir dağıtım ağına sahiptir.

P&G;

P&G, 138,000 çalışanıyla 80’i aşkın ülkede müşterilerine hizmet veren hızlı tüketim ürünlerinde dünyanın lider şirketlerindendir. P&G, kurumsal operasyonlarını 3 kategoriye ayırmıştır. Güzellik ve erkek bakımı ürünleriyle güzellik ürünleri, bebek bakımı ve küçük ev aletlerini de içeren ev ve kumaş bakımı ürünleri ve son olarak kahve, hayvan bakımı gibi ürünleri de içeren sağlık ürünleri P&G’nin ürün portföyünü oluşturmaktadır. Cirosu $76.476 milyar olan P&G, ABD’nin en çok kar marjlı şirketleri arasında 25. sıraya yükselmiştir.

P&G Türkiye’nin merkez bürosu İstanbul İçerenköy’de

kurulmuştur. Üretim fabrikası Kocaeli - Gebze Organize Sanayi Bölgesi (GOSB)’nde bulunan P&G’nin çamaşır suyu üretim fabrikası ve

dağıtım merkezi ise Kocaeli - Şekerpınar’da bulunmaktadır. Ürünlerin

%24’ünü ihraç eden P&G Türkiye, kâğıt ürünleri pazarında son 5 yılın en çok ihracat yapan firması olmuştur. Şirket bünyesinde 670 maaşlı çalışanı ve 2500 dolaylı çalışanı bulunan P&G Türkiye’nin, 50 Türk yöneticisi yurtdışında görevlerini sürdürmekte, 8 yabancı yöneticisi de Türkiye’de görev almaktadır. P&G Türkiye 2006 Temmuz-2007 Temmuz dönemi cirosunu 1.5 milyar YTL olarak açıklamıştır.

(19)

19 Unileverde;

Hammadde ithal ise; 6-8 hafta yerli ise; 1-2 hafta, ortalama 4-5 hafta bitmiş ürüne döner ve anadepoya sevk edilir . 14 günlük stok tutulur.

Unileverde iade süreci; Tedarikçilerden alınan hammadde yada ambalajlar fabrikaya

geldiğinde kaliteden geçebilirse teslim alınır eğer uygun değilse, fotoğrafları çekilir ve uygun olmayan kısım kadar iade edilir ve irsaliye düzenlenip bir nüshası tadarikçiye verildikten sonra SAP da iade çıkışı yapıılır. İlgili iade irsaliyesi muhasebeye ulaştırılır ve irsaliye tarihinden itibaren 7 gün içinde fatura düzenlenir.

P&G bilgilerine ulaşılamamıştır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Unilever ve P&G deki lojistik çözümleri;

Unileverde;

Bu projede problemin çözümüne yönelik stratejik taktik ve operasyonel düzeylerde çözümler geliştirilmelidir. İlk olarak sistem üzerinde etkisi olduğu kriterler üzerinde çalışmalar

yapılabilir ve bu çalışma sonunda 3 temel kriter seçilebilir. Bunlar eşleşme olup olmaması, depolar arası stok aktarmaya izin verilip verilmemesi ,Gebze anadepo ve anadepo 2’nin tek bir depo gibi davranıp davranmamasıdır.

Üç kriterin açıklamaları ve sistem üzeirndeki olumlu ve olumsuz etkileri şöyle olabilir;

Depo müşterisi eşleşmesi olup olmaması,

Eğer müşteri kanalı ile depolar arasında bir eşleşme yapılırsa ürünler depolara müşteri kanallı bazı tahminlere göre dağıtılır ve her bir müşteri kanalından talep geldiğinde o müşterinin talebi eşleştirildiği depodan karşılanabilir. Aksi taktirde, her müşteri talebi tüm depolardan karşılanır. Eşleşme olan sistemde depolar arasında gidiş gelişlerin buna bağlı olarak gelişen maliyetlerin ve zaman kayıplarının az olması beklenmektedir. Bunun yanı sıra her depo tek bir müşteri kanalına odaklanacağından depo yönetiminin daha kolay olacağı tahmin edilmektedir. Eşleşmesiz sistemde ise depolar arası risk paylaşımının avantaj sağlayacağı beklenirken, bu sistemde az öncelikli müşterinin stokunu bitirme ihtimali ortaya

çıkabilmektedir. Depolararası stok aktarılmaya izin verilmesi / izin verilmemesi .Eğer depolararası stok gidiş gelişine izin veriliyorsa, bir depodaki talep edilen ürünün stok

(20)

20 miktarının müşteri talebini karşılayamaması halinde başka bir depodan bu sipariş

tamamlanabilecektir. Stok aktarımına izin verilen sistem sipariş karşılamada esneklik sağlanabilir. Ancak depolararası gidiş-geliş olacağından maliyet artışı ve zaman kayıpları ortaya çıkabilmektedir.

Gebze anadepo , anadepo 2 ‘nin tek bir depo gibi davranıp , ( 3 depolu sistem) davranmaması (2 depolu sistem)

Gebze anadepo, anadepo 2 ve şekerpınar depo olmak üzere ayrı faaliyet gösteren üç depodan oluşurken; iki depolu sistemde gebze anadepo ve anadepo 2 tek bir depo gibi faaliyet

gösterebilir. İki depolu sistemde gebze anadepo ve anadepo 2 arasındaki gidiş gelişler depo için hareket olarak düşünüldüğünden, bu hareketlerde artış depolar arası hareketlerde ise bir azalış beklenmektedir. Bunların sonunda şu stratejilere ulaşılmıştır.

Strateji 1; Depolar arası stok aktarmaya izin verilir eşleşme vardır ve üç depo bağımsız davranır

Strateji 2; Depolararası stok aktarmaya izin verilmez, eşleşme vardır ve üç depo bağımsız davranır

Strateji 3; Depolar arası stok aktarmaya izin verilir, eşleşme vardır ve gebze anadepo ile anadepo 2 tek depo gibi davranır.

Strateji 4; Depolar arası stok aktarmaya izin verilmez eşleşme vardır ve gebze anadepo ile anadepo 2 tek depo gibi davranır.

Taktik düzeyde ise ürünlerin depo içindeki ,yerleşimi ele alınmıştır. Bu düzeyde amaç, verilen kısıtları gözönünde (deodorantlara ayrılan özel bölüm yiyecek ve deterjanların yan yana gelmemesi gibi ) depo içlerini A, B VE C ile adlandırılan bölgelere ayırmak ve en hızlı giden ürünleri çıkış kapılarına en yakın bölgelere (A bölgesi) , en yavaş gidenleri ise çıkışlara en uzak bölgelere (C bölgesi) atamaktadır. Böylece, depoya ulaşan ürünlerin A,B ve C

bölgelerine dağıtılması ve böylece depo içi hareketlerinin en aza indirilmesi hedeflenebilir.

Bir başka deyişle ABC analizi ile hazırlanan siparişlerin. Daha hızlı ve daha az maliyetli olması hedeflenmiştir.

Model maliyeti en azaltacak şekilde malzemelerin liman ve depolar arası günlük aktarma planlarını belirli bir zaman dilimi için oluşturmayı amaçlamaktadır. Şirketin öngördüğü üzere bu zaman dilimi bir hafta olarak belirlenmiştir.

P&G de

Şirket beklentilerine uygun bir karar destek mekanizası oluşturulmalı. Bu doğrultuda depolama, nakliye ve elleçleme maliyetlerini en azaltacak, matemetiksel ve sezgisel olmak üzere 2 çeşit model geliştirilebilir. Modeller, sisteme yeni ürün tanıtımı, yeni depo eklenmesi

(21)

21 üretim hacmindeki değişiklikler gibi farklı durumlara kolaylıkla adapte olabilecek

şekildedirler.

Pratik, hızlı ve kullanıcı dostu bir üretim planlama ve sistemi tasarlanmalı çalışma süresinin sadece birkaç saat almasıyla planlama süresinin etkinliği arttırılmış ve üretim maliyetleri ile teslim tarihlerindeki gecikmeler azaltılabilir.

- Deterjan ve kağıt depolama alanlarındaki malzemelerin, yerde veya rafta istiflenmeleri göz önünde bulundurularak yerde istiflenen deterjan, rafta istiflenen deterjan, yerde isitflenen kağıt ve rafta istiflenen kağıt malzemeleri olmak üzere 4 farklı malzeme kümelemesi yapılmıştır. Bu kümelerin fabrika deposundaki kapasiteleri birbirinden farklı olduğu için kümeler birbirinden bağımsız olarak ele alınabilir. Dolayısıyla her bir küme için ayrı bir matematiksel model geliştirilebilmiştir.

- Ürün gamında , depo kapasitesinde ve ürün özelliklerinde (boyut, tip, istiflenme şekli ) yapılabilecek değişiklikler küçük düzenlemelerle genetik algoritmaya ve matemetiksel modele adapte edilebilmektedir. Genetik algoritma kullanımının daha profesyonel hale getirilebilmesi için grafik destekli kullanıcı arayüzü geliştirilmesi mümkündür. Bu arayüze duyarlılık analizi yapma özelliğinin eklenmesiyle, ileriki zamanda yapılması beklenen değişikliklerin sistemdeki yansımaları görülebilecektir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Zincirin entegrasyonu için aşağıdaki bilişim ve iletişim teknolojileri kullanılabilir;

İşletmelerde kaynak kullanımının temel yöneticisi stratejik planlama sistemi (SPS)’dır.

Üretim kaynakları planlamasında MRP II, dağıtım kaynakları planlamasında DRP, imalatın etkin ve verimli bir şekilde yönlendirilmesi ve yürütülmesinde Bilgisayarla Bütünleşik İmalat ( CIM ) sistemleri kullanılır. ERP tüm bu sistemleri planlar ve kontrol eder. Şekil 1.2- ERP’nin Endüstriyel Yönetim sistemleri içindeki yeri şekle göre SPS ile ERP sistemleri arasındaki ilişki karar destek sistemleri ile sağlanmaktadır. SPS için gerekli karar seçenekleri DSS tarafından oluşturulmaktadır. DSS, ERP sistemince üretilen verileri karar modelleri içinde kullanarak söz konusu seçenekleri oluşturmaktadır. Tipik bir ERP sistemi; • Muhasebe uygulamalarını, • Ürün ve malzeme yönetimini, • Kalite yönetimini, • Satış ve dağıtımı, • İnsan kaynakları yönetimini, • Proje yönetimini destekler.

ALTINCI BÖLÜM

Yeşil tedarik zinciri için; üretimde çevreye en az zarar verecek , kalan ambalaj ve hammadeleri tekrar kullanabileceğimiz geri dönüşümü olan, sürdürülebilir yaşam sağlanabilmelidir.

(22)

22 Unileverde;

Sürdürülebilir Yaşam Planı

gösterirken diğer yandan herkesin keyifli ve iyi bir yaşam sürmesine yardımcı olmayı hedefliyor.

2020 yılına kadar üç büyük hedefimizi gerçekleştirmeyi planlıyoruz:

1. Ürünlerimizin üretimi ve kullanımından kaynaklanan çevresel ayak izini yarı yarıya azaltmak.

2. Bir milyardan fazla insanın sağlık ve esenliklerini geliştirmek üzere harekete geçmelerine yardım etmek

Tarımsal hammaddelerin 100% ‘ ünü sürdürülebilir kaynaklardan elde etmek. Unilever olarak, insanların, kendileri ve başkaları için iyi olan marka ve hizmetlerle kendilerini iyi hissetmelerine, iyi görünmelerine ve hayattan daha fazla keyif almalarına yardım ediyoruz.

Her gün daha iyi bir gelecek yaratmak için çalışıyoruz. Fakat iddialı büyüme hedeflerimize ulaşmak için, şirketimizin çevre üzerindeki toplam etkisini azaltmamız gerektiğinin

farkındayız. Bu çerçevede şirketimizin büyüklüğünü iki katına çıkaracak hemde çevresel etkilerimizi azaltacak yeni iş yapış yöntemleri geliştiriyoruz.

Güçlü markalardan oluşan portföyümüz, gelişmekte olan pazarlardaki varlığımız ve ortak değer yaratılmasına yönelik uzun süreli kararlılığımızla, bu iddialı hedefi elde etmek açısından uygun konumda olduğumuza inanıyoruz.

Taahhüdümüz, hammadde tedarikinden kendi üretim ve dağıtımımıza, tüketicilerin

kullanımına ve ambalaj artıklarının boşaltımına kadar değer zincirimizin tamamını kapsıyor.

Bu hedefe ulaşmak için tedarikçilerimiz, müşterilerimiz ve diğer iş ortaklarımızla birlikte uzun vadeli bir program başlatıyoruz.

Değer zincirinin tamamındaki etkileri değerlendirmek

İklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilen sera gazı oluşumundaki etkilerimizi azaltmak üzere önce karbon ayak izimizi azalttık ve azaltmaya devam ediyoruz.

Bununla birlikte sudaki ayak izimizi küçülterek, işimizi sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Hedefimiz doğrultusunda planımızın çevresel kısmını ölçüp değerlendiren bir dizi ‘canlılık kriteri’ geliştirdik ve öncelik verdiğimiz konuları kapsayan göstergeler belirledik:

Sera gazı salınımı

Su

Atık

Sürdürülebilir kaynaklar

(23)

23 Canlılık kriterlerimiz, markalarımızın tüketicilerimiz tarafından kullanımından doğan etkiyi ölçüyor. Örneğin; bir deterjanın kullanımıyla ortaya çıkan çevresel etkilerin belirlenmesini sağlıyor.

P&G de;

Operasyonel İyileştirme

P&G;

HEDEF: Çevresel profili iyileştirilmiş “sürdürülebilir yenilikçi ürünler”geliştirmek ve kümülatif satışları en az 50 milyar dolara ulaşacak şekilde pazarlamak.

Üretim tesislerimizde yürütülen operasyonların tümünde, sürdürülebilir üretim anlayışı

çerçevesinde kalıcı iyileştirmeler yapıyoruz. Bütünsel bir

yaklaşım doğrultusunda; hammadde sevkiyatından başlayarak tüm üretim kademelerinde,

yardımcı tesis faaliyetlerinde ve nihai ürün sevkiyatında

her adımı dikkatle inceliyor ve sürdürülebilirlik projelerini hayata geçiriyoruz.

Üretim

Hammaddeden nihai ürüne varan süreçte, sistematik muhafaza çabalarımız ile atık, su, enerji ve CO2 emisyonu değerlerini azaltmaya çalışıyoruz. İnşaat proseslerinde yenilikçi geliştirmelerle birlikte akıllı

“eko-tasarım” uygulamaları kullanıyoruz. Mümkün olan her yerde atık yaratmadan tekrar kullanımı devreye sokuyoruz.

NihaiÜrünNakliyatı

Avrupa içi ithalatlarımızda CO2 emisyonunu azaltmak için nakliye ağımızı ağırlıklı olarak raylı sistem ve deniz ulaşımıüzerine kuruyoruz. Avrupa içi kara taşımaları ve limandan antrepoya olan teslimatlar en az CO2 üreten, çevre dostu Euro 5 motorlara sahip araçlarla yapılıyor. Fabrikadan alınan ürünler, bölgesel toplama merkezlerinde başka üreticilere ait ürünlerle transfer ediliyor, böylece ürünlerin taşınması esnasında da verimlilik artışı ve tasarruf sağlanıyor. Kara nakliyesi en düşük seviyede tutularak, en yakın tren istasyonu ve limana ürünler transfer edilip ana ithalat yolculuğuna çıkıyor

(24)

24

HEDEF: P&G tesislerinde CO2 emisyonlarında,

enerji tüketiminde, su tüketiminde ve bertaraf edilen atık miktarında ilave %20’lik bir

düşüş (birim üretim başına)

sağlayarak on yıllık süre içerisinde toplamda en az

%50 düşüş elde etmek.

HEDEF: 300 milyon çocuğun “Yaşamasını, Öğrenmesini ve

Başarmasını” sağlamak.

(2) Çocuklara Sağlıklı İçme Suyu Ulaştırma Programı’mız

kapsamında 4 milyar litre

temiz su temin ederek, hasta olarak geçen 160 milyon günü önleyip

20 bin hayatı

kurtarmak. (3)

(25)

25 Tersine Tedarik Zincirinde; elimizde fazla kalan örneğin ambalaj gibi geriye

dönüştürülerek tekrar kullanımı sağlanmalı. Enerji tüketimi, su tüketimi, atık çıkışı oranları en az seviyeye indirilmeli.

Unileverde ;

çöp(m)adam projesi nedir?

Türkiye’de kadın istihdamının ve geri dönüşümün önemi üzerinde denemeler yaparak Ayvalık’ta yerel bir kalkınma projesi olarak hayata geçirilen çöp(m)adam projesi ambalaj atıklarını yaratıcı, farklı, estetik ve benzersiz şekilde kullanıp satışa sunmayı hedefliyor.

Her gün daha iyi bir gelecek yaratmak için çalışan Unilever, dünyanın 170 ülkesinde her gün 2 milyar tüketiciye ulaşıyor. Sürdürülebilirlik ilkesini tüm işlerinin kalbine koyan Unilever, bu doğrultuda sosyal sorumluluk projelerine de büyük önem veriyor. “Ana Destekçisi” olduğu çöp(m)adam projesi kapsamında ambalaj malzemelerinin geri dönüşümü ile atık yönetimi yapılıyor ve kadınların işgücüne katılımı destekleniyor. Unilever, projeye Becel, Calve, Knorr, Lipton, Magnum ve UFS markalarına ait atık ambalajlarını tedarik ederek katkı sağlıyor.

Unilever Türkiye’nin Sabancı Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Projeleri ile birlikte hayata geçirdiği çöp(m)adam projesi kapsamında, başta Ayvalık, Diyarbakır ve İstanbul olmak üzere Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde, bugüne kadar aktif olarak iş hayatına katılmayan ev kadınları geri dönüşümlü ambalaj malzemelerinden el çantası yapımını öğreniyor. Günlük hayatımızda sürekli kullandığımız ürünlerin hiç düşünmeden çöpe attığımız ambalajlarından üretilen çöp(m)adam ürünlerinin hepsi, özgün ve benzersiz bir tasarıma sahip. Hayatları boyunca düzenli gelire sahip olmamış kadınlar tarafından üretilen çanta ve ürünlerin her biri, üreten bayan tarafından imzalanıyor.

Becel, Calve, Knorr, Lipton, Magnum ve UFS markalarına ait, çeşitli yollarla ortaya çıkan katı ambalaj atıklarının çok şık çantalara dönüştüğü projeyle bir yandan evsel atıkların yönetimi konusunda farkındalık yaratılırken; diğer yandan ev kadınlarına emeklerini değerlendirebilecekleri farklı, yaratıcı ve eğlenceli bir iş kolu yaratılıyor.Proje kapsamında, atık ambalajdan üretilen çanta ve aksesuarlar, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde hanımlar tarafından beğeniyle kullanılıyor.

2008 yılından beri sürdürülen çöp(m)adam projesiyle 20 ton ambalajın geri dönüşümüyle yaklaşık 250 ev kadınına gelir ve istihdam sağlandı.

P&G’de;

Üretim tesislerinde ortaya çıkan atıkların %95’i geri dönüştürüldü.

P&G Gebze ve Şekerpınar retim tesislerinde su, enerji kullanımı ve atık azalt-

ımı konularına büyük önem veriliyor. Sürdürülebilir kalkınmanın amaçlandığı çeşitli verimlilik ve tasarruf projelerine bağlı olarak;

Üretim tesislerinde ortaya çıkan atıkların %95’i geri dönüştürülüyor.

(26)

26

Yıllık bazda enerji verimliliği projeleri ile elektrik ve yakıt tüketimleri azaltılıyor.

2005 yılında fuel oil’den doğalgaza geçiş ile sera gazı başta olmak üzere hava emisyonlarında önemli azalmalar sağlanıyor.

Türkiye’deki tüm P&G üretim tesislerinin sürdürülebilir kalkınma ile ilgili hazır-ladığı bir

eylem planı bulunuyor.

Ayrıca her tesiste konusunda uzman kişiler “Fabrika Enerji Sorumlusu” (Site Energy Owner),

“Fabrika Çevre Lideri” (Site Environmental Leader), ”Atık ve Su Sorumlusu” (Waste&Water Owner) gibi görevler üstlenerek hazırlanan eylem planının hayata geçirilmesinde rol oynuyor.

Bu konuda tüm fabrikaların 2012 yılı itibariyle tüketim ve emisyon değerlerinin %20

azaltılması hedefleniyor. P&G

Türkiye üretim tesislerinde bu hedefe 2012 yılından önce ulaşılması planlanıyor.

Diğer tedarik zinciri önerileri; Örneğin konsantre ürünler üreterek çevresel iyileştirmeler sağlanmalıdır.

Unilever;

Ürün ambalajlarında kağıt, karton, plastik, cam, alüminyum, çelik ve karışık malzemeli laminatlar dahil çok çeşitli malzemeler kullanıyoruz. Nihai hedefimiz olan tamamen

sürdürülebilir ambalaja giden yolda, çevresel etkilerimizi en aza indirecek malzemeler tercih ediyoruz. Tedarikçilerimizden sipariş ettiğimiz ambalaj ürünlerini sevk ederken daha az dış ambalaj kullanmalarını istiyoruz.

Unilever Türkiye olarak, 2009 yılı itibariyle tüm ambalaj malzemelerinde PVC kullanımından vazgeçerek daha az ambalaj kullanabileceğimiz alternatif paketleme metotlarına yönelmiş bulunuyoruz. Plastik şişe ve bidonlarda ise daha az plastik madde kullanımı yönünde çalışmalarımız devam ediyor.

Tedarikçilerle aynı yolda yürümek!

Unilever Türkiye olarak çevresel etkilerimizi azaltma hedefimiz, tüm faaliyetlerimizi de şekillendiriyor. Bu kapsamda, bizimle aynı doğrultuda yürüyen tedarikçi ve iş ortakları seçmeye özen gösteriyor, bizimle paralel vizyon ve misyona sahip firma ve kuruluşlarla işbirlikleri gerçekleştiriyoruz.

Yaptığımız Ar-Ge çalışmaları, tüketici araştırmaları ve interaktif iletişimler doğrultusunda hem kendimizi geliştiriyor, hem de bizimle birlikte çalışan tedarikçilerimizi standartlarımıza uymaları için teşvik ediyoruz.

Unilever Türkiye olarak 2.500’den fazla tedarikçi ve 600 iş ortağı ile çalışıyoruz.

Tedarikçilerimizden beklentilerimiz, İş Ortaklığı kurallarımızda (Business Partner Code) belirtilmiştir. Bu kurallar, iş sağlığı ve emniyeti, iş etiği, işgücü standartları, tüketici güvenliği ve çevre gibi kilit konulardaki sorumlu satın alım gereklerimizi belirlemektedir.

(27)

27 Unilever Türkiye olarak son dönemde yaptığımız en kapsamlı tedarikçi çalışmalarından biri

‘Business Partner Code’ programı şeklindeki çalışmadır. Bu kapsamda 2009 yılında 200’e yakın tedarikçimizi üretim yerlerindeki çalışma koşullarını değerlendiren bir sistem olan SEDEX’e (Supplier Ethical Data Exchange) davet ettik. “SEDEX nedir, niçin üye olunmalı, nasıl üye olunacak ve sonrasında neler olacak” şeklinde 5 farklı seansta eğitimler verdik. Öte yandan, dünyanın önde gelen perakendecilerinin de aralarında bulunduğu ve yıllık cirosu 1 trilyon doların üzerinde gerçekleşen 21 şirketin bir araya geldiği Sorumlu Kaynak Kullanımı Platformu' nun Türkiye' de gerçekleştirilen ilk toplantısına ev sahipliği yaptık.

Üretici firmaları bir araya getiren sektörel bir girişim olan AIM Progress tarafından

gerçekleştirilen toplantıda; insanlara, hayvanlara ya da doğal çevreye zarar vermeden mal ve hizmetlerin tedarik edilmesi süreci olarak tanımlanan ' Sorumlu Kaynak Kullanımı' nın, şirketler ve tedarikçiler açısından işleyişi konuşuldu, tedarikçilere ve şirketlere bu sürece katılma çağrısında bulunuldu.

P&G de;

Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) P&G, Türkiye’de çevrenin korunması, toplumsal gelişim ve ekonomiye katkı sağlanması amacıyla sürdürülebilir bir geri kazanım sistemini sanayinin öncülüğünde geliştirmeyi hedefleyen ÇEVKO’nun kurucu üyelerindendir.

P&G, 1991’den beri ÇEVKO’nun yürüttüğü ambalaj atıklarının ekonomiye geri kazandırılması, belediyelere model projeler tasarlanması, ambalaj ve evsel atıkların ayrı toplanması, ayırma tesislerinde cinslerine göre ayrılıp geri dönüştürülmesi ve toplumun bilinçlendirilmesine yönelik projelere destek oluyor.

Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAPDER)

P&G, Türkiye’de taşınabilir pil sektörünün sürdürülebilir çevreyle uyumlu şekilde gelişmesi ve ekolojik dengenin korunması için atık pillerin toplanma, geri kazanılma ve bertarafına dair yükümlülüklerin yerine getirilmesine ve bu konuda toplumun bilinçlendirilmesine yönelik faaliyetlerde bulunan

TAPDER’in tüm çalışmalarında aktif rol oynuyor.

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD)

P&G, Türkiye’nin ve Türk İş Dünyası’nın global latformda sürdürülebilir başarısı ve kaynakların daha verimli kullanımına yönelik toplumsal, çevresel ve ekonomik ortam ve şartların oluşması için çalışan SKD’nin kurucu

üyesidir. P&G olarak sürdürülebilirliğin sadece bir kavram olarak kalmaması için tüm iş dünyasının el ele vererek birlikte hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz.

Sabun ve Deterjan Sanayicileri Derneği (SDSD)

P&G, Türkiye’de Sabun ve Deterjan SanayicileriDerneği (SDSD) ve Deterjan ve Bakım Ürünleri Uluslararası Birliği’nin (A.I.S.E.) “sürdürülebilir gelişme”

konusunda somut bir ilerleme kaydetmek adına başlattığı Yeni Nesil Çamaşır Deterjanları Projesi’ne (YNÇDP) destek veren ilk üreticilerden biri olmuştur.

YNÇDP’nin amacı, toz çamaşır deterjanları için sürdürülebilirlik açısından önemli faydalar sağlamaktır. “Konsantre Matik” logolu ürünlerde standart çamaşır makinesi yükü için tavsiye edilen deterjan oranı, miktar cinsinden en az %33 ve hacim cinsinden en az

%25 azaltılmaktadır. Yeni nesil çamaşır deterjanlarında yıkama başına, %11’den %44’e varan

(28)

28 çevresel iyileşmeler hedeflenmektedir. P&G, “sürdürülebilir tüketim”e katkıda bulunmak için tüm toz deterjan markalarını konsantre hale dönüştürmüştür

SONUÇ VE ÖNERİLER;

Unileverde;

Günlük gönderim kararlarının, tecrübeye bağlı olarak doğrudan sevkiyat şeklinde yapılması nedeniyle günlük gönderim maliyetleri yüksek olmaktadır. Bu nedenle, bir “günlük dağıtım karar destek sistemi” oluşturulmalıdır. Buna ek olarak, yapılan literatür taramaları sonucunda, perakende zincirlerinde, günlük talebi yüksek ve talep dalgalanması az ürünlerin günlük dağıtımdan ayrı olarak belirli aralıklarda ve miktarlarda gönderilmesi maliyette azalma sağlayabilecektir. Bu nedenle, kazanç sağlayabilecek

ürünlerin günlük dağıtıma katılmadan ayrıca gönderilmesine karar verilebilir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi amacıyla, kazanç

sağlayabilecek ürünleri belirleyen, ve bu ürünlerin dağıtım miktarları ve dağıtım aralıklarının belirlenmesinde kullanılabilecek bir algoritma geliştirilmelidir.

Dağıtım Karar Destek Sistemi’ne ek olarak perakende

zincirlerinde depolama operasyonlarının iyileştirilmesine katkıda bulunacak bir “Depolama Referans Kitapçığı” da hazırlanmalıdır.

P&G de;

Yapılan çalışmalar sonucunda P&G Türkiye’nin lojistik

operasyonları kapsamında kritik lojistik kararlar verecek bir bilgisayar programı geliştirilmesine karar verilmiştir. Programın amacı P&G Türkiye’nin en az maliyetle en yüksek servis seviyesini UMZ

müşterilerine sağlaması olarak saptanmıştır. Bu program mevcut sistem içerisinde Sevkiyat Planlama Sistemi (DSS) ile MTFE oluşturma aşaması arasında faaliyet gösterecek şekilde tasarlanmıştır (Şekil 1).

Şekil 1.

(29)

29 Programın, P&G Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda esnek bir

yapıda tasarlanması kararlaştırılabilir, böylece gelecek dönemlerdeki muhtemel müşteri sayısı ve yeri değişiklikleri gibi veri güncellemelerine olanak vermesine özen gösterilebilir. Ayrıca programın kullanımının kolay olmasına ve çalışma süresinin kısa olmasına dikkat edilmelidir.

Programın arka planında çalışacak olan model en az maliyet ve en çok servis seviyesi amacına ulaşmaya çalışırken tek tip ürünü kullanacak (palet bazında talep alınacak) ve tek bir deponun varlığında

müşterilerinin zaman kısıtlamalarını göz önünde bulundurulmalıdır.

Değişik araç tiplerinin maliyetlerini de inceleyen program çıktı olarak, kısıtlar çerçevesinde, en az maliyetle müşteriler arasındaki en uygun rotaları ortaya koyacaktır.

(30)

30 KAYNAKLAR

[1] Yılmaz, M.A.(2002). Deterjan TeknolojileriYıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul.

[2] http://www.geocities.com/mhilmieren/fiziko/fizikoII10.xls

[3] Yanık, J.(2004) Endüstriyel Organik Kimya II Ders Notları Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, İzmir

[4] Paralı,Haşim.(2001) Sabun Sanayiinde Geleneksel Metodların Alternatif Teknolojileri, İzmir

[5] Tuğba DEMİRÖĞÜTEN, P&G Ulusal Zincirler Lojistik Takımları Müdürü [6] Billur OĞUR, P&G Müşteri Takımı Lojistik Müdürü

[7] Tamer GÜNEŞ, Unilever Türkiye Talep Planlama Müdürü [8] Tuğba SEREZ, Unilever Türkiye Talep Planlama Mühendisi [9] Prof. Dr. İhsan SABUNCUOĞLU, Bilkent Üniversitesi 10] Doç. Dr. Bahar Yetil KARA, Bilkent Üniversitesi

Referanslar

Benzer Belgeler

IMDG: Birleşmiş milletler, uluslararası tehlikeli yüklerin deniz yolu taşımacılık sözleşmesi IATA: Birleşmiş milletler, uluslararası tehlikeli yüklerin hava

Madde 16 - Genel Kurul’da aşağıdaki hükümler uygulanır. a) Davet Şekli: Genel Kurul, Olağan veya Olağanüstü olarak toplanır. Bu toplantılara davette,

Sosyal ağların kişisel verilerinizi hangi amaçla, hangi yöntemlerle ve hangi süreyle işleyeceğine ilişkin daha fazla bilgi almak için lütfen ilgili sosyal ağlar

Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü/ Ege University Department of Food Engineering Fatoş ARLI TMMOB Kimya Mühendisleri Odası / UCTEA.. Chamber of

Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) tanımına göre; Sabun, bitkisel veya hayvansal yağların veya yağ asitlerinin alkali hidroksitlerle reaksiyonu sonucu

Çok bilinen geleneksel kalıp sabunlar, katı ve sıvı yağların, ya da onların yağ asitlerinin, suda çözünen inorganik bir baz ile reaksiyon vermesi ile yapılır.Temel katı

Sabun üretimde kullanılan yağların başında bitkisel yağlar gelmektedir, bunlar hindistancevizi yağı, palm çekirdeği yağı, defne yağı, zeytin yağı,

Antifoam(EAG):Matik türü az köpüren deterjanlarda, köpürmeyi engellemek için, köpük kesici olarak ilave edilen bir hammaddedir. Mavi/Yeşil Tanecikler: Dolgu