• Sonuç bulunamadı

Zafer in gülünç iddiaları(Baştaralı l İncide)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zafer in gülünç iddiaları(Baştaralı l İncide)"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

» A r n M U m

Malike

I I

e kararının devamı

__ 9 0 ___

ŞÜKRÜ B E Y İN E V İN D E K İ İÇTİMA

Sabık İttihat ve Terakki Ce­ miyetinin zamanı idaresine ait muhtelif suikastlerin tertip ve icrasında maharetiyle maruf Sarı E fe Edibin üç ay kadar evvel bir gece Baytar Miralay­ lığından mütekait Rasiım beyle birlikte İzmit mebusu Şükrü beyin hanesinde içtima ederek Şükrü bey tarafından Ziya Hur şide verilen 8^0 liradan bir kıs­ minin ikaı cinayette istimal edilmek üzere polis sisteminde dört müceddet ve iki de az müs tamel tabanca ile külliyetli mik tarda fişek mübayaa edilerek Şükrü beyin hanesine bırakıl­ mış ve yevmi hareketten bir gün mukaddem mezkûr fişekler Lâz İsmail ve Gürcü Yusuf ta­ raflarından Şükrü beyin hane­ sinden aldırılmış ve Şükrü be­ yin muvaffakiyet temenni 4 ve dualar arasında mumaileyh ile veda eyledikten sonra Gülcemal vapuriyle lstanbula hareketle ertesi günü vakti zevalde İzmi- re muvasalat edilmiş olduğu cümlesinin itirafları ile tebey- yün eylemiştir.

Herhangi suretle nazarı dik­ kati celbetmemek için Ziya Hur şidin Gaffar Zade oteline ve Yusufla tsmailin dahi Ragıp paşa oteline nazil oldukları ve Ziya Hurşidin yevmi mezkûrda Gaffar Zade otelinde Edibe mü­ lâki olarak mezkûr mektubu bir likte okuyup deruhte ettikleri vezaifin sureti icrasını konuş­ tuktan sonra, mezkûr mektubu ihrak eyledikleri ve müteakip günlerde Sarı Efe Edibin mu­ temedi olan rüfekasmdan Gi- ridli Şevki ve mâlâzim müte­ kaidi Çopur Hilminin de işti­ rakleriyle evrakı tahkikiyede Ve zabıtnamelerde münderiç bu­ lunduğu cihetle maznunlardan îdrisin bahçesinde içtimalar akdedilerek Musammem suikas tin sekil ve mahalli icrası et­ rafında arîz ve amîk müzake­ reler icra olunduktan sonra d - navetin ikama en münasin ma­

hal olmak üzere Gaffar Zade oteli civarında tuhafiyeci Nuri efendinin mağazası yakınındaki ilk yol ağzında icrası kararlaş­ tırılmış ve bu maksat için Edi­ bin evvelce Şevkiye berayı hıfz vermiş olduğu iki bombayı ta­ lep ve Hilmi vasıtasiyle getir­ tilerek Lâz Ismaile tevdi eyle­ dikleri anlatılmış olup suikasti müteakip firarlarım teminen bir motor tedariki kabil olup olmadığını Şevkiden ledelisti- zah elinde böyle bir motör var­ sa da beş, altı yüz lira kadar bir paranın temini halinde mo- törün emirlerine âmade bulu­ nacağını dermeyan eylemesi ü- zerine San Efe Edip, ertesi günü Gaffar Zade otelinde Sa- ruhan mebusu Abidin beye mu­ maileyhin meselede malûm attar ve alâkadar olduğunu itham edecek tarzda bilâ mukaddem doğrudan doğruya meseleden bilbahis fırkaları namına yapı­ lacak bu cinayet için muktazi paranın temin ve tedariki talep edilmiş ve mebusu mumaileyh hazır parası olmadığını ve te­ darike çalışacağını söylemesi ve bilâhare tedarik ve temin edemeden îstanbula hareket eylediği gibi Sarı Efe Edip de gaye ve mahiyeti vazıhan tes- bit edilememiş bu maksadı mah susla kezalik aynı vapurla îs­

tanbula azimet etmiştir. Ertesi gece Giridli Şevkinin hanesinde Ziya Hurşit, Çopur Hilmi, Lâz İsmail ve Gürcü Yusuf beraber oldukları halde plânın sureti tatbikine ve oto­ mobille şekli firara müteallik son müzakeratı icra eyledikten ve her biri ilk ateşi icraya ahdü peyman eyledikten sonra ma­ hallî içtimadan ikametgâhları­ na avdet eyledikleri ve hükü­ met tarafından hâdisei ciirmi- yeye ittilâ kesbedilmesi üzeri­ ne her birerlerinin silâh ve bombalariyle beraber derdest edildikleri aledderecat ve yek­ diğerini tevid eden ikrar ve iti­ rafları delâletiyle vasılı mer- tebei sübut olmuştur.

f D e v a m ı v a r )

İsmet Erinç avukatları ile temas temin edememiş

Harbiye’de Tekel deposu gece bekçisini öldürmekten sanıl: ola­ rak yargılanmakta bulunan şoför ismet Erinç’in duruşmasına dün İstanbul Birinci Ağır Ceza Mah­ kemesinde devam edilmiştir. Ge­ çen celse ismet Erinç’in müdafaa­ sını hazırlamasına karar verilmiş­ ti. Dünkü celsede ismet Erinç avu katları ile temas edemediğini bu yüzden müdafaasını hazırlayama- dığım bildirdi: Bunun üzerine mü­ dafaasını hazırlamasına ve duruş­ manın 1812.956 saat 16 ya bırakıl­ masına karar verildi.

Zafer in gülünç iddiaları

(Baştaralı l İncide)

müracaat ettiğimiz ilgililer, bize ezcümle şunu söylemişlerdir:

“Bu gazete hakikat güneşini ha yall isnadlann balçığı ile sıvama­ ya çalışıyor. Medenî memleketler­ de suç teşkil edeceği muhakkak olan bir tak™ gülünç iddialarla, akademik hürriyet ve fikir hürri­ yeti dâvası gölgelenemez. Taraf­ sız ve vatansever münevverlerin samimî heyecanlarından ve vicda­ nî kanaatlerinden nes’et eden söz­ lerini ve hareketlerin; herhangi bir siyasî partiye malefmiye çalış­ mak kimseyi kandıramıyacak olan beyhude bir gayret olarak

kalma-... ı»

Halk Partisinin bir âleti imiş gibi gösterme iddiasında bulunan Za­ fer gazetesj profesyonel baş yaza­ rının kaleminden çıktığı beli; olan 4 12.1956 tarihli yazısı her bakım­ dan hayretimizi mucip olmuştur.

Atatürk’ ün Cumhuriyeti ve in­ kılâbımızı emanet ettiği Türk gençliğini Kabakçı Mustafa vas­ fında mütalâa eden yazar bu ya­ zısı ile Siyasal Bilgiler Fakültesin­ de vukubulan öğrenci hareketini bir kazan kaldırmaya benzetmek­ le ne kadar büyük bir dalâlet için­ de bulunduğunu Türk efkârı umu miyesine bir kere daha ilân etmiş oluyor.

(2)

^ A f t ü f t

ittihat Te Terakkinin rolü

— 91 —

İzmirde bu vaziyet tekarrür eylemekte iken suikasdin icrası anlarında İstanbulda herhangi bır vazife ve faaliyeti istidlal edilen mebus Abidin ve Sarı Efe Edip beylerin muvasalatla­ rının ertesi günü Abidin beyin sabah gazetelerinde suikasde mütedair havadis bulunmama­ sını hayret ve merak ve endişe ile karşıladığı ve bununla bera­ ber muntazir bulundukları ha­ bere akşam gazetelerinde inti­ zar lâzımgeldiğini San Efe E- dip beyan eylediği indelmuha- keme tezahür eylemiştir.

Suikasdin âmil ve fgilleri meyanında mukaddema mensup olduğu sabık İttihat ve Terak­ ki Fırkai münfesihası namına İzmir vilâyeti dahilinde sarfı faaliyet eylediği ve bir teşkilât vücuda getirmeğe çalıştığı an­ laşılan San Efe Edibin indel- tahkikat ifadatı evveliycsinde ve huzuru muhakemede beya­ nat ve ifdatı sarih asında Te­ rakkiperverleri ve sabık ittihat cılığj mevki iktidara getirmeğe çalışan zümrenin birinci Mecli­ se mensup ikinci grup teşkilâ­ tının aynı olduğunu ve Terak­ kiperverlerin iki kısım olup bi­ rinci kısmın suikastciler oldu­ ğunu ve bunların başında Şük­ rü bey, Canbulat bey, Rüştü paşa, Abidin, A rif ve Halis Turgut beylerin bulunduğunu ve ikinci gruptan Kara Vasıf, sabık Ardahan mebusu Hilmi beylerin bulundukları ve diğer­ lerinin de hulûlü muslihaneciler zümresini teşkil eylediklerini ve sabık İttihat ve Terakkinin İa­ şe Nazırı Kara Kemalin her iki fikir ve karar taraftarlarını bir sureti maharetkâranede sevk ve tahrik etmekte bulunduğunu ve birinci Meclisin ikinci grup mensuplarını Kara Vasıf gibi nüfuzlu ve Abdülkadir gibi üc­ retli eşhas vesatatiyle elinde bulundurduğunu v# bunlar için tedvir eyledikleri şirketlerden ▼e arasıra eski Maliye Nazırı Cavit beyden nakdî müzaheret temin eylediğini dermevan ve İtiraf eylemiş ve filhakika Sarı Efe Edibin hini derdestinde üzerinde zuhur eden ve İzmir Vaüi sabıkı Rahmi beyin imza­ sını muhtevi olarak merkum Edibe hitaben yazılmış bulunan 1 17 Nisan 923 tarihli mektupta

Şükrünün mebusluğu Ar

nın muvafakatiyle temin edil­ diği ve Salâh Cimcoz ile Hüse­ yin Cahidin Manisadan mebus­ luğunu temin imkânının husu­ lüne çalışmasını amir bulunan mektup meal ve münderecatı de ¡âletiyle İttihat ve Terakki riie- sasıııın mücadelei milliyeyi za­ fer ve istiklâl ile neticelendiril­ miş ve bilâhare Halk Fırkası­ na inkılâp etmiş bulunan Mü- dafaai Hukuk teşkilâtına nü­ fuz etmeğe çalıştıklarını mü- eyyed vesaiki kanuniyeden ol­ duğu gibi Rauf ve Adnan bey­ lerin Kara Kemal, Şükrü, İs­ mail Canbulat beyler riyaset ve idaresindeki zümreye dahil olarak ittihat ve Terakki rica­ linden addolunan şahsiyetlerin veya herhangi suretle vaziyete geçmiş diğer zevatın birer bi­ rer teşkilâta ithaline çalıştıkla­ rı ve bundan sonra Sarı Efe Edibin ifadesinde mezkûr ve indelmuhakeme isticvapları ic­ ra edilen Kara Vasıf Hüseyin Avni, Hafız Mehmet, Salâhat- tin beylerin ifadeleriyle de te- beyyün eylediği veçhile iaşeci Kara Kemalin sabık mebuslar­ dan Kara Vasıf bey delâletiyle bu vâdide müzakeratta bulun­ mak üzere mezkûr rül esami ikinci grup âzasiyle temasa ge­ lerek Mersin mebusu sabıkı Salâhaddin beyin Erenkoyün- deki hanesinde 340 senesi Hazi- ranmde ve müteakiben Kara Kemalin yazıhanesinde akdedi­ len içtimalarla mezkûr grupun Kara Kemal zümresiyle anlaş­ masını temin ve Kara Kemalin getirdiği nizamname müsvedde­ si üzerinde fırka teşkilâtı mü­ nakaşası yapıldığı ve bu müsveddenin bilâhare Terakki­ perver nizamnamesini teşkil eylediği sabit olmuştur.

Kar» Kemalin getirdiği ni­ zamnamenin tertibi için Şükrü, İsmail Canbulat, Kara Kemal, Rauf, Adnan, İzmir Valîj sabı­ kı Rahmi beylerin ve ittihat ve Terakki kâtip mesullerinden bir çoklarının iştirakiyle bir iki iç­ tima daha akdederek Terakki­ perver Fırkanın teşekkülün­

den akdem bu fırkanın esasa- tını tesbit ve ihzar eyledikleri ve Kuyük Millet. Meclisine bir sureti maharetkâranede âza in­ tihap ettirmeğe muvaffak ol­ dukları, İsmail Canbulat ve Şükrü beyler vasıtasiyle mecli­ si âli dahilinde teşkilâta germi vermiş oldukları tezahür eyle­ miştir.

Hulâsa 339 senesinde başla­ yan ikinci devrei intihabiyede İzmit mebusu Şükrü, İstanbul mebusu İsmail Canbulat beyle­ rin mebus olabilmeleri mesele­ sinin Rauf bey tarafından su­ reti mahsusada takip ve temin edilmiş olması, tarihi mezkûr­ da Cavit beyin evinde içtima etmiş olan kararnamede mez- kûrül-esami bir zümrei mah- susanın ittihaz ettiği kara­ rın bir safhasını teşkil ettiği, mezkûr içtimada nafiz bir uzuv olan Rahmi beyin Sarı Efeye yazdığı ve evrak meyanında mevcut 23 Nisan 923 tarihli mektubun Şükrü beyi İzmitten mebus intihap ettirmeğe mu­ vaffak oldukları ve Hüseyin Cahitle Salâh Cimcoz beyin de Manisadan intihap olunmaları­ na çalışmaları lüzumunu ifade etmekte olan mesailden ve tar­ zı beyandan sarahaten anlaşıl­ makta ve devrei mezkûrenin bi­ rinci içtima senesinde bu züm­ renin tpukarreratı mahsusasını zamanen ve hâdiseten temin ve istihsale doğru birer âmili si­ yasî olan mumaileyhin nihayet suikasde vasıl olan bir maksadı ■mahsusu hafî takip eyledikleri ve vahdeti milliyeyi. tahriple tefrika ikama çalıştıkları ve teşkilâtı esasiye kanununun müzakeresi ve cumhuriyetin ilâm dolayısiyle başta Rauf bey olmak üzere kendilerine men­ sup bulunan veya maksadı as­ lînin esasına vakıf olamıyan bir kı=ım matbuat vasıtasiyle ve hafî muhtelif diğer propa­ ganda vasıtasiyle bir sistem dahilinde yaptıkları tesvilâtm hedef ve mahiyeti htısusiyesi hâlen tezahür etmektedir.

(3)

*7 Aralık 1958

_

Sanıklar

için istenen

cezalar

• — 92 —

Salâhattin ve Hüseyin Avni beylerin ifşaatı Birinci Büyük Millet Meclisinde ikinci grupuıı müdiranından olan mütekait miralay Salâhattin ve Erzurum mebusu sabıkı Hüseyin Avni ve Necati ve Kara Vasıf beyle­ rin vaki olan ifadat ve ifşaatı­ na nazaran birinci içtima sene­ sinde müteakip tatil devresinin yaz aylarında Rauf beyin ken­ dilerine müracaat ederek birlik­ te bir fırka teşkilini teklif ve Kâzım Karabekir ve Alj Fuat paşaların da ordudan istifa ede­ rek bu fırkaya dahil olacakları­ nı ifade ve kendilerinin iaşeci Kara Kemal ile bu hususta an­ laşmaları lüzumu ile imâ ve iz­ har etmesi üzerine mumailey­ hin dahi teklifi vakii kabul ve evvelce de Kara Kemal ve ar­ kadaşları tarafından ihzar edil­ miş ve bilâhare Terakkiperver Fırka diye tevsim olunmuş o- lan bir fırkanın müsvedde ha­ linde olan programının üzerin­ de muhtelif zaman ve mekân­ larda içtima ederek müzakere eylediklerini vazıhan ve sara­ haten ifade etmiş olmalarından Kara Kemalin temsil ettiği ia­ şeci ve ittihatçı farzedilen bir zümre ile ikinci zümresinin ve herhangi sebeplerle ikinci içti­ ma senesinin iptidalarında isti­ fa sebepleriyle Terakkiperver Fırkaya dahil olduklarım söyli- ye.ı Kâzım Karabekir, Ali Fuat paşa ve riifakasınin mahkeme muvacehesindeki ifade ve tarzı tevillerine rağmen henüz sıfat ve vazifei askeriyelerini muha­ faza eyledikleri bir zamanda ve daha yaz aylarından itibaren şayanı dikkat bir iştirak ve telâhuku efkâr ile mahiyeti bu gün tezahür eden şekilde bir fırkanın teşkili esaslarının te­ min edildiği ve ikinci içtima se­ nesinin küşadmda evvelki ta­ mim dairesinde bir muhalefet cephesi vücuda getirdikleri gö­ rülmektedir.

Bu suretle maksadı hususi- yeyi ihtiva ettiği ııahir olan müteşekkil Terakkiperver Fır­ kanın muhalefetin neticesi ve efkârı cahilânenin tatmini nok- tai nazarından programları ara sına sıkıştırmış oldukları bir kaç madde ile inkılâp hüküme­ tinin her icraatına karşı efkârı umumiyeyi taglite çalıştıkları gibi gene Salâhattin, Necati, Hüseyin Avni, Kara Vasıf bey­ lerin ifadelerine nazaran, Bi­ rinci B. M. Meclisinde ikinci grup âzasından olan Bitlis me­ busu sabıkı maslup Yusuf Zi­ yanın mezkûr tarihlerde kendi­ lerine müracaat ederek şark vilâyetlerinde efkârın bu isya­ na pek müsait olduğu ve ikinci grup âzasının bu isyanı idare etmeleri lüzumunu teklif ve kendileri tarafından reddolun- duğu ifade ve itiraf olunma­ sından da merkum Yusuf Ziya­ nın o tarihlerde Şeyh Sait is­ yanının mukaddemesi olan Nes­ turi isyaniyle başlayan hare­ kâtı isyankâraneye hiç olmazsa kuvvetli bir iimit ve istinat gâ- hı manevî olduklarını kabul et­ meğe zaruret hasıl olmakta­ dır.

Bundan başka şapka mesele­ si dolayısiyle bazı vilâyetlerde erbabı irticai idare edenler is­ timal ettikleri kuvvetli propa­ gandanın Ankarada icra edil­ miş olan bir suikasde izafe edilmiş olması dahi bugün mu­ hakemesini icra ve itmam et­ mekte olduğumuz suikast ve taklibi hükümet meselesinin ilk defa Ankarada Ziya Hurşit, Şükrü ve A rif bey ve arkadaş­ ları tarafından icrasına teşeb­ büs edilmiş olup akim kalmış olan mezkûr suikasdin teşebbü­ sü günlerine müsadif olması, bu gibi irtica hareketlerinin dahi Terakkiperver Fırka namı verilen mevzuubahs terkip ve zümrei siyasiyenin içinde ve arasında gizlenmiş ve makasıdı mahsusasmı takip etmekte bu­

lunmuş olan erbabı denaetin zadei hiyaııeti olduğu hususu da nümayan olmaktadır.

Takriri sükûn kanununun tatbikinden ve İstiklâl Mahke­ melerinin teşekkülü ile Şeyh Sait isyanının ve şapka mese­ lesi dolayısiyle bazı mahallerde hasıl olan irtica ve ihlâli asa­ yiş hareketlerinin tamamen tenkil ve izalesinden sonra memlekette yaşıyan tabiî sü­ kûn ve emniyetin tesiri tahtın­ da nevmit olan şu ziimrei hafi- yenin en nihayet vatanın tim­ sali hayat ve istiklâli olan Rei­ sicumhur hazretlerini ifna et­ mek suretiyle bir taklibi hükü­ met icrasına karar verdikleri ve bu suretle nasıl bir akıbete ma­ ruz kalacağı tahmin ve tasav­ vur edifemiyen vatanın zimamı idaresini herrebadâbad ele ge­ çirmek istedikleri maznunların bu baptaki ifadat ve delâili ve karâini maddiye ve maneviye ile indelmııhakeme vasılı mer- tebei sübut olmaktadır.

HÜKÜM

Binaenaleyh maznunlardan İzmit mebusu Şükrü, Saruhan mebusu Abidin, Eskişehir me­ busu Arif, Sivas mebusu Halis Turgut, İstanbul mebusu İsma­ il Canbulat, Erzurum mebusu Rüştü paşa, sabık Lâzistaıı me­ busu Ziya Hurşit ve sabık Trab zon mebusu Hafız Mehmet, Lâz İsmail, Gürcü Yusuf, Sarı Efe namiyle maruf Edip, mülâzim- likten mütekait Çopur Hilmi, Baytar Miralaylığından müte­ kait Rasim ve Ankara Valii es- bakı Abdiilkadir ve iaşeci Ka­ ra Kemalin hareketi vakıaları kanunu cezanın 55 inci “ Türki­ ye cumhuriyetinin teşkilâtı esasiye kanununu tamamen ve y a kısmen tagvir ve tebdil ve y5 ilgaya ve kanunu me-kûre ' tevfikan teşekkül eden Büyük Millet Meclisini iskat veya ifa­ yı vazifeden men’e cebren te­ şebbüs edenler idam olunur.

(Devamı var)

(4)

8 Aralık 1956

î

İDAMA

m a h k u m

o l a n l a r

asılırken neler söylediler ?

— 93 —

E f’ali mezkûreyi ikaa fiilen tahrik edenler maddei fesat ta- mamiyle fiile çıkmazsa idam olunur. Ve maddei fesadın icra­ sına başlanmış olunursa yedi seneden akal olmamak üzere küreğe konulur. Büyük Millet Meclisi İcra Vekilleri Heyetini cebren iskat veya ifayı vazife­ den c e b r e n men veya­ hut işbu cürmü ikaa fiilen tah­ rik edenler müebbeden veya on seneden aşağı olmamak üzere muvakkaten küreğe konulur.” diye muharrer olan işbu fıkra­ sı delâletiyle kanunu mezkûrun 57 nci maddesinin “ bâlâda mu­ harrer” ve 56 ncı maddelerde beyan olunan ifadelerden birini bir takım eşhas müçtemian ic­ ra eder, yahut icrasına tasaddi eylerlerse ve muharriki mefse- det olan her nerede tutulursa idam olunur” diye muharrer olan fıkrai âlâsına tevfikan isimleri bâlâda muharrer olan oııbeş şahıstan Abdülkadir ve Kara Kemalin gıyaplarında ve on üçünün dahi vicahlarında ol­ mak üzere idamlarına ve Sür­ meneli Vehabm dahli hareketi vakıası kanunu mezkûrun 58 in­ ci maddesinin: “ ve eğer öyle bir ittifakı hafide berveçhi mu­ harrer fesadın esbabı icraiyesi- ni tehyie zımninde teşebbüs olunmuş bir fiil ve tedbir te- beyyün etmeyip yalnız icrası söyleşilerek karar verilmiş ol­ maktan ibaret bulunursa ol halde dâhili ittifak bulunan kim seler muvakkaten kalebend kı­ lınır” diye muharrer fıkrai mah susasma tevfikan on sene kale- bendliğe ve 1 Temmuz 926 ta­ rihinden itibaren mevki' mer’i- yete vazolunan yeni ceza kanu­

nunun maddei mahsusasma tev

fikan işbu balebendliğinin mu­ vakkat nef’ye tahviliyle ma­ hallî menfasının Konya olmak üzere tayinine ve Ergani me­ busu İhsan, Ardahan mebusu sabıkı Hilmi, Maliye Nazırı es­ babı Cavit, Sivas mebusu sabı­ kı Salâhattin, İzmir Valii sabı­ kı Rahmi, İstanbul mebusu Ra­ uf ve mebusu sabıikı Adnan bey lerin işbu dâvanın müttehhem bir safhası olmak üzere dâvayı hazıradan tefrikine ve ceraimi vavkıada birgûna methal ve mü şareketleri anlaşılamıyan Ordu mebusu Faik. Erzincan mebusu Sâbit Erzurum mebusu Hâlet, Dersim mebusu Feridun Fikri, Afyonkarahisar mebusu Kâmil, Gümüşhane mebusu Zeki, To­ kat mebusu Bekir Sami, Mer­ sin mebusu Besim, Bursa me­ busu Necati, Erzurum mebusu Münir Hüsrev beylerle İstan­ bul mebusu Kâzım Karabekir, Ankara mebusu Ali Fuat, İs­ tanbul mebusu Refet, Edirne mebusu Cafer Tayyar, Mersin mebusu sabıkı Cemal paşalar ve Erzurum mebusu sabıkı neca ti, Canik mebusu sabıkı Ahmet Nafiz beyler ve Torbalılı Emin efendi, Trabzonlu Naciye Nimet hanım, Sürmeneli Keleş Meh­ met, bahçıvan Idris, Mustafa oğlu Şahin çavuş ve ihtiyat zabitlerinden Bahsettin efendi ile Giridli Hüseyin oğlu Lâtifin beraetlerine vicahen ve mütte- fikan 13 Temmuz 1926 tarihine müsadif salı günü karar verildi.

N A S IL tD A M E D İL D İL E R ?

Kararda da adları geçen on üç suikast suçlusu Şükrü, Abi- din, Rüştü, A rif, Z iya Hurşit, Caııbulat, Sarı Efe Edip, Lâz İsmail, Çopur Hilmi, Gürcü Yusuf, Baytar mütekaidi Ra- sim, Hafız Mehmet ve Halis Turgut 14 Temmuz 1926 yılı sabaha karşı idam edilmişlerdi. İdama mahkûm olanlar, yuka­ rıda da yazdığımız gibi mahke­ meye getirilmemişler, hüküm, kendilerine hapishanede tebliğ edilmiştir.

Ziya Hurşit, Lâz İsmail, Gür cü Yusuf ve Çopur Hilmi, sui- kasti yapmayı tasarladıkları Gaffar zade oteli yanında, bir kısmı hükümet meydanında, bir kısmı da kışla önünde asılmış­ lardır.

Ziya Hurşit asılacağı zaman da metanetini muhafaza edi­ yordu :

— Ben .zaten başka bir şev beklemiyordum.. Asılmak da büyük biT zevk., demişti.

Lâz İsmail, kendisine hüküm tefhim edildiği zaman baygın­

lık geçirmiş, otomobile binmek istememiş:

— Beni evvelâ Gazi paşaya götürünüz, o beni affedecek., demişti. Tam sehpanın yanına getirildiği zaman:

— Ben başka bir şey zanne­ diyordum. Bunu çok seyrettim.. Haydi öyle ise beni asınız., dedi.

Gürcü Yusuf, Rahmi, Sarı E fe Edip, hüküm tebliğ edildi­ ği zaman, sadece:

Pekâlâ... demişlerdi. Rüştü paşa:

— Zaten ne servetim var, ne de bir şeyde gözüm. Sefalet içinde idim, hiç olmazsa bundan kurtuldum.. Yalnız ipi ben ken­ dim boğazıma geçireyim.. Siz bırakınız., demişti.

Rasim, darağacını görünce: — Rüyamda akşam görüyor­ dum.. İşte şimdj karşımda du­ ruyor.. dan başka bir şey söyle­ memiştir.

Abidiıı, hüküm tebliğ edildi­ ği zaman:

— Bırakınız beni intihar ede­ yim. demiş, fakat darağacına getirildiği zaman bitkin bir halde olduğundan başka bir şey söylememiştir.

Halis Turgut çocuklarına Va­ siyette bulunmuş, oğluna oku­ masını, fakat siyasetle uğraş mamasını tavsiye etmiştir.

★ ★ ★

Ziya Hurşit, hapishanede iken de soğukkanlılığını muha­ faza etmişti. Geç vakit hapisha­ ne muhafızlarına:

— Beni sivrisineklerden kur­ tarınız da bari bu gece rahat uyku uyuyayım.. Başka bir şey istemem. Yalnız bir Fransızca gazete veriniz, demiştir

Rüştü paşa darağacının önü­ ne geldiği vakit mazisinden bahsetmeğe başlamıştı. Halis Turgut, darağacının yanında sadece “ Allah” diyebilmişti.

Arif, kendisine kelimei şaha­ det getirmesini tavsiye eden imam efendiye:

— Hoca, biz onları biliriz, nasihat istemem., demişti..

Canbulat vatanın inhisar al­ tına alındığını anlatarak:

— Biz indinizde bir vatansız olduk., diye sözlerini bitirmişti.

Mahkûmların göğüslerine ası lan levhada şunlar yazılı idi:

"Türk vavtan ve namusunu kurtaran aziz Reisicumhur haz­ retlerine suikast icra ve Heyeti Vekileyi iskat ve taklibi hükü­ met edeceği bir anda derdest edilip bilmuhakeme mücrimiye- ti sabit olan ve kanunu cezanın (53) inci maddesi delâletiyle (57) nci maddenin fıkrai mah- susasına tevfikan şaiben idamı­ na karar verilen ... dir.”

(5)

0 A m Jili 1 05ß

Ankara

İstiklâl

I I

alı kemesi

i

— 9 4 —

İzmir suikasdinin bir devamı »lan Ankara İstiklâl Mahke­ mesi, tamamiyle İttihatçıların bir muhasebesi idi.

İttihat ve Terakkinin erkân Ve mensupları, Ankarada geçen yılların faaliyet raporlarını ve­ riyorlardı ve İstiklâl Mahke­ mesi de, ele geçen gizli evrakın hesabını soruyordu. Gerçi sui- kastçilerden birçoğu lzmirde itiraflarda bulunmuşlar ve İt­ tihat ve Terakkinin faaliyeti hakkında suç teşkil edecek ma­ hiyette beyanlarda bulunmuş­ lardı, fakat İzmir mahkemesi, daha çok suikast failleri üze­ rinde durmuş, İttihat ve Terak­ kinin muhasebesini bu dâvadan ayırmıştı.

Bu bakımdan Ankarada ku rulan İstiklâl Mahkemesinde sorguya çekilenlerin ifadeleri ve mahkemenin kararları, ya­ kın tarihimizin en mühim bir safhasını teşkil etmektedir. Biz, İzmir İstiklâl Mahkemesin­ de olduğu gibi, bu mahkemenin safahatında da, objektif kal­ mak suretiyle zabıtları vermek­ le iktifa edeceğiz.

★ ★ ★

22 Temmuz, 1926 günü, An­ kara istiklâl Mahkemesi şu tebliği yayınlamıştı:

“ Reisicumhur hazretlerine suikast ve taklibi hükümet cü­ rümlerinden dolayı mahkeme­ mizce gıyaben idama mahkûm edilmiş olan firari Kara Kemal ve firari Abdülkadiri gizliye rek vatanın emniyeti dâhiliyesi ile alâkadar olan dâvayı millî" nin inkişafına ve adaletin tabiî yürüyüşüne sekte iras etmek istiyenler kendilerini bilerek v i ya bilmiyerek maddî ve mâne­ vi pek ağır vaziyeti cürmiyeye sevketmektedirler. Selâmeti milliyenin kâfili olan kanunun idam sehpasına davet ettiği bu mücrimlerin hıyanetle afûde ha­ yatlarını onları kaçırıp gizle­ mek suretiyle tahtı zıman ve kefalete almak ceza ve mesuli­ yetlerin en ağırları altına gir­ mek demektir.

İstiklâl Mahkemesi bilerek veya bilmiyerek hlyanet ve ci­ nayete şerik vaziyetine düşebi­ lecek bu gibi vatandaşları bu ilk ve son ihtariyle tahzir ve iki idam mahkûmunu saklamak gafletinde bulunacakları kanu­ nun en şiddetli ahkâmı karşı­ sında intibaha davet eder.”

İstiklâl Mahkemesi bu tebli­ ği yayınlarken, o günlerde mu- karnelerine başlanacak olan İt­ tihat ve Terakki erkân ve men­ suplarının da sorgularını yap­ makta idi.

Aynı günlerde gazeteler, mu­ hakemelerine başlanacak olan­ lar hakkında oldukça ağır ma­ kale ve havadisler neşretmek­ teydiler. İttihatçıların nıevkıı- fen sorguları yapılırken gaze­ telerde şöyle yazılara rastlan- makta idi: “ Memlekette bir za­ manlar kendi malikânelerinde imişçesine hükümran olanların millet ve inkılâp mahkemesi huzurundaki vaziyetleri pek ze­ lildir. İsraf ve yağma devirle­ rinin kahramanı olan bu adam lar, zamanı idarelerinin hesa" bini açık «İmla verebilmekten çok uzaktırlar. Bu hafta içinde başlayacak olan alenî muhake­ meler, elde edilen bir mektupta yazdıkları gibi kendilerini bil’- irs vel’istihkak Enver’in ve Ta" lât’ın halefleri addederek mem leketin idaresine vaz’ıved etmek mecburiyetinde gören elebaşıla­ rın mahiyetini tamamen göste­ recek ve millet İttihat ve Te­ rakki içerisinde nafiz ve ehem­ miyetli rollerle kendisini sene­ lerce idare edenlerin içyüzlerini tanıyacaktır.”

Bu ve bu gibi havadisler ve yazılar gösteriyordu ki İttihat­ çıların muhakemeleri oldukça mühim olacak, mevkufların ifa­ deleriyle birçok hakikatler mey dana çıkacaktır.

(6)

Kimler sorguya ç e k ile c e k ti?

I

— 95 —

Ankara îslikllâı mahkemesin­ de sorguyıa çekilecekler arasın­ da şu içimler vardı:

Ergani mebusu Ihsan, eski Ardahan mebusu Hilmi, doktor Nazım, Ktlçüik Talât, Gala tali Şevket, Mithat Şükrü, Kara Va­ sıf, Çolak Salâhattin, Hüseyin Avni, Edirneden Saip Şevket, Tesanüt idaresinden Kör Ali İhsan, eski komiserlerden Hü­ seyin, Gazi Antepte millî ticaret şirketi İzmit mümessili lusan, kâtibi mes’ullerden Vehbi, am­ ca Tevfik, millî mensucat Mü­ dürü İbrahim Etem, eski ithalât ve ihracat şirketi müdürü Nail, hamal Ferit, Yakup Cemilin biraderi Seyid, eski Düyunu U- anumiye müfettişi Nazım, Tır­ nakçı Salim, Naim Cevat, er- kâniharbiye binbaşılığından mü­ tekait Rıza, komiser Cavid, Göz­ lüklü Mithat, millî iktisat ban­ kası veznedarı Rıza, eski posta ve telgraf memurin müdürü Hilmi, kantariye müdürü Bekir, Lala Halil, millî mensucat şir­ ketinden Hilmi, hamallar kâh­ yası Salih, eski kayıkçılar kâh­ yası Aid Osman, Mümtaz, Ihsan, dava vekili Arnavut Aziz, eski polis müdürü Azmi, doktor Hü­ seyin zade Ali, millî mahsulât meclisi idare âzasından Hüseyin fehmi, Vehbi, Mustafa Hamdi, İbrahim Etem, muhasebeci Arif, Şaban, ekmekçiler şirketi mec­ lisi idaresinden Rauf, Sekban- zade İsmail Kâmil, Nuri, Beşe- zade Emin, kantariye şirketin­ den Kemal Muhlddln, zeytinyağı şirketinden Şeref, Salâh Cim- coz, kibrit şirketi müfettişi Ha­ şan Ali, eski Bakırköy kayma­ kamı Neşet, millî mahsulât şir­ ketinden Sait ve orman müte­ ahhidi refet Beyler.

İT İR A F L A R BA ŞLIYO R

Muhakeme başlamadan önce sorguya çekilenlerin bazı itiraf­ ları gazete sahifelerine intikal etmişti. Meselâ doktor Nazım, ittihat ve Terakkinin sarfettagi paraların nereden geldiğini sak­ lamamış, bu paraların 31 Mart hâdisesini müteakip Yıldız sara­ yında yağma edilen mücevhera­ tın satışından edde edildiğini, bu mücevheratın Enver Paşa tarafından Avrupaya gönderi­ lerek 400 bin altın hra temin edildiğini söylemiştir.

Küçük Talât, ittihat ve Te. rakkinin memleket haricindeki faaliyetine dair kendisine soru­ lan bir suale, tam ve doğru ce­ vap verebilmek için bildiklerini bir deftere yazmayı kabul etmiş ve işe başlamıştır.

Küçük Talât, muhakemeleri |

başlamadan önce mütarekede hapishaneden nasıl kaçıp nere­ lerde gizlendiğini de açıklamıştı.

MÜHİM PROJE

Keza ilk sorgulardan sızan mühim haberler şunlardı:

Enver ve Nuri Paşanın Kaf­ kasya’da ellerinde bulunan müs- lttman ordusu Anadoluya gire­ rek millî orduyu arkadan teh­ dit edecek ve duruma hâkim olacaktı. Sakarya zaferi üzerine bu karar tatbik edilememiştir.

Kara Kemal, mütarekeden sonra bütün ittihat ve Terakki erkânını firara davet etmiş, münasip bir zamanda tekrar toplanmayı tavsiye etmiştir.

Bütün bunlar, ittihat ve Te. rakki erkân ve mensuplarının

muhakemelerine başlanmadan önce sızan haberlerdi. Ve bu ha­ berler, Ankara istiklâl mah. karnesinin çok heyecanlı olaca­ ğım ifade ediyordu.

Gene bugünlerde, Izmirde I- dam edilen Halis Turgud’un ha­ pishanede okuduğu “Aşk Bah. çesi” adlı romanının kenarına yazdığı satırlar gazete sahifele­ rine geçmişti. Halis Turgud, ro­ manın birinci sahifesine şu no­ tu yazmıştı: "Oflum Orhan! siyasetle uğraşma. Hepinizin gözlerinden öperim.”

“Nazifeciğim (zevcesi) çocuk­ larımın yanından ayrılma. Seni mesut edemedim. Çocukları bı­ rakıyorum.”

(7)

11 Aralık 195fl

fddianameokuımyoı*

— 96 —

2 Ağustos 1926 pazartesi günü saat 14 de Ankara İstik­ lâl Mahkemesi celsesi açılmış bulunuyordu.

Celsede hazır bulunanlar. Er. gani mebusu İhsan, İttihat ve Terakki eski Umumî Kâtibi Mithat Şükrü, Cavit, Dr. f â ­ zlın, Ardahan mebusu Hilmi, İzzet, Rifat, Cevat, Kara Va sıf. Salâh Cimcoz, Salim, Hüs­ nü, Ahmet Nesimî, Eyüp Sab- ri. Dr. Rusuhi, Çolak Salâhat- tin. Dr, Hüseyin zade Ali, Ga­ ziantepli Ahmet, Muhtar, Hü­ seyin Avni, Azmi, Ali ve İhsan beylerdi.

Reis:

— İstiklâl Mahkemesi Müd­ deiumumisi hakkmızdaki dâva­ nın iddianamesini okuyacaktır, dinleyiniz, dedi.

Necip Alı bey iddianamesini okumaya başladı:

— ötedenberi en ince nokta­ ları ve teferruatına kadar tasav vur ve takmim edilerek Ankara ve Bursada bazı tecrübeler ya­ pılmış ve nihayet Reisicumhur hazretlerinin İzmir seyahatleri esnasında bu suikast tatbik edilmeye karar verilmiştir. Bu suikast de Ziya Hurşit ve hem palan Gazi hazretlerine her hangi bir kin ve garezden doğ­ muş nefsanî garezlerden ziya­ de hükümeti devirmek gibi menfur bir gaye ile teşkil edil­ miş gizli bir komite tarafından tahrik ve teşvik edilmişlerdir. Bu kanlı cemiyet Terakkiper­ ver fırkaya mensup olup müc- rimiyetleri tahakkuk eden bir

çok kimselerden başka mefsuh İttihat ve Terakki Cemiyeti rüesasından bazılarının da alâ­ kadar bulunduğu ve ancak maznun sıfatiyle mahkeme ak tına alınmış olan bu şahısların cürüm görmekle beraber daha geniş ve şâmil siyasî faaliyet­ lerde de bulundukları hissedil­ miş olduğundan başlı başına bir mevzu teşkil eden bu dâva­ nın ayrıca rüyet edilmesi hak­ kında makamı acizîden vaki olân talebi, yüksek heyetinizce hâl ve maslahata muvafık gö­ rülerek işbu dâvanın 4esas dâ­ vadan tefriki ile Ankarada hâl ve intacı kararlaştırılmıştı. Bütün dâva evrakının baştan aşağı tetkikinden ve bu bapta cereyan eden tahkikattan alı* nan neticeye göre, işbu gizli ce­ miyetin reis ve hamisi bulunan Kara Kemalin iptidadan beri yaptığı rolle gizli cemiyetin mahiyetini tamamiyle aydın­ latmağa medar olmak üzere ne suretle tayin ve teşekkül ve ne gibi safhalara ve şekillere in­ kılâp ettiğini maznunların İfa­ delerine ve elde edilen delillere nazaran ayrı ayrı arzedece- ğim.

Müf|a kanunu esasisinin gösterdiği şekil ve usul hilâfı­ na ve tamamen keyfî bir karar ile Türk milletini cihan harbi­ nin alevleri içine atanlar, mil­ letin gösterdiği harikulade esa­ tiri kahramanlıklara rağmen maalesef, harp talihinin bütün dehşet ve fecaati ile aleyhimize inkişaf etiğini arık anlamağa başlamışlar ve bunun üzerine

Talât paşanın ısrar ve iramla- riyle nihayet iktidar mevkiin­ den çekilmişlerdir.

Kabine ile birlikte fırka umu mî merkezi ve nihayet İttihat ve Terakki de son yaptığı kon­ gre ile dağılmakta idi.

O zaman umumî merkezde bulunup da bu dâva münasebe­ tiyle tevkif olunmuş olan kim­ selerin derece derece ifadeleri­ ne göre kabinenin sukutunu takip eden günlerdeki umumî merkez toplantısında Talât, Enver ve Cemal paşalar gibi fırka liderlerinin hemen mem­ leketi terkeylemeleri hususu en ziyade kâtibi mesul ve sabık îaşe Nazırı Kara Kemalin ıs­ rarı üzerine olmuş ve Enver paşanın tedarik eylediği bir Alman torpidosu ile kaçmışlar­ dır.

Kara Kemal beyin esas mak­ sat ve gayesi, kendisinin şimdi­ lik başka bir nam altında çalış­ tıktan ve ahval ve vaziyetin inkişafından sonra, harp mesu- yeti ¡.te alâkadar bulunan lider­ leri tekrar iktidar mevkiine ge­ tirebilmek endişesinden ibaret ti. îşte kongre kararı ile in­ fisah eden fırkayı ihya etmek için Kara Kemal beyin ilk te­ şebbüsü buradan başlamış ve tabancayı beynine sıktığı daki­ kaya kadar gayesine varmak için menfî ve karanlık yollar­ dan giderek biran emellerinden feragat etmemiştir. (1)

(11 Evvelki günkü sayımızda yazdığımız gibi İstiklâl Mahke­ mesi Kara Kemal ve onu sakla­ yanlar hakkında neşrettiği tebliğ­ den sonra Kara Kemal baskına uğramış ve yakalanmamak için de intihar etmişti. Mahkeme huzurun­ da muhakeme edilen mahkûmlar, bu haberi, müddeiumuminin iddi­ anamesinden öğrenmekte idiler

(8)

K ara

Kemal’in

plânı!

— 97 —

Liderlerini Moda sahillerinde uğurlayan Kara Kemal, evvelce çizdiği faaliyet sahasına geç­ mek istemiş, vaziyetin pek buh­ ranlı ve karışık olması ve te­ şekkül edecek Teceddüt Fırka­ sının çalışmasına imkân ve za­ man bulunmaması ve daha son­ ra İstanbulun işgaliyle Maltaya sürülmesiyle ilk fikirlerini tat­ bike muvaffak olamamıştır. Maltadan kaçıp bir hayli yerler dolaştıktan sonra, henüz düş­ man işgali altında bulunan îs- tanbula gelmiş olduğu ve vak­ tiyle iaşe nezaretinde bulundu­ ğu sıralarda zahire alım satı­ mından biriktirdiği paraların bir kısmım hilei şer’iye yolu ile vakfederek teşkil ettiği mil­ lî mahsulât ve millî kantariye, millî ekmekçiler şirketleri Millî İktisat Bankasının mecmu ser­ vetini umumî harbin devam et­ tiği zamanlarda bir milyon dört yüz bin liraya kadar yükseltti­ ği ve Ferit paşa kabinesi ikti­ dar mevkiinde bulunduğu za­ man yapılan bir muvakkat ka­ nunla bu şirketlere hükümetçe el konarak sermayelerin bir kınamın Hürriyet ve İhtilâf Fırkası erkânına tevzi edilerek bahsedilen müesseselerin serma yesi yüz yirmi bin liraya ka­ dar düştüğü zaman da millî mücadelenin başarı ile neticelen meşinden istifade ederek Kara Kemalin tekrar bu müessesele­ rin başına geçip, bunlara fevka­ lâde ehemmiyet vererek siyasî

ANN ARBOUR, Miohlgan 11 (A.

P.) — Michigan Üniversitesi araş­

tırma lâboratuvarüannda rusça yazılı ilmi yazılan otomatik

ola-B a îfe ir C.H.P. ilçe

kongresi yapıldı

BALIKESİR, 11 (Telefonla) — C.H.P. merkez ilçe kongresi dün ~ o.oında

t.op-gayesine varabilmek için eski avenesini etrafına toplamak istediğini ve yine millî mücade­ lenin muvaffak oluşu ile kurtu­ lan eski arkadaşlarını iktidar mevkiine çıkarmak emeliyle fa­ aliyete başladıklarını ve sureti haktan görünerek memleketin büyük kurtarıcısının bayrağı altında çalışmayı taahhüt ettik­ lerini, Gazi paşanın da muvafa­ kat cevabı verdiğini, fakat A r­ dahan mebusu Hiiminin saçma ve mânâsız tekliflerinden müte­ essir olarak başka bir zamana tâlik etmeleri üzerine Gazi pa­ şaya af ricasında bulunmaya karar verip bu meselenin bu suretle akim kaldığını maznun­ lardan Ali İhsan beyin ifadesin­ den anlıyoruz.

Bundan sonra Cumhurreisi hazretlerinin İzmit ziyaretleri esnasında K*ra Kemalin kendi­ siyle temasa geldiği ve seçim­ lere dair müzakere açmak iste­ diği zaman Gazi paşa Kara Ke­ male bir zümre namına konuş­ mak istiyorsa müzakere edemi- yeceğini, yok bir vatan ferdi sıfatiyle konuşuyorsa fikir te­ atisinde bulunabileceğini söyle­ mesi üzerine Kara Kemal bir fert sıfatiyle konuştuğunu be­ yan etmiş, Gazi paşa hazretleri de bu suretle onu dinlemiş ol­ duğu ve Kara Kemalin lstanbu- la döndüğü zaman Maliye Na­ zın Cavit beyin Şişlideki evin­ de ve Cavit beyin başkanlığın­ da Kara Kemal, İsmail Canbu- lat, Şükrü, sabık îzrair valisi

rak İngilizceye çeviren bir robot tercüme âletinin yapılmış olduğu açıklanmıştır.

îlim adamları otomatik tercü­ menin 10 yıldan beri yapılan bir şey olduğunu söylemekle beraber, bugüne kadar Midac adı verilen bu makine kadar mükemmelinin ve tam netice vereninin yapılma­ mış olduğunu ilâve etmektedirler.

N o b e l E d eb iyat

I. & X

4

- 1

n ı k i r

Rahmi, Dr. Hüseyin zade Ali, Dr. Nâzım, Ahmet Nesimi, es­ ki kâtibi mesullerden Vehbi, Ethem, Nail beylerden vesaire- den mürekkep olan toplantılar yapıldığı ve bu toplantıların da dört beş defa tekrarlandığı ve nihayet îzmirde aranan Dr. Nâzımın evinde bulunan prog­ ramda bu toplantılar esnasında tesbit edildiği ve Cavit beyin itiraflarından anlaşılmaktadır.

İşbu toplantılarda yalnız in­ tihabat meselesi konuşulduğu, başka hususlara dair bir şey müzakere edilmediği ve nihayet zümre itibariyle seçimlere işti­ rakin kendi ifadeleri veçhile (Memleketin kurtarıcısına kar­ şı kadirbilmezlik olacağı ve ancak seçim günleri olup da siyasî hayata atılmak isteyen bulunduğu takdirde Müdafaai hukukçular arasında ferden namzetliklerinin konması mü­ nasip olacağı hususlarının ko­ nuşulduğunu) toplantıda hazır bulunmuş olan maznunlar be­ yan etmişlerse de mahiyeti iti­ bariyle bu kadar basit bir me­ selenin gece toplantıları da da­ hil olmak üzere dört İçtimaa hacet göstermiyeceğini en ba­ sit bir muhakeme ile anlaşıl­ makla beraber, Cavit beyin, bu program maddelerinin birer bi­ rer müzakere ve hemen rey bir­ liği ile kabul edildiğine dair ifadesi, bu toplantıda yalnız se­ çim meselesi görüşülmeyip, sair hususların da konuşulduğu açık ça taayyün etmektedir.

Bir sureti elde edilen progra­ mın ihtiva ettiği maddelerin kanunî mahiyetleri itibariyle bahsedilen fikir serbestisi ve vicdan hürriyeti noktai nazarın dan kanunî bir cürüm teşkil et- miyeceği bedihi ise de program da tesbit edilen esasları fikir halinden hakikate inkılâp etti­ rebilmek için gizli faaliyetlere başlanması, Hüseyin Cahit be­ yin gazetesiyle ve Dr. Nâzım beyin halk arasındaki kendi dü­ şünceleri mahsulü imiş gibi muayyen bir sistem içinde pro­ paganda yapmaları ve nihayet daha umumî ve kat’î yoldan yü­ rümek istiyen Kara Kemal be­ yin suikastler tertibi ile gayeye vasıl olmak istemesi kanun na­ zarında elbette bir cürümdür.

Rusça’yı İngilizce’ye

çeviren robot yapıldı

(9)

18 Aralık 1958

Dâvanın umumî manzarası

— 98 —

Filhakika bu toplantıları mü­ teakip Kara Kemal beyin esas­ lı bir faaliyet hayatına geçme­ sinin gükrü, Cavit ve Cahit beylerin teşvik ve iğvası ile va­ ki olduğu, İzmirdeki muhakeme ile de anlaşıldığı veçhile bütün f a a l i y e t mekanizmasının esas başlarından biri bulunan Kara Kemal beyin Ziya Hurşit ve Hafız Mehmet beylerle ga­ yet gizli meseleler üzerinde mü­ zakerelerde bulunduklarının anlaşılması ve bu müzakerele­ rin doğrudan doğruya suikast meselesi olduğu muhakkak ve bedihîdir. Bu sebeple Talât pa­ şanın istifası ve İttihat ve Te­ rakki Fırkasının dağılması ile başlayan günlerden itibaren bir müddet başka nam altında ça­ lıştıktan sonra, tekrar iktidar mevkiine gelmek için tesbit edi­ len fikir, yukarıda tafsilâtiyle arzedilen bir takım safha ve devirler geçirdikten sonra, ni­ hayet suikasdi irtikâp etmek ve itiyat etmiş oldukları tarz­ da, bir Babıâli vak’ası husule getirmek suretiyle iktidar mev­ kiine gelmek noktasında karar kılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Kara Kemal beyin tamamen gizli faaliyete geçmezden evvel Terakkiperver Fırkasının teşki­ linde mühim âmil olduğu ve Te­ rakkiperver Fırka kurulmazdan evvel Rauf beyin delâletiyle Ço­ lak Salâhattin bey ve Kara Va­ sıf bey gibi zatlarla temasa ge­ lerek faaliyet temin etmiş ol­ duğu ve program müzakere ve münakaşasında Kara Kemal beyle hayli fikir teatisinde bu­ lundukları ve fırkanın kurulu­ şunda keza Kara Kemal beyin

en kuvvetli âmil olduğu halde, fırkaya girdiği takdirde içyü­ zünü izhara ve Terakkiperver Fırkanın, feshedilen İttihat ve Terakkinin istihale etmiş şekli olduğu anlaşılacağı ve bu nu- susta şahsiyetinin sarsılacağını düşünmekle, resmen fırkaya girmiyerek perde altında çalış­ mayı münasip gördüğü ve fa­ kat Terakkiperver Fırkanın programında bulunan sahalar­ dan, gayri meşru faaliyetlerde bulunduğu muhakeme ile sabit olmuş olduğundan fırkanın mah keme karariyle şeddi üzerine, işbu gizli fesat heyetinin faali­ yetine daha ziyade hız vermiş olduğu anlaşılıyor.

Dâvanın umumî manzarasına göre, Cavit beyin evinde top­ lantıda bulunan ve gerek öte- deııberi gayri meşru faaliyete iştirak ve gayri meşru emeller altında Terakkiperver Fırkayı teşkil eden ticarî maksattan zi­ yade siyasî gayeye varmak için çalışan ve ticarî müesseselerin- deki müdürlerin işbu gizli he­ yetle derece derece nisbet ve alâkaları görülmüş bulunduğun dan bunlardan Dr. Nâzım, Ca­ vit, Kör Ali İhsan, Ardahan mebusu Hilmi, küçük Talât, es­ ki Polis müdürü Azmi, eski me boslardan Kara Vasıf Hüseyin Avni, Salâhattin, Nail, İhsan ve Tanin gazetesi sahip ve muhar­ riri olup başka bir maddeden dolayı müebbeden sürgüne mah kûm edilmiş bulunan Hüseyin Cahit beyle İttihat ve Terakki umumî kâtibi Mithat Şükrii bey ve kendilerine usulü daire­ sinde tebligat yapıldığı halde elyevm davete henüz icabet et- miyen Rauf, Dr. Adnan ve Rah­ mi beylerin cürümleri sabit ol­

duğu takdirde gerek cürmün yapıldığı tarihe ve gerek yeni ceza kanununda buna tesadüf eden 171 inci maddenin ihtiva ettiği ahkâmı cezaiyenin daha ağır olmasına ve muhaffef ce­ za olması itibariyle yeni ceza kanununun 55 inci madesi delâ­ letiyle 58 inci maddesine tevfi­ kan ceza tayin ve tahdidinin, Dr. Hüseyin zade Ali, Hamdi baba namiyle maruf meşhur Hamdi bey. Posta Telgraf sa­ bık müdürü Hilmi, sabık Fatih kâtibi mesulü Vehbi, Bakırköy kâtibi mesulü İbrahim Ethem, hamal Ferit, sabık umumî mer­ kez âzalarından Eyüp Sabri, Dr. Rusuhi, eski Hariciye Na­ zırlarından Ahmet Ncsîmi, Sa­ lâh Cimcoz, Erkânıharp mü­ tekaidi Rıza, kâtibi mesullerden Hüsnü, Ordu Donanma Müdürü Naim Cevdet, tırnakçı Salim, Yakup Cemiin kardeşi Sait, A- li Osman kâhya, Salih Reis, ko­ miser Cavit, düyunu umumiye müfettişlerinden Nâzım, kayma kam mütekaidi Çerkez bey. Ek­ mekçiler şirketi müdürü İzzet sabık Üsküdar belediye reisi Refet, Kara Kemalin odacısı Hasip, Bakırköy kâtibi Mesulü Ahmet Muhtar, sabık Bakırköy kaymakamı Neş’et, gözlüklü büyük Mithat, İktisat Bankası Müdürü Mehmet Ali, servezne- dar Rıza, Millî Ticaret İzmit mümessili îhsan, Millî Mahsu­ lattan Haşan Fehmi beylerin keza cürümleri sabit olduğu takdirde 58 jncj madde delâle­ tiyle 45 inci maddenin fıkrai mahsusasına tevfikan cezaları­ nın tahdidi talebiyle dâva ev­ rakı yüksek riyasete takdim 1 olundu.

(Devamı var) |

(10)

5? Árahk 1958

ç i m e n t o a lm ış la r

Sanıklar ve yardımcıları hak­

kında a d lî tak ibata geçild i

— Teftiş heyetiyle.. Her san- caktan ikişer murahhas toplan­ dı. İzmirden 328 de Istanbula geldim ve Halk Fırkasını mer­ kezi umumînin yardımı îie ida­ re ettim.

Reisin, İttihat ve Terakki ile münasebatını muhafaza edip etmediğini sorması üzerine, bir mefkûrenin inkişafına hizmet ettiğini, ’A ğa oğlu Ahmet be­ yin, Hamdullah Suphi ve Fuat beylerin yazı yazdıkları mec­ muayı idare ettiğini söyledi. Sonra tekrar İzmire gittiğini, o zaman İttihat ve Terakkinin sukut etmiş olduğunu, 329 kongresinde kendisinin merkezi umumiye âza intihap olunduğu

i

ııu söyledi.

Taha Toros Arşivi

— 99 —

Müddeiumumi iddianamesini okuduktan sonra:

— Maznunlar arasında isim­ leri iddianamede mevcut zevat­ tan bazıları henüz buraya gel­ memişlerdir. Geldikleri takdir­ de iddianame tekrar kendileri­ ne beyan edilecektir, dedi.

Bundan sonra Reis maznun­ ları işaret ederek zabıta âmiri­ ne şunları söyledi:

— Bu efendiler geldikleri ye­ re gideceklerdir. Yalnız Talât bey kalacaktır ve muhakemele­ re sırasiyle devam edilecektir.

Salondaki maznunlar çıka­ rılmış, yalnız küçük Talât bey kalmıştı.

Reis ilk suali şöyle sordu: — Siz esasen askerdiniz. İlâ­ nı meşrutiyette asker mi idi­ niz? Ne zaman istifa ettiniz?

Talât bey, 326 da istifa et­ tiğini, İttihat ve Terakkiye in­ kılâptan sonra intisap ettiğini söyledi.

— Jandarmaya naklettikten sonra mı istifa ettiniz?

— Evet..

— İttihat ve Terakkiye gir­ dikten merkezi umumiye âza

oluncaya kadar faaliyetinizi söyleyiniz?

Talât bey, beş vilâyette karı­ şıklık olduğunu, orada İttihat ve Terakki tarafından ve mer­ kezi umumî karariyle teşkilât­ ta memur olduğunu, faaliyetin alelâde bir politikacılıktan iba­ ret olmadığını, kesif bir Rum kütlesiyle mücadele ederek Türkçülük fikrinin inkişafına hizmet ettiğini ve etrafına top­ ladığı kimselerin bugün Halk Fırkasının mümtaz erkânını teşkil ettiğini, vazifesinde mu­ vaffak olduğunu söyledi.

Reis sordu:

— Elinizde nizamname var mıydı? Siz ne nam ile faaliyet sarfediyordunuz ?

KASA HIRSIZI — Evvelki gece Eminim ¡inde Moliataştianındaki bir imalâthaneye giren Metin Saraç ismindeki hırsız imalâthanedeki çekmeceyi kırmış içindeki 80 lirayı çalmıştır. Bir ara kasayı kır­ mağa çalışmışsa da muvaffak olamamıştır. Resim yakalanan hırsızın müdüriyette polislere kasayı kırmak için nasıl çalıştığını tarif ederken çekilmiştir. (Foto: Dünya)

§ a h t e p e r i n i ile

Y Ü Z L E R C E TO N

Reis:

— Merkezi umumînin elimiz­ de nizamnamesi yoktur. Vazi­ felerinin esas ve umumî hatla­ rını izah ediniz., dedi, Talât bey, vazifeleri paylaşma kaide­ si carî olduğunu, kendisinin Zi­ ya Gökaîp beyle beraber neş­ riyatla meşgul ve Dr. Nâzım ve Bahaettin Şakir beylerin ec­ nebi miiesseselerle münasebette bulunduklarını izah etti.

Reisin, hükümete karşı vazi­ yetlerinin ne olduğu sualine de, hükümeti alâkadar eden meşe­ lerin Talât Paşa tarafından meclisi umumîde bahis konusu olduğunu söyledi. Meclisi umu­ minin teşkilâtını anlattı. Bun­ ların kongre tarafından intihap edildiğini, ayan ve mebusan- dan âza bulunduğunu, Reisin aynı zamanda kabine reisi oldu­ ğunu ve Meclisi umuminin ku­ rulması 329 tarihinde kabul edildiğini söyledi.

Reis tekrar şu suali sordu: — 329 senesinden itibaren harbi umumî ve harbi umumî­ nin sonunda Talât paşanın isti­ fasına kadar siyasî hayatınızı, .merkezi umumîde üzerinize al­ dığınız vazifeye göre söyleyi­ niz.

Talât bey, verdiği cevapta, daha ziyade neşriyatla ve bil­ hassa yeni mecmua ile meşgul olduğunu ve birçok defa içti­ maa gitmediğini, günlük mese­ lelerle uğraşmadığını söyledi.

Reis, sualini daha açıklaya­ rak sırf merkezi umıımî vazi­ fesi olarak ne yaptığını sordu. Talât bey, harpten sonra mer­ kezi umumînin vazifesini tah- dit’ e İktisadî işlerle meşgul ol­ duğunu ve Talât paşanın fikri üzerine siyasî faaliyette bulun­ mamağa ve hükümet işlerine karışmamağa karar verdikleri­ ni, teşkilâtın, yalnız hükümete yardım ederek İktisadî mesele­ lerde halkm inkişafına hizmet ettiğini söyledi.

Reisin, “ halkın inkişafına hizmet” sözlerini, iaşe islerine karışmak mânâsım aldığını söv İçmesi üzerine Talât bey:

(Devamı var)

A n n Sheridan

tevkif edilecek

ANKARA, 18 (Telefonla) — Sahte permi tanzim ederek yüzlerce ton çimento çeken bir şebeke bugün şehrimiz dolandırıcılık masası memurları tarafından yakalanmıştır. Sular idaresinde çalışan Yağcı Kılıçlılar İle Çubuk’un Roblu kö- •

yünden Haşan Kâhya ismindeki iki kişi şehrimizdeki bir matbaada bastırdıkları sahte çimento tevzii permisi ile bir çok bayiden 100 lerce torba çimento almışlar ve bunlarz fahiş fiatla ihtiyaç sahip­ lerine satmışlardır. Bu hal şehri­ miz Emniyeti tarafından tesbit edilmiş ve bugün ele geçirilen sab-. tekâriarın üzerinde yapılan ince­ lemelerde sahte bir tevzi fişi bu­ lunmuş ve fişteki mühür ve imza­ ların takiid edildiği meydana çı­ karılmıştır.

Diğer taraftan ikinci Şubeye müracaat eden birçok inşaat sahi­ bi iki şahsı tanıyarak çimentolan bunlardan aldıklanm söylemişler­ dir. Yüzlerce ton çimentoyu ihtiva eden dolandmcılık hâdisesi üze­ rinde hassasiyetle durulmakta ve sahte olarak çekilen çimentoların miktarının tesbitine çalışılmakta­ dır.

Aynça, sanıklara yardım eden üç kişi de yakalanmışlardır.

MEXICO CITY, 13 (A.A.) — Mek gikalı aktör Rodolfo Âcosta’nın ka­ rısının müracaatı üzerine yaptığı tahkikattan sonra Mexico City Sav­ cısı, artist Ann Sheridan hakkında tevkif müzekkeresi kesilmesine ka­ rar vermiştir

Acosta’nm karısı bundan bir ay evvelki müracaatında kocası ile si­ nema yıldızı Ann Sheridan’ın Mexi­ co City’de bir apartmanda bir aşk yuvalan olduğunu ihbar etmişti.

BEĞENİLDİ — Ankara’ da bir konser veren Aylâ Erduran’ın sesini konserde hazır bulunan İsviçre Elçisi çok beğenmiştir. Elçi, Erduran'ı İsviçre'ye gönde­ receğini söylemiştir. Fotoğrafta

Aylâ Erduran görülüyor. (Foto: Dünya - H. Ezer)

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye’de çok güçlü dalgaların olduğu yerler olmadığı için daha çok rüzgârdan yararlanılan sörf stille- ri tercih ediliyor.. İşte çeşitli

Burada yapılacak törenden sonra Maltepe Camisi'nde kılınacak öğle namazının ardından, Cebeci Mezarlığı’nda toprağa verilecek. İstanbul Şehir Üniversitesi

In her exhibition of 1937 she emphasized the Karagöz theme, reflecting all the diverse aspects of the oldest Turkish shadow puppetteers.. Plumbing the depths of

Gayr-i Müslim okulları için tahsis olunan meblağdan Kiğı kazası için aylık 500 kuruş Maârif İdaresince ayrılıp, Hupus (Yazgünü köyü), Timuran (Bağlarpınarı

Onu takip eden Sâbit, Seyyid Vehbî, Tarihçi Râşid, Arpaemînizâde Sâmî, Çelebîzâde Âsım, Antakyalı Münîf, Diyarbekirli Hâmî, Koca Ragıb Paşa, Haşmet, Sünbülzâde

kinci bölümde de Osmanlı Türkçesinin dil bilgisi kurallarını Türkçe, Arapça ve Farsça dil bilgisi kurallarını öreterek vermeye çalıan “Sarf-ı Osman” adlı

Bir topolojik uzayın dizisel uzay olması i¸ cin gerek ve yeter ko¸sulun bir metrik uzayın b¨ ol¨ um uzayı olması gerekti˘ gi, bir temel sonu¸ c olarak bu b¨ ol¨

Hayat yükü altında mavna­ lardan daha âciz olduğunu hisseder gibi oldu, ama onla­ rı kendinden bahtiyar görmü­ yordu.. Kadere hükmetmek ba kurundan aralarında