II. Bölüm
Savunma
Mekanizmaları
Savunma
Mekanizmaları
Savunma mekanizmaları, “engelleme veya çatışma yoluyla doyumsuz kalan ihtiya çların ortaya çıkardığı kaygı
durumlarıyla baş edebilmek için, sorunu gündeme getirmeden, bilin çsizce başvurulan mekanizmalar” olarak
tanımlanmaktadır.
Egonun savunma düzenekleri, içsel çatışmaların yarattığı anksiyeteden kurtulabilmek amacıyla egonun kullandığı bilinçdışı düzeneklerdir. Bunların görevi hem bir dürtünün doyum bulmasını önlemek ya da nesnesini değiştirmek, hem de bundan dolayı ortaya çıkan anksiyeteden kurtulunmasını sağlamaktır. Savunma başarılıysa sonuçta bir denge kurulur fakat başarısız ise kullanılan düzenekler psikiyatrik
belirtilerin (fobi, depresyon gibi) ortaya çıkmasına neden olur.
Sigmund Freud'un kızı Anna Freud Egonun kişilik
gelişimindeki etkileri ve savunma mekanizmalarının önemini vurgulayan Ego ve Savunma Mekanizmaları (Das Ich und die Abwehr
mechanismen (1936) adlı
çalışmasıyla Ego psikolojisinin gelişimine önemli bir katkıda bulunmuştur.
Freud, anksiyeteyi gerçekçi anksiyete ve
nevrotik anksiyete olmak üzere ikiye ayırır Gerçekçi anksiyete kişinin normal yaşamında karşılaştığı tehlike yaratan durumlara ve
nesnelere karşı geliştirdiği mantıklı
açıklamaları olan korku durumu olarak tanımlanır.
Dışarıda korku yaratacak gerçek bir neden
bulunmaktadır ya da yaklaşan bir tehlike algılanıp anksiyeteye yol açmaktadır Bu durum herkesin
yaşadığı ve korunma ihtiyacından kaynaklanan olağan bir duygudur.
Nevrotik anksiyetede ise hi çbir nedene bağlı olmayan, tehlikesiz objelere yönelik mantık dışı korkular görülür.
Anksiyete davranışta gerilime neden olur Kişi bu
gerilimden kurtulmak i çin çeşitli savunmalar geliştirerek
gerilimi azaltmayı amaçlar.
Savunma mekanizmaları doyurulmamış psikolojik ihtiyaçların yarattığı iç gerilimden kurtulmak üzere, bazen bireyin kendini aldatmak pahasına
başvurduğu davranış biçimidir. Savunma mekanizmaları çoğunlukla farkında olmadan kullanılır. Belli bir dereceye kadar kullanımın uyum sağlayıcı
fonksiyonu vardır Ancak aşırı kullanımı halinde savunma mekanizmaları kişilik yapısını kontrolü altına alarak çeşitli problemlere yol açabilir.
Yer Değiştirme
(Displacement/Verschiebung)
Amiri tarafından ufak tefek
şeylerden dolayı azarlandığını ve sürekli haksızlığa uğratıldığını düşünen bir çalışanın amirine karşı kendisini savunmak yerine kalkıp, yanındaki stajyerin işlerini eleştirmesi.
Güçlü ve tehditkar bir karaktere öfke duyuyorsunuz ve gücünüzün ona yetmeyeceğini biliyorsunuz, kalkıp daha az güçlü bir bireye agresyon besliyorsunuz.
Yüceltme (Sublimation / Sublimierung)
Freud'a göre özellikle sanatsal ve entelektüel işler yüceltmenin bir sonucu olarak görülebilir. Dışkısı ile oynayan bir çocuk ebeveynleri tarafından engelleniyor ise bu yasaklamaya bir tepki olarak daha sonra bireyde saplantı şeklinde temizlik görülebilir. Ya da: resim
yapmaya veya diğer sanatsal etkinliklere büyük bir istek oluşabilir.
Yüceltme, engellenen ve doyurulamayan istek ve davranışların yarattığı tedirginliğin, onların yerine geçebilecek diğer istek ve davranışlarda giderme
biçiminde işleyen bir mekanizmadır. Kişide yoğun olarak saldırganlık dürtüsü varsa boksör olur, tekvandocu olur, kasap ya da avcı olup bu enerjiyi bir şekilde boşaltır. Çok yüceltilirse cerrah olur vs.
Şefkate, ilgiye aç birinin hemşire olup, mesleğini abartılı bir biçimde icra etmesi.
Karşıt Tepki Kurma (Reaction Formation/ Reaktionsbildung)
İçten içe yabancılara karşı nefret duyguları besleyen bir kimsenin, aşırı sağcı
partilerin yasaklanması adına çaba sarf etmesi. Bu savunma mekanizması, gerçek duygu, düşünce ve beklentilerinizin tam aksini yaptığınız zaman kendisini gösterir.
Kişide aslında çok yoğun saldırganlık dürtüsü varsa tam tersi yönde aşırı nazik olarak davranma eğilimine gidebilir. Örneğin; toplantılarda herkesten daha neşeli görünen, her şeye gülmeye hazır olan kişi belki de gerçekte mutsuzdur. Açık-saçık yayınlara aşırı tepki gösteren kişi, kendi cinsel dürtülerini denetimde güçlük
çekmekte olabilir.
Yansıtma (Projection/Projektion)
Yansıtma mekanizması, insanın, kendi kusurlarını ve aykırılıklarını başkalarına ve eşyanın tabiatına bağlaması ve
yansıtmasıdır. Ya da: Kişinin kendisinde var olan duygu ve düşünceyi karşı tarafa atıp abartılı olarak karşı tarafta
görmesidir. Birisi için sürekli “Rüşvetle zengin oldu” diyen bir kişinin kendisi de aynı durumdadır.
Kişi kendi eksikliklerinin ve yenilgilerinin sorumluluğunu ya da suçunu başkalarına yükler. Her türlü sorumluluk ve fatura, kendi dışındaki kişilere, yöneticilere, sisteme, dış güçlere ve düşmanlara yüklenir. Başarısızlıklarının ve gayret
göstermeyişlerinin nedenini açıklarken:
“Eğer … olsa veya verilse bizler dünyaya meydan okuruz ve işlerimizi herkesten daha iyi yaparız” ifâdelerine bol
miktarda yer verirler.
Dolayısıyla, bu istekleri yerine getirilmediği için istenilen
düzeyde çalışmadıklarını veya sistemin değişmesini ve baharın gelmesini beklediklerini sıkça belirtirler. Sonuç olarak bu
insanlar masumdurlar ve günâhsızdırlar. Her şeyin sistemden, dış güçlerden veya yöneticilerden kaynaklanmakta olduğu
kanaati zihinlere yerleşmiştir. Başarısız öğrenci “hakkının yendiğini” söyler; gol atamayan futbolcu “arkadaşlarının iyi pas vermediğini” iddia eder.
Gerileme (Regression)
Egonun bir duyguyla ya da yeni durumla baş edemediği taktirde önceki evrelere
dönmesidir. Kişi sorumluluk almaktan korkar, çekinir. Bilgisayarı arıza veren bir adamın
ağlaması, sövüp sayması gerilemeye bir örnek teşkil eder. Yetişkinlerin çocuk gibi
konuşmaları gerilemedir. "Aşkıııım yaaa ama ben.."
Yakın zamanda bir kardeşi doğan ve annesinin kendisini artık sevmediğini düşünen 5 yaşındaki bir çocuğun altına işemesi.
Annesinin bir bebek gibi kendisiyle ilgilenmesini istiyor, onun ilgisine muhtaç!
Örneğin, yeni doğan kardeşi olan altı yaşındaki bir çocuğun biberonla süt içmeye başlaması.
Duygusal İzolasyon (Affektisolierung)
Kişinin duygulardan çok etkilendiğinde hiç etkilenmiyormuş gibi yapması, yani kişinin kendisini çeşitli duygulardan soyutlamasıdır.
Geçimsizliğin olduğu evlerde çocukların sık kullandığı
mekanizmadır. Evde kıyamet kopar, çocuk bir şey yokmuş gibi
davranır.Oynamaya devam eder. Aslında o çocuk bu durumdan çok etkileniyordur.
Kişi cenazeye gider, çok katı görünür. Aslında herkesten çok etkilenmiştir.
Aklileştirme (rationalization/ Rationalisierung)
Egoyu rahatsız eden, acı veren, sıkıntı yaratan durumlardan
kaçınmak için akla yatkın görünen bir neden bulmaktır. İş yerindeki aksaklıklardan, durgunluktan dolayı bir kişinin işine son verilmesi gerekiyor. İş veren de en hoşlanmadığı kişiyi çıkartmanın derdinde.
Kalkıyor ve bir neden buluyor. Bu kişinin "en düşük performansı"
sergilediğini iddia ediyor.
Kendini haklı göstermek ve dolayısıyla kendini aldatmak, savunma mekanizmaları içinde çok kullanılır. İnsan olmamız dolayısıyla her gün hesapsız hatalar işleriz. Fakat bunlarla karşılaşmak ve olduğu gibi kabul etmek için gururumuzun zedelenmesi gerekir.
Buna tahammül edemediğimizden, hareketlerimizi “Hatasız kul
olmaz” diyerek mâzur göstermek yolunda gayretlerde bulunuruz.
Mesela kopya çeken bir öğrenci bu davranışına bir dizi neden bulabilir: “Ders o kadar zordur ki kopya çekmese asla geçemez” ya da, “öğretmeni de vaktiyle kopya çekmiştir.”
Kardeşini büyük bir öfkeyle döven abi: "Bunu hep siz yaptınız böyle!"
Adam evin her yerine çoraplarını bırakır.
Kadın şöyle düşünür: "Bütün erkekler böyle işte napçaksın!"
Kadın etraftaki çoraplardan dolayı şikayet eder, söylenir.
Adam: "Kadınları hiç bir şekilde memnun edemezsin." diye söylenmeye başlar.
Adam patronuna kızar: "Kesin dün karısıyla kavga etmiştir." diye düşünür.
Örneğin, parasızlık nedeniyle soğuk havada ince giysilerle gezen birinin “ben sıcak sevmem”
demesi…
Yadsıma - İnkar (Denial/Verleugnung)
Herkes için açık seçik olan ve kabul edilen bir şeyin kişi tarafından yadsınması, kabul edilmemesi. Birine karşı açık seçik saldırganlık besleyen biri bunu asla kabul etmeyerek, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını dile getirmesi.
Gerçekliğin acı veren yönünün bilinçten uzaklaştırılmasıdır. Bastırma dürtü türevlerini ve duygulanımları bilinçten uzaklaştırırken, inkâr dış gerçekliğin görülmesine engel olur. Bazı durumlarda birey, benimsenmesi çok zor ve rahatsız edici özellikte olan yaşantılarla
karşılaşabilmektedir.
Böyle durumlarda, olayların varlığını veya yaşanmış olduğunu
görmezlikten ve anlamazlıktan gelmeye inkâr denir. Bireyin bu savunma mekanizmasını kullanma nedeni, yaptığı veya yaşadığı kötü olay ve
eylemlerden doğabilecek kaygıdan kendini kurtarmaya çalışmaktır.
Herkes için açık seçik olan ve kabul edilen bir şeyin kişi tarafından yadsınması, kabul edilmemesi. Birine karşı açık seçik saldırganlık besleyen biri bunu asla kabul etmeyerek, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını dile getirmesi.
İnkârda gerçeğin yok sayılması vardır. Örnek olarak, ölümcül bir
hastalığa yakalandığını yeni öğrenen bir kişinin bunun doğru olmadığını düşünmesi ya da bir yakınını kaybeden birinin ölümünü
kabullenmemesi yaşıyormuş gibi eşyalarını saklamasını gösterebiliriz.
Madde Bağımlısı: "İlaç kullanımı ile ilgili bir sorunum yok"
Bastırma (Repression/Verdraengung)
Bastırma, bireyin hatırlamak ve hissetmek istemediği şeyleri bilinç dışına atmaya çalışmasıdır. Sosyal örf, adet ve yasaklarla çatışma durumunda kalan istek ve ihtiyaçlar bastırılmaya en yakın olan durumları oluşturmaktadır. Bilinç dışına itilmiş olan ihtiyaç ve güdülerin davranışlar üzerindeki etkilerini ilk dikkati çeken
Sigmund Freud olmuştur. Freud’a göre hiçbir güdü tamamen baskı altına alınamaz. Rüyalarda belirmekte, dil sürçmesi gibi değişmiş şekillerde tekrar bilince çıkma yollarını bulmakta ve yaşantımızı etkilemeye devam etmektedirler. Bastırma mekanizmasının aşırı kullanılması, ruhsal durgunluk, donukluk, sıkıntı ve unutkanlık yaratmaya başlar. Bunun sonucunda ise bireyde ciddi psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Bastırma: “Toplumun örf, âdet, gelenek ve ahlâk kurallarıyla,
yasaların ortaya koyduğu yasaklamalar karşısında kişinin istek ve arzularını baskı altına alan ve istek alanının dışına çıkaran
bilinçdışı çaba”dır. “Unutma”, “isteksizlik”, “durgunluk” ve
“dalgınlık”, kimi kez bilinç alanına kadar yaklaşan kaygıdan kurtulmak için kişiliğin denetimi ve engellemesi sonucu oluşan güncel yakınmalar ve belirtilerdir.
Bir kişi sevmediği işi yapmayı unutur. Örneğin bir çocuk kitaplığını düzenleyecek, düzenlemeyi istemiyorsa unutur.
Eşini aldatmak yönünde yoğun bir istek duyan bir adamın
psikosomatik semptomlar geliştirmesi. Vücudunun sağ tarafında ağrı hissedip, sürekli eşine sırtını dönerek yatması.
Vaka:
"Tam olarak hatırlayamıyorum. Doktorumun hastalığıma dair teşhisi bana söylediği günü unutmuşum. Doktorun bana neler dediğini hangi soruları yönelttiğini hiç bir şekilde
hatırlamıyorum. Hatırladığım yegane şey dışarıda, pencerenin yakınındaki ağaca konmuş kuşun ötüşü, şarkısını söylüyor oluşu. Görüşmeden sonra eve gidip, ütü yapıyorum.
Sonra kendime yemek hazırlıyorum. Ne hissettiğimi tam olarak bilmiyorum, içim
bomboştu. Ertesi gün ablam arayıp da doktorla olan görüşmemi sorduğunda gözlerimden yaşlar boşalacak, ağlama krizine girecektim. Bütün bedenimi kaygı ve endişe sardı bir dalga gibi bana çarpıp, beni alıp götürüyordu.
(68 yaşında göğüs kanseri bir kadın hasta)
Yapıp bozma (undoing/Ungeschehen machen)
Kişinin gerçekte ya da düşüncesinde yaptığı ya da yaptığını
düşündüğü olumsuz eylemleri yansızlaştırmak, etkisini kaldırmak ve yapılmamış saymak amacı ile yürütülen bir takım işlemlerdir. Yakın zamanda ciddi bir kalp ameliyatı geçirmiş ve dinlenmesi gereken bir bireyin, kalkıp spor yapması!
Bağımlı: "Çok içki içiyordum o yüzden eve gidince bütün şişeleri kırdım"
Duygu dönüşümü (Conversion)
Ruhsal çatışma sonucu bastırılmış duygu ve
düşüncelerin simgesel olarak bedensel belirti ve yakınmalarla dışarıya yansıtılmasıdır Örneğin, sınavda başarısız olacağı beklentisinde olan bir öğrencinin sınav sırasında bayılması .
Saplantı (Fixation)
Çocukluk yaşantısında iz bırakmış bir dönemle ilgili kişiye, nesneye ya da duruma bağlı kalmak, saplanmaktır Gelişme dönemlerini saplantısız geçiren insanlarda sağlıklı kişilik yapısı gelişir.
Hastalık hastalığı (Hypocondria)
Benlik tarafından kabul edilmeyen, olumlu doyum yolu bulamayan dürtülerin bedene yönelerek sürekli yakınmalara yol açmasıdır.
Örneğin, çevreden ilgi ve sevgi görmediği kanısında olan kişinin
devamlı hastalık yakınmaları ile doktor doktor dolaşması.
Bitirirken
Tüm insanlar, psikolojik bütünlüğünü ve benliğinin değerini korumak amacıyla zaman zaman çeşitli savunma mekanizmalarını
kullanmaktadırlar. Savunma mekanizmaları bireyi bilinçdışsal olarak olumsuz davranışlara iterler. Öte yandan, gerçekliğe uyum, gündelik hayat içerisinde rastlanılan bir takım ödevler ile başa çıkma, hayatın akışı içerisinde tehlikeden kaçınma gibi konularda olumlu sonuçları vardır.
Ancak zor durumlarla baş etmede, çabaya yönelik davranışlar yerine kendini korumaya yönelik davranışlar savunma
mekanizmalarıdır ve sürekli kullanılması ruh sağlığının bozulmasına, sorunların derinleşmesine yol açar. Çünkü
savunma mekanizmaları, tıpkı ağrı kesici ilaçlar gibi belirtileri yok eden; fakat ağrının asıl nedenini ortadan kaldırmayan, geçici olarak rahatlatan çözüm yöntemleridir. Savunma
mekanizmaları, çatışmaların meydana getirdiği kaygıları geçici olarak gidermektedir. Bireye tam anlamıyla bir doyum ve
mutluluk sağlamaz. Çatışmaların aşırı olduğu durumlarda çok ciddi uyumsuzluklar ve ruh hastalıkları ortaya çıkabilmektedir.