• Sonuç bulunamadı

Ülkemiz erozyon, çölle

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ülkemiz erozyon, çölle"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ülkemiz erozyon, çölleşme, susuzluk gibi evrensel çevre yıkımlarıyla karşı karşıya gelmiş durumdadır. Bu sorunları aşabilmenin en önemli kaynağını oluşturan ormanlarımızı, yaylak, kışlak, otlak ve meralarımızı yok ederek sadece kendimize değil; insanlığa, insanlık kalıtına ihanet etmiş olmayacak mıyız?

TBMM'nin 2007 yasama yılının bitimine günler kala, 03.06.2007 tarihinde 5685 sayı ile "Mera Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" adı altında yeni "Mera Yasası" Meclis'ten yangından mal kaçırır gibi çıkarılmıştır. 4342 sayılı önceki Mera Yasası'nın geçici 3'üncü maddesinde yer alan "mera" tanımlamasından sonra gelmek üzere "yaylak ve kışlak" tanımlamaları eklenmiş, ikinci fıkrada yer alan " doğrudan " tanımı madde metninden çıkarılmış ve

maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir:

" ...Bu yasa hükümlerine göre mera, yaylak ve kışlak gibi vasfı değiştirilerek Hazine adına tescil edilen

taşınmazlardan; herhangi bir kamu hizmeti için gerekli olmayan ve Hazine'ce herhangi bir iyeliğe konu edilmeyen ve halen tapuda Hazine adına kayıtlı olan taşınmazlar, tahsis tarihindeki arsa değerinden devredilir. Devir tarihine kadar geçen süre için yasal faiz eklenerek belirlenecek bedelin ilgililerce Hazine'ye ödenmesi kaydıyla adlarına tahsis yapılanlara devri sağlanır." Bu hükümle amaçlanan, söz konusu alanlardaki kaçak yapıların yasal konuma

kavuşturulması ve işgalcilere satılmasıdır. çayır ve meraların ıslah edilerek verimliliklerinin artırılması, hayvancılığın geliştirilmesi, toprak muhafaza ve erozyon kontrolünün sağlanması amacıyla 25.02.1998 tarihinde 4342 sayılı yeni bir Mera Yasası değişikliği yürürlüğe konmuştu. Daha sonra bu değişiklik de yeterli görülmeyerek 27.05.2004 tarih ve 5178 sayılı başka bir yasa ile tekrar bazı maddeleri değişikliğe tabi tutulmuştur. Ödenek ayrılmaması ve uygulama yanlışlıkları nedeniyle bu değişikliklerden sonuç alınamamış ya da sonuç alınmak istenmemiştir. çünkü devletin elindeki bütün kamu varlıklarının satılması gerekiyor.

Meralar devletin egemenlik ve iyeliğinde olan yerlerdir.

Satacak kamu varlığı bırakmayanlar, işi devletin arsalarına, tarihi okullarına kadar indirgediler. Sıra meralara, yaylak ve kışlaklara geldi. 4234 sayılı ilk Mera Yasası ve 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 16. maddesi, "Mera, bir veya birden fazla köy ve kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullandığı yerlere denir. Yetkili makam tarafından ayrılan veya böyle bir ayırma bulunmamasına karşın başlangıcı bilinemeyen zamandan beri (kadimden), ilgili kasaba ve köy tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut kullanma (intifa) hakları dışında üzerinde eylemli ve yasal iyelikte bulunmadıkları arazilerdir" diye tanımlamaktadır. Meraların hiçbir koşulda özel iyeliğe konu olamayacağı devletin ve kamunun ortak malı yerler olduğu belirtilmektedir. Bütün bu devlet ve kamusal engelleyici, caydırıcı önlemlere kar şın meralar satış tahtasına konulmaktan kurtulamamıştır.

Bu bir imar affı olup meralardaki kaçak yapılaşma körükleniyor.

Bu alanlar üzerindeki yapılaşmalar, yerel yönetimlerin görev ihmalinden doğmuştur. Bu durum yeni bir oy avcılığına dönüşüp siyasal rant sağlanacaktır. Yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri de aynı yasanın etkisinden kurtulamayacaktır. Bu alanlarda da, 2004 yılından önce yapılan yapılar affa uğrayacaktır. Yetkililer, "buralarda yıkılmasında yarar bulunmayan; çok katlı binalar, siteler yıkıma tabi tutulmayacak, "derme-çatma" yapılaşmaya ise izin verilmeyerek yıkılacaktır" diye konuya yaklaşmaktadır.

Yani yine toplumun en altta kalan kesimi nin gözünün yaşı, çeşmeler gibi akmaya devam edecek! Karadeniz

yaylarıyla, Tekir ve Toros yaylalarındaki villalar, çok katlı yapılar korunacak. Bu durum, Özal'ın "siyasi rant " haline ge tirdiği "imar affı" uygulamalarının birer kötü kopyasıdır. Uygulama, dünyamızın çevre yıkım larıyla ısınarak geldiği bu ürkütücü aşamada, dünya ve Türkiye çevrecilerinin feryatlarına al dırış etmeden gerçekleştirilmekte. Ne köylü ve ne de çiftçi düşünülmekte, tarımın her kolu öl dürüldüğü için, hayvancılıkta payına düşeni alıyor. Kuraklık ve açlık, bir süre sonra ülkemiz de de ölümlere neden olursa, her halde ona da alıştırılacağız!

Bir ülke bu kadar dengeden çıkartılır mı?

Daha önce, 5462 sayılı "Organize Sanayi Bölgeleri Yasası" , 2634 sayılı "Turizmi Teşvik Yasası" , 2924 sayılı "Orman Köylülerini Kalkındırma Yasası" , 4915 sayılı "Kara Avcılığı Ya sası" , 3213 sayılı "Maden Yasası" , 7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler ile Yapılacak Yardımlara Dair Kanunlar"

(2)

tarafından da meralar vasıflarını kaybediyordu. Yine "Serbest Bölgeler", "Endüstri Bölgeleri" ve son çıkartılan

"Kentsel Dönü şüm Yasası " gibi yasalarla meralar özel iyeliğe veya 49-99 yıllığına kiralamaya açık hale geti rilmişti. Ancak bütün bu durumlara karşın, mevcut Mera Yasası'na göre mahkemeyle bu uygu lamalar iptal ettirilebiliyordu. Yeni çıkartılan yasayla bu yol tamamen kapandı. Bir süre sonra bu alanlar da satılarak yabancıların eline geçecek. İnsan, bir ülkenin ek seni ve dengesiyle bu kadar oynanır mı, diye düşünmeden edemiyor? Onlar, kendi tarımını koruma altına alırken biz, en stratejik sektör olan tarımı yine onların dayatmalarıyla yok etmemizin acısını gelecek kuşaklara taşımış olmayacak mıyız?

Sonuç

Ülkemiz erozyon, çölleşme, susuzluk gibi evrensel çevre yıkımlarıyla karşı karşıya gelmiş durumdadır. Bu sorunları aşabilmenin en önemli kaynağını oluşturan ormanlarımızı, yaylak, kışlak, otlak ve meralarımızı yok ederek sadece kendimize değil; insanlığa, insanlık kalıtına ihanet etmiş olmayacak mıyız? Su havzaları nın en büyük beslenme ve korunma alanları olan bu yerleri yok etmekle, bir süre sonra dünyanın karşılaşacağı iklim değişiklikleri hızlanmayacak mı? Her türlü yaşamı geliştirmeyi amaç edinmiş insanoğlu için, doğal yaşamın korun masını ve sürdürülmesini dahi olanaksız hale getirmeyecek mi?

Orhan ÖZKAYA Cumhuriyet 14.06.2007

Referanslar

Benzer Belgeler

verimliliğin azalması, ormanlar ve meralardaki tür çeşitliliğinin ve doğal yapının bozulması, yanlış arazi kullanımı uygulamalarından kaynaklanan betonlaşma,

2000 yılı içinde şüpheli hayvan ısırığıyla Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Kuduz Aşı istasyonuna gelen hastalar kaydedildi.. Isırık vakalarından hayvanın

 Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere, pek çok ülkede temel eğitim olanaklarına sahip olmayan milyonlarca insan bulunmaktadır.  Dünyada 1

Çalışmalarını 1985 yılından bu tarafa Şeref Çakar yönetiminde sür­ düren Üsküdar Musiki Cemiyeti Ulus­ lararası İstanbul Festivali'nin de sürekli konukları

Sonuç olarak Burdur İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine kayıtlı 45 işletmede 1996-2007 tarihleri arasındaki döl verim kaynaklı kayıplar 605073

[r]

Örnek 1 ve 2’de tanıtılan eserle (Bk. 1-2) form ve üslup açısından benzerlik gösteren bir yüzük, Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde bulunmaktadır (Bk. İki yüzükte

Müzik daha tinsel (ruhsal) olan işitme duyusuna hitap ettiği için en çok da yaratıcılık boyutunda çoğu sanat alanlarını etkilerken resim sanatı da bundan payını