• Sonuç bulunamadı

1- FARE. Alem: Hayvanlar Şube: Omurgalı Sınıf: Mammalia Takım: Rodentia Familya: Muridae Cins: Mus Tür: Mus musculus

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "1- FARE. Alem: Hayvanlar Şube: Omurgalı Sınıf: Mammalia Takım: Rodentia Familya: Muridae Cins: Mus Tür: Mus musculus"

Copied!
26
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DENEY HAYVANLARININ FİZYOLOJİSİ

Prof. Dr. Mehmet KAYA, OMÜ Veteriner Fakültesi, Fizyoloji AbD Pro. Dr. Metin ÇENESİZ, OMÜ Veteriner Fakültesi, Fizyoloji AbD

GİRİŞ

Hayvan deneylerinin çoğu tıp, biyoloji ve veteriner hekimliği dallarında yapılmaktadır.

Veteriner hekimlik ve biyoloji alanında yapılan çalışmalarda çoğunlukla üzerinde çalışılan hayvanların kendileri ile ilgili konuların araştırılması amaçlanır. Tıp alanında kullanılan deney hayvanlarının büyük bir kısmı ise temel tıp alanları ve ilaçların insanlar için faydalı olup olmadığının araştırılmasında ve güvenli olan dozajlarının belirlenmesinde insan modeli olarak kullanılmaktadır.

Bilimsel tıpta teşhis tedaviden önce gelmektedir. Doğru teşhis için öncelikle vücudun çeşitli bölümlerinin ve bütününün normal yapısı, fonksiyonları ve bu fonksiyonların çalışma mekanizmaları bilinmelidir. Sağaltıcı hekimlikten ziyade koruyucu hekimliğin önemi günümüzde daha iyi bilinmektedir. Gelecek tehlikelerin önceden tahmin edilerek bunlara karşı önlem alınabilmesi için de tıp alanındaki gelişmelerin pratikte uygulanabilirliğinin kontrolü gerekir. Bu kontrol ancak canlı hayvanlar üzerinde yapılacak denemelerle mümkündür. Yapılacak denemenin niteliğine bağlı olarak deney hayvanının türünün, soyunun, yaşının ve cinsiyetinin seçimi büyük önem arz etmektedir. Seçilen deney hayvanının fizyolojik özelliklerinin bilinmesi çalışmanın yapılabilirliği açısından esastır. Aşağıda bilimsel denemelerde en sık kullanılan deney hayvanlarının fizyolojileri hakkında kısa bilgiler verilmiştir.

1- FARE

Alem: Hayvanlar Şube: Omurgalı Sınıf: Mammalia Takım: Rodentia Familya: Muridae Cins: Mus

Tür: Mus musculus

(2)

Yaşam sürelerinin kısa oluşu, cinsel olgunluğa erken ulaşmaları, östrüs sikluslarının kısa sürmesi, fazla sayıda yavru yapmaları, küçük ve bakım maliyetlerinin düşük olması gibi nedenlerden dolayı, fareler biyomedikal çalışmalarda uzun yıllardır en fazla kullanılan omurgalı türüdür. Laboratuar faresi ev faresinden (mus musculus) türetilmiştir. Çok sayıda mutasyonlarının bulunması genetik çalışmalarda tercih edilmesine neden olmuştur. Inbreed ve outbreed olmak üzere 400 değişik soyu bulunur. Farelerin inbreed soyları arasında anatomik ve fizyolojik farklar bulunur.

Bu özellikler nedeniyle özelleşmiş fare soyları, hayvan modelleri olarak başlıca modern genetik araştırmalar, kanser, immunoloji, toksikoloji, metabolizma, gelişimsel biyoloji, diyabet, yaşlanma, kardiyovasküler sistem araştırmaları ile antikor ve aşı çalışmaları ve ilaç denemelerinde kullanılmaktadır. Farelere ait bazı yaşamsal değerler Tablo I’de verilmiştir. Fakat bu değerlerin farelerin soylarına, yetiştirilme şekillerine, laboratuarlar ve örnekleme metotlarındaki farklılıklara bağlı olarak değişiklik gösterebileceği dikkate alınmalı ve bu yüzden her laboratuar için, o laboratuarda yetiştirilen farelerin normal değerlerinin saptanmasına çalışılmalıdır.

Farelerde beden kısa sert kıllarla kaplıdır. Kuyruk uzun, ince ve çıplaktır. Boyları kuyruk dahil 12-15 cm olan bu hayvanların ön bacakları 4, arka bacakları 5 parmaklıdır. Yaşadığı sürece kesici dişleri uzar fakat kemirme işlemi sayesinde kısa kalır. Palatin ve farengeal tonsilleri yoktur.

Timus iki lopludur. Sol akciğer bir, sağ akciğer dört lopludur. Üriner sistem böbrekler, üreterler, sidik kesesi ve üretrayı kapsamaktadır. Kalpleri dört odalıdır. Dalak mideye yakın bulunur.

Karaciğer, safra kesesi ve pankreas normal konumlarındadır. Erkeklerde bir çift testis, üretra ve penis, dişilerde ise bir çift ovaryum ve oviduktlar ile uterus, serviks, vajina, klitoris ve beş çift meme bulunmaktadır. Kahverengi yağ dokuları vardır. En çıkıntılı kütle skapula arasında bulunur.

Buradaki oluşuma kış uykusu bezleri denir.

Dişi ve erkeklerde cinsiyet ayrımı anüs ve genital bölge arasındaki mesafeye göre tayin edilirler. Erkeklerde bu mesafe dişilerinkinin iki katı kadardır. Ergenlik öncesi vajinal açıklık ince bir zar ile kaplıdır (vajinal membran). Sonradan bu zar kaybolur. Cinsel olgunluğa yaklaşık 2-3 aylık yaşta ulaşılır. Dişiler poliöstrik olup, fotoperiyoda duyarlı düzenli bir siklus gösterirler.

Sikluslar 4-5 gün sürer ve östrüs, ovulasyon ve çiftleşmeler genellikle gece şekillenir. Ovulasyon spontan şekilde oluşur. Erkek bulunmayan ortamda ise dişiler anöstrüs eğilimindedir. Böyle bir koloniye tek bir erkeğin girmesi östrus sikluslarının indüksiyonuna ve senkronizasyonuna neden olur (Whitten etkisi). Şayet bir dişi başarılı bir çiftleşmenin ardından 24 saat içinde başka bir erkek ile aynı kafese alınırsa daha önce döllenmiş olan yumurta uterusa tutunamaz ve gebelik şekillenemez (Bruce etkisi). Çiftleşmeyi takiben 12-24. saatlerde vajinada sperm ve erkek eklenti

(3)

bezleri tarafından salgılanan salgıların koagülasyonu sonucu bir tıpa oluşur. Bu tıpa 24-36 saat sonra atılır. Pıhtının gözlenmesi çiftleşmelerin saptanmasına yardımcı olabilirse de pek güvenilir ve kullanışlı bir yol değildir. Daha etkin yol vajinal sıvıda yapılacak mikroskobik incelemede spermatozoonların bulunup bulunmadığının kontrol edilmesidir. Postpartum 24. saatte bir östrus ve çiftleşme gerçekleşebilir. Bu durumda gebelik ve laktasyon aynı anda şekillenir.

Tablo I: Farelere ait bazı yaşamsal değerler.

(1) (2)

Kromozom sayısı (2n) 40 40

Erişkin VA (g, erkek) 25-40 25-40

Erişkin VA (g, dişi) 20-40 18-35

Vücut yüzey alanı (cm2/20 g VA) 36 36

Vücut sıcaklığı (C) 36,5-38,0 36,5-38,0

Yaşam süresi (yıl) 1,5-3 1-3

Doğum ağırlığı (g) 0,5-1,5 0,5-1,5

İlk katı yem yeme zamanı (gün) 11-12

Gıda tüketimi (g/100 g VA/gün) 15 15

Su tüketimi (ml/100 g VA/gün) 15 15

GİK geçiş zamanı (saat) 8-14

Gözlerin açılma zamanı (gün) 12-13

Vajinanın açılması (hafta) 5

Seksüel olgunluk (dişi) 50 gün 4-5 hafta

Seksüel olgunluk (erkek) 50-60 gün 5-7 hafta

Östrus siklusu (gün) 4-5 4(2-9)

Östrus süresi (saat) 12-14 12-14

İlk çiftleşme yaşı (hafta; erkek/dişi) 8-10/8-10

Gebelik süresi (gün) 19-21 19 (18-21)

Yalancı gebelik (gün) 10-13

Bir batındaki yavru sayısı 10-12 6-12

Sütten kesim zamanı (gün) 21-28 21-28

Cinsel aktivite süresi (ay; erkek/dişi) -/7-9 ay 12/-

Işık periyodu (saat; aydınlık/karanlık) 10/14 12/12 veya 14/10

Solunum hızı (/dk) 94-163 100-200

Tidal volüm (ml) 0.09-0.23 0,09-0,38

Oksijen tüketimi (ml/g/saat) 1,63-2,17 Metabolik hız (Kkal/kg/gün) 180-505

Kalp hızı (/dk) 325-780 300-800

Kan basıncı (mmHg; sist./diyast.) 130-147/81-106 133-160 / 102-110

İdrar pH 5,0

İdrar miktarı (ml/gün) 0,5-2,5 1,0-1,5

İdrarın özgül ağırlığı 1,030-1,070

VA: Vücut ağırlığı, GİK: Gastrointestinal kanal;

Değerler; (1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) The UFAW handbook on the care and management of laboratory and other research animals’dan alınmıştır.

(4)

Farelerde gebelik süresi yaklaşık 19-21 gün olup, yavrular tüysüz ve kör olarak doğarlar.

Yavrular doğduklarına homeotermik değildirler, yaklaşık ilk 20 gün beden ısılarını kontrol edemezler. Yavrular plasental (plesenta haemochorialis) ve kolostrum yoluyla (postpartum 16.

güne kadar) pasif bağışıklık edinirler. Yavrular yaklaşık 3 haftalık bir süreden sonra sütten kesilirler.

Fareler kazıcı ve tırmanıcı özellikte, düzenli sirkadiyen ritme sahip nokturnal hayvanlardır.

Karanlık dönem, gün boyunca en etkin oldukları zaman dilimidir. Düzenli bir gün/gece ışık döngüsü normal davranış kalıpları ve üreme gibi pek çok fizyolojik özelliğin normal gelişimi ve seyri için gereklidir.

Fareler aktif ve yüksek metabolik hıza sahip hayvanlardır. Dinlenme sürecindeki oksijen tüketimleri gram başına 3,5 ml/saat kadardır ki bu bir filin yaklaşık 22 katıdır. Bu yüksek metabolik hızı karşılayabilmek amacıyla alveolar basınç yüksek, solunum hızlı, eritrosit, hemoglobin ve karbonik anhidraz enzim konsantrasyonu yüksektir.

Farelerde dolaşımdaki kan volümü 6,3-8,0 ml/100 g civarındadır ve az miktarlarda bile olsa günlük kan alımları farelerde hissedilir etkiler meydana getirebilir. Eritrositler yuvarlak, çekirdeksiz ve ortaları solgun bikonkav diskler şeklindedir. Yetişkinlerde çapları 5-7 μm ve kalınlıkları 2,10- 2,13 μm civarındadır. Retikülosit oranlarının yüksek olması nedeniyle (yeni doğanlarda % 40-90, yetişkinlerde; gençlerde % 10-20 ve yaşlılarda % 2-5) polikromazi ve anizositoz dikkat çeker.

Zaman zaman eritrositlerde Howell-Jolly cisimciklerine ve daha nadiren olmak üzere çekirdekli eritrositlere rastlanabilir. Eritrosit sayısı, hemoglobin miktarı ve Hematokrit düzeyleri erkeklerde dişilerden daha düşüktür. Eritrosit sayısı yeni doğanlarda düşüktür ve 2-3 ay içinde hızla yükselir (yaklaşık 3,7x106/μl’den 9,34x106/μl’ye) ve yaklaşık 4 ay sonra yetişkin düzeyine ulaşır.

Eritrositlerin yaşam süresi yaklaşık 41-52 gündür.

Farelerde dolaşımdaki lökosit sayısı diurnal bir ritim gösterir ve dolaşımdaki lökositlerin yaklaşık ¾’ü lenfositler oluştururken, lenfositleri sayıca nötrofiller izler. Lenfosit/nötrofil oranında yaşa bağlı bir değişim vardır ve yaş arttıkça lenfosit sayısı düşer, buna karşın nötrofil sayısı artar.

Nötrofil sayısı ayrıca erkeklerde dişilere göre daha yüksektir. Farelerde lenfositler büyük veya küçük olabilir ve küçük lenfositlerde çekirdek neredeyse sitoplazmanın tamamını doldururken, büyük lenfositlerde daha fazla sitoplazma alanı göze çarpar. Nadiren sitoplazmalarında parlak pembeden koyu mora değişen renklerde granül kümelerine rastlanabilir. Nötrofiller açık pembe granüllü soluk sitoplazmaya sahiptirler ve çekirdek genellikle segmentlidir. Eozinofiller genel olarak bant, nadiren yuvarlak şekilli çekirdeğe sahiptirler ve sitoplazmalarında sınırları belirsiz,

(5)

büyük, yuvarlak, büyüklükleri aynı ve renkleri koyu turuncudan kırmızıya kadar değişen granüller bulunur. Bazofillerin sayı ve oranları çok düşüktür. Çekirdekleri parçalı yapıda olup zaman zaman sitoplazmalarında bulunan büyük, yuvarlak morumsu granüllerce örtülebilir. Monositler tüm lökositler içerisinde en büyük olanlarıdır. Çekirdekleri pleomorfik (yuvarlak, çentikli veya lobüler) özellik gösterir. Sitoplazmaları soluk gri-mavi boyanır ve sitoplazmalarında çoğunlukla vakuoller bulunurken ara sıra asidofilik granüllere rastlanır. Trombositler yaklaşık 1-4 μm büyüklüğündedir ve yaşam süreleri yaklaşık 4-5 gündür. Şekilleri yuvarlaktan ovale değişebilir. Trombositler genel olarak eritrositlerin arasında kümeler halinde görülürler. Trombositlerin sınırları pek belirgin değildir ve sitoplazmaları açık pembeden griye boyanabilir. Sitoplazmalarında mavi ya da kırmızı granüller gözlenebilir. Farelere ait hematolojik değerler Tablo II’de verilmiştir.

Soğuk ortamlarda ısı üretimi için kullanılan kahverengi yağ dokusuna sahiptirler. Fareler rölatif olarak gram başına geniş bir yüzey alanına sahiptir. Bu farelerde inanılmaz fizyolojik parametre değişikliklerine zemin hazırlar. Soğukta bazal metabolizma hızı normalin üç katına çıkabilir. Çevre ısısındaki her 1 ˚C’lik azalma 46 kcal/m2/gün enerji üretimine yol açar. Vücut ısısının düzenlenmesinde ısı kaybı ayak tabanlarında bulunan ter bezleri ve kuyruk venalarının genişlemesi sayesinde olmaktadır. Vücutlarında ter bezi bulunmayan fareler, vücut ısılarındaki artışı, terleme, polipne ve salivasyon artışı gibi termoregülatif mekanizmaları kullanamadıkları için iyi tolere edemezler. Su kaybına hassas olan fareler 4300 mOsml/L gibi oldukça yoğun bir idrara sahiptirler. Ayrıca idrarlarında protein, üromkoit ve α/β globülinlerin bulunması normaldir.

Görme duyuları zayıftır. Retinada koloni hücre sayısının az olması nedeniyle de renkleri algılayamazlar. İşitme duyuları iyi gelişmiş olup, geniş bir skaladaki ultrasonik sesleri duyabilirler ve hatta bu ultrasonik seslerden olumsuz etkilenebilirler. Farelerde koklama duyusu da oldukça kuvvetlidir ve bu sayede feromonlar içerisinde son derece geniş bilgi paketleri şeklinde sosyal sinyaller alıp verebilmektedirler. En önemli feromonal koku kaynakları, özelleşmiş koku bezleriyle birlikte başta idrar olmak üzere dışkı ve vajinal salgılardır. Özellikle reprodüktif fonksiyonların başlatılmasında, devamında ve düzenlenmesinde bu feromonlar çok önemlidir.

(6)

Tablo II: Farelere ait bazı hematolojik değerler

(1) (2) (3) (4) (5) (6)

7-10 15-36

E D E D E D E D E D

RBC (x106/mm3) 7,00-12,50 9,11 9,09 10,10 9,98 6,74 10,19 9,95 9,18 9,43 10,03 9,84 PCV (%) 39-49 47,30 47,90 50,70 50,60 42,00 55,96 54,84 56,21 58,12 57,15 56,38 Hb (g/dl) 10,20-16,60 14,30 14,70 13,80 14,60 14,50 16,55 16,30 15,26 15,92 15,61 15,77 MCV (fl) 48,00-56,00 52,00 52,70 50,20 50,80 54,91 55,16 61,42 61,70 57,05 57,29 MCH (pg) 11,90-19,00 15,70 16,10 14,40 14,70 16,28 16,41 16,63 16,89 15,55 16,02 MCHC (g/dl) 25,90-35,10 30,30 30,60 28,80 29,00 29,70 29,85 27,10 27,40 27,28 27,98 WBC (x103/mm3) 6-15 2,86 2,47 2,50 1,53 9,90 8,90 9,81 9,07 9,01 8,75 8,09

Lenfosit (x103/mm3) 2,12 1,97 1,98 1,29 7,40 6,15 7,06 6,81 7,33 7,37 7,07

Nötrofil (x103/mm3) 0,64 0,41 0,41 0,21 2,20 1,95 1,83 1,63 0,89 0,75 0,54

Eozinofil (x103/mm3) 0,06 0,05 0,02 0,02 0,14 0,13 0,30 0,46 0,33 0,22

Bazofil (x103/mm3) 0 0 0 0 0,04 0,04 0,09 0,03 0,05 0,04

Monosit (x103/mm3) 0,03 0,02 0,01 0,01 0,61 0,76 0,18 0,16 0,10 0,08

Nötrofil % 10-40 50,60 22,05 18,91

Lenfosit % 55-95 32,70 68,90 71,44

Eozinofil % 0-4 1,55 1,31

Monosit % 0,1-3,5 7,03 7,90

Bazofil % 0-0,30 0,48 0,44

PLT (x103/mm3) 160-410 1413 1188 311 1092 421 1063 1001 1168 932 1256 1168

RBC: Eritrosit sayısı, PCV: Hematokrit, Hb: hemoglobin, MCV: Ortalama eritrosit hacmi, MCH: Ortalama eritrosit hemoglobini, MCHC: Ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu, WBC: Lökosit sayısı, PLT: Trombosit sayısı, E: Erkek, D: Dişi

Değerler; (1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) CD-1 soyu, 7-10 ve 15-36 haftalık farelere ait değerler, Schalm’s Veterinary Hematology’den alınmıştır; (3) Harrison ve ark.(1978)’dan alınmıştır; (4) Balb/c soyuna ait değerler, http://www.criver.com’dan alınmıştır; (5) CD-1 (ICR) soyuna ait değerler, http://www.criver.com’dan alınmıştır; (6) C57BL/6NCrl soyuna ait değerler, http://www.criver.com’dan alınmıştır.

(7)

2- RAT Alem: Hayvanlar

Şube: Omurgalı Sınıf: Mammalia Takım: Rodentia Familya: Muridae Cins: Rattus

Tür: Rattus rattus & Rattus norvegicus

Araştırmalarda kullanılan ratlar, kahverengi sıçandan (Rattus norvegicus) köken almıştır.

Deneysel amaçlı ilk rat soyu Philedelphia’da Wistar Enstitüsünde geliştirilmiştir. Şu an araştırmalarda kullanılan inbreed soyların pek çoğu da bu Wistar albino soyundan köken almıştır.

Rat, farelerden sonra araştırmalarda en çok kullanılan omurgalı hayvandır. Ratlar temel tıp, ilaç, gıda, davranış ve toksisite çalışmalarında kullanılmaktadır. Genetik olarak tanımlanmış 400’den fazla inbreed ve yaklaşık 50 outbreed rat soyu literatüre geçmiştir. En yaygın kullanılan rat soyları Wistar, Long-Ewans ve Sprague-Dawley soylarıdır. Yine spesifik çalışmalarda kullanılmak üzere üretilen genetik mutasyona uğramış, atimik, obez veya diyabetik rat soyları da bulunmaktadır. Ratlara ait bazı yaşamsal değerler Tablo III’de verilmiştir.

Ratlar sosyal hayvanlardır. Bu nedenle kafeslerde gruplar halinde bulundurulmaları daha uygundur. Genel olarak zeki ve meraklı bir mizaca sahiptirler. Arka ayakları üzerine kalkma davranışı daha çok çevreyi inceleme amacıyla gerçekleştirilir. Agresiflik soylara göre değişmekle birlikte genel olarak gençler yaşlılara göre daha agresiftirler. Ratlar genel olarak neofobik değildirler, yeni objelere korku yerine merakla yaklaşırlar ve plastik şişeler, şekerleme kutuları, lastik halka veya tekerlek gibi birçok yeni obje onlar için iyi bir oyuncaktır. Ratlar nokturnal hayvanlardır, gece daha aktiftirler, gündüzleri kafesin loş bir köşesinde uyumayı tercih ederler.

Boyları kuyruk dahil 20-25 cm kadardır. Göz ve kulak kökü arasında fazladan bir lakrimal bez bulunur. Ratların göz yuvaları içindeki harder bezleri kahverengi kırmızı renkte porfirin içeren bir salgı üretir. Normalde sağlıklı bir rat bu salgıyı gözlerinden temizler. Ancak hastalık hallerinde bu temizleme işlemi aksar ve göz ve burun çevresinde kırmızı renk bulunması dikkat çeker. Böylelikle ratın sağlık durumu hakkında fikir sahibi olunabilir. Böbreğin kabuk bölgesindeki nefronlar yüzeye oldukça yakındır ve bu sayede kolay bir şekilde ulaşılabilirlerdir.

Adrenal bezler büyük kan damarlarından uzakta yerleşmişlerdir ve bu yüzden adrenalektomi sıçanlarda tavşanlara göre daha az riskli bir şekilde yapılabilmektedir. Ratlarda safra kesesi bulunmamaktadır. Büyük bir sekumları vardır ve selülozun sindirimi burada gerçekleşir. Bu esnada B vitaminleri sentezi şekillenir.

(8)

Farelerde olduğu gibi görme duyusu zayıf işitme ve koku duyuları kuvvetlidir. Benzer şekilde ultrasonik seslere duyarlıdırlar, ani gürültü bazı soylarda işitsel krize neden olabilir.

Ratlar tarafından çıkartılan ultrasonik çığlıklar daha çok anne-yavru arasındaki iletişimde ve yine yetişkinler arasında alarm reaksiyonlarında kullanılmaktadır. Ratlar arasında bir diğer önemli iletişim aracı da feromonlardır. İdrar, dışkı ve yağ bezlerinin salgılarıyla etrafa yayılan feromonlar sayesinde ratlar akrabalık, sosyal durum ve seksüel durumlarıyla ilgili bilgileri edinirler. Işık fizyolojik etkinliklerin düzenlenmesinde önemli bir etkendir. Yüksek ışık yoğunluğu albinolarda retina küçülmesine neden olabilir. Vitamin A eksikliği gece körlüğüne yol açar.

Tablo III. Ratlara ait bazı yaşamsal değerler

(1) (2) (3)

Kromozom sayısı (2n) 42 42 42

Erişkin vücut ağırlığı (g, erkek) 300 450-520

Erişkin vücut ağırlığı (g, dişi) 200 250-300

Vücut yüzey alanı (cm2/50; 130; 200 g) 230; 250; 325 10,5 (g VA)2/3

Vücut sıcaklığı (C) 35,9-37,5 35,9-37,5

Yaşam süresi (yıl) 2,5-3,5 2-4 2,5-3,5

Doğum ağırlığı (g) 5-6 4,5-6 5-6

İlk katı yem yeme zamanı (gün) 11 11-13

Gıda tüketimi (g/100 g VA/gün) 10 10 5-6

Su tüketimi (ml/100 g VA/gün) 10-12 10-15 10-12

GİK geçiş zamanı (saat) 12-24 12-24

Gözlerin/kulakların açılma zamanı (gün) 10-14 / 12-14 10-14 / 12-14

Vajinanın açılması (gün) 28-60 28-60

Seksüel olgunluk (dişi)

65-110 gün 2-3 ay 50±10 gün

Seksüel olgunluk (erkek)

Östrus siklusu (gün) 4-5 4-6 4-5

İlk çiftleşme yaşı (gün; dişi) 50-100

Gebelik süresi (gün) 21-23 21-23 21-23

Bir batındaki yavru sayısı 6-12 3-18 3-18

Sütten kesim zamanı (gün) 21 21 21

Cinsel aktivite süresi (gün; dişi/erkek) 350-440/- -/270-720 Işık periyodu (saat; aydınlık/karanlık) 12/12 12/12

Solunum hızı (/dk) 85 (70-115) 70-115

Tidal volüm (ml) 1,5 (0,6-2,0) 0,6-2,0

Oksijen tüketimi (ml/g/saat) 0,84 (0,68-1,10) 0,84

Kalp hızı (/dk) 250-450 250-450

Kan basıncı (mmHg; sist./diyast.) 116 (88-184)/90 (58-145)

İdrar pH 7,3-8,5

İdrar miktarı 10-15 (ml/gün) 5,5 (ml/100 g VA/gün)

İdrarın özgül ağırlığı 1,04-1,07

VA: Vücut ağırlığı, GİK: Gastrointestinal kanal;

(1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) The UFAW handbook on the care and management of laboratory and other research animals’dan alınmıştır; (3) The laboratoory rat’dan alınmıştır.

(9)

Ratlarda dolaşımdaki kan volümü yaklaşık 5-7 ml/100 g vücut ağırlığı kadardır ve 0,5 ml/100 g vücut ağırlığı kadarı tek seferde alınabilir. Tüm kanın % 40’a kadarının 24 saatten daha uzun aralıklarla alınması çok ciddi problemlere yol açmaz ve hematolojik değerler yaklaşık 2 hafta içerisinde normal düzeylere döner. Genç ratlarda farelerde olduğu gibi yaşlılara göre daha az eritrosit ve daha fazla retikülosit bulunur. Eritrositler yuvarlak, çekirdeksiz ve ortaları solgun bikonkav diskler şeklindedir. Yetişkinlerde çapları ortalama 6,2 μm civarındadır. Eritrositlerde anizositozis olgusu daha yaygındır ve bazı hücrelerin çapları normalin 1/3’ü kadar olabilir. Yine farelerde olduğu gibi rat eritrositlerinde de Howell-Jolly cisimcikleri gözlenebilir. Erkeklerde dişilere göre eritrosit sayısı, hemoglobin miktarı ve Hematokrit yüzdesi daha düşüktür. Yaşlı ratlarda genellikle % 2-5 arasında olan retikülosit oranı, gençlerde yaklaşık % 10-20 civarındadır.

Eritrositlerin yaşam süresi yaklaşık 56-69 gündür. Artan eritrosit ihtiyacına retikülosit cevabı oldukça hızlı ve güçlüdür.

Lökositlerin dolaşımdaki miktarı farelerde olduğu gibi diurnal ritim gösterir. Lökosit formülü lenfositer karakterdedir. Nötrofiller yaklaşık 11 μm çapındadır ve sitoplazmalarında küçük yaygın granüller bulunur. Çekirdek segmentlidir ve sarmalanmış veya dolanmış kurdele benzeri parçalanma sergiler. Eozinofiller, nötrofillere göre daha az segmentli bir çekirdeğe sahiptir ve sitoplazmaları küçük, yuvarlak, kırmızı granüllerle doludur. Farelerdeki gibi, bazofillerin sayı ve oranları çok düşüktür. Çekirdekleri parçalı yapıda olup bazen büyük, yuvarlak morumsu granüllerce örtülebilir. Ratlarda da monositler en büyük lökositlerdir ve çekirdekleri pleomorfiktir. Çoğunlukla vakuollü olan sitoplazmaları açık gri-mavi boyanır ve bazen asidofilik granül içerir. Lenfositler küçük ve büyük olarak ayrılabilir. Küçük lenfositler 6 μm civarında, neredeyse tamamen çekirdekle dolu, çok az sitoplazmaya sahip, ara sıra granül içeren hücrelerdir. Büyük lenfositler ise yaklaşık 15 μm çapındadırlar ve farklı oranlarda sitoplazmaya sahiptirler. Sitoplazmaları açık-koyu mavi boyanırlar ve bazen büyük, koyu boyanmış azurofilik granüller içeririler. Trombositler eritrositler arasında kümeler halinde görülürler. Bazı rat soylarına ait hematolojik değerler Tablo IV’de verilmiştir. Farelerde olduğu gibi ratlarda da değerlerin soya, yetiştirilme şekline, örnekleme metotlarına ve diğer bazı etkenlere bağlı olarak değişiklik gösterebileceği dikkate alınmalıdır.

(10)

Tablo IV. Ratlara ait bazı hematolojik değerler

(1) (2) (3) (4) (5) (6)

8 16 30

E D E D E D E D E D E D E D

RBC (x106/mm3) 7,00-10,00 8,14 8,19 8,65 7,45 7,57 7,62 7,84 7,29 7,32 7,18 8,11 7,32 7,84 7,05 PCV (%) 36-48 48,5 46,5 55,08 45,33 51,70 51,00 40,61 37,94 43,2 41,3 42,9 39,7 42,2 38,2 Hb (g/dl) 11-18 15,9 15,9 18,92 16,12 15,90 16,00 14,16 13,77 15,6 15,6 15,7 14,8 15,8 14,5

MCV (fl) 59,7 56,9 63,77 60,86 68,70 67,20 51,72 52,00

MCH (pg) 19,6 19,5 21,94 21,74 21,10 21,00 18,05 18,89

MCHC (g/dl) 32,8 34,3 34,43 35,77 30,70 31,30 34,87 36,29

WBC (x103/mm3) 6-17 12,43 12,02 11,27 8,45 9,76 8,67 11,5 8,6 8,8 8,2 9,1 9,1

Lenfosit (x103/mm3) 10,85 10,79 5,86 4,92 4,99 4,59 6,17 4,70 Nötrofil (x103/mm3) 0,95 0,72 4,21 2,67 3,99 3,24 0,54 0,28 Eozinofil (x103/mm3) 0,11 0,15 0,35 0,24 0,12 0,15 0,01 0,01 Bazofil (x103/mm3) 0,05 0,05 0,10 0,08 0,03 0,04 0,31 0,21 Monosit (x103/mm3) 0,20 0,16 0,75 0,54 0,65 0,65 0,01 0,02

Nötrofil % 9-34 39,33 32,54 40,80 37,57

Lenfosit % 65-85 50,13 57,60 51,06 52,75

Eozinofil % 0-6 2,86 2,61 1,20 1,63

Monosit % 0-5 6,89 6,46 6,62 7,40

Bazofil % 0-1,5 0,80 0,78 0,32 0,43

PLT (x103/mm3) 500-1300 1159 1146 1757 1790 1412 1279 791 904 950 880 830 800 820 680 RBC: Eritrosit sayısı, PCV: Hematokrit, Hb: hemoglobin, MCV: Ortalama eritrosit hacmi, MCH: Ortalama eritrosit hemoglobini, MCHC: Ortalama eritrosit hemoglobin

konsantrasyonu, WBC: Lökosit sayısı, PLT: Trombosit sayısı, E: Erkek, D: Dişi

(1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) Sprague Dawley soyu, 7-11 haftalık ratlara ait değerler, Schalm’s Veterinary Hematology’den alınmıştır; (3) ZDF soyuna ait değerler, http://www.criver.com’dan alınmıştır; (4) Long Evans soyuna ait değerler, http://www.criver.com’dan alınmıştır; (5) Kaynar et al. (2006)’dan alınmıştır; (6) Wistar Kyoto soyu, 8, 16 ve 30 haftalık ratlara ait değerler, Fukuda et al.(2004)’den alınmıştır.

(11)

Üreme özellikleri farelere benzer, ancak “Bruce” etkisi ve erkek feromonlarına bağlı östrüs şekillenmez. Östrüs siklusları yıl boyunca devam eder. Cinsel olgunluğa yaklaşık 2-3 aylık yaşta ulaşan ratlar, düzenli olarak 4-5 gün süren östrüs siklusları gösteririler. Östrüs ve çiftleşme genellikle karanlık fazda meydana gelir. Başarılı birkaç çiftleşmenin ardından dişinin çiftleşme isteği azalmaya başlar ve yerini kaçma ve saldırganlık davranışlarına bırakır. Gebelik 20-21 gün sürer ve gebeliğin son birkaç gününde yuva yapan rat, yuvayı diğer ratlara karşı korumaya başlar.

Bu koruma güdüsü doğumdan sonraki bir hafta boyunca devam eder ve daha sonra gittikçe zayıflar ve yeni sikluslar başlar. Östrüs ve gebelik senkronizasyonu 4 günlük progesteron uygulamasını takiben anöstrüsten sonra FSH ve PMSG enjeksiyonları ile elde edilebilir. Ratlarda da farelerde olduğu gibi çiftleşmeyi takiben 12-24. saatlerde vajinal tıkaç oluşur. Doğumdan hemen sonra gebe kalabilirler ama genellikle laktasyonda iken çiftleşme reddedilir. Bununla birlikte gebelik, postpartum östrüs sırasında şekillenmiş ise tohumlama gecikeceğinden gebelik süresi 3-7 gün uzar.

Grup halinde barındırılan ratlarda fazla kalabalıktan dolayı vücut ısısı aşırı yükselebilir ve buna bağlı ani ölümler şekillenebilir. Bu nedenle bir kafeste ne kadar rat barındırılması gerektiği ile ilgili uluslararası standartlara uyulması zorunludur. Ratlar yükselen vücut ısılarını düşürmek için terleme veya sıcaklık polipnesi mekanizmalarını kullanamazlar. Vücut ısılarını kuyruk venalarını genişleterek ve tükürük salgılarını artırıp bu tükürüğü kafalarına ve vücutlarına yayarak düşürmeye çalışırlar. Davranışsal olarak da serin yerlere veya tünel ve oyuklara kaçmayı tercih ederler. Ratların barındırıldığı yerdeki % 45 nem oranı kritik bir noktadır. Bunun altında uzun süre barındırılan ratlarda ve özellikle de genç ratlarda “ringtail” hastalığı görülür.

Ratların yem ve su ihtiyaçları farelerde olduğu gibidir. Beslenmeleri genellikle gece şekillenir. Bulabildikleri gıda veya gıda olmayan her şeyi yeme eğilimleri vardır.

(12)

3- KOBAY Alem : Hayvanlar

Şube : Omurgalı Sınıf: Mammalia Takım: Rodentia Familya: Caviidae Cins: Cavia

Tür: Cavia aperea porcellus

Araştırmalarda kullanılan kobaylar Cavia porcellus türündendir. Anayurdu Güney Amerika’dır. Kobaylar tüy uzunluklarına göre, kısa tüylü İngiliz, kaba tüylü Habeşistan ve uzun tüylü Peru kobayları olarak üçe ayrılırlar. Araştırmalarda kullanılan kobaylar tüm laboratuar hayvanlarının % 2-3’ünü oluştururlar. Çoğunlukla serum, aşı ve diğer biyolojik maddelerin üretiminde kullanılırlar. Tablo III’de kobaylara ait bazı yaşamsal değerler verilmiştir.

Tablo V. Kobaylara ait bazı yaşamsal değerler

(1) (2) (3)

Kromozom sayısı (2n) 64 64

Erişkin VA (g, erkek) 700-900

700-1300 700-850

Erişkin VA (g, dişi) 900-1200 950-1200

Vücut yüzey alanı

(cm2/ 400 ve 800 g VA için) 564 ve 720

Vücut sıcaklığı (C) 37,2-39,5 37,2-39,8

Yaşam süresi (yıl) 4-5 2-8

Doğum ağırlığı (g) 60-100 60-100 80 (60-130)

İlk katı yem yeme zamanı (gün) 1 1

Gıda tüketimi (g/100 g VA/gün) 6 6

Su tüketimi (ml/100 g VA/gün) 10 10-14,5

GİK geçiş zamanı (saat) 13-30

Seksüel olgunluk (dişi) 12 hafta 1 ay 68 (30-134) gün

Seksüel olgunluk (erkek) 12 hafta 2-3 ay 56-70 gün

Östrus siklusu (gün) 15-17 16 16 (13-20)

Östrus süresi (saat) 9-11

Gebelik süresi (gün) 59-72 63-72 63 (59-72)

Bir batındaki yavru sayısı 2-5 1-7 3 (1-8)

Sütten kesim zamanı (gün) 18-24 21 14-21

Doğurganlık süresi (ay) 14 27-30

Işık periyodu (saat; aydınlık/karanlık) 12/12

Solunum hızı (/dk) 84 (42-104) 42-150

Tidal volüm (ml) 2,3-5,3 1,0-5,3

Oksijen tüketimi (ml/g/saat) 0,76-0,83

Kalp hızı (/dk) 230-380 150-400 275 (229-319)

Kan basıncı (mmHg; sist./diyast.) 80-94/55-58 77-94/47-58

VA: Vücut ağırlığı, GİK: Gastrointestinal kanal;

(1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) The UFAW handbook on the care and management of laboratory and other research animals’dan alınmıştır; (3) The guinea pig: biology, care, identification, nomenclature, breeding, and genetics’ten alınmıştır.

(13)

Boyları 25 cm kadardır. Kuyrukları yoktur. Diğer rodentlerde olduğu gibi kesici dişler sürekli uzama özelliğindedir. Bir çift meme başı bulunur ve memeler inguinal bölgededir. Anüs etrafındaki deri tüysüz ve anüs içine kıvrım yapmıştır (fossa perinealis). Bu bölgede birçok yağ bezi bulunmaktadır (coccigeal bezler). Tek mideli olan kobaylar geniş bir sekuma sahiptir.

Yetişkin bir kobayda dolaşımdaki toplam kan miktarı yaklaşık 69-75 ml/kg vücut ağırlığı kadardır ve 5-7 ml/kg vücut ağırlığı kadar olan miktarı güvenli şekilde tek seferde alınabilir.

Eritrositler 6,6-7,9 μm çapındadır ve diğer laboratuar hayvanlarına göre daha büyüktür.

Polikromatik eritrositlerin dolaşımdaki oranları yaklaşık olarak yeni doğanlarda % 25, gençlerde

% 4,5 ve yetişkinlerde % 1,5 civarındadır. Kobaylarda heterofiller diğer türlerdeki nötrofillerin karşılığıdır. Heterofiller yaklaşık 10-12 μm çapında; yoğun, segmentli (5 ve hatta daha fazla) çekirdeğe sahip; sitoplazmasında eozinofilik granüller bulunan ve bu nedenle pseudoeozinofil olarak da adlandırılan hücrelerdir. Dişi kobay heterofillerinin bazılarının çekirdeklerinde davul tokmağı şeklinde seks kromatini bulunabilir. Eozinofiller heterofillere göre daha büyüktür ve sitoplazmaları neredeyse tamamen büyük, yuvarlak ve parlak kırmızı granüllerle doludur.

Çekirdek daha az segmentlidir. Bazofiller nadiren görülür ve parçalı mora boyanan çekirdeğe sahiptirler. Sitoplazmaları değişen büyüklükte yuvarlak menekşe moruna boyanan granüllerle doludur. Lenfositler lökositlerin çoğunluğunu oluştururlar ve özellikle küçük lenfositler sayıca büyüklerden daha fazladır. Büyük lenfositler büyüklük olarak neredeyse küçüklerin 2 katı kadardır ve küçüklerde çekirdek yuvarlakken, büyüklerde biraz daha ovaldir. Büyük lenfositlerin sitoplazmalarında azurofilik granüllere rastlanabilir. Monositler oldukça büyük hücrelerdir ve sitoplazmaları gri-mavi boyanır. Trombositler oval şeklindedir ve sitoplazmalarının merkezi, perifere göre daha koyu boyanır. Kobay kanında Foa-Kurloff hücreleri olarak bilinen, mukopolisakkarit yapılı bir inklüzyon cisimciği taşıyan ve gebelikte sayıları oldukça fazlalaşan mononükleer lökosit bulunmaktadır. Kobaylara ait bazı hematolojik değerler Tablo VI’da verilmiştir.

Kobaylar kursorial rodentlerdir. Yeri kazmazlar ancak diğer hayvanlarca oluşturulmuş yarıklara sığınabilir. Barınaklarda saklanabilecekleri ortamlar hazırlanır. Ömürleri genellikle 5-6 yıldır ancak damızlık amaçlı kullanılan bireylerin ömürleri daha kısadır. Kobaylar biyolojik olarak ultradiyen ritme sahiptirler. Aktiviteleri gece veya gündüze yoğunlaşmaz. Yaklaşık 2-3 saatlik aralıklarla aktivite ve ardından dinlenme dönemleri sergilerler. Buna göre fiziksel aktiviteleri günlük ışık-karanlık fotoperiyoduna bağımlı değildir.

Genellikle bir yetişkin erkek ve bir ya da birkaç dişiden oluşan gruplar halinde yaşarlar.

Koku duyusu sosyal davranışlar açısından çok önemlidir. Anal keselerin salgıları ve idrar hem çevrenin işaretlenmesinde hem de grup üyelerinin tanınmasında etkindir. Yavrular annelerini idrar kokusunu ayırt ederek tanırlar.

(14)

Tablo VI. Kobaylara ait bazı hematolojik değerler

(1) (2) (3)

2-30 gün 31-60 gün 63-90 gün 4-6 ay 7-12 ay 13-28 ay

E D E D E D E D E D E D E D

RBC (x106/mm3) 4,50-7,00 4,67 4,58 5,18 5,19 5,64 5,52 5,81 5,27 5,55 4,87 5,37 4,67 5,80 5,80 PCV (%) 37,00-48,00 38,3 42,9 42,9 43,5 46,3 46,2 45,1 44,1 44,0 41,2 43,9 39,8 49,22 49,73 Hb (g/dl) 11,00-15,00 11,63 11,07 13,06 13,30 14,04 14,20 14,07 13,55 13,90 12,40 13,56 11,76 15,72 15,65 MCV (fl) 82,40 82,10 82,90 84,00 82,20 83,70 77,70 83,70 79,40 84,60 81,80 85,40 84,85 85,79

MCH (pg) 27,27 27,18

MCHC (g/dl) 29,70 29,50 30,30 30,70 30,30 30,80 31,20 30,70 31,60 30,10 30,90 29,60 32,16 31,72 WBC (x103/mm3) 7,00-18,00 3,73 4,09 5,52 7,04 5,94 7,98 9,58 10,24 11,50 10,93 13,53 9,88 4,26 4,43

Lenfosit (x103/mm3) 2,30 2,32

Heterofil (x103/mm3) 1,83 1,95

Eozinofil (x103/mm3) 0,06 0,06

Bazofil (x103/mm3) 0,02 0,01

Monosit (x103/mm3) 0,07 0,08

Heterofil % 28,00-44,00 27,90 21,20 29,00 25,80 31,90 26,30 20,80 24,30 23,20 23,50 30,30 24,70 41,62 42,98 Lenfosit % 39,00-72,00 70,70 74,90 66,20 71,50 65,90 70,50 75,30 71,30 71,40 71,40 64,80 69,40 55,30 53,69 Eozinofil % 1,00-5,00 2,20 1,90 1,00 1,00 0,60 1,40 1,20 2,00 2,60 2,30 2,10 2,30 1,18 1,26 Monosit % 3,00-12,00 2,10 1,40 2,10 1,60 1,30 1,70 1,90 2,20 2,80 2,70 2,70 3,40 1,56 1,78 Bazofil % 0,00-3,00 0,22 0,13 0,13 0,08 0,19 0,10 0,19 0,31 0,00 0,08 0,18 0,22 0,34 0,30

PLT (x103/mm3) 250-850 759 746

RBC: Eritrosit sayısı, PCV: Hematokrit, Hb: hemoglobin, MCV: Ortalama eritrosit hacmi, MCH: Ortalama eritrosit hemoglobini, MCHC: Ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu, WBC: Lökosit sayısı, PLT: Trombosit sayısı, E: Erkek, D: Dişi

(1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır;

(2) 2-30, 31-60, 63-90 günlük ve 4-6, 7-12, 13-28 aylık kobaylara ait değerler, Schalm’s Veterinary Hematology’den alınmıştır;

(3) Hartley soyuna ait değerler, http://www.criver.com’dan alınmıştır.

(15)

Mikrobiyal enfeksiyonlara karşı aşırı duyarlıdırlar. Ayrıca penisilin gibi bazı antibiyotikler kobaylar için öldürücü olabilirler. Kortikosteroitlerden çok az etkilenirlerken, histamin kobaylar için ölümle sonuçlanan bronş kasılmalarına yol açabilir. Kobaylar, insanlar ve diğer bazı primatlar gibi C vitamini sentezleyemezler.

Kobaylar mevsime bağlı olmayan poliöstrik hayvanlardır. Östrüs dönemindeki kobayın vajinasını kapatan zar açık olduğu için bu dönemdeki hayvan kolay ayırt edilebilir. Bu zar ayrıca doğum zamanı da açılmaktadır. Östrüs gösteren dişi tıpkı erkekler gibi diğer kobayların üzerine atlar. Östrüsteki dişi, erkekle bir araya geldiğinde belini anormal derecede eğer (lordoz) ve erkeğin bulunduğu tarafa doğru az miktarda kesik kesik idrar püskürtür. Çiftleşme sonrası rat ve farelerde olduğu gibi bir vajinal tıpa oluşur. Doğumdan hemen önce pelviste pubik simfizis ayrılarak doğum kanalı genişletilir. Kobaylarda yavrular tam gelişmiş olarak doğarlar.

Doğduklarında vücutları tüylüdür ve gözleri açıktır. Doğdukları andan itibaren yemeye ve içmeye başlayabilirler ama yine de 2-3 haftalık bir süt emme dönemleri vardır. Yavru kobaylarda cinsiyet tayini abdominal veya inguinal bölgeye palpasyon yapılarak testislerin varlığının tespiti ile yapılabilir.

(16)

4- TAVŞAN Alem: Hayvanlar

Şube: Omurgalı Sınıf: Mammalia Takım: Lagomorpha Familya: Leporidae Cins: Pentalagus

Tür: Lepus europaeus & Oryctolagus cuniculuc

Avrupa tavşanı olarak bilinen Oryctogalus cuniculus’ un anavatanı Iberian peninsula olup akdenizden batı avrupaya kadar geniş alanlarda yaygındır. Laboratuar çalışmalarında kullanılan en yaygın tür Yeni Zelanda beyaz tavşanıdır. Bunun yanında Watanabe genetik hiperlipidemik tavşan soyları gibi özel tavşan soyları da hiperkolesterolemi ve ateroskleroz çalışmalarında kullanılmaktadır. Tavşanlar uzun süreler antikor üretiminde kullanılmışlardır. Yine pirojen testlerinde ve biyoimplant denemelerinde tercih edilmektedirler. Gebelik sürelerinin kısa olması, fazla sayıda yavru yapmaları ve fötüslerin embriyonal gelişimlerinin iyi bilinmesi nedeniyle ilaçların teratojenik etkilerinin saptanmasına yönelik çalışmalarda kullanılırlar. Bunların dışında tavşanlar kalp hastalıkları ve cerrahisi, eklem cerrahisi, oftalmoloji ve hipertansiyon çalışmalarında da kullanılmaktadır.

Üst dudakları yarıktır. 3 çift tükürük bezi bulunur (submaksillar, parotid, infraorbital).

Akciğer sağda 4, solda 2 lobludur. Karaciğer de sol lob medial ve lateral loblara ayrılır. Ayrıca bir lobus caudatus bulunmaktadır. Kalp 3. interkostal aralık hizasında bulunur. Sağ AV kalp kapakçığı triküspidal değildir. Genellikle bir büyük ve bir küçük iki küspitten oluşur. Sağlıklı bir tavşanın midesi her zaman doludur. Atlar ve ratlar gibi tavşanlar da kusamazlar. Barsakların uzunluğu beden uzunluğunun yaklaşık 11 katıdır. Sekum mide kapasitesinin 10 katına sahiptir ve spiral yapıdadır. İleumun sekuma doğru çıkışında sacculus rotundus adlı, duvarlarında lenfatik doku içeren genişlemiş bir barsak bölgesi bulunmaktadır. Kolon proksimal ve distal olarak focus coli ile ayrılmıştır. Bu oluşum tavşanda iki farklı çeşit dışkı üretilmesinde en önemli kısımdır.

Böbrekleri tek papillalıdır. Bu sebeple kanülasyon işlemleri için tercih edilir. İdrarının rengi yeme bağlı olarak bulanık sarıdan kırmızı kahverengiye kadar değişebilir. Dişilerde her bir uterusa bakan iki adet cervix bulunur. Kuyrukları çok küçük ve uzun kıllarla örtülüdür. Oldukça büyük ve kan damarlarınca zengin olan kulaklar termoregülasyonun sağlanmasında etkindirler.

Tavşanlar nokturnal hayvanlardır ve gündüz saatlerinde çoğunlukla tünel ve oyuklarda olmayı tercih ederler. Genellikle yüzeye akşamüzeri, gün batımına yakın çıkarlar. Tablo VII’de tavşanlara ait bazı yaşamsal değerler verilmiştir.

(17)

Tablo VII. Tavşanlara ait bazı fizyolojik değerler

(1) (2)

Kromozom sayısı (2n) 44

Erişkin VA (kg, erkek) 2-6 5

Erişkin VA (kg, dişi) 2-5 4,5

Vücut yüzey alanı 1270 cm2/2,5 kg VA

3040 cm2/4,8 kg VA

Vücut sıcaklığı (C) 38-39,6 38,5-39,5

Yaşam süresi (yıl) 5-6

Doğum ağırlığı (g) 40 (30-100)

Gıda tüketimi (g/100 g VA/gün) 5 Su tüketimi (ml/100 g VA/gün) 5-10

GİK geçiş zamanı (saat) 4-5

Seksüel olgunluk (dişi, ay) 6-9 4-5 ve 6-9

Seksüel olgunluk (erkek, ay) 6-9 6

Östrus siklusu İndüklenen ovulasyon

Gebelik süresi (gün) 29-35 28-34

Bir batındaki yavru sayısı 4-10 Sütten kesim zamanı (hafta) 4-6 Cinsel aktivite süresi (yıl) 1-3 Işık periyodu (saat; aydınlık/karanlık) 14/10

Solunum hızı (/dk) 32-60 40-60

Tidal volüm (ml/kg VA) 4-6 4-6

Oksijen tüketimi (ml/g/saat) 0,47-0,85

Kalp hızı (/dk) 130-325 200-300

Kan basıncı (mmHg; sist./diyast.) 90-130 / 60-90 90-130 / 80-90

İdrar pH 8-9

İdrar miktarı (ml/kg VA/gün) 50-75

İdrarın özgül ağırlığı 1,008-1,012

VA: Vücut ağırlığı, GİK: Gastrointestinal kanal; : Küçük ve büyük soylar için verilen değerler.

(1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) The UFAW handbook on the care and management of laboratory and other research animals’dan alınmıştır.

Tavşanlarda total kan volümü vücut ağırlığının % 4,5-8,1’i olarak hesaplanır ve bir defada güvenli olarak alınabilecek kan miktarı 7,7 ml/kg canlı ağırlık olarak belirlenir.

Tavşanlarda eritrositler ortalama 6,7-6,9 μm çapında ve 2,15-2,40 μm kalınlığında bikonkav diskler şeklindedir. Tavşan eritrositlerinde polikromazi ve belirgin şekilde anizositozis gözlenir ve bazen normal eritrosit büyüklüğünün ¼’ü kadar büyüklükte mikrositlere rastlanır.

Retikülositler eritrositlerin yaklaşık % 1-7’si kadardır ve dişilerde erkeklere göre oran daha yüksektir. Eritrositlerin yaşam süresi genel olarak 45-70 gün arasındadır.

Tavşanlarda total lökosit sayısı ırka, cinsiyete, yaşa, beslenme durumlarına ve diurnal ritme göre değişiklik gösterebilir. Total lökosit sayısı yeni doğanlarda ve genç tavşanlarda en düşük düzeylerdeyken 6-12 aylık yaşlarda yetişkin düzeyine erişir. Nötrofil/lenfosit oranı yeni doğanlarda 58/31, 2 haftalık yaşlarda 31/59 iken 2 aylık yaşlarda 33/60 ve 12 aylık yetişkinlerde 45/45’dir. Asidofilik granül içeren nötrofiller heterofil olarak isimlendirilir. Yaklaşık 10-15 μm

(18)

çapında olan heterofiller açık mor renge boyanan polimorfik çekirdeklere sahiptirler. Çekirdek küçük spesifik asidofilik granüller ile çeşitli sayılarda büyük kırmızı granüller içeren pembe sitoplazmayla çevrilidir. Tavşan lenfositlerinde yuvarlak ve yoğun yapıdaki çekirdek maviye boyanan sitoplazma tarafından çevrelenmiştir. Lenfositler küçük ya da büyük formda olabilirler ve büyük lenfositlerin sitoplazmalarında bazen azurofilik granüllere rastlanır. Monositler yaklaşık 15-18 μm çapında büyük hücrelerdir ve at nalı veya fasulye şeklinde loblu çekirdeklere sahiptirler. Sitoplazma maviye boyanır ve birkaç vakuol içerebilir. Eozinofiller heterofillerden daha büyüktürler ve iki loblu ya da at nalı şeklinde çekirdeğe sahiptirler. Sitoplazmalarında heterofil granüllerinden daha büyük çok sayıda asidofilik granüller bulunur. Tavşanlar periferal dolaşımda bazofillerin görülebildiği tek laboratuar hayvanı türüdür ve bazofillerin dolaşımdaki oranı % 30’lara kadar çıkabilir. Genel olarak az sayıdaki bazofillerin çekirdekleri açık mor renge boyanır ve sitoplazmalarında renkleri mordan siyaha kadar değişen granüller vardır. Trombositler soluk mavi sitoplazma ile çevrelenmiş küçük azurofilik granül kümeleri halinde gözlenir.

Tavşanlara ait bazı hematolojik değerler Tablo VIII’de verilmiştir.

Doğal yaşamda çoğunlukla ot ve çayır, aynı zamanda nadiren meyve, kök, yaprak ve ağaç kabuğu ile beslenirler. Diyetlerinde kaba lifli besinler bulunmalıdır. Yiyecek alımından yaklaşık 4-8 saat sonra sekum tarafından daha küçük, yumuşak ve yeşilimsi renkte, mikroorganizmalarca sentezlenen B vitamini içeren, dışkı peletleri kolonda normal sindirim artığı peletlerden ayrılır.

Bu yumuşak dışkı peletleri henüz anüsten çıkarken tavşan tarafından tekrar yenir.

Tavşanlar özelleşmiş üç adet koku bezine sahiptirler. Anal bölgede, pelvik bölgede ve çene altında bulunan bu bezler özel koku yayan salgı üretirler. Bu salgılar, dışkı ve idrar kullanılarak kendilerine ait çevre işaretlenir. İşaretleme davranışı erkeklerde dişilerden ve sürüdeki baskın erkekte diğer erkeklere göre daha fazla gözlenir. Anal ve çene altı bezlerinin büyüklükleri ile sürü içerisindeki dominantlık arasında pozitif korelasyon vardır. Erkekler idrarlarını dişileri ve yavruları işaretlemek için de kullanırlar. Dişiler de benzer şekilde kendi yavrularını bu koku işaretlemesiyle ayırırlar ve farklı kokuya sahip yavrulara karşı saldırgan olurlar. Kanlarındaki atropinaz enzimi sebebiyle atropine karşı çok dirençlidirler. İşitme ve koku duyuları gelişmiştir. Sindirim fizyolojileri ruminantlara benzer ancak geviş getirmezler.

Mikrobiyal fermantasyon sekumda şekillenir. Tavşan bağırsağı insan ve kobayda olduğu gibi makro globülinleri geçirmez. Dinlenirken abdominal solunum yaparlar. Tavşanlarda albüminüri normaldir.

Tavşanlar iyi bir görme yeteneğine sahiptir ve neredeyse 360˚’lik bir alanı görebilirler.

Tavşanlar ayrıca total vücut yüzeyinin yaklaşık % 12’sini oluşturan büyük kulaklarıyla çok iyi bir işitme yeteneğine sahiptir. Bıyıklar ve dudaklar hem dokunma hem de koku ve tat duyularının alınmasında kullanılan oldukça hassas yapılardır.

(19)

Tablo VIII. Tavşanlara ait bazı hematolojik değerler

(1) (2) (3) (4) (5) (6)

1-2 ay 3 ay 4-6 ay 7-12 ay 1-2 yıl

E D E D E D E D E D E D

RBC (x106/mm3) 4,00-7,00 5,64 5,50 6,24 6,02 6,34 6,32 6,03 5,95 6,34 5,96 5,86 6,21 5,40-7,60 3,70-7,50 6,22 PCV (%) 36,0-48,0 40,5 40,3 42,5 41,4 43,3 43,0 42,4 41,7 42,7 40,8 38,0 41,0 33,0-50,0 26,7-47,2 39,7 Hb (g/dl) 10,0-15,5 11,8 11,5 13,4 12,6 13,9 13,5 13,7 13,1 13,2 12,7 12,8 13,5 10,0-17,4 8,9-15,5 13,0 MCV (fl) 72,2 73,9 68,1 68,7 68,2 68,2 70,9 70,2 67,9 68,5 65,6 65,7 60,0-69,0 58,0-79,6 63,9 MCH (pg) 21,0 21,1 21,5 20,9 21,9 21,4 22,7 22,1 21,0 21,4 21,9 21,8 19,0-22,0 19,2-29,5 20,9 MCHC (g/dl) 28,4 28,5 31,4 30,4 32,0 31,4 32,0 31,4 31,0 31,3 33,4 33,2 30,0-35,0 31,1-37,0 32,8 WBC (x103/mm3) 9,0-11,0 5,99 5,38 8,45 9,10 7,71 7,69 8,99 7,69 10,00 9,72 8,33 8,81 5,2-12,5 5,2-16,5 7,49 Heterofil % 20,0-75,0 34,7 31,9 28,9 28,8 27,6 28,9 27,9 30,0 47,0 44,7 60,25 53,00 20,0-75,0

Lenfosit % 30,0-85,0 57,7 61,1 65,7 67,5 68,5 63,9 62,0 62,8 44,5 45,6 38,67 46,14 30,0-85,0 Eozinofil % 0,4 0,80 0,90 1,60 0,90 0,80 1,50 0,80 1,20 1,50 2,00 0,25 0,21 1,00-4,00 Monosit % 1,4 5,50 3,70 5,60 1,40 1,70 2,70 2,50 3,60 4,90 4,80 0,75 0,50 1,00-4,00 Bazofil % 2,7 2,00 2,30 0,80 1,50 1,40 2,50 3,00 2,40 2,30 3,30 0,08 0,14 1,00-7,00

PLT (x103/mm3) 250-270 530 500 250-650 112-795 418

RBC: Eritrosit sayısı, PCV: Hematokrit, Hb: hemoglobin, MCV: Ortalama eritrosit hacmi, MCH: Ortalama eritrosit hemoglobini, MCHC: Ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu, WBC: Lökosit sayısı, PLT: Trombosit sayısı, E: Erkek, D: Dişi

(1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) 1-2, 3, 4-6, 7-12 aylık ve 1-2 yıllık tavşanlara ait değerler, Schalm’s Veterinary Hematology’den alınmıştır; (3) Milas et al. (2009)’dan alınmıştır; (4) Jenkins JR (2008)’den alınmıştır; (5) Hewitt et al. (1989)’dan alınmıştır; (6) Wells et al. (1999)’dan alınmıştır.

(20)

Kendiliğinden oluşan ve ovulasyonu sağlayan gerçek bir östrüs döngüsü yoktur. Ancak dişiler bazı dönemlerde erkeği reddedebilir. Ovulasyon çiftleşmeyi takiben provoke olarak şekillenir. Benzer şekilde LH ve HCG enjeksiyonları ile de ovulasyon oluşturulabilir.

Yumurtanın döllenmesi çiftleşme sonrası 8-10. saatlerde gerçekleşir, döllenme oluşmaz ise 16-18 gün süren bir yalancı gebelik şekillenir. Doğum yapacak tavşan doğumdan birkaç gün önce abdomendeki kılları toplar. Bu sayede hem meme uçları açığa çıkar hem de yavrular için yuva malzemesi tedarik edilir. Yavrular doğduklarında ya hiç tüyleri yoktur ya da çok az tüye sahiptirler. Yavrular doğum sonrası ilk birkaç gün soğuğa karşı duyarlıdırlar, bu durum daha sonra tüylenmeyle birlikte hafifler. Doğum ağırlıkları yaklaşık 50 g’dır ve gözleri ve kulakları kapalıdır. Görme ve duyma yaklaşık 10-11 günlükken başlar. Yavru sayısı yaban tavşanlarında 5-6, evcillerde ise 4-12 arasında değişmektedir. Sütten kesme yaklaşık 4 haftalık yaşta gerçekleşir ama bazen bu süre birkaç hafta daha uzayabilir. Dişiler laktasyondan kesildikten 4-5 hafta sonra tekrar çiftleşebilirler. Ancak bazen doğumdan hemen sonra da çiftleşme görülebilir.

Ergin, sağlıklı ve hareketli bir erkek tavşan iyi besleme şartları altında yarım saat içinde 2-3 aşım yapabilir. Çiftleşme 5-50 sn sürer.

Erkek tavşanlar sütten kesildikten hemen sonra, dişiler ise 12 haftalık olunca bireysel olarak barındırılabilir. Cinsel olgunluğa ulaşmış tavşanlar gruplar halinde barındırılır.

Kendilerine ait bölgeyi savunmaları yüzünden aşırı saldırgan bir tavır gösterebilir. Tavşanların idrarlarında fazla miktarda kristal bulunur. Bu kristallerin kafeslerin zeminine yapışması yüzünden kafeslerin temizliği oldukça zordur. Dolayısıyla bunları çıkarabilecek temizleyici maddelerle kafesler temizlenmelidir. Tavşanlar için en uygun çevre ısısı 15-18 derecedir. Yüksek rutubetle seyreden 30 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ısı stresi gelişir. Bu nedenle tavşanların üreme fonksiyonunda bozukluklar ve ölümler olabilir.

(21)

5- HAMSTER Alem: Hayvanlar

Şube: Omurgalı Sınıf: Mammalia Takım: Rodentia Familya: Cricetidae Cins: Mesocricetus

Tür: Mesocricetus auratus

Hamsterler kazıcı, yuvalarını kazdıkları oyuklara yapan kemirgenlerdir. Laboratuar çalışmalarında en yaygın kullanılan tür “Golden hamster” olarak da bilinen Suriye hamsteridir (Mesocricetus auratus). Çin (Cricetus griseus), Sibirya (Phodopus sungorus sungorus) veya Avrupa (Cricetus cricetus) hamsterleri de daha az oranda kullanılmaktadırlar. Suriye hamsteri diğer laboratuar hayvanlarından farklı olarak sahip oldukları bazı özellikler nedeniyle özel çalışmalar için tercih edilmektedirler. Sahip oldukları immunogenetik özelliklerinden dolayı özellikle tümör çalışmalarında, yanak keseleri nedeniyle immünolojik çalışmalarda kullanılırlar.

Suriye hamsterleri hibernant olmaları nedeniyle termofizyoloji, sirkadiyen ritim çalışmaları ile üreme, teratojenite, kan dolaşımı ve dental çalışmalarda da kullanılmaktadır. Çin hamsteri karyotip çalışmaları ve insanlarda diabetes mellitus için bir model olarak kullanılmaktadır.

Hamsterlerin vücut büyüklükleri türlere göre değişiklik gösterir. Genel olarak kısa kuyruklu, kısa boylu ve tıknaz vücutlu fare benzeri hayvanlar olarak tarif edilirler. Genel olarak Suriye hamsterleri 150-180, Çin hamsterleri 120-150 ve Sibirya hamsterleri 100-130 g ağırlığa erişebilirken, daha büyük Avrupa hamsterleri 400-500 g ağırlığa erişebilirler. Hamsterler rat ve farelere göre daha kısa bir yaşam süresine sahiptirler. Suriye hamsterlerine ait bazı yaşamsal değerler Tablo IX’da verilmiştir.

Suriye hamsterlerinde kan volümü yaklaşık 65-80 ml/kg vücut ağırlığı kadardır ve bu kanın yaklaşık 1-1,5 ml’si güvenli şekilde tek seferde alınabilir. Eritrositler bikonkav yapıda ve yaklaşık 5-7 μm çapındadır. Çekirdekli eritrositlerin oranı yeni doğanlarda neredeyse % 10-30 kadar yüksekken yetişkinlerde bu oran genellikle % 2 ya da daha az düzeydedir. Eritrositlerin yaşam süresi 50-70 gün kadardır. Hemoglobin miktarı ve hematokrit değerleri doğumdan itibaren 8-9 haftalık yaşa kadar sürekli yükselme eğilimindedir. Kastrasyon erkeklerde % 25-30 civarında eritrosit azalmasına neden olur ve bu durum testosteron uygulamasını takiben kastrasyon öncesi düzeye döner. Kış uykusuna yatan hamsterlerde eritrositlerin yıkımı uzadığı dolayısıyla eritrositlerin yaşam süresi uzadığı (160 güne kadar) için, eritrosit sayısı ve hemoglobin miktarı biraz daha yüksektir. Heterofiller parçalı çekirdeğe sahip olup nötrofillerin karşılığıdırlar.

(22)

Sitoplazmalarında yuvarlak ya da çubuk şeklinde asidofilik granüller bulunur. Hamsterlerin formül lökogramları lenfositer karakterde olup oran % 60-80 arasındadır. Lenfositler büyük ya da küçük formda olup, küçüklerin oranı daha yüksektir. Sitoplazmalarında azurofilik granüller bulunabilir. Eozinofiller, bazofiller ve monositler morfolojik olarak diğer rodentlere benzemektedir. Eozinofiller oldukça nadir olup bazı hayvanlarda gözlenmeyebilirler. Ratlarda ve farelerde olanın aksine hamster eozinofillerinin sitoplazmalarında bulunan granüller yuvarlak değil daha çok kısa çubuk şeklindedir. Monositler kandaki en büyük hücreler olup, çekirdekleri büyük, girintili ya da üç loblu olabilir. Hamsterlerde lökosit tip ve sayısında diurnal değişim gözlenebilir. Suriye hamsterlerinde kış uykusu sırasında lökosit sayısı yaklaşık 2500 hücre/μl’ye kadar düşer. Tablo X’da hamsterlere ait bazı hematolojik değerler verilmiştir.

Tablo IX. Hamsterlere ait bazı yaşamsal değerler

(1) (2)

Kromozom sayısı (2n) 44 44

Erişkin vücut ağırlığı (g, erkek) 95-150

150-180 Erişkin vücut ağırlığı (g, dişi) 85-130

Vücut yüzey alanı (cm2/125 g VA) 260

Vücut sıcaklığı (C) 37-38 37-38

Yaşam süresi (ay) 18-24

Doğum ağırlığı (g) 2 2

İlk katı yem yeme zamanı (gün) 7-10

Gıda tüketimi (g/100 g VA/gün) 10-12 Su tüketimi (ml/100 g VA/gün) 8-10

Gözlerin açılma zamanı (gün) 14-16

Seksüel olgunluk (dişi) 10-14 hafta 45-60 gün Seksüel olgunluk (erkek) 6-10 hafta

Östrus siklusu (gün) 4 4

Östrus süresi (saat) 4-23

Gebelik süresi (gün) 15-16 16

Bir batındaki yavru sayısı 5-9 6

Sütten kesim zamanı (gün) 20-25 21

Cinsel aktivite süresi (ay) 10-12 Işık periyodu (saat; aydınlık/karanlık) 14/10

Solunum hızı (/dk) 35-135

Tidal volüm (ml) 0,6-1,4

Oksijen tüketimi (ml/g/saat) 0,6-1,4

Kalp hızı (/dk) 250-500

Kan basıncı (mmHg; sist./diyast.) 150/110

VA: Vücut ağırlığı;

(1) http://lokman.cu.edu.tr’den alınmıştır; (2) The UFAW handbook on the care and management of laboratory and other research animals’dan alınmıştır.

Hayvanların her iki yanlarında yağ bezlerini içeren siyah renkli noktalı tüyler vardır.

Cinsel olarak olgun erkeklerde iyi gelişmiş olan bu kalça bezleri feromonlar salgılamanın yanında hayvanın yaşadığı bölgeyi işaretlemesinde de yardımcı olmaktadır. Suriye hamsterinin

Referanslar

Benzer Belgeler

Mikrobiyolojik ekimler yapılarak bu türün bağırsak mikroflorası çalışmalarına katkı sağlanmıştır. Daha ileri ki zamanlarda diğer bölgelerde yapılan

• Anemi nedenini aydınlatmadan rastgele demir, folik asit ve B12 vitamini gibi ilaç uygulamaları ya da kan transfüzyonu yapılması yanlıştır...

a- Lig.falciforme, b- Lobus hepatis sinister medialis c- Lobus hepatis dexter, d- Processus caudalis, e- Lobus hepatis sinister lateralis, f- Lien, g- Colon descendens,

Eritrositlere hızla peneh·e olan ilaçlar için bu varsayım doğru olmasına rağmen penetrasyonu yavaş olan ve/veya he- moglobin, hücre membranı, karbonik anhidraz gibi

• Ülkemiz ekonomisinde çok önemli bir yeri olan domates, yetiştirme yapılan bölgelerde çiftçimizin önemli gelir kaynaklarından birisini oluşturmaktadır.. Özellikle Marmara,

Kariyer Yapılandırma Görüşmesi (KYG) KYG, danışanın kariyerine ilişkin küçük hikâyeleri bütüne bağlayarak yaşamındaki önemli yönleri ve yapıları,

We apologize for the printing errors which appeared in the 20:4; 1998 issue ofthe Erciyes Medical Journal in the Research Report entitled "Comparison of the antioxidant

Lingual border of P 4 is parallel to the labial border of the anterior lobe. Anterior lobe is subrectangular. Labial fold is narrow, long and too oblique backward. Hypostilid is