Kanser riski üzerindeki etkisiyle ilgili son 20 yıldaki on yedi araştırmayı değerlendiren Amerikalı bilim insanları, nükleer santrallerin yakınlarında lösemiden hastalanan çocuk ve genç sayısının daha yüksek olduğunu saptadı. Lösemi riski, dokuz yaşına kadar olan çocuklarda, santralin uzaklığına göre %24'e kadar çıkıyor.Araştırmaya, ABD, Kanada, İngiltere, Japonya, Fransa, İspanya ve Almanya'daki toplam 136 nükleer santral dahil edilmiş. Santrallerin
yakınlarında yaşayan çocuklarda hastalık riski daha yüksek olduğu gibi, hastalık yüzünden yaşamını yitiren çocuk sayısı da daha fazla diyor uzmanlar. Yerleşme yerlerinin santrallere olan mesafesi kısaldıkça hastalık oranı da artıyor. Bilim adamları yeni araştırmalarla nükleer santral ve lösemi ilişkisini açıklamaya çalışacak.
KİMİ İNSANLAR AYNI ANDA TELEFON EDİP, RADYO DİNLEYEMİYOR!
Bir insanın tek kulağıyla konuşmaları dinleyip, diğer kulağıyla telefona cevap verme yetisi genler tarafından belirlenmekte. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü'nde Robert Morell ile çalışan araştırmacılar, bu sonucu tek ve çift yumurta ikizlerine kulaklıkla iki farklı sesi dinleterek elde etmişler.
Aynı anda duyulan konuşmaları anlama yetisi, her şeyden önce bir insan sesini önemsiz gürültülerden ayırmak için önemlidir. Bu yetinin bir olasılıkla konuşmayı öğrenmede de etkili olduğu sanılmakta.
Araştırmacılar 138 tek yumurta, 56 çift yumurta ikizine aynı anda iki konuşma dinletmişler. Bir kulaktan anlamlı veya anlamsız heceler diğer kulaktan sözcükler dinleyen denekler, bunları tekrarladıklarında katılımcılar arasında önemli farklılıklar çıkmış ortaya. Tek yumurta ikizlerindeki sonuçlar birbirine çok benzerken, çift yumurta ikizlerinde çok farklı sonuçlar elde edilmiş. Tek yumurta ikizleri genetik açıdan %100 benzer olmasına karşın çift yumurta
ikizlerindeki benzerlik yüzde elliyle sınırlıdır.
Bilim insanları, algılama yetisindeki farklılıklar üzerinde, genlerin, çevreden daha fazla etkili olduğunu kanıtlamış oldu. İki kulağından farklı sesleri algılamakta zorlananlarda, iki beyin yarısı arasında bir iletişim bozukluğu söz konusu. Bu tür bozukluklar örneğin konuşma zorluğu yaşayan çocuklarda veya işitme sorun yaşamayan inme hastalarında görülmekte. Bilim insanları yeni sonuçlarla belli başlı algılama bozukluklarının ne şekilde ortaya çıktığını ve bozuklukların konuşma ve öğrenme bozukluğu üzerindeki etkilerini daha iyi anlayabilmeyi umuyor. KÖPEĞE DOĞUM KONTROL İMPLANTI
Küçük bir doğum kontrol implantı, kısırlaştırmayı gereksiz kılabilir. Kürek kemiklerinin arasında yerleştirilen plaka altı ay boyunca, köpeğin sperm ve testosteron üretimini engelleyen bir etki maddesi salgılıyor. İmplant etkisini hipofiz bölgesinde göstermekte. Burada GnRH olarak isimlendirilen bir hormonun bağlantı noktasını o kadar güçlü bir şekilde uyarıyor ki bedendeki hormon seviyesine reaksiyon gösteremeyecek hale geliyor. Bunun sonucunda normalde sperm veya testosteron hormonunun üretim için komut veren uyarı maddeleri salgılanamıyor. Böylece beden ne sperm hücresi ne de hormon üretebiliyor.
Doğum kontrol maddesinin birçok olumlu yanı olduğunu söyleyen araştırmacılara göre, implant altı aydan sonra çıkarıldığında, köpek yeniden verimli hale geliyor. Narkozsuz yerleştirilebilen implantın hiçbir yan etkisi görülmemiş. Bununla birlikte uzun vadeli kullanımda ne gibi etkilerin ortaya çıkacağı bilinmemekte.
İngiltere'deki hayvanları koruma derneğinden David McDowell, ağızdan alınan doğum kontrol maddelerinde olduğu gibi örneğin tümör hastalıkları veya enfeksiyonların meydana gelebileceğini düşünüyor. Söz konusu madde Avustralya ve Yeni Zelanda'da birkaç yıldan beri satılmakta, fakat Avrupa ve Amerika'da henüz onaylanmadı. Ancak Avrupa İlaç Dairesi (EMEA) implantın onaylanmasını öneriyor. Peptech firması yakında kediler ve dişi köpekler için de benzer ilaçlar üretecek deniyor New Scientist dergisinde. Ayrıca hayvanat bahçesindeki hayvanlar için de şu sıralar benzer doğum kontrol yöntemleri denenmekte. Avustralya'da bu arada etkisini altı yerine on iki ay boyu koruyan implantlar da satılmaya başlandı.
İŞİTME KAYBI VE ANİ ÇOCUK ÖLÜMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
bebeği inceleyen Amerikalı bilim insanlarına ait. Doktorlar ölen bebeklerin işitme yetisinin, kontrol grubundakiler kadar iyi olmadığını saptamış. Seattle çocuk Hastanesi'nden Daniel Rubens bu yüzden iç kulaktaki kıl hücreleri ve solunum kontrolü arasında bir ilişkinin bulunduğunu tahmin ediyor. Amerika'da yenidoğanlara özel işitme testi ("hearscreening") yapılmakta.
Doktorlar iç kulağın, çıt/tık sesine karşı verdiği akustik yanıtı test ediyor. Son araştırmada bir yaşında basmadan aniden ölen 31 bebeğin test sonuçları bir yaşından büyük bebeklerle karşılaştırınca, ölen çocukların sağ kulak işitme yetisinin sağlıklı bebeklere göre dört puan geride olduğu ortaya çıkmış. Sonuçlar bu yüzden iç kulak ve ani çocuk ölümü arasında bir ilişkinin varlığına işaret etmekte.
İç kulakta hem denge hem de işitme için önemli olan kılcıklar bulunmakta. Rubens, kılcıkların beyne,kandaki karbondioksit oranı hakkında bilgi gönderdiklerini düşünüyor; kılcık hücrelerindeki bozukluk yüzünden solunum kontrolü doğru dürüst işlememekte. Bilim insanları daha önceleri de solunum kontrolü ve ani çocuk ölümleri arasında bir ilişkinin bulunduğunu saptamışlardı.
