• Sonuç bulunamadı

(1)Binaların güneşle ısınması, soğuması, aydınlanması, suyunu kendi içinde sağlaması katı ve sıvı atık vermeyerek çevreyi kirletmemesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)Binaların güneşle ısınması, soğuması, aydınlanması, suyunu kendi içinde sağlaması katı ve sıvı atık vermeyerek çevreyi kirletmemesi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Binaların güneşle ısınması, soğuması, aydınlanması, suyunu kendi içinde sağlaması katı ve sıvı atık vermeyerek çevreyi kirletmemesi; üstelik böylece inanılmaz paralar kazanılmasının önünde hiçbir teknik ve verim sorunu kalmayalı çok oldu.

çevre tehdidinin, aydınların lüks ukalalığı, boş laf veya sermayenin önünü kesmeye çalışan bir söylem olmadığını herhalde artık sağır sultan bile öğrendi. Gebze'de kuyu açmaya çalışanlar 30 sene önce dört metreden çıkan suyun 700 metreye kaçtığını görünce veya Ankara'dan güneye uçanlar gördüklerini tuz gölü değil sahra çölü sanınca her gece kumlar arasında boğulma kâbuslarıyla uyanmaya başlamaktadır. Artık her dünyalı hissetmektedir ki bunlar sadece başlangıçtır.

çevre söylemleri ile en çok dalga geçenler bile Şubat ortasında çiçekleri ve meyveleri, Ağustosta yağan karları görüp hala uyanmadılarsa, yeşil banknotları yiyip içemeyeceklerini anlamaları için çok az zamanları kaldı.

Felaket sadece gözü kara bencillerin kaderidir

Şimdi kalın kafalara iyice sokulması gereken şey çevre felaketinin de yoksulluk gibi kader olmadığıdır. Kafasını kuma gömenin her yeri açıkta kalır. çevre felaketi ancak onu kaçınılmaz sananlar ve boş verenler için kaderdir.

Türkiye'deki güç sahiplerinin sürdürebilirlikten anladığı tek şey yeniliğe direnişi, gerçek yobazlığı sürdürmektir.

Yüzyıllık İngiliz petrol devi BP bile soyadındaki "petrol" sözünü "güç-power"e değiştirdi; harıl harıl yenilenebilir enerjicilerle işbirliği yolları arıyor. Türkiye'de benzer dala konmuşlar ise, hala çevreci çözümleri düşman görüp medyalarında ambargo uygulayarak özünde kendi ayaklarına kurşun sıktıklarını, kendilerinden bile gizlemeye çalışıyorlar. Bu gidişle matbaaya yüzlerce sene, trene yarım yüzyıl baktığımız yetmiyor gibi çevrebilimle ilgili çözümlere de trene bakar gibi bakmayı sürdüreceğiz.

Güneş topla benim için

Kentlerin ve yapıların enerji, su ve besin üretmesi küresel ısınmanın, kirlenmenin, çölleşmenin onda dokuzunu çözer.

Ekolojik planlama ve mimarlık felakete doludizgin gidişi durdurmakla kalmaz, tam tersine yerküreyi şimdiye kadar olmamış biçimde bir mutluluk adasına çevirebilir.

Binaların güneşle ısınması, soğuması, aydınlanması, suyunu kendi içinde sağlaması katı ve sıvı atık vermeyerek çevreyi kirletmemesi; üstelik böylece inanılmaz paralar kazanmasının önünde hiçbir teknik ve verim sorunu kalmayalı çok oldu. Böylece sadece kirlenme ve ısınmaya son vermek değil milyarlarca dolar kazanç elde emek için İskandinav ülkeleri, Japonya ve Almanya ile ve Bush'u aşabilen nice ABD firması çoktan kolları sıvadı.

Ekolojik yapılardan oluşan suyunu ve hemşehrilerinin neredeyse tüm gereksinimini karşılayacak, besinini bile kendi içinde üreten kentler ise artık bırakalım çevrelerini çöle çöplüğe çevirmeyi çölleri göllere, cennet bahçelerine

çevirmekte yarışmaktadır. Usunu doğa ile uyumlu çalışarak geliştirenler çevre ilmini kendi ülkeler yanında çin'e bile taşıdılar; milyonlarca kişinin yaşayacağı çevrebilimsel kentler kuruyorlar.

Ancak bunların, bizimki gibi, halkı bir yana kendi çıkarını bile düşünemeyecek derecede fosilleşmiş yakıtçılarla işbirliğine yanaşmaması doğaldır. Yıllar boyu kör gözlüklerle, bazen korumacı, bazen goşist söylemlerle çevreciliğin önünü tıkayanlar ise günümüzde para edeceğini anlayınca dönüp "en büyük ekocu" kesilmeye başladı. Umalım ki

bizim fosilci sermaye bildik kolaycı alışkanlıkları ile bu kez de bu madrabazların eline düşmez.

Bıkmadan çalışıp bu gidişi durduracağız

Ülkemizde bu yolda neredeyse 25 yıldır çalışan ve her geçen gün emeklerini birleştiren bilim ve uygulama insanları var. Ege Üniversitesinde Güneş Enerjisi Enstitüsünden Fikret Okutucu, İzmir'de Y.Mimar Numan Cebeci, Bursa'dan çelik Erengezgin, Ankara Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Gönül Utkutuğ ile Prof. Dr. Demet Eryıldız ve bu satırların yazarı dayanışma içinde ürün vermeye çalışıyoruz.

(2)

Mimarlar Odası Ankara şubesinde başlattığımız Mesleki Bilimsel çalışmaları, Kıbrıs Lefke Avrupa Üniversitesi yerleşkesinde mimarlık derslerini, yüksek lisans ve doktora programlarını, uluslararası sempozyumları bu alana çevirmekle kalmıyor, kampusun yeni yapılan binalarını ve adadaki bazı yapıları ekolojik örnekler olarak inşa ediyoruz.

İsteyenlerin bu alandaki en basit önlemleri öğrenip uygulamaları için yaptığımız uluslararası ve ulusal yayınlara ek olarak hazırladığımız kılavuz, "Yeşil Yerel Yönetim" kitabı yeni piyasaya çıktı. Bunun gibi yeni çalışma, proje ve yapı örneklerinin giderek çoğalacağı umuduyla çalışmalarımızı bıkmadan usanmadan sürdürmek herhalde yurdunu sevmenin bir yoludur. Eko ekibin İstanbul'daki enerji Kaynağı Y. Mimar Ratip Kansu ise fuar yapımcısı Uğur Tok ve arkadaşları ile birlikte, "Yapıda yeni Ürünler" fuar dizisinin bu yılki temasını ekoya dönüştürdüler.

Yapı ve malzeme uygulamalarını, en ileri çevreci kentleşme örneklerini ve malzemeleri görmek isteyenler ekolojik çalışmaları bu yılın ana fikri olarak seçen Yeni Yapı Malzemeleri fuarında 15 Mart'taki açılıştan sonra yapılacak çalışmalarda izleyeceğiz.

Bu güzel fuarın bu yılda kalmayacağı; yurtdışındaki örnekleri gibi eko temanın sürekli olduğu sayısız uzman fuara yol açacağını umuyoruz.

* Prof. Dr. Semih Eryıldız, Lefke Avrupa Üniversitesi.

www.mimdap.org - 03/03/2007

Referanslar

Benzer Belgeler

Kadıköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan toplantı­ ya cumhuriyet dönemi mimar­ larından Mualla (Eyüboğlu) Anheger, edebiyatçı Vedat Günyol,

— «Yaz Sonu Şiirleri» ne «ölümsüzlük Ardında Gılga- mış» arasında, dediğiniz gibi, değişik bir şiir işçiliği var.. Siz Cumhuriyet’te geçen hafta

Hemşirelerin cinsiyeti, eğitim durumu, mesleki kıdemi, çalıştığı birim, konu ile ilgili daha önce eğitim alma durumu, ağrı kontrolü hakkında kitap-makale okuma

Gıda sektöründeki ana üretimlerinden biride süt endüstrisidir. Türkiye’de de üretim endüstrilerinde önemli bir yere sahiptir. Bu sektörün üretimde önemli bir yer

1000 yıllarından itibaren başladığı bilinmektedir. 373 yılında, Maritonas Pelepenes yarımadasının kuzeyinde denize 2 kilometre uzaklıkta bulunan Helice kentinde

Yıldırım İlçesi’nden geçen Nilüfer Deresi’nin Deliçay koluna deşarj edilmeden akan kırmızı renkli atık suyu inceleyen TÜ;B İTAK’ın raporu korkunç gerçeği

Bunsen beki, bir ayak üstüne oturtulmuş metal bir borudan ve borunun alt bölümündeki üzerindeki ayar vanası da bulunabilen, bir gaz girişinden oluşur; borunun

Evsel katı atıkların ve zararlı atık kapsamına girmeyen arıtma çamurları katı atık depo alanlarında depolanabilir. Ancak bu amaçla inşa edilen depolara