J SSK TEPECiK HOSP TURKEY 1999 ; 9 (2-3) : 86-91
PROLAKTİNOMLARDA TRANSSFENOİDAL GİRİŞİM SONUÇLARI
THE RESULTS OF TRANSSPHENOIDAL INTERVENTION IN PROLACTINOMAS
86
Okan KORKMAZ Aytekin
KOÇYİGİTÖzcan
BİNATLISUMMARY
AIM: To evaluateThe results of transsphermidal suırgery in patients with pmlaıctinoma.
MA!ERIAL and METHOD: 12 patients were diagnosed as pmladinoma, operated by hrans~
sphenmdal surgery between September 1994 to May 1997. Total resedion was performed in 9 an subtotal resection was performed in 3 patients,
RESUL TS: Follow up lasted an average of 22.2 months (range 12-36 months) and no serious comp Hcation w ere seen.
CONCLUSION: Transsphenoidal surgeıry in patients with prolactinoma is safe and has a low complication ırate.
(Key Words: Adenoma, Transphenoidal Intervention)
ÖZET
AMAÇ: Prolaktinoma'lı olgularda transsfenoidal girişim sonuçlarını incelemektir,
GEREÇ ve YÖNTEM: Kliniğimizde, Eylül 1994 ve Mayıs 1997 tarihleri arasında pırolakti
noma tanısı alan 12 olgu ya klinik konsey kararı ile transsfenoidal giri~im uygulandı.
BULGULAR: İntrasellar yerle~imli l'i erkek, ll'i kadın, toplam 12 prolaktinoma olgusu transsfenoidal yaklaEjımla opere edilmiştir. Olguların 9'uda total, 3'üı.ı.de subtotal rezeksiyon
yapılmı:ştır. Cerrahi sonu 12-36 ay (ortalama 22.2 ay) izlenen olgularda kalıcı kamplikasyon gözlenmemifjtir.
SONUÇ: Transsfenoidal giri:şimin cerrahi riskin düşük olduğu ve komplikasyonların
az görüldüğü çalışınarnızla desteklenmi:ştir.
(Anahtar Sözcükler: Adenoma, Transsfenoidal Cerrahi)
Nöroşiriirji Servisi (Op.Dr.B önallı, Dr.O Korkmaz, Dr.A Koçyiğit)
SSK Tepecik Eğitim Hastanesi Tepecik-lZMiR
Yazışma :Okan KORMAl 8143 Sk. No: 3/2 Çiğli-!ZMiR
SSK TEPECiK HAST DERG 1999 Vol. 9 No. 2·3
Prolaktin salgılayan hipofiz adenomlan, bugün en sık rastlanan hiperfonksiyone hi- pofiz tümörlerinden olup bütün hipofiz
adenamlarının %30 kadarmı olu~turur. Pro- laktinoma, lokal kitle etkisi ve genellikle
salgıladığı hormonun etkileri ile klinik bulgu ve yakınmalara neden olur. Kitle et- kileri ile batiağrısına, optik sinire bası ve göm1e bozukluğuna, kraniyal sinir pa- ralizilerine, diyabetes insipitusa ve hi- popitüitarizme neden olur. Sonuç olarak
geli~en hiper prolaktineminin yol açtığı kli- nik tablo ile tam konur. Bu tablo, cinsiyete göre farklılıklar gösterir. Kadınlarda temel bulgular arasında galaktore, amenore, erken menapoz, osteoporoz ve premenstrüel sendrom iken erkeklerde galaktore, oli- gospermi, libido kaybı, empotans, ji- nekomasti klinikte öne çıkan belirtilerdir.
(1-6)
Hipofiz adenomlarında ilk trans- sfenoidal Cerrahi 1914 yılmda Cushing
tarafından yapılmıştır. 1958 yılmdan iti- baren, özel spekulum ve cerrahi mik-
roskopların geli~mesi ile son zamanlarda ol-
guların %90'lara varan bölümünde uygu- lanan bir yöntem haline gelmiEitir. Trans- k.ranyal cerrahiye oranla çok daha güvenli, çok daha hızlı ve direkt bir cerrahidir. Ade-
nomı..m hormonal bezden ayrımı daha kolay
olmaktadır.
Transsfenoidal cerrahin_in transkranyal cerrahiye tercli'ı edilmesinin kesin en- dikasyonlan ise:
.ı. Tümörlin sfenoid sinüse yayıhmı,
,. İntrasellar mikroade:norn varlığı e Rinore ile ilişkili ademom olgusu. (2,3;4)
Kliniğimizde, Eylül 1994 ve Mayıs 1997 tarihleri arasmda hipofiz adenomu tanısı
alarak transsfenoidal yaklatiım uygulanan 32 olgunun 12'si prolaktinoma idi. Bu :ma- kalede 12 prolaktinoma olgumuzun cerrahi öncesi ve cerrahi sonrası bulgulan in- celenmektedir.
GEREÇ VEYÖNTEM
Kliniğimizde, Eylül- 1994 ve Mayıs 1997
87
tarihleri arasında hipofiz ademomu nedeni ile 32 olgu, tran.ssfenoidai cerrahi He opere edildi. Bu hastalardem 12 tanesi, pro- laktinoma idi.
Polikliniğimizde, galaktore, amenore,
başağrısı gibi nedenlerle baş vuran ve hi- pofiz adernamundan rıüphelenilen has-
taların tümünden serum hormon düzeyleri (N 0,20 Ng/ml), sella spot grafisi, kranyal BT ve kranyal MRG istenerek adenom tanısı ·
kesinleştirildi. Kesin tanı alan hastalar, ser- visimiz~ yatırıldı. Görme keskinliği ve görme alanı_ ·değerlendirilmesi açısından
Göz hastalıklan ve transsfenoidal giriEiime uygunluk açısmdan KBB konsültasyonları yapıldı.
Klinik konsey karan ile tüm hastalara transsfenoida cerrahi uygulanmasma karar verildi. Operasyonlar . intratrakeal _. genel anestezi altında (endotrakeal fleksibıl tüp
kullanılarak) yapıldı. Zeiss marka ope- rasyon mikroskobu ile Siemens marka C koHu skopi kullanıldı. Opere edilen has- talarm adenomlarmın büyüklüğü, Hardy klasifasyonuna göre değerlendirildi. (Şekil 1) (1-4).
®x
~
Simctrik Asimetrik
ŞEKiL 1: Hipofiz adenemlan nda Hardy sınıflamasının kullanımı
SONUÇ ve BULGULAR
Kliniğimizde son 3 yılda prolaktin ade-
ınomu nedeni ile 12 olgu, transsfenoidal cer- rahi. ile opere edilıni~tir. Olguların U tanesi
kadın, bir tanesi erkek idi. Olguların ya~
dağılımı 18 ile 42 arasmda olup, ortalaması
30.5 idi. Opere edilen bir pmlaktinoma ol-
J SSK TEPECiK HOSP TURKEY 1999 Vol. 9 No. 2·3
gusunun cerrahi öncesi ve cerrahi sonrası
kranyal MRG tetkikleri resim la ve lb'de
sunulmuştur.
RESiM 'if'~: Prolaktinoma olgusunun cerrahi öncesi MR
RESiM 1b: Aynı olgunun cerrahi sonrası MR görüntülernesi,
Opere edilen olguların başvuru yakın
ınalan Tablo l'de gösterilmiştir.
TABlO 1: Olgulardaki yakınmalar ve tedaviye yanıt oranlan
Yakınma Olgu Sayısı % Düzelme %
Amenore 11 91.6 5 45.4
Galakiore 7 40.3 2 28.5
Başağrısı 4 33.3 3 75.0
Görme Bozukluğu 3 25.0 2 16.6
Cinsel isteksizlik 8,3 100.0
Yakınmalann başlama süresi 6 ay ile 12
yıl arasında değişmekle birlikte ortalama
88
4.6 yıl olarak
Hardy sınıflamasına göre, 6 olgu, Tip O (intrasellar), 3 olgu Tip 3 Tip E ola~
rak değerlendirilmiştir (Tablo
TABlO 2: Adenom uzantılarının Hardy sınıflamasına ,2öre değerlendirilmesi (7)
Tip Olgu Sayısı -----~---~~--T~ip-0~-,.---~--6~-
TipA 3
Tip E 3
olguda greyt 1 sella 4 olguda greyt U- sella, 6 olguda greyt
n
sella tespit edilmiştirTABlO 3: Adenemların derseelendirilmesi Greyi Olgu Sayısı
~~~~~~~-~ 2 -~~~-
11 4
lll 6
Olgularm cerrahi öncesi kan düzeyleri ise (Normali 0~20
4'te değerlendirilmiştir.
TABLO 4: Cerrahi öncesi prolaktin Cerrahi öncesi prolaktin
(ng/ml) 100-200
+200
4 2
3
E
2
Bir olgumuz prolatin adenomu nedeni ile daha önce servisimizde pterional kran-
yotoıni ile opere edilmiş, post operatif dönemde 6 ay kadar bromokriptin tablel:
kullanmıştır. Bir olgumuz da cerrahi öncesi dönemde 6 ay, diğer bir hasta da düzensiz bir şekilde 5 bromokriptin tablet kul-
lanmıştır.
12 olgudan 9'unda total ademom ik- sizyonu, 3 olguda ise subtotal eksizyon
gerçekleştirHdL Olgulardan hiç birisinde
girişim sırasında koroplikasyon gelişmeciL
Cerrahi 3 sonrası dönemde 2 olgu bir
SSK TEPECiK HAST DERG 1999 VoL 9 No. 2-3
süre ile, 1 olgu ise 4 ay süre ile bro- mokriptin tablet kullandı. 2 olgu Evre
A
1 olgu Evre B idi.İntrasellar (Prolaktin düzeyi, 100-200 ng/ml arasındaki) 4 hastanın cerrahi öncesi ortalama prolaktin düzeyi 185 ng/ml olarak
saptandı. Prolakth< düzeyi 200 ng/ml üzerinde saptanan iki hastanın da izlem so- nunda kan prolaktin seviyeleri normal düzeyine indi. Bu hast2Jardan biri cerrahi öncesi dönemde pterional lcranyotomi ile opere edilmiş ve bromokriptin tablet kul-
lanınıştı (Tablo 5). Bu hasta cerrahi sonrası
dönemde de bir yıl bromokriptin tablet kul-
landı.
TABLO 5: Endokrinolojik değerlendirme
Prolaktin Seviyeleri
Tip Olgu Cer. Öncesi(ng/ml) Ce. Sonrası (ng/rnl)
+200 2.9
2 +200 18
o 3 180 20
4 192 20
5 160 62
6 198 17
1 198 84
A 2 142 12
3 167. 13
+200 160
E 2 176 Hi2
3 178 63
Tip A adenomlu 3 hastanın cerrahi öncesi ve cerrahi sonrası prolaktin 1-2 yıllık
izlem sonunda tablo 5'te gösterilmüıtir.
Tip E ademomlu 3 hastanın cerrah.i öncesi ve cerrahi sonrası prolaktin düzeyleri 18-22 aylık izlem sonucunda tablo 5'te
değerlendirilmü;ıtir. Bunlara göre O tipi tip olgularda 1, A tipi olgularda I ve E tipi ol- gularda 2 olmak üzere toplam 4 olguda (%33.3) p:rolaktin seviyesi yüksek kalmıştır.
Tipler ve prolaktlıı düşme oranı ilişkili
görülmektedir.
Prolaktin adenomu nedeni He cerrahi
girh~im uyguladığımız ve amenon~ ışikayeti
89
olan l l hastanın 6'sında düzelme olmadı. Bu
hastaların 2'si Tip O, 2'si Tip A, 2'si Tip E idi.
Galaktore :şikayeti olan 7 hastanın 5'inde düzelme olmadı. Bu hastaların l'i Tip O, 2'si Tip A, 2'si Tip E idi.
TARTIŞMA
Prolaktinomalarda, uzun yıllar :rad- yoterapi, medikal ve cerrahi tedavi gibi yöntemler denenmiş, ancak bir türlü olumlu sonuçlar alınamamıştır. Bugün, tıbbi tedavi, cerrahi öncesi dönemdeki 6 ay içinde önerilmektedir. Bunun tümörü bir miktar
küçülttüğünü ve hormon salgılamasını azalttı.ğmı gösterilıni~tir. Ancak özellilde hormon düzeyi yüksek olan hastalarda etkili olmamakta ve düzeyi bir miktar
dü~ürmektedir. Sonuçta bu hastalar, cerrahi tadaviye gerek duymaktadırlar (2,3,7).
Prolaktinomalarda, cerrahi eksizyonu, transsfenoidal cerrahi'nin gelişmesi ile, çok önemli at_ıamalar kaydetmit_ıtir. Özellikle operasyon mikroskobunun sağladığı üstün
görüş a.v<mtajları He küçük adenomlar, hi- pofiz dokusunda güvenle ayrılmaktır (7).
Böylece normal hipofiz adenomlarında,
transsfenoidal cerrahi endikasyanları genit_ı
lerken, transkranyal cerrahi giderek daha seyrek uygulanmalctadır (8-11).
Uzun yıllar transsfenoidal cerrahi seçi- minde, ilgi ve dikkatler mikroadenomlar üzerinde yoğunlaşmış ve nükroadenom- larda daha başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
Maira ve arkadaşlarının 119 kadını içeren se- risinde, transfenoidal cemüı.inin prolaktlıı adenon<l.arının tedavisinde çok etkili oldu-
ğu ve diğer endokı·in fonksiyonlarla, pro- laktin düzeyini normale döndürdüğünü be- lirtilmektedir (12). Prolaktinomalar iyi huylu tümörler olmalarma karşın, erken cerrahinin gerekli olduğu tümörler olup, yine bu tümörlerde, erken cerrahi, ba~arı sağlamada
en önemli faktörlerden birisidir (ll). Eğer
cerrahi öncesi prolaktin düzeyi 200 ng/
ml'den yüksek, tümör 10 mm'den büyük ise cerrahi sonuçlar daha kötüdür. Nelson ve
arkadaşları prolakfuı.omalan gözden
geçirmi~ler, daha önce bilinen prolaktin
J SSK TEPECiK HOSP TURKEY 1999 VoL 9 No. 2-3
düzeyi ve tümör büyüklüğü gibi faktörlere ek olarak, hastanın ya~ının 26'dan genç
olması, amenorenin 6 yıldan kısa olması,
uyan testlerine normal büyüme hormonu
yanıtı gibi ölçürolerin prognozu olumlu et-
kilediğini göstermi~lerdir (14).
Çalı~mamızda, cerrahi öncesi hormon düzeyine göre hastalanmız incelendiğinde, bunların 9'unun (%75) 200 ng/ml altında,
3'ünün (%25) 200 ng/ml üzerinde olduğu
görülür. İntrasellar adenoruların prolaktin düzeyi ortalaması 185 ng/ml, A gru- bundakilerin düzeyi, 162 ng/ml, E gru- bunun ise 177 ng/ml bulunmu~tur.
Değerlendirilen 12 olgudan 9'una (%75) se- lektif total adenom eksizyonu, 3'üne (%25) subtotal eksizyon yapıldı. Subtotal eksizyon
yapılan hastaların tümü Tip E idi. 01- gulardan sadece 1'inde cerrahi sonrası
dönemde diyabetes insipitus geli~ti, ancak
kalıcı olmadı. Olgulardan 3'ü postop dönemde 1 yıl ve 4 ay bromokriptin tablet
kullandı. Maira ve arkada~lan serilerinde, 58 olgu greyt I, 40 olgu greyt II'den oluşan
toplam 98 (%82) olguya total rezeksiyon uy-
gulanmı~lardır. Ancak yine aym seride, tüm greyt III ve greyt IV hastalarına (toplam 12) subtotal eksizyon uygulayabilmi~lerdir. Bu
çah~mada ayrıca cerrahi sonrası dönemde, prolaktin düzeyi 200 ng/mL altında olan 21 olgu ile, 200 ng/ml. Üzerinde olan 3 olguya bromakriptin tedavisi uygulanmı~tır (13).
Wilson ve arkada~larının çalı~masında da intrasellar adenamlarda ba~anlı sonuçlar
alınırken, suprasellar geni~leme gösteren ol- gularda sonuçlar alınırken, supraselar
geni~leme gösteren olgularda sonuçlar
ba~arısızdır (14). Black ve arkada~larının bir
çah~masında %3'lük geçıcı diyabetes
İnsipitus, %1'lik rinore oranı dikkatimizi çekmektedir (15). Bu kaynakların yardımı
ile Serimizdeki total rezeksiyon orammız ve cerrahi sonrası komplikasyonlarımızın, li- teratürle uyumlu olduğu söyleyebiliriz.
Çalışmamızda, intrasellar adenomlu 6 hastadan 5'inin prolaktin düzeyi norma se- viyeye indi. Birinde ise dü~me olduğu
görüldü. Hormon düzeyinde azalma olan bu hasta, cerrahi sonrası dönemde, l yıl bro-
90
mokriptin tablet kullandı. Tip A adenomlu 3 hastadan, l'inin prolaktin düzeyi normale döndü, 2'sinde ise azalma oldu. Tip E ade- nomlu 3 hastadan l'inde pro1aktin düzeyi normale döndü, ancak bir yıl sonra tekrar yükseldi. 2 hastada ise azalma olduğu
görüldü. Bu hastalardan biri cerrahi sonrası
dönemde bromokriptin tablet kullandı.
Amenore şikayeti olan 7 hastadan 2'sinde düzelme oldu, 5 hastada ise düzelme görülmedi. Ba~ağnsı olan 4 olgudan 3 'ünde düzelme olmasına karşın 1 olguda düzelme izlemedi. 3 hastada görülen görme bo-
zukluğu cerrahi sonrası dönemde 2 olguda gerilerken 1 olguda düzelme saptanmadı.
Post ve arkada~larının 96 olguluk se- rilerinde tüm gruplarda %71'lik ba~a:n mev- cuttur. Mikroadenom altgrubunda bu oran
%85'e çıkmaktadır. Cerrahi öncesi prolaktin düzeyi, 200 ng/ml altında olan mik- roadenomlarda bu oran %89'a kadar çıka
bilmektedir. Mensturasyon düzenlenmesi
bazı kaynaklarda %40-70 oranında bil- dirilmektedir. Yine bu kaynaklarda ade- nomu 10 mm' den küçük ve prolaktin düzeyi 200 ng/ml altındaki olgularda sonuçlar daha iyidir. Büyük tümörlerdeki kitle et- kisine bağlı olarak meydana gelen görme
bozuklukları %85 olguda normale dönmektedir Wilson ve arkada~la- rının çah~masında 17 mikroadenomlu has- tadan 16'sının cerrahi sonrası 1 yıl içerisinde mentürasyon düzenlenmesinin sağlandığı,
makroadenomlarda ise, 7 hastadan sadece 2'sinde düzelme olduğu bildirilmektedir.
Aynı seride cerrahi sonrası erken dönemde
%66.7 oranında görme bozukluklarında
düzelme olduğu bildirilmektedir Bynke ve arkadaşlarının suprasellar uza-nımh ade- norolarda yaptıklan çalı~mada %44
oranında, prolaktin hormomınun, sadece cerrahi ile normale döndüğü bromokriptin ve cerrahi sonrası radyoterapi eklendiğinde
bu oranın %88'e çıktığı bildiril-mektedir.
çalışmada invaziv adenorulada cerrahi
sonrası Radyoterapi yapılması gerektiği vur-
gulanmaktadır (17).
Maira ve arkada~larının yaptığı 119
kadından olu~an 98 (%82) hastaya (greyt
SSK TEPECiK HAST DERG 1999 Vol. 9 No. 2-3
total rezeksiyon yapıJ.dığı, bunların 73'ünde (%62) erken dönemde galaktore, amenore
yakınmalarında düzelme olduğu ve pro- laktin düzeyinde normal sonuçlar elde edil-
diği bildiriliyodu. Geriye kalan total ek- sizyon yapılmış olan 25 hastanın ise, 21 'inde cerrahi sonrası prolaktin düzeyi 21-196 ng/
196 ng/ml arasında, 4'ünde 200 ng/ml.den yüksekti. Subtotal rezeksiyon yapılan 12 hastada (%10), (greyt III ve greyt IV) ise düzelme sağlanmıı~tı a..ncak hiç birinde nor-
KAYNAKLAR
1. Rengachary SS, Wil/cins R.H., Principles of Ne- urosurger: New York. Mc Graw-Hill. 1994.
2. Hacı Yakupoğlu S., I-lipofiz tüınörleıi. Anktıra
Türki-ye Klinikleri Yayınevi. 1988.
3. Gökalp HZ, Erongun U. Nöroşiriirji Ders Kitabı.
Ankara 2. Baskı Güneş kitabevi. 1888.
4. Youmans J.R. Tumors of parasellar and sellar arca in adults Chapter. 119. Neurological Surgery. 1990 ; 5 : 3447-98.
5. Wilkin.s R. Rengaclıary S: .Neuı·osurgery. Volume I.B. New York. Mc Graw-Hi/11996; 1221-335.
6. Goodman RH, Molitclı M.D, Port KD, Jackson, IMD. Prolactimı seereting adeııomas in the nıale. New York. Plemmı press. 1980; 91-108.
7. Hardy J. Transsfenoidal Microsurgery of the normal and pathological pituitary Clin . .Neurasurg. 1969 ; 16 : 185-217.
8. Arafah BM, Brodkey JS, Kaufmarı B. et. al. Trans- sfenoidal microsurgery in the treatment of Acromegaly and Gigantizm J Cliıı. EndocriııolMetab.1980; 50:578-85.
9. Faria MA Jr. Tindall GT. Transsfenoida/ mic- rosurgen; for pro/actin seereting pituitary adenomas. J . .Ne-
ıırosurg. 1982 ; 56 : 33-43.
91
mal hormon . düzeyleri sağlanamadı (13).
Prolaktin sal.gılayan hipofiz adenornlan, ge- nellikle erken dönemde yakınmalara neden olur. Görüntüleme telc.niklerinin gelişmesi
ile intrasellar dönemde tanı konulabilen has- talarda uygulanacak cerrahi giri~im seçi- minde, transsfenoidal yol gerek cerrahi ris- kin dü~ük olması, gerekse cerrahi sonrası
komplikasyonlarm daha az görülmesi ne- deni ile seçkin bir yöntemdir.
10. Post KD, Murasko K. Managemeııt of pituitan; tu- mars Neurol Cliıı. 1996; 4 : 804-91.
11. Randal RV, Laws ER; Abboud CF et al: Trans- sfenoidal microsugical treatments of pro/aktin produciııg pi- tuitary adeııorns: Results 100 patients. Mayo C lin Proc.
1983; 58: 108-21.
12. Post KD, Biller Bf, Adelman Ls et al: Selective Transsfenoidal adenomektomi in women with galaktorrea ..
amenorre .]AMA. 1979; 242 : 158-62.
13. Guiot G; Consideration on the Surgical treatment of pituitan; Adenomas. In: Treatment of Pituitaıy Ade-
noıııas. R. Falılbusclı, K. V. Werder, Paris, Masson: 1978 ; 202-18.
14. Maira G., Ani/e G., Marinis L., Barbarina A.: Pro- lactin Seereting Adenomas: Surgical results and long term follow-up. Neurosurgery.1989; 5: 674-9.
15. Peter M, Black D., Niclolas T.- Zervas A.- Gui/ermo L: Candida Ineidence a1Jd management of complications of Transsfenoidal operation for pitu.itarı; adeııomas. Ne- urosurgery. 1987; 7 : 920-3.
16. Donald A., Charles B.: Results of transsfenoidal mic- rosurgeryfor growtlı hormon, seereting pitüitary adenoma in a series of 214 patients. J .Neımısurg. 1988; 68: 854-67.
17. Bynke O, Hi/ma,; J. Role transsfenoidal operation tlıe mangemenf: of pituitaıy adcomas with su.prasellar extension.
Acta .Neurodıir: 1989; 100 : 50-5.