• Sonuç bulunamadı

YILLIK RAPOR 1985

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YILLIK RAPOR 1985"

Copied!
133
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

1985

YILLIK RAPOR

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

ANONİM ŞİRKETİ

29 Nisan 1986 tarihli

HİSSEDARLAR GENEL KURULU’NA

sunulan

1985

Ellidördüncü Hesap Yılı Hakkında

BANKA MECLİSİNCE HAZIRLANAN YILLIK FAALİYET RAPORU DENETLEME KURULU RAPORU BİLANÇO, KÂR VE ZARAR HESABI

A N K A R A

1 9 8 6

(3)

31.12.1985 TARİHİNDE

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BANKA MECLİSİ

BAŞKAN YAVUZ CANEVI

ÜYELER NEVZAT ALPTURK

VASFİ GÜRSU FAHİR TİGREL HALİT ÜNAL

EMİN ÂLİ YOLALAN MUHİTTİN YURDUKORU

DENETLEME KURULU

ÜYELERİ CAHİT AYDOĞAN

SABRİ CERİT NECATİ GÜVEN HİLMİ OKÇU

YÖNETİM KOMİTESİ

BAŞKAN YAVUZ CANEVİ

BAŞKAN

YARDIMCILARI RUHİ HASESKİ İBRAHİM KURT ZEKERİYA YILDIRIM

(4)

G Ü N D E M

1 . Banka Meclisi ve Denetleme Kurulu’nun 1985 Hesap Yılına ait raporlarının okunma­

sı ve görüşülmesi; Bilanço ve Kâr ve Zarar Hesabının onaylanması.

2 . Kârın teklif gereğince dağıtılmasının karara bağlanması.

3 . Banka Meclisi ve Denetleme Kurulu’nun ibrası.

4 . Banka Meclisi’nde görev süreleri 30 Nisan 1986 tarihinde sona erecek iki üyelik için seçim yapılması.

5 . Denetleme Kurulu’nda görev süreleri 30

Nisan 1986 tarihinde sona erecek iki üyelik

için, (A) Sınıfı hissedarınca bir, (B-C) Sınıfı

hissedarlarınca bir, üye seçimi.

(5)

1 1

3 5 6

7 8 8 9

11

12 14 14 15

16

17 17 17 19 20

23 23 25 26 27

29 29 31 33

35 35 35 38 41

43

45

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

1.1983-1985 d ö n em i ekonom ik genişlem esinin özellikleri 2 .Sanayileşmiş ü lkelerin finansm an dengesizlikleri 3 .Uluslararası serm aye piyasaları

4 .Uluslararası serm aye piyasalarında liberalleşm e ve yeni mali araçların gelişimi

5 .Uluslararası kredi piyasaları 6 .Uluslararası b o rç gelişm eleri

7. G elişm ekte olan ülkelerin finansm an dengesizlikleri 8 .1986 yılı beklentileri

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

1 .D ünya k o n jo n k tü rü v e T ürk ekonom isi: Dış ve iç talep yönetim i 2. Sanayi kesim inin ek o nom inin dinam iğindeki rolü

3.1985 yılında serm aye birikimi 4. E konom inin finansm an dengeleri 5.1986 yılı beklentileri

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KAMU MÂLİYESİ ve KİT’LER 1. K onsolide b ü tçe harcam aları

2 .Vergi reform ları ve k onsolide b ü tçe gelirleri 3. K onsolide b ü tçe açığı

4 .Kamu İktisadi T eşebbüsleri DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

FAİZ POLİTİKASI ve PARA KREDİ GELİŞMELERİ 1 .Faiz politikası

2.M evduat m unzam karşılıkları sistem indeki yenilikler 3 1985 ö n cesin d e parasal büyüklüklerdeki gelişm eler 4.1985 yılında para politikası

BEŞİNCİ BÖLÜM

KAMBİYO ve DIŞ TİCARET REJİMLERİNDEKİ GELİŞMELER 1.Kam biyo rejimi

2 .İhracat rejimi 3.İthalat rejimi ALTINCI BÖLÜM

KUR POLİTİKASI ve ÖDEMELER DENGESİ 1.Kur politikası

2.D ışticaret dengesi 3. G ö rü n m ey en işlem ler 4 .Serm aye hareketleri YEDİNCİ BÖLÜM DIŞ BORÇLAR SEKİZİNCİ BÖLÜM

1985 YILINDAKİ MALİ AKIMLARIN ANALİZİ

(6)

47 47 47 47 47 48 48 49 49 50

51 58 60

62 64

73 74 75 76 76 77 77 78 80 81 82 82

83 84 85 85 86 87 87 88 88 89 89 90 91

92 93

93 94

DOKUZUNCU BÖLÜM PERSONEL ve İDARİ İŞLER 1.Y önetim Komitesi 2.Banka Meclisi 3.D enetlem e Kurulu 4.Kadro v e Personel D urum u 5.Bankalar Gözetim i 6 .Eğitim H izmetleri 7.Bilgi İşlem Faaliyetleri 8.H aberleşm e H izmetleri 9.Diğer faaliyetler ONUNCU BÖLÜM

MERKEZ BANKASI BİLANÇOSU D enetlem e K urulu Raporu Merkez Bankası Bilançosu

Merkez Bankası Kar ve Zarar Hesabı MEVZUAT

İSTATİSTİK TABLOLARI

1. Cari fiyatlarla M ikr o D enge m ilyar Tl.

2. 1985 fiyatlarıyla Makro Denge m ilyar Tl.

3. 1985 fiyatlarıyla Makro D enge yıllık yüzde değişim 4. Cari fiyatlarla Gayrisafi Milli Hasıla m ilyar Tl.

5. 1985 fiyatlarıyla Gayrisafi Milli Hasıla m ilyar Tl.

6. Cari fiyatlarla Sabit Serm aye Yatırımları m ilyar Tl.

7. 1985 fiyatlarıyla Sabit Serm aye Yatırımları m ilyar Tl.

8. Seçilm iş Sınai M am uller Üretimi b in to n 9. Enerji D engesi m ilyon to n petro l karşılığı olarak 10. Seçilm iş Tarım Ürünleri b in to n

11. B eled iyelerce Verilen Ruhsatnam elere Göre Y en i İnşaat 12. B eled iyelerce Verilen Yapı Kullanm a İzin Belgelerine Göre

Y en i İlave veya K ısm en Biten Yapılar 13. Ulaştırma H izm etleri

14. H aberleşm e H izm etleri b in adet 15. İş İste ye n le r v e A çık İşsizler

16. Sigortalı Ortalama Ücretlerin G elişim i T l/gün 17. Dış Ü lkelere G önderilen İşçiler kişi/yıl 18. T oplu İş Sözleşm eleri

19. G revler v e Lokavtlar 20. Fiyat E ndeksleri

21. Altın Fiyatları T l./adet, Tl./gram 22. Aylık Fiyat E ndeksleri

23. A.y\ıkAltın Fiyatları Tl/adet, Tl./gram

24. Tarımsal Ürünlerin D esteklem e Kararname Fiyatları Tl./kg 25. 1984/1985 v e 1985/1986 K am panya D ö n em lerin d e K adem eli D es­

te k lem e Fiyatı Uygulanan Ürünler Tl./kg

26. K onsolide B ü tç e ve K am u İktisadi T eşebbüsleri m ilyar Tl.

27. Mali yıl K o n so lid e B ütçe Ö denekleri, Harcamaları v e Gelirleri m ilyar Tl.

28. Kamu Borçları (İç Borçlar) m ilyar Tl.

29. K am u Girişimleri H akkında Ö zet Bilgiler

(7)

97 98 99

100

101 102 103 103 104 104 105 106 106 107 108 109 110 110

111

112 113

114 115 115 116 116 117

117

118 119 120

30. Parasal Y etki K urum lan m ilyon Tl.

31. M erkez Bankası K redileri m ilyon Tl.

32. M erkez Bankası’n daki M evduat m ilyon Tl.

33. M evduat Bankaları m ilyon Tl.

34. M evduat Bankalarındaki M evduat m ilyon Tl.

35. M evduat Bankaları K redileri m ilyon Tl.

36. Kalkınm a ve Yatırım Bankaları m ilyon Tl.

37. K alkınm a ve Yatırım Bankaları Kredileri m ilyon Tl.

38. K redi Sto ku m ilyon Tl.

39. Para S to ku m ilyon Tl.

40. İhraç Edilen M en ku l Değerler m ily o n Tl.

41. Uluslararası R ezervler m ilyon ABD doları 42. Dış Ticaret

43. Dış Ticaret Endeksleri 1 9 7 3 = 1 0 0

44. İhracatın S ektörel Dağılımı m ilyon ABD doları 45. İthalatın Sektörel Dağılımı m ilyon ABD doları 46. Ülkelere G öre İhracat ve İthalat m ily o n ABD doları 47. Yatırım, T ü ketim ve H am m adde İthalatı m ilyon ABD doları 48. Kaynakların Ç eşidine G öre İthalat m ilyon ABD doları

boş sayfa

49. Ö d em eler D engesi m ilyon ABD doları

Ö d em eler D engesindeki Bazı Kalem lerin Ayrıntıları m ilyon ABD doları

50. D önem sonu Dış B orç B akiyesi m ilyon ABD doları 51. Ticari Banka K redileri m ilyon ABD doları

52. T aah h ü t bazında Proje v e Program Kredileri m ilyon ABD doları 53. IM F’den Kullanım v e Ö dem eler m ily o n ÖÇH

54. OECD “P ledge”leri v e Kullanımlar m ilyon ABD d o lan

55. 31.12.1985 itibariyle 6224 Sayılı Kanun ve 3 0 Sayılı Karara G öre Faaliyet G österen Şirketlerin S ektö rel Dağılımı

56. 6224 Sayılı Kanun v e 3 0 Sayılı Karar U yannca Verilen Yabancı S erm aye İzinleri

57. 31.12.1985 itibariyle Sınıflarına G öre Fiili P ersonel D urum u 58. T ü rkiy e C u m h u riyet M erkez Bankası Şube, Tem silcilik v e Büroları

1984-1985 Bilançolarının Karşılaştırılması

(8)

1

2

3 4 5 6

7

10 10 10

11 13

13

14

15

17 18

19

20 21 22

22

25 26

27 27

36

37

37

39 39 39 40 40 40 42

GRAFİKLER ve AÇIKLAMALARI

Kuzey Amerika, A vrupa ve Ja p o n y a ’n ın sınai ü retim en dekslerinin yıllık y üzde değişim leri

Kuzey Amerika, Avrupa ve Ja p o n y a ’n ın tü ketici fiyatları e n d ek sleri­

nin yıllık y üzde değişim leri

Kuzey Amerika, A vrupa ve Jap o n y a’n ın dar para arzlarının (M İ)yıllık y ü zd e değişim leri ABD’n in m ilyar do lar olarak b ü tçe açığı, dışticaret dengesi ve yu rtiçi tasarrufları Alman m arkı ve Ja p o n y e n ’inin ABD dolarına karşı

1980 = 1 0 0 reel k u r endeksleri

ABD, Alm anya v e J a p o n y a ’d a tüketici fiyatları en d ek sleri­

ne göre Hazine b o n o su reel faiz oranları

Kuzey Amerika, Avrupa ve Jap o n y a’n ın en geniş para arz­

larının (M3) yıllık yüzde değişim leri

Ortalama fiyat endeksi eğilim değerinin (TP) aylık y ü zd e değişim i Ortalama fiyat endeksi eğilim değerinin (TP) yıllık y ü z d e değişim i O rtalam a fiyat end ek sin in (P) yıllık yüzde değişim i

Türkiye, Kuzey A m erika ve A vrupa’nın sm ai ü retim e n ­ dekslerinin yıllık yüzde değişim leri

GSMH (DİE) ve iç talep (DPT) türetilm iş aylık serilerinin yıllık yüzde değişim leri Beklenen reel faiz (BRF) ile eşit ağırlıkla T l/l ve Tl/DM için sadece

T ürkiye’deki fiyatlara göre hesaplanan reel k u ru n yıllık y ü zd e değişim i GSMH ve sanayi üretim i (DİE) yıllık v erilerin d en tü retil­

miş aylık serilerin yıllık y ü zd e değişim leri

Türkiye, im alat sanayii ü rü n leri ihraç e d en ülkeler ve ge üşm ekte o lan ülkelerin reel GSMH b ü y ü m e hızları

Konsolide b ü tçe gelir ve harcam alarının GSMH içindeki yüzde payları Dolaylı ve dolaysız vergiler ile diğer gelirlerin toplam

kon so lid e b ü tçe gelirleri içindeki yüzde payları

B ütçe açığının finansm anında M erkez Bankası, iç borçlanm a, Hazine b o n o su , dış b o rçlan m a ve diğerlerinin y ü zd e payları

KIT’lerin m ilyar Tl. olarak kar zarar durum ları v e B ütçe’ d e n sağladıkları transferler KİT’lerin harcam alarına göre B ütçe tran sferlerin in y ü zd e payları

B eklenen reel faiz oranı(BRF) ile dolaşım h ızının (GSMH/M2) yıllık y ü zd e değişim i (üç aylık seri)

Reel efek tif ku r (TERK) ile dolaşım h ızının (GSMH/M2) yıllık y ü zd e d e ­ ğişimleri (üç aylık seri)

Em isyon m ev d u at (C/D) ve zorunlu karşılık (R/D) oranları(üç aylık seri) Rezerv p ara (RM), dar tanım lı p ara arzı (Mİ) v e geniş tanım lı p ara arzı n ın (M2) yıllık y ü zd e değişim leri (üç aylık seri)

Rezerv p ara çarpanı (M2/RM) (üç aylık seri)

Aralık 1983 fiyatlarıyla Mİ ve M2. O rtalam a fiyat endeksi (P) ile deflate edilm iştir (üç aylık seri)

Tartılı efektif reel k u r (TERK), no m in al efektif k u r (NEK), Î/Tl. ve DM/Tİ. kurlarının 1981 Mayıs = 100 endeksleri

TERK eğilim değerinin (T TERK) aylık y ü z d e değişimi(sağ eksen) ile ih ­ racat eğilim değeri (TTX) aylık yüzde değişim i eksi ithalat eğilim değeri (TTM) aylık yüzde değişim i (sol eksen)

TERK eğilim değerinin ( T TERK) aylık y ü zd e değişim i (sağ eksen) ile imalat sanayii ürü n leri ihracatı eğilim değeri (TSX) aylık y üzde değişim i

eksi ham ve ara m allar ithalatı eğilim değeri (TZM) aylık yüzde değişim i (sol eksen) Dış ticaret dengesi (TX-TM) m ilyar ABD doları

İthalat ve alt kalem leri (CM, IM, ZM) İhracat ve alt kalem leri (AX, MX, SX) Kısmi diş ticaret dengesi (SX-ZM)

İmalat sanayii ürü n leri ihracatı ve alt kalemleri(FX, DX, OX) Ham ve ara mallar ithalatı v e alt kalem leri (PM, DM) lO.sayfadaki grafikler bu sayfada da y e r alm aktadır.

(9)

Saygıdeğer Ortaklar,

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’run (bundan sonra Banka olarak anıla­

caktır) ellidördüncü hesap yılındaki faaliyetlerinin sonuçlarını gösteren 1985 yılı Bilançosu ile Kar ve Zarar Hesabını inceleme ve onayınıza sunar, yüksek Kurulu­

nuzu saygı ile selamlarız.

Banka’nın faaliyetlerini ve sonuçlarını incelemeden önce dünya ve Türk eko­

nomilerindeki gelişmeleri incelemekte yarar görüyoruz. Piyasa ekonomisi ve dışa yönelik politikaların uygulanmakta olduğunu dikkate alarak, Türk ekonom isinde­

ki gelişmeleri dünya ekonomisi çerçevesinde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu yıl, karşılaştırmalarda sayılardan çok gelişmelerin yön ve şiddetlerini gösterebilmek ama­

cıyla grafik aracını kullanmayı tercih ediyoruz. Banka’nın özel ilgi alanında olduğu için faiz ve kur gelişmeleri ile politikalarına fazla yer veriyoruz.

(10)

1985 ELLIDORDUNCU HESAP YILI BANKA

MECLİSİ’NCE HAZIRLANAN FAALİYET RAPORU

(11)

B İ R İ N C İ B Ö L Ü M

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1 . 1983—1985 dönemi ekonomik genişlemesinin özellikleri

1979-1980 yıllarında meydana gelen ikinci petrol şokunun enflasyonist et­

kilerini bertaraf etmek için, özellikle sanayileşmiş ülkelerde uygulanan sıkı para po­

litikaları, reel faizleri pozitif alana çekerek, 1981-1982 yıllarında dünya ekonomisi­

ni daralma sürecine sokmuştur. Bu süreç, 1982 yılı ortalarında uluslararası borç sorununu kriz aşamasına yaklaştırmış ancak sıkı para politikalarının gevşetilmesiy­

le uyarılan dünya ekonomisi 1983-1984 yıllarında tekrar genişleme sürecine gir­

miştir. 1985 ise, genişlemenin yavaşladığı ve depresyon sınınnda durdurulduğu bir yıl olmuştur.

Bu yavaşlama, hızlı genişlemenin yumuşak inişe geçerek dengeli bir kalkın­

ma döneminin başlaması olarak da değerlendirilebildiği gibi, genişleme dönem in­

de çözülemeyen sorunlar nedeniyle ortaya çıkacak bir bunalımın habercisi olarak lc?

yorumlanabilm ektedir.

1985 yılında yüksek reel faizlere rağmen yatırım harcamalarında oldukça önemli artışlar gözlenmiştir. Enflasyon ve işgücü maliyetlerindeki artışların ekono­

mik genişlemeye rağmen sınırlı kalması sabit sermaye yatırımlarının karlılığını ar­

tırmıştır. Reel faizlerin düzeyi ile karlılık arasındaki hassas dengenin gelişimi yukarda sözü edilen farklı değerlendirmelerin odak noktasını oluşturmaktadır. Sermaye ve işgücü kaynaklarının özellikle Avrupa’da düşük ölçeklerde kullanılması üretim fak­

törleri açısından önemli tıkanıklıkların olmadığı izlenimini vermektedir. İşsizlik oran­

ları ABD’de önemli oranda gerilemekle birlikte Avrupa’da ekonomik genişlemenin işgücü piyasaları üzerinde baskı yaratmaması sonucu yüksek düzeylerini korum uş­

lardır.

1989

y l l l l l c y u2d « d a f i s m a

13

14,

İZ

*10

8

8

4 ,

2 0

—3

—i - e

—8

- 1 0

1881 1882

Sinai « r e t im endeksi

1983 19 8 *

Kaynak : OECD istatistikleri, Paris.

B ölüm ün hazırlanm asında IMF, W o rld Bank, OECD, BIS yayınlarından ve diğer yayınlardan yararlanıl­

(12)

y illlle y u z d * d t g l t m « 13 —i---

Tulcetlcl fiyatlar!

Kaynak : OECD istatistikleri, Paris.

1983-1984 genişleme dönemi önceki genişleme dönem lerine göre farklı ve çelişkili gelişmeleriyle 1985 yılındaki yavaşlamaya neden olmuştur. Farklılık ve çe­

lişkiler şöylece sıralanabilir ;

i. Genişleme dönemi çok kısa bir sürede tepe noktasına ulaşmış, işgücü ve hammadde piyasalarında gerilim yaratmamıştır. Bu durum un sonucu olarak ücret­

ler ve hammadde fiyatlarında önemli reel artışlar gözlenmemiştir.

ii. Enflasyon 1983 sonu 1984 ortası dönem inde artmakla birlikte 1985 yılın­

da gerileme eğilimine girmiş, hatta ABD ve Japonya gibi ülkelerde fiyat düşüşleri gözlenmiştir.

iii. Bütçe politikaları alanında, ABD genişlemenin öncesinde var olan bütçe açığını sürdürmüş, Almanya ve Japonya ise açıklarının azaltılması yönünde çaba gös­

termişlerdir.

iv. Para politikası alanında, 1985 önceki yıla göre daha genişleyici nitelikte gelişmiş özellikle ABD’de ekonominin daralmasını önlem eye yönelik hızlı bir Mİ (*) para arzı artışı gözlenmiştir.

v. Gelişmiş ülkelerin yatırım finansman dengesizlikleri derinleşmiş, reel faiz oranlan bir miktar gerilemekle birlikte yüksek düzeylerini korumuşlardır. Ulusla­

rarası sermaye piyasaları, mali dengesizliklerin gerektirdiği fon akımlannın doğru­

dan finansman araçları ile gerçekleşmesini sağlayacak yapısal bir değişim sürecine girmişlerdir.

vi. Uluslararası banka sistemi, gelişmekte olan ülkelere petrol şokları aşama­

sında vermiş oldukları kredileri erteleme sorunları ile uğraşmışlar ve aracılık işlev­

leri doğrudan finansman araçları geliştiği ölçüde gerilemiştir.

(*) ABD’d e Mİ p ara arzı dolaşım ındaki para, seyahat çekleri (trav eler’s checks) ile ü zerin e ç ek çekilebi- len m ev d u atlard an (checking acco u n t deposits) oluşm aktadır.

2

(13)

Kaynak : OECD istatistikleri, Paris.

vii. 1985 yılında gelişmiş ülkelerin finansman dengeleri reel kurların yapısı­

nın korunmasına olanak vermemiş ve döviz piyasalarına ABD doları aleyhine bir eğilim hakim olmuştur. Bu gelişmeye bağlı olarak uluslararası para sisteminin m ü­

dahaleci bir serbest kur sisteminden “ hedef bölge (target zone) ” kavramını içeren yeni bir kur sistemine geçişine yönelik uluslararası danışma faaliyetleri gündeme gelmiştir.

viii. Dünya ticaretinin 1985 yılında miktar olarak artış hızı 1984’e göre yarı yarıya düşmüş, birim değer olarak ise son yıllarda gözlenen gerilemeyi sürdürm üş­

tür. Sanayileşmiş ülkelerin dış ticaret hadleri yaklaşık aynı düzeyde kalırken geliş­

mekle olan ülkelerin dış ticaret hadleri bozulmuştur. Dünya fiyatları mamul mallarda, petrolde ve petrol dışı hammaddelerde düşmüştür.

Dünya konjonktürünün yukarda açıklanan gelişmelerinin nedenlerini geliş­

miş ve gelişmekte olan ülkelerin mali dengelerinde bulmak mümkündür. 1984 ve 1985 yıllarında uluslararası sermaye piyasaları sanayileşmiş ülkelerin finansman ge­

reklerine göre şekillenmiştir.

2. Sanayileşmiş ülkelerin finansman dengesizlikleri

1985 yılında sanayileşmiş ülkeler grubu cari işlemler açığının onda dokuzu ABD’nin dış açığıdır. ABD’de 1982 sonunda başlayıp 1984 başına kadar süren ge­

nişleme .beklenenin tersine, Federal Hükümetin bütçe açığını iyileştirmemiş, yal­

nızca açık yıllık olarak yaklaşık 200 miiyar dolar düzeyinde stabilize olmuştur. Bu durum uluslararası mali akımları belirleyen en önemli unsur olarak ortaya çıkmak­

tadır. Uluslararası sermaye ve kredi piyasaları, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik politikaları ve borç ödem e imkanları ve nihayet döviz piyasaları topluca bu açıktan etkilenmekte ve bu dengesizliğe çeşitli tepkiler göstermektedirler.

(14)

Uzun dönemli olarak ABD’nin finansman dengelerine bakıldığında, özel sek­

törün finansman dengesinin kamu finansman dengesine çok duyarlı olduğu göz­

lenmektedir. Uluslararası ödemelerde doların önemli rolü ve iç pazarın ekonomideki ağırlığı, ABD’nin bağımsız bir ödemeler dengesi finansman politikası izlemesine im­

kan vermektedir. Bütçe finansmanı için gerekli iç tasarruflar pozitif reel faiz oran­

ları sayesinde yurt içinden, dıs tasarruflar ise aşırı değerli döviz kuru sayesinde yurtdışından sağlanmıştır. Bu politika, gelişmekte olan ülkelere ihracat pazarı yara­

tarak stabilizasyon politikalarının başarısına katkıda bulunmasına rağmen, varolan borçların faiz ödemelerinde getirdiği yük nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin top­

luca ödemeler dengesi sorunlarını olumsuz yönde etkilemektedir.

Beş büyük sanayileşmiş ülke (*) varolan finansman dengesizliklerinin dün­

ya ekonomisini arzu edilmeyen bir yöne doğru sürüklediğini görerek Maliye Ba­

kanları ve Merkez Bankası Başkanları düzeyinde, New York’da, 22 Eylül 1985 günü, biraraya gelmişlerdir. Bu toplantıda döviz kurlarının bulundukları düzeyde dünya ekonomisinin temel ekonomik eğilimlerini yansıtmadıklarını belirtmişler ve ABD dolarının diğer para birimlerine karşı 1985 yılı Mart-Ağustos dönemindeki düşüş eğilimini sürdürmesi gerektiği ve bu şekilde dünyadaki korumacı eğilimlerin de ber­

taraf edilebileceği konusunda anlaşmışlardır.

r a i l y u r ABD d o l a r i ABD fin a n s m a n d eu test, „

Kaynak : International Financial Statistics, IMF.

(*) G-5 Grubu ülkeler ABD, Almanya, Japonya, İngiltere ve Fransadır.

(15)

1880=100 Reel dovlz Icuru-ABD d o la rla * Icarsl

K aynak : International Financial Statistics, IMF.

3. Uluslararası sermaye piyasaları

1984 ve 1985 yıllarında sanayileşmiş ülkelerin cari işlemler açıklarının finans­

manı uluslararası sermaye piyasalarının yapı değişikliğini ve boyutlarını belirlemiş­

tir. Gelişmekte olan ülkeler cari işlemler açıklarını uyguladıkları stabilizasyon politikaları sonucunda büyük ölçüde azaltmışlar ve bu açıkların finansmanını doğ­

rudan yatırım ve resmi borçlanma kanallarından sağladıkları için, bazı istisnalar dı­

şında, uluslararası sermaye ve kredi piyasalarına başvurmamışlardır.

Uluslararası sermaye piyasalarını 1984 ve 1985 yıllarında etkileyen en önemli gelişme sendikasyon yoluyla sağlanan banka kredilerinin önemini kaybetmesidir.

Bu dönem de sermaye piyasasındaki araçların getiri oranlarının düşük enflasyon ne­

deniyle reel olarak yükselmesi sonucunda büyük ölçüde doğrudan finansman yön­

temlerine başvurulmuştur.

Tasarruf fazlası olan ülke ve kesimler doğrudan veya mali aracı kuruluşlara başvurarak yatırımlarını gerçekleştirmeyi tercih etmişlerdir. Yüksek kredi güveni­

lirlikleri nedeniyle dış tasarruf kullanan ülke ve birimlerin doğrudan finansman ola­

naklarından kolayca faydalanabilmeleri m ümkün olmuştur. Hatta bazı ülkeler sermaye piyasası olanaklarını kulanarak kredilerini geri ödeme yoluna gitmişlerdir.

Sermaye piyasasındaki araçların daha çekici hale gelmesi yatırımcıları bu alana çekmiş, fonların kullanıcıları ise bu maliyeti yüklenerek bilançolarının pasif yapısı­

nı, özkaynaklarını artırmak suretiyle, güçlendirmişlerdir.

Uluslararası bankaların da sermaye piyasalarındaki faaliyetleri artmış, sermaye ve kredi piyasaları arasındaki ayrım bir anlamda önem ini kaybetmiştir. Çünkü ban­

kalar bilanço yapılarını güçlendirmek için sermaye piyasalarına hisse senetlerini sür­

müşler, bu yolla sağladıkları fonları açık veren ülke ve kesimlerin sürdükleri menkul araçlara yatırmışlardır.

(16)

4. Uluslararası sermaye piyasalarında liberalleşme ve yeni mali araçların gelişimi 1983-1985 dönem inde uluslararası sermaye piyasalarının yapısı, liberalleş­

m e ve yeni finansman tekniklerinin gelişmesiyle değişmiştir. Bu değişikliklerin te­

m elinde enflasyon ve faiz oranlanndaki aşın dalgalanmadan kaynaklananan belirsizlikler yatmaktadır.

Geçmiş dönemlerde gelişmekte olan ülkelere ve sanayileşmiş ülkelerdeki fir­

malara önemli ölçülerde kredi vermiş bulunan uluslararası bankalar reel faizlerin artması ve büyüme hızlarının gerilemesi ile birlikte sözkonusu müşterilerinin kredi güvenilirliklerini yeniden değerlendirme gereği duymuşlardır. Diğer taraftan ABD gibi kredi güvenilirliği tartışmasız olan ülkeler ile kolayca m enkul değer ihraç ede­

bilen firmalar finansman ihtiyaçlarını daha düşük maliyetlerle sermaye piyasasın­

dan sağlama yönüne gitmişlerdir. Bu tercih nedeniyle banka kredileri ile sermaye piyasası araçları arasında bir rekabet başgöstermiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak bankacılık sisteminin faaliyetlerini kısıtlayan; faiz oranları tavanları, kredi limitleri, mali piyasalara katılım engelleri gibi konularda düzenlemelere gidilerek daha libe­

ral uygulamalar başlamıştır.

Bilanço yapılarındaki sağlıksız gelişmeleri düzeltmeye çalışan bankalar, ser­

maye/toplam aktif katsayılarını arttırmışlar ve bu hedeflerini sermaye piyasalarına başvurarak gerçekleştirmişlerdir. Ancak kredi faizlerindeki kuvvetli rekabet ban­

kaları tahvil alım satımı, faiz ve döviz swapları, stand-by kredileri, vadeli mal ve döviz piyasalarındaki işlemler gibi maliyeti düşük finansman teknikleri kullanmaya yöneltmiştir.

Reel faiz oranlar!

K aynak : In tern atio n al Financial Statistics, IMF.

6

(17)

K aynak : OECD istatistikleri, Paris.

Sermaye piyasalarında liberalleşme sağlayan politikalar ile yeni finansman tekniklerinin gelişmesi arasında karmaşık bir etkileşim bulunmaktadır. Sanayileş­

miş ülkelerin finansman gereklerinin yarattığı yeni finansman teknikleri, sermaye piyasalarında liberalleşmeyi gündeme getirmekle beraber, liberalleşme de risk top- lulaşmalarmı önlemek, bankalara istikrarlı gelir alanları sağlamak ve banka sistemi faaliyetlerim etkinleştirmek amacıyla yeni finansman tekniklerini teşvik etmek için uygulanmıştır.

5. Uluslararası kredi piyasaları

Uluslararası banka sisteminin faaliyederini de sanayileşmiş ülkelerin finans­

man gerekleri belirlemiştir. Bankaların kredi ve mevduat artışlarının büyük bölü­

m ünü bankalararası kredi ve mevduatlar oluşturmuş ve mali olmayan ekonomik birimlere verilen kredilerde durgunluk gözlenmiştir.

Bankalararası kredi ve mevduatların büyük bölümünü bankaların merkezle­

ri ile yurtdışı şubeleri arasındaki hareketler oluşturmuştur. Özellikle Japon banka­

ları bu alanda faaliyet göstermişlerdir.

Gelişmekte olan ülkelere verilen kredilerde de durgunluk sözkonusudur. Bu ülkelerin cari açıklarındaki azalma ve açığın resmi kanallardan borçlanma veya doğ­

rudan yatırım ile finansmanı bankaların bu ülkelere yeni kredi olanakları tanımak­

ta ihtiyatlı davranmaları bu gelişmeleri açıklayıcı unsurlardır. Gelişmekte olan ül­

kelere kredi artışının onda dokuzu Brezilya ve Meksika’ ya “anlaşmalı krediler (con­

certed loans)” , olarak verilmiş olup, bu krediler bankalann risklerini verildikleri ölçüde arttırmaktadır.

(18)

6. Uluslararası borç gelişmeleri

1984 ve 1985 yıllarında borç ertelemeleri ve borçlu ülkelere finansman ola­

nakları sağlama alanlarında yeni tekniklerin geliştirildiği gözlenmektedir.

Bu alandaki en önemli gelişme, borç konusuna orta vadeli olarak yaklaşıl­

ması ve stabilizasyon politikaları açısından yol almış ülkelere “ çok yıllı ertelem e anlaşmaları” yoluyla uluslararası sermaye piyasalarına girme fırsatının verilmesidir.

Borçları ertelenen ülkelerin alacaklı bankalar ile ilişkilerinin gelişmesini sağ­

lamak amacıyla IMF ( Uluslararası Para Fonu ) “güçlendirilmiş gözetim ” mekaniz­

masını geliştirmiştir. Bu mekanizma borçları ertelenen ülkelerin rakamlandırılmış mali programlar yapmalarını ve IMF ile istişarelerini bu programlar çerçevesinde sürdürmelerini öngörmektedir.

IMF ile Dünya Bankası’nın 1985 Ekim ayında Seul-Güney Kore’de yapılan yıllık toplantısında ABD Hazine Bakanı James Baker uygulanan borç stratejisinin güçlenmesini sağlamaya yönelik önerilerini sunmuştur.“Baker planı” olarak adlan­

dırılan öneriler arasında dört önemli düşünce bulunmaktadır ;

Gelişmekte olan ülkeler piyasa ekonomisine ağırlık veren yapısal uyum p o ­ litikalarını sürdürmelidirler. IMF ve Dünya Bankası bu politikaları destekleyici fi­

nansman politikalarına hız vermelidirler. Ticari bankalar bu sürece gelişmekte olan ülkelere verdikleri kredileri arttırarak katılmalıdırlar. Nihayet, sanayileşmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelerin ihracat yapabilmeleri için pazarlarını açık tutmalı ve faiz­

leri düşürmeye yönelik politikalara önem vermelidirler.

7. Gelişmekte olan ülkelerin finansman dengesizlikleri

Uluslararası fon akımları açısından ABD’nin bu akımları önemli ölçüde de­

ğiştirdiği 1983-1985 dönemi, 1983 öncesine göre önemli farklılıklar gösterm ekte­

dir. Bu kısımdaki analizin kolay izlenebilmesi için ülkeleri, sanayileşmiş ve bu ülkelerden sermaye ithal eden ülkeler olarak iki gruba, ikinci grup ülkeleri de piya­

salardan ve resmi kuruluşlardan borçlanan ülkeler olarak tekrar iki gruba ayırmak gerekmektedir.

1983 öncesinde sanayileşmiş ülkeler tek tek ele alındığında bazı dönem ler­

de büyük sermaye giriş ve çıkışlarına sahne olmuşlarsa da, grup olarak ele alındık­

larında sermaye dengeleri toplam gelirleri veya toplam tasarruflarına oranla önemsiz miktarlarda olmuştur. 1983-1985 döneminde ise bazı ülkeler büyük cari açık veya fazla vererek önem li miktarda yabancı sermaye kullanır veya iç tasarruflarım arze- der hale gelmişlerdir.

Uluslararası sermaye piyasalarından borçlanan gelişmekte olan ülkelerin iç tasarruf oranları 1970’li yıllarda yükselmiş, 1980’li yıllarda gerilemiştir. Bu ülkele­

re doğru olan sermaye akımı 1982 yılına kadar artmış, 1983-1984 yıllarında ise önem ­ li ölçüde azalmıştır. 1970’li yıllarda yükselen yatırım oranları, bir yandan iç tasarruf oranının düşmesi öte yandan sermaye akışının yavaşlaması sonucu 1980’li yıllarda gerilemiştir. Bu ülkeler uyguladıkları stabilizasyon politikaları sonucunda, 1984 yı­

lında, grup olarak dengeli bir cari açığa ulaşmışlardır. Özellikle Meksika ve Brezilya 1982 yılından itibaren düzenli olarak artan dışticaret fazlalarına sahip olmuşlardır.

Resmi kanallardan borçlanan ülkelerin iç tasarruf oranları uzun yıllardır aza­

larak yüzde 9-10 dolaylarında stabilize olmuştur. Bu ülkeler uzun yıllardır iç tasar­

ruflarının yarısı kadar yabancı sermaye girişi ile desteklenmiştir.

8

(19)

8.1986 yılı beklentileri

1985 yılında sanayileşmiş ülkelerin büyüme hızlarındaki yavaşlamayı etkile­

yen faktörlerden bir kısmının kalıcı özellik taşımaması nedeniyle, yavaşlamanın 1986 yılında devam etmeyeceği düşünülmektedir.

Enflasyon oranlarının önemli ölçüde düşürülmesi, karlılığın önceki yıllara göre yüksek olması ve parasal koşulların sanayileşmiş ülkelerde kolaylaşması gibi bir dizi faktör yatırımlarda gözlenen olumlu gelişmelerin süreceği izlenimini ver­

mektedir.

Dünya ekonomisindeki gelişmeler, mali dengelerle yakından ilişkili olduğun­

dan, ABD’nin bütçe açığının azaltılması, atılması gerekli bir adım olarak görülmek­

tedir. ABD yönetimi, bütçe açığının giderek artan şekilde azaltılmasını kararlaştırmış olmasına rağmen bu kararın uygulanabilmesi için yeni yasal düzenlemeler gerek­

mekte, ancak bu konudaki belirsizlikler sürmektedir. Bütçe açığının azaltılmasının faiz oranları ile döviz kurunu önemli ölçüde etkilemesi beklenmekle birlikte, bu etkilerin yönünü ve büyüklüğünü önceden tahmin etmek güçtür.

Hammadde ihraç eden gelişmekte olan ülkelerde 1984 ve 1985 yıllarında sağlanan kalkınma hızlarının, 1986 yılında düşük petrol ve hammadde fiyatları so­

nucu azalacak olan ihracat gelirleri nedeniyle, sürdürülemeyeceği beklenmektedir.

Petrol fiyatlarındaki hızlı düşüşler, petrol ihraç eden ülkelerin mali durumlarını za­

yıflatarak topluca gelişmekte olan ülkelerin finansman problemlerini arttıracaktır.

Petrol fiyatlarının gelecekteki düzeyleri konusundaki belirsizlikler sabit sermaye ya­

tırım artışını olumsuz yönde etkileyebilecektir.

Korumacı önlemler konusundaki gelişmeler de dünya ekonomisi üzerinde etkili olmaktadır. Korumacı politikalara yöneliş, sadece kaynakların yanlış dağılı­

m ından doğan maliyetleri arttırmakla kalmayıp, toplam dünya talebini de düşüre­

cektir. Korumacı önlemler, stabilizasyon politikası izleyen borçlu ülkelerin ihracat pazarlarını azaltıp ithalatlarını sınırlamalarına yol açarak toplam üretimlerini azalta­

caktır. Sonu<£ olarak bu politikaların yaygınlaşmasının dünya ticaret ve üretimi açı­

sından ciddi bir tehlike oluşturduğunu söylemek mümkündür.

(20)

A y lU t Y u zd * F l y a t l a r l n K f l H m l ( T P )

T lllllc Y ü zd e D e * t » im F i y a t l a r l a E f l l l m l ( T P )

YU U le T u z d e D e f l e l m F iy a t G e lt e m e le r l(P )

10

(21)

İ K İ N C İ B Ö L Ü M

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Türk ekonomisinin 1979-1980 yıllarında yaşamış olduğu bunalımdan çıka­

bilmesi için bir dizi köklü tedbir alınmış ve birikmiş yapısal sorunların mirasına rağ­

men, belirli alanlarda önemli başarılar elde edilmiştir. Bu tedbirlerir önemli bir bölüm ü karşılıklı bağımlılık derecesi sürekli artış eğiliminde olan dünya ekonom i­

siyle ekonom ik ve mali alanlarda bütünleşmeye yöneliktir. Ekonomik bütünleşme döviz kuru, mali bütünleşme ise faiz politikalarının uluslararası gelişmeler çerçeve­

sinde belirlenmesini zorunlu kılmıştır. Uluslararası ekonomik gelişmelere uygun ola­

rak izlenmekte bulunan ekonomi politikalarının koordinasyonu,ekonom inin yönetilmesinde ek kısıtlar getirmekle birlikte orta vadede kaynakların daha etkin kullanımı ve borç ödeme kapasitesinin artışı gibi yararlar sağlamaktadır.

1981-1982 yıllannda dünya ekonomisinin gerilemesine rağmen, piyasa eko­

nomisine ve dışa yönelik doğru politikaların uygulanması ve Ortadoğu pazarında­

ki ticaret payının artışı gibi bazı özel şartların da yardımıyla, milli gelir artışının çok üstünde bir ihracat artışı gerçekleştirilmiştir.

Türk ekonomisi 1980-1985 dönem inde reel pozitif faiz politikası ve esnek gerçekçi kur politikası ile dünya ekonomisi ile bütünleşme sürecini başlatmıştır.

(T llU I c y ü z d e a r t l a ) D u n y ». Ic o n jo n k t u r u v e T ü r k iy e

K aynak : ABD ve A vrupa sanayi ü retim endeksleri OECD istatistikleri, Paris.

T ürkiye sanayi üretim endeksi ise DİE üç aylık v erilerin d en aylık olarak türetilm iştir ( in terp o latio n ).

(22)

1. Dünya konjonktürü ve Türk ekonomisi : Dış ve iç talep y ö n e tim i,

1981 yılı -1982 birinci yarıyıl dönemi 24 Ocak ve sonrası kararları çerçeve­

sinde değerlendirildiğinde, reel faiz oranlarının düzeyi ile reel döviz kurlarındaki yıllık kaybın yaklaşık olarak eşitlenmesi sonucunda, Türk lirası döviz talebi denge­

si sağlanmıştır. Kur ve faiz politikalanmn birbirlerini tamamlayıcı şekilde uygulan­

ması mal ve hizmet piyasalarında iç ve dış talep dengesi kurulmasına katkıda bulunmuştur. Bu dengelerin gerçekleşmesi para arzı ve enflasyonun kontrol altına alınmasına olanak vermiş ve M2 para arzının artmasıyla,eşanlı olarak dolaşım hızı­

nın gerilemesi, para talebini kararlı bir duruma getirmiştir.

1982 yılının ikinci yarısında bankerlik piyasalarındaki kriz, tesis edilen iç ve dış talep dengesine Türk ekonomisinin uyum gösterme zorluklarının bir gösterge­

sidir. Ekonomide birikmiş olan borç stoku etkilerini hissettirmiş ve firma kesim in­

de karşılaşılan ağır finansman yönetimi sorunlannın çözümü için, iç talebin tekrar harekete geçirilmesi tercih edilmiştir.

1983, dünya ekonomisinin çok hızlı genişlediği ve enflasyon baskılarının sı­

nırlı kalmakla birlikte arttığı bir yıldır. Bu dönemde Türk ekonomisinin yönetiminde kriz ertesindeki duraklamayı aşmak amacıyla, iç talebin hızlandırılması ile birlikte enflasyon ve cari işlemler dengesi hedefleri geri plana atılarak genişleme yolu be­

nimsenmiş, ancak, iç talebin kontrolü açısından çok önemli bir araç olan reel faiz­

lerin pozitif alanda kalmakla birlikte gerilemesi, üstelik yıl sonunda negatif alana geçmesi ekonomiyi dünya konjonktüründen bu alanda uzaklaştırmıştır.

1983 yılı sonunda alınan tedbirler ile 1984 yılında, dış talebin iç talebe ika­

me edilmesi amaçlanmıştı. İlk aylarda gözlenen ihracat artışlarına paralel olarak iç talebin de genişlemeyi sürdürmesi GSMH artışını son yılların en yüksek oranına yükseltmiştir. Ancak, fiyat artışlarının hızlanması pozitif reel faiz politikasını etki­

sizleştirmiş ve dünya ekonomisindeki yavaşlamaya paralel olarak, Türk ekonom i­

sinde, 1985 yılı ortalanna kadar enflasyonun tekrar kontrol altına alınması sorunu ön plana çıkmış ve bu alanda olumlu sonuç elde edilmiştir.

Enflasyonun kontrol altına alınmasında KDV uygulamasının vergi gelirlerin­

de hissedilir bir artış sağlayarak konsolide bütçe açığını azaltmasının yanısıra, kur politikasının reel faiz politikası ile uyumlu hale getirilmesi, önemli rol oynamıştır.

Yılın ikinci yarısında iç talep artışının milli gelir artış hızı dolayında seyret­

mesi ve ihracatın tekrar hızlanması kalkınma hızının tatminkar bir düzeyde gerçek­

leşmesini sağlamıştır.

12

(23)

T U H * y u x d . d e « i e m . GSMH r e lo talep

GSMH aylık verileri DİE’n ü n yıllık verileri, iç talep D P T ’n in m ak ro denge tablosundaki yılhk veriler kullanılarak türetilm iştir (“ in te rp o latio n ” )

Y lillk y&sde degieoae ReeI ef elctlf dovil Icuru ve reel faiz

Reel faiz vergi sonrası yıllık o ranlardır (BRF).

Reel k u r = P /[( 0,5 x T l/l ) + ( 0,5 x Tl/DM x aralık 1983’teki DM/$ )]

Reel faizden farklı olarak reel k u r yıllık y ü zd e değişim olarak sunulm aktadır.

(24)

GSMH ve sanayi üretim i»aylık v erileri D İE’n ü n y ıllık v e rile rin d e n ay n ı d e ğ iş k e n le r k u llan ılarak tü retilm iştir(“ in te rp o la tio n ” ).

2.Sanayi kesiminin ekonom inin dinam iğindeki rolü

1981-1985 yıllarında sanayi kesim inin, GSMH artışının yüzde 60 üzerinde büyümesi ve GSMH içindeki payının yüzde 2 4 ’d e n yüzde 3 0 ’a çıkması dönem in en belirgin özelliğidir. Bu gelişme hızıyla sanayi kesim i GSMH artış hızına h e r yıl yaklaşık 2 puan sağlamıştır. Ulaşılan kararlı büyüm e ve ihracatta sanayi m allarının payının artışı birarada gözönüne alındığı zaman, ekonom inin dinam iğinin sanayi kesimi tarafından belirlendiği anlaşılmaktadır.

Sanayi kesiminin iç ve dış talebi karşılam ada önem li bir rol üstlenm esi gide­

rek uluslararası konjonktüre duyarlılığını artıracaktır. Özellikle Nisan 1983 (dip n o k ­ tası)- Nisan 1984 (doruk noktası)- Haziran 1985 (dip noktası) devresini kapsayan 26 aylık dönem de sanayi kesiminin devresel hareketi dünya ekonom isinin hareke­

tini yakından izlemiştir.

3 .1985 yılında sermaye birikimi

1985 yılında gözlenen bir gelişme hem özel hem kamu kesimi serm aye biri­

kiminin göreli olarak hızlanmasıdır.

Özel kesimin, son iki yılda, yüksek reel kredi faizlerine rağm en gerçekleştir­

miş olduğu sabit serm aye yatırımlarındaki büyüm e, iç ve dış talebin yeterli karlılık ölçüleri içerisinde karşılanması beklentilerinin sürdüğüne işaret etm ektedir.

1984-1985 yıllarında kambiyo rejiminin liberalleşmesi özel sektörün dış finansman imkanlarını kullanmasını sağlamıştır.

14

(25)

K aynak : W o rld E co n o m ic O u tlo o k , IMF.

1984 yılında, fiyat artışlarının seyri ve kamu açıkları, kamu kesiminin hare­

k et alanını oldukça sınırlamıştı. 1985 yılında ise bu alanlardaki olumlu gelişmeler, kam u kesim inin özellikle enerji ve ulaştırma sektörlerindeki yatırım programlarını hızlandırm asına imkan vermiştir. Özel kesimin imalat ve konut sektörlerinde yatı­

rım larını yoğunlaştırdığı gözönüne alınırsa, ekonom ide eşit ağırlığa sahip bu iki ke­

simin, sermaye birikimini, birbirlerini tamamlayıcı bir iş bölümü içinde yürüttükleri ortaya çıkmaktadır.

4. Ekonom inin finansman dengeleri

Sermaye birikim inin hızlanması yatırım-tasarruf finansman dengeleri açısın­

dan olum suz gelişmeleri beraberinde getirmemiş, tam tersine finansman dengeleri tedrici olarak iyileşme eğilimlerini sürdürm üşlerdir.

Ekonom inin konsolide finansman dengelerine bakıldığında; özel kesimin yatırım -tasarruf dengesini gerçekleştirdiği, kamu kesiminin ise açığını dış tasarruf­

lar ile kapamış olduğu görülmektedir. Kamu kesim inin finansman gereği reel ola­

rak azalmış, buna bağlı olarak cari işlemler açığı küçülmüştür.

Kamu finansman açıklarına sağlıklı çözüm lerin getirilmesi Türk ekonomisi­

n in geleneksel sorunudur. 1985 yılında kamu kesim inin iki temel alt kesimi olan G enel ve Katma Bütçeli İdareler ve KIT’lerin net finansman gerekleri, 1984 yılı ka­

dar yaklaşık 1,1 trilyon Tl olmuştur. Bu miktar GSMH içindeki pay olarak 1984’te yüzde 6 ’dan, 1985’te yüzde 3’e düşen bir finansman gereğini ifade etmektedir. 1985 yılında bu finansmanın 350 milyarı Banka’dan, 750 milyarı ise iç borçlanmadan sağ­

lanm ıştır.

(26)

M akro denge tablosundaki kamu kesim i Genel ve Katma Bütçeli İdareler, D öner Sermayeli Kuruluşlar, KİT’ler, kam u bankaları, kam u sosyal güvenlik kuru­

l m a n ve bütçe dışı fonlardan oluşm aktadır. 1985 yılında Mahalli idareler, Döner Sermayeli Kuruluşlar ve Fonlar GSMH’n in yüzde 1,2’si oranında kaynak sağlamış oldukları için kamu kesim inin finansm an gereği, GSMH’nin yüzde 1,8’i oranında olm uştur.

5.1986 yılı beklentileri

Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planının ikinci dilimi olan 1986 Yılı Programı’- nda yüzde 5 büyüme ve yüzde 25 enflasyon oranları hedeflenmiş bulunmaktadır.

Sermaye birikiminin ekonomik istikrar ve finansman dengeleri kollanarak, mevcut işgücü potansiyeli ve doğal kaynakların devreye sokulması ile sürdürülmesi plan­

lanmaktadır. 1985 yılı sonu ve 1986 yılı başlarında gözlenen bir dizi iç ve dış olum­

lu gelişmeler, hedeflerin gerçekleşmesi konusundaki bekleyişlerde iyimser olunabilmesini sağlamaktadır.

1986 yılında uluslararası konjonktürün 1985 yılında ulaştığı depresyon sını­

rını aşmayacağı, enflasyon oranlannın düşeceği ve faizlerin düşme eğilimine gire­

ceği beklenmektedir.

ABD dolarının değer kaybının yavaşlayacağı ve döviz kurlarında 1984-1985 yıllarında gözlenen önem li dalgalanmaların sürm eyeceği beklenm ektedir.

Petrol fiyatlarındaki düşüşlerin ise dış finansman sorunlarını olumlu yönde etkileyeceği tahmin edilmektedir.

Bankalararası para piyasası, döviz piyasası ve benzeri bir dizi uygulama geti­

rilecek ve geliştirilecek olduğundan para arzı kontrolünün kolaylaştırabileceği dü­

şünülmektedir.

1985 yılının ikinci yarısında enflasyon oranının gerilemesi ile birlikte reel faiz ile reel kur arasındaki denge yeniden tesis.edilmiş olup, bu durumun 1986 yı­

lında değişmeyeceği beklenmektedir.

16

(27)

Ü Ç Ü N C Ü B Ö L Ü M KAMU MÂLİYESİ VE KİT’LER 1. K onsolide Bütçe harcamaları

Konsolide Bütçe harcam alarının GSMH içindeki payı 1983 yılındaki küçük artışın dışında, 1980-1985 dönem i boyunca sürekli olarak düşmüştür. Bu düşüşün en önem li nedeni olarak, transfer harcamaları özellikle Kamu İktisadi Teşebbüsleri’

n e (KİT) yapılan transferler dikkati çekm ektedir. KİT’ lere bütçeden yapılan trans­

ferlerin toplam harcamalar ve GSMH içindeki payları önemli ölçüde azalmıştır. Kon­

solide b ü tçe harcam alarının GSMH içindeki payının düşm esinde bir diğer neden olarak personel harcam alarının azalışı görülm ektedir. Harcamaların yapısında faiz ödem eleri ve diğer transferler lehine bir kayma gözlenmektedir. Borç hacminin bü­

yüm esi ve faiz oranlarının yükselm esi sonucu faiz ödem eleri artmaktadır. İhracat­

çılar, ücret ve maaş geliri elde edenlere yapılan vergi iadeleri ise diğer transferleri artırm ıştır.

( o s u a lo lo .d .» St p a y l a r ) K o n ao lld » Butça

2. Vergi reformları ve konsolide bütçe gelirleri

Bütçe konusunda en önemli reform gelirler alanında gerçekleştirilmiştir. 1980 yılından b u yana çok sayıda vergi tedbiri uygulamaya girmiştir. Bu tedbirlerle te­

m el olarak vergi tabanım n genişletilmesi ve yüksek enflasyon oranlarının neden olduğu çarpıklıkların giderilmesi amaçlanmıştır. 1970’li yıllarda vergi yükündeki

(28)

artışın bir bölümü ekonom inin sanayi alanında gelişm esine bağlanabilirse de, ana neden enflasyon sonucu vergi dilim lerinde ortaya çıkan dengesizlikler olm uştur.

Enflasyon, nominal gelirlerdeki artışlar yoluyla, vergi yüküm lülerini daha yüksek oranlı vergi dilimlerine çıkarmıştır. Bu dengesizliği giderm ek amacıyla vergi dilim­

lerinin tavanları yükseltilmiş, ayrıca vergi tabanının genişletilm esini amaçlayan di­

ğer tedbirlere uygun olmak üzere dilimlere uygulanan oranlar düşürülm üştür. Faiz gelirlerinden alınan stopaj ve faiz giderlerinden alınan banka m uam eleleri vergisi oranlarının indirilmesi vergi gelirlerinde azalmaya n e d e n olm uştur. (*)

Vergi reformlarının en önemlisi 1985 yılı başında uygulanm aya başlanan Kat­

ma Değer Vergisidir (KDV). KDV’ ne ilişkin yasanın yürürlüğe girm esi ile birlikte, üretim ve belirli mal ve hizm etlerin tüketim i ü zerinden alınan sekiz adet vergi kal­

dırılmıştır. Vergi oranı yüzde 10 olarak tespit edilmiş ise de ancak H üküm ete bu oranı, gerekli gördüğü temel mallar için sıfıra kadar düşürülebilm e yetkisi tanın­

mıştır. Son katılan ülkelerin bazılarında h e n ü z uygulanm am akla birlikte, özellikle Avrupa Ekonomik Topluluğuna üye ülkelerce uygulanan KDV, b ir yandan vergi tabanının genişlemesini sağlayan öte yandan vergi gelirleri yapısını değiştiren bir sistemdir. Vergi tabanının genişletilmesi am acına yönelik bir diğer tedbir de ücret­

lilere vergi iadesi sistemidir. Bu sistemde ücret ve maaş geliri elde edenler ile em ek­

lilere, belirli harcamalara ilişkin faturaları sunm aları halinde vergi iadesi yapılmaktadır. Uygulamadan yararlananlara ek gelir im kanı yaratılmasının yanısıra, kuruluşların satışları konusunda bilgi sağlanarak gelir ve kurum lar vergisi denetim i etkinleştirilmiştir.

(5* P a y l a r )

00 Batça Gelirleri

50 -

40

30

80

10

1

A

1

X XX X X XX X

x X i s

A i

X XX X

1

X XX X X X

J

X X

X X

X X

X X X X

1080 1881

V / \ Dolayalı V.

1888 1883

IXX1 D olaylı V.

188i 1889

'(///A D lfe r

m a k i d i r 3” 11 ^ S° nUÇİan IV' L Faiz P a tik a s ıy la ilgili kısımda açıklan-

18

(29)

KDV m n bir diğer olum lu etkisinin vergi gelirlerinin yapısında olması bek- enm ektedır. Bilindiği gibi T ü rk iy e’de vergi gelirleri esas olarak dolaysız vergilere ayanmaktacür. Bu yapı özellikle 1970’li yıllarda dolaylı vergileri yükseltmekten kaçınılm ası sonucu daha da pekişm iştir. Gelir vergisi oranlarındaki indirimler ve 1985 yılında uygulanm aya başlanan KDV ile birlikte, vergi yapısında dolaylı vergi­

ler lehine bir gelişme kaydedilm iştir.

80

40

30

80

10

0

5 3 K . B . r v \ l I c B . V77Z\ H .B o . D ia B . D O S D ig .

3. K onsolide bütçe açığı

Harcamalar ve gelirlerdeki bu gelişmelerin sonucu olarak Bütçe açığının GSMH içindeki payı 1983 ve 1984 yıllarında artmıştır. 1984 yılında Bütçe açığında kaydedilen artışın nedeni vergi oranlarındaki indirim ler ile gelirlerin toplanmasın­

daki yetersizliklerdir. Bu yetersizliklerin nedeni sıkı kredi politikası sonucu likidite sorunları ile karşılaşan kamu ve özel girişimlerin ödemelerindeki gecikmelerdir. 1985 yılında ise KDV ile vergi gelirlerinde m eydana gelen artışların da etkisiyle, Bütçe açığının GSMH içindeki payı düşm üştür.

Son yıllarda Bütçe açığının finansm anında artan ölçüde iç borçlanmaya baş­

vurulduğu görülm ektedir. 1985 yılı Bütçesi borçlanm a gereğinin önemli bir bölü­

m ü Hazine b o n o ve tahvilleri ile karşılanmıştır. 1981 yılından bu yana tahvil ve b o n o lo r, Bütçe açığının finansm anında ana kaynağı oluşturmuştur. Tahvil ve bo­

nolar, alternatif mali araçlara göre daha yüksek ve vergisiz kazançlar sağlamıştır.

Bu politikam n gerekli tedbirler alınmadığı takdirde iki olumsuz sonuç doğurması beklenebilir. Birincisi, yüksek faiz hadlerinin yakın gelecekte Bütçe açıklarının azal-

Butça A c lfln ln F in a n sm a n !

\

\

S

\

S

• ''4 %

î

i*

/ \ ^ x / \ 2 S X / \ 2 s x

1881 1888

S

s

\

\ \

\ \

\ \

s s \

\

✓ s

%

S x

S x

$ xs x

1880

T

1883 1884 18B9

(30)

tılmasında ilave sorunlar çıkartabilecek olm asıdır. Anapara ve faiz ödem e yükün­

deki artışlar böyle bir tehlikeyi şim diden haber verm eye başlamıştır. İkincisi, iç borçlanmaya yoğun bir şekilde başvurulm asının özel kesim in kullanabileceği fon­

ların azalmasına yol açabilecek olmasıdır.

1985 yılı Bütçesinin borçlanm a gereğinin beşte biri Banka’ca Hazine’ye kısa vadeli avans şeklinde finanse edilmiştir. 1980-1983 dönem inde Banka’dan borç­

lanma önemli ölçüde düşm üş ise de 1984 ve 1985 yıllarında bu eğilimin tersine döndüğü görülm ektedir. Bu durum son iki yılda rezerv paranın kontrolünü son derece güçleştirmiştir. Eğilimin devam etmesinin, parasal büyüklüklerin kontrolünde ortaya çıkaracağı sakıncalar açıktır.

Bütçe açıklarının reel olarak düştüğü bir yılda Banka’nın kaynaklarına daha büyük ölçüde başvurulması çelişkili gibi görünebilirse de, ağır dış borç ödem esi bu çelişkinin büyük bir kısmını açıklamaktadır. 1984 Bütçesinden devredilen ö d e­

meler bu gelişmede rol oynayan bir diğer etkendir.

4. Kamu İktisadi Teşebbüsleri

Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin daha rekabetçi bir ortam da çalışmalarını sağ­

lamak amacıyla bazı adımlar atılmıştır. Bunlar arasında en önemlileri, KIT’lere Büt­

çeden yapılan transferlerin azaltılmış ve yöneticilerinin ticari ilkelere dayalı bir fiyatlandırma politikası izlemede serbest bırakılmış olmasıdır. İstihdam politikası, yeni kadrolara kısıtlamalar getirilerek ve sözleşmeli personel kullanımı yönünde kararlar alınarak değiştirilmiştir. KİT’lerle ilgili reform paketi bu teşebbüslerin kıs­

m en özelleştirilmesini de içermektedir.

1089 ( m i l r a r T l )

800

700

800

900

400

300

200

100

0

-100 --- --- ,--- ,--- r

1880 1B81 1082 1Q83 1084

b u n u iktisadi Tesebbusleri

20

(31)

Yeni fiyatlandırma politikası sonucunda KİT ürünlerinin tahsisli satış uygu­

lamaları yok olm uştur. KİT ürünleri fiyatlarındaki artışlar genel olarak fiyat endek­

slerindeki artışların üzerinde olmuştur.

Harcamalar yönüne bakıldığında ise, maaş ve ücret ödem elerinin reel ola­

rak düştüğü görülm ektedir. Sonuç olarak, KİT’lerin harcamaları gelirlerine oranla daha yavaş artarak, bu kuruluşların 1982, 1984 ve 1985 yıllarında önemli ölçüde kar etm elerine yol açmıştır. Aynı zamanda KİT’lerin net borçlanma gereğinin GSMH’ya oranı son altı yılda tedrici olarak düşm üş ve 1985 yılı sonunda, 1980’e kıyasla yarıya inmiştir.

Son iki yılda, KİT’lerin karları ilk defa olarak Bütçeden yapılan transferleri fazlasıyla aşmıştır. Bütçeden yapılan transferler, 1984 ve 1985 yıllarında KİT karla­

rının, sırasıyla yarısı ve beşte biri kadar olmuştur. KİT’lerin borçlanma gerekleri­

n in karşılanmasında Bütçe transferlerinin payı 1981’den bu yana sürekli olarak düşm üştür.

1983 ve 1984 yıllarında KİT’ler Banka’ya olan borçlarını ödemiş gibi görün­

m ekte ise de borçlardaki düşüşün nedeni konsolidasyonlardır (*). 1985 yılında KİT’­

lerin Banka’dan sağladıkları kredilerde artış gözlenmiştir.

(*) K o n so lid asy o n k o n u su n d a 1984 Yıllık R ap o ru n d a ayrıntılı bilgi bulunm aktadır.

(32)

T t l l l k y u jcd « d e c la im

1981 S

i l lx i

22

(33)

D Ö R D Ü N C Ü B Ö L Ü M

FAİZ POLİTİKASI ve PARA KREDİ GELİŞMELERİ

Türk ekonomisinin 1970’li yılların sonundaki ödemeler dengesi krizi ve hızlı enflasyon süreci, büyük ölçüde, sürekli artan kamu kesimi açıklarının finansmanı için yapılan aşırı para genişlemesinden kaynaklanmıştır. Genişleyici maliye ve para politikalarının yanısıra uygulanan düşük faiz ve kur politikaları, ekonominin iç ve dış kesim lerinde oluşan dengesizlikleri daha da ağırlaştırmıştır.

1. Faiz Politikası

Bir yandan yatırımları teşvik etmek, öte yandan kamunun borçlanma mali­

yetini azaltmak amacıyla nominal faiz oranları 1970’li yıllar boyunca düşük düzey­

lerd e tutulm uştur. Dönem in sonlarına doğru enflasyonun gittikçe hızlanması nedeniyle reel faiz oranları artan ölçüde negatif düzeylere inmiştir. Bu ise, ekono­

m ik birim lerin banka mevduatı gibi mali varlıklara olan talebini hızla düşürerek, paran ın dolaşım hızının yükselmesine ve dolayısıyla enflasyonist baskıların daha da artm asına neden olmuştur. Diğer taraftan, m evduatın reel getirisinin negatif dü­

zeylerde seyretmesi nedeniyle birikimlerin banka sisteminden çekilerek fiziki mal­

lara, dövize ve örgütlenmemiş mali piyasalara yönelmesi, kaynak dağılımını bozarak eko n o m ik büyüm eyi olumsuz yönde etkilemiştir.

1980 yılında uygulanmaya başlanan istikrar programı, kısa dönem de iç tale­

bi azaltmayı hedef alırken, uzun dönem de dünya ekonomisiyle bütünleşmek ve ek o nom iyi piyasa güçlerinin baskılarına bırakmak suretiyle kaynak dağılımında et­

kinlik sağlamayı ve büyüm e sürecini yeniden başlatmayı amaçlamıştır. Ekonomik program ın kısa ve uzun dönem li amaçlarına yönelik olarak, 1980 Temmuz ayında m evduat faiz oranları serbest bırakılmıştır. Konjonktürü izleyen bir kur politika­

sıyla birlikte uygulanacak olan pozitif reel faiz politikasının, bir taraftan para talebi­

ni yükselterek fiyat istikrarının sağlanmasına yardımcı olacağı, diğer taraftan da kaynak dağılımındaki bozuklukları düzelterek ekonom ik büyümeye katkıda bulu­

nacağı düşünülm ektedir.

Faiz oranlarının serbest bırakılmasından sonra bir araya gelen bankalar, yap­

tıkları “centilm en anlaşmalarıyla” faiz oranlarının fazla yükselmesini önlemişlerdir.

Bu nedenle, reel faiz oranları başlangıçta negatif düzeyde kalmıştır. Ancak, küçük bankalar ve diğer aracı kuruluşlardan gelen rekabetçi baskılar nedeniyle nominal faiz oranları zaman içinde gittikçe yükselmiş ve enflasyon hızının da yavaşlaması so n u c u n d a reel faiz oranları 1981 yılında pozitif düzeye çıkmıştır. Faiz oranlarının serb est bırakılmasından sonra, birikimler büyük ölçüde banka sistemine yönelmiş­

tir. 1981 ve 1982 yıllarında toplam mevduat önemli reel artışlar göstermiş, paranın dolaşım hızı ise büyük ölçüde yavaşlamıştır. Uygulanan kur ve faiz politikaları, ay­

rıca, yurt dışına sermaye kaçışını da durdurm uştur.

Ancak nom inal faiz oranları yükseltilirken m evduat faiz geliri üzerinden alı­

n a n verginin yüzde 25, banka ve sigorta muameleleri vergisinin yüzde 15 gibi yük­

sek oranlarda bırakılması sonucunda bankaların borçlanma ve borç verme faiz oranları arasındaki fark önemli ölçüde büyümüştür.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yüzdelik biçimde verilmiş sayıyı ondalık kesir şeklinde yazmak için, yüzde oranı olarak verilen sayının ondalık virgülünü sola doğru iki basamak kaydırırız.. Örnek

Eğer kardeş sayısı daha 2 fazla olsaydı, kişi başına düşen para %10

• 500 gr %20’lik NaCl çözeltisi hazırlayabilmek için kaç gr NaCl

Si Yüksek Mimar ve Yüksek Mühendis odaları kanun pro- jesi yüksek mühendis ve yüksek mimarlar birliklerinden iş- tirâk eden murahhaslar tarafından tetkik edilmektedir.. Müessif

Geçen yıl aynı dönemde barajlardaki su miktarının 142 milyon 810 bin metreküp olduğu ifade edilen internet sitesinde, kullanılabilir su oranının yüzde 5,58 olduğu

Kentlerde de k ırsalda da işsizlik oranı yüzde 2,2 arttı kentte yüzde 14,2'ye, kırsalda da yüzde 9,3'e yükseldi.. Öte yandan iktisatç ı Mustafa Sönmez'in bianet'te

Tarıma yönelik sabit sermaye yatırımı 2014’te bu yıla göre yüzde 9.1 artarak 16 milyar 975 milyon liraya ulaşacağını anlatan Bayraktar, tarımın daha fazla yatırımı

Karap ınar halkı için ekmek teknesi olan, büyük sürüleri besleyip, verimli tarım alanlarını barındıran topraklar nas ıl oldu da böylesine büyük bir çölleşme tehdidi