• Sonuç bulunamadı

GELİR VERGİSİ KANUNU'NDA TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE HASILATTAN İNDİRİLECEK ve İNDİRİLEMEYECEK GİDERLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GELİR VERGİSİ KANUNU'NDA TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE HASILATTAN İNDİRİLECEK ve İNDİRİLEMEYECEK GİDERLER"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GELİR VERGİSİ KANUNU'NDA TİCARİ KAZANCIN TESPİTİNDE

HASILATTAN İNDİRİLECEK ve İNDİRİLEMEYECEK GİDERLER

Hasan AYTEKİN(*)

1 - GİRİŞ

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1'nci maddesinde; gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içe­

risindeki kazanç ve iratların safi tutarı olarak tanımlanmış, 2'nci maddenin 2'nci fıkrasında ise aksine hüküm olmadıkça kazanç ve iratların safi tutarları ile dikkate alınacağı belirtilmiştir. Gelirin safi olma­

sı, gelirden o gelirin elde edilmesi için yapılan giderlerin düşülmesinden sonra kalan tutarın vergile­

mede esas tutulması demektir. Ticari kazançlar da aksine bir düzenleme olmadığı için safi tutarları ile gelire dahil edilerek vergilendirilir. Kanun koyucu ticari kazancın safi tutarı ile vergilendirilmesinde herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde mezkur kanunun 38 ve 39 ncu maddelerinde bilanço ve işletme hesabı esasına göre ticari kazancın tespitinde aynı kanunun 40 ıncı maddesinde indirilebi­

lecek giderler ile 41 inci maddesinde yer alan indirilemeyecek giderlerin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.

Kanunen kabul edilen ve edilmeyen giderlerin sınırlarının net olarak belirlenmesi; ticari kar, mali kar ayrımının doğru tespit edilmesine bu da vergi matrahını doğru hesaplanarak olması gereken vergi­

nin hazineye intikalini sağlarken mükelleflerin de gerçek kazançlarını net olarak ortaya koyacağı için vergi karşısındaki durumlarını gerçeğe yaklaştırır.Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde makalemizde ticari kazancın tespitinde hasılattan indirilebilecek ve indirilemeyecek giderler mezkur maddelerin sistematiği içinde anlatılacak olup özellikli durumlara da ayrıca yer verilecektir.

° Vergi Müfettiş Yardımcısı

(2)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

2- G İD E R KAVRAM I, K A N U N EN K A BU L ED İLEN ve ED İLM EYEN G İD E R 2.1- Gider, Harcam a ve M aliyet Kavram ları

Her ne kadar mali literatürde birbirleri yerine kullanılsa da harcama, maliyet ve gider kavramları farklı anlamlar ifade etmektedirler. Bu kavramların her birinin ayrı olarak tanımlanması ile gider kav­

ramı daha iyi ortaya konulmuş olacaktır.

2.1.1- Harcam a

Harcama çeşitli kaynaklarda farklı şekillere tanımlanmakta olup bunlardan bazıları aşağıdaki gi­

bidir.

"İşletmede bir iş görmek, bir şey üretmek üzere para veya para ile ifade edilen değerlerin elden çıkarılması"

"Bir şeyi kullanmak onu tüketmek"

"İhtiyaçların karşılanması amacıyla ile faaliyette bulunan her ekonomik birimin para ve her türlü ödeme araçlarının kasadan veya işletme malvarlığından çıkması"

Yapılan tanımlardan anlaşılabileceği üzere harcama çoğu zaman eş anlamlı olarak kullanılan gi­

derlerden çok daha kapsamlıdır. Hatta harcamanın maliyet ve gider kavramlarını kapsadığını söyle­

mek hatalı olmaz.1

2.1.2- M aliyet

İşletmenin faaliyet konusunu oluşturan mamul veya hizmetleri elde etmek için harcadığı üretim faktörünün para ile ifade edilen değerleri ise maliyet ya da daha dar anlamda üretim maliyeti olarak adlandırılır. Bu durumda, işletmenin yaptığı harcamanın maliyet olarak nitelendirilebilmesi için bu­

nun mutlaka işletmenin ana faaliyet konusunu oluşturan mamul veya hizmetleri elde etmek amacıyla yapılmış ve para ile ifade edilebilen nitelikte normal bir tüketim olması gerekmektedir. Kısaca maliyet;

mal ya da hizmet üretmek için katlanılan fedakârlıkların (üretim faktörlerinin) tümüdür.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 262'nci maddesinde satın alma maliyeti tanımlanmıştır. Buna göre maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin arttırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilimum giderlerin toplamıdır.

2.1.3- Gider

Gider kavramı ise, maliyet kavramından daha geniş bir kavram olup işletmenin öz sermayesinde azalış meydana getiren her türlü çıkışlardır. Gider; işletme faaliyetlerinin ve varlığının sürdürülebil- mesiyle doğrudan ilgili olmalıdır. İşletmeyle birinci dereceden ilgi kurulamayan unsurlar işletmeler yönünden gider değil, harcama sayılabilirler.

İşletmeler yönünden giderlerin temel fonksiyonu gelir elde etme amacını gerçekleştirme kabiliyet­

leridir. İşletme faaliyetlerinin sürdürülmesi anlamında gider kavramı içerisinde değerlendirilebilecek harcamaların gelirin elde edilmesine olan etkisinin az olması bunların gider sayılmalarına engel değil­

dir. Gider belirli bir döneme ilişkin olmalıdır. Bu açıdan peşin ödenen kiralarda olduğu gibi, yapılan

1 YA LÇ IN Hasan, Ticari Kazanç ve Kurum Kazancının Tespitinde Giderler, Öm ür Matbaacılık A.Ş., Ocak/2010, İstanbul, s.61

(3)

ödemenin gelecek yılları ilgilendirmesi durumunda yapılan ödemeler ancak ilgili oldukları yılların gideri sayılabilirler. Gider kavramına yönelik olarak yapılan bu tanımlamalar daha çok ticari işletmeler yönünden giderleri ifade etmektedir. Çünkü gider kavramı vergi mevzuatımızda doğrudan doğruya tanımlanmamıştır.

2.1.4- Vergisel Açıdan G ider Kavramı

Ticari kazancın tespitinde hâsılat bakımından olduğu gibi giderler bakımından da tahakkuk esası ve dönemsellik ilkesi geçerlidir. Giderler dönemsellik ilkesi gereği ancak ilgili oldukları dönemin geliri ile ilişkilendirilip ilgili oldukları dönemin matrahından düşülürler. Vergi yasalarına göre "ticari kazan­

cın elde edilmesi ve idame ettirilmesi" için yapılan giderler "gider kavramı" içinde yer almaktadır

2.2- Kanunen Kabul Edilen ve Edilmeyen G ider Kavramı

Ticari kazancın tespitinde indirilecek giderlere ilişkin düzenlemelere G.V.K.'nun 40 ıncı maddesin­

de yer verilmiştir. Söz konusu kanun maddesi ile indirimine olanak sağlanan giderler uygulamada ve yazılı kaynaklarda "Kanunen Kabul Edilen Giderler" olarak adlandırılmaktadır.Bu hüküm bir kısıtlama hükmüdür. Bu maddede yer almayan giderler öz sermayede azaltma meydana getirse bile gider ola­

rak dikkate alınmayacaktır. Bu yaklaşım tarzından hareketle G.V.K.'nun 40 ıncı maddesi dışında ka­

lan tüm giderleri, "Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler" olarak tanımlayabiliriz. Ancak kanun koyucu G.V.K'nun 41 inci maddesinde ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılamayacak bazı giderleri tek tek saymıştır. Bu giderlerinde kanunen kabul edilmeyen gider olduğu kuşkusuzdur.2

"Kanunen kabul edilmeyen giderler işletmelerin katlanmak zorunda kaldıkları ve işletme faaliyetle­

rinin sürdürülmesi ve idamesi için gerekli olması hasebiyle ticari karın saptanmasında dikkate alınan, ancak değişik amaç ve nedenlerle vergi yasaları tarafından vergi matrahının saptanmasında indirimi kabul edilmeyen giderlerdir.3

Muhasebe ilkelerine ve TTK hükümlerine göre bulunan kar ticari kar Vergi Usul Kanunu'na göre bulunan kar da mali kardır. Ticari kar, mali kar ayrımında fark yaratan kalemlerden biri de kanunen kabul edilmeyen giderlerdir. Kanunen kabul edilmeyen gider ticari kardan mali kara ulaşmak için be­

yanname üzerinde gösterilen ve ticari kazanca ilave edilmesi gereken unsurlardandır.

3- TİC A Rİ K A ZA N C IN T ESPİT İN D E İN D İR İLEC EK G İD ER LER

Vergi mevzuatının giderlere bakış açısı aslında diğer mevzuatlardan farklı değildir. Aralarındaki tek fark vergi mevzuatının birtakım giderleri dönem matrahıyla ilişkilendirmeyip, mali karın tespitinde indirim olarak kabul etmemesidir.

Bu nedenle Vergi mevzuatı yönünden bir giderin, kazancın tespitinde indirim unsuru olarak dikka­

te alınabilmesi için bu giderlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda belirtildiği şekilde, vergi kanunla­

rında belirtilen haller müstesna olmak üzere, belgelendirilmesinin yanında;

• Kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması,

• Karşılığında gayri maddi bir kıymet elde edilmemiş olması,

2 YA LÇ IN Hasan, a.g.e., s.93

3 Y IL M A Z Kazım, Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerde Enflasyon Düzeltmesi Üzerine, Diyalog, Haziran 2005

(4)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

• Etki ettiği gelirin vergiye tabi bulunması,

• Bir iktisadi kıymetin maliyetine girecek giderlerden olmaması,

• Dönemsellik ilkesine aykırı bulunmaması,

• Miktar ve mahiyet olarak kesinleşmiş olması başka bir ifadeyle tahakkuk etmiş olması gerekmektedir.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere eğer bir gider, kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile doğrudan ilgili değilse kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilecek ve vergi matrahının tes­

pitinde indirim konusu yapılamayacaktır. Yani işle veya işletme ile ilgisi bulunmayan dolayısıyla özel ve nihai tüketim için yapılan giderlerin ticari kazançtan indirilmesi mümkün değildir.4

3.1- Ticari Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilm esi İçin Yapılan Genel G iderler ile Götürü G ider Uygulaması

3.1.1- Ticari Kazancın Elde Edilmesi ve İdame Ettirilm esi İçin Yapılan Genel G iderler

Yapılan faaliyetin maddi yapısı ile ilgili olmayan, her ne şekilde olursa olsun bir ticari organizasyo­

nunun varlığı halinde yapılması gerekli olan giderler genel giderlerdir.5

Yapılan bir genel giderin ticari kazancın safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.

a) Yapılan gider ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile doğrudan ilgili olmalıdır.

b) Yapılan giderin maliyet unsuru olmaması gerekir.

c) Gider kazancın elde edilmesi için veya gelir harcaması çerçevesinde yapılmalıdır.

d) Gider karşılığında sabit kıymet iktisap edilmemiş olmalıdır.

e) Giderlerin tevsiki ve dönemsellik ilkesi

Genel giderlerin temel özelliği işletmenin tamamını ilgilendiren bir başka ifade ile ticari organizas­

yona bağlı giderlerdir. Uygulamada aşağıdaki giderlerin genel gider olduğu kabul edilmektedir.

a) Kırtasiye, Temizlik, Isıtma, Aydınlatm a, İletişim , Su ve Telefon G iderleri

Bu tür giderlerin ödenmesi değil, tutar ve içerik olarak tahakkuk etmesi yeterli görülmektedir. İlke olarak giderler, ilgili bulundukları dönemde, tahakkuk esası göz önüne alınarak gider kaydedilirler. An­

cak, bazı durumlarda elde olmayan sebeplerle bu gerçekleşmeyebilir. Örneğin, bir telefon faturasının abonelere gönderilmesi için aralık ayının sonu beklenmekte ve aralık sonu itibariyle belirlenen tutar, ocak ayı içinde abonelere bildirilmekte ve abonece ödenmektedir. Bu durumda fatura ilişkin olduğu dönemden sonra ödenmektedir. Bu konuda Danıştay'a yansıyan benzeri bir uyuşmazlıkta Danıştay'ca:

"Elektrik ve su masrafları her ne kadar 1971 yılına ait ise de o yıl kesin miktarı bilinmediğine göre ilgili yılda gider yazılması mümkün olmadığından, ödendiği yılda gider yazılmasında (1972) bir sakınca bulunmadığına" oy birliğince karar verilmiştir.6

b) İşyeri, Taşıt vb. Kira G iderleri

Ticari işletmenin faaliyetinin yürütüldüğü yere kira ödemesi yapılıyorsa gider kaydedilecektir. Eğer;

4 Ahmet Gündoğan ŞİŞM A N , Kanunen Kabul Edilmeyen Gider Kavramının Vergi Mevzuatı Açısından Değerlendirilme­

si, Sakarya, 2008

5 G elir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayınları, Nisan 2007, s:387 6 Danıştay 4. D. 19.12.1979 tarih ve E.1978/3109, K.1979/3451 sayılı kararı

(5)

kira peşin olarak ödenmişse ödenen kiranın her yıla isabet eden kısmının ait olduğu yılda gider olarak dikkate alınması gerekir. Öte yandan işletme faaliyete geçmeden önce ödenen kira ve kira ile ilgili diğer giderler, ödeme tarihine bakılmaksızın faaliyete geçilen yılda gider kaydolunur.

c) Yapılan İşle İlgili Temsil ve Ağırlam a G iderleri

Ticari işletmelerin işleri ile ilgili olarak ticari örf ve adetlere uygun, işletmenin cirosu ve beyan ettiği gelir ile orantılı temsil ve ağırlama giderleri kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilir.

d) Finansman G iderleri

Kredi veya borç para alınması dolayısıyla ortaya çıkan faizler, kur farkları, borçlanma ile ilgili masraflardır ve maliyetle ilişkilendirilmeyip doğrudan gider yazılması gerekmektedir. Bu giderlerin yazılabilmesi için;

• Gider iş ile ilişkili olmalı

• Gider mal ya da sabit kıymet alımı veya yatırımla ilgili olmamalıdır

Dönem içinde satın alınan ilk madde ve malzeme ile ara mamuller ve emtianın iktisabı için kulla­

nılan ve bunların maliyeti ile açık ilgisi kurulabilen, kabul kredisi ve akreditif gibi kredilerin faizleri ile vade farkları elde etme maliyetine dahil edilecektir. Ancak; bu ilişkinin açıkça kurulamadığı durumlar­

da ise finansman gideri doğrudan gider kaydedilecektir. Vade farklarında ise malın işletme stoklarında olduğu sürece mutlaka malın maliyetine eklenmesi gerekmektedir.

e) Finansal Kiralam a G iderleri

Finansal Kiralama uygulamasında 4842 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanunu'na mükerrer 290. mad­

de eklenmiş olup, bu kanun öncesindeki ve bu kanun uygulaması ile ilgili gider kaydına ilişkin uygu­

lamalar aşağıdaki gibidir.

• 4842 sayılı Kanun(Yürürlük:01.07.2003) Öncesi: Finansal kiralama işlemlerinde kira bedelinin ödendiği veya ödenmemiş olsa dahi, tahakkuk ettiği dönemin gideri olarak dikkate alınması gerekmektedir

• 4842 sayılı Kanun(Yürürlük:01.07.2003) ile Yapılan Düzenleme: Finansal kiralamada kiracı tarafından kiralayana ödenen finansal kiralama bedellerinin faiz kısmı gider olarak kabul edilmekte, kiracı tarafından aktifleştirilen finansal kiralamaya konu iktisadi kıymeti kullanma hakkı amortismana tabi tutulmaktadır.7

f) Reklam, Pazarlama, Satış ve Dağıtım G iderleri

Reklam, pazarlama, satış ve dağıtım giderleri işletmelerin ürettikleri mal ve hizmetlerin satışlarını ve buna bağlı olarak da satış hasılatlarını ve karlarını arttırmak için yaptıkları en önemli giderlerdendir.

Bu giderler kapsamında aşağıdaki örnekler verilebilir

• Gazete, dergi, televizyon ve diğer basın yayın organlarına verilen reklamlar

• Satış kampanyaları, satış komisyonları

• Reklam panoları yoluyla yapılan reklamlar

• Sportif faaliyetlerde yapılan reklamlar

• Hediye ve eşantiyon dağıtımı

g) Üretim Ü niteleri Dışında Çalışan Personel Ücretleri

Üretim ünitelerinde çalışan personelin ücretleri Vergi Usul Kanunu'nun 275. maddesi gereğince

7 Recep BIYIK, Aydın KIRATLI, Giderler ve İndirimler, PriceWaterhouse, 19.02.2010, s.91

(6)

üretilen malın maliyetinin hesaplanmasında dikkate alınması gerektiğinden, doğrudan gider yazıla­

maz. Üretim faaliyetinde bulunmayan işletmelerin ise bütün ücret ödemeleri genel gider niteliğindedir.

Ücret Gelir Vergisi Kanunu'nun 61. maddesinde, hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağla­

nan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmıştır. Bu maddeye göre asıl ücret yanında hizmet akdi ile çalışanlara sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler de ücret olarak tanımlan­

mıştır. Bunlara örnek olarak;

• Ayni olarak verilen ücretler

• Konut tahsisi yoluyla sağlanan menfaatler

• Yol giderlerinin karşılanması suretiyle sağlanan menfaatler

• Temettü ikramiyeleri

• Toplu iş sözleşmeleri ücret farkları

• Hizmet akdi sözleşmesi gereği yapılan diğer her türlü ödemeler ve sağlanan menfaatler sayılabilir.

h) Sigorta G iderleri

İşletmelerin aktiflerindeki sabit kıymetler sigortalanabileceği gibi taşıdıkları mallar, bir kısım ala­

cakları veya ileride doğacak her türlü riskleri için sigorta yapmış olabilirler. Sigorta primi ödemesi işletmenin kendi isteği ile yaptırdığı sigorta nedeniyle olabileceği gibi yasal zorunluluklar gereği de olabilir.

ı) Bilgisayar Yazılım G iderleri

Vergi Usul Kanunu'nun genel hükümleri gereği, bilgisayar programları işletmede bir yıldan fazla kullanılması ve aynı kanunun 313. maddesindeki tutarı geçmesi durumunda doğrudan gider yazılma- yıp amortisman yoluyla itfa edilir.

k) Mesleki Teşekküllere Ödenen Aidatlar

Yasal zorunluluklar nedeniyle üye olunan meslek örgütlerine ödenen aidat ve benzeri ödemeler ticari kazancın safi tutarın tespitinde gider olarak indirilebilir. Buna karşılık yükümlülerin yasal bir zorunluluk olmadan kendi aralarında kurmuş oldukları dernek, vakıf veya birliklere masrafa katılma payı veya başka bir ad altında yapılan ödemeler gider kaydedilemez.8

3.1.2- Götürü G ider Uygulaması

Götürü gider uygulanmasından ihracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve teknik hizmetler ile taşımacılık faaliyetinde bulunan dar mükellefiyet esasında vergilendirilenler de dahil olmak üzere gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabileceklerdir. Bu tür faaliyeti olmayan mükelleflerin G e­

lir Vergisi Kanununun 40'ıncı maddesi hükmüne göre gider kaydı ve bu giderleri kazancın tespitinde indirim konusu yapmaları mümkün değildir.9

İhracat, yurt dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilave olarak bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesap­

raporu MAKALELER

8 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.128 9 YA LÇ IN Hasan, a.g.e., s.317

(7)

ladıkları giderleri de indirebilirler. Sözü edilen hasılat kavramı içinde değerlendirilecek dövizlerin, kambiyo mevzuatı gereğince Türkiye'ye getirilmesi aranmayacaktır.10

Her türlü ihracat ve yurt dışı taşımacılıktan sağlanan hasılat, götürü gider kaydına esas azami tu­

tarın hesaplanmasında dikkate alınabilecektir. Türk Lirası karşılığı yapılan ihracat hasılatı azami gider tutarının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Ancak; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne Türk Lirası karşı­

lığı yapılmış ihracat, döviz cinsinden hasılat olarak kabul edilecektir.

Döviz olarak elde edilen ihracat hasılatının Türk Lirası karşılığının tespitinde, hasılatın kanuni def­

terlere kaydedildiği tarihte geçerli olan ve T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilmiş döviz alış kurlarının esas alınması gerekmektedir. Vergi Usul Kanunu'nun 228. maddesi gereğince götürü olarak hesaplanan giderlerin tevsiki zorunlu bulunmamaktadır. Götürü gider uygulamasından, ihracatçıya ihraç kaydıyla mal teslim edenlerin yararlanmaları mümkün bulunmamaktadır.

3.2- Hizm etli ve İşçilerin İşyerinde veya İşyerinin Müştem ilatında İaşe ve İbate G iderleri, Tedavi ve İlaç G iderleri, Sigorta Prim leri ve Emekli Aidatı, G VK'nun 27. Maddesinde Yazılı Giyim G iderleri

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinin 2'nci bendinde bir takım sosyal giderlerin ticari ka­

zancın tespitinde gayri safi hasılattan indirilmesine imkan tanınmıştır. Bu sosyal giderler madde hük­

münde şu şekilde belirlenmiştir.

• İşyerinde veya işyerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri

• Tedavi ve ilaç giderleri

• Sigorta primleri ve emekli aidatı

• GVK'nun 27. maddesinde yazılı giyim giderleri

3.2.1- İşyerinde veya İşyerinin Müştem ilatında İaşe ve İbate G iderleri

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ncı maddesinin 2'nci bendinde işçilerin iş yerinde veya müştemila­

tında yemek ve barınma giderlerinin ticari kazancın tespitinde gayri safi hasılattan indirilebileceği be­

lirtilmiştir. Ancak bu neviden harcamaların işyerinde veya işyerinin eklentilerinde yapılmaması duru­

munda yapılan giderler GVK'nun 40/1'nci maddesi çerçevesinde gider yazılacaktır. GVK'nun 23/8'nci bendinde ise hizmet erbabına işverenlerce iş yerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler ücret sayılmakla birlikte tutarına bakılmaksızın gelir vergisinden istisna edilmiştir.

İaşe ve ibate giderlerinin indirim konusu yapılabilmesi için, Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen esas­

lara göre belgelendirilmesi gerekmektedir. Ücret sayılarak vergiden istisna edilen menfaatler için işve­

renlerce ayrıca ücret bordrosu düzenlenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.

İstisna uygulamasında yemeğin işyerinde veya müştemilatında hazırlanmasının bir önemi yoktur.11Bir lokanta ile anlaşma yapılarak yemekler lokantadan alınsa da istisnadan yararlanılır. 12

10 194 Seri Nolu G elir Vergisi Kanunu Genel Tebliği

11 Danıştay Dördüncü Dairesinin 12.11.1985 tarih ve E.1985/3455 K.1985/2934 sayılı kararı 12 Danıştay Üçüncü Dairesinin 21.10.1997 tarih ve E.1996/5163 K.1997/23535 sayılı kararı

(8)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

3.2.2- Tedavi ve İlaç G iderleri

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40 ıncı maddesinin 2'nci bendinde işçilerin tedavi ve ilaç giderlerinin ticari kazancın tespitinde gayri safi hasılattan indirilebileceği belirtilmiştir. Madde hükmüne göre;

• Personelin yakınları için yapılan sağlık harcamaları bu bent kapsamında gider yazılamaz

• Sağlık hizmetinin alındığı yerin önemi yoktur. Sağlık hizmeti yurt içinden alınabileceği gibi yurt dışından da alınabilir.

• Personel için alınan koruyucu sağlık hizmetleri de aynı kapsamda gider yazılabilir.

• Sağlık ve tedavi harcamaları nedeniyle personele sağlanan menfaat tutarı ne olursa olsun sınırsız olarak gelir vergisi stopajının dışındadır.

3.2.3- Sigorta Prim leri ve Em eklilik Aidatı

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40 ıncı maddesinin 2'nci bendi kapsamında ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılan sigorta primleri işveren paylarından oluşmaktadır. Sigorta primi işçi hisseleri ücretin bir unsuru olarak 40 ıncı maddenin 1 numaralı bendi kapsamında indirim konusu yapılır.

40'ncı maddenin 2 numaralı bendine göre;

• Geri alınmak üzere Türkiye'de yerleşik sigorta şirketlerine veya emeklilik ve yardım sandıklarına ödenmiş olması

• Emekli yardım sandıklarının tüzel kişiliğinin bulunması koşuluyla, emeklilik aidatı veya sosyal sigorta primleri ticari kazancın safi tutarın tespitinde indirim konusu yapılır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80 inci maddesinde kuruma fiilen ödenmeyen prim tutar­

larının gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın fiilen ödendiği tarihte gider yazılır. Ancak, bir aya ait sigorta primleri ertesi ayın sonuna kadar ödenebileceği için aralık ayına ait sigorta primleri­

nin ertesi yılın ocak ayı içerisinde ödenmesi durumunda bu primler aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir.13

3.2.4- G.V.K.'nun 27. Maddesinde Yazılı G iyim G iderleri

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40 ıncı maddesinin 2'nci bendinde, GVK'nun 27'nci maddesinde yazılı giyim giderlerinin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilmesine imkan tanınmıştır. GVK'nun 27'nci maddesinde resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan, demirbaş olarak verilen giyim eşyası yer almaktadır.

Bunun yanı sıra işveren tarafından hizmet erbabına kendisinin şahsi kullanımı için verilen giyim eşyaları Gelir Vergisi Kanunu'nun 61 inci maddesi uyarınca ücret olarak değerlendirilecek ve bu öde­

meler Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/1 inci bendi uyarınca gider olarak yazılıp, ödenen ücretten gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

3.3- İşle İlgili Olm ak Şartıyla Mukavelenam eye veya İlam a veya Kanun Emrine İstinaden Ödenen Zarar Ziyan ve Tazminatlar

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40 ıncı maddesinin 3 numaralı bendine göre; işle ilgili olmak şartıyla ,

13 174 sayılı G elir Vergisi Kanunu Genel Tebliği

(9)

• Sözleşmeye veya

• Mahkeme kararına veya

• Kanun emrine

istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ticari kazancın tespitinde indirim olarak dikkate alın­

maktadır.

Ödemenin işle ilgili olması ifadesi açık olmamakla birlikte ticari faaliyetin normal icapları ile ilgili olması, şahsi nitelik taşımaması ve işletme sahiplerinin kusuruna bağlı bulunmaması gerekmektedir.14 Madde metninde geçen sözleşme kavramı, işletmenin faaliyet konusuna göre akdedilen iş sözleş­

melerini kapsar. Buna göre; sözleşmede taraflar arasında edimin gerçekleştirilmemesi halinde cezai şart veya tazminat kararlaştırılmış olmalıdır. Başlangıçta yapılmamış sonradan yapılmış sulh anlaşması gereği ödenen tazminatlar gider yazılamaz.

Diğer şartları taşısa da zarar, ziyan ve tazminat ödemesine konu olan işin kanunla yasaklanmış olması halinde söz konusu ödemeler gider olarak indirim konusu yapılamaz.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 41'nci maddesinin 6'ncı bendinin parantez içi hükmünde "akitlerde ce­

za şartı olarak derpiş edilen tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmaz" hükmüne yer verilmiştir.

Bu nedenle söz konusu tazminatlar G.V.K' nun 40/3 maddesi kapsamında değerlendirilip gider olarak dikkate alınabilir.

İşletme sahibinin şahsi kusuru olmaması halinde, Borçlar Kanunu'nun istihdam edenlerin kusursuz sorumluluğunu öngören hükümleri çerçevesinde sorumlu sayılarak ödemek zorunda kaldığı zarar, zi­

yan ve tazminatlar buna neden olan fiilin doğmaması için kendisine düşen bütün tedbirlerinin alınmış olması şartıyla gider yazılabilir.

Kıdem tazminatları GVK'nun 40/3 maddesi çerçevesinde tahakkuk ettiği tarih itibariyle gider kay­

dedilir. Kıdem tazminatının tahakkuku, işçi tarafından kıdem tazminatına hak kazanıldığı tarih itiba­

riyle gerçekleşir. Bu tarih itibariyle hak kazanılan tazminat tutarının ücret olarak tahakkukun yapılması ve gider kaydedilmesi gerekir. Ayrıca hem Maliye Bakanlığı'nın uygulamasında hem de yargı kararla­

rına göre, tahakkuk etmemiş kıdem tazminatlarının VUK'nun 288'nci maddesi çerçevesinde karşılık ayırmak suretiyle gider kaydedilmesi mümkün değildir.15

3.4- İşle İlgili ve Yapılan İşin Ehemmiyetine ve Genişliğine Mütenasip Seyahat ve İkam et G iderleri Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ncı maddesinin 4 numaralı bendinde; işle ilgili ve yapılan işin ehem­

miyeti ve genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet giderleri (seyahat maksadının gerektirdiği süreye maksur olmak şartıyla)'nin gayrisafi hasılattan indirilebileceği belirtilmiştir.

İşletmelerin ticari kazancın tespitinde indirebileceği seyahat giderleri aşağıdaki özellikleri taşımaktadır.

• Seyahat işle ilgili olmalı,

• Seyahat süresi işin gereğini aşmamalı,

• Seyahat giderleri işin genişliği ve önemi ile uyumlu olmalıdır.

Seyahat ve ikamet giderleri kapsamına yol giderleri, yemek ve yatmak giderleri girmektedir. İşlet­

meler gerçek yemek ve yatmak giderleri yerine bu giderlere karşılık gelmek üzere harcırah gündeliği

14 M aliye Bakanlığının 01.03.1995 tarih ve 14/32215-4-1930/3623 sayılı özelgesi 15 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.319

(10)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

ödemeyi tercih edebilirler. Gerçek yemek yatmak giderlerinin tamamı herhangi bir sınırlama olmak­

sızın gider kaydedilebilir. Seyahat eden kişiye gerçek yemek ve yatma giderleri karşılığında harcırah gündeliği ödenmesi ve ödenen gündeliğin aynı aylık seviyesindeki Devlet memurlarına verilen gün­

delikten fazla olması halinde aradaki fark ücret olarak gelir vergisine tabi tutulur. Turistik mahiyetteki gezi harcamaları ile eşle çıkılan iş seyahati dolayısıyla yapılan harcamaların eşe isabet eden kısmı gider olarak dikkate alınamaz.

3.5- Kiralam a Yoluyla Edinilen veya İşletmeye Dahil O lan ve İşte Kullanılan Taşıtların G iderleri Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ncı maddesinin 5'nci bendinde; kiralama yoluyla edinilen veya işlet­

meye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin ticari kazancın tespitinde gayrisafi hasılattan indirilebileceği öngörülmüştür.

Bu bent kapsamına, genel olarak taşıtların tamir, bakım, yakıt ve benzeri cari giderleri girer. Ancak, kiralanan taşıtlar için ödenen kira bedeli bu kapsama girmemektedir. Kira giderlerinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/1 maddesine göre gider yazılması gerekmektedir.

Taşıtın iktisadi kıymetini devamlı olarak arttırmak amacıyla yapılan giderler Vergi Usul Kanunu'nun 269 ve 272'nci maddeleri gereğince gider yazılmayıp taşıtın maliyet bedeline eklenerek amortisman yolu ile gider yazılabilir.

3.6- İşletme ile İlgili Olm ak Şartıyla; Bina, Arazi, Gider, İstihlak, Damga, Belediye Vergileri, H arçlar ve Kaydiyeler G ibi Ayni Vergi Resim ve H arçlar

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/6'ncı bendinde işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istih­

lak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların ticari kazancın tespitinde gayrisafi hasılattan indirilebilecek giderlerden olduğu belirtilmiştir.

Buna göre, işletmeyle ilgili olmayan, başka bir deyimle mükellefi işletme veya kurum olmayan vergiler, maddede sayılanlardan olsa da gider yazılamaz. Ticari kazancın tespitindeki genel esaslar çerçevesinde, işletme ile ilgili söz konusu vergi, resim ve harçlar tahakkuk ettikleri tarih itibariyle gider yazılabilirler. Ancak geçmiş yıllara ait olmak üzere ikmalen veya re'sen salınan vergilerin ne zaman gider yazılabileceği tartışmalıdır. İkmalen veya re'sen salınan vergilerin kesinleştiği dönemde gider yazılması veya ilgili olduğu dönem beyannamesinde düzeltme yapılarak o dönem kazancın tespitinde dikkate alınması şeklinde iki farklı görüş mevcuttur.16 Söz konusu bende göre ticari kazancın tespitinde gider yazılabilecek bazı vergilerle ilgili aşağıda açıklamalarda bulunulmuştur.

1. Taşıt Vergileri

Taşıt vergileri; Özel Tüketim Vergileri Kanunu'nca ödenen özel tüketim vergisi ve Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu gereğince ödenen motorlu taşıtlar vergisinden oluşmaktadır.

Özel tüketim vergisi, Kanunda sayılan taşıtların ilk iktisabında, ithalatında veya imal edenler ta­

rafından tesliminde doğmakta olup bu verginin mükellefi esas olarak motorlu araç ticareti yapanlar, kullanmak üzere ithal edenlerdir.

16 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.319

(11)

Vergi Usul Kanunu'nun 270'nci maddesinin fıkrasında, özel tüketim vergilerini maliyete dahil et­

mek veya genel giderler arasında göstermek bakımından yükümlülerin seçimlik hakka sahip oldukları hükme bağlanmıştır. Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/6 maddesinde yapılan düzenlemenin iki istisnası vardır. Bunlar aynı kanunun 41/8 maddesi ile Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 14'ncü maddesinde yer almaktadır.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 41'nci maddesinin 8 numaralı bendine göre; kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gibi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayan için ödenen motorlu taşıtlar vergisi gider olarak kabul edilmemektedir.

Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 14'ncü maddesine göre Kanuna bağlı;

• (I) sayılı tarifede yer alan otomobiller,

• (IV) sayılı tarifede yer alan uçak ve helikopterler,

için ödenen motorlu taşıtlar vergisinin gelir ve kurumlar vergilerinin matrahının tespitinde gider olarak indirilesi mümkün bulunmamaktadır.

Maddeye göre ticari amaçla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar için ödenen vergiler yukarıdaki kuralın istisnası olup, bu vergilerin gider yazılması mümkündür.Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'na bağlı (II) sayılı tarifede yer alan minibüs, otobüs, kamyon ve çekici benzeri araçlar için ödenen motorlu taşıtlar vergisinin gider olarak indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

2. Emlak Vergileri

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/6'ncı bendinin lafzından kolaylıkla anlaşılacağı üzere, bina ve arazi vergileri ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilmektedir. Emlak Vergisi Kanunu gereği ödenen emlak vergisi de bina ve arazi vergilerinden oluşmaktadır.

İşletmeler mükellef olarak ödedikleri emlak vergilerini ticari kazancın tespitinde gayrisafi hasılat­

larından gider olarak indirebilirler.

3. Belediye Vergileri

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/6'ncı bendi gereği 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nca ödenen bütün vergi ve harçların, ticari kazancın tespitinde gayrisafi hasılattan gider olarak indirilmesi müm­

kündür. Belediye Gelirleri Kanunu'nca salınan vergi ve harçlara örnek olarak; ilan ve reklam vergisi, eğlence vergisi, haberleşme vergisi, elektrik ve havagazı tüketim vergisi, yangın sigorta vergisi, işgal harcı verilebilir.

4. Damga Vergisi ve H arçlar

Damga Vergisi Kanunu gereğince ödenen damga vergisi ile Harçlar Kanunu'na göre ödenen harç­

lar, tahakkuk ettikleri tarih itibariyle gider yazılır. Damga vergisi ve harçlar ancak asıl mükellefleri tara­

fından gider yazılabilir. Asıl mükellefle diğer taraftan verginin ödenmesi bakımından anlaşma yapılmış olması bu durumu değiştirmeyecektir.17

17 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.369

(12)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

5. G ider Vergileri

Gider Vergileri Kanunu'na göre, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinin mükellefi banka, ban­

ker ve sigorta şirketleridir. Bunlar tarafından ödenen Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi GVK'nun 40/6'ncı bende göre gider yazılır.Uygulamada banka, banker ve sigorta şirketleri tarafından Hazineye ödenen BSM V'leri müşterilere yansıtılır. Müşterilerde ödemiş olduğu BSMV'lerini GVK'nun 40/1'nci bendi hükmü çerçevesince genel gider olarak kanuni defterlerine gider olarak kaydedebilirler. Öte yandan Gider Vergileri Kanunu'nun 39'ncu maddesinde özel iletişim vergisinin gelir ve kurumlar ver­

gisi uygulamasında gider kaydedilemeyeceği belirtilmiştir.

6. Katma Değer Vergisi

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 58'nci maddesine göre, mükellefin vergiye tabi işlem­

leri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilebilecek katma değer vergisi gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılamaz. Buna göre; indirilemeyen katma değer vergisi gider ve maliyet unsuru olarak dikkate alınır.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30'ncu maddesine göre;

• Vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarından gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisi,

• Faaliyetleri kısmen ve tamamen binek otomobillerin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerin alış vesikala­

rında gösterilen katma değer vergisi,(b)

• Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere zayi olan mallara ait katma değer vergisi,

• Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30'ncu maddesinde yer alan yukarıdaki bentlerden yalnızca (b) bendine ilişkin 23 seri nolu KDV Genel Tebliği ile açıklamalarda bulunulmuştur. Tebliğde mükellefle­

rin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indiriminin mümkün olmadığı, indirim konusu yapılamayan bu verginin, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabi­

leceği belirtilmiştir.

Mezkur kanunun 58'nci maddesine göre; "Mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapla­

nan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilebilecek katma değer vergisi, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez." Madde metninin mefhum-u muhalifinden yola çıkılarak 30'ncu madde uyarınca; yüklenilmiş olmasına rağmen indirim konusu yapılamayacak kat­

ma değer vergisi, yapılan işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30'ncu maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen durum­

larda katma değer vergisi Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider

(13)

veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilirken (d) bendinde yer alan kanunen kabul edilmeyen giderler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin de kanunen kabul edilmeyen gider niteliğinde olduğu kabul edilmekte ve gider yazılmasına imkân tanınmamaktadır.

Mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi kural olarak ticari ka­

zancın tespitinde hesaplamaya dahil edilmezken hesaplanan katma değer vergisinin mükellef için gi­

der kabul edildiği istisna bir durum söz konusudur. İşletmenin personeline sağladığı bedelsiz teslim ve hizmetler katma değer vergisinin konusuna girmekte, hesaplanan katma değer vergisi de işletme için ücret ödemesi kapsamında olup Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ncı maddesinin 1'nci bendi kapsamında gider yazılabilmektedir.

3.7- Vergi Usul Kanunu Hüküm lerine G öre Ayrılan Am ortism anlar

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ncı maddesinin 7'nci bendi hükmü uyarınca; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar gider yazılabilmektedir. Amortisman konusu Vergi Usul Kanunu'nun 313 ile 330'ncu maddeleri arasında düzenlenmiş olup 313'ncü madde hükmü gereğince,

"İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz kalan gayrimenkuller ve gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmleri amortismana tabi tutularak gider yazılır.". Mezkur kanun maddesi son fıkrası hük­

mü gereğince; 411 seri nolu V U K Genel Tebliği ile 01.01.2012 tarihinden itibaren değeri 770 TL'yi geçmeyen peştemallikler ile işletmede kullanılan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan gider yazılırlar. Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerini Maliye Bakanlığı'nın tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa ederler. İlan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürleri 333 seri nolu V U K Genel Tebliğinde belirlenmiştir.

3.8- İşverenlerce, Sendikalar Kanunu Hüküm lerine G öre Sendikalara Ödenen Aidatlar

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ncı maddesinin 8'nci bendinde, işverenlerce, Sendikalar Kanunu'nun hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatlar da ticari kazancın tespitinde dikkate alınabilecek bir diğer gider unsuru olarak kabul edilmiştir. Söz konusu aidatların gider olarak kabul edilmesi için;

• Bentte yer alan hükümden de anlaşılacağı üzere aidatların ödenmesi,

• Ödenen aidatın bir aylık tutarının ise, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük topla­

mını aşmaması gerekmektedir.

Çıplak ücret; fazla mesai, prim, ikramiye, sosyal yardım gibi ek ödemeleri ihtiva etmeyen ücrettir.

Sendika aidatının işverenler tarafından gider yazılabilmesi için aidatın ilgili bulunduğu yılda sendikaya ödenmesi gerekir. İlgili bulunduğu yılda ödenmeyen sendika aidatları, daha sonraki yıllara ait ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınamayacaktır. 18

3.9- İşverenler Tarafından Ü cretliler Adına Bireysel Em eklilik Sistemine Ödenen Katkı Payları Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ncı maddesinin 9'uncu bendinde yer alan hüküm işverenler tara­

fından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının, ücretlerle ilişkilendiril- meksizin, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilmesine imkan tanımaktadır. Bu bendin uygu­

18 149 seri nolu G elir Vergisi Genel Tebliği

(14)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

lanması noktasında 01.01.2013 tarihinden itibaren ödenen katkı paylarının indirimi açısından 6237 sayılı kanunun 4'ncü maddesiyle "İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları (İşverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve ücretle ilişkilendi- rilmeksizin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacak katkı paylarının toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin % 15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşa­

maz. Gerek işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları gerekse bu Kanu­

nun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin % 15'in i ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz." şeklinde değiştirilmiştir. Makalemiz 2012 yılına ilişkin olarak elde edilen gelirlere ilişkin olduğundan 01.01.2013 öncesi uygulamadan bahsetmemiz gerekir. Buna göre bireysel emeklilik sistemi ile ilgili olarak 01.01.2013 öncesi uygulama genel hatlarıyla aşağıda anlatıldığı gibidir.

Gerek işverenler gerekse ücretliler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve vergi matrahı­

nın tespitinde dikkate alınan katkı paylarının toplamının Gelir Vergisi Kanunu'nun 63'ncü maddesinin 1'nci fıkrasının 3'ncü bendinde belirlenen oran ve haddi aşmaması gerekmektedir. Söz konusu bentte belirlenen oran katkı payı ödemesinin yapıldığı ayda ücretlinin elde ettiği ücretin (aylık brüt ücret)

%10'u, had ise yıllık bazda asgari ücretin yıllık brüt tutarıdır. Bu kapsamda indirim konusu yapılabile­

cek tutar, aylık bazda ücretlinin elde ettiği ücretin %10'unu ve yıllık bazda asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır.İşveren tarafından ücretlilere ödenen katkı payının aylık olarak elde edilen brüt ücretin

% 10 'u aşması halinde, brüt ücretin % 10 'u oranında hesaplanan tutar Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/9 maddesi gereğince indirim konusu yapılabilir iken indirilemeyen kısım ise ücret olarak vergilendiril­

mek suretiyle ticari kazancın tespitinde dikkate alınır.

3.10- Fakirlere Yardım Am acıyla G ıda Bankacılığı Faaliyetinde Bulunan Dernek ve Vakıflara M aliye Bakanlığınca Belirlenen Usul ve Esaslar Çerçevesinde Bağışlanan G ıda, Temizlik, G iyecek ve Yakacak M addelerinin M aliyet Bedeli

Söz konusu madde hükmüne ilişkin usul ve esaslar 251 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile belirlenmiştir. Tebliğde belirlenen usul ve esaslar aşağıdaki gibidir.

Öncelikle gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddesi bağışının dernek veya vakfa yapılmış olması gerekmektedir. İhtiyacı bulunanlara doğrudan veya başka organizasyonlar aracılığıyla yapılacak gıda yardımlarının yukarıda belirtilen maddeler kapsamında yapılmış bağış olarak değerlendirilmesi müm­

kün değildir.Bağışı kabul edecek dernek veya vakfın tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara gıda yardımı yapabilmesine ilişkin hükümlerin bulunması gerekmektedir. Bununla beraber, dernek ve­

ya vakfın başka alanlarda da faaliyet gösteriyor olmasının, kamuya yararlı dernek veya vergiden muaf vakıf olup olmamasının uygulama açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Diğer taraftan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddesi bağışı şartlı olarak (bedelsiz olarak ih­

tiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere) yapılmalıdır. Gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddesi niteliği taşımayan ve şartlı olarak yapılmayan bağışlar, gıda bankacılığı kapsamında yapılacak bağış olarak değerlendirilmeyecektir.

(15)

Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesine eklenen hüküm çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanununun 232. maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenecektir. Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan der­

nek veya vakıf adına düzenlenecektir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır. Faturada "İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır." ibaresinin yer alması zorunludur.

Bu bağışlar 3065 sayılı Kanunun 17/2-b maddesine göre katma değer vergisinden müstesna olup, aynı Kanunun 30/a maddesine göre, kısmi istisna mahiyetindeki bu teslimin bünyesine giren katma de­

ğer vergisi tutarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır. Söz konusu tutarın aynı Kanunun 58. maddesi gereğince defter kayıtlarında "indirim KDV" hesaplarından çıkarılarak, gider hesaplarına aktarılması gerekmektedir.

Bağışlanan gıda maddelerinin işletmeye dahil olmaması halinde ise, söz konusu malın maliyet bedeli (KDV dahil) Gelir Vergisi Kanunu'nun 89 uncu maddesi çerçevesinde yıllık beyannamenin ba­

ğış ve yardımlara ilişkin bölümüne yazılarak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacaktır.

4- TİC A Rİ K A ZA N C IN T ESPİT İN D E İN D İR İLEM EY EC EK G İD ER LER

Safı kazancın tespit edilebilmesi için gelir unsurları bakımından indirilemeyen ödemeler G V K 41.maddesine göre aşağıda sayılmıştır. Bu sayılan ödemeler, gider olarak kayıtlara intikal ettirilmiş ve ticari bilançoya yansımış olan harcamalardır. Dolayısıyla vergi matrahı hesaplanırken bu harcamaların

"Kanunen Kabul Edilmeyen G id e r" ismi altında ticari kazanca ilave edilmesi gerekir.19

4.1- Teşebbüs Sahibi ile Eşinin ve Çocuklarının İşletmeden Çektikleri Paralar veya Aynen Aldıkları Sair Değerler

Gelir Vergisi Kanunun 41'nci maddesinin 1'nci fıkrasının 1 numaralı bendinde yapılan düzenleme, işletmenin ticari varlığı ile işletme sahip ve yakınlarının kişisel varlıklarının birbirlerinden ayrılması, ticari işletmeye ilişkin giderlerle, işletme sahip ve yakınlarının özel tasarruflarının ve giderlerinin birbi­

rinden ayrı düşünülmesi amacını taşımaktadır.20

Burada teşebbüs sahibinin eşi, Medeni Kanun hükümlerine göre aralarında evlilik bağı kurulmuş olan erkek veya kadındır. Çocuk tabiri ise ikinci ve dördüncü bentlerin uygulaması bakımından, 18 yaşından küçük çocukları,birinci bendin uygulaması bakımından bu bentte herhangi bir belirleme yapılmadığından yaş sınırına bakılmaksızın teşebbüs sahibinin evlatlarını kapsamaktadır. Teşebbüs sahibi tabiri ise; aynı kanun maddesinin 2. fıkrasına göre ferdi işletmelerde işletme sahibini, adi ortak­

lıklarda ortakların her birini, kollektif şirketlerde bütün ortakları, adi ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde komandite ortakları ifade eder.

GVK'nun 41/1-1 numaralı bendinin parantez içi hükmünde teşebbüs sahibinin, eşinin veya çocuk­

larının işletmeden para haricinde çektikleri değerlerin emsal bedeli ile değerlenerek işletme sahibinin

19 BİLİCİ Nurettin, Vergi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 2010, s.154 20 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.476

(16)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

çektiklerine ilave olunacağı belirtilmiştir. Yani işletmeden çekilen para dışındaki diğer iktisadi kıymet, işletmenin varlıkları arasından çıkıp teşebbüs sahibinin varlıkları arasına girdiği tarihte emsal bedeli ile değerlenecek ve teşebbüs sahibinin işletmeden çektiklerine ilave olunacaktır.

Gelir Vergisi Kanunun 38. maddesine bilanço esasına göre ticari kazanç; teşebbüsteki öz serma­

yenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olarak tanımlanmış olup, işletmeden çekilen değerlerin bu farka ilave olunması gerektiği belirtilmiştir. Yukarıda yer alan her iki maddenin birlikte değerlendirilmesi sonucu; işletme sahibi ile eşi ve çocuklarının işletmeden çektikle­

ri ayınların emsal bedeli ile değerlenerek işletme kazancına ilave olunması gerektiği anlaşılmaktadır.

VUK'nun 267. maddesinde emsal bedel, gerçek değeri olmayan veya bilinmeyen veyahut doğ­

ru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış ve bu bedelin sırası ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin edileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla emsal bedeli kıymetin satış değerine eş bir değerdir21, emsal satış bedelidir ve malın satılması durumunda emsaline göre sahip olacağı değerdir.22 Birçok Maliye Bakanlı özelgesinde ve yargı kararında; Vergi Usul Kanunun 267. maddesinin ilk iki sırasında yer alan esasların sabit kıymetlerle ilgili olmadığı, üçüncü sırada yer alan takdir esasının ilk iki sıraya göre belli edilemeyen emsal bedelin Takdir komisyonlarınca takdir yoluyla belli edilmesine ilişkin bulunduğu açıklamalara yer verilmiştir. Buna göre: işletmeden çekilen gayrimenkullerin Vergi usul Kanunun 267'nci maddesinde üçüncü sırada yer alan takdir esasına göre değerlenerek hasılat yazılması gerekmektedir. Değerlemeye konu gayrimenkullerin işletmenin kullandığı bir sabit kıymet olmasının veya satılan bir gayrimenkul olmasının bir önemi yoktur.23

4.2- Teşebbüs Sahibinin Kendisine, Eşine, Küçük Çocuklarına İşletmeden Ödenen Aylıklar, Ücretler, İkram iyeler, Komisyonlar ve Tazminatlar

GVK'nun 41-1/2'ye göre teşebbüs sahibinin kendisine, eşine, küçük çocuklarına işletmeden öde­

nen aylık, ücret, ikramiye, komisyon ve tazminatların gider olarak kazançtan düşülmesi mümkün de­

ğildir. Bunların işletmede fiilen çalışıyor olması durumu değiştirmez.

Anılan madde metninde kullanılan " küçük çocuk" tabiri 18 yaşını geçmemiş olanları ifade etmekte olup, tahsillerine devam etseler dahi bu yaşı geçenler küçük çocuk sayılmazlar24.Bu durumda, 18 ya­

şından büyük çocuklara yapılan aylık, ücret, ikramiye, komisyon ve tazminatların gibi ödemeler ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilebilir.

Ancak teşebbüs sahibi ile eş ve küçük çocuklarına ödenen ücret ve benzeri ödemelerin ticari ka­

zancın tespitinde indirim unsuru olarak dikkate alınmaması, ücret üzerinden GVK'nun 94.maddesinin birinci fıkrasının bir numaralı bendi uyarınca gelir vergisi stopajının yapılması yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu nedenle ödenen ücret ve benzerleri üzerinden gerekli kesintilerin yapılarak beyan edil­

mesi; ancak ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılmaması gerekmektedir. Bunun yanında ticari işletme sahipleri ile eş ve çocuklarına ait gayrimenkuller isletme tarafından iş veri olarak kulla­

nılabilir. Teşebbüs sahibinin esinin ve çocuklarının mülkiyetinde olan bir gayrimenkulün işletmede

21 G elir Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklam aları,Oluş Yayıncılık,Nisan 2007,s.432 22 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.478

23 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.481

(17)

işyeri olarak kullanılması durumunda, ödenen kira bedelinin gider yazılmasını engelleyen bir durum söz konusu değildir.Teşebbüs sahibine ait bir gayrimenkulün işletme tarafından iş yeri olarak kullanılması durumunda, söz konusu gayrimenkul isletmede ister tamamen isterse kısmen kullanılıyor olsun, VUK'nun 187'nci maddesi uyarınca envantere alınır. Envantere alınan gayrimenkul için teşeb­

büs sahibine kira ödense dahi, ödenen kira bedeli gider olarak indirim konusu yapılamaz.

4.3- Teşebbüs Sahibinin İşletmeye Koyduğu Sermaye İçin Yürütülecek Faizler

İşletmelere konulan sermayenin getirişi faiz olmayıp, kar payıdır. Kar payının işletmelerce gider yazılması da söz konusu değildir.

4.4- Teşebbüs Sahibinin, Eşinin ve Küçük Çocuklarının İşletmede Cari Hesap veya Diğer Şekillerdeki Alacakları Üzerinden Yürütülecek Faizler

İşletme sahibinin, eşinin ve küçük çocuklarının işletmede cari hesap veya sair şekillerde alacakları doğabilir. Ancak kanun koyucu, sermayenin düşük tutularak, işletmenin işletme sahibine, eş ve küçük çocuklarına sürekli borçlu gösterilerek, bu alacaklara yürütülecek faizler yoluyla işletmenin kazancı­

nın düşük gösterilmesine engel olmak istemiş ve bu tür alacaklar için yürütülen faizleri gider olarak kabul etmemiştir.

Maliye Bakanlığı bir özelgesinde; döviz cinsinden bir borcun ortağa ödenmesi sırasında ortaya çıkan kur farkının gider olarak ticari kazançtan indirilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilmiştir.24

4.5- Transfer Fiyatlandırm ası Uygulaması

Bu fıkranın 1 ilâ 4 numaralı bentlerinde yazılı olan işlemler hariç olmak üzere, teşebbüs sahibinin, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyatlar üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, emsallere uygun bedel veya fiyatlar ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasındaki işletme aleyhine oluşan farklar işletmeden çekilmiş sayılır.

Bu çerçevede;

• Teşebbüs sahibi tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının yapılmış olması,

• Teşebbüs sahibinin bu mal veya hizmet alım ya da satımını ilişkili kişilerle yapmış olması,

• Bu mal veya hizmet alım ya da satımında emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak fiyat yada bedel tespiti yapılmış olması,

• Emsallere uygun bedel ya da fiyat ile teşebbüs sahibince uygulanmış bedel veya fiyat arasında işletme aleyhine farklar oluşması gerekmekte olup, bu kapsamda işletme aleyhine oluşan farklar işlet­

meden çekilmiş sayılacaktır.25 İlişkili kişi kavramı:

Teşebbüs sahibinin eşi, üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dahil yansoy ve kayın hısımları ile doğ­

rudan veya dolaylı ortağı bulunduğu şirketler, bu şirketlerin ortakları, bu şirketlerin idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından kontrolü altında bulunan diğer şirketler ilişkili kişi sayılır. 24 25

24 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.485

25 ATABEY Tuncel, G elir Vergisi Rehberi, Kurtiş Matbaacılık Ltd.Şti, Mart/2012, İstanbul, s.38

(18)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

Emsallere Uygunluk İlkesi:

İlişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım yada satımında uygulanan fiyat veya bedelin, arala­

rında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade etmektedir. (KVK Mad:13/3)

M al veya hizmet alım yada satımı:

Bu bent uygulamasında, imalat ve inşaat, kiralama ve kiraya verme, ödünç para alınması veya verilmesi, ücret, ikramiye ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler, her hâl ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir.

İşletmeden çekilmiş sayılan farklar, ilişkili kişi tarafından beyan edilmiş gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınmış ise ilişkili kişinin vergilendirme işlemleri buna göre düzeltilir.

İlişkili kişiler ve bu kişilerle yapılan işlemler hakkında bu maddede yer almayan hususlar bakımından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi (Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı) hükmü uygulanır.

4.6- Her Türlü Para Cezaları ve Vergi Cezaları ile Teşebbüs Sahibinin Suçlarından Doğan Tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmaz)

Gelir vergisi Kanunun 41 maddesinin 1 numaralı fıkrasının 6 numaralı bendine göre; her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar ticari kazancın tespitin­

de indirim olarak kabul edilmez.Aşağıda gider olarak kabul edilmeyen ödemeler kısaca açıklanmıştır.

1. Her Türlü Para Cezaları:

Yükümlülerin şahsi kusurundan ve kanunlara aykırı fiillerinden kaynaklanan her türlü para ce­

zaları, ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilemez. Buna en iyi örnek olarak trafik cezaları ve belediyeler tarafından kesilen cezalar gösterilebilir.

2. Vergi Cezaları:

Yükümlülerin vergi kanunlarına aykırı hareketlerinden doğan vergi cezalar ticari kazancın tespitin­

de gider olarak indirilemez. Bunlar;

• V U K'nu hükümleri uyarınca ödenen vergi ziyaı cezası, usulsüzlük cezası,özel usulsüzlük cezası ve gecikme faizi,

• 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar tecil faizi ve gecikme zamlarıdır.

3. Teşebbüs Sahibinin Suçlarından Doğan Tazminatlar:

Düzenlemede yer alan teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar, teşebbüs sahibinin ceza kovuşturmasını gerektiren bir fiili nedeniyle ödenen tazminatlardır.

İşletme sahibinin kusuru nedeniyle gider yazılamayacak tazminatlar hakkında Maliye Bakanlığı Özelgelerinde ve yargı kararlarında yer alan bazı örnekler aşağıdaki gibidir.

• Kanunların aradığı niteliklere sahip olmadığı halde işletme sahiplerince istihdam edilen sürücü­

nün neden olduğu kaza ile ilgili olarak ödenen tazminat.

(19)

• Kanunlar gereği trafiğe çıkması yasak olan bir aracın kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle ödenen tazminat.

• İş yerinde gerekli tedbirleri almamak suretiyle sebebiyet verilen iş kazası nedeniyle ödenen taz­

minat vb.26

Ticari bir sözleşmeye cezai şart konmuşsa, bu çeşit bir tazminat cezai mahiyette tazminat sayılmaz, gelir vergisinden indirilebilir. Ticari faaliyet nedeniyle ödenen müeyyideler, faizler, zamlar safı kazanç tutarının hesaplanmasında gider unsuru olarak kabul edilebilir. Kamu kurumları tarafından verilen hizmet bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle gecikme cezası olarak adlandırılan ve tahsil edilen be­

deller sözleşmeye dayanan tazminat veya ticari faaliyet nedeniyle ödenen gecikme faizi mahiyetinde bulunduğundan ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınır.27

4.7- Her Türlü Alkol ve Alkollü İçkiler ile Tütün ve Tütün M am ullerine A it İlan ve Reklam G iderlerinin % 50'si (90/1081 sayılı BKK ile (0) sıfır):

3571 sayılı Kanun ile 1989 yılında Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklik ile ilk defa her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin % 50'sinin ticari kazancın tespitinde gider olarak yazılmasına imkan sağlanmıştır.1990 tarih ve 90/1081 Bakanlar Kuru­

lu Kararı ile yapılan düzenleme ile oran 0 (sıfır) olarak belirlendiğinden söz konusu bu harcamaların tamamı gider olarak indirilebilmektedir.

Ancak; yürürlük tarihi 19.05.2008 olan 4207 sayılı Tütün Mamullerinin zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun 4. maddesinde yapılan değişiklik ile. Gelir Vergisi Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasının 7 numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderlerinin, gelir ve

kurumlar vergisinin matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı hükme bağlanmıştır.

Buna ilişkin vergi idaresi 2 seri no'lu kurumlar vergisi genel tebliğinde paralel düzenleme yapmıştır.

Bu değişiklikle "her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin tamamının ticari kazancın (ve kurum kazancının) tespitinde gider olarak dikkate alınma­

sının mümkün olmadığı düzenlenmiştir. Buna karşın Danıştay 4'ncü Daire Başkanlığının 22.09.2008 tarih ve 2008/3758 Esas No.lu kararı ile "her türlü alkol ve alkollü içkilere ait ilan ve reklam giderleri"

yönünden yürütmenin durdurulması kararı verilerek kısıtlamanın sadece tütün ve tütün mamulleri için geçerli olacağı yani her türlü alkol ve alkollü içkilere ait ilan ve reklam giderlerinin tamamının ticari kazancın tespitinde hasılattan indirilebileceği yönünde uygulamaya yön verilmiştir. Maliye Ba­

kanlığınca temyiz edilen bu karar Danıştay 4'ncü Dairesi'nce 28.09.2011 tarih ve 2011/549 nolu iptal kararı ile bozulmuştur. Böylece 2 seri nolu tebliğin ilgili bölümü yeniden hüküm ifade eder hale gelmiştir. Buna göre her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam harcamalarının tamamının ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

4.8- Kiralam a Yoluyla Edinilen veya İşletmede Kayıtlı O lan Deniz ve Hava Taşıtlarından İşletmenin Esas Faaliyet Konusu ile İlgili O lm ayanların G iderleri ile Am ortism anları:

Gerek kiralanan gerekse de işletmenin aktifinde kayıtlı bulunan yat, kotra, sürat teknesi gibi motor­

lu deniz, uçak ve helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayan­

26 BIYIK, KIRATLI, a.g.e., s.490 27 ATABEY Tuncel, a.g.e, s.39

(20)

raporu MAKALELER

sayı : 1 6 2 • m a r t 2013

ların giderleri ile amortismanlarının tamamı ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilemez. Gider yazma yönünden bu araçların kiralanması veya aktife kayıtlı olmasının herhangi bir önemi yoktur.

Önemli olan yukarıda belirtilen deniz ve hava taşıtlarının işletmenin esas faaliyet konusuyla ilgili olup olmadığıdır.

İşletmenin asıl faaliyet konusu şirket sözleşmesine göre değil, fiilen yapılan faaliyete göre belirlenir.

Örneğin; bir şirket, şirket sözleşmesinde turizm faaliyeti sayılmış olsa bile fiilen bu faaliyeti yürütmedi­

ği durumda, aktifine dahil yata ilişkin giderleri ve amortismanları indirim konusu yapamaz.28

4.9- Basın Yoluyla İşlenen Fiillerden veya Radyo ve Televizyon Yayınlarından Doğan Maddi ve M anevi Zararlardan Dolayı Ödenen Tazminat G iderleri

GVK'nun 41'inci maddesine 10'ncu bent hükmüne göre, gelir vergisi mükelleflerinin medyadaki fiil ve işlemlerinden doğacak maddi ve manevi tazminat ödemelerinin ticari faaliyetle bir ilgisi bulun­

madığından kanun koyucu bu şekildeki tazminat ödemelerinin ticari kazançtan indirilmesini kabul etmemiştir.

5- SO N U Ç

Gelir Vergisi Kanununda gelirin tanımı gelirin safi olma özelliğini içermektedir. Gelirin safi olma özelliğinden yola çıktığımız zaman ticari kazancın da safi tutarı ile gelire dahil edilerek vergilendi­

rilmesi gerekliliği ortaya çıkar. Çalışmamızda ticari kazancın safi olarak tespitinde ticari kazançtan indirilebilecek ve indirilemeyecek giderler konusu ele alınmıştır. Bu kapsamda öncelikle gider, har­

cama, maliyet kavramlarına değinilmiş, kanunen kabul edilmeyen gider kavramı anlatılarak mezkur kanunun sistematiği içerisinde indirilebilecek ve indirilemeyecek giderlere yer verilmiştir. Yasa koyucu Gelir Vergisi Kanunu'nun 41. maddesinde indirilemeyecek giderleri bentler halinde saymış olsa da 40'ncı maddesinde 10 bent halinde indirilebilecek giderlerin belirtilmiş olması 41'nci madde için genişletici bir hüküm oluşturur. Ticari kazancın tespitinde indirilebilecek ve indirilemeyecek giderlerin mezkur kanunda açık olması ve tereddüde yer vermeyecek şekilde sayılması vergi matrahının doğru hesaplanarak olması gereken verginin hazineye intikali yanında mükelleflerin vergi ödevlerini tam olarak yerine getirmeleri için getirilen düzenlemelerdir.

KAYNAKÇA

• Beyanname Düzenleme Rehberi, Vergi Müfettişleri Derneği,2012

• Beyanname Düzenleme Klavuzu, Hesap Uzmanları Derneği,2010

• BIYIK Recep,KIRATLI Aydın, Giderler Ve İndirimler,2010

• Ö ZBALCI Yılmaz, Gelir Vergisi Kanunu Yorum Ve Açıklamaları,2007

• YALÇIN Hasan, Ticari Kazanç ve Kurum Kazancının Tespitinde Giderler,2010

28 1 80 seri nolu G elir Vergisi Genel Tebiği

Referanslar

Benzer Belgeler

Diğer taraftan, mükellef kurum tarafından iktisap edilen binek otomobil için ödenen ve tercihen gider olarak dikkate alınan özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi

- Üniversiteye kayıtlı olan öğrencilerin askerlik işlemleri Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı (ÖİDB) tarafından Öğrenci Bilgi Sistemleri ve YÖKSİS

Mükellefler tevkifat uygulanan işlem bedelinin tamamını ilgili dönem katma değer vergisi beyannamesinin 6 ncı satırına dahil edeceklerdir. Beyannamenin "matrahın oranlara

maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile (2) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. b) 4458 sayılı Gümrük Kanununun 167 nci maddesi

Dokumaya elverişli elyafın hazırlanmasına mahsus makinalar; eğirme, katlama veya bükme makinaları veya dokumaya elverişli ipliklerin üretimine mahsus diğer makina ve

Basit usule tabi vergilendirilen ticari esnaflar yıl içinde taşıdıkları şartları kaybederlerse izleyen yıldan itibaren gerçek usule (İşletme hesabına göre) tabi

7/10 Hizmet Alan tüm KDV mükellefleri ve Belirlenmiş alıcılar (KDV mükellefi olsun olmasın)(*) Bunların, ilk üreticileri (cevherden üretim yapanlar) ile

İşverenlerce ödenen şahıs sigorta primleri, işle ilgili olarak ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen ücret kapsamında olduğundan,