• Sonuç bulunamadı

Karar No : 3237 Karar Tarihi : 12/07/2014

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Karar No : 3237 Karar Tarihi : 12/07/2014"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Karar No : 3237

Karar Tarihi : 12/07/2014

Kurulumuz Başkanlığına Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oktay ÖZTÜRK tarafından gönderilen 9/7/2014 tarihli, 2014/05-424 sayılı yazıda; 10 Ağustos 2014, ikinci oylamaya kalması durumunda 24 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili olarak belirlenen seçim takvimi uyarınca adaylıkların 11 Temmuz 2014 tarihi itibarıyla kesinleşeceği, kesinleşen adaylıklara göre Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime gireceği, bu haliyle seçimlerin eşit, adil, dürüst ve tarafsız gerçekleştirilebilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Başbakanlık görevinden çekilmesi gerektiğine karar verilmesi istenilmiş olmakla, konu incelenerek;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

İstem; Cumhurbaşkanı seçiminde adaylığı kesinleşen Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın seçimlerin eşit, adil, dürüst ve tarafsız gerçekleştirilebilmesi amacıyla Başbakanlık görevinden ayrılmış sayılmasına karar verilmesine ilişkindir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın;

“Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinin;

Birinci fıkrası; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.",

Dördüncü fıkrası; "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.", Beşinci fıkrası; "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.",

“Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesi;

“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”,

“Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesinin;

Birinci fıkrası; “Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.”,

Dördüncü fıkrası; “Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.”,

Cumhurbaşkanının niteliklerini ve tarafsızlığını düzenleyen 101. maddesinin dördüncü fıkrası;

“Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.”,

“Görev ve siyasi sorumluluk” başlıklı 112. maddesinin;

Birinci fıkrası; “Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.”,

İkinci fıkrası; “Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.”,

“Seçimlerde geçici Bakanlar Kurulu” başlıklı 114. maddesinin;

Birinci fıkrası; “Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce; seçim dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise, bu karardan başlayarak

(2)

beş gün içinde, bu bakanlıklara Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar Başbakanca atanır.”,

6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun;

4. maddesinin beşinci fıkrası; “Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.”,

11. maddesinin birinci fıkrası; “Cumhurbaşkanı adayı gösterilen hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar, siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar, aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılır. Bu durum Yüksek Seçim Kurulunca aday gösterilenin bağlı bulunduğu bakanlığa veya kuruma derhal bildirilir.”,

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 65.

maddesi; “Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde Başbakan ve bakanlarla, milletvekilleri, yurt içinde yapacakları seçim propagandası ile ilgili gezileri makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar. Bu maksatla yapacakları gezilerde, protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenler yapılamaz ve resmi ziyafet verilemez.

Yukarıda yazılı süre içinde Başbakan ve Bakanlar seçimle ilgili faaliyetlerinde ve konuşmalarında bu kanun hükümleriyle bağlıdırlar.”,

hükümlerini içermektedir.

Bilindiği üzere; Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerinden biri de “demokratik devlet” olarak belirlenmiş ve demokratik devletin ancak siyasi partilerin varlığı ile gerçekleşebileceği görüşünden hareketle 68. maddesinde siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunu vurgulamıştır.

6271 sayılı Kanun'un 11. maddesinin birinci fıkrasında Cumhurbaşkanı adayı gösterilenlerden, aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılanlar arasında Başbakan ve bakanlara açıkça yer verilmediğine göre, bunların maddede açıklanan

“yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri” kapsamı içinde yer alıp almadıklarını irdelemek konunun açıklığa kavuşturulması bakımından önem arz etmektedir.

6271 sayılı Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasına benzer düzenleme milletvekili seçilebilecek olanlarla ilgili olarak Anayasa’nın 76. maddesinin son fıkrasında ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 18. maddesinde yer almaktadır.

Esasen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun söz konusu maddelerinin salt kendi içlerinde değerlendirilmeleri de aynı görüşü doğrulamaktadır. Nitekim her üç kanunda da görevlerinden çekilmeleri/ayrılmış sayılmaları gerekenler arasında yüksek yargı organları, silahlı kuvvetler mensupları gibi özellik arz edenler veya yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları gibi tereddüde neden olabilecek olanlar görev unvanı olarak belirtilerek sayıldığı halde, hem siyasal fonksiyonu bulunan hem de idarede en yetkili amir olarak yer alan ve bu nedenle dikkate değer bir özellik taşıyan Başbakan ve bakanlardan söz edilmemiştir. Öte yandan yasalarda yer alan “kamu görevlileri” deyimi genel ve soyut bir kavram olarak verilmemiş, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsünde olmamakla birlikte yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan görevlilerini belirtmek için kullanılmıştır. İdaredeki yeri ve hukuki durumu itibariyle başbakan ve bakanların, yasa koyucu tarafından seçim hukuku açısından “yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri” deyimi içinde ifade edildiğini kabul etmek mümkün görülmemiştir.

(3)

Anayasa’nın genel seçimlerden önce Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının görevlerinden çekilmelerini, böylece seçimle ilgili işlerde tarafsızlığın sağlanmasını öngören ve içeriği bakımından konuya ilişkin özel bir düzenleme niteliği gösteren 114. maddesinde de sadece Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının “Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce” görevden çekilmelerini düzenlemiş, Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin olarak görevden çekilmeye hükümde yer verilmediği gibi, genel seçimlerde dahi sadece anılan üç bakanın görevden çekilmesinin hükme bağlanmış olması da bu görüşün başka bir teyidi niteliğindedir.

Diğer taraftan Anayasa’nın 101. maddesinin dördüncü ve Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 4. maddesinin beşinci fıkrasında; “Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisiyle ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.” hükmünden de Başbakanın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde görevinden ayrılmış sayılacağının kabulünün gerektiği anlaşılmaktadır.

Nitekim Cumhurbaşkanı Seçimi Kanun Tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi sırasında bazı milletvekilleri tarafından Tasarının 11.

maddesinin;

“Madde 11. Cumhurbaşkanı adayı gösterilen, Cumhurbaşkanı görev ve yetkilerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına, Başbakan Başbakan vekiline, Bakanlar vekili Bakanlara, aday listesinin kesinleştiği gün devreder.

Aday gösterilen milletvekili aday listesinin kesinleştiği günden seçim sonuçlarının kesin olarak ilân edildiği tarihe kadar Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görevlerinden izinli sayılır.”

şeklinde değiştirilmesi için önerge verilmiş olup, bu önergeyle ilgili yapılan açıklamada özetle;

“11 inci maddede belirtilen ve adaylıkları kesinleştikten sonra istifa etmesi öngörülen bürokratların yanında, hâlâ görevi başında bulunan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların da görevlerini, seçimlerin resmî sonuçlarının açıklanmasına kadar Anayasa ve yasadaki prosedüre uygun olarak vekillerine devretmelerini öngörüyoruz. Bu süreçte hiçbir devlet yetkisi kullanmamaları ve görev icra etmemeleri mecburiyeti getiriyoruz…seçimlerin eşit ve adil şartlarda yapılıyor olması çoğulcu demokrasinin en önemli niteliğidir, olmazsa olmazıdır.

Başka tüm demokratik özellikler olsa bile, şayet eşit ve adil seçimler yapılmıyor ve görevler bu şekilde devredilemiyor ise esastan bir noksanlık var demektir. Herkesin hiçbir himaye, vesayet yahut rekabet üstünlüğüne sahip olmadan, devlet, hükûmet, medya baskısı hissetmeden yahut onların sunduğu imkânlara dayanmadan kampanya yürütüyor olması ülkede demokrasi olup olmadığının mihenk taşı olacaktır. Devleti yönetenler için Anayasa’mızın 10 uncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine saygılı olmuş olmaları tek başına yeterli değildir, aynı zamanda onun gerçekleştirilmesi, şartların hazırlanması da görev ve sorumlulukları arasındadır. Bu bakımdan seçim sürecinde devlet yetkisi kullanan makamların devir müessesine müracaatları sadece hukukî ve resmî bir konu olmayıp aynı zamanda vicdani ve ahlaki bir zorunluluktur, kişinin demokratik olup olmadığının da göstergelerinden biridir… devlet işlerinin devamlılığı gereği vekillerce yerine getirilebileceği düşünüldüğünde bir boşluk yaratılmayacak, aday olan makam sahipleri de rahatlıkla seçim kampanyalarını yürütüp propaganda yapabileceklerdir. Görev sonrasında ortaya çıkacak bir takım spekülasyonların önüne geçilerek bu makamların yıpratılması da mevzubahis olmayacaktır… aday Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların seçim sürecinde aynı zamanda görevlerine devam etmeleri durumunda, astlık-üstlük ilişkisi bulunan altındaki görevliler de ister istemez taraf hâline gelecekler, en azından tarafsız kalmakta zorlanacaklardır…Bu kampanyaya destek olan bürokrasi ya da kurumlar ya da olmayanlar şeklinde devlet yapısı içerisindeki kutuplaşma kaçınılmazdır… bürokratın seçilmiş karşısında durma şansı, direnme şansı yoktur. Zaten bu düşünceyledir ki Anayasa’nın 114 üncü maddesi genel seçimler öncesinde adalet, içişleri ve ulaştırma bakanlarının çekilmesini öngörmüştür. Bu tasarlama bir takım eksiklikleri ihtiva etmekle birlikte doğru bir düşüncedir ve haksız rekabeti önleme, muhalefeti ve farklı olanı yaşatma hassasiyetinden kaynaklanmaktadır… seçimler öncesinde Başbakanlık araçlarının siyasi toplantı ve mitinglerde kullanılmaları, birtakım TOKİ ve benzeri açılışların seçim sürecine denk getirilmesi ve bunun üzerinden devletin ve makamların hırpalanması bilindiği halde göz ardı edilmektedir.”

(4)

gerekçelerine yer verilmiş, ancak önerge yapılan oylamada kabul edilmemiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Emine Ülker TARHAN, M. Akif HAMZAÇEBİ ile birlikte 115 milletvekili 19/1/2012 günlü 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun konumuzla ilgili “Adayların görevden ayrılması ve göreve dönmesi” başlıklı 11. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 6., 11., 67., 68., 78., 79., 101., 102., 106., ve 175. maddelerine aykırılığı savı ile iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemi ile iptal davası açmışlardır. Konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi Resmî Gazete’nin 1 Ocak 2013 gün ve 28515 sayılı nüshasında yayımlanan 15/6/2012 gün ve 2012/30-96 sayılı kararında özetle; “Dava dilekçesinde iptali istenen kuralda kamu görevlileri ile siyasi kuruluşlarda, bankalarda ve sivil toplum kuruluşlarında çalışan diğer bazı kişilerin Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday olmaları halinde adaylığı kesinleştiği tarihten itibaren görevlerinden ayrılmalarının zorunlu tutulduğu, buna karşılık yeniden aday olan Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve bakanlar için böyle bir zorunluluğunun öngörülmediği, görevden çekilme zorunluluğunun sebebinin bu kişilerin görevleri nedeniyle sahip oldukları imkânlardan seçim kampanyalarında yararlanarak diğer adaylara karşı avantaj sağlamalarının önlenmesiyle bu mahsurun mevcut Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve bakanlar için de geçerli olduğu belirtilerek, kuralın Anayasa’nın 2., 10. ve 11. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasanın 10. maddesinde eşitlik ilkesi düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre “eşitlik” ilkesi ile eylemli değil hukukî eşitlik öngörülmüş olup, eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara aynı kurallar uygulanarak hukuk karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Anayasa’nın 76. maddesinde milletvekili seçimleriyle ilgili olarak aday olan kamu görevlilerine görevden çekilme zorunluluğu getirilmiştir. Benzer yükümlülükler diğer seçim kanunlarında da yer almaktadır. Seçimlerde aday olan kamu görevlileri ile siyasi partilerin, sivil toplum örgütleri ve özel sektör kuruluşlarının bazı yöneticilerinin görevlerinden çekilme zorunluluğu getirilmesinin nedeninin bir taraftan seçim sürecinde kamu hizmetlerinin aksamasını engellemek, diğer taraftan bu kişilerin görevleri sebebiyle sahip oldukları imkânları seçim sürecinde kullanarak diğer adaylara karşı avantaj sağlamalarını engellemek olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 114. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinden önce Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının görevlerinden çekilmeleri öngörülmekle birlikte diğer bakanlar ve Başbakan açısından böyle bir çekilme yükümlülüğü getirilmemiştir. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların aday olmaları halinde görevden çekilme zorunluluğu getirilmemiş olmasının bu kişilerin görevlerinin niteliğinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Kanun koyucunun Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların görevlerinden ayrılmaları ve bu görevlerin geçici olarak başkaları tarafından yürütülmesinin, seçim döneminde aksaklıklara neden olabileceği gözeterek tercihini dava konusu kural doğrultusunda kullanması takdir yetkisi içindedir.

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların diğer kamu görevlileri ile aynı hukuksal durumda oldukları söylenemeyeceğinden bu kişiler bakımından Cumhurbaşkanlığına aday olmaları halinde görevden çekilme zorunluluğu getirilmemiş olmasında eşitlik ilkesine aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir. Kuralın, Anayasa’nın 11. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.” gerekçesiyle oy birliğiyle iptal isteminin reddine karar vermiştir.

Görüldüğü üzere, itiraz konusu olay 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki düzenlemeden kaynaklanmakta olup, henüz yasalaşmadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşüldüğü sırada, Başbakanın Cumhurbaşkanı adayı olması halinde görevinin kim tarafından yürütülmesi gerektiğine ilişkin 11. madde hakkında verilen önerge kabul edilmemiş, anılan Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesine ilişkin aynı iddialarla Anayasa Mahkemesine açılan iptal davası da yukarıda belirtilen gerekçeyle ve oybirliği ile reddedilmiş bulunmaktadır.

(5)

Hal böyle olunca, sözü edilen kanuni düzenlemeye ve bu düzenlemenin Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine açılan iptal davasının reddedilmesi karşısında, eşitlik kuralının ihlal edildiği iddiası yasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır.

Bütün seçimler hakkında ortak düzenlemeyi içeren 298 sayılı Kanun’un üçüncü bölümünün “Seçim Propagandası” başlıklı ikinci kesiminde yer alan yasaklayıcı hükümler ve bu hükümlerin uygulanması dâhil seçimlerin yargı organlarının yönetim ve denetimi altında yapılması, seçimlerde tarafsızlığın ve eşitliğin sağlanmasının, Başbakan ve bakanların seçimleri etkileyebilecek her türlü davranışlarını önlemenin gerçek güvencesini teşkil etmektedir. Nitekim anılan Kanun’un “Başbakan ve bakanlara ilişkin yasaklar” kenar başlıklı 65. maddesinde; seçim propagandasının başlangıç tarihinden (oy verme gününden önceki onuncu gün) oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde Başbakan ve bakanlarla, milletvekilleri yurt içinde yapacakları seçim propagandası ve ilgili gezileri makam otomobilleri ve resmî hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamayacakları, bu maksatla yapacakları gezilerde, protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenlerin yapılamayacağı ve resmî ziyafet verilemeyeceği hüküm altına alınmak suretiyle, başbakan ve bakanların seçimleri etkileyebilmeleri önlenmek istenmiştir. Sözü edilen madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, 298 sayılı Kanun’da dahi Başbakanın görevden çekilmesi hükmüne yer verilmemiş, aksine seçimin tarafsızlığına gölge düşürülmesini engellemek amacıyla önlemler alınmıştır.

Nitekim Cumhurbaşkanı seçiminde propaganda döneminin başlangıç tarihinden bitimine kadar uyulması gereken usul ve esasların belirlendiği Kurulumuzun 6/6/2014 tarih ve 2014/2913 sayılı kararının II. maddesinde; “Seçim propaganda serbestliğinin başlangıç tarihi olan 31 Temmuz 2014 Perşembe gününden, ikinci oylamaya kalması halinde kesin sonuçlarının ilân edileceği 15 Ağustos 2014 Cuma gününden itibaren oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde;

“A- Devlet, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyelerle bunlara bağlı daire ve müesseseler, iktisadi devlet teşekkülleri ve bunların kurdukları müesseseler ve ortaklıkları ile diğer kamu tüzel kişilikleri, umumi menfaatlere hâdim cemiyetler ve Bankacılık Kanununa tâbi teşekküllere ait kaynaklardan yapılan iş ve hizmetler dolayısıyla, (açılış ve temel atma dâhil) törenler tertiplenmesinin, nutuklar söylenmesinin, demeçler verilmesinin ve bunlar hakkında her türlü vasıtayla yayınlarda bulunulmasının yasak olduğuna (298/64, Ek 6),

B- Yurt içinde yapılacak seçim propaganda gezilerine, Başbakan ve bakanlarla, milletvekillerinin makam otomobilleri ve resmî hizmete tahsis edilen vasıtalarla katılamayacaklarına, bu maksatla yapılacak gezilerde, protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalar ile törenlerin yapılamayacağına ve resmî ziyafet verilemeyeceğine (298/65-1),

Bu maddedeki yasaklamanın, aday olması halinde görevde bulunan Cumhurbaşkanı için de geçerli olduğuna (Anayasa 79),

Yukarıda yazılı süre içinde, Başbakan ve bakanlar ile aday olması durumunda görevde bulunan Cumhurbaşkanının da, seçimle ilgili çalışmalarında ve konuşmalarında 298 sayılı Kanun hükümleriyle bağlı olduklarına (298/65-2),

Başbakan, bakanlar, milletvekilleri ile aday olması durumunda görevde bulunan Cumhurbaşkanı ve diğer adayların seçim propagandası ile ilgili olarak yapacakları gezilere hiçbir memurun katılamayacağına (298/66, Ek 6).”

Karar verilmek suretiyle Cumhurbaşkanı seçimi propaganda döneminde son 10 günlük süre içinde kamu gücü ve imkânlarının kullanılmasının yasak olduğu belirtilmiştir.

Kurulumuzca yukarıda belirtilen 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan inceleme neticesinde; Anayasa’nın “Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları” kenar başlıklı 67. maddesinin, Anayasanın “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı ikinci kısmının “Siyasî haklar ve ödevler” başlıklı dördüncü bölümde düzenlendiği ve bu sebeple de siyasî hak ve ödevlerin sınırlandırılmasının Anayasa’nın 13. maddesi hükmüne tâbi olduğu, sözü edilen hüküm uyarınca da temel hak ve hürriyetler ile bu kapsamda yer alan siyasî hakların ancak kanunla sınırlandırılabileceği, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasında aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılanlar arasında Başbakana yer

(6)

verilmediği hususları ile Anayasa’nın 114. maddesinin birinci fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce sadece Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının çekileceği ve Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca, seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunmaya ilişkin hakkın ancak kanunla sınırlandırılabileceği yolundaki hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Başbakanın Cumhurbaşkanı seçiminde aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevinden ayrılmış sayılmasına gerek bulunmadığına karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Cumhurbaşkanı seçiminde kesinleşen aday listesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevinden ayrılmış sayılmasına gerek bulunmadığına,

2- Karar örneğinin;

a) Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığına,

b) Kurulumuzun internet sitesi www.ysk.gov.tr yayınlanması için Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğüne

gönderilmesine,

12/7/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Başkanvekili Üye Üye

Sadi GÜVEN Turan KARAKAYA Muharrem COŞKUN Mehmet KÜRTÜL

Üye Üye Üye Üye

Nilgün İPEK Ünal DEMİRCİ Ali KAYA İlhan HANAĞASI

Üye Üye Üye

İbrahim ZENGİN Zeki YİĞİT Şakir AKTI

Referanslar

Benzer Belgeler

482 “ Tekirdağ Merkez, Hürriyet Mahallesi 1465 ve 2164 adalar arasındaki yola ve bu yolda yer alması planlanan ve dere ıslahı amacıyla konumlandırılan Kanal Yapısının

a) Kuruluştan hizmet alan 2-6 yaş grubu çocuklara uygulanacak eğitim ve gelişim programlarını hazırlamak ve yürütülmesine rehberlik etmek. b) Programların

dağıtım merkezi, OG fider sayısı aynı olanlarda ise OG çıkış fiderlerine bağlı kullanıcı sayısı fazla olan dağıtım merkezi dikkate alınır. c) Belirlenen dağıtım

Bu nedenle, belediye başkanlıklarının izni ile özel kişi ve kuruluşlarca kurulan; belediye başkanlıklarına ait olup da özel kişi ve kuruluşlara kiraya verilen veya

a) Oy pusulaları, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 14 üncü maddesinin (1) numaralı bendindeki esaslara uygun olarak,

4) Seçim oylamalarının tamamlanmasını müteakip en geç 20 (yirmi) gün içinde; seçimin başlangıç tarihi olan 29 Haziran 2014 tarihinden başlayarak 10 Ağustos

316 “ 2010- 2012 Mali Yıllarını kapsayan İdare Bütçe Tasarısı, Stratejik Plan ve Performans Programına ve Mahalli İdareler Bütçe ve Muhasebe Yönetmeliğine uygun

Meclis üyeleri Mustafa BAKIR, Nuh KILAVUZ, Mevlüt NERKİZ, Ömer IŞIK, Halil ÖZDEMİR ve Adnan YAVAN Belediyenin mali yapısının şirket kurulmasına yeterli