• Sonuç bulunamadı

3. MATERYAL VE METOD 3.1. Materyal

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "3. MATERYAL VE METOD 3.1. Materyal"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

3. MATERYAL VE METOD 3.1. Materyal

Doğada mevcut bazı bitkilerin süs bitkisi olarak değerlendirilmesine ve bunların üretim tekniklerinin belirlenmesine yönelik olarak yürütülen bu çalışma Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümüne ait, içerisinde alttan ısıtmalı sisleme ünitesi bulunan bir serada yürütülmüştür. Kuzey–

Güney yönünde yerleştirilmiş deneme serasının eni 6 m, boyu ise16 m’ dir. Sera içerisinde herhangi bir ısıtma uygulanmamış, sadece sisleme ünitesine alttan ısıtma uygulanmıştır.

Araştırmada bitkisel materyal olarak dört farklı bitki türü kullanılmış ve ülkemizde, özellikle de Ege Bölgesinde doğal olarak yetişen ve yayılan bitki türleri tercih edilmiştir (Davis, 1978). Bu bitkilerden alınan tohumlar ile generatif üreme özellikleri, yine aynı türlerden alınan çelikler ile de vegetatif üreme özellikleri incelenmiştir. Bu bitkilerden özellikle İspanyol Katırtırnağı erozyonu önlemesi açısından oldukça büyük önem taşımaktadır. Defne bitkisinin ise değişik organları tıp, kozmetik ve gıda sanayiinde kullanılmaktadır. Bu nedenle, bu bitkinin yetiştiği doğal alanlarda şiddetli kesimler yapılmaktadır. Diğer bir tür olan Juniperus oxycedrus subsp. macrocarpa endemik bir bitkidir ki, ülkemizde yalnızca İzmir’in Çeşme İlçesinde ve Aydın İlinin Söke ilçesi sahil kesiminde bulunmaktadır. Erica manipuliflora Salisb. bitkisi ise birçok türün çiçeksiz olduğu dönemde, temmuzdan ekim ayına kadar devam eden uzun bir süre çiçeklenme göstermektedir. Bu nedenle bu iki türün peyzaj planlamalarında kullanım şansı oldukça yüksektir. Bu bitkilere ait Latince ve Türkçe isimler ile dahil oldukları familyalar çizelge 3.1’de gösterilmiştir.

Çizelge 3.1.

Denemede kullanılan bitki türleri

LATİNCE ADI TÜRKÇE ADI FAMİLYASI

Juniperus oxycedrus subsp.

macrocarpa

Büyük Kozalaklı Katran Ardıcı Cupressaceae

Laurus nobilis L. Akdeniz Defnesi Lauraceae

Erica manipuliflora Salisb. Funda Ericaceae

Spartium junceum L. İspanyol Katırtırnağı Leguminosae

(2)

Denemede kullanılan bitki türlerine ilişkin genel özellikler ve ülkemizde yayılış gösterdiği alanlar aşağıda sunulmuştur.

3.1.1. Bitkisel Materyaller

3.1.1.1. Juniperus oxycedrus subsp. macrocarpa

Cupressaceae familyasına dahil olan J. oxycedrus L.’ nin ülkemizde iki önemli alt türü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi J. oxycedrus subsp. oxycedrus (Küçük Kozalaklı Katran Ardıcı), diğeri ise J. oxycedrus subsp. macrocarpa (Büyük Kozalaklı Katran Ardıcı)’ dır. J. oxycedrus subsp. oxycedrus, en yaygın olan alt türdür. Tabii halde Akdeniz kıyılarında bulunur. J. oxycedrus subsp. macrocarpa ise, tabii halde Güney Avrupa’nın Akdeniz kıyılarında, Güney Batı Anadolu’ da Söke kıyılarında, İzmir’in Çeşme İlçesi kıyılarında bulunur. Özellikle makinin söz konusu olduğu yerlerde J. oxycedrus var. refuscens ile birlikte tesadüf edilirler.

J. oxycedrus subsp. macrocarpa, kuru sırtlarda, maki içinde tek tek veya

gruplar halinde bulunur. Çalımsı ya da ağaççık şeklinde form gösterir. Dik gövdeli

1-2.5 m boylanan, fazla dallanma gösteren, herdem yeşil bir bitkidir. Ağaç formunda

olanlar 4-6 m kadar boylanır ve 30 cm gövde çapı yapabilir. Dalları dikkat çekecek

şekilde gövde ile dar bir açı yaparak yukarıya doğru yönelmiştir. Kabuk genç

yaşlarda oldukça düzgün iken, 8-10 yaşından itibaren uzunlamasına lifler, şeritler

halinde çatlayarak kolaylıkla ayrılır. Gövde gri kahverengi kabukludur. Genç

sürgünler başlangıçta açık yeşil renkte olup vegetasyon devresinin sonuna doğru pas

rengi veya kahverengi bir renk alır. Belirgin bir şekilde üç köşelidirler. İğne

yaprakları J. communis’ inkilere benzer, gayet sivri ve batıcıdır. Sürgünlere dik bir

açı yapacak biçimde, fırça gibi sık diziliş gösterirler ve üçlü olarak çevrel

dizilmişlerdir. Üst kısımları hafif oluklu olan yapraklarda iki tane beyaz stoma bandı

vardır. Kenar ve orta kısmı ise yeşil renktedir. Yapraklar 12-18 mm uzunluğunda,

dip kısımları geniş, uca doğru sivrilmekte ve sürgünlerin uç kısımlarında daha sık

bulunmaktadırlar (Öztürk, et al. 1990; Yücel vd., 1999; Anşin ve Terzioğlu, 2001)

(Şekil 3.1).

(3)

Şekil 3.1. Juniperus oxycedrus subsp. macrocarpa bitkisi ve kozalakları

Çiçekleri iki evciklidir. Erkek çiçekler kirli sarı-portakal rengindedir ve iğne yaprakların koltuklarında bulunurlar. Mart ayı başında belirmeye başlarlar. Dişi çiçekler ise iğne yaprakların koltuklarında tek tek bulunan infloresensler halindedir.

Ancak daha çok sürgünlerin uç kısmında yer alan iğne yaprakların koltuklarında bulunurlar. Erkek çiçeklerle birlikte belirmeye başlarlar. Kozalakları yuvarlak veya yumurta şeklindedir. Büyüklükleri 12-18 mm kadardır. Kozalaklar çok kısa saplı olup, tek tek bulunur ve ikinci yılda olgunlaşır. Birinci yıl parlak koyu yeşil, ikinci yıl ise parlak portakal kırmızısı veya kiremit kırmızısı renktedirler. 3-6 pul ve genellikle 3 tohum bulundurur (Yücel vd., 1999; Anşin ve Terzioğlu, 2001). Doğal ardıç taksonlarımız içinde tohumu en büyük olan alttürdür. Tohumlar kirli sarı ile açık kahverengi kırmızımtrak kahverengi arasında değişik renk tonları gösterir.

Tohumlar belirgin bir şekilde köşelidir. Üzerlerinde boyuna çizgiler ve küçük

noktacıklar şeklinde çukurluklar bulunmaktadır. Tohumların kabukları oldukça kalın

ve odunlaşmışlardır. 1000 dane ağırlıkları 63.860 gramdır. Tohumların boyu

ortalama 7.70, genişlikleri ise 4.54 mm’ dir (Eliçin, 1977). Tohumlar morfolojik

olarak endospermik tohumlardan “ince uzun embriyolu tohumlar” grubunun

özelliklerini

(4)

Şekil 3.2. Juniperus oxycedrus subsp. macrocarpa bitkisinin meyve ve tohumları

taşımaktadır. Bu tip tohumların embriyoları ince ve uzun olup merkezi pozisyondadır. Kotiledonları çok küçük, ince, dar ve hipokotilden daha kısadır.

Tohumun yarısına yakınını kaplayan endosperm aynı zamanda embriyoyuda çevrelemektedir. Tohum kabuğu kalın ve liflidir (Köse, 1997) (Şekil 3.2). Bitkinin çok sert geçen kış aylarında zarar görme ihtimali söz konusudur. Bitkinin ısı ve ışık isteği fazladır. Genelde deniz kenarlarında çok alçak rakımlarda yayılış gösterir.

Tuzlu ve çorak topraklarda yetişebildiği gibi , zengin ve derin sahil topraklarını tercih etmektedirler (Eliçin, 1977).

Juniperus spp. türleri peyzaj planlama çalışmalarında kuru ve güneşli

ortamlar için uygun bitkilerdir (Koç, 1997). Her iki alt türde peyzaj düzenleme

çalışmalarında, geniş yeşil sahalarda koyu yeşil fon teşkil eden ve toplu formda olan

iğne yapraklı ağaçların önünde, taş ve funda bahçelerinde soliter olarak ya da küçük

gruplar halinde kullanıma uygun bir türdür. Ayrıca, sahil arazilerde kullanılabilirler

(Orçun, 1972). Özellikle dişi bitkiler son derece dekoratiftir. Katran ardıcının odunu

son derece kokuludur. Odunun kuru destilasyonundan katran elde edilir (Anonim,

1987).

(5)

3.1.1.2. Laurus nobilis L.

Lauraceae familyasına ait 40 cins ve yaklaşık 1000 türün en önemlisidir.

Mahalli olarak Defne, Dafna, Tehnel, Tefne şeklinde adlandırılmaktadır. Defne ağacı 5-10 m kadar boylanabilir. Kompakt bir doğal yapıya sahiptir. Kışın yapraklarını dökmeyen ve dalları gövdesi ile daima dar açı yaparak, gövdeye paralel olarak yükselen bir ağaççıktır. Yavaş ya da orta hızlı bir gelişme göstermesine rağmen sürgün verme yeteneği oldukça fazladır. Bitkinin gövdesinin kabuk rengi koyu esmer ve siyaha yakındır. Gövde düzgündür. Taze sürgünler yeşildir bilahare kırmızımsı siyah renkte ve tüysüzdür (Şekil 3.3).

Şekil 3.3. Laurus nobilis L. bitkisi

Defnenin yaprakları 5-10 cm uzunluğunda ve 2-4 cm eninde, eliptik

yapıdadır. Sürgünlere sarmal şekilde dizilen yapraklar, tam kenarlı ve deri gibi sert

(6)

olup, üst yüzleri parlak koyu yeşil, alt yüzleri ise mat ve daha açık yeşil renktedir.

Yapraklar kısa bir sapla ve dik konumda dala bağlanmaktadır.

Mart-Nisan aylarında açan çiçekleri küçük ve yeşilimsi krem veya beyazımtırak sarı renktedir. Çiçekler 4-6 çiçeğin bir arada bulunduğu küçük durumlar halindedir. Bol miktarda çiçek açar. Çiçekler yaprak koltuğunda küme halinde bulunurlar. Erkek çiçekler 8-12 stamenlidir. Dişi çiçeklerde 2-4 parçalı stigması olan bir adet dişi organ bulunur. Bitkide yabancı döllenme söz konusudur.

Tek bir tohum taşıyan meyveleri, üzümsü yapıda olup, her bir meyve zeytin tanesi kadar, yaklaşık 10-12 mm büyüklüğünde ve küremsi veya elips şeklindedir. Önceleri yeşil renkte olan meyveler, Eylül-Ekim ayları arasında olgunlaşarak, mavimsi siyah bir renk ve parlak bir görüntü almaktadır (Şekil 3.4). Olgunlaşan meyveler kendiliğinden dökülmeye başlar. Meyveleri saran kalın etli kısımda “Oleumları”

denilen bir yağ bulunur. Meyvelerin % 28’ini etli kısım, % 72’sini ise çekirdek yani tohum teşekkül etmektedir. En fazla yağ meyvenin etli kısmında bulunmaktadır.

Şekil 3.4. Laurus nobilis L. bitkisine ait çiçek ve meyveler

Defne ağacının yaprağından, meyvesinden ve odunundan yararlanılmaktadır.

Temmuz-Eylül ayları arasında toplanan yapraklar değişik şekillerde

kullanılmaktadır. Örneğin; yapraklardan elde edilen uçucu yağlar gıda, parfümeri,

(7)

ilaç ve içki sanayinde, kurutulmuş yaprakları doğrudan gıda, deri ve ilaç sanayinde değerlendirilmektedir. Meyvelerinden elde edilen defne yağı ise gıda, içki, kimya, kozmetik ve sabun sanayinde kullanım alanı bulmaktadır. Ayrıca, üretilen yaprakların 1500-2000 ton kadarı, defne yağının ise 200-250 ton kadarı, başta ABD, Almanya, Belçika, Kanada, İsviçre olmak üzere bir çok ülkeye ihraç edilmektedir (İlisulu, 1992).

Dünya üzerinde Akdeniz ülkelerinde tabii yayılış gösteren bu bitki yurdumuzda Marmara Bölgesinin sahillerinden başlamak üzere İskenderun’a kadar olan sahil şeridinde ve bu şeridinde iç bölgelere doğru 600-800 m rakıma kadar olan kesiminde, subtropik iklimin hüküm sürdüğü bölgelerde bulunur. Karakteristik bir maki bitkisidir. Genelde ürediği ve yayıldığı bölgeler, subtropik iklimin hakim olduğu yerlerdir. Kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak bölgelerde yetişmektedir. Genelde orman içi, kayalık, taşlık, kalkerli kayalarda yetişmekle birlikte, derin ve verimli topraklarda hızlı gelişip kuvvetli sürgün vermektedir (Anonim, 1987; İlisulu, 1992).

Memleketimizde doğal olarak bulunan L. nobilis L.’ nin sarımsı yapraklara sahip L. n. aurea ile yaprak kenarları belirgin onduleli olan L. n. undulata olmak üzere iki farklı formu bulunmaktadır. Güneşli yerleri severler, ancak sıcak bölgelerde gölgeli yerler daha uygundur. İyi drenajlı olmak şartı ile çeşitli topraklarda yetiştirilebilir. Kent içi peyzaj alanlarında da hava kirliliğine karşı dayanıklı olması nedeni ile kullanılabilir (Ürgenç, 1992). Çit bitkisi olarak kullanılmaya, budamaya, şekil vermeye uygun bir bitkidir (Brenzel, 1997). Dolgun habitüsü nedeni ile küçük ağaç formunda, uzun bir süre düzgün bir şekilde kalır ve herhangi bir budama yapılmadan şeklini uzun süre korur. Bazen sıcak bölgelerde yapraklarında güneş yanıklıkları görülebilir. Genç bitkiler ve yeni dikilen bitkiler, –7

o

C’nin altındaki sıcaklıklarda zarar görebilir (Duffield and Jones, 1994).

3.1.1.3. Erica manipuliflora Salisb.

Ericaceae familyasının Erica L. cinsine ait bu türe Funda, Süpürge otu,

Piren, Süpürge çalısı gibi mahalli isimler verilir. Herdem yeşil çalı ya da ağaççık

(8)

formundadır. E. arborea’ ya benzeyen bu bitkinin boyu 30-300 cm civarındadır (Şekil 3.5). Yükseklikteki bu farklılık, habitüs özelliklerinden kaynaklanmaktadır.

Gövdeden çıkan çok sayıdaki dal yukarıya doğru gelişme gösterir. Dal odunları sert yapılı, genç sürgünleri ise beyazımsı gri renkte ve tüysüzdür. İğne yapraklar 3-7 mm boyunda ve tüysüzdür. Ucu kütçe, alt yüzü derin çizgili, kısa saplı ve dala 3-4’lü çevrel olarak dizilmişlerdir.

Şekil 3.5. Erica manipuliflora Salisb. bitkisi

Temmuz-Ağustos aylarında çiçeklenmeye başlayan bu türün çiçeklenmesi

Eylül–Ekim aylarına kadar devam eder. Çiçekler, güzel kokulu, beyaz, pembe ya da

kırmızımsı renktedir. Kısa bir eksen üzerinde 1-5 çiçekli bileşik salkım şeklindeki

çiçeklerinin güzel bir görüntüsü olmasından ötürü süs bitkisi olarak yetiştirilmeye

uygundur (Şekil 3.6). Çanak derimsi ve tüysüzdür, taç yapraklar çan gibi,

kenarlarında 4 tane küt çıkıntısı vardır. Korolla pembemsi kırmızı, bazen krem

renginde, çan şeklinde 3-3.5*3.5-4 mm’ dir. Kurudukça rengi koyulaşır ve bitki

üzerinde devamlı kalır. Etamin 8 tanedir. Ovaryum 4-5 bölmeli, tüysüz, oval, her

karpel dışında bir lop meydana getirir. Lopların üst kısmı kabarıktır. Stilus bu

kabartılar arasındaki çukurluktan çıkar. Stilus ince uzun, 5.0-6.0 mm, hafif oluklu,

kırmızı renktedir. Meyveleri yumurta biçiminde ve çok tohumludur. Tohumlar açık

kahve renkli, gayet küçük ve elipsoiddir. Tohum kabuğu girintili çıkıntılıdır. Odunu

kırmızımsı kahverenginde, gevrek ve kolay kırılabilir özelliktedir. Kök odununda ise

(9)

silisyumdioksit bulunması sebebi ile ateşe dayanıklıdır ve ısıda çatlamaz. Kökler geniş uzun yapıda ve fazla derine gitmeyen, ana kök denilen ur şeklindedir. Bu kısım pipo imalatında kullanılmaktadır. Dalları ise ipekböceklerinin kozalarını sarmasında kullanılır. Süpürge yapımında da kullanılan fundalar, tıp alanında kullanılan ericolin glikozidi de içerirler (Peşmen, 1971; Anonim, 1987; Anşin ve Terzioğlu, 2001).

Şekil 3.6. Erica manipuliflora Salisb.’ e ait çiçekler

Fundalar Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerlerdeki maki

formasyonlarının tipik elemanlarından biridir. Deniz iklimini seven fundalar, seyrek

ormanların altını ya da açılmış ormanları ışığa olan ilgilerinden dolayı hemen

kaplayarak, sık bir örtü oluştururlar. Bu yüzden, seyrek ormanlarda ya da açılmış

sahalarda tabii gençliğin gelmesini engellerler. Ormancılıkta açık sahaları kısa

sürede kaplama özelliklerinden dolayı orman zararlısı olarak nitelendirilebilir. Meşe

ormanlarının altında veya bu ormanlardan açılan sahalarda da bulunur. Böyle

olmakla beraber maki yayılış sahalarının bol yağışlı olan, yani yüksek kademelerini

seçer. İyi bir drenaja sahip, asit karakterli topraklarda iyi gelişir. Torf gibi organik

madde içeren kumlu topraklar idealdir. Kireçli toprakları sevmezler, genellikle fakir,

kumlu ya da çakıllı yerleri severler. Ladenlerle birlikte geniş alanlar kaplarlar

(Anonim, 1987; Brenzel, 1997).

(10)

Genellikle Erica’ların üretimi tohumla ve çelikle yapılabilmektedir.

Tohumlar kışın seralarda, ilkbaharda ise sera dışındaki gölgelendirilmiş cam mekanlarda çimlendirilebilir (Ürgenç, 1992). Bazen açan çiçekler dönemlerine bağlı olarak kısır olabilmektedir ki, bu da tohumla üretimde başarı oranını azaltan önemli bir faktördür (Peşmen, 1971). Çelikle üretimde ise kısmen pişkinleşmiş yeşil çelikler kullanılır. Yıl boyunca çelik alınabilir ancak Ekim-Kasım aylarında alınan çelikler daha iyi sonuç vermektedir. Köklenme seralarda sisleme altında daha hızlı olmaktadır. Çeliklere uygulanan 1000 ppm hızlı bandırma veya 4000 ppm’lik talk IBA kullanımı köklenmeyi teşvik etmektedir. 500 ppm’lik IBA ile 24 saatlik uygulamada yararlı olur (Hartmann et al., 1990).

Bitkinin genel coğrafi yayılışına bakıldığında ise, Akdeniz çevresinde, Küçük Asya ve Batı Kafkasya da bulunduğu görülmektedir. Ülkemizde yaygın olarak bulunan türlerden E. arborea L. Akdeniz bölgesinde (Antalya, Mersin, Hatay, Adana dolaylarında meşe bataklıklarında), Karadeniz bölgesinde ise Trabzon-Zonguldak hattında ve Marmara bölgesinin (İzmit, İstanbul ve Bursa dolaylarında, Kaz Dağında 800 m’ye kadar) bir bölümünü içine alan hat üzerinde, İzmir ve Muğla’da yayılış gösterir. İkinci tür olan ve denemede bitkisel materyal olarak kullanılan E.

manipuliflora Salisb. ise, genellikle E. arborea L. ile birlikte bulunur. Batı Anadolu’da en yaygın türlerden biridir. Özellikle Güneybatı Anadolu’da geniş alanlar işgal eder. Karadeniz’den başlayıp, Marmara bölgesinden geçip, Ege bölgesinde özellikle Kütahya, Tavşanlı civarında ve Güney Anadolu bölgesinde Adana dolaylarındaki Gavur Dağlarına kadar uzanan hat üzerinde 1400 m rakıma kadar (Toroslar) diğer maki bitkileriyle birlikte bulunur. Dünya üzerinde ise İtalya’nın doğu kıyılarından başlayarak Lübnan’ a kadar yayılır.

3.1.1.4. Spartium junceum L.

İlkbahar sonları veya yaz ayları başlangıcında sarı çiçekleri ile dikkat çeken,

daimi yeşil çalılardan monotipik bir generadır. Spartium junceum L.’ nin familyası

Leguminosae,cinsi ise Spartium’dur. Bu bitki cinsinin tek türüdür. Türün beyaz

(11)

çiçekli olan (S. j. ochroleucum) ve katmerli çiçekli olan (S. j. plenum) formları süs bitkisi olarak değer taşıyan çalılardır (Ürgenç, 1992).

En fazla 3-5 m kadar boylanabilen Spartium junceum L., yerden ve seyrek dallanma gösteren, dik gelişen bir bitkidir. Çalı formundadır. Çok az sayıdaki mavi yeşil yaprakları 1-2.5 cm uzunluğundadır. Yaprakları kısa ömürlüdür ve çok kısa sürede dökülürler. Bu nedenle, bitkinin dal ve sürgünlerinde genelde yeşil-boz renk görüntü hakimdir. Genç sürgünler yeşil ve yuvarlak, dallar ise açık boz renktedir.

Herdem yeşil bir görüntüye sahip olan bitki, bulunduğu bölgelere göre Mayıstan Ağustos ayına kadar geniş bir zaman diliminde çiçek oluşturur (Şekil 3.7).

Çiçekleri

Şekil 3.7. Spartium junceum L. bitkisi

bol miktarda, keskin kokulu, açık sarı, 2-2,5 cm uzunluğundadır. Bunlar seyrek çiçekli salkım halinde bulunurlar. Meyveleri 4-8 cm uzunluğunda, bakla şeklinde, siyah esmer renkte, gri tüylüdür.

Baklalar genellikle 12-20 adet sert kabuklu, parlak kırmızı veya kahverenginin farklı tonlarındaki renklerde tohum içerir (Şekil 3.8) (Anonim, 1987; Anşin ve Terzioğlu, 2001).

(12)

Şekil 3.8. Spartium junceum L. bitkisine ait çiçek, bakla ve tohumlar

Spartium junceum L. tohumları morfolojik olarak endospermik olmayan tohumlardan sert tohum kabuklu tohumlar grubunun özelliklerini taşımaktadır. Bu türün tohumlarının embriyosu tohumun büyük bir kısmını işgal eder ve kıvrık şekillidir. Kotiledonlar büyük, kalınlaşmış ve hipokotil üzerinde hakimdir.

Endosperm yok gibi veya tohum örtüsüne yakın ince bir tabaka haline indirgenmiş durumdadır. Tohum kabuğu sert olup, su emişini engellemektedir. Tohumlar orta (3- 5 mm) büyüklüktedir (Köse, 1997)

Katırtırnakları ılıman, sıcak, kurak yerlerin bitkileridir. Güneşli, kurak, kalkerli yamaçlara iyi uyum gösterir. Rüzgar ve tuza dayanıklı bir bitkidir. Bu nedenle, sahil kesimlerde ve kumlu topraklarda kumul stabilizasyonunda kullanılabilir. Kurak, birçok bitkinin tutunamadığı yamaçlarda yaşayıp, iyi gelişme göstermesi, toprağı tutan kuvvetli kök sistemi yapması, daimi yeşil toprak üstü kısımları ile yaz kış koruma etkisi yapması, leguminoz bir bitki olması nedeni ile toprağı zenginleştirmesi gibi özelliklere sahip bir bitkidir. Bu nedenle toprak erozyonunu engellemek amacı ile kullanılır (Güney, 1985). Çıplak köklü fidanların dikiminde dikim başarısı düşüktür. Topraklı veya kaplı fidan kullanımı önerilir.

Dikimlerde fidanları söküm seviyelerinde dikmeye özen gösterilmelidir. Bakım

gereksinimi az bir bitkidir. Erken ilkbaharda

Referanslar

Benzer Belgeler

Klinik Evre I endometrium karsinamlu oldukça büyük hasta grubu bulunduran bir çalışmada,hastaların yaklaşık. %10'unun pelvik lenf nodu alanına metastaz

%44 olarak bulunmuştur. Astım prevalansında göze çarpan coğrafi farklılıklar değişik çalışmalarla gösterilmiştir. Türkiye'de prevalansla ilgili çalış~alar çok

3- Lester E, Frazer AD, et al: Glycosylated hemoglobin as an alternative LO the glucose tolerance test for the diagnosis of diabe- tes mellitus. 4- National Diabetes Data Group:

İlk iki postoperatif hafta içerisinde yukarı batın operas- yonu geçiren hastaların liJo 7,9'unda bir veya daha fazla postoperatif kardiovasküler komplikasyonlar

Şekillerde gösterildiği gibi Salbutamol'un her iki for- munun da bronkodilatatör etkisinin güçlü olduğu, etki- sinin 6 saat kadar sürdüğü ve etki mekanizmaları

Çalışmada klinik olarak popliteal kitle te spit edilen hastalarda yüzükoyun yatarken yapılan muayenede popli- teal bölgedeki kitlenin görüntüsü alınarak solid

İki yıl içinde kliniğimizde, BBT incelemeleri yaptlarak SAA' ya bağlı intraserebral kanama tanısı koyulan, 65 ile 88 yaşları arasında 5 hasta

Ayrrca, ate~li hastalrk gegiren dort hastanrn da menenjit olmasr muhtemeldir.Bu hastalardaki i§itme kaybr bilateral olup,total veya ileri derecede idi, Bakteriyel